İKTİDAR VE GÜÇ
Toplumsal yaşamın hemen hemen her düzleminde iç içe olan iktidar olgusu, sosyal bilimlerin ilgilendiği merkezi önemdeki konulardan biridir. İktidarın ilişkisel niteliği ve karmaşık doğası pozitivist, yapısalcı ve açıklayıcı nitelikleri ağır basan klasik yaklaşımlar tarafından yeterince çözümlenememiştir. Bu yaklaşımlar iktidarın daha çok görünen ve ölçülebilen yönüyle ilgilenmiştir. Foucault ise yaptığı kapsamlı çözümlemelerle iktidarın nasıl işlediğini açığa çıkarmış ve böylelikle onun karmaşık doğasının ayrıntılarını gözler önüne sermiştir ve böylece iktidar çalışmalarını ‘güç’ düzeyinden daha üst bir konuma taşımıştır. Foucault’ya göre özneler, iktidar tarafından şekillenen, toplumsal ilişkiler içersinde oluşturulmaktadır. Bu nedenle, bireylerin oluşumunda iktidar anahtar bir unsurdur. Bireyler iki anlamda boyun eğmektedirler; toplumsal alandaki karmaşık, çoğul ve değişen iktidar ilişkilerine boyun eğerler ve aynı zamanda bu ilişkilerde ve bu ilişkiler aracılığıyla bir özne konumu alırlar. Başka bir ifadeyle Foucault’ya göre iktidar, bireysel öznelliğin olanağının bir koşulu konumunda yer almaktadır. Foucault’da iktidar açısından önemli olan; öznenin hangi koşullarda ve hangi biçimlerde söylemin düzeninde ortaya çıktığıdır. MİCHEL FOUCAULT.
Bugün ortadoğuya bakıldığın da iktidar-güç dengesi ve erk egemen sistemin varlığını, etkilerini toplum tekelin de çok net bir şekilde görebiliyoruz. Ortadoğu bir güç zehirlemesi yaşıyor. Gücün otokrasinin eline geçmesi ortadoğu halklarını kasıp kavuruyor, sınırsız yetki ve güç bireyleri canavarlaştırıyor. Kürdistan özgürlük hareketinin yarım asırdır egemenlere karşı verdiği mücadele, ayrıca egemenleri çözümlemeleri ile boşa çıkaran eylemsellikleri, tıpkı Faucoult’ın da dediği gibi öznenin iktidara karşı baş kaldırışını esas alıyor. Burada ki özne halk ise ,halka öncülük ve iktidar güç dengesine karşı halkı uyandıran bir halk önderi de mutlaka kendini doğuruyor. Bu temel de feodalizm-iktidar bası totaliter rejimi yarattığı bir toplum da mutlaka kendi isyancısını da doğuruyor. İşte kürt halk önderi Öcalan böyle bir ortam da kendi isyanını ortaya koymuş, iktidar güç dengesini alt üst etmiştir. Üstelik bunu yaparken sadece silahlı mücadeleyi değil, düşünsel anlam da Kürt halkında bir uyanış yaratmış ve yarım asırdır, Kürtler kendi katillerine karşı özgürlük mücadelesini en üst seviyeye çıkarmıştır. İktidara verilen savaşta en önemli unsur ,iktidarı iyi çözümeyebilmektir.
Çünkü iktidar kavramı ve etklileri sadece siyasi alanda değil,sosyolojik,dini,edebi kültür .. vb alanlarda kendi vareden bir anlayıştır ve bin yıllık mahkumiyeti yaratmıştır. Kürt halk önderi sayın Öcalan devlet,iktidar meslesini çok iyi çözümlemiş alternatifini yaratmış gerçek bir halk lideridir. Fakat önder Öcalan bir halkın lideri olarak kabul edilip iktidara karşı bir güc olurken mevcut düzlemde ki iktidar anlayışı ile değil, yarattığı alternatif yaşam stratejisi ve perspektifleri ile gücü halka iade etmiş halkın mevcut iktidara karşı kendini var edebilme, mücadelesinde ki en temel unsur haline getirmiştir. Bir bireyin daha hayata gözünü açarken anne babanın tahakkümü altına girer. Daha sonraları sosyal yapı, dış etkenler rol modeller iktidar anlayışını beslerken, aynı zaman da teslim olmuş özneyi yaratır. Kürt halk önderi Öcalan bu konuyu dair ‘’ Aile devletin protitipidir’’ der. Gelenekci aile yapısı devletin devamıdır. Bu nedenle halklar Önderi Öcalan bilimsel olarak ilk ailesinden çocukluğundan ve içine doğduğu toplumdan tutun da coğrafyaya kadar çözümler,açığa çıkarır ve değişimi başlatır. Şöyle devam eder , bu konuda ‘’ bu hayatı ya yaşamayacağım, yada yaşamayacağım’’ hiç bir durumda varolan yaşamı kabul etmiyor başka bir yola sapmıyor mutlak surette değiştireceğim diyor ve milyonları aşan bir zaferi kazanıyor.işte bu gerçeklik ve bilimsel yaklaşım mevcut iktidar anlayışını alaşağı ediyor.
PKK’de güç ve iktidar anlayışı
Yukarıda da belirttiğimiz gibi PKK’nin yaratıcısı Önder Öcalan mevcut iktidar anlayışını başlatmış olduğu PKK hareketinde bitirmiş,her bir militanını ,komutanına atatığı güç tamamen halkın hizmetine girmiştir. Örneğin ; 1984 atılımını gerçekleştiren PKK’nin ilk efsanevi komutanı Şehit Egid’in mücadelesine bakıldığında, Önder Apo’dan aldığı gücü ve mevkiyi halkın hizmetine sokmuş, bir militanından daha fazla görev ve sorumluluk üstlenerek fedai kuşağın yaratıcılarından biri olmuştur. Bu haliyle bile pratiğe giren anlayış mevcut iktidar kavramını yerle bir etmiş, sıktığı ilk kurşun feodalizmin iktidar devlet anlayışının zihniyetin de atom bombası gibi patlamıştır. Bugün Kurdistan coğrafyasın da başlatılan bu insanlık hareketi , Ortaduğu halklarına nefes olurken, devlet ve iktidar güç sahiplerinin de korkulu rüyası olmuş, bu nedenle egemen güçlerin de sürekli hedefinde yer almıştır. PKK de güc iktidardan halka doğru bir eğilim göstermez, tam tersine o güc halkı yönetime ortak ediyor, söz sahibi kılıyor. Meclisler tarzında gücü eşit dağıtıyor bunu da mecliste olan bütün bireylerin ortak kararına bağlıyor. Bir kişinin mutlak güç olmasını engelliyor, ve özellikle güç sarhoşluğunu ortadan kaldırıyor. Rojava devrimine de baktığımız da güçlü bir otokrasinin olduğu ve hatta bırakın kürtlerin kendi adına kimliklerinin olmasını, suriye kimlikleri bile olmayan Rojava halkının yaptığı devrim ve sonuçları itibariyle iktidarın nasıl yerle bir edildiğini göreceksiniz. Devrim sonrası kurulan yeni yaşam paradigması tüm dünya halklarının dikkatini çekiyor özellikle kasın devrimi olması yönüyle dünyanın odak merkezi olmuştur. Özellikle erk,egemen iktidar anlayışının toplumda en çok kadın üzerinde tahakküm edildiği mahkumiyet zincirleri ilk kez dünyada Rojava kadınları tarafından kırılmıştır. Gerçekleşen bu özgürlük dalgası tabiki de emperyal global devletlerin Kürt özgürlük haeketini hedef almasını sağlamıştır. Bu nedenledir ki kürtler 21.yy da tasfiye edilmek isteniyor, iktidar zincilerini bir daha boynuna geçirmek istemeyen kürtler yok edilmek isteniyor. Madem durum budur peki çözüm nedir.?
Gerçek kurtuluş bilimsel sosyalizmin tezleriyle; ezilmiş ve yok sayılmış dünya halklarına umut olan Önder Öcalanın belirttiği yola sadık kalmak ve ilerlemek ile mümkündür. Kendisine bir görev verildiğin de güc zehirlemesi yaşamadan herkesten daha çok çalışan üreten devrimci ilkeleri benimsemek ile olur. Eğer güc ve yetkiyi halkın yoluna harcarsanız işte o zaman halkın kahramanı olursunuz ,sevilir değer görürsünüz aksi halde güc zehirlenmesi yaşar ,gücün mahkumu olursunuz. Bir diktatör olur iktidarı devam ettirirsiniz. Bu temel de asıl güç halkının hizmetine giren gerçek bir toplumu yaratmak ile mümkündür. Bu temel de Önder APO dünya da kabul görüyor, ve benimseniyor.
ROJEN HESİNKAR.
YORUM GÖNDER