DÜNYA HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN'A ÖZGÜRLÜK GÜNÜ ÇAĞRILARI
DANİMARKA GAZETESİNDE 'HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN'A ÖZGÜRLÜK' İLANI
Danimarka'daki Information gazetesinde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü istendi, Türk devletinin işlediği tecrit suçuna tepki gösterildi.
Danimarka'nın günlük gazetelerinden Information, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü vesilesiyle Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük tecridi anlatan bir ilan yayımladı. Abdullah Öcalan'ın bir an önce özgür olmasının gerektiğinin vurgulandığı ilanda, şöyle denildi:
'İNSANLIK DIŞI KOŞULLAR'
"Bugün 10 Aralık Uluslararası İnsan Hakları Günü ve Abdullah Öcalan'a özgürlük talebi için iyi bir fırsat! Kürt özgürlük kahramanı Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999'dan bu yana İstanbul'un güneyinde Marmara Denizi'ndeki İmralı adasında bir hücrede hücre hapsinde tutuluyor.
Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT), Abdullah Öcalan'ın İmralı adasındaki kapalı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'ndeki koşullarını belgeleyen Ağustos 2020 raporunda, Abdullah Öcalan'ın insanlık dışı cezaevi koşullarını doğruladı. 1999'dan beri tutuklu. cezaevindeki tüm mahkumlar için dış dünyayla (yazışma dahil) temas tamamen yasak. CPT raporunda 'böyle bir durum kabul edilemez ve ilgili çeşitli uluslararası insan hakları prosedürlerine ve standartlarına açıkça aykırıdır' diyor. CPT ayrıca, Türkiye'nin cezaların ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin kanunun (LESSM) 'temelden kusurlu' olduğunu tespit etti ve 'sadece İmralı cezaevinde değil, tüm cezaevi sisteminde revize edilmesi gerektiği' sonucuna vardı. Avukatların 7 Ağustos 2019'dan beri Abdullah Öcalan'a danışması engelleniyor ve 1999'dan beri Abdullah Öcalan'ın bir aile üyesiyle, yani 27 Nisan 2020'de yalnızca bir gerçek telefon görüşmesi var. Bu, temel insan haklarının açık bir ihlali ve BM Asgari Standardı'nın ihlali anlamına gelir.
ULUSLARARASI KARARLAR HATIRLATILDI
Ocak 2019'da Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM), Türk makamlarını 'bir demokraside muhalif politikacıların ifade, örgütlenme ve toplanma özgürlüğü de dahil olmak üzere haklarına tam olarak saygı duymaya' çağıran 2260 sayılı kararı kabul etti.
AKPM, Ekim 2020'de, Türkiye'deki durumun iyileşmediğini ve son aylarda siyasi muhalefet ve iç çekişmelerin ciddi şekilde bastırıldığını belirterek, bunu şiddetle kınadı.
Kararda ayrıca, Türk makamları 2016 CPT raporunun daha fazla gecikmeden yayımlanmasına izin verme ve Abdullah Öcalan ve diğer tutukluların durumuyla ilgili olanlar da dahil olmak üzere geri kalan tüm CPT tavsiyelerini uygulama çağrısı yinelendi."
İlanda Abdullah Öcalan'a Özgürlük İnisiyatifi'nin sitesinin ve yine Abdullah Öcalan'ın kitaplarının linkleri de verildi.
INFORMATION GAZETESİ
Danimarka'nın günlük gazetelerinden biri olan Information, Alman işgaline karşı duran direniş güçleri tarafından çıkarılan direniş basınının haber servisinden doğdu ve Børge Outze tarafından 5 Mayıs 1945 tarihinde eski bir Nazi gazetesinin binasında kuruldu.
450'yi aşkın üyesi bulunan Information Çalışanları Derneği ve Bilgi Dostları Derneği'nin desteği ile yayın yapan gazetenin çok sayıda okuru var.
STRASBOURG EYLEMCİLERİ: DİRENİŞ BÜYÜRSE SONUÇ ALIRIZ
Strasbourg eylemcileri, İmralı tecridine ve işgalci saldırılara karşı "sonuna kadar direniş" mesajı verdi, halka ve Avrupa devletlerine çağrılar yaptı.
Abdullah Öcalan’a Özgürlük İnisiyatifi’nin 'Dem Dema Azadiye Ye' hamlesi kapsamında “Özgürlük Kazanacaktır; Öcalan İçin Harekete Geç” şiarıyla Fransa’nın Strasbourg kentindeki Avrupa Konseyi önünde 1 Aralık'ta başlattığı eylem sürüyor.
Eyleme katılanlar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük tecridi kabul etmeyeceklerini, Avrupa devletlerinin yaptırım uygulaması gerektiğini belirtti.
Gerilla ve halkın direnişinin sonuç vereceğini vurgulayan eylemciler, tecride ve işgalci saldırılara karşı tüm halkları direnişe çağırdı.
'TÜRK DEVLETİNİN BARBARLIĞINI DURDURMALIYIZ'
CDK-Fransa adına eyleme katılan Adil Amed, "Uzun zamandır Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan herhangi bir haber alınamamaktadır. Türk devleti gayrihukuki, gayriinsani bir biçimde Kürt Halk Önderliği’ne dönük derinleştirilmiş, şiddet boyutuna vardırılmış, işkenceye dönüştürülmüş bir tecrit uygulamaktadır. Daha önce de bu konuda cezaevlerinde, Avrupa’da çeşitli eylemler geliştirilmişti, biraz gündeme oturtulduğunda kısa bir görüşme yaptırılıyor ya da haber alınır gibi yaptırılıyor, daha sonra tecridi daha da boyutlandırarak devam ettiriyor" dedi.
Cezaevlerinde vahşet uygulandığını vurgulayan Amed, hasta tutsakların durumuna da değindi ve şöyle dedi: "Türk devleti, Türk faşist sistemi çok bilinçli olarak bu arkadaşları ölüme mahkûm etmektedir, cezalandırmaktadır. Bu konuda 30 yıl cezaevinde yatmış bazı arkadaşlar da keyfi bir biçimde tahliye edilmemektedir."
Amed, şunları da belirtti:
"Biz hem Avrupa Konseyi’ne (AK), Avrupa’daki diğer ilgili kurumlara hem de halkımıza çağrılar yapıyoruz. Türk devletinin geliştirdiği bu hukuk dışı, insanlık dışı, bu vahşi, barbar, faşist baskılara karşı artık seslerini çıkarmaları, buna dur demeleri gerekiyor. Cezaevleri şu anda ölüm evleri haline gelmiş durumdadır. İnsan tabutları gün be gün çıkıyor; sessiz bir biçimde çıkarılıp defnediliyorlar. Hiç kimse bu tutsakların çığlıklarını duymuyor, seslerine ses vermiyor. Halkımıza da, Avrupa’daki ilgili kurumlara da, CPT’ye de bizim çağrımız bu temeldedir. Mutlaka cezaevlerinde Türk devletinin geliştirdiği bu faşist baskılara dur denilmelidir.
Bütün bunlar Kürt Halk Önderi üzerinde geliştirilen tecritle bağlantılıdır. Bu tecrit Kürt halkının özgürlük umutlarını, özgürlük iradelerini, hayallerini yok etmeye dönük bir tecrittir. Önderlik üzerindeki tecrit, Kürtler üzerindeki soykırım demektir. Soykırıma davetiye çıkarmak, yok etmek demektir. Bunun iyi görülmesi gerekiyor.
'TECRİT BİTERSE BASKILAR DA BİTER'
Önderlik, bir kişi, bir şahsiyet olarak ele alınmamalıdır. Önderlik bir halkın kurumsal temsiliyetidir; öyle görülmelidir. Biz bunun önemini bildiğimiz için bu kadar sahipleniyor, bu kadar sesimizi çıkarıyor ve 'Önderlik' diyoruz. Bu nedenle Önderlik üzerindeki tecridi her şeyin temeli olarak ele alıyoruz. Önderlik üzerindeki tecrit sona erdirildiğinde cezaevlerindeki bu baskı ve faşist sistem de mutlaka sonlandırılacaktır. Daha demokratik bir sürece yol verilecektir. Daha fazla uluslararası insan hakları ve hukuk normları işletilecektir.
Bu nedenle hem Avrupa’daki uluslararası ilgili kurumlara hem de Kürdistan’daki halkımıza bizim çağrımız; cezaevlerine Önderimiz üzerinde yürütülen bu işkenceye varmış, gerçekten artık kabul edilemez tecride dur demeleri, buna karşı seslerini yükseltmeleri, Dem Dema Azadiyê Ye hamlesi temelinde geliştirilen bu eylemle ortaklaşmaları ve kendilerini katmalarını bekliyoruz."
'SONUNA KADAR KARARLIYIZ'
Ben Şahin Polat. Normandiya Demokratik Kürt Toplum Merkezi’nden eyleme katılan Şahin Polat da "Bu nöbet eyleminin daha da gündemleştirilmesi, bu gündemin bütün halklara ulaştırılabilmesi için ve bu tecritten birebir sorumlu olan egemenlerin, sistemin sahiplerinin haberdar olmalarını sağlamak ve halkların buna sessiz kalmayacağını bir kez daha yinelemek için buraya gelmiş bulunuyoruz" dediş.
"Kararlıyız; direneceğiz" vurgusunda bulunan Polat, "Haklarımızı elde edene kadar eylemi sürdüreceğimizi belirtiyoruz. Bu haklarımızın tamamının da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünden bağımsız olmadığını çok iyi biliyoruz" dedi.
Polat, şunları söyledi:
"Sistem, çözümsüzlüğü kendisine çözüm olarak gördüğü için tecridi sürekli kılmaya çalışıyor. Ama bizler de bu tecridin halklar açısında çözümsüzlük olduğunu bildiğimiz için, tecrit kırılana kadar, Ortadoğu’da akıtılan kanın son bulması için, Kürt halkının, Alevilerin, Êzidîlerin, Hıristiyanların, bölgede yaşayan bütün halkların kardeşçe, demokratik konfederal çatı altında bir arada yaşama imkanlarının sağlanabilmesi için Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün kaçınılmaz olduğunu, olmazsa olmaz olduğunu biliyoruz. Zalimin zulmü varsa mazlumun da ahı vardır ama mazlumun ahından öte, direnişin ve mazlumun bütün ahlarının bütün zulümleri yendiğini bildiğimiz için bu direnişte ısrarcıyız. Sonuna kadar da kararlıyız. Ve Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü elde edilene kadar da bütün alanlarda olmaya gayret ediyoruz. Herkesi de bu çabaya destek vermeye, ortaklaşmaya çağırıyoruz."
'AVRUPA ÜÇ MAYMUNU OYNUYOR'
Tansu Tek de Paris Ahmet Kürt Kültür Derneği Meclis Üyesi olarak eylemde yer alıyor. Tek, "Türk devletinin gerillaya ve halka yönelik son aylarda kimyasal silahlar kullanması ve katliamlar yapmasına karşı eylemlerdeyiz. Bunu kabul etmiyoruz. Avrupalı devletlerin de bunu kabul etmemesi gerekirken Hollanda’da eylem yapan gençlerin gözaltına alınması, yine Strasbourg’da 1-2 ay önce çadır eylemine Fransa polisinin saldırması, bizim kabul edeceğimiz şeyler değildir. Bir yandan CPT açıklamalar yapıyor, AİHM açıklamalar yapıyor ama bir yandan da pratiğe geçirmiyorlar. Bunu Avrupa devletlerinin üç maymunu oynaması olarak görüyorum" dedi.
Tek, şöyle konuştu:
"Hem bir savaş suçu olarak kimyasal silah kullanımına karşı hem de Önder Apo’ya yönelik tecride karşı sesimizi daha yükselterek duyuracağız Kürt halkı olarak. Mücadeleyi daha da büyüterek zaferle taçlandıracağız. Bunun başka yolu yoktur. Bu mücadele zaferle sonuçlanacaktır."
'GERİLLA VE HALK DİRENİŞİ İŞGALİ ENGELLEYECEK'
Heyva Sor üyesi Murat Demir de şunları ifade etti:
"Önder Apo'ya yönelik tecrit, Türk devletinin Güney Kürdistan'a özellikle Medya Savunma Alanları'na ve DAİŞ'in Güney Kürdistan'a yönelik saldırılarına karşı bugün buradayız. Avrupa'dan sesimizi duymasını istiyoruz, ancak Avrupa ikiyüzlü davranıyor. DAİŞ Avrupa'ya saldırdığında Erdoğan Avrupa'nın düşmanıydı ancak şimdi dostu olmuş. Türk devleti 8 aydır Zap, Avaşin, Metina'da bir adım dahi ilerleyemiyor. Çünkü gerilla direnişi ile karşılaşıyor. Avrupa'da da halkın direnişi devam ediyor. Bundan dolayı Türk devleti hiçbir zaman Kürdistan'ı işgal edemeyecektir.
'TECRİDE KARŞI YAPTIRIM UYGULANMALI'
Avrupa'dan Önderlik üzerinde yürütülen tecridin kaldırılmasını istiyoruz. Avrupa samimi ise aldığı kararları yerine getirmeyen Türk devletini yaptırımlar uygulamalıdır. Bunu neden yapmıyor? Binlerce siyasetçimiz, belediye başkanlarımız tutuklu bulunuyor, ancak Avrupa devletleri bunu görmezden geliyor. Söz konusu biz olunca görmedim, duymadım diyor. Bu ikiyüzlülüktür. Kürt halkına karşı ikiyüzlü davranmamalı. Avrupa bugünkü yaşamını Kürt halkına borçludur. Çünkü Kürt halkının gençleri insanlık, özgürlük için bedenin feda etti. Avrupa bunu bilerek tecridi kaldırmalı ve Önderliğimizi kısa zamanda özgürlüğüne kavuşturmalıdır. Önderliğin özgürlüğü için üzerimize düşen her şeyi yapacağız. Önderliğe yönelik tecridi hiçbir zaman kabul etmiyoruz. Bizler 'ya özgürlük ya özgürlük', 'ya Önderliğin özgürlüğü ya da ölüm' diyoruz. Bizi hiçbir şey engelleyemez."
TJK-E: 11 ARALIK'TA HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN ALANLARA!
TJK-E, 11 Aralık'ta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü için düzenlenecek eylemlere güçlü katılım çağrısı yaptı.
Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E), Dünya Abdullah Öcalan’a Özgürlük Günü vesilesiyle yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, "9 Ekim Komplosu'nu gerçekleştiren güçler Kürdistan özgürlük hareketini ve Ortadoğu’da özgürlük, eşitlik mücadelesini tasfiye etmeyi hedeflemiş ancak başaramamışlardır. Tam tersine komplocular yenilmiş, özgürlük mücadelesi daha da büyüyerek tüm dünya için umut olmuştur. Başta Önder Apo’nun tarihi direnişi olmak üzere, Kürt kadınlarının ve halkının direnişi bu konsepti boşa çıkarmıştır. İnsanlık tarihinin en vahşi ve insanlık dışı komplosunu bir kez daha büyük nefretle kınıyoruz. Komploya karşı mücadele eden, direnen ve şehit düşen kahramanları bir kez daha saygıyla, minnetle anıyoruz" denildi.
'BU SALDIRIYI ANCAK DİRENİŞLE KIRABİLİRİZ'
Açıklamada şu ifadelere de yer verildi:
"Tüm bu işkence sistemine, izolasyon ve mutlak tecride rağmen Önder Apo'nun geliştirdiği Demokratik ve Özgür Yaşam Paradigması başta Kürdistan halkları olmak üzere Ortadoğu ve dünya halklarına umut olmuştur. Türkiye ve Ortadoğu’nun demokratikleşmesi, sorunların çözümü, kadın özgürlükçü, eşitlikçi ortak yaşamını geliştiren tek seçenek olmuştur. Bu felsefenin her geçen gün daha da büyük sempati toplaması faşist Türk devletini ve egemenleri rahatsız etmiştir. Bu nedenle kapsamlı bir saldırı ve tecrit uygulanmaktadır. Bu saldırıları başta biz kadınlar olmak üzere haklarının ve insanlığın ortak mücadelesi ve direnişiyle kırabiliriz.
ULUSLARARASI SESSİZLİĞE TEPKİ
Önder Apo’ya uygulanan bu mutlak tecrit ve saldırılar tüm Kürdistan halklarına ve insanlığa karşı uygulanan bir saldırıdır. Başta CPT olmak üzere tüm uluslararası kurumların sessizliği AKP-MHP faşist iktidarının bu politikaları derinleştirmesine neden olmaktadır. Faşist AKP-MHP rejimi Kürt halkının tüm kazanımlarına pervasızca saldırmakta, özgür Kürtlük adına var olan her şeyi yok etmek istemektedir. Uluslararası kurumların sessizliği ise onları bu faşizmin suç ortağı yapmaktadır.
Kadınların, Kürt halkının, gençlerin, insanlık değerlerinin yanında olan herkesin faşizme karşı mücadeleyi büyütmesi ve zafere giden yolu açması tek yoldur. Bunun için 'Önder APO’nun özgürlüğü bizim özgürlüğümüzdür' diyoruz. Bunun en sonuç alıcı ve anlamlı yolu ise Önder Apo'nun etrafında kenetlenmektir.
'DÜNYANIN HER YERİNDE ABDULLAH ÖCALAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜ YANKILANSIN'
Bu anlamda Abdullah Öcalan'a Özgürlük İnisiyatifi, 10 Aralık’ı Dünya Abdullah Öcalan’a Özgürlük Günü olarak ilan etti. 10 Aralık Dünya Abdullah Öcalan’a Özgürlük Günü'nde başta Kürdistanlılar olmak üzere tüm dünyada herkes Önder Apo’ya özgürlük talebiyle yapılacak eylemlere kitlesel olarak katılacaktır. Bu temelde yapılacak eylemler 11 Aralık’ta gerçekleştirilecek.
Avrupa Kürt Kadın Hareketi olarak 'Kadın kırımına karşı özgür kadın ve toplumu savunma zamanı' ve 'Tecride, İşgale, Faşizme Son, Özgürlüğü Sağlama Zamanı' hamleleri kapsamında Dünya Abdullah Öcalan'a Özgürlük Günü’ne herkesi en güçlü şekilde katılmaya çağırıyoruz. 11 Aralık’ta dünyanın her yerinde tek bir ses yankılacak; o da Önder Apo'ya özgürlük talebi olacaktır."
KAYNAK: ANF
YORUM GÖNDER