KADIN VE ÖZ SAVUNMA (5.BÖLÜM)
Serhildan çizgisini giderek yaşamsal ve toplumsal alanlara taşıracak olan öz savunmanın ahlak boyutu en köklü kültürel ve ahlaki değişimi ve kendini yeniden kadının öz iradesine dayalı olarak yapılandıracağı bir alan olmaktadır. Bu anlamda mücadele perspektifinin her geçtikçe daha yaşamsal alanlara ve ayrıntılı yerel sorunlar eksenli somut planlamalara kavuşturulması önem kazanmaktadır. Aile içinden tutalım, genel olarak sosyal ilişkilerin daha özgürlükçü ve eşitlikçi bir temelde yapılandırılacağı demokratik özerklik projesi ile birlikte; en çok kadının kendi onurunu ve toplumsal niteliğini ortaya koyacağı ve kendisini savunacağı bir alan ahlak olmaktadır.
Kadının Toplumla Sözleşmesinin çerçevesi özünde özgür ahlak kurallar bütünlüğünü ortaya koymaktadır. Kadının kendi yaşamsal konuları hakkında özgür karar gücü haline gelmesinden tutalım, kadını küçümseyen, cinsel obje haline getiren her türlü değişim ticaret veya takas nesnesi olarak gören yaklaşımları, onu mülkiyet olarak ele alan, her türlü öldürme hakkı da dahil her türlü hakkı kendinde bulan ataerkil egemenlikli yaklaşımlara karşı mücadele bu kapsamdadır. Bunun yol yöntemleri ve araçları eğitim, değiştirme, ikna, teşhir gibi demokratikleştirmeyi esas alan tarzda geliştirmek gerekmektedir. Toplumsal vicdan ve ahlakı zedeleyen her türlü kadın yaklaşımı ve tasarrufunu gerekirse, şiddet de dahil olmak üzere tecrit, dışlanma, mahallede kabul etmeme, mahalleden atma gibi yöntemler öz savunma dahilindedir. Bu konuda devlet ve kurumlarının söyleyebileceği veya dayatabileceği ya da isteyebileceği bir şey olamaz. Bu konularda devletin söyleyebileceği, karar verebileceği bir şey olmadığı, devletin soruşturacağı, yargılayacağı bir şey olmadığı iyi bilinmektedir. Bu yönlü demokratik hukuk çerçevesinde mücadele konusu, talepler, protestolar olabilmekle birlikte, esasen kadının kendisini öz savunmaya kavuşturacağı konulardır.
Kadın onuru ve ahlakı yaşamsal konulardır. Öz savunmayı gerektirir. Kadının en hassas ve en örgütlü olacağı bir alandır. Mevcut ataerkil yapılanmayı reddetmekle birlikte, mücadelenin asıl boyutunun alternatif toplumsal kadın eksenli ahlak anlayışının ve ölçülerinin toplumsal yaşamda geliştirilmesi olmaktadır. Salt karşıtlık üzerinden öz savunmayı ele almak yeterli olmamaktadır. Bir de değişim ve yeniden yapılanma gücü olarak öz savunmayı ele almak daha doğru olmaktadır.
Kadın eksenli toplumsal yapılanmada temel öz savunma alanlarından birisi olarak kültürel boyutları ele almak gerekiyor. Kültürün taşıyıcısı ve sürdürücüsü olarak kadının anadilin korunmasında ve maddi manevi değerler bütününün somutlaştığı ve bir yaşam tarzına kavuşturulmasında kadının öncülük misyonu göz önüne getirildiğinde; kadının bu alandaki öz savunmaya kavuşmasının önemi kendiliğinden anlaşılmaktadır. Kadının bu anlamda kendisini kültürel olarak örgütlülüğe kavuşturması, mevcut olan kültürel soykırım politikalarına karşı bir öz savunmayı ifade etmektedir. Bu noktada her türlü asimilasyon politikalarına ve oto asimilasyon yaklaşımlarına karşı mücadele, anadilde ve öz kültürünü koruyup geliştirmede ısrarla mümkündür. Kadının bu konuda öncülük misyonuna denk bir yaklaşımla kendisini sayısız kalıcı kurumlaşmalara kavuşturarak, çocuğun öz kimliğiyle eğitiminden tutalım, erkeğin ataerkil kültürün etkilerinden uzaklaştırılmasına ve yeniden özgürlükçü ve eşitlikçi bir kültüre çekilerek toplumsal dokunun demokratik kültürü içselleştirmesi için gerekli planlama ve somut adımları atması geldiğimiz aşamada toplumsal değişimin temel görevleri arasındadır.
Bunun için yaşamın demokratik komünal bir nitelikte kültürleşmesinin tedbirlerinin ve her türlü aşağılayıcı, küçümseyici, Kürt kültürüne yöneltilmiş saldırılar karşısında öz savunma temelli mücadelenin daha toplumsal zeminde geliştirilmesi gerekmektedir. Özellikle yerel düzeyde yaşamın anlamlandırılması, yaşamın anlamsızlaştırılmasına, değersizleştirilmesine ve her türlü küçük düşürülmeye karşı onurlu ve özgüvenli bir kadın duruşunun açığa çıkarılarak, kendinden utanmayan, kendisini anlamlı kılan bir yaşamın sahibi olarak irade haline getirmesi öz savunma kapsamındadır. Özellikle tarım köy kültürünün giderek kentlerdeki aşırı yığılmaya karşı bir öze dönüş gibi ele alınarak burada kendini çağdaş ifade ve örgütlülüğe kavuşturmak kadın açısından temel bir hedef halindedir.
Bu anlamda bu kültürün bilinçle yoğrulup kendisini derinleştirmesi ve yaygın bir yaşam tercihi haline gelmesinde kadının öncülük rolü vardır. Bu anlamda köy kadın meclislerinin kurulmasında, Kürt kültürünün güçlü bir ifadeye kavuşarak kendisine yeterli yaşam gücünü ortaya çıkarması önemlidir. Bu konuda Köye Dönüş Projelerinden tutalım, bunun güvenlikli bir şekilde pratikleştirilmesinde hukuki zeminde de gerekli demokratik mücadelenin yükseltilmesinde kadının öz savunması kendisini güçlü bir şekilde donatmak durumundadır.
Devam edecek
KAYNAK: pajk.org/tr/
YORUM GÖNDER