TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (17. BÖLÜM)
TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (17. BÖLÜM)
0 Yorum
727
23-09-2021

10-ÖZ SAVUNMA SİSTEMİNİ TOPLUMSALAŞTIRMAK:

‘‘Meşru savunma, çağdaş demokrasinin diğer önemli bir ilkesidir. Çağdaş demokrasi ilişkilerinin olmadığı veya demokrasinin saldırıya uğradığı toplumlarda, meşru savunma temelinde varlığını savunmak bir haktır, hem de en temel anayasal bir haktır. Demokratik olmayan yasalara ve rejimlere boyun eğmek, demokratik bir tutum olamaz. Bu yaklaşım karşı saldırıyla antidemokratik güçleri yok etmeyi içermez. Daha çok toplumun genel bilinçlilik, örgütlülük ve gösteri hakkını süreklileştirip haksızlığı aşmayı öngörür. Uygulanan direnme kutsal savunma hakkına girmekte ve hukukun da özünü teşkil etmektedir. Meşru savunma, silahlı olanı da dâhil, kaynağını çağdaş demokratik ilkelerden alır.’’ (Rêber Apo)

Öz savunma bütünselliği olan bir hakikattir. Ne salt fiziki bir güvenlik tarzıdır ne de soyut, fiziki korunma modellerinden kopuk bir dirençsizliktir. Çünkü öz savunma varoluşun en önemli kuralıdır ve insan gerçeğinde fiziki, ahlaki, kültürel, ideolojik, siyasi, sosyal tüm boyutlarda kendini gerçekleştirir. Egemenlerin saldırıları çok boyutludur ve her şekilde her toplumsal boyutu çözmeyi amaçlar. Bu neden ile öz savunma anlayışı da her boyutta ve her şekilde geliştirilmek, saldırıya karşı donanımlı olmak zorundadır. İki yanılgı ya da yetmez yaklaşım öne çıkmaktadır; Öz savunmayı sadece askeri bir çalışma olarak gören tutum ile toplumsal inşayı öz savunmaya dayanmadan geliştirmek isteyen tutum yanlış yanılgılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bölümün amacı öz savunma ihtiyacını, tarihini ve güncel modellerini bu iki temel yanılgıyı aşacak temelde ortaya koymaktır. Çünkü tarih devletçi uygarlığın doğuşu ile hegemonik güçlerin şiddet ve vahşetine dayalı saldırı ile demokratik uygarlık güçlerinin buna karşı aldığı öz savunmaya dayalı direnişlerin alanıdır. Ve öz savunma bu tarih içinde çok çeşitli modeller, biçimler ve tüm boyutlarda geliştirilmiştir. Bu çağın ve şimdiki zamanın öz savunma anlayışını ve modellerini açığa çıkaran bir kadın hareketiyiz.

Tarihe, kadın gerçekliğine ve demokratik uygarlık sistemine bu çağ ve bu zaman içinde sunduğumuz bu öz savunma modeli ve yaşam tarzıyla tarih değiştiren ve tarih yapan olağanüstü bir gerçekliği temsil etmekteyiz. Ancak hala öz savunmayı salt fiziksel temelde ele alan dar yaklaşım aşılamamaktadır. Bu dar yaklaşım klasik direnişçilik olup, öz savunmayı daraltmaktadır. Kaybetmek ve kazanmak ikilemine mahkûm edicidir ve toplumsal güvenliğin silahlanmanın oransal olarak büyümesi ile mümkün olacağına inanır. Hızlı ve kolay zaferler ile hızlı ve kolay yenilgiler adeta kaderi olur. İkincisi, kent orta sınıf anlayışına dayanan liberal ideolojinin etkilemeleriyle toplumsal öz savunmayı riskli bulması, egemen erkek ve sistemi radikal temelde karşısına almaması ve kadın öz savunmasına çekingen yaklaşmasıdır. Bu yaklaşım aynı zamanda toplumsal inşayı öz savunmadan kopararak mevcut durumu savunmasızlığa açık tutmaktadır. İnşanın tüm boyutlarının birer toplum savunması olduğu bilincini taşımadığından inşayı da yaratıcı uygulayamamaktadır. Oysa siyasi, ekonomik, ahlaki, sosyal, kültürel her yapılanma ve örgütlenme kadınların ve tüm toplumsal kesimlerin sistem karşısında yapılanmalarını sağlayarak varoluşlarını korumayı, toplumsallığı sürekli anlamlandırarak geliştirmeyi amaçlamaktadır. Kendi sistem inşalarıyla sömürge sistemi karşısında varlığını savunma, varoluşunu devam ettirme inşanın temel amacıdır. Bazı feminist yaklaşımlarda da açığa çıkan öz savunmaya mesafeli yaklaşım esasında devlet ve iktidar güçleri karşısında bireyi ve toplumu öz savunmasız bırakan en tehlikeli tutumu ifade eder. Bilincin ve direnme gücünün çözülüşü olan bu anlayış, toplumu ve bireyi savunmasız bırakan bir sonuç yaratır. Direnmesiz ve savunmasız birey ve toplum ulus devletin esas amacıdır ve bu amacını, zor ve silah kullanma yetkisi sadece devletin hakkıdır kanunu ile gerçekleştirir. Orta sınıf kadın mücadeleciliği bu duruşu ile topluma karşı devlet ile bir uzlaşma yaşar ve bu uzlaşmanın toplumsal karşılığı savunmasızlıktır.

Her iki yaklaşımın öz savunmanın doğru, yerinde ve gerekli her boyutta gelişmesini engellediğini belirtebiliriz. Biri dar yaklaşımı ile öz savunmanın bilinç, sosyalite, politika, örgütlülük ve toplumsal eylem boyutunu geliştirmez, diğeri toplumu şiddet ve saldırılar karşısında tümden savunmasız bırakmaktadır. En tehlikelisi konfederal örgütlenmeyi ve inşayı parçalı ele alarak bütünlüklü mücadeleyi engellemektedir. Hatta bu durum devrim yapmayı belli bir yapının işi, inşayı kendi işi gördüğü için devrimcilikten uzaklaşmaya yol açmaktadır. Öz savunma demokratik özerkliğin temel boyutudur ve bu özerk sistemde yer alan her grup öz savunmaya dayalı direniş ve örgütlemeyi geliştirmesi temel sorumluluğudur. Öz savunma devrim hareketinde yer alan tüm yapıların devrim gerçekleştirme çalışması olduğundan her bireyin bu direniş içinde aktif yer almasını gerektirir. Her demokratik özerklik sistem üyesi öz savunma örgütünün üyesidir. Bu anlamda öz savunma sistemini yukarıda belirtilen her iki yanılgılı yaklaşımı aşacak temelde düzenlememiz gerekmektedir. Kadın öz savunma anlayışı ve örgütlenmesi iki boyutta şekillenmektedir; birinci boyut, sömürgeciliğe ve kapitalist hegemonyaya karşı toplumsal varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlama temelinde siyasi hedeflere bağlı öz savunma direnişidir. İkinci boyut ise devletçi uygarlık ve egemen erkek sistemine karşı kadın toplumsallığını, varlığını ve özgürlüğünü korumaya alma ve savunma gücüne kavuşturma temelinde sosyal devrim anlayışına bağlıdır. Kadın öz savunma bilinci ve örgütü hem siyasal hem sosyal devrimlerin iç içe geçtiği ve paralel geliştiği çok yönlü bir içeriğe sahiptir. Temel karakteri cins mücadelesidir. Cins mücadelesinin güvenlik politikası olan öz savunma, cins mücadelesinin gereklerine göre içerik ve biçim kazanır. Cins mücadelesinin formu ise özgün ve özerk kadın konfederal sistemidir. Kadın konfederal sistemi esasında kadın öz savunma sisteminin kendisi olmaktadır.

Bu temelde öz savunmanın en temel hedefleri arasında başta kadının kendisini özgün ve özerk çerçevede alternatif örgütsel yapılara kavuşturmasıdır. Devletten ve egemen erkekten kadın özgürlüğüne dair bir çözüm veya iyileştirme beklemez, egemen erkek sistemini köklü aşmayı hedefler. Egemen sisteme karşı demokratik direniş mücadelesini geliştiren, ancak esasında kendi alternatif sistem yapılanmasını inşa eden bir sistem karşıtlığı içinde bulunur. Bu anlamda kadın köy, kasaba, kent meclisleri ve komünlerine dayalı özerk kadın sistemini geliştirir. Özerk kadın komün ve meclisleriyle kadının yerel ve özgün cins mücadelesi örgütlendiği kadar, kadının yerel ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel ve güvenlik sorunlarına çözüm geliştiren örgütlemelere gider. Kadın sivil toplum örgütlenmeleri, kadın kooperatifleri, kadın eğitim kurumları, kadın sağlık kuruluşları, kadın bilim ve aydınlanma kuruluşları ve kadın öz savunma örgütlerini geliştirerek bir sistem alternatifi ortaya koyar. Bu paralelde eşit temsiliyet ve eş başkanlık sistemiyle toplumsal yaşamın her alanını kadın özgürlükçü anlayışa uygun şekilde demokratik değişim sürecine alır. Kadın konfederal sistemi bir toplumsal alternatif olarak sunulmadan bir öz savunma sistemi geliştirilemez. Öz savunma bu gerçeklik içinde, toplumsal bütünlüklü bir durum olmaktadır. Kadın konfederal sisteminin tüm boyutları kadın öz savunma araçlarını oluşturmaktadır. Öz savunma kadın sisteminin bütünlüğünün tamamını ifade eden çok boyutlu bir konudur. Kadın hareketinin bütün sistemi, her eylemi, her davranışı ve her gelişmesi birer öz savunma ilkesine dayalıdır; Öz savunma bilinci, araçları, eylemi ve örgütlenmesi kadın sisteminin stratejik çalışması olarak her üyesinin temel çalışması olmaktadır. Yukarıda belirttiğimiz yanılgılı yaklaşımlar toplumsal öz savunmayı illegalize eden, kendi çalışması görmeyen, dar birimler üzerinden örgütleme yaklaşımıyla marjinalleştiren tutumlardır.

Öz savunma belli bir yapının belli eylemsel alanı değildir; kadın konfederal sisteminin güvenlik sistemi, eylem dili ve kendini savunma tarzıdır. Ancak bu politikasını örgütlemek ve hayata geçirmek için öz savunma örgütünü oluşturur, sistemleştirir ve tüm yapılanmalarına uyarlar. Örneğin, kadın cinayetlerini durdurmak kadın hareketinin temel politikasıdır; meşru savunma bu politikanın fiziksel güvenliğini temsil eder. Öz savunma siyasi, sosyal ve kültürel örgütlenme ve eylemlerle asıl kapsamına ulaşır. Meşru savunma direnişi kadın hareketinin temel stratejisidir; ancak bu stratejiyi hayata geçirmek sadece silahlı direniş güçlerinin planlaması değildir; her kadın üyesi ve örgütü bu planlamayı örgütleme ve geliştirme sorumluluğuna sahiptir. Farklılaşma iş ve koordinasyon gereğidir. Bu temelde öz savunma sistemini boyutlar üzerinden tanımlamak gerekmektedir.

1. BOYUT: KADININ MEŞRU SAVUNMA ÖRGÜTLENMESİ:

Kadın sorununun temelinde öz savunması kırılmış ve öz savunma güçleri elinden alınmış kadın gerçekliği yatmaktadır. Özgürlüğün çözümü, geliştirilmesi ve korunması öz savunma güçlerini yakalamış kadın örgütlenmesinde yatmaktadır. Kadına karşı geliştirilen şiddet sistemini ve sömürgeciliği aşmak için kadın silahlı direnişi çağın mücadele yöntemi olarak yürütülecektir. Direniş dönemsel bir olgu olduğundan, meşru savunmayı sadece direniş süreçlerinin dönemsel taktiği olarak ele almamak gerekmektedir. Meşru savunma stratejik bir öz savunma aracı olarak demokratik özerkliğin sürekli ve kalıcı bir örgütlenmesidir. Bu anlamda devletçi uygarlık ve ataerkil sistem aşılıncaya kadar kadın meşru savunma örgütü, modelleri-araçları uygulanacaktır. Meşru savunma bireysel ve kollektif direnme hakkını ifade ettiğinden temel insani ve toplumsal bir hak, sürekli bir güvenlik politikası olarak var olacaktır. Meşru müdafaa veya haklı savunma, bir saldırı karşısında kişinin kendisini, toplumun varlığını kollektif biçimde korumasıdır. Saldırıyı durdurmak veya saldırının etkilerini azaltmak amacıyla orantılı güç ile gerçekleştirilen karşı saldırının kapsamına denk bir meşru savunmayı kapsamaktadır. Örneğin, saldırı amaçlı devreye girmiş bir gücü orantılı güç ile karşı saldırı ile etkisizleştirmek gibi. ‘Silahlı savunma misilleme temelinde harekete geçen, üslenmesini, eğitimini ve mevzilenmesini düşman saldırılarını boşa çıkartacak bir gizlilik çerçevesinde yapan, bu temelde gücünü koruyarak düşman üzerinde caydırıcı rol oynayan, ezilenlere ve halka ise güç, moral, umut ve güven veren, onları örgütlenmeye ve demokratik direnişi geliştirmeye yönlendiren bir rolün sahibi olur. Silahlı savunma güçlerinin eğitimi, mevzilenmesi, üslenmesi, hareket tarzı ve duruşu bu çerçevede belirlenir.’Kadın Meşru savunma sistemi bu temelde silahlı gerilla birlikleri ve silahsız toplumsal öz savunma örgütlenmelerinden oluşur.

Kadın konfederal sisteminin güvenlik politikası olan meşru savunma örgütlenmesi ve mücadelesi, kendinin ve toplumunun güvenliğini sağlama ilkesini esas aldığı için yerel örgütlenmeleri gerçekleştirir. Amaç her köy, kasaba ve il düzeyinde kadın meşru savunma örgütünü yapılandırma, yerel kadın silahlı birliklerini kurma ve silahlı öz savunmayı yerel kadın güçlerinden oluşturma esasına dayanır. Meşru savunma savaşı bu temelde, kadının köy, kasaba ve kent savunmasını takım, bölük, tabur ve özerk karargâhlaşma biçiminde güçlerin mevzilenmesine dayalı olmaktadır. Militarizme, işgale ve haksız saldırılara karşı toprağını ve yurdunu savunma, kendini korumaya almanın aktif savunma savaşını verdiği ve direnişin silahlı yürütüldüğü öz savunma biçimi olmaktadır. Her türlü katliam, inkâr ve imha politikalarının devrede olduğu koşullarda meşru savunma özgür yaşamı korumak amaçlı devreye girmektedir. Bu yönüyle öz savunmanın en stratejik boyutlarından biridir. Tamamen topyekûn kendi varlığını koruma amaçlı geliştirilmektedir. Silahlı mücadeleyi esas almaktadır ve profesyonel güçlerce yürütülür. Kadın uygarlığını, kadın sistemini, kadın toplumsallığını ve yurdunu tehdit eden her güce karşı savunmayı ve tehditi bertaraf etmeyi ilkesel var oluş sorunu olarak ele alır. YJA-Star, YPJ, YPŞ, YPS-JIN, HPJ meşru savunma örgütlenmelerinin somut ifadeleridir. Kadın meşru savunma sistemi ve mücadele anlayışı ulusçuluk ve milliyetçilik anlayışına karşı demokratik ulus esprisini esas alır. Her ulustan, etnik kimlikten, inançtan ve kültürden kadınların meşru savunma direnişini geliştirme ve örgütleme ilkesine dayanır. En küçük yerel birimlerden başlayarak silahlı örgütlenmesini sağlar ve kent, bölge, ülke çapında meşru savunma birliklerini tamamlayarak kadının meşru savunma konfederesini geliştirir. Günümüz Ortadoğu geçekliğinde meşru savunma savaşı bölgesel örgütlenme imkânlarını yaratmış bulunmaktadır.  Arap, Fars, Türk, Süryani, Êzidî ve Kürt kadınlarının konfederal öz savunma birliklerini geliştirme sürecindeyiz. Demokratik ulusun kadın öz savunmasının sağlanacağı bu süreç kadın sorununu demokratik uluslaştırma düzeyine kavuşturur. Kürt, Arap, Fars, Türk, Süryani, Asuri kadınların ortak özgürlük ve toplumsallık gerçeklerini örgütler.

A. MEŞRU SAVUNMADA BİLİNÇ ÇALIŞMASI;

Toplumun ve kadınların saldırılar karşısında kendini savunabilecek duruma gelmesi için öncelikle öz savunma bilincinin sağlanması gerekiyor. Bilinci olmayanın örgütü de olmaz düşüncesiyle her yerleşim biriminde öncelikle bilincin oluşturulması için eğitim, propaganda ve ajitasyon çalışmalarını en yaygın biçimde yapmak gerekir. Ruh, duygu ve düşünce birliğini ifade eden bilinç, kimlik ve aidiyeti tanımlamak, doğru ve yanlışın, iyi ve kötünün farkında olmaktır. Ama bilinç sadece bilmek değil davranış ve eylemde bulunma halini ifade eder. Bilmek eyleme geçirirse bir hakikat değerini kazanır. Bilinç ve eğitim çalışmalarının doğruluğunun işareti bir davranış ve eylem gücüne dönüştürüp dönüştürmediği ile ölçülür. Kadın olmak, toplum olmak nedir, kadın ve toplum için tehlike içeren şey nedir, özgürlük ve kölelik yaşantıları nasıl ayrıştırılır, var oluş nasıl sağlanır, yok eden nedir soruları ekseninde hareket edilir. Kadın tarih ilişkisi, kadın toplum ilişkisi, cinsiyet sorunu, ataerkil ve cinsiyetçi toplum gerçeği, demokratik ulus bilinci, direniş, özgürlük-eşitlik-adalet kavramları, demokratik uygarlık ve devletçi uygarlık çatışmaları, hegemonik sistemler ve güncel siyasi durum temelinde bilinçlenme çalışmaları yürütülür. Eğitimler tek bir yönteme sıkıştırılmadan çok çeşitli araçlarla yürütülebilir; eğitim iki kişilik olabileceği gibi 20 kişilikte olabilir, bazen bir saatlik eğitim olur bazen bir haftalık; eğitim konusu o yerelin özgün gerçeklerini de gözetecek temelde ele alınır. Okuma, tarih ve kimlik bilinci içeren yayınları yaygınlaştırma, kadın tarihimizin belgelerini dağıtmak, tiyatro ve sinema etkinlikleri gerçekleştirmek, seminer ve paneller düzenleme, evlerde grup eğitimleri organize etme, akademik okullaşma ile silah eğitimi, savunmaya dayalı dövüş teknik eğitim okulları esas eğitimler olarak ele alınır. Eğitimden geçenler ile eğitsel bilinç çalışmalarına sevk etmek ve yaygın bir eğitsel ağ kurmak gibi çalışmalar yürütülebilir. Bu temelde;

1-Öz savunma bilincini bir akademik çalışma olarak örgütlemek.

2-Mahallelerden başlayarak, tüm yerellerde yaygın öz savunma eğitimlerini vermek.

3- Tüm akademi ve okullarda eğitim materyallerinde öz savunmayı ders olarak işlemek.

4- Yerellerde kendini savunmaya dayalı yakın dövüş okullarını açmak.

5- Yerelde tüm kadınların öz savunma eğitimine ulaşmasını sağlamak.

6- Öz savunmanın öncelikle bilinçlenme ve aydınlanma çalışması temelinde ele almak, ideolojik bilinç, eğitim, basın ve kültürel öz savunma çalışmalarını yürütmek gerekmektedir.

B. MEŞRU SAVUNMA ÖRGÜTLENMESİ;

Kadın meşru savunma direnişi profesyonel bir silahlı örgütlenmeye dayanır. Demokratik siyaset yöntemlerinin ve şartlarının ortadan kaldırıldığı, toplumun askeri ve polisiye saldırılar altında olduğu dönemde devreye girer. İşgal saldırılarına ve militarist yönelimlere karşı toprağını, toplumu savunma amacıyla silahlı direnişi geliştirir. Silahlı direniş gücü olduğundan profesyonel katılımı esas alır. Bu nedenle tek başına bilinç ve bilinçlenme çalışması bizi meşru savunma gücüne kavuşturmaz. Bilincin hareketini örgütlenme araçları devreye sokar. Şiddetli saldırılar karşısında o şiddeti boşa çıkartacak ve caydıracak bir savunma gücü gösterebilmesi için örgütlenmelere gitmek gerekir. Her türlü şiddet içeren saldırı karşısında direnecek, işgal ve saldırıları boşa çıkartacak nitelikte savunma geliştirecek bir güce ulaşmak gerekir. Bilinç ve eğitim bunun bir boyutunu oluşturur ancak her köy ve mahallede öz savunma gruplarını ve bu grupların silahlı donatımını sağlayacak bir örgütlenmeye sahip olmak gerekir. Günümüz dünyasında ve mücadelemizin geldiği düzey karşısında dar savunma grupları ve sadece kırsal üslenme ve savaşım tarzına dayalı öz savunma sınırlı kalmaktadır. Meşru savunmanın bir halk direnişi, köy ve kent savunması temelinde toplumsallaştırılması gerekmektedir. Koşullara göre illegal ya da legal örgütlenir. İllegal durumda çok daha yaratıcı yöntemler devreye girmek zorundadır. Saldırılar ve işgal karşısında direniş gücü olacak ve toplumsal direnişin geliştirilmesine öncülük edecek yaygın öz savunma hücrelerini köy ve mahallelerde örgütlemek gerekmektedir. Her köyün ve mahallenin öz savunma birimleri temelinde örgütlenmesi ve bu örgütlerin gerekli durumlarda aktifleşmesini sağlayacak bir koordinasyona ulaştırılmasıyla bir öz savunma sistemi sağlanır. Bu temelde yapılacak çalışmaları şöyle sıralayabiliriz;

1.Kürdistan’da her yerleşim biriminden kadın meşru savunma örgütlemesini ve meşru savunma direnişine profesyonel katılımı geliştirmek.

2.Her yerleşim biriminde sivil meşru savunma birimlerini örgütlemek.

3.Yerel ve sivil silahlı öz savunma eğitim ve donanımlarını sağlamak.

4.Kadının özgün milis ve cephe çalışmalarını örgütlemek.

5.Kadın asayiş birliklerini kadının ve yurdunun güvenliğini gözetme temelinde geliştirmek.

C. MEŞRU SAVUNMANIN HEDEFLERİ;

Ne kadınlar adına ne de halklar adına öz savunma başkalarına bırakılamaz, vekâleten yapılamaz, birilerine devredilemez. Kadınlar ve halklar öz savunmalarını başka güçlere bıraktıkları, kendilerini savunma yeteneği, iradesi edinmedikleri sürece özgürlükten bahsedemez, kendi kaderlerini belirleyemez, demokratik bir toplum inşa edemezler. Kendine ait olma, özgürlükçü demokratik bir sistem inşa etme her şeyden önce kendini savunmayla mümkündür. Kadınlar için “Xwebun” olabilmenin, özgürleşmenin temel koşulu kendini savunmayı bilmek dolayısıyla öz savunmasını erkeğin ya da devletin insafına bırakmamaktır. Kendini savunma var olmakla ilgili bir özellikse, kadınların bu yaşam hakkından ve bilincinden bağımsız olarak değerlendirilmesi düşünülemez. Özellikle her an yaşamın katledildiği Ortadoğu coğrafyasında kadınlar için varlığını koruyabilmenin tek koşulunun öz savunma örgütlülüğü olduğu açıktır. Tüm bu gerçeklerden yola çıkarak kadının karşı karşıya olduğu şiddeti ortadan kaldıracak öz savunmaya dayalı yerel birlik örgütlenmelerine yine meşru savunma eylemlerine hayati ihtiyaç bulunmaktadır. Gerek toplumdan, gerekse de devletten ve paramiliter güçlerden gelebilecek erkek egemenlikli baskılar karşısında kadınların ve tüm toplumun örgütlü tepkiler koymasını sağlayacak araçlar geliştirmek gerekmektedir. Bu iki temel hususla birlikte direk meşru savunmayı gerektiren, meşru savunmanın caydırıcılığını, dönüştürücülüğünü, kadınlarda kendine güven ve tavır koyma cesaretini aşılayıcı niteliğini öne çıkaran eylemler de geliştirmek gerekmektedir.

Ateşli veya diğer meşru savunma silahlarıyla yapılacak bu mücadelenin hedeflerine ve niteliğine ilişkin;

1-Her şeyden önce Kürdistan kadınının varlık gerekçesi olan Önder Apo’nun yaşamına ve özgürlüğüne karşı her türlü tehdit öz savunmanın ve yerel birlik örgütlerinin mücadele hedefidir. Bununla birlikte halklarımıza, dil, kültür, kimlik değerlerimize yönelik imha ve asimilasyon politikaları temel mücadele hedefleridir.

2-Kadına karşı örgütlü şiddet, kadını ulus devletin çocuk doğurma makinesi, seks kölesi, ücretsiz ev işçisi, metaların kraliçesi gören zihniyetten kaynağını almaktadır. Genel olarak devletçi zihniyet, esas olarak da ulus devlet kadını yaşamın her alanında nesneleştirir. Kadının toplumsal duyarlılığını, sisteme muhalif olma arayışlarını dolayısıyla özneleşme çabasını şiddetle bastırmayı politika edinir. Adeta politik bilince yönelen ve kamusal alanda etkin olmaya çalışan kadına haddini bildirmeyi felsefe edinir. Bu anlamda kadına karşı örgütlü şiddet devletçi zihniyet ve politikalardan kaynağını alan her türlü şiddetti kapsamaktadır ve öz savunmaya dayalı meşru savunmanın hedefidir. Dolayısıyla devlet kaynaklı polis, jandarma, asker, memur, yargı vb. şiddet yerel birlik ve kadın savunma güçlerinin meşru savunma hedefleri kapsamındadır. Bu alandaki mücadele tavizsiz, radikal ve kesintisiz olarak yürütülecektir.

3.Kadına karşı örgütlü şiddetin ikinci temel ayağı olan ve yine esas olarak kapitalist moderniteden ve ulus devletten beslenen kadın ticareti, fuhuş sektörü organize suç kapsamındadır ve bu sektörle ilişkili herkes öz savunmanın meşru hedefidir. Kadın bedenini, kimliğini, ruhunu, emeğini gasp eden ve sonsuz sömürüye tabi tutan fuhuş sektörü meşru savunmanın en radikal eylem hedefleriyle karşılanacak, bu konularda asla taviz verilmeyecektir.

4.Kadına karşı örgütlü şiddetin bir diğer sahası kapitalist modernitenin tekelci sisteminin kadın emeği üzerinde yürüttüğü ekonomik şiddettir. Bu alanda kadın çok yönlü sömürüye tabi tutularak endüstriyalizm ve sanayileşme politikalarıyla adeta köylerin, tarımsal alanın, ekolojik yaşamın dışına itilmekte, doğa ve tarih tahribatıyla hem köklerinden koparılmakta hem de ekolojik denge ciddi tehdit altında bırakılmaktadır. Bu anlamda kadın emeğine, yaşam alanlarına, doğa ve tarih değerlerine yönelen kurum ve kuruluşlar öz savunmanın ve meşru savunmanın hedefidirler. Bu alandaki meşru savunma mücadelesi de kesintisiz ve çok yönlü olarak yürütülecektir.

5-Kürdistan son iki yüzyıldır özel savaş politikalarının yoğunca dayatıldığı bu temelde paramiliter yapıların durmadan üretildiği bir coğrafyadır. Hamidiye Alaylarından, koruculuğa, kontrgerilladan, JİTEM’e, Hizb-i Kontraya birçok paramiliter güçle kadınlar başta olmak üzere Kürdistan toplumuna sürekli olarak şiddet dayatılmıştır. Bu güçler Kürdistan’ı adeta bir tecavüz sahası gibi ele almış, bütün değerlerine tecavüzle yönelmişlerdir. Kürdistan’ı bir fuhuş merkezine dönüştürmek, kadın ve gençliğini yozlaştırmak, özgürlük mücadelesine karşıt hale getirmek, ajanlaştırma, madde bağımlısı yapma gibi politikaları sistematik olarak yürütmüşlerdir. Kürdistan’da yaşanan kadın cinayetlerinin, intiharların büyük bölümünde bu güçlerin dolaylı ya da direk etkisi olduğu belgelerle kanıtlanmış gerçeklerdir. Son yıllarda cemaatler ve DAİŞ uzantısı fundemantalist (kökten dinci) yapıların Kürdistan’da yürüttüğü özel savaş politikaları da oldukça tehlike arz eden boyutlardadır. Sahte imamlar ve çeteler eliyle halkın dini duyguları sömürülmekte kadını köleleştiren şeriat yasaları topluma hâkim kılınmaya çalışılmaktadır. Dolayısıyla bu güçler toplumsal öz savunmanın hedefidirler. Bu güçlerin kadınlara karşı hem geçmişte yaptıkları hem de mevcut durumda yapmaya devam ettikleri suçların cezasız kalmaması ve coğrafyamızdaki varlıklarının mutlaka meşru savunmayla hedeflenmesi kadın savunma gücünün temel görevlerinden biri olarak yerine getirilecektir.

6-Toplumsal Şiddet ( töre, namus cinayetleri, küçük yaşta evlilik, çok evlilik, başlık parası vb.) konusunda en etkili mücadele yöntemi kuşkusuz zihinsel, kültürel, sosyal mücadeledir. Ancak toplumsal iradenin çözemediği durumlar karşısında özellikle de namus ve töre cinayetlerine karşı bazı cezalandırıcı dolayısıyla toplum için caydırıcı meşru savunma eylemleri yapılabilmelidir. Bu da ilgili durumun niteliğine, koşullarına ve yaratacağı toplumsal sonuçlara bağlı olarak değerlendirilecektir.

7-Aile içi şiddet (kadını ve çocukları mal, mülk, mahrem alan, ücretsiz hizmetçi, gönüllü köle gibi görme anlayışlarının ürünü olarak kadına her türlü baskıyı yapma hakkını kendinde görme) konusu genel olarak örgütlü, iradeli olma anlamına gelen öz savunmanın konusudur. Zira kadınların en fazla baskıya uğradığı, sömürüldüğü, ölüm dâhil fiziksel şiddetin en acımasız boyutlarına maruz kaldığı alan aile içi alandır. Aile içi şiddetin tecavüz, ensest, cinayet, sistematik işkence, fuhuşa zorlama vb. boyutları meşru savunma kapsamına girer. Bu suçları işleyenlere karşı kaçırma, tutuklama, yaralama ve gerekli durumlarda fiziksel imha devreye girecektir.

D- MEŞRU SAVUNMA EYLEM TARZI;

Meşru Savunma eylem tarzını belirleyen mevcut saldırıların ve işgal hareketlerinin düzeyidir. İşgalci gücün konumlanma tarzı, nicelik durumu, taktik planlanması, saldırı dozajı eylem tarzını belirler. Hareketli taktik ilkesine bağlı mevzilenme ve mevzi kazanma anlayışını esas alır. Öz savunma eylemi demokratik eylem dilidir; İdeolojik, siyasi, sosyal, kültürel her örgütlenme bir eylemi ifade eder. Kadınların ve toplumun her demokratik duruşu bir eylemdir. Toplumsal inşayı ifade eden pozitif eylemlilikler, topluma yönelik saldırılar karşısında en pasif, en basit eylem biçimlerinden, protestolardan, mitinglerden meşru savunma savaşına kadar bir eylem alanını temsil eder. Saldırının niteliğine göre savunma eylemi uygulanır. Bazen ideolojik bilinçle bir saldırı karşılanabilir ve boşa çıkarılır. Bazen siyasi ve örgütsel duruş yeterli olabilir, bazen bir grev, boykot, miting, ayaklanma ile saldırı durdurulabilir. Bu tarz eylemlerle saldırıları durdurmak ve sonuç almak imkânsız hale gelince, öz savunmanın eylemini meşru savunma savaşına vardırmak gerekir. Toplumsal ve sivil etkinlik yetersiz kaldığı durumlarda silahlı direnişe dönüşen eylemlilik devreye girer. Öz savunma toplumun topyekün ayaklanmasını öngören silahlı direnişini ifade ediyor. Toplumun ayaklanma, gösteri, miting, serhıldan, boykot eylemleri saldırıyı durduramıyor ve işgal, saldırı ve sömürgeci kurumlar kalıcı bir pozisyon kazanıyorsa meşru savunma savaşı devreye girer. Rêber Apo bu konuda şu değerlendirmeyi yapmaktadır.

“Böyle bir durumla yüz yüze geldiğinde meşru savunma savaşı kapsamında direniş gösteremeyen toplumlar yaşama hakkına sahip olamazlar, yaşama gücü gösterememiş olurlar. Dolayısıyla özgür toplum olarak var olma ve yaşama hakkını kaybederler. O bakımdan sadece bilinç, örgütlülük ya da alt düzeydeki eylemlilik yetmez. Eğer saldıran güç toplumun özgür, demokratik iradesine dikkat etmiyorsa, bu temeldeki toplumun istemlerini dikkate almıyorsa, toplumun bu yönlü eylemliliği saldırıları durdurmaya yetmiyorsa ve saldırı bir işgal, istila gibi örgütlü şiddet boyutuna ulaşıyorsa, öyle bir durumda basit gerilla biçimlerinden başlamak üzere meşru savunma savaşı gündeme gelir. Ve böyle bir savunma savaşıyla direnmek her toplumun doğal hakkıdır.”

DERLEME 17.BÖLÜM

 

YORUM GÖNDER

ZİYARETÇİ YORUMLARI

BENZER KONULAR

KADIN ETRAFINDA GELİŞTİRİLECEK BİLİM, DOĞRU SOSYOLOJİYE ATILMIŞ İLK ADIM  OLACAKTIR

KADIN ETRAFINDA GELİŞTİRİLECEK BİLİM, DOĞRU SOSYOLOJİYE ATILMIŞ İLK ADIM  OLACAKTIR

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (1. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (2.BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (3. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (4. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (5.BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (6. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (7.BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (8.BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (9.BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (10. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (11. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (12. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (13. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (14. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (15. BÖLÜM)

DÜNYA KADIN TARİHİ ÜZERİNE DERSLER (16. BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (GİRİŞ)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (1.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (2.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (3.BÖLÜM)

KÖLELİĞE VE ÖZGÜRLÜĞE AÇILAN KAPILARIMIZ (1.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (4.BÖLÜM)

KÖLELİĞE VE ÖZGÜRLÜĞE AÇILAN KAPILARIMIZ (2.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (5.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ ÜZERİNE (1.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ ÜZERİNE (2.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (6.BÖLÜM)

TOPLUMSAL CİNSİYET (1.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (7.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ ÜZERİNE (3. BÖLÜM)

JİNEOLOJİ ÜZERİNE (4.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (8.BÖLÜM)

TOPLUMSAL CİNSİYET 2.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (9.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (10.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (11.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (12.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE DOĞRU SOSYOLOJİYE ADIM ATMAK

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 14.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 15.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 16.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (17. BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 18.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (19.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (20.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI (21.BÖLÜM)

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 22.BÖLÜM

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KADININ ÖZ SAVUNMASI 23.BÖLÜM (SON)

KADINLA FELSEFİ İLİŞKİLENMEYİ ERKEK NASIL ELE ALMALIDIR?

JİNEOLOJİ (1.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ (2.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ (3.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ (4.BÖLÜM)

JİNEOLOJİ ZİHNİYET KODLARINI YIKIYOR

JİNEOLOJİ YAŞAM ALGISIDIR

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (1.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (2.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (3.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (4.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (5.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (6.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (7.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (8.BÖLÜM)

JİNEOLOJİYE GİRİŞ (9.BÖLÜM)

JİNEOLOJÎ ALTERNATİF SUNUYOR

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (1.BÖLÜM)

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (2.BÖLÜM)

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (3.BÖLÜM)

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (4.BÖLÜM)

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (5.BÖLÜM)

KADIN VE ÖZ SAVUNMA (6.BÖLÜM)

KADIN ENERJİSİNİN ÖZGÜRLÜKLE BAĞI

ÖZ SAVUNMA İLE KADINCA YAŞAMAK

JİNEOLOJÎ KAMPLARI: KOLEKTİF BİLMELERİN DÖNÜŞTÜRÜCÜ GÜCÜ

DEMOKRATİK MODERNİTENİN BİLİMİ JİNEOLOJİ