ANLAMIN HAKİKAT BİLGELİĞİ
Tahrip edilmiş itaatkar yığınların dayatılmış çaresizlik ve acizlik eşliğinde ilkel zulüm ego tiranlığına boyun eğdiği bu parti devletinin faşizm günlerinde ruhsal bir özgürlük örgütlenmesi yaratmak tek çıkış yoludur. Özgürlüğün ritim zaman bilgeliğini keşif etmek için bu gereklidir lakin totalitarizm’e başkaldırı isyan mevsimindeyiz! Zihinsel belleği/düşüncesi bozulmuş ve çürümüş bir toplulukla yüz yüzeyiz. Bilinir sevmek anlamakla yükümlüdür. Anlamı biçimsel sempatiye kurban edenler kolayca aldanırlar ve aldatırlar. Özgür bilgeyi anlamayanlar, toplumsal moral gücü felsefesini kavramayanlar ve düşünen/düşündüren dilini bilmeyenler istenilen vicdani/ahlaki/erdemli eylemci tutumların sahibi de olamazlar. Davranış ve tutuma dönüşmeyen her sözcük/slogan eninde sonunda tılsımını ve anlamını yitirir. Nasıl ki sevmek anlamakla yükümlü ise anlamak da eylemle yükümlüdür. Hakikat adanmışlığı için anlamdan doğan ivmeli ve tempolu yürüyüş ise şarttır. Somut Özgürlük ruhunu soyutlaştıran sahte sevgi gösterilerine aldanmamak gerekir. Kurumsal/yaşamsal özgür düşünüşü ve özerk benliği yaşam gerekçemize dönüştüremediğimiz için onursal sıfatların arkasına saklanmış gaflet nutukları pervasızca ruhsal boşlukta yükseliyor! Bu çağın trajedisi olan hakikat yitimi tüm çarpıklığıyla insanlığın manevi değerleri üzerine bir kabus gibi çökmüştür “olgular, mantık, tutarlılık önemli değil, daha çok ses çıkarmak önemli” hale gelmiştir. Ruhsal ve duygusal tükeniş eşliğinde özüne ihanet et ve sürü psikolojisine tabi ol denilmektedir. Oysa kurgulanmış yalanın/köksüzlüğün egemenliğine, vicdan erozyonuna karşı anlam bilgeliğini her koşulda yaşamsallaştırmak/yaşatmak gerekiyor! Hakikati soyutlaştırma, gereksizleştirme ve itibarsızlaştırma çağına özgü bir ihanet çağrısı her tarafta kol geziyor oysa ruhsal ve duygusal bütünlüğü korumak gerekiyor! Özgür duyguların politik akademisi etrafına toplanmış Özgür bilgenin hakikat havarileri/arayışçıları/adanmışları kendinden başlayarak yaşayan paradigmayı/özgürlük gıdasını çocuklarına-ailelerine ve topluma his ve anlamla taşırmakla vicdanen sorumludurlar. Duyguların politik kimliğinin açığa çıkardığı ruhsal iletişim hiçleşen insanın kurtuluşu müjdeleyen can simididir. Özgür bilgenin felsefesini misyonerlik ruhuyla çok dilli/çok kültürlü/farklı entelektüel karakterli kitlelerle buluşturmak gerekiyor. Bunu yaparken topluluklara tahakküm dilini içermeyen yatay ve empatik bir duygusal politik dil ile iletişim kurmak sağlıklı olacaktır. Toplumsal hakikati ve bireyin özgün özgürlüğünü sakatlamayacak, empatiye dayalı eşitleyen yeni bir yatay siyasi iletişime ihtiyaç var. Toplumla özgür bilgesinin idealı felsefesine denk diplomatik iletişim kanallarının(Resmi/Gayri resmi) tümünü açmak gerekiyor. Anlama özgürlüğünü yorumlama gücüne ulaşarak toplumla bölüşmek müthiş bir açılım sağlayacak ve zenginlik katacak hayata! Duyguların politik gücü fiziksel/eylemsel reaksiyonlara ulaşırsa kısırlaşan/kısırlaştırılan toplumsallığı yeniden canlandırabilir. Hissiz, faydacı, durağan, yalıtılmış ısmarlama soyut bir kuru yaşantı yerine sezgi ve bilginin insanda anlama kavuşması, öz güvene dönüşmesi çığır açıcıdır sonuçta politikleşen duygular eylemci düşüncenin anasıdırlar etik ideolojik perspektifte! Günümüz insan/doğa tüketimine, zihni ve vicdani sömürüye karşı hayat bitimsiz özgürlük arayışıyla gerçek anlama kavuşur. Anlamlı yaşamın bilgeliği ile yürümek berrak bir arzulu özgürlük bilincinin yanında iyi ahlak gerektirir. Bu hakikat yolu insanlığı çalınan özgürlük hayallerine yeniden kavuşturacak. Demokratik ve dayanışmacı bir toplumcu ekonomiye dayalı özgür, adil, cinsiyet eşitlikçi ve ekolojik sürdürülebilir bir refah/barış toplumu ancak özgür bilgenin felsefesine girmekle mümkün olur. Mevcut siyasi zihniyet kirliliğine ve bilinç körlemesine toplumsal arınma getiren devrimci fikirler ancak onarabilirler. Zihniyet ve vicdan devrimi insanların ruhsal/ahlaksal çöküşü sonlandıracak umudu taşıyor! Özgür bilge’nin dediği gibi bunun ortası yok “Anlamını, hakikatini bilmeyen insanlık ya olmaz, ya da olursa en alçakçası, en barbarcası olur" bu yeni bir anlam devrim boyutuna çağrıdır. İnsanlığı bitiren kapitalist dünya düzenine karşı bilgenin felsefesi aykırı bir sestir tıpkı 'Buen vivir' toplumsal ahlaki ilkesi gibi. Ekvador yerlilerinin 'Sumak Kawsay' kavramından geliyor. 'Buen vivir', iyi yaşamak demek ama bunun maddi şeylerle alakası yok. Herkesin kendisiyle ve yaşadığı toplumla uyum ve denge içinde yaşamasını ifade ediyor burada tamamlayıcılık, dayanışma ve eşitlik esastır. “Egodan arınıp hayatın bilincine varmış bir nesil yetiştirmek” prensibinden beslenir. Bu çağın ruhunu duyarsızlaştıran kanıksamaya karşı zihinsel sıçrama yapabilmek için ruhsal enerjinin sinerjisiyle, bilimsel hakikate dayalı yeni bir özgürleşme hamlesini başlatmak gerekiyor. Toplumsal iç görüyü duyumsayan, fikirlerini önemseyen ve siyasi/politik bir güce dönüştüren doğru bir paradigma pratik önünde hiçbir otokratik ruhsuz kaba güç/şiddet aracı duramaz. Genelleşen cehaletin beslediği kin ve düşmanlığın panzehiri de asil ruhlu anlam bilgeliğinin berrak kadim ve esnek insanlığın hakikat felsefesidir. Özgür bilgenin düşünce eylemini anlamak ve ona bitimsiz bir akış sağlayan yorumlama nehrine düşünsel cesarete dayalı anlam duygusundan temiz bir damla olabilmek tüm mesele! “Günahkarların bedelini daima doğrular öder.(...) Umut tuz gibidir, beslemez ama ekmeğe tat verir.(...) Umut tuz gibiyse, tuzun umut olması için ne yapmalıyız?” José Saramago-Görmek- KEREM ÇİFTÇİ (ARŞİV) |
YORUM GÖNDER