ÖNDERLİK GERÇEĞİ-35.BÖLÜM
Önderliğin her birimiz açısından çok farklı bir konumu vardı, onu hissedebiliyorduk. Sonuçta hepimiz birlikte hareket ediyorsak birleşme noktamız Önder Apo ve onun düşünceleridir. Yine de bunu bu tarzda net olarak formüle etme, birbirimize söyleme, itiraf etme durumumuz yok. Zaman zaman bazı reflekslerimiz olabilir, ama öte yandan her koşul altında bunu hissederek hareket etme yaklaşımımızda sorunlar vardı, en azından böyle davranmıyorduk.
Beklide Önder Apo’nun konumunu, hareket içerisindeki yerini özellikle Kürt toplumu açısından anlamını ve halkların özgür birliğinin yaratılmasındaki rolünü herkesten daha önce en güçlü bir biçimde bilince çıkaran insan Kemal Pir’dir. Önderliğin ağırlığının daha ilk günlerden beri farkındaydı. O konuda Cemal arkadaş anlatmıştı. Cuma arkadaş, Kemal arkadaş vasıtasıyla hareketi tanıyor. Gerçekten de Önderlik konuşunca etkilenmemek mümkün değil. Ben de düşüncelerine katıldığımı söyledim, etkilendiğimi açıkça ortaya koydum. O gün evde kaldım, ertesi sabah kalktım okula geldim. Kemal Pir başka bir yerde kalmıştı, sabah okulda karşılaştık.
Bana sordu, nasıl? Benim söylediğim gibi değil mi? Cuma arkadaş çok şaka yapardı, takılırdı birine tersini söylerdi. Kemal arkadaşa “ya git Kemal, ne konuştuğunu bilmeyen bir adama götürdün beni” diyordu. Kemal arkadaş şok oluyor. Bir anda değişerek yakama yapıştı ve sen ne diyorsun, dedi. Yakamdan tuttu. İş ciddiye doğru gidiyordu. Benimle kavra edecekti. Yemin billâh ettim, doğru değil ben kesinlikle çok etkilendim, şöyle böyle ikna oldu. Oh be, bir daha böyle şakalar yapma, demiş. İlke adamı olmak budur. Aynı zamanda insan kendisine verilen doğrulara ölümüne bağlı kalabilecek bir insandır. O tarzda bir insandır. Sen nasıl öyle yapabilirsin… farklı anlar. Karşılaştırma yapıyorum, ben olsam ne yapardım? Cuma arkadaşın yakasından tutmayabilirdim.
Fakat başka olaylarda var. Bizim için Önderlik, Abdullah arkadaştır. Baskı süreci sonrası sivil hükümetleri döneminde okulda boykot vardı, biz boykot gözcüleriyiz okulun çevresinden ayrılmıyoruz. Karasu arkadaş ve ben oralarda duruyorduk. Türkiyeli öğrencilerde var. Zaman zaman derse girmek isteyip de boykotu kırmak isteyebilirler diye oralarda kalıyoruz. Önderliğinde çalışmaları, araştırmaları vardı okula çok ender geliyordu. Bir sefer Önderlik okula geldi, biz arkadaşı olduğumuz için hemen etrafında toplandık. Biz de ne var, ne yok hemen tekmil biçiminde aktardık bir bakıma rapor verdik. Önderlikte yapılması gerekenlerin ne olması gerektiği biçiminde düşüncelerini ortaya koyuyor. Biz de olur, yaparız biçiminde onaylıyoruz. Sadece biz değiliz bir sürü öğrenci toplanmıştı, hiç unutmuyorum, Mustafa Şamlıoğlu adında biri vardı, Hatay-Samandağlı. Arap uşağı kabadayı biriydi. Geldi Önderliğe karşı dikildi, sen hiç gözükmüyorsun burada, evde kendi keyfindesin. Sonradan gelip burada bize nutuk çekiyorsun. Niye gelip nöbet tutmuyorsun? Bunlar söylenecek laflar mı? Biz hemen hiç konuşturmadan Önderlikle onun arasına girdik, senin bir derdin varsa bize söyle, senin muhatabın biziz.
Reflekstir, tasarlayarak yapmıyorsun, ama o zaman şu ortaya çıkıyor. Senin eşitin benim, beni muhatap al, önce beni aşarsan sonra oraya gidebilirsin. O bizim liderimiz anlamına geliyor. Öyle reflekslerimiz vardı, ama Kemal arkadaşınki bir refleksin ötesinde bir bilinç durumudur. Önderliğin konumu onda bir bilinç gerçekleşmesi konumu halini almıştır, farkındandır. Bu bizim açımızdan son derece önemlidir, Kemal’in büyüklüğünü gösterir. Önderlik savunmada “ne kadar anlatılırsa azdır” diyor. Gerçekten de anlatılamaz. APO’cu hareketin doğunu o buluşmaya bağlamak gerekir, özü odur.
Önderlik oradan gerçek arkadaşlığı yakalıyor ve hareketin temelleri bu yönüyle en sağlam biçimde atılıyor. Temelin sağlamlığı ilk arkadaşlıklara dayanıyor. Çokça eleştirebiliriz Kürt gerçekliğini, Kürt gerçekliğinde büyük arkadaşlıkların doğmayacağını söylemek de doğru değildir. Daha sonra gerçekleşecek örnekleri vardır bunlarda ortaya konulabilir. Buna da bir kader gibi yaklaşmamak gerekir. Aslında Kürtlerin doğalarında dostluk duyguları çok güçlüdür. Eşkıya filmi bir güzellemedir. Kürtlerin dostluğa bağlılığı konusunda gerçekten de Kürt dostluğunun güzellemesidir, harikadır. Karaciğerini verir, başka şeylerini feda eder, yıllarca bekler, otuz yıl hapiste yatar, ölmez ayakta durur ama arkadaşı ve dostu için ondan bile vazgeçebilir. Kürtlerde de böyle bir temel vardır. Halklarda da doğal olarak vardır, çünkü toplumsallık dostluk üzerinden yükselir.
Bizde bu gerçekleşen daha dar örgüt zeminlerinde gerçekleşen soylu yoldaşlık ilişkileridir ve PKK’de bunların binlerce örneğine tanıktır. Bunu da bu tarzda açık olarak belirtmek gerekir. Bu Önder APO’nun yoldaşlık anlayışı temelinde yaratılmış olan büyük yoldaşlık gerçekleşmeleridir.
ALİ HAYDAR KAYTAN (HEVAL FUAT)
YORUM GÖNDER