TC FAŞİZMİNİN KÜRDİSTAN’DA UYGULADIĞI 3-F STRATEJİSİ
“Tarihi görevleri başarmada en temel güç kaynağımız “Kürdistan’ın ve Kürt toplumunun içine düşürüldüğü durumundan duyulan utanç duygusudur” Önderlik
“Buradan duyduğumuz utanç duygusu bütün görevlerimizi başarmada temel güç kaynağımızdı. O nedenle Önderlik başarısızlıkları, içinde bulunulan durumu eleştirememeye ve içinde bulunulan durumla da yaşanılabileceğini sanmaya, yüzeyselliğe bağladı. Başarısızlığın temelinde sömürgeci ile birlikte köle olarak yaşamayı kabul etmeyi gördü. Başarının kaynağı olarak da böyle bir yaşamı, köle yaşamı asla kabul etmemeyi, onu reddetme duygusu ve tutumunu gösterdi ve bunu esas aldı.”Parti çözümlemelerinden Alıntı.
Kürt halkını orijinal kendi uyanış ve diriliş hakikatine döndüren Apocu demokratik devrim; Yeni Kürt insanını xwebun -kendilik temelinde ortaya çıkarmayı başardı. Kürdü özgür yaşam arayışında netleştirdi ve düzen köleliğine bağlayan tüm olumsuz etkilerden arındırmayı amaçladı. Kürdün kendisini anlama, bilince çıkarma ve anlamlandırma noktasındaki tarihi handikapları ve trajedileri ortadan kaldırmanın amansız mücadelesini yürüttü. Özetle; Önderlik paradigması ve Parti öncülüğü Kürt halkına ulusal ve toplumsal bilincini güçlü bir özgüven eşliğinde yeniden kazandırdı. Özgür alternatif demokratik yaşamı emsalsiz bedellerle inşa ederken gerçek Kürt yurtseverliğinin ve demokratik komünal toplum gerçekliliğinin bilincini, örgüt ve eylemselliğini Kürdün yaşadığı her yere taşırdı. Ama faşist düşman bugün tekrardan Kürde layık gördüğü kölelik statüsünü ona çeşitli oyunlarla benimsetip gönüllü kulluk temelinde kendine bağlamak için Kürdistan'da çok ince ve sinsi özel savaş politikalarına yeniden başvuruyor.
TC faşizminin Kürt halkını depolitize etmenin en etkili araçlarından birisi de Kürdistan da Futbol oyunudur. Futbol kültürel yozlaşmanın şu an en revaçtaki yöntemidir. Adeta gençliği yozlaştıran gizli bir uyuşturucudur. Biliniyor İspanya diktatörü Franco “Ben İspanya'yı 3-F ile yönettim” diyordu. “3-F” formülü ile iktidarını, uzun yıllar korur diktatör. Peki nedir “3-F” ? “Fado – Fiesta – Futbol” Yine Portekiz Kralı Salazar'ın da “3-F”si vardı.. “Futbol olmasaydı ben Portekiz'i bu kadar uzun yıllar yönetemezdim” diyordu. Salazar, yüz bin kişilik toplumu uyutan beşik yani stadyum yapmıştı. Nedir Salazar’ın “3-F”si? “Femini – Fiesta – Futbol” “FADO”nun ucuz tüketilen müzik (pop, arabesk, vb), “FİESTA”nın şenlik veya eğlence,“FUTBOL”un ayakla oynanan top oyunu, “FEMİNİ”nin ise kadın demek olduğunu söyleyebiliriz. Faşizm araçları sihirli “3-F” formülleri ile Franco “otuz yıl”, Salazar ise “kırk yıl” iktidarda kalmıştır. Şimdi Türk faşist diktatörü Erdoğan da aynı yolu izleyerek bu meşhur 3-F stratejisini topluma etkin bir şekilde uyguluyor.
Sahi Amed, Batman ve Muş gibi üç Kürdistan takımını aynı sezonda bir üst lige çıkarmanın amacı ve süreçle bağlantısı neydi? Kürt halkının varlık yokluk savaşı ortadayken spor üstünden yaratılan kitlesel gündemler neyi amaçlıyor ve kime hizmet ediyor? TC’nin Kürdistan'da ki spor hamlesinin tehlikeleri sanılandan da büyüktür. Türk takımlarını tutma sevdası da buna eklenince işler iyice karışıyor. Ortak paydalarda Kürt gençliğinin bir araya gelmesini engelleyen bir etkende bu rejim takım taraftarlığı üzerindeki bölünmelerdir. Futbol bir çok araçla desteklenen kirli politikalarla birlikte Kürdistan'da TC faşizminin politikalarına hizmet ediyor. Efrin ve Kandil Kürt soykırım operasyonlarına dört büyüklerin verdiği destek asla unutulmamalıdır. TC faşizminin Kürt halkının düşmana karşı bellek oluşturmasını engelleyen en büyük silahı spordur. Şimdi sporun yozlaştırıcı etkisine devletin oynattığı spor kumarı da eklenerek insanlar adeta robot haline getiriliyor.
Kürdistan da faşizmle aidiyet duygusu futbol yoz kültürü üzerinden kuruluyor. Amed de Gaffar Okan'la kurulan devlet projesi şimdi kaldığı yerden daha da derinleştirilerek devam ediyor. Kürt halkının duygusal ve hümanist tarafını kirli politikaları için kullanan derin devletin Kürt halkına karşı kullandığı yumuşak maskeli bir projesiydi Gaffar Okkan. Düzen alışkanlıkları üzerinden sisteme bağlıyorlar Kürdü. Ne yaman bir çelişkidir ki bu yoz kültür üzerinden katillerle aidiyetlik bağı kuruluyor. Kürt gençliği ve halkı bu özel savaş politikalarının kıskacında debeleniyor. 24 Saat Kürt halkının bilinçaltı durmaksızın bu özel savaş aygıtlarıyla işgal ediliyor.
Faşizm özgürlük ve demokrasi için üç insanın bir araya gelmesine vahşi yönelimler gerçekleştirirken sadece futbol kitlesine böylesine serbesti tanımasının nedeni nedir? Futbol olgusu üzerinden kitleleri yozlaştırma ve bunu toplumu uyuşturan bir amaçla kullanıyor. A politize edilen gençlik sisteme yönelmesi gereken öfkeli dinamik enerjilerini statlarda tüketiyor ve deşarj ediliyor statlarda. Halkını soykırım kıskacına alan düşmana karşı hiçbir şey yapmadan ve entegre edilerek faşizmin değirmenine su taşıyor. Kahvehaneler eskiden Kürdistan'da siyasetin konuşulduğu, mücadele gündeminin tartışıldığı doğal bir örgütlenme alanıydı. Özgürlük geleneğinin TV’leri her kahvede açıktı. Birkaç tanesi aynı anda birlikte alınan gazeteler ve dergiler işin olmazsa olmazıydı. Ya şimdi? At yarışları, maç yayınları, bahis ve iddia sonuçları ve faşizm dizileri kahvehaneleri işgal etmiş durumdalar. Yazık ki ne yazık!
Şehit Cengiz Altun'u, Halil Adanır’ı, Ferhat Tepe'yi, Teğmen Demir'i bilirmisiniz? Bunlar Kürdistan'da ölümü göze alarak özgür basın geleneğini bugüne getiren yüzlerce isimsiz basın şehidinden sadece bir kaçıdırlar? Uğruna canlarını verdiği bu geleneğin devamı olan gazeteler ve dergiler bugün kaçımızın evine giriyor? Direniş tarihi belleği nasıl oluşacak peki kültürel soykırım kıskacındaki yeni nesillerde? Ya Erkan Benli o faşizmin Kürdü depolitize ettiği statlarda sanatını icra etseydi ne olurdu? Kültürel soykırımın diğer yürürlükte olduğu bir alanda Kürt dilini popüler yoz müzik klip furyası üzerinden dejenere etmektir. Devrimci dil ve kültür bozulmaktadır. Kürtçe klip ve komedi, skeç adı altında ortaya çıkan kimlikler ve kişilikler spor sahalarında amigoluğa soyunuyorlar. Burada devrimci kültür ölçüsü Erkan Benli gibilerdir. Nusaybin öz savunma direnişlerine duyarsız kalmayan bu yiğit halk sanatçısı Kürdün direniş tarihine adını şimdiden yazdırmayı başarmıştır. Şehit Mizgin, Şehit Sefkan, Şehit Hogir, Şehit Delila geleneğidir esas alacağımız devrimci Kürt kültür geleneği bize bunu emrediyor. Faşizme karşı verilen bu tarihi devrimci mücadele sürecinde, her Kürt aydını, sanatçısı, siyasetçisi, müzisyeni, tiyatrocusu, ressamı, edebiyatçısı, sporcusu vb tarihi sorumluluklarla yüz yüzeler..
Sanatın toplumcu muhalif kimliğinin temsiline soyunmak için hala ne bekliyoruz. Düzen içileşen pasif kimi çıkışlar devlet politikalarına muhalefet etmek yerine bir yönüyle meşrulaştırıyor. Bilerek veya bilmeyerek faşizme hizmet eden bir pratik söz konusu. Tekrar belirlemeliyiz; Kürdistan da uygulamaya sokulan Kürt kültürel soykırımının en etkili silahlarından biri spordur. Bu yöntem bir asimilasyon yani beyaz soykırım aracıdır. Toplumu özünden ve güncel sorumluluklarından uzaklaştıran bir vebadır!
Yine tuzaklarla dolu siyasi iklimi iyi okuyamayan bazı şaşkın popüler siyasi figürlerin süreç gündemiyle uyuşmayan kimi yersiz çıkışları da yanılgı ve gafletin ne kadar boyutlandığını göstermesi açısından ibretliktir. Direniş gündemini sabote eden nereye ve kime verildiği muğlak kimi siyasi mesajlara iyi niyetle yaklaşmak da bu hayati süreçte mümkün değildir. İçine girdiğimiz süreç kendisine has özellikleri olan yeni bir politik stratejik süreçtir. Taktiksel bahaneler ve maskeler takanları açık seçik netleştirecek ve aşacak bir tufan ufukta görünüyor. “Bu devirde kimse şah değil, padişah değil. Hele hele hiç kimse bulunmaz Hint kumaşı değil.” Türk faşizminin ulusalcı kumpasına kurban gidenlere yenilerinin de ekleneceği bir stratejik süreçtir bu!
Kürt özgürlük gerillası destan üstüne destanlar silsilesi yazarken kitlenin bu zafer gündemiyle buluşmasını engellemek ve önlemek için futbolu bir araç olarak kullanıyor faşizm. Direniş ruhunun gençlerle buluşmaması için futbolun yanı sıra faşizmi kutsayan TV dizileri furyalarıyla da bunu destekliyorlar. Çağın Che Guevarası Çiyagere Sur’da sırtını dönen ve faşizme hizmet eden ofis yoz kültür anlayışı bugünde yüzyılın Zap direnişine sırtını dönerek görmezlikten geliyor. PKK fedailiği canlarıyla her gün Kürt halkının varoluşsal özgürlük mücadelesini verilirken onuru ve vicdanı olan herkesin bu özel savaş yönelimlerine inat özgürlük saflarına koşmaları gerekiyor. Halkının onur tarih yazıcısı olma fırsatı varken düşmanın özel savaş cenderesinde heba olmak ve hiçleşmek te ısrar akıl karı mıdır?
SERDEM AMED
YORUM GÖNDER