HALKLAR TARİHİNE BÜYÜK KATKIMIZ OLDU (2.BÖLÜM)
Savaş mantığı böyledir. Başka türlü savaş kişiliği ele alınamaz. Ben de bu günlerde gördüğünüz gibi, epey gerçekleri gözlerinizin önüne serdim. Yerim son derece dar, onlar gibi helikopterlere atlayıp oradan oraya koşmam veya benim böyle bir imkanım olsa bile gitmem. Daracık bir yerde birçok şeyi yaptığıma da inanıyorum. Etkileri sonra ortaya çıkacaktır. Bizim burada açtığımız sorunlara öngördüğümüz çözüm yolları kesin etkisini gösterecektir. Anlamamanız bunu değiştirmez, geç kavramanız yine de beni fazla etkileyemez.
Ben çok açık konuştum aslında. Umarım okursunuz da sonuçlarını. Orada bir özetleniş vardır, tarihin iyi bir özetlenişi vardır. Savaş sanatının iyi bir formasyonu vardır. Akıllıysanız mutlaka önemli sonuçlar çıkarabilirsiniz.
Hemen her sahada savaşçı olmaya ihtiyacınız var. Biz genelde halkları, özgülde Kürt halkını savaşkan bir halk haline getirirken, çok yönlü hareket ediyoruz. Hatta sizleri, bırakalım halkın kendisini, hareket halindeki kitlemizi veya parti bünyesini savaşkan hale getirirken hareketliyiz. Bu çok önemli. Türkiye solculuğu niye yan yattı? Hareket kabiliyetini yitirdi. Dengesini yitiren bir gemiye benziyor. Çoktan denizin dibini boyladılar, ama bizim maharetimize bakın, dengeyi en azgın sularda bile nasıl tutturmaya çalışıyoruz.
Değerlendirme kabiliyetiniz fazla gelişkin değil. Olsaydı, bizim düzenimizi anlamanız zor değildi. Siz insana bakıp öğrenmesini de bilmiyorsunuz. Bir film gibi, gelişme süreçlerini gözlerinizin önüne serdim. Kendinizden korkuyorsunuz, korkmayın. Çünkü yıllarca bağlanmış kişilik, birden bire kendi gerçekliğini fark edince ürküyor, ama bence gerek yok. Size kolay düşmeyeceğiniz ve sağa-sola yalpalanmayacak bir tarz ve tempo verebiliriz. Bu çok önemli.
Ben savaş olayını hem çok kapsamlı, hem de çok tutkulu ele almaya çalışıyorum. İşte bunu size kavratamamam büyük bir sorun yaratıyor bizde. Neden kavrayamıyorlar? Çünkü savaşın bir sanat, hele bizim için en tutkulu bir sanat olduğunu kavramamak, kendinizi en kötü yaşama koyuvermeniz veya kaybetmeniz anlamına gelir.
Savaşma imkanlarını ve hatta yaşam gerçeğini çok kötü değerlendirdiler. Düşünün yaşama bizim verdiğimi anlam neye yol açıyor? Kendi son derece hantal yaşamınıza gösterdiğiniz düşkünlük niye kaybettiriyor? Bunu biraz öğrenin, ya da başka türlü kazanamazsınız. Çok uzağımızda olmasına rağmen değerli dostumuz Yalçın Hoca bile, süreci derinliğine ele alma ihtiyacını duyuyor. Sanırım bizim pratiğimize bakarak bu sonuçlara varıyor. “Bolşevik Devrimi sosyal temeli çok zayıf ve bir anlık bir devrimdir, dolayısıyla kökleşemedi. Yine Türk Ulusal Devrimi, bir Sakarya, bir Afyonluktu, köklü olmadı ve hemen uzlaşmaya çekildi” diyor. Bizim Doğululaşma düzeyimizin, uzun süreli, devrimi döne dolaşa geliştirmemizin etkilerinin, nasıl bununla bağlantılı büyüdüğünü görüyor ve bunları hemen çıkarabiliyor. Bu bir sonuç! Buna benzer birçok sonucu hemen her biriniz çıkarabilirsiniz, çünkü sıcak savaşımın içindesiniz.
Düşünmesini bilmeyenler, pratiğin anlamlı gelişmesini de beceremezler. Bu günler hem düşünsel, hem ruhsal, hem pratiksel patlama günleridir. Kim çok çarpıcı kendini verirse, o kurtarabilir, yoksa anında çökebilir. O zaman siz devrimci sürece çok tehlikeli ön yargılarla gelmişsiniz, özellikle çok tehlikeli, çok fanatik önyargılarınız var. Bir çırpıda canını da kaybedecek özellikleriniz var. Bunları hemen aşma gücünü göstermeliyiz. Eskiden sille-tokat girişirlerdi öğretmek için, buna gerek yok ama, buna gerek yok diye böyle kendinizi dayatmanızın da anlamı olamaz. Bazen bakıyorum gafil kişilikle-re, yıllar sonra bir hainden daha beter oluyorlar. Yıllardır en yakınımda beni bile aldatan kişilikler var. Kendini aldatmış, beni de aldatmaya çalışıyor.
Dayatma gücü, direnme gücü gibi bazı yönleriyle herkes benden daha güçlü belki. Benim söylemek istediğim, devrimin pratik süreci, anlık süreci kesin vurup koparmayı emreden bir stil ister. Bu-nu gösteremezsen bir lafazansın, gevezesin. İstediğin kadar laf söyle, hiçbir değeri yok. Süreçler var, anlar var. Sen herhangi bir şey koparmak istiyorsun veya kılıç var elinde, bazı kelleleri vurmak istiyorsun. Selahattin’in kılıcını düşünelim; ilginç bir kılıç! Özelliği şu, çok isabetli vuruyor. Tarihi ünü de buradan geliyor zaten, boşa çalmıyor. Savaş ustası, kılıç ustası!
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER