PAPATYA GÜLÜŞLÜ YOLDAŞIM
Papatya gülüşlü yoldaşım, içindeki isyan sesleniyor bana. Yaz o güzel yoldaşı yaz o tatlı gülüşü, genç baharı, yaz ki onun ruhu huzur içinde yazsın. Yaz ki o yarım klan gülüş sonsuzluğa uçsun. Bu bir haykırıştır. Hem düşmana kara hem de içimizdeki anlayışlara karşı. Güzel yoldaşım bu haykırışı sığdırabilir miyim?. Sanmam çünkü şehidi “ ona anlatmak zor.
O Botan sevdalısı, savaş aşığıydı. Bulduğu her fırsatta Botan’a gitmek için isyana kalkardı yüreği. İsmine uygun bir karaktere vardı. Adı dersimdi, dersim gibiydi. Ona hep isyan derdik. Yüreği her an patlamaya hazır bir volkan gibidir. Haksızlığa karşı asla boyun eğmez ne pahasına olursa olsun doğruları savunurdu. Haksızlık düşmanı yoldaş aşığıydı. Dersim. Tüm yoldaşlarının sevdalısı idi, ve tüm arkadaşlar onun sevdalısıydı. Herkese göre Dersimin ayrı bir adı vardı ve en güzel adları ona layık bulanlardı.
İlk katıldığında Gabar’da görüşmüştük. Yıl 99’ du, küçük, şirin bir kızdı. O hala hatırımda kırmızı bir tişört, mavi pantolonu üzerinde çok sevimli bir hali vardı. Dersim benden genç olduğu için yanımızda kalmasını çok istiyordum. Eğitim görmesi için ar onu güneye gönderdiler. 99 yılında onu gördüğümde gencecik hali hala gözümde canlanıyordu. Şaşırmıştım. Dersim büyümüş kocaman olmuştu oysaki ben hala o minik bir kız hayal ederdim. 2005 yılıydı. Ş. Beritan akademisinde aynı dereceydik, büyük bir şans aynı mangadaydık. Dersimi orada tanıdım ikinci defa göz kenarlarında kırışıklar oluşmuş, boyu uzamıştı ama çocuk ruhunu hala koruyordu. Dersim eğitimlerde kalktığında her ark onu pür dikkat dinlerdi. Esprisel dili, aynı zamanda yoğunlaştırıcıydı. Tüm dikkatler dersimdeydi. Örgütün yaşadığı tasfiye, sürecinde görüşleri hiç bilinmemişti, hep bildiği doğruları atik getirmiş ve dayatmıştır. İsyan, ne kadar keskinse o kadar acılarla karşı karşı ya gelmişti. Ve cesurdu sevmediği insana seni sevmiyorum diyecek kadar cesurdu. Kendine göre, yaşamı uyarlayan ve uygulayandı. O PKK yoldaşlığının aşığıydı. Ters anlayışlara tahammül edemez önerdiği an da yaklaşımlara daha anlam verirsin diyordu. Bana verdiği cevap şuydu, bu Kürtler güzel insanlar fakat bazıları bu güzellik ten mahrum kalmış derdi. İsyan yürekli dersim.
Bir akşamüzeri radyo dinliyordum. Önce inanamadım adını duyduğumda. Dersimin şahadetini yanlış duymuş olmalıydım. Aslında yanlış duymak inancına kendimi kaptırmak istiyordum fakat kulaklarım duymuştu duyduğu haberi. Çığlılığımı bağrıma bastım, içimdeki volkan beni yakıyordu. Her an gözümde canlanmaya başladı.
Sevdana ulaştın. Sevdalı olduğun yerde fakat kısa hatta çok kısa sürdü aşkın dersim. Yokluğunun bana verdiği acı yazı yazmam engel oluyor. Yazarken şahadetine getirmek bile çok zor.
Her gece ay ışığı ile sana selam yolluyorum. Her yanlış kaldığımda tatlı sohbetlerin aklıma geliyor. Ve gözlerim maviliğe takılıyor dalıyorum gözbebeklerine. Göçmen bir düşünce ve sol yanımda yana bıraktın hevalim.
Papatya gülüşlü gel yoldaşım. Aşkının ömrü çok kısa sürdü Faraşin’in görkemine doyamadın, bir ana kadar sevdiğin Faraşin’i.
Sadece içimdeki isyan oluyorsun sana ulaşmak için çaba harcıyorum. Hayalimiz yarım kalsa da. Botan’da siyah beyaz atımızla Faraşin’e yol alacaktık. Sevdalı kaldığımız dağlarda yani isyanımızın mekanı olan değil de gelin olacağız.
Ruhun bende hep canlı olacak o genç ruhum yarına umutlar unutamam.
Unutmak ihanettir çünkü.
Devrimci selam ve saygılar.
HAVİN ÇIRAV
YORUM GÖNDER