BİLGE ÖCALAN BİZLERİ TOPLUMSAL ÖZ SAVUNMAYA ÇAĞIRIYOR
Yaşarken güncel zamanın fikirlerini doğruladığı nadir tarihsel kişiliklerden biride Sayın Öcalan’dır.Toplumdan tümden izole edilen ve mutlak bir tecrit mekanında tutulan çağın bu son bilgesi bizleri özgür kılma adına anı anına ve nefes nefese çırpınıyor peki ya biz yetersiz yoldaşlar ne yapıyoruz? On yıllardır söylediği her şey gerçekleşmesine rağmen, felsefesini bilince çıkarma ve bu doğrultuda yaşama çabamız nedir? Fikirlerini okuma ve toplumsal inşa temelinde taşırma pratiğimiz yeterlimidir? Tıkanan sürecin neresindeyiz ve bu tıkanmada ki payımız nedir? Çalışmıyoruz ve çalıştırmıyoruz da bunun mantığı nedir?
Çağın özgür bilgesi Öcalan’ın son İmralı görüşmesine giden Avukatlarla yürüttüğü özgün diyaloglara kulak verelim lakin aradığımız cevaplar burada net olarak ortaya konmuş durumdadır; Sayın Öcalan ailecilik, aşiretçilik ve kabileciliğin önemli bir kısmının sistem tarafından yeniden bilinçli şekilde Kürdistan’da geliştirildiğini; ekonomik, siyasal boyutuyla koruculuğa benzer şekilde Kürt toplumuna karşı büyütüldüklerini düşünmektedir. Aile, akrabalık üzerinden siyasetin doğru olmadığını ifade ederken, kendisinin de anne ve babasına karşı tüm saygısına rağmen küçüklükten beri kopmuş olduğunu, kendi öz benliğini yaşadığını ifade etmiştir. Üç görüşmedir Mem û Zîn’den bahsetme gerekçelerinden birinin bu durum olduğunu söylemiş; bu hikâyenin anlaşılması bir yana artık hikâyenin isminin bile anılmıyor olmasını yadırgamaktadır. Sayın Öcalan sorunların çözüm yeri olarak demokratik siyaseti işaret ediyor. Ancak demokratik siyasetin sorunlara çözüm üretememesi noktasında eleştirilerini paylaşmıştır. Siyasetin bu durumu eleştiri konusu bile yapamadığını, bunun da Kürt halkına kaybettirdiğini söylemektedir.
Bölük pürçük gündemlerimiz ve darmadağan edilmiş bilincimizle fena tökezliyoruz oysa soykırım tehdidi kapımızda sadece fiziki soykırım değil sosyal, siyasal, ekonomik ve toplumsal değerlerin tümü yok edilmekle karşı karşıya. Değerlerimiz bir bir yok edilirken hala gündelik hayatta soyut demagojik söylemler prim peşinde oysa revaçta olan şu tespit hepimiz açısından önemli bir toplumsal uyarı içeriyor “Demagojinin anlamı; Halkın duygularını okşayarak, onları aldatmaktır. Demagoji, Demokrasinin en büyük düşmanıdır.” Siyaset alanının halklaştırılması ve biriken sorunların hızla çözüme kavuşturulması noktasında Sayın Öcalan duyarlılık sahibi herkesi ama’sız ve de bahanesiz doğrudan vicdani sorumluluğa davet ediyor. Kimseden beklenti içine girmeden ve onay beklemeden kim ne yapabiliyorsa onu yaparak toplumsal örgütlülük inşasına katkı sunmasını bekliyor!
AKP çetelerinin Urfa’nın Suruç, Halfeti ve en son Siverek ilçelerinde sergilemek istedikleri oyun nedir? Çete devletinin palazlandırıp Kürdistan halkına saldırttığı bu mafyatik yapılanmalardan hesap sorma zamanı gelmedi mi? Katiller gücünü devletten ve onun cezasızlık hukukundan alıyorlar biliyoruz. Susurluktan günümüze devlet çetelerinin cinayet siyasetini herkes sadece izliyor! Siverek de ki devlet faşizmin işbirlikçi vahşetinde yetim kalan çocukların isimlerine bakınca neden bu yurtsever ailenin hedeflendiği kolayca anlaşılıyor asında (Dilan İzol,Yekbun İzol,Rojbîn İzol,Bawer İzol,Agît İzol,Jîn İzol) Halk çete aşiretler elinde kaderiyle baş başa. Sosyal ve Ekonomik alan tümden bu özel savaş çetelerinin elinde. Sivil halk öz savunma güçleri oluşturmak çok mu imkansız sahipsizlik psikolojisi ve edilgenlik travma şokuna sokulan Kürt toplumsallığını acilen ayağa kaldırmak gerekiyor.
Rıha'nın kendi onur tarihinden güç alması ve bu doğrultuda beklenen çıkışı yaratması gerekiyor. Cuma Tak'lar, Halil Çavgun'lar, Ali Çat'lar kimdi? Bu halkın evlatlarıydı doğru zamanda korkusuzca bu çetelere gereken cevabı canları pahasına verdiler ve halkımızın onurlu direniş tarihini altın harflerle yeniden yazdılarAKP-MHP faşist diktatörlüğü Kürt düşmanlığını eksen alıyor. Kimse buna güvenip yanlış hesap yapmasın, tarih tekerrürden ibarettir derler Kürt Halk önderliğinin fedai çizgisi yeniden lanetliye karşı kutsalın mücadelesini Rıha da tekrar ete kemiğe büründürecek kudrettedir. Yine Rojavanın rövanşını Efrin de, Xakurke arayan neo osmanlı tarzı işgalcilik de tıpkı Kobane de olduğu gibi Kürt direniş ruhuna çarpıp yenilmekten kurtulmayacak. Yeter ki seferberlik ruhuyla direniş mevzilerinin arkasında birbirimize kenetlenelim.
“Ahlaklı ve onurlu bir Kürt için yaşam kesinlikle günün yirmi dört saatinde varlık ve özgürlük savaşçısı olmakla mümkündür.” Çağın Özgür Bilgesi A.Öcalan.
KEREM ÇİFTÇİ (ARŞİVDEN)
YORUM GÖNDER