PARTİMİZİN RESMİ KURULUŞUNUN 45. YILINDA DEVRİMCİ GÖREVLERİMİZİ BAŞARIYLA YERİNE GETİRELİM -9.BÖLÜM
Zindanda kazanan PKK’ye zindanda yok oluş dayatılıyor
g) Üzerinde durmamız gereken önemli bir mücadele alanı da kuşkusuz zindanlardır. Mevcut AKP-MHP faşizmi, 12 Eylül cuntasını da aşan baskı ve işkence yöntemleri uygulayarak, zindanlardaki devrimcileri iradesiz kılmaya, başaramadıklarını ise katlederek intikam almaya çalışmaktadır. Zindanlar adeta katliam alanları haline getirilmiştir. Sürekli cenazeler çıkartarak, devrimci tutsaklara ve tüm halka gözdağı verilmeye çalışılmaktadır. Mazlum, Ferhat, Kemal ve Hayri yoldaşlar öncülüğünde 1982 Büyük Zindan Direnişi ile en büyük zaferi zindanlarda kazanan Partimiz, bu yol ve yöntemlerle zindanlarda etkisiz hale getirilmeye çalışılmaktadır. Tarihi zindan direnişinin öncü etkisi bu biçimde kırılmak istenmektedir. Bütün bunların özel savaş kapsamında son derece planlı uygulamalar olduğu, zindanda kazanan PKK’ye zindanda yok oluş dayatılmaya çalışıldığı açıktır.
Aslında başlangıçta bu durum yeterince anlaşılmamıştır. Bazı yerel ve münferit uygulamalar olarak değerlendirilmiştir. Dolayısıyla bu konuda da yeterli eğitim ve tedbir geliştirilmemiştir. Ancak mevcut AKP-MHP faşist yönetiminin bu politikası anlaşılınca, işte o zaman zindanlardaki tutsaklara ulaşılmaya ve dışardan dayanışma örgütlendirilmeye çalışılmışsa da geç ve zayıf kalınmıştır. Bu durum da belli ölçüde aşılmıştır. Faşist-soykırımcı sistemin özel savaş politikaları zindanlardaki tutsak yoldaşlara zorla uygulanmak istenmiştir. Mevcut durum böyle bir gelişmeyi ifade etmektedir ve zindanlar da yeniden büyük bir direniş alanı haline gelmiş durumdadır.
Açık ki mevcut özel savaş ortamında zindanlardaki yaşamın kendisi büyük bir direniş olmaktadır. Faşizmin devrimcileri katletmek istediği bir ortamda ölüm orucu gibi eylemlere girişmek fazla anlamlı ve sonuç alıcı değildir. Böyle ortamlarda ‘Faşizme inat, bir gün fazla yaşamak’ diyerek direnmek gerekir. Bu çerçeveyi tüm tutsak yoldaşlara ulaştırmak önemlidir. AKP-MHP faşizminin özel savaş saldırılarına karşı zindanlarda devrimci bilinç ve iradeleriyle yaşayıp, yaşamı direniş haline getirmeleri gerekir. Hiçbir biçimde faşizmden olumlu tutum beklenemez. Bu açıdan da ‘hak ve hukuktan’ söz etmek, ‘niye infazım bitmesine rağmen bırakmıyorlar’ demek doğru değildir. Tüm tutsak yoldaşlar, Önder Apo gibi birer siyasi rehinedir, birer savaş esiridir. Fakat karşımızda öyle bir faşist-soykırımcı zihniyet ve siyaset var ki, vahşi baskı ve katliam yöntemleri uygulamaktan başka bir şey bilmiyor. AKP-MHP faşizmi özgürlük isteyen, soykırımı reddeden tüm Kürtleri yok etmeyi öngören bir ırkçı ve kafatasçı zihniyet ve siyasete sahiptir. Bu gerçeği iyi bilerek, her alanda özgürlük bilincimizi ve özgür yaşam irademizi koruyacak bir tutum ve mücadelenin içinde olmamız gerekir.
Bunlar temelinde, 14 Temmuz çizgisinde direnen tüm tutsak yoldaşları ve devam eden büyük zindan direnişini selamlıyoruz. Zindandaki direnişler mevcut durumda yürüttüğümüz topyekûn devrimci halk savaşı direnişinin bir parçası oluyor ve bu ortak direnişe büyük güç katıyor. Mevcut direnişin her koşulda ve zafer çizgisinde süreceğine de yürekten inanıyoruz.
PKK YÜRÜTME KOMİTESİ
YORUM GÖNDER