BENİM DURUMUM, GERÇEKLEŞEN VE ÖZGÜR KİMLİKLİ BİR HALK OLAYIDIR (1.BÖLÜM)
Yine söyleyeyim, bu işler öyle gelip geçici, çok uzağınızda olan işler değil. Bütün işler özünde partiden daha önce sizin işlerinizdir. Parti bir araçtır, parti bir köprüdür. Halkı üzerinde bir yerden diğer bir yere taşırmak içindir, kölelikten özgürlüğe taşırmak içindir. Bundan sonra parti biter. Dolayısıyla uzağınızda, çok tali işler olarak görmemelisiniz. Benim bile varlığım halk içindir. Yani bugün biraz değerim varsa, halk için bir şeyler yaptığım içindir. Benim gibi birisi nasıl bu kadar etkin olabilir? Halk adına doğru işler yaptığı, doğru yolu ve doğru çalışma tarzını esas aldığı için şimdi etkilidir. Yani halkın hizmetinde bir araç olduğu için, iyi bir köprü teşkil ettiği için güçlüdür. Yeterli ilgiyi görüyor, dolayısıyla kendisini büyütüyor ve şimdi halkı temsil ediyor.
Eğer bugün bu halk beni bu kadar tutuyorsa veya ben en az bir halk kadar etkiliysem, bunun sebebi şudur: Halk zayıf, örgütsüz ve düşüncesizdir, ama ben kendimi çok örgütlü, bilinçli ve bir halkı tam da kendi kişiliğinde güçlendirecek kadar güçlendirdim. Benim varlığım işte budur. Bana gökten yardım yağdıran yok. Arkamda herhangi bir devlet de yok. Tüm gücüm ve yetkinliğim halkı temsil ettiğim, halkı örgütlü ve bir halkla kendimi güçlü tuttuğum içindir. Yarın bu gücün tümünü halka vereceğiz, zaten kendimi en yetkin halk haline getirmeyi bir halkı güçlendirmek için yapıyorum. Kendimi güçlendirmezsem veya kendimi bilinç, köprü ve örgüt çarkı haline getiremezsem, tabii bir halkı da bu temelde bilinçlendirip örgütlendiremeyiz.
Zayıf bir adam zayıflık yansıtır. Örgütsüz bir adam örgütsüzlük yansıtır. Çaresiz bir adam çaresizliği üretir ve yayar. Ama güçlü adam gücü yayar. Bilinçli adam bilinçlendirir. Bu yüzden böyleyiz. Tutarlılık budur. Kendimi güçlendirmem, tamamen bu halkı güçlendirmek içindir. Nitekim bu sözle de, eylemle de kanıtlanmıştır. Güçlenen ben, güçlenen halktır. Kendini kanıtlayan ve kimlik sahibi yapan ben, kendini kanıtlayan ülkedir, halktır. Bu konuda da tutarlılık olacak. Böyle laf söyleyip işi yapmama olmaz. İddian kadar işin, işin kadar gerçekleşme olacak. Bütün bunları ayarlayıp biraz da işi dosta ve düşmana gösterdiğim için, kendimi işleri biraz yaptım diye bağışlayabiliyor ve kabul edebiliyorum. Bunun dışında mümkün değildir.
Görüyorsunuz, Önderlik tanımını doğru yapmak ve doğru değerlendirmek zorundasınız. Ne göktedir, ne de çokça sandığınız gibi sülale ve aşiret başkanıdır veya diğer siyasi önderlikler gibidir. Aslında değişik bir biçimde kendini geliştiren ve örgütlendiren bir halk olayıdır. Ama çok yüce, çok üretken, işini çok iyi bilen bir halk olayıdır; çok işini bilmez ve başkaları için olan bir halkın gerçeğine veya kimliksizliğine ve kişiliksizliğine karşı tepkidir. Önderlik, kendisi için olan, kendisi için çalışan ve bunu öncelikle kendisinde başlatan ve giderek bu çelişkiyi halk lehine çözen kişi demektir. Biz biraz öyle olmaya çalışıyoruz. Bunu belirtmem gerekli. Diğer bütün tanımlamalar, değerlendirmeler yanlıştır.
Benim adıma kimi ağa gibi, kimi bey ve paşa gibi hareket ediyor, ama öyle olamaz, tam tersine ben bunlarla savaşıyorum. Benim durumum, gerçekleşen ve özgür kimlikli bir halk olayıdır. Bizim adımıza hareket edenler bütünüyle böyle davranmak zorundalar. Böyle olmadılar mı, bizden değillerdir. Onlar bir hırsız, objektif veya sübjektif bir ajan, o bir haindir. Bizi bizden çalmak istiyorlar, gücümüzü ve ülkemizi kötü kullanmak istiyorlar. Tabii bunların da amansız peşindeyiz. Bizim ne olduğumuz, ne yaptığımız ve nasıl yaptığımız bellidir, gözlerinizin önündedir. Size bunları açıkça da söylüyorum. Görmedik, duymadık demeyin. İki de bir bana mektup yazıp cevap istemeyin. Bunlar bütün sorunlara cevaptır. Gördüğünüz ve ortaya konulduğu gibidir. Ben de gördüğünüz gibiyim.
Bu kadar hizmet, bu kadar çözüm, bu kadar çare açıktır. Gücüm bu kadarına elveriyor. Elvermediği daha ne kalmıştır? Siz de biraz bunu yapmayı becerseydiniz başarırdınız. Başarılanlara biraz saygılı olalım. Başarılı kişiliğe, başarılı çalışmaya, başarılı tempoya, başarılı üsluba saygılı olalım ve mümkünse onunla biraz kendimizi geliştirelim. Çözüm geliştiriyor ve kendinizi yetiştiriyorsanız, bu temelde biraz doğru yetiştirin. Her zaman söylediğim gibi, gücünüz sağa sola yetmiyorsa kendinize yetsin. Ben gücümü öncelikle kendime karşı kullandım, kendimi iyi yetiştirdim ve daha sonra gücüm herkese yeterli olmaya başladı. Bu önemlidir. Önce bakarım, bunlarla bu kadar konuşuyorum, ama gücüm yetmiyorsa neden yetmiyor diye kendime yüklenirim. Sende eksiklikler var derim ve orada kendimi güçlendiririm, gelirim bir kez daha yüklenirim ve hep üste çıkarım. Sizin de kendinizi böyle güçlendirmeye ihtiyacınız var. Yani halkın hizmetindeki adam kendini böyle yetiştirir, böyle büyütür ve böyle egemen kılar, böylece kendini halk adamı yapar.
Umarım bir şeyler anlıyorsunuz. Sizlerin şahsında halkımızla 15 Ağustos Atılımı’nın onuncu yılını da tamamlıyoruz. Bu önemli bir savaş sürecidir ve bunu güçlü tamamlamak istiyoruz. Zaten bunun doğru ifadesi içerisindeyiz. Bir on yıl savaşı yaşamak öyle bildiğiniz gibi değildir; tarihimizde ilk defa gerçekleşen çok ilginç, ilginç olduğu kadar çok anlamlı bir olaydır. Denilebilir ki, ilk ve son özgürlük adımıdır. İlk defa böyle bir özgürlük adımı atıldı. Başarılırsa nihai başarıdır, başarılamazsa da bu son olur. Bu, iki kere iki dört eder gibi bir gerçektir. Bu savaşım yılını derslerle dolu karşılıyoruz veya bu on yıllık savaşımın bizde gerçekleştirdiği kişilikle bugün karşınızdayız. Bu konuşmayı da bu temelde yapıyoruz. Bu, dersleri hayli çok olan, çözüm yolu çok olan on yıllık bir süreçtir. Tarihimizde ilk defa gerçekleşen bir savaşım sürecidir. Bu halkı hiç kimse bu kadar genişlikte ve derinlikte savaştıramadığı gibi, en çok ‘benim’ diyenler birkaç günlük bir isyan düzenlediler ve geriye daha da kötüye ve bitirişe götürdüler. Bizse tam tersine bunu en kötü koşullardan aldık, halen büyük üretkenlikle bu savaşı götürüyoruz.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER