PKK'NİN KURULUŞUNUN ANISINA (11.BÖLÜM)
PKK’li Kürt Olmak Güzeldir Kürt gençleri PKK’yi tartışırken, tartışmaları esnasında bir Kürt genci “PKK’li Kürt olmak güzeldir” diye bir cümle kullanıyor. Birçok yoldaşla bu cümleyi genişçe tartışıyoruz. Tartışırken PKK’nin Kürtlüğü katıklarını konuşuyoruz. Bizler genelde milliyetçi söylemlerden rahatsız olan militanlarız. Şoven yaklaşımlardan hep uzak durduk. Halkların kardeşliği bizim için her zaman esas olan oldu. Halkların birlikteliği için ilk günden başlayarak mücadele ettik. PKK’nin ilk kadroları Türk yoldaşlardı. Ve bugün halen bize en çok ilham olan militan yoldaşlarımızın başında Haki Karer ve Kemal Pir yoldaşlar gelir. Bu esasen PKK’nin ilk günden başlayarak enternasyonal kimliğini gösterir. Biz halkların eşitliği, özgürlüğü, kardeşliği için dediğimiz gibi ilk günden beri mücadele ediyoruz. Ve bu ideolojik duruşumuz biz var oldukça devam da edecektir. 27 Kasım öncesi Kürtlük yok edilenden de öteye yok edilmiş olan bir Kürtlüktü. Birbirine bırakılarak adeta kendi düşmanı ettirilmiş bir Kürtlük. Biz buna düşürülmüşlük dedik. Kendine yabancılaştırılarak başkalarına karşı kullanılmaya müsait hale getirilmişlik dedik. Başkalarına iyi asker olan bu Kürt kendisine hayrı olmayan Kürt’tür dedik. Hâlbuki kendisine hayrı olmayan bir kürdün eni sonunda başkasına da hayrı olmayacağı açıktır. İdeolojik olarak da bu böyledir; kendisi olamamış, olmamış bireyler ya da topluluklar başkalarıyla sağlıklı ilişki, iletişimi sağlayamazlar. Sağlayamadıkları içinde her zaman bir sorun olarak kalırlar. 27 Kasım öncesi Kürt ya da Kürtlük bu bağlamda kendisine hayrı olmayan Kürtlüktür. İhaneti bol olan olarak bilinir. Biz Kürtlerde “ağacın kurdu ağaçtan olursa ağaç yeşermez” ya da “ağacın kurdu ağaçtan olmazsa ağaç yeşerir” derler. Bu iç çelişkilere işaret eden bir atasözüdür. Kürtler 27 Kasım öncesi hep içe yönlendirilerek birbirine düşman kılınmışlardır. Bireysel ailesel çıkarlar uğruna büyük davalara sırt çevrilmiştir. Aşiretsel kavgalar, mezhepsel çatışma ve çelişkiler, lehçesel sürtüşmeler, parçacılık, ailecilik, bölgecilik, hemşericilik kültürü Kürtleri hep zayıf kılmıştır. Ancak düşmanlarını bu içe dönük kavgacı kültürden dolayı güçlü kılmıştır. Böylesine kendine dönük kavgalı bir yapıyı kendi çıkarları için kullanma zor olmaz. Böyle yapıları istediğiniz zaman, istediğiniz anda bir şeyler için güdümler ve kullanabilirsiniz. Kullanılmaya müsaitlik esasen var olan bu parçalı duruştan kaynağını alır. 27 Kasım öncesi Kürtlük esasen parçalanmışlıktır. Bu parçalanmışlığa ek olarak önemli bir hususta birbirine karşı çok cesaretli olan Kürtler, sömürgecilere ve işgalcilere karşı boyun eğmeci olmalarıydı. İki pisik asker köylere girdiğinde köyün tüm yetişkinleri dağlara kaçarak adeta Azrailleri gelmişçesine kaçarlardı. Düşmana tek bir fiske vurma düşünülmezdi. Düşünüldüğünde başına 33 kurşun olayında neler geleceğini bilirlerdi. Bir şeyler söylemek isterlerdi, ancak söyleyemezlerdi, söyleyemezlerdi çünkü söylediklerinde sonu her zaman felaketti. 27 Kasım öncesi Kürt gergin olan Kürt’tü. Bu gerginliği her sahaya yansırdı. Ailede gergin, komşulara karşı gergin, çalışmaya karşı gergin, kendisine karşı gergin. Gergin duranın maneviyatı zayıflar. İnsanı ayakta tutan maneviyattır, ütopyaya bağlılıktır. Maneviyatın bittiği yerde yaşam durgunlaşır. Gerginliğin muazzam enerji tükettiğini biz ruh biliminden biliyoruz. Bu gergin durum kürdü adeta her gün yeniden yeniden bitirmiştir. Henüz orta yaştayken yetmişlikler gibi biçime bürünme bu gergin durumla bağlantılıdır. Şu iyi bilinmelidir; gergin insan üretemez, dağıtır, bozar, birleştiremez, parçalar, kavga eder. Kendisiyle barışık olmayan insanın yaşamından tat alması beklenemez. Nitekim Kürt insanında bunlar hepsi vardı. Hem de çok derince yaşanırdı. “PKK’li Kürt olmak güzeldir” diyen gencin söylediklerini düşünürken yukarıda PKK’siz kürdün durumunu açmak için yazdık. 27 Kasım sonrası ya da PKK’yle olan Kürt ise; kendine güvenen Kürt’tür. Başkalarının oyununa kolay kolay gelmeyecek Kürt’tür. İlkel milliyetçilikten kendisini arındırmış, aşiretleri, aileyi, bölgeciliği, mezhepçiliği, parçacılığı aşmış Kürt’tür. Bu bağlamda güdümlenmeyen Kürt’tür. 27 Kasım sonrası Kürt gergin olmayan Kürt’tür. Rahat olandır. Kendisiyle barışık, kendisine güvenen Kürt’tür. Özcesi herkesle kavgalı değildir. Halkıyla, aşiretiyle, ailesiyle ve çevresiyle barışık olandır. O sadece ve sadece işgalci ve sömürgecilere karşı barışık değildir. Bu da insan olmanın bir gereği. Ve bunun için enerjisi derli toplu olandır. Dağınık değildir. Disiplinlidir. 27 Kasım sonrası Kürt cesaretli olan Kürt’tür. Bugün eğer 7 yaşındaki çocuklar taşlarla düşman panzerlere saldırıyorlarsa, 70’lik analar mücadelenin en ön cephesinde kavga ediyorlarsa ve tabii ki bir ana oğlu şehit düştüğünde eline kına sürerek bir nevi damat kılıp evlendiriyorsa, yani bir ana olarak en kutsal ve mutlu gününü yaşıyorsa orada artık bir halk tümden en güzel yönleriyle yaratılmıştır. Bir ülkede analar artık tümüyle cennete girmeyi hak ediyorlarsa orada güzelleşen bir halktan söz etmek çok fazla yerindedir. Kürdistan’da analar, çocuklar, gençler, güzel körpecik kızlar ve çınarlık meleler çoktan cennetlik olmuşlarsa orada tümden bir halkın güzelleşmesi söz konusudur. 27 Kasım günü işte bir halkı tümden güzelleşmesine doğru götüren en önemli adımlardan bir tanesidir. “PKK İle Kürtlük güzeldir” derken onurlu olmuş bir halkın, başkasına boyun eğmeyen bir halkın, insanlığın her zaman güzel olacağı kesindir. Ve Kürt halkı çoktan güzelleşmiştir. Çünkü Kürt artık bir şehit yoldaşımızın deyimiyle;”Roman gibi yazılmak, Şiir gibi okunmak, Efsanevi dillerde eylemde konuşmak, Eylemle yaşamak ve yaşamı aşk tutkusuyla sevmek” gibi özgürlüğü ve güzelleşmeye doğru hızla ilerliyor.”
Devam edecek… ŞEHİT KASIM ENGİN
|
YORUM GÖNDER