BİR İNCELEME; GÜNEŞİN VE ATEŞİN ÇOCUKLARI (2.BÖLÜM)
BİR İNCELEME; GÜNEŞİN VE ATEŞİN ÇOCUKLARI (2.BÖLÜM)
0 Yorum
585
09-01-2022

Nerden bilsin ki Medya'nın ataları

Her çocuğun dilinde Şamaş

Bir gün bambaşka bir ateş olacaktır

Ve ateş güneşe

Güneş yeniden ateşe yorulacaktır

Sonra ışıl ışıl akan nehirler

Bir gün tanrılar adına kan akacaktır

Aslında Kürdistan coğrafyasında inanışların  bir kısa özeti, Medya’nın ataları ilkin Şamaş’a daha sonra da  Zerdüştlükle beraber “ateş”e dönüşmüştür inanışları. Ateş burada Yunan Mitolojisiyle de bilenen “bilgidir” Prometheus’un Tanrılarından çalıp, insanlara getirdiği ve bunun için her gün kendisini yenileyen ciğerleri kartallar tarafından parçalanmasıyla cezalandırıldığı  o “ateş”. Ve zaten zerdüştlük ile başlayan büyük bir katliam coğrafyasıdır Kürdistan coğrafyası. Ki şair şöyle diyor;

“Her şey kan ve tanrı sessizliğinde

Toprağa çöken bir ölüm oldu sadece”

Çünkü artık “medeniyetler”le beraber kurulan devletler, devletlerle beraber büyüyen, değişen, Tanrılar, Tanrılar değiştikçe, egemenlerin değişen istekleri, ve bununla beraber halklara sadece kan  götürmeye başlanmıştı.

“Ninsun çoktan dönüşmüştü Nino'ya

Ve Nino'dan

Asur sarayı Ninowa'ya çoktan” Derken şair tam da bunu anlatıyor.

Ninsun Tanrıçasının yerini başka tanrılar alır, Asurlu hakimiyeti artar artık Diclenin yukarısında yani Medlerin yaşadığı o yerde.Asurluların güçlü olduğu dönemde aynı zamanda Ninowa başkenttir, ve burada Babiller, Keldaniler, Medler gibi pek çok halk yaşarken halka sadece acı ve zulüm getirmiştir Asur hakimiyeti.

“Urartulu dağ çiçeği gözlü kadınlar

Babilli nehir sesli genç kızlar

Ve Medyalı kargı bakışlı delikanlılar

insan yüzlü bir tanrıya kul oldular”

İnanışlarını zorla dayattılar, ve başka başka şeylere inanan diğer tüm halklara zorla kendi inanışlarını kabul ettirtmek için iktidarlarının tüm vahşiliğini kullandılar.

“Her şey kan ve tanrı sessizliğinde

Toprağa çöken bir ölüm oldu sadece

iki nehri n harman yangını boyları nda

Nevruzlar ağladı ilkbaharlarda”

İlk defa Nevruz’u geçiyor şair burada çünkü tarih akıyor, Tarih aktıkça, Devletleşen Tanrılar, Tanrılaşmış soy ağaçları gelişti, bunlar geliştikçe savaşlar, yağmalar, ganimetler… O nehirler tarihin erken döneminde başladı kan akmaya…

3. BÖLÜM:( Bu bölüm olağanca uzun. Bir önceki bölümde ilk defa Newroz’u geçiren şair, bu bölüm boyunca Kürt halkı üzerindeki baskıları evre evre anlatmış, ben sadece kırılma noktalarına eğileceğim. Örneğin Kawa tarih sahnesine bu bölümde çıkacak)

“Ninowa bir kanlı zulüm kalesidir artık

iki nehir arasında

Bu destan bir halkın yalansız kavgasıdır”

Tanrı devletler, rahipler eşliğinde halkların üzerine yürüyor iki nehir arasında, kan ile suluyorlar bu bereketli toprakları. Asurlu Ninowa’da yaşayan Medler gün geçtikçe kendi inanışlarından bile kopartılmak için sürekli olarak baskıya maruz kalıyor. Evet bu “destan” bugün de sürüyor ve evet yalansız bir kavgadır! Çünkü eski çağlardan başlayan, Kürtlere karşı yok edilme programını görüyoruz kendi “ulvi” tarihini yaratma çabası olmadığı için bir yalansız kavgadır.

“Öyleyse Medya'dan başlansın önce

Medyalı genç kızlar ve delikanlılar

Beyinlerini sunmak için sizi beklermiş”

Tanrı kral’a adak için her gün iki çocuğu kurban edermiş Asurlu Kral. Destan anlatısına göre; Asur Kralı omuzlarında iki büyük yılan vardır, bu yılana çocuklar kurban edilirmiş ve yılanlar o çocukların beynini yermiş. Yani Medya’nın çocuklarının o parlak beyinlerinden başlanır kurban etmeler. Ve bu Asurlu Kralın bir diğer özelliği de ilkbaharın gelmesini engellemektedir. ŞiirKitap  tarihsel bir süreklilik izliyor. İlk defa Newrozdan bahsetmiştik. Şimdi ilkbaharı engelleyen, Medya’lı çocukların beynini yiyen bir kral ile karşı karşıyayız.

“Her seste bir tohum öfke

Her seste bir kıvılcım isyan beslenir” Bu zulüme karşı ilk defa şair isyandan söz etmeye başlar. Herkes bilir ki zulüm varsa isyan da vardır ve haktır!  Ve zulüm o kadar büyüyor ve süreklileşiyor ki şair şöyle anlatıyor bu durumu;

“Yolu Medya'dan geçenin

Ölümden korkacak nesi var”

Artık “ölüm bile daha iyidir” deniliyor bu coğrafyada Medyalılara yaşatılanlar, ölüm bile daha iyi! Ve öfkenin tohumu atılmıştır bir kere. Gerekli olan kıvılcımdır artık ateşin çocukları için! 

“Ölüm düşmanı n elleri ndeyse

Yaşamak bizim ellerimizdedir” Yaşamak için direnmek, isyan etmek, kavga vermek bizim elimizdedir! Kurtuluş ellerimizdedir! Zulüm çağına bir kıvılcım gerekmektedir evet!  Demire inen balyoz nar renkli kıvılcımlar saçmaya başlamaktadır zaten bir yandan. Her gün iki genç, kurban edildikçe, demire daha sert vurur çekiç, kıvılcımlar gözlerini kamaştırır Medyalı karga bakışlı delikanlılarına.

“içimde dinmeyen oğullar acısı

Gel otur yanıma

Demirin-örsün ve ateşin bacısı

isyan ateşlerini körüklemek gerek”

Ve bugünün tanımıyla örgütlenmekten bahsetmeye başlıyor şair. Zira Asur kralına kurban verilen çocuklar, fedakarlarca ona kurban verilmekten kaçırılır, ve yetiştirilmeye başlanır bu haklı isyan için!  Destana göre Demirci Kara tarih sahnesine çıkar tam bu sıralarda, gaddar Asur Kralından kaçırılan çocuklar Demirci Kawa’ya götürülür, eğitilsin diye.

“Demirci Kawa derlerdi adına

Medyalı yiğitler başıydı dağlarda” 

Derler ki Demirci Kawa,  direniş ateşini yakmazdan önce, Ateş’in çocuklarını, Asurlu krala karşı savaşmaları için eğitmiştir. Karga bakışlı, Medyalı kadınlar ve erkekler Dehak’ın kanlı iktidarına karşı örgütlenir, eğitilir ve isyana hazırlanır!

“iki nehir arasında Medyalılara gözyaşı ve acıya, Babilde çekilen ahlara, İskitte gözünden süzülen yaşlar adına, Elam kilerinden çalınan aşlar adına!” Ve şair ekledi

“Bir ateş yükseldi gökyüzün e Ninowa'dan

Zulmün karanlıklarını y ı rtan bir ateş

Yükselen yalımlarla dillendi özgürlük

Ceylanlar i ndi yeniden nehir kıyı/arına

Turaç sesleri yükseldi sazlık lardan

Ateş i n çevresi nde halaylar kuruldu

Sevinçler süzüldü geçmiş havarlardan

O büyük günün adına "newroz" denildi”

Newroz ateşi yakılmıştı, Demirci Kawa, dağlardan bir çağlayan gibi akmıştı elinde balyozuyla, Zalim Dehak’ın ordularına karşı  Ateş’in çocukları vardı bu sefer, Bilgi ateşiyle yanmış ve genç beyinlerimizi yiyen Dehak’a karşı!

Bir balyoz indi Dehak’ın tahtına, Medya’da akan nehirleri kana buladığı için, Bir daha, bir daha! Bugün atıyoruz işte o sloganı “faşizme karşı bir adım, bir adım daha! Demirci Kawa’da vuruyordu işte, beyinleri çıkartılan gencecik başlar adına! Bir daha, bir daha…. Ve nihayet İlkbahar gelir. Medya’nın çocukları, Medya imparatorluğuna kavuşur, kendi elleriyle…

MERKAN AKSOYDAN

YORUM GÖNDER

ZİYARETÇİ YORUMLARI

BENZER KONULAR

EZDA

GÜLÜMSE ÖLÜM UTANSIN

ÜLKEMİN HARİTASIDIR YERYÜZÜNÜN ÇİZGİLERİ

CESUR RUHLARIN EYLEMİ - SANAT

8. SAKİNE CANSIZ FESTİVALİ

FAŞİZMİ YIKACAĞIZ ÖZGÜRLÜĞÜ KAZANACAĞIZ

SOLGUN SARI

İKLİM KAHVERENGİ

PATİKA

BİR YARA BİNLERCE ACI

DENGÊ ZÊ

GÖZYAŞLARIN HEZİL’E DÜŞMESİN

BAŞKA DİLDE ANNE OLMAK

SİZ DE 'GREV'E KATILIN !

KANDİL GÜNLÜKLERİ - YOLCULUK-(1.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (2.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (3.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (4.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (5.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (6.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (7.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (8.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (9.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (10.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (11.BÖLÜM - SON)

BİR TANIKLIK ROMANI: EZDA

BİR İNCELEME; GÜNEŞİN VE ATEŞİN ÇOCUKLARI (1.BÖLÜM)

BİR İNCELEME; GÜNEŞİN VE ATEŞİN ÇOCUKLARI (2.BÖLÜM)

BİR İNCELEME; GÜNEŞİN VE ATEŞİN ÇOCUKLARI (3.BÖLÜM)

BİR İNCELEME; GÜNEŞİN VE ATEŞİN ÇOCUKLARI (4.BÖLÜM)

BİR İNCELEME; GÜNEŞİN VE ATEŞİN ÇOCUKLARI (5.BÖLÜM)

ZİWAN Çİ YO?

IVAN ALEKSANDROVİÇ GONÇAROV VE OBLOMOV (1812-1891)

ZİNDANDAN BİR KİTAP DAHA ÇIKTI

BESÊ ANUŞ’UN HAYATI ROMAN OLDU

BAGOK EZGİSİ

NAR SUYUNA BULANMIŞ DÜŞÜM

YPS GÜÇLERİNİN DİRENİŞİNİ ELE ALAN DİZİ: 'TAVA SOR'

NERÎNEK Lİ SER FİLMÊ REŞEBA

BİR YOL HİKÂYESİ

M. ŞOLOHOV VE DURGUN DON ÜZERİNE...

SESİNİ KURŞUN SESİYLE BİRLEŞTİREN DEVRİMCİ SANATÇI: HOZAN SERHAT

NAR SUYUNA BULANMIŞ ŞİİRLER

29'UNCU HÜSEYİN ÇELEBİ EDEBİYAT ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU

“NAR SUYUNA BULANMIŞ DÜŞÜM”

KISA BİR ÖN SÖZ

KOBANÊ’DE BİTMEYEN UMUTLAR

PRAKSİS’İN YENİ ALBÜMÜ FERMAN/DERMAN YAYINDA!

CEJNA "ZIMANÊ KURDÎ" Zimanê kurdî zimanê li