BİR İNCELEME; GÜNEŞİN VE ATEŞİN ÇOCUKLARI (2.BÖLÜM)
Nerden bilsin ki Medya'nın ataları
Her çocuğun dilinde Şamaş
Bir gün bambaşka bir ateş olacaktır
Ve ateş güneşe
Güneş yeniden ateşe yorulacaktır
Sonra ışıl ışıl akan nehirler
Bir gün tanrılar adına kan akacaktır
Aslında Kürdistan coğrafyasında inanışların bir kısa özeti, Medya’nın ataları ilkin Şamaş’a daha sonra da Zerdüştlükle beraber “ateş”e dönüşmüştür inanışları. Ateş burada Yunan Mitolojisiyle de bilenen “bilgidir” Prometheus’un Tanrılarından çalıp, insanlara getirdiği ve bunun için her gün kendisini yenileyen ciğerleri kartallar tarafından parçalanmasıyla cezalandırıldığı o “ateş”. Ve zaten zerdüştlük ile başlayan büyük bir katliam coğrafyasıdır Kürdistan coğrafyası. Ki şair şöyle diyor;
“Her şey kan ve tanrı sessizliğinde
Toprağa çöken bir ölüm oldu sadece”
Çünkü artık “medeniyetler”le beraber kurulan devletler, devletlerle beraber büyüyen, değişen, Tanrılar, Tanrılar değiştikçe, egemenlerin değişen istekleri, ve bununla beraber halklara sadece kan götürmeye başlanmıştı.
“Ninsun çoktan dönüşmüştü Nino'ya
Ve Nino'dan
Asur sarayı Ninowa'ya çoktan” Derken şair tam da bunu anlatıyor.
Ninsun Tanrıçasının yerini başka tanrılar alır, Asurlu hakimiyeti artar artık Diclenin yukarısında yani Medlerin yaşadığı o yerde.Asurluların güçlü olduğu dönemde aynı zamanda Ninowa başkenttir, ve burada Babiller, Keldaniler, Medler gibi pek çok halk yaşarken halka sadece acı ve zulüm getirmiştir Asur hakimiyeti.
“Urartulu dağ çiçeği gözlü kadınlar
Babilli nehir sesli genç kızlar
Ve Medyalı kargı bakışlı delikanlılar
insan yüzlü bir tanrıya kul oldular”
İnanışlarını zorla dayattılar, ve başka başka şeylere inanan diğer tüm halklara zorla kendi inanışlarını kabul ettirtmek için iktidarlarının tüm vahşiliğini kullandılar.
“Her şey kan ve tanrı sessizliğinde
Toprağa çöken bir ölüm oldu sadece
iki nehri n harman yangını boyları nda
Nevruzlar ağladı ilkbaharlarda”
İlk defa Nevruz’u geçiyor şair burada çünkü tarih akıyor, Tarih aktıkça, Devletleşen Tanrılar, Tanrılaşmış soy ağaçları gelişti, bunlar geliştikçe savaşlar, yağmalar, ganimetler… O nehirler tarihin erken döneminde başladı kan akmaya…
3. BÖLÜM:( Bu bölüm olağanca uzun. Bir önceki bölümde ilk defa Newroz’u geçiren şair, bu bölüm boyunca Kürt halkı üzerindeki baskıları evre evre anlatmış, ben sadece kırılma noktalarına eğileceğim. Örneğin Kawa tarih sahnesine bu bölümde çıkacak)
“Ninowa bir kanlı zulüm kalesidir artık
iki nehir arasında
Bu destan bir halkın yalansız kavgasıdır”
Tanrı devletler, rahipler eşliğinde halkların üzerine yürüyor iki nehir arasında, kan ile suluyorlar bu bereketli toprakları. Asurlu Ninowa’da yaşayan Medler gün geçtikçe kendi inanışlarından bile kopartılmak için sürekli olarak baskıya maruz kalıyor. Evet bu “destan” bugün de sürüyor ve evet yalansız bir kavgadır! Çünkü eski çağlardan başlayan, Kürtlere karşı yok edilme programını görüyoruz kendi “ulvi” tarihini yaratma çabası olmadığı için bir yalansız kavgadır.
“Öyleyse Medya'dan başlansın önce
Medyalı genç kızlar ve delikanlılar
Beyinlerini sunmak için sizi beklermiş”
Tanrı kral’a adak için her gün iki çocuğu kurban edermiş Asurlu Kral. Destan anlatısına göre; Asur Kralı omuzlarında iki büyük yılan vardır, bu yılana çocuklar kurban edilirmiş ve yılanlar o çocukların beynini yermiş. Yani Medya’nın çocuklarının o parlak beyinlerinden başlanır kurban etmeler. Ve bu Asurlu Kralın bir diğer özelliği de ilkbaharın gelmesini engellemektedir. ŞiirKitap tarihsel bir süreklilik izliyor. İlk defa Newrozdan bahsetmiştik. Şimdi ilkbaharı engelleyen, Medya’lı çocukların beynini yiyen bir kral ile karşı karşıyayız.
“Her seste bir tohum öfke
Her seste bir kıvılcım isyan beslenir” Bu zulüme karşı ilk defa şair isyandan söz etmeye başlar. Herkes bilir ki zulüm varsa isyan da vardır ve haktır! Ve zulüm o kadar büyüyor ve süreklileşiyor ki şair şöyle anlatıyor bu durumu;
“Yolu Medya'dan geçenin
Ölümden korkacak nesi var”
Artık “ölüm bile daha iyidir” deniliyor bu coğrafyada Medyalılara yaşatılanlar, ölüm bile daha iyi! Ve öfkenin tohumu atılmıştır bir kere. Gerekli olan kıvılcımdır artık ateşin çocukları için!
“Ölüm düşmanı n elleri ndeyse
Yaşamak bizim ellerimizdedir” Yaşamak için direnmek, isyan etmek, kavga vermek bizim elimizdedir! Kurtuluş ellerimizdedir! Zulüm çağına bir kıvılcım gerekmektedir evet! Demire inen balyoz nar renkli kıvılcımlar saçmaya başlamaktadır zaten bir yandan. Her gün iki genç, kurban edildikçe, demire daha sert vurur çekiç, kıvılcımlar gözlerini kamaştırır Medyalı karga bakışlı delikanlılarına.
“içimde dinmeyen oğullar acısı
Gel otur yanıma
Demirin-örsün ve ateşin bacısı
isyan ateşlerini körüklemek gerek”
Ve bugünün tanımıyla örgütlenmekten bahsetmeye başlıyor şair. Zira Asur kralına kurban verilen çocuklar, fedakarlarca ona kurban verilmekten kaçırılır, ve yetiştirilmeye başlanır bu haklı isyan için! Destana göre Demirci Kara tarih sahnesine çıkar tam bu sıralarda, gaddar Asur Kralından kaçırılan çocuklar Demirci Kawa’ya götürülür, eğitilsin diye.
“Demirci Kawa derlerdi adına
Medyalı yiğitler başıydı dağlarda”
Derler ki Demirci Kawa, direniş ateşini yakmazdan önce, Ateş’in çocuklarını, Asurlu krala karşı savaşmaları için eğitmiştir. Karga bakışlı, Medyalı kadınlar ve erkekler Dehak’ın kanlı iktidarına karşı örgütlenir, eğitilir ve isyana hazırlanır!
“iki nehir arasında Medyalılara gözyaşı ve acıya, Babilde çekilen ahlara, İskitte gözünden süzülen yaşlar adına, Elam kilerinden çalınan aşlar adına!” Ve şair ekledi
“Bir ateş yükseldi gökyüzün e Ninowa'dan
Zulmün karanlıklarını y ı rtan bir ateş
Yükselen yalımlarla dillendi özgürlük
Ceylanlar i ndi yeniden nehir kıyı/arına
Turaç sesleri yükseldi sazlık lardan
Ateş i n çevresi nde halaylar kuruldu
Sevinçler süzüldü geçmiş havarlardan
O büyük günün adına "newroz" denildi”
Newroz ateşi yakılmıştı, Demirci Kawa, dağlardan bir çağlayan gibi akmıştı elinde balyozuyla, Zalim Dehak’ın ordularına karşı Ateş’in çocukları vardı bu sefer, Bilgi ateşiyle yanmış ve genç beyinlerimizi yiyen Dehak’a karşı!
Bir balyoz indi Dehak’ın tahtına, Medya’da akan nehirleri kana buladığı için, Bir daha, bir daha! Bugün atıyoruz işte o sloganı “faşizme karşı bir adım, bir adım daha! Demirci Kawa’da vuruyordu işte, beyinleri çıkartılan gencecik başlar adına! Bir daha, bir daha…. Ve nihayet İlkbahar gelir. Medya’nın çocukları, Medya imparatorluğuna kavuşur, kendi elleriyle…
MERKAN AKSOYDAN
YORUM GÖNDER