“NAR SUYUNA BULANMIŞ DÜŞÜM”
“NAR SUYUNA BULANMIŞ DÜŞÜM”
0 Yorum
295
07-10-2022

Şair Kerem Çiftçi, “aşkın ayetlerini onur kavgasında yazanlar / tanıktırlar özgürlüğün tılsımına / ateşten sözler hissin an düşbazlarıdır sadece” dizeleriyle girizgâh yaptığı şiirlerini annesine adıyor.

“Düşler biriktirdim sana acıdan ırak  / sitem tadında / nar suyundan iz bıraktım gözlerine / ses oldum donuk susuzluğuna / dilimde kalmasın hislerin / vedalar ferman olsa da / soluklansın / kulaklarımda “

dizeleriyle nar suyundan iz bırakan Kerem Çiftçi’nin günyüzüne çıkmayı bilen ilk kitabı “nar suyuna bulanmış düşüm” adıyla Gelawêj Yayınları’ndan çıktı. Günyüzü diyorum ama bir dolu dosyalarının da yayınlanmayı beklediğini bildiğim değerli dostumun, yoldaşımın kitapsızlıktan kitaplı mecraya sıçramasının şiirle gerçekleşmiş olması daha bir sevindirdi beni. Zira en çok şiirler alıp götürür insanı uzak düşler ülkesine, şiirlerdir hep estetik ölçüleri duyumsatan, sarıp sarmalatan. Bu yüzden “nar suyuna bulanmış düşüm” ü okurken alıp başımı gittim duvarsız, sınırsız enginliklerin şiirle çatılmış güzelliklerine...

Şair Çiftçi, “aşkın ayetlerini onur kavgasında yazanlar / tanıktırlar özgürlüğün tılsımına / ateşten sözler hissin an düşbazlarıdır sadece” dizeleriyle girizgâh yaptığı şiirlerini annesine adar.

Toplamda 94 şiirden mürekkep kitabın çatılmasında şair, iç dünyasında bir yolculuğa çıkmanın sonucunda, “iç sesini yitirenler ödünç seslerle konuşurlar / ... / kendi özgürlüğümün tarih yazıcısıyım.../” diyerek, şiirsel poetikasında kendiyle hesaplaşmaya tutuşur. Bu hesaplaşma aynı zamanda toplumsal sorunlara çözüm gücü olmayı da içinde barındırır. Kerem Çiftçi, çıktığı şiir yolculuğunun merkezine insanı alarak onu her yönüyle yapı sökümüne uğratır. Janus’un maskesini çağrıştıran bir yönü de var bu durumun. Şiirlerinin konteksindeki ikiyüzlülük, iyicillik ve kötücüllük üzerinden belirginleşirken kanaviçeye işlenen nakış güzelliğiyle dizeler dökülür kaleminden. Bir şiirinde, “...insan hep teğet geçer kendini / ya kendine erken ya da hepten geç / ... / insan en çok keninde insana kırıldı” diyerek insanın kırılganlığına da göndermede bulunur.

Şair Çiftçi’nin şiirlerinde sıkça kullanıp öne çıkan imgeler, aşk, düz, zaman, insan, yaşam, ölüm, özgürlük ve ruh olmakta. Genç eserin aurasını dolduran, adeta yürek dağlayıcı çığlık yankısıdır. Değil mi ki kalbimin dört odası gibi ayrımlanmış coğrafyada hayata merhaba denilmişse ve oralarda vahşet kol geziyorsa bebeler de erken büyür.  Ağıtlarla, acılarla, isyanla, kavgayla ve özgürlüğe susamışlıkla umut harlanır mütemadiyen. Dolayısıyla Çiftçi de “İlksel çığlık” tan dünyanın oluştuğunu hatırlatırcasına dizeleriyle nidaya durur. Şair iflah olmaz bir düşbaz ruha sahiptir. Kışı bahar edecek denli dönüştürücü düşleri umut ve özlemle doludur. O düşler gelecek güzel yarınlara doğru akan nehir çağıldamasını andırır. Yeri gelir kendini yıkar, yeri gelir hırçın hırçın sularıyla önüne katıp götürür tüm kötülükleri. Ve sonunda özgürlük, aydınlıkla kavuşmanın ilmini gösterir bize. Bunların hepsini şiirleriyle gerçekleştirmesini bilir elbet.

Şair Çiftçi şiirsel poetikasıyla ışıtmayı başarırken dizeleri güneşe olan özlemi yakıcı olarak hissettirir. Nitekim kaleminden damlaşan dizelerde şöyle dile gelir:

“...Amara ki Güneş ülkesimim kalp debisi / şah damarı /

Işığında söner kapkaranlık Ehriman’lar sultası.../”

Her daim derdi olan şiirler daha bir sarsar insanı. Okuyanın içinde sönmemiş yanardağ uğultusunu açığa vurur ki böylesi şiir çatımları bana hep bunu duyumsatır.

“dertsem/sensem/değsem kalbine/sarhoş/sersem/yakışırsa sevgi/ölüm olsa da güzeldir...” diyen şair, yer yer sade ve çarpıcı imgelerle sarıp sarmalar bizi. Şairliğinin mahareti de bu özellikten gelmektedir.

1918’de hayata gözlerini kapatıp şiirleriyle yaşayan G.Apollinaire eserlerinde hiç bir noktalama işaretini kullanmazdı. Bu tarzda yazma Apollinaire ile başlamıştır. Ondan sonra da bir çok şair Apollinaire’nin izinden yürüyerek noktalama işaretleri kullanmadan şiirler yazmışlardır. Bu yöntemi benimseyenler ucu açık şiirlerin oluşumunu gerçekleştirmişlerdir. Noktalama işaretsiz şiirler hayal dünyasını da kışkırtır. Okur şiirlerin içine çekilerek hayalinde nereye noktalama işareti koyacağını tahayyül eder. Şair Kerem Çiftçi de noktalama işaretsiz metodu şiirlerinde kullanmanın yanı sıra şiirlerini de hep küçük harflerle başlatır. Haliyle şiir deryasına can simitsiz dalmanın keyfini de yaşatır. Yüzme bilmesen de olur. Zira orada yutacağın su değil dizeler olacaktir.

Kitap basımı esnasında Gelawêj yayınevinin editörünün gözünden kaçmış bazı ufak çaplı hatalar da yok değil. İçindekiler sayfasında 95 şiir yekûnu olduğu görülmesine rağmen orada belirtilmiş “imge” adlı şiir yer almamış. Bu yüzden 94 şiirden oluşan bir çalışmadır. İlk kitap basımlarında şairden / yazardan azade öyle basım hatalarına rastlanabiliyor ne yazık ki. Bahsettiğim küçük eksiklikler şiirlerin genel içeriğine fazla etki etmediğinden mevcut basım ceremesini nazar boncuğu mahiyetinde ele alınabilir. İkinci baskıda, düzeltilmesi gereken redaksiyon hataları olarak yayınevi tarafından gözden geçirilmelidir. Şairin dışında gelişen bir durumdur bu.

Peki kimdir Kerem Çiftçi? Tanımayanlar için kısa özgeçmişi şöyledir:

1970 yılında Batman Çarıklı’da (Reşika Rişkota) doğdu. Vicdan ve varoluş serüveninde kimlik, kültür ve içine doğduğu coğrafyanın bilinciyle yoğruldu. Yaşar kaldığı ülkenin politik mücadelesinden etkilenir. Bu mücadele onu cezaevleri ve en sonunda da sürgün hayatıyla tanıştırdı. O bitimsiz özgür yaşam arayışını sürgünde devam ettirenlerdendir. Evli ve 6 çocuklu olan yazar üniversite mezunudur. Aktif olarak bir çok dijital site ve gazetede yazarlık yapmaktadır. Kerem Çiftçi her türlü zorluğa rağmen özgürlüğünü arayan bir akarsu misali yazımsal üretimlerini yetkince yürütmektedir. Nar suyuna bulanmış düşlerinin hakikat eylenilmesi temennisiyle yazarlık yolunda kendisine başarılar dilerim.

Son söz Çiftçi’nin dizeleri olsun:

“...kurşuna dizilirken sevdalar / kanla tekzip edilmiş kadersin / Amed / taklacı güvercinlerin yüreğinden akan / gözyaşlarındır barış / yetim çocuklarının omuzlarında / kalan...”

Kitabın adı: nar suyuna bulanmış düşüm

Yazar : Kerem Çiftçi

Gelawêj Yayınları, 1. Baskı. Haziran 2022

 AYHAN KAVAK

2 Nolu T Tipi Hapishanesi A-17 -Tarsus/MERSİN

KAYNAK: EDEBİYAT BAHÇESİ DERGİSİ

YORUM GÖNDER

ZİYARETÇİ YORUMLARI

BENZER KONULAR

EZDA

GÜLÜMSE ÖLÜM UTANSIN

ÜLKEMİN HARİTASIDIR YERYÜZÜNÜN ÇİZGİLERİ

CESUR RUHLARIN EYLEMİ - SANAT

8. SAKİNE CANSIZ FESTİVALİ

FAŞİZMİ YIKACAĞIZ ÖZGÜRLÜĞÜ KAZANACAĞIZ

SOLGUN SARI

İKLİM KAHVERENGİ

PATİKA

BİR YARA BİNLERCE ACI

DENGÊ ZÊ

GÖZYAŞLARIN HEZİL’E DÜŞMESİN

BAŞKA DİLDE ANNE OLMAK

SİZ DE 'GREV'E KATILIN !

KANDİL GÜNLÜKLERİ - YOLCULUK-(1.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (2.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (3.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (4.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (5.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (6.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (7.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (8.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (9.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (10.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (11.BÖLÜM - SON)

BİR TANIKLIK ROMANI: EZDA

BİR İNCELEME; GÜNEŞİN VE ATEŞİN ÇOCUKLARI (1.BÖLÜM)

BİR İNCELEME; GÜNEŞİN VE ATEŞİN ÇOCUKLARI (2.BÖLÜM)

BİR İNCELEME; GÜNEŞİN VE ATEŞİN ÇOCUKLARI (3.BÖLÜM)

BİR İNCELEME; GÜNEŞİN VE ATEŞİN ÇOCUKLARI (4.BÖLÜM)

BİR İNCELEME; GÜNEŞİN VE ATEŞİN ÇOCUKLARI (5.BÖLÜM)

ZİWAN Çİ YO?

IVAN ALEKSANDROVİÇ GONÇAROV VE OBLOMOV (1812-1891)

ZİNDANDAN BİR KİTAP DAHA ÇIKTI

BESÊ ANUŞ’UN HAYATI ROMAN OLDU

BAGOK EZGİSİ

NAR SUYUNA BULANMIŞ DÜŞÜM

YPS GÜÇLERİNİN DİRENİŞİNİ ELE ALAN DİZİ: 'TAVA SOR'

NERÎNEK Lİ SER FİLMÊ REŞEBA

BİR YOL HİKÂYESİ

M. ŞOLOHOV VE DURGUN DON ÜZERİNE...

SESİNİ KURŞUN SESİYLE BİRLEŞTİREN DEVRİMCİ SANATÇI: HOZAN SERHAT

NAR SUYUNA BULANMIŞ ŞİİRLER

29'UNCU HÜSEYİN ÇELEBİ EDEBİYAT ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU

“NAR SUYUNA BULANMIŞ DÜŞÜM”

KISA BİR ÖN SÖZ

KOBANÊ’DE BİTMEYEN UMUTLAR

PRAKSİS’İN YENİ ALBÜMÜ FERMAN/DERMAN YAYINDA!

CEJNA "ZIMANÊ KURDÎ" Zimanê kurdî zimanê li