NAR SUYUNA BULANMIŞ DÜŞÜM
Bu çağın Derviş Yusuf’larıyız belki de
İbrahim Nemrut narında yanmaz ki bre gafil
yüceliğinde zemheri kesilir biçare nar
ateşin bilgeliğe ab-ı hayat merhemi
katık olur hakikatin asi ruhuna inceden inceye
nasılsa iftiraya uğramış Hasan Sabbah’ın
sırrına tanıkta, sanıkta olsa kutsal arayışlar
mabedi Alamut Kalesi
varsın zevk u sefadan dem vursun soğuk Kerbela ihaneti
hakikat sırtından hançerlense de herdem
galebe çalar yalana kora kor azameti
adalı bilgenin ruhu Ahura Mazda, Zerdeşti
dağların doruklarında yeni hayatı mayalar
hakikat soluğunda boy veriyor ahlakın diriliş
çiçekleri hiç solmamışçasına
Amara ki Güneş Ülkesinin kalp debisi
şah damarı
ışığında söner kapkaranlık Ehriman’lar sultası
Tanrıça Üveyş’in uyanış isyanıdır yaşanan bu Nuh Tufanı
Marduk’a inat gözyaşlarıyla yaşam veriyor
bereketli Dicle’ye Tiamat
ve Medya Güneşi durmadan harlar neolitiğin
kadın yaşam kavgasını
kâh Aryen Med ceng ustalığı
kâh vatan toprağından yükselen Adule Zilan
Sema Koçer özgürlük çığlığı
yiğitlik meydanıdır bu
ter zamanı, emek harmanı
şehadet şerbetinden yazılır gerillalar destanı
Devrimci Kawa’nın cesaretidir Ari Newrozu
ve her bahar tarumar eder Dehak’ın zalim saltanatını
sağır kuyunun ruhani işitme yetisi
insani kamil kerametini ifşa eder ansızın
bu basireti tutulmuş çağın kardeş ihanetine
uğramış Derviş Yusuf’larıyız belki de
mal, mülk sevdası gölgesinde yiterken dost
sözün kerameti
Musa, İsa aşkına
İncil, Tevrat’a hak batıl demeden bir bak
cahil kibirle küçümsemeden Mushafa Reş’i
yorumlamaya çalış anlamın bakir adaletinde
insanı öldürmeden, kindarlığı sevmeden
tekrar bir oku
nereye gidiyorsun?
Not: Şiir 2020 / Deniz Fırat Türkçe şiir dalında ikincilik ödülü almıştır.
& & & & & & & & &
Hakikat bilgesinin aşk semahı
ateşi buzun ruhunda harlayan
la zaman bir Zerdüşti seyyahın
aşk bilgeliğinde damıtılmış hakikat kavgası
sonsuz tercihlerin özgür düşlerinde
ışık saçan asi dağlı ruhun özgürlük ezgisi
insan-ı kâmil ki ateşin harında demlenir
devrime gebe dilsiz gecede aşk semahı
dağların ruhuna sığınmış mitolojik özün
yalın hakikat çağrısı
çağın bozuk vicdan kantarında
insanın kendine yönsüz yabancılaşması
hesapsız yüreklerin tufani eylem tınısı
evrenin doğal özgürlük melodisine sağır edilmiş
ruhların ceremesi
gri renklerden Kürdî gözyaşları sular lal acılarımızı
sesine yabancılaşan insanın yarası sessizliğinde kanar
ruhsal ölümler çağına özgü dramatik bir sondur bu
asi tonların duygu denizinde
kırılgan varlığımızın dilsiz can çekişleri
vicdana seslenen sağır dilsizler resitali
bilge yalnızlığın sınırsız umut ikliminde
ruhsal diriliş yaratan bilinçli sorgulamalar
sonsuzluk düşlerini zamana nakşederken
insan kalabilme becerisinde
kendini hakikat içinde eriten insan
notasız asi tutkuların sessiz coşkusunda
isyan mevsimini harlar
onlar güneş kavmi
kızıl gecede kendi onur kavgasına sürgündürler
anlam ayetlerinden tanrıçalarda izler bırakan
özgür aşkın yaşam bilgesi
ve kaçak sevdaların asi çocukları
insan doğasının büyülü evren zenginliği
adil sırdaş vicdanlarda
aşktan kanatlar takmış kelebekler
dipsiz bir anaforda özgürleşir
nasılsa kızıl umutlar
bilgelik yasasına tabiidirler
yakılmış toprağımda
özlü doğana özgü bir sadelikte yaşamı örmek uğruna
bir parça ateşle isyana maya çalan yiğitlik.
tanrıça asaletinde her gün yıldızlar kayıyor ülkemde
suyun söndürmediği ateşin öz narı
insanlık uçurumunun dibine ışık tutan
zaman doğallığını özünde yaşayan varoluş bilgesi
insana dair anlamı doğuran özgür kadın mirası.
Amargi çığlığında azade bir ülke düşü
dervişi gam hazan-i ürperti
bu uyduruk zamanda
gölgesine sığınmış bir serçe misali
kendi an diliminde yaşamalı insan
ürkek ve dervişi bir gam efsunî his
üşümüş ruhlar müzesi
yapay hülyalarda donmuş gülüşler
düşün dehlizlerine gömülü ölü seziler
donuk insan tedirginliği hazan-i ürperti
mekanı olmayan zaman takıntısı
ince sızılar eşliğinde insanın insanda düşüşü
takatsiz bir duygu yitimi yüreklerde
insan yığınlarından tabular tabutluğu
kendi içine içine gömülen
gözlerin yargısı
yüreğin dili
ruhun doğal düello hali
toprağa yazgılı
yaşama sevdalı
çileli bir düşün yazımı
mevsimlerden yaz bozumu
zamana asılı düşünüşler
ve duyulardan arta kalan tutku kırıntıları
tek bir an silsilesi çoğulu zaman
ne kadar bükersen de bölersen de
yaşam gölgesine saklanmış
koskoca bir yalandır insan
marazi aşk
yüreğe binerken
duygu yükünün kurşuni ağırlığı
gönül o an la mekan bir
göçmen kuşu
aşka gecikmiş bir iç bakış
pişmanlık sızısı
detaysız detaylar kaosu
yaşamın kalp ritmi
nabız yorgunluğu
marazi aşk matemi
duygu bellek yitimi
hiçlikte yok olma duygusu
anıların canlı anda ölüm uykusu
kan basıncı melodram boğuntusu
nesnelerden yapay sevda şahikası
hiçlik merasiminde varoluş melankolisi
korku renginde
seri seri insandan düşmeler
gri düş mevsimi
kurmaca yaşamlar kumarı
mekana çivilenmiş hakir zamanlar
yüzsüz sözler
iç körü gözler
an belleği bozuk zaman terazisi
aşk aşınmayan zaman
bilinmez ezgilerin dilsiz rotası
marazi tutkular notası
hayatın dil sürçmesi
farklı boyutlarda bir yaşamın
düş avuntusu
aşk sadakatsizdir sevene
sevilene
alevsi mavinin öz yitim ecel senfonisi
düşünsel bir ruh üşümesi
yaşam yorgunluğu, duygu toyluğu
yaşam iç güdüsü sadeliğinde
hayal gücünde sınanmış
iç ruh sesini duymalı insan
yüreğinde
dilsiz dilin çığlığı
sonlu sonsuzluk draması
kendi kışında
tadımlık bir özgürlük duygusu
sessiz bir kar gölgesi insan akisi
artı eksi gelgitleri
aşk-ı maraz
efsunu bir hüzün gülüşü
ıraktır insan kendine
her canlının gözlerinden bakar özün yansıması
yalnızlığın ruh dinginliği
ağır aksak devinim momenti
kutsanmış felaket
insan kendi ömür hırsızı
ölümden alınmış ödünç zaman bonkörlüğü
kayıtsız hoşgörü
beyhude hiçlik
insan ezbere değer yargılar tutsaklığı
aşk ağır zamanı yudumlama bilgeliği
anlam yetisi yalnızlık üretimi
ölüm zamanın sonsuz yalnızlık boşluğu
olasılıkların orantısız olasılıksızlığı
zaman insan flörtü
ikiyüzlü keskinlik kanıtı olmayan bir kesinlik
hissiz zamanın suskun ses tonu
akli güçsüzlük tutkularda doygunluk
şarabi olgunluk
narsist sahte yakınlık
kendine ıraktır insan
anımsama sayıklama unutma
her tarafa saçılmış nar tanelerinden
dolaylı yaşamdan düş kırıkları
KEREM ÇİFTÇİ
& & & & & & &
KEREM ÇİFTÇİ
1970 yılında Batman Çarıklı’da (Reşika Rışkota) doğdu. Kürt bir ailede
büyüyen yazar, yaşadığı ülkenin politik mücadelesinden genç yaşta etkilenir. Bu mücadele onu cezaevleri ve sürgün hayatlarıyla tanıştırır.
Bitimsiz özgürlük arayışına adanmışlığına sürgünde devam eder. Evli
ve 6 çocuk babası olan yazar, birçok site ve gazetede yazarlık yapmaktadır. Bu mütevazı şiir denemelerinde de iç dünyasına doğru yol alır. İç
monologlardan doğan bir çığlığın yansımasıdır adeta her sözcük, ısrarla
özgürlüğü arayan bir akarsu misali.
YORUM GÖNDER