KANDİL GÜNLÜKLERİ (4.BÖLÜM)
KANDİL GÜNLÜKLERİ (4.BÖLÜM)
0 Yorum
522
13-12-2021

MİSAFİRHANEDE İLK GÜN 

Misafirhanede ilk günümüzde, pasaportlarımız ve telefonlarımız istendi ve isimlerimiz yazıldı. Geliş gerekçemizle ilgili bilgiler verdik. Genç yaşta gerilla kadınların kalabalık olduğu bir yerdi misafirhane. Düzlük bir alanda, derme çatma bir mutfak ve iki odanın bulunduğu bir yerden ibaretti. Sekilerle vadiye uzanan, içinde bolca meyve ağaçları ve birkaç asmadan ibaret küçük bir bahçesi vardı. Ramazan bayramının ilk günleriydi. Buraya gelenlerin büyük bir çoğunluğu çocuklarından haber alamayan ailelerden oluşuyordu. Misafirhaneye gelirken, Maxmur’a gitmek üzere bizimle gelen Taylan adında bir gerilla vardı. Yazınsal alanda partinin dört bin sayfalık bir dökümana sahip olduğunu bunu düzenlemek gerektiğine dair sohbetlerimiz oldu. Gürcan adında bir yazarın “Gerillanın Umudu “ adlı kitabını bize verdi. Eski bir gerillaydı, öğrendiğim kadarıyla sağlık sorunları yaşıyordu Maxmur’a gitme nedeni de buydu. Sohbet sırasında gitmeyi bir an ertelemeyi düşündü, biz gitmesi gerektiğini, geldiğinde görüşebilme imkanı olursa gelmesini söyledik. Kaldığımız süre içinde görüşme şansımız olmadı. 

Akşama doğru bizi karşılayan Türkiye Masası biriminden olan sorumlu geldi. Herkesle selamlaştı, insanların taleplerini not etti, bize de yarın için bir program yapacağını ona göre bizi bilgilendireceğini söyleyerek ayrıldı. Misafirhanenin ziyaretçileri sık sık değişiyordu. Bayramın da etkisiyle çok sayıda ziyaretçi gelmişti. Gelenlerden Dersimli olan bir ailenin oğlu İngiltere’den katılmıştı. “Bizim bu çocuk da buraya takılmış” deyince herkes gülmeye başladı. Hani burası tatil yeri de geçerken uğramış türünden bir açıklama mizahiydi gerçekten. Kendisinin yıllardır Londra’da yaşadığından, orta halli bir yaşam sürdüğünden, oğlunun evin tek oğlu olduğundan söz etti. Dağ koşullarında oğlunun sürdürdüğü yaşama bir türlü akıl erdiremiyordu. Oğlu, arkadaşlarının evinde bile tuvalete gitmezmiş. Son derece titiz bir çocuğun bu dağlarda yaşıyor olmasına şaşıyordu. Kaldığımız günün akşamı bahçe kısmındaki çadırlarda uyuduk. Üstümüzde ceviz ağaçlarının gece şarkısı, uzakta çakal ulumaları arasında geçen sohbetler yaptık. Sabah beş buçukta uyandık. 

Burada gün bu saatle başlar. Kahvaltı yaptık, gelen ziyaretçilerle sohbetler edildi. Gerilla grupları da sık sık değişiyordu. Kadın gerillalardan bir grup geldi. Ziyaretçilerle selamlaştı. Eski bir gerillaydı. Çatışma sırasında kolunun biri ciddi bir yara almıştı. Katlanmış halde duruyordu. Dersimliydi. O günlerde İran sınırını göstererek, büyük bir gerginlik yaşandığını, gerillanın hazırlık yapması gerektiğinden bahsetti. Gafil avlanmayalım diye de ekledi. İngiltere’den gelen aile bu arkadaşı bekliyordu. Anne oğluyla ilgili bilgi verirken bu gerillaya sarılarak ağladı. Gelen annelerin çoğu böyleydi. Çocuklarından bahseden her annenin gözyaşları dinmiyordu. Savaş gerçekliği böyle bir şeydi. Türkü’yle, Kürdü’yle, savaş kendi evlatlarını yiyordu. Çığlıklarla çocuklarını doğuran anneler, onları çığlıklarıyla uğurluyordu. Ölümün olduğu bir yerde kutsanan bir savaşın insani yanı nedir. M. Hardt - A. Negri, ‘İmparatorluk’ adlı çalışmalarında köle tacirlerini egemen anlayış içinde meşrulaştırırken, kara derililerin insan öldürürken duygusuz olduklarını, hatta işkenceye uğradıklarında dahi acı hissetmeyecek kadar insanlıktan çıktıklarına dair resmi ideolojiler ürettiklerinden bahseder. Sömürgeyi kutsallaştırmanın bir yolu olmak durumunda, öyle ya düşmanlık yarat ki savaşmak için haklı bir nedenin olsun. İdeolojide ‘kardeş’ olan ama hak temelinde nefret duygularıyla ötekileşen sömürgenin trajedisi her zaman aynı kodlarla işliyordu. İşte bu anneler nefret sarmalı içindeki bir anaforun çığlıklarıydı o gün.

MİSAFİRHANEDE İKİNCİ GÜN VE İLK GÖRÜŞME 

Misafirhanedeki ikinci günümüzde, içinde üç gerillanın olduğu bir araç gelip bizi aldı. Cemil Bayık’ı daha önce görüp görmediğimizi sordu. Çocukluk dönemlerimde gördüğümü söyledim. Yüzlerinde bir hoşnutluk vardı. Bu sohbet sırasında ilk görüşmeyi Cemil Bayık’la yapacağımız anlamına geliyordu. Araçla yaklaşık yirmi dakikalık bir mesafeydi. Araç bir noktada durduktan sonra birkaç saatlik yürüme mesafesini yaya olarak sürdürdük. Görüşme yerimiz iyi korunan ormanlık bir alandı. Bütün yerleşim yerlerinde olduğu gibi kıyısında bir dere akıyordu.

 Bizi üç gerilla karşıladı. Çay ikram ettiler, geliş nedenimizi biliyorlardı zaten. Çok fazla bir zaman geçmedi bir gerilla gurubuyla Cemil Bayık geldi. Sıcak bir karşılamaydı. Sanki bizi yıllardır tanıyor gibi davrandı. Bu tür çalışmaların barışa hizmet eden önemli çabalar olduğuna değindi. Bir süre sonra da görüşmemiz başladı. Yaklaşık üç buçuk saat süren bir görüşme oldu. Bu çalışmalar bir dosya olarak yayınlanacağı için görüşmenin içeriğine dair sadece PKK’nin ilk çıkışı ve bugüne nasıl gelindiğinin izini sürmek adına bir çalışmaydı. Sorularımıza çok sistematik cevaplar veriyordu. Bellek sağlamdı. Çoklu sorular soruyorduk, hiçbir ayrıntıyı atlamadan bütünlüklü yanıtlar alıyorduk. 

Görüşmemiz bittiğinde, buradan bir anı istediğimi söyledim. Bir kalem hediye etti. Sağlığını daha sormayı bitirmemiştim ki, devletin psikolojik harp uydurması dedi. Yıllar önce bir sıkıntıydı o da öyle abartılacak cinsten değildi diye yanıtladı. Ayrılmadan önce kendisinden bir isteğimizin olup olmadığını, burada rahat mısınız diye sordu. Teşekkür ettik, daha fazla oturmak istediğini ancak İtalya’dan gelen bir heyetle görüşmesi gerektiğini söyleyerek ayrıldı. Kandildeki ilk görüşmemiz böylece tamamlanmış oldu.

 İBRAHİN DAĞ

YORUM GÖNDER

ZİYARETÇİ YORUMLARI

BENZER KONULAR

EZDA

GÜLÜMSE ÖLÜM UTANSIN

ÜLKEMİN HARİTASIDIR YERYÜZÜNÜN ÇİZGİLERİ

CESUR RUHLARIN EYLEMİ - SANAT

8. SAKİNE CANSIZ FESTİVALİ

FAŞİZMİ YIKACAĞIZ ÖZGÜRLÜĞÜ KAZANACAĞIZ

SOLGUN SARI

İKLİM KAHVERENGİ

PATİKA

BİR YARA BİNLERCE ACI

DENGÊ ZÊ

GÖZYAŞLARIN HEZİL’E DÜŞMESİN

BAŞKA DİLDE ANNE OLMAK

SİZ DE 'GREV'E KATILIN !

KANDİL GÜNLÜKLERİ - YOLCULUK-(1.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (2.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (3.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (4.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (5.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (6.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (7.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (8.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (9.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (10.BÖLÜM)

KANDİL GÜNLÜKLERİ (11.BÖLÜM - SON)

BİR TANIKLIK ROMANI: EZDA

BİR İNCELEME; GÜNEŞİN VE ATEŞİN ÇOCUKLARI (1.BÖLÜM)

BİR İNCELEME; GÜNEŞİN VE ATEŞİN ÇOCUKLARI (2.BÖLÜM)

BİR İNCELEME; GÜNEŞİN VE ATEŞİN ÇOCUKLARI (3.BÖLÜM)

BİR İNCELEME; GÜNEŞİN VE ATEŞİN ÇOCUKLARI (4.BÖLÜM)

BİR İNCELEME; GÜNEŞİN VE ATEŞİN ÇOCUKLARI (5.BÖLÜM)

ZİWAN Çİ YO?

IVAN ALEKSANDROVİÇ GONÇAROV VE OBLOMOV (1812-1891)

ZİNDANDAN BİR KİTAP DAHA ÇIKTI

BESÊ ANUŞ’UN HAYATI ROMAN OLDU

BAGOK EZGİSİ

NAR SUYUNA BULANMIŞ DÜŞÜM

YPS GÜÇLERİNİN DİRENİŞİNİ ELE ALAN DİZİ: 'TAVA SOR'

NERÎNEK Lİ SER FİLMÊ REŞEBA

BİR YOL HİKÂYESİ

M. ŞOLOHOV VE DURGUN DON ÜZERİNE...

SESİNİ KURŞUN SESİYLE BİRLEŞTİREN DEVRİMCİ SANATÇI: HOZAN SERHAT

NAR SUYUNA BULANMIŞ ŞİİRLER

29'UNCU HÜSEYİN ÇELEBİ EDEBİYAT ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU

“NAR SUYUNA BULANMIŞ DÜŞÜM”

KISA BİR ÖN SÖZ

KOBANÊ’DE BİTMEYEN UMUTLAR

PRAKSİS’İN YENİ ALBÜMÜ FERMAN/DERMAN YAYINDA!