TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (9.BÖLÜM)
TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (9.BÖLÜM)
0 Yorum
556
30-12-2021

Kürdistan’da 9 yy. ve Sonrasındaki Durum:

a- Kürtlerin Bu Süreçte Gelişimi;

Bundan sonra Kürdistan üzerinde 9. yy’da önemli bir otorite boşluğu yaşanmaktadır. Bizans (Doğu Roma) İmparatorluğu, Bağdat Sünni Halifeliği’nin şemsiyesi altındaki Büyük Selçuklu Türk İmparatorluğu ve Atlantik Okyanusu’ndan Kızıldeniz’e kadar tüm Kuzey Afrika’ya hükmeden Şia Fatımi Halifeliği arasındaki çatışmaların yarattığı denge ortamında, belli bir sakinliğin yaşanmasına yol açmaktadır. Bu objektif durum Kürdistan’da büyük güçlerin olmadığı ya da yeterince kendilerini hissettirmedikleri bir gerçekliği ifade etmektedir. Kürdistan’ın her daim savaş alanı olması beraberinde gelişmemeyi, tahribatları ve yıkımı getirmiştir. Ortaya çıkan ya teslim olarak kendine yabancılaşma-ki bu ihanetin daha kökleşmiş bir halde sürdürülmesi demektir-, ya da kendi köklerine sarılarak kimsenin yetişemeyeceği dağlara-buda “medeniyetten uzak kalmayı-göğüslemek demektir. Kürtler bu topraklarda bu ikili durumu yaşamaya her zaman zorlanmışlardır. Kürt hanedanları arasındaki iktidar savaşları bu şekilde iktidarın kendi içinde sürekli değişmesine neden olmuştur. Komplo ve entrikalarla beraber Bizanslılardan, Araplardan, Selçuklulardan yana olanlar ya da onlardan iktidar mücadeleleri için destek isteyen kesimlerin sürekli varlığı istikrarı engellemiştir. Buna rağmen Bizans’ın batıya doğru çekilmesi ve Arap egemenliğinin kendi iç çelişkilerinden dolayı zayıflaması, Kürdistan’da yerel iktidarın gelişmesine neden olmuştur.

Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen 9. yy’da Kürdistan’da savaşın azalması ve görece zayıflaması beraberinde yeni gelişmeleri yaratmıştır. Birçok Kürt Beyliği daha geniş alanlara açılarak, beyliği aşan örgütlenmelere ulaşabilmiştir. Yine birçok aydın yetişmiştir. Bunların en önemlileri arasında bugüne ulaşmış birkaç Kürt aydını ve şairi şunlardır Ali Hariri, Baba Tahiri Hemedani, daha da önemli bir isim ise Şeddadilerin başkenti olan Gence’de dünyaya gelecek olan Nizami Gencevi’dir. Bugünkü Azerbaycan’dadır. Nizami Gencevi, Akılcı Felsefenin kurucusu olarak bilinir. Xemse yani “Beş Eser adlı geniş bir çalışması vardır. Hegel’in “Bizim düşüncelerimiz Nizami Gencevi’nin cebinden çıktı dediği söylenir.

Bu yüz yılda Kürdistan’da toplumlar daha çok kendi iç dinamiklerine dayalı bir gelişme seyrini yaşarlarken, dağlık alanlara yerleşmiş olan Kürtler aşiret yapılarıyla avantajlı bir durumu yaşamaktaydılar. Bir müddet Kürdistan üzerinde işgalci ve hegemon güçlerinin baskısının azalmasıyla Kürtler bu iç dinamiklerinden dolayı hızla bir gelişmeyi yaşadılar.

Yaşanan beyliksel ya da daha üst form gelişmeleri sıralarsak:

Şeddadlar Beyliği’ni (951-1164) örnek verebiliriz. Revadi Aşireti lideri Muhammed Şeddad tarafından kurulmuştur. Bu dönemde ortaya çıkan ilk Kürt Devleti, Şeddadilerin Azerbaycan’ın kuzeyinde kurdukları devlettir. Önce başkentleri Erivan yöresindeki Dabil (Dvin) idi. Sonradan Gence’yi başkent yaptılar. Gence Berba, Dubeyl, Beylekan ve Aran bölgesi hakim bir alandı. Aran’ın bugünün Azerbaycan ve Ermenistan bölgesi olduğunu ekleyelim. Şeddadi Kürt Hanedanlığı 1164’te Selçuk kralı Melik Şah tarafından ortadan kaldırıldı.

Hasnaviler (Hasanveyh) Devleti (959–1015): İkinci Kürt Hanedanı 959’da Cibal’de ortaya çıktı. Kurucusu Barzikani Aşireti reisi Hasanveyh bin Hüseyin’dir. Hasanveyh, Barzikani aşiretinin reisidir. Bu Kürt Devleti 1015 yılına kadar sürmüştür. Hasanveyh soyluluğu, iyi yönetimi ve ahlakıyla övülmektedir. Dinever (İran, Kermanşah bölgesi), Hemedan, Nihavend ve Şehrizor’a hükmetmiştir. Başkentleri Sermac’tır.

“Fedlavi Hanedanlığı (LOR) (913-1424): Loristan Bölgesi Bedir ve Mansur kardeşler tarafından yönetilirlerdi. Şam’ın Şımak dağı bölgesinden buraya göç eden Kürt aşiretlerle daha da güçlendi. 1248 ve öncesinde Hezer Esef döneminde çok güçlenir ve Halifeden hediyeler alır. 1258 de Hulagu Han Bağdat’ı alır ve bu hanedanlıkla savaşır ve beyleri Tekleyi öldürür. Bundan sonra hanedanlık Hulagu’ya bağlı yaşadı. 1393 te Timur bu bölgeye geldiğinde hakimiyetine alarak beyliği kendisine bağladı. Birkaç bey daha bu yönetimi 1424 te kadar sürdü. En son Timur’un torunu Mirza İbrahim tüm Loristan’ı egemenliğine aldı. (Ataların Karşılaşması, Cemal Reşid Ahmed)

En önemli gelişme ise başkenti Silvan olan Mervani Devleti’dir (985–1096). Bu devletin kurucusu Humeydi aşiretinden Bad’dır. Bu devlet Meyya Farqin (Silvan) ve Amed’i merkez olarak almıştır. Hemdanilerle yapılan bir savaşta Bad öldürülür ve yerine yeğeni Ebu Ali Hüseyin bin Mervan geçer (991). Bu hanedanlık 1085/1096 da Selçuklular tarafından ortadan kaldırılır.

Mervani Devleti tüm Amed, Nusaybin ve Cezire bölgesini kontrol etmiştir. Mervani Devleti yüz yıl kadar yaşayabilmiştir. Silvan’a surların dışından su getirip bir su şebekesi şeklinde alt yapı oluşturmuşlardır. Mervaniler, bölgede yayılan Hariciliğin yolunu kesip Hanefiliğe ve Malikiliğe göre daha tutucu olan Sünni mezheplerden Şafiiliğin, Kürtler arasında yayılıp dominant duruma gelmesine önderlik etmişlerdir. Böylece egemenlerin ruhuna bir nevi işlemiş olan işbirlikçi karakteri sürdürmeye devam etmişlerdir.

Diğer Kürt Beylikleri’ne geçmeden önce Farqin’e- Ermeniler Tigranokerta demişler-kuruluşuna ilişkin anlatılan bir mitolojik öyküyü buraya almak iyi olabilir.

Cemal Reşid Ahmed, Ataların Karşılaşması adlı yapıtında Evliya Çelebi Seyahatnamesinde alıntılayarak Farqin’e ilişkin çok ilginç bir mitolojik anlatımda bulunuyor.

“Kürtlerin yaratılış öyküsü: Vakainüvis Mığdisi’ye göre Nuh Tufan’ından sonra inşa edilen ilk kasaba Sincar ve Meyyafarkin (Silvan) kalelerinin yakınlarındaki Judi kasabasıydı. Judi kasabası Nuh Peygamber’in topluluğundan, 600 yıldan daha fazla yaşayan ve Kürdistan’ı her yanını enine ve boyuna dolaşan Melik Kürdim tarafından yönetiliyordu. Bu Melik Kürdim, Meyyafarkin’e gelince buranın havasından hoşlandı. Ve buraya yerleşti. Birçok çocuğu ve torunu oldu. Kendi başına İbranice’den başka ayrı bir dil icat etti. Bu dil ne İbranice, ne Arapça, ne de Farsça Daraca ya da Pehlevice değildi. Ona hala Kürdim dili deniliyor. Böylece Meyyafarkin’de yaratılan Kürt Dili şimdi bütün Kürdistan’da konuşuluyor. Adını Nuh Peygamber’in topluluğundan Melik Kürdim’e borçlu Kürdistan ucu bucağı olmayan kayalık dağlardan oluştuğu için sözcükler ve söyleyiş bakımından biri birinden farklı on ikiden fazla Kürtçe lehçesi var. Bu yüzden birbirlerinin sözlerini anlamak için tercüman kullanırlar diyerek yüz yıllar sonra bile yaşanacak olan bu sorunu 500 yıl önce tespit etmiş oluyor.

Annaziler (991–1118), Muhammed bin Annaz tarafından 991’de kurulmuştur. 1117’ye kadar bu hanedanlık hüküm sürmüştür.

“Bûweyhî Beyliği (934-1062): Eski Sasani meliklerinden Behram Gorun neslinden gelen Ebu Şüca Bûweyh, Deylem dağlarındaki Bercenkiaver Kürt kabilesinin reisi idi. Ebu Süca’nın oğlu önce Hemedan’ın güneyindeki KERÇ şehrine vali oldu. Daha sonra güneydeki ve çevredeki birçok şehri kendine bağladı. (932-933 yıllarında) güçlenen Ali kardeşi Hasan ve Ahmet yardımlarıyla Karzu ve Şiraz şehirlerini de aldı. Bağdat Halifesi Kahır Bilal bu üç kardeşin kurduğu hanedanlığı çaresizlikten kabul etti. Ahvaz ve Huzistan şehirleri de 940 yıllarında alındı. Mezhep olarak Şii idiler.

Bûweyhoğulları taht kavgalarından zayıf düştüler. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey DANDANAKAN da onlarla savaştı. Bu savaşta beli kırıldı. Daha sonra 1041 yılında tekrar savaştı ve onları yenilgiye uğrattı. Tuğrul 1055’te BAĞDAT üzerine yürüdü. Halifeyi tahtan uzaklaştıran Bûweyoğullarını Bağdat’ta da yenilgiye uğratarak Mervanilere sığınan Halifeyi geri getirerek tahta oturttu. Kız kardeşini halife ile evlendirdi. 1062 de Musul’daki Bûweyoğullarından olan Ebul Nasır Hüsrev Firoz Tuğrula bağlılığını ilan ederek onların egemenliğine girdi. Böylece Bûweyoğullarının sonu geldi. (Ataların Karşılaşması, Cemal Reşid Ahmed)

Şerefhan’ın Büyük ve Küçük Lor olarak tanımladığı yerler batı İran’daki Loristan’dır. Bunlardan Büyük Loristan, eyalet valilerinden Fedlavi (Fadlawayh, Fazlaveye) yönetimi yıllarında (1060–1124) bağımsız olmuştur.

“Hurşitoğulları Hanedanlığı (LOR, 1156- 1534): Birçok Kürt Aşireti 1156 dek doğrudan doğruya halifeliğe bağlıydılar. Bölgeye Arap yöneticiler atanıyordu. Selçukluların emrinde olan Hüsameddin Şuhlu döneminde, Kürt Cengrevi aşiretinden Hurşidin iki oğlu bölgeye hakimiyet kurdular. Birçok Türk Beyi bu bölgeyi almak üzere savaşlara giriştiler. En son Hüsameddin Halil (Türk) bölgeyi ele geçirir. 1243’te Bağdat’ta bulunan Şah Süleyman halifenin yardımıyla Hüsameddin’i (Türk Beyi) yenilgiye uğratarak yine Hurşitoğullarının hakimiyetini sağlar. 1258’de Moğolların saldırısıyla yine iktidar el değiştirdi. Birçok iç çatışmalarla beylik sürekli el değiştirdi. (Ataların Karşılaşması, Cemal Reşid Ahmed)

Eyyubiler (1175–1250), meşhur bir Kürt Hanedanlığı’dır Revadi aşiretindendir. Sallahaddin’in asıl adı Yusuf’tur. Sallahaddin’i genişçe anlatmadan önce bir küçük not düşmekte yarar vardır. Yukarıda ki Kürt Beylikleri’ni ve onlara liderlik yapmış olan Kürt egemenlerinin isimlerini verirken, hepsinin ortak noktası “bin yani oğlu (bin Arapça oğul demektir) kelimesinin kullanılmasıdır. Kürt Egemenleri kendi isimlerini söylerlerken, Arapça isim takmaya özen gösterirler. Bunu söylemeseler belki de “sihir bozulur korkusu, hepsinde ortak nokta olmalıdır. Eyyubi ailesi, Kuzey Azerbaycan’da Dvin bölgesinde yaşayan Kürt Aşiretler Birliği, Hizbaniye’nin Revadi koluna mensupturlar. Eyyub’un küçük kardeşi ve Sallahaddin’in (Yusuf’un) amcası Şirkuh’dur. Tarihin en hızlı savaşçılarından biri olarak bilinir. Şirkuh, Kürdistan topraklarında büyümüş hakiki bir Kürt savaşçısı olarak, belki de ataları olan Medlere yaklaşan en önemli Kürt savaşçısı ve komutanıdır.

Şirkuh ya da Şergo, ŞER-KOY -Dağın Aslanı- anlamına geliyor. Selahaddin Eyyubi’nin Sallahaddin Eyyubi olmasını sağlayan komutandır ve özbeöz amcasıdır. Ve denir ki Sallahaddin’in yükseldiği Kahire Seferi’ne adeta onu yakasından tutarak, zoraki yanına alarak götürendir. 1169 yılında Kahire’yi Şirkuh aldıktan kısa bir süre sonra, 23 Mart 1169 yılında vefat edecektir. Yerine Sallahaddin geçecektir. Ancak Sallahaddin’e geçmeden önce birkaç sözü Şirkuh üzerine tarihte hak ettiği yeri alması için söylemek gerekir.

Usta bir taktiksiyen olan Şirkuh hiçbir şeyi tesadüfe bırakmayacak kadar aklıselimi kullanandır. Öyle ki bir eylemde sonuç kesin değilse, buna yanaşmaz. O sonucu kesin olanı kabul edendir. O düşmanla her yerde karşılaşmaz. Kendisi ne zaman isterse orada karşılaşandır. Özcesi ataları olan Kürtlerin Tarihi içerisinden süzülüp gelen vur-kaç taktiğini ustaca uygular. Ancak gerektiğinde bıçak kemiğe dayanmış ise de hiçbir riskten çekinmeyecek kadar da gözü karadır.

Ve peşine taktığı düşman güçlerini, çölün derinliklerine sürüp çölün acımasızlığa bıraktıktan sonra tarihin en hızlı yürüyüşüyle en hızlı fethini hiçbir engelle takılmadan gerçekleştirecektir. Adeta 1500–2000 km’lik yolu hızlı atlarıyla beklenmeyen bir hızla güneyden kuzeye hem de binlerce atlıyla yönelerek İskenderiye’nin önünden çıkarak şehri fethedecektir. İskenderiye Halkı’nın haçlılardan korkusu da buna eklenince, Şirkuh görkemli bir fatih gibi karşılanır.

Şaver ve Haçlılar bu durum karşısında şoke olmuşlardır. Tüm güçleriyle onu Mısır’ın güneyinde ararken Şirkuh’u en kuzeyde İskenderiye’yi fethederken göreceklerdir. Bu bir askeri dehanın şimşek hızında ki eylemidir. Hem de tek bir kayıp vermeden yapılan bir eylemdir bu!

Kendi yanında yetişen genç Kürt Savaşçı Nasır’ı elçi olarak Mısırlılara gönderdiğinde, Mısırlıların genç Kürt savaşçısı olan Nasır’ın başını kesip Şirkuh’a geri gönderdiklerinde söylediği şu sözler de oldukça anlamlıdır Benim gibi dağlardan gelen bu çocuğun başı üzerine yemin ediyorum. Şaver’in kellesini koparacağıma yemin ediyorum. Hiçbir şey onu hayatta tutamaz. Ne Frankları, ne hadımları, ne de Halifesi. Hepinizin önünde ant içiyorum. Eğer başaramazsam ruhum cehennemde çürüsün diyecektir. Ve Şirkuh 1169 yılında Kahire şehrine girerek fethetmesinden sonra yapacağı ilk iş halkın gözü önünde Şaver’in-Mısır’ın veziri ve Nasır’ı katleden kişinin -kendi elleriyle başını kesecektir. Ve ardından da “Nasır’ımızın intikamı alındı şimdi! diyecektir. Evet, bu da Şirkuh’tur!

ŞEHİT KASIM ENGİN

YORUM GÖNDER

ZİYARETÇİ YORUMLARI

BENZER KONULAR

SON MED KRALI ASTİYAGES VE HARPAGOS’UN İHANETİ MEDLER

TANRI VE TANRIÇA ARASINDAKİ SAVAŞ

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (GİRİŞ)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (1.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (2.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (3.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (4.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (5.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (6.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (7.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (8.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (9.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (10.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (11.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (12.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (13.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (14.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (15.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (16.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (17.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (18.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (19.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (20.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (21.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (22.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (23.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (24.BÖLÜM)

NEOLİTİKTEN GÜNÜMÜZE TANRIÇALAR

MİTOLOJİLERİN GÜCÜ NEDİR

TANRI VE TANRIÇA ARASINDAKİ SAVAŞ

TANRIÇA KÜLTÜRÜNE YÜREĞİNİ VE ZİHNİNİ DAYAYAN KÜRT ASILLI HİTİT KRALİÇESİ PUDUHEPA

YAŞAMIN KATLİ OLARAK UYGARLIK(1.BÖLÜM)

İSMAİLİLER HAREKETİ (1.BÖLÜM)

YAŞAMIN KATLİ OLARAK UYGARLIK(2.BÖLÜM)

İSMAİLİLER HAREKETİ (2.BÖLÜM)

KARMATİLER

KARMATİLER (2.BÖLÜM)

KARMATİLER (3.BÖLÜM)

KARMATİLER VE HALLAC–I MANSUR

DEVLET Mİ, DEMOKRASİ Mİ

BUDUHEPA

KRALİÇE NEFERTİTİ

KARANLIKLARI YIRTAN IŞIK: SÜHREVERDİ (1.BÖLÜM)

KARANLIKLARI YIRTAN IŞIK: SÜHREVERDİ (2.BÖLÜM)

HAKİKAT ARAYIŞÇILARININ SERÜVENİ: ZERDÜŞT

HAKİKAT ARAYIŞÇILARININ SERÜVENİ – HERMES

HAKİKAT YOLCULARININ SERÜVENİ: BUDHA

HAKİKAT YOLCULARININ SERÜVENİ: BRAHMANİZM

MİTRA VE TARİHSEL ÖNEMİ