HAKİKAT ARAYIŞÇILARININ SERÜVENİ: ZERDÜŞT
HAKİKAT ARAYIŞÇILARININ SERÜVENİ: ZERDÜŞT
0 Yorum
347
19-09-2022

Ne zaman yaşadığına dair farklı rivayetler vardır. Bunun anlamı, Zerdüşt’ün de Hermes’e benzer bir şekilde döneme damga vuran bir kültür yaratıcısı olduğudur. Yarattığı kültür bir süre toplumlar üzerinde hakim olduğu için değişik dönemlerin kişiliği olarak bugüne yansımıştır. Zerdüşt felsefesi, ahlak anlayışı olarak bize ulaşanlar daha çok üçüncü Zerdeşt olarak kabul ediliyor. Tarihte Zerdüşt’ün yaşadığı çağlar olarak iddia edilen yıllar şöyledir;

I. Zerdüşt: Yaklaşık olarak M.Ö. 3000 yıllarında Mahabat’ta yaşayan,

II. Zerdüşt: Yaklaşık olarak M.Ö. 2040 yıllarında Haşeng’te yaşayan (Hz. İbrahim olduğu da söylenir),

III. Zerdüşt: M.Ö. 660 yılında yaşayandır.

Zerdüşt, hem filozof hem de peygamber olarak bilinir. Bunun anlamı hem peygamberler hem de filozofların bir çok noktada ondan etkilenmiş olduğudur. Yaşadığı dönem tek tanrılı dinlerin doğuş ve gelişim aşaması, aynı zamanda felsefenin ön sürecidir. Bir çok şeyi ondan almışlardır. Zerdüşt, felsefi düşünceye ve dinsel yönteme geçiş aşamasının düşünce yapısını inşa etmiştir. Zerdüşt’ün düşünce yöntemi her ikisine de temel olmuştur. Çıkışlarında etkili olmuş, yol gösterici olmuştur. Zerdüşt’ün görüşünden, dünyaya çağlarca yön verecek iki temel düşünce yöntemi doğmuştur. Din ve felsefenin bazen tamamen karşıt uçlarda seyretmesi, oysa birbirinden etkilenen karakterli olmaları belki de beslendikleri bu ilk ana kaynaktaki ortaklıkları nedeniyledir.

Zerdüşt’e göre dünya dört evrede oluşmuştur. İlk evrede iyilik ve kötülük ortaya çıkmıştır. İkinci evrede dünya karanlık, felaket ve kötülüklere gömülür. Üçüncü evrede iyilik ve kötülük arasındaki mücadelede iyilik başarılı çıkar. Dörtüncü evrede ise her türlü kötülük ve karanlık yok olacaktır.

Zerdüşt’ün bu dört aşama ile dile getirdiği süreçlerin ilki dünyanın oluşum aşaması, ikincisi yaşanan tufanla insanlığın yaşadığı felaketler, aslında insanlığın gelişimiyle insanlığın başına gelenlerdir. Üçüncü dönem Zerdüşt’ün kendin dönemini ifade eder. Adalet-hak arayışı, kötülüklere karşı mücadeleye başlaar. Zerdüşt bu mücadelede iyilik adına bir başarı sağlar. Dördüncü aşama ise gelecektir, iyiliği devralan yeni nesiller kötülüğü tamamen yok edecektir. Zerdüşt evrenin akışını oluşumdan, insanlık yaşamının serüvenine kadar aydınlık ve karanlık felsefesi ile açıklamıştır.

Zerdüşti kaynaklardan yaratılışa ilişkin anlatımlar içinde çeşitli farklılıklar olsa da en eski kaynaklardan evrenin sınırsız, uçsuz bucaksız, sonsuz bir boşluktan ibaret olduğu anlatılır. Zerdüşt’e göre bu boşlukta ışığın hiç bir biçimde dışarı sızmadığı sonsuz aydınlık bir yer vardır. Burası iyiliğin, doğruluğun, aklın, bilgeliğin ve ışığın dünyasıdır. Ahura Mazda’nın (Spenta Mainyu) mekanı olan bu sonsuz aydınlık hiç bir güç tarafından yaratılmamıştır. Yani ezelden beri kendiliğinden var olduğuna inanılır. Ahura Mazda’nın yeri dışşındaki her yer ise sonsuz karanlıktır. Kötülüğün, yalanın, karanlığın dünyası olarak kabul edilen bu yer Ahriman’a (Angra Mainyu) aittir. O da kendiliğinden vardı. Ve onu da yaratan herhangi bir güç yoktu. Bu iki ruhsal güç sonsuzluk içinde birbirinden habersiz yaşıyorlardı. Bir süre sonra kötülüğün simgesi karanlık Ahriman, aydınlık Ahura Mazda’yı fark eder. Kendi dışında hiç bir şeyin varlığına tahammül edemeyen karanlık, aydınlığı yok etmeye karar verir.

Ahura Mazda’ya karşı saldırıya geçer. Aydınlık, karanlığın kendisini yok etmek için saldırıya geçtiğini fark edince karanlığa karşı mücadeleye başlar. Böylece iki zıt güç bir savaşıma başlamıştır. İyinin ve kötünün mücadelesi bu şekilde evrensel oluşumla başlamıştır ve iyi üstün gelinceye kadar hep devam edecektir. Bu aynı zamanda Zerdüst felsefesinin dualistik yapısını ifade etmektedir. Zerdüşt felsefesine göre, dualite evrenin yaratımıyla açığa çıkmıştır. Hatta evren dualitenin zıt taraflarının savaşı sonucu yaratılmıştır. Zerdüşt’e göre dualite çelişki yaratır. Çelişki ise hareketi oluşturur. Eğer çelişki olmazsa hareket olmaz. Hareket olmazsa hiçbir şey oluşmaz. Zerdüşt’e göre her şeyin temelinde, oluşumun temelinde hareket vardır.

İşte felsefeninn temel alanlarından biri olan ontoloji yani varlığın doğası sorunu, varlık-yokluk ikilemi Zerdüşt tarafından felsefenin tüm hakikat arayışçılarının gündemine bu şekilde konulmuştur. Aslında asıl cevabı da en başta Zerdüşt vermiştir. Yine de bundan sonrasında da çıkan tüm filozoflar ve felsefi akımlar bu soruya yoğunlaşacak ve cevap arayacaklardır.

Zerdüşt’e göre madde, bu iki tarafın yani aydınlık ile karanlığın savaşımı esnasında oluşmuştur. Her iki taraf da kendi özelliklerinden madde yapıyorlar. Maddeyi ilk yapan ise Ahura Mazda’dır. Bunun anlamı, maddeyi ilk yaratanın ışık olduğudur. Işık maddeyi kendisinden oluşturmuştur.

Işığın canlılığı yaratan kaynağı olarak güneş ve toplum yaşamında kullanılan hali olarak ateş Zerdüştlük’te kutsaldır. Ateş, sönmemeli hep yanmalıdır. Tapaınaklarda ateşin sürekli yanık kalmasından sorumlu olan Mag Rahipleri vardır. Ateş, güneş yaşamsal oldukları kadar, aydınlanmayı bilinci de temsil ediyor. Zerdüştlük kültür olarak bir çok boyutuyla unutulsa da ateşin ve güneşin kutsallığı Kürtler içinde hala unutulmamıştır. Kürtlerin ateşin ve güneşin çocukları olmaları, Kürtlerin ateşi hala çok sevmeleri, Kürdistan’da hala güneşe inancın sürmesi bu tarihsel köke dayanıyor olmalı.

Zerdüşt’ün kutsal metinleri Gata’lardır. Kürtçede ‘söz’ anlamına gelen ‘gotin’ ile aynı kökenli bir kelime olmalı. Zerdüştlüğe dair elimize ulaşan belge olan Avesta’nın bölümlerine gata denir.

Ahlak felsefesi Zerdüşt’ün evren anlayışında bile yansımaktadır. Karanlığa karşı aydınlık kazanacaktır. Zerdüşt’e göre aydınlık ve karanlık arasında bir mücadele olsa da, dünyada düzeni oluşturan Ahura Mazda’dır. Zerdüştlükte yaşam felsefesi, iyi kötü, yalan doğru arasında mücadeleyi esas alır. Ahura Mazda’nın düzen kuruculuğu gibi, insanlar da her zaman iyi, doğru olanı aramalıdır. İyi kötü, doğru yalan, aydınlık karanlık sürekli vardır. Ama insan bunlar arasında her zaman iyi, güzel ve aydınlık olanları seçmelidir. Bu da bilgeliği gerektirir. Zerdüşt ahlakının temeli iyi düşünce, iyi söz ve iyi iştir. Bugün Önderliğin belirttiği fikir, zikir, eylem ile aynı anlama gelmektedir.

Zerdüştlükte de melekler, cennet, cehennem kavramları vardır. Yine iyilerin geçip, kötülerin geçemediği sırat köprüsü, cinvat köprüsü olarak ilk Zerdüştlükte vardır. Tek tanrılı dinler bu kavramları Zerdüştlükten almışlardır. Zerdüşt, tanrıya karşı özgür bir irade duruşunu ifade eder. Ona; ‘söyle sen kimsin’ diye hitap ederek, tanrıyı da sorgular. Bu hem cesaret hem de özgür bir iradenin göstergesidir.

Tarım ve hayvancılık kutsaldır. Doğa kutsaldır ve canlıdır. Toprağı incitmemek, doğaya zarar vermemek esastır. Memeli hayvanların öldürülmesi yasaktır. Zerdüşt’ten önceki dönemde hayvanları tanrıya kurban etme adına işkence yapılmaktadır. Zerdüşt bunu engeller ve hayvan öldürülmesine sınır koyar.

Kadın kutsaldır, kadın ve erkek eşit ele alınır. Bu hem yaşamda, hem de din anlayışında böyledir. Zerdüştlük kültüründe kadın kültüründen etkilenme vardır. Kadın kültürünün temel özelliklerini Zerdüştlükte görebiliyoruz. Bu anlamda devamıdır. İktidarın kurumsallaştığı, devletin hegemonik karakter kazandığı bir dönemdir. Kadın kültürünün özgürlük, eşitlik ve komüünal karakteri dönemin bilge kişiliklerince tekrar canlandırılmaktadır. Semitik topluluklarda peygamberlik kültürü toplum yaşamını düzeltme arayışı olarak öne çıkarken, Aryen toplumların özgürlük arayışı, Zerdüşt, Mani gibi yarı filozof yarı peygamber kişiliklerde somutlaşmaktadır. Bu, iki toplumsal karakterin tarihsel şekillenişinden kaynağını almaktadır. Aryenler tanrıça kültürüne dayanırken, Semitik toplumlar mitolojik dönemin zihniyetine dayanırlar.

ŞEHİT ZİLAN-ZEYNEP KINACI ÖZGÜR KADIN AKADEMİSİ

YORUM GÖNDER

ZİYARETÇİ YORUMLARI

BENZER KONULAR

SON MED KRALI ASTİYAGES VE HARPAGOS’UN İHANETİ MEDLER

TANRI VE TANRIÇA ARASINDAKİ SAVAŞ

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (GİRİŞ)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (1.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (2.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (3.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (4.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (5.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (6.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (7.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (8.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (9.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (10.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (11.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (12.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (13.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (14.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (15.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (16.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (17.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (18.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (19.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (20.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (21.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (22.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (23.BÖLÜM)

TARİH ŞİMDİDİR-KÜRDİSTAN TARİHİNE ÖZLÜ BİR BAKIŞ (24.BÖLÜM)

NEOLİTİKTEN GÜNÜMÜZE TANRIÇALAR

MİTOLOJİLERİN GÜCÜ NEDİR

TANRI VE TANRIÇA ARASINDAKİ SAVAŞ

TANRIÇA KÜLTÜRÜNE YÜREĞİNİ VE ZİHNİNİ DAYAYAN KÜRT ASILLI HİTİT KRALİÇESİ PUDUHEPA

YAŞAMIN KATLİ OLARAK UYGARLIK(1.BÖLÜM)

İSMAİLİLER HAREKETİ (1.BÖLÜM)

YAŞAMIN KATLİ OLARAK UYGARLIK(2.BÖLÜM)

İSMAİLİLER HAREKETİ (2.BÖLÜM)

KARMATİLER

KARMATİLER (2.BÖLÜM)

KARMATİLER (3.BÖLÜM)

KARMATİLER VE HALLAC–I MANSUR

DEVLET Mİ, DEMOKRASİ Mİ

BUDUHEPA

KRALİÇE NEFERTİTİ

KARANLIKLARI YIRTAN IŞIK: SÜHREVERDİ (1.BÖLÜM)

KARANLIKLARI YIRTAN IŞIK: SÜHREVERDİ (2.BÖLÜM)

HAKİKAT ARAYIŞÇILARININ SERÜVENİ: ZERDÜŞT

HAKİKAT ARAYIŞÇILARININ SERÜVENİ – HERMES

HAKİKAT YOLCULARININ SERÜVENİ: BUDHA

HAKİKAT YOLCULARININ SERÜVENİ: BRAHMANİZM

MİTRA VE TARİHSEL ÖNEMİ