EFRÎN MUTLAKA ÖZGÜRLEŞTİRİLECEK
Efrîn’in uluslararası komployla Türk devletine teslim edildiğini söyleyen Murat Karayılan, devrimci halk savaşıyla mutlaka özgürleştirileceğini kaydetti.
Efrîn’in 3’üncü işgal yıl dönümü vesilesiyle Ronahi Tv’ye röportaj veren PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, Efrîn halkının ve Efrîn Kurtuluş Güçleri’nin (HRE) mücadelesini selamlayarak, herkesi ulusal birlik ruhu ve siyasetiyle bu mücadele etrafında kenetlenmeye ve Efrîn’i özgürleştirmeye çağırdı.
Türk devletinin Efrîn’de her gün suç işlediğini, etnik temizlik ve soykırım uyguladığını belirten Murat Karayılan, ENKS’nin bu gerçeği görmeden Türk devleti ile geliştirdiği işbirliğine de tepki gösterdi. ENKS’ye Türk devlet gerçeğini görme çağrısı yapan Karayılan, Türk devleti ve çeteleri her gün Efrîn’de işgal ve soykırım suçu işlerken ENKS’nin siyaset ve diplomasi adı altında kurduğu ilişkinin kabul edilemez olduğunun altını çizdi.
Efrîn için “ulusal siyaset gerekli” diyen Karayılan, tüm Kürt siyasi güçlerinin buna göre bir tutum sahibi olmalarını belirten, Karayılan ayrıca, hem Efrîn’de kalan hem de Şehba’da bulunan Efrînlilerin yürüttükleri mücadelenin kutsal olduğunu belirterek, tüm Kürt Efrîn halkının bu mücadelesine sahip çıkması çağrısı yapıt.
Newrozun ulusal birlik mücadelesi açısından önemine de değinen Karayılan, herkesin 2021 yılı Newroz’unu Kürt ulusal birliği açısından tarihsel ve güncel önemine dikkat çekti.
Murat Karayılan’ın Ronahi Tv’de yayınlanan özel röportajı şöyle:
NEWROZ’U ULUSAL BİRLİK RUHUYLA KUTLAYALIM
Bölge halkı tarih boyunca sürekli olarak bir direniş içinde. Yeni bir Newroz’u karşılıyoruz. Sizce bu Newroz nasıl karşılanır?
Newroz’u tüm bölge halklarına ve şehit annelerine kutluyorum. Çağdaş Kawa Mazlum Doğan şahsında da tüm devrim şehitlerini anıyorum. Yine Şoreş arkadaş şahsında Garê Direnişi’nde Mazlum Doğan’ın mücadele ve direniş ruhunu yeniden zirveleşti. Şoreş arkadaş şahsında tüm Garê şehitlerini anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyor ve Kürdistan’ı özgürleştirene kadar mücadele yollarının takipçisi olacağımızın sözünü veriyorum.
Newroz bu yoldaşlarımızın direniş ve kahramanlığıyla kendisini yeniliyor. Newroz Kürt halkımızın tarihinde, direniş, ulusal birlik ve özgürlük günü olarak biliniyor. Tarihte böyle yer edindi. 2021 yılı Newroz’unu son derece önemli gelişmelerin olduğu bir dönemde karşılıyoruz. Bu dönemde halkımızın ulusal birliğe çok daha fazla ihtiyacı var. Kazanımlarımız her zamankinden daha fazla işgalci sömürgeciliğin saldırılarına maruz kalıyor. Dolayısıyla da halkımız birliğe daha çok ihtiyaç duyuyor. O açıdan bu kutsal gün vesilesiyle tüm kurum, örgüt ve Kürdistani partilere ulusal birliği sağlama çağrısı yapıyorum. Bu tarihsel dönemde kazanımlarımızı korumak için biz de ulusal bir siyaset oluşturmalı, iç bütünlüğümüzü oluşturabilmeliyiz. Halkımızın en temel ihtiyacı budur ve bu konuda kesinlikle başarılı da olmak durumundayız.
Biz Kürdistan özgürlük gerillası olarak her türlü saldırıya karşı, halkımızın kazanımlarını savunmak için sorumluluklarımızı yerine getireceğiz. Garê zafer ruhuyla, Heftanin direniş ruhuyla, her ne saldırı gelişirse gelişsin cevap verebilecek ve halkımızın kazanımlarını koruyabileceğiz. Bugün her zamankinden daha fazla da kararlıyız.
Özelikle 2021 Newroz Bakurê Kurdistan için de son derece önemlidir. Çünkü düşman savaşta kaybediyor. Birçok alanda tıkanmış, bir kriz yaşıyor. Ama saldırılarını da yoğunlaştırmıştır. Soykırım siyasetini her tarafa yaymaya çalışıyor. O açıdan bu Newroz’da halk kutlamaları, halkın bu kutlamalara katılımı başta Amed olmak üzere tüm ülkede bunu gerçekleştirmeleri son derece önemlidir. Kendisini kürdüm diyen herkes ve Kürt olmasa da, Kürtlerin yaşamasını isteyen herkes bu yılki Newroz’a katılmalıdır. Bu şekilde tüm dünyaya ne olduğumuzu ve kim olduğumuzu göstermeliyiz. Bu saldırılara, haksızlıklara cevabımızın ne olduğunu Newroz’a katılımımızla göstermeliyiz. Özellikle Bakurê Kurdistan halkımızda beklentimiz budur. Kadınlar ve gençler daha çok örgütlenmeli. Renklerimizle Newroz’u kutlamalıyız. Direniş ruhunu büyütmeliyiz. Tüm halkımız bu süreçte kendi içinde daha fazla bütünlük hareket etmeli. Garê zafer ruhuyla kazanacağız, gelecek bizimdir.
İŞGAL ULUSLARARASI KOMPLOYLA GERÇEKLEŞTİ
Bugün Efrîn işgalinin 3.yıl dönümü. Kürtler için Efrîn bir yara durumunda. Sizce Efrîn nasıl bir planla işgal edildi, sadece Türklerin işgali mi yoksa planda başka güçler de var mıydı?
Efrîn’de bir işgal durumu yaşandığı doğrudur. Ancak buna karşı çok görkemli bir direniş yaşandı. Çağın Direnişi yaşandı. Kahramanlık destanları yazıldı. O destanları yazan, Çağın Direnişi şehitlerini Karker ve Avesta arkadaşların şahsında saygıyla anıyor, anıların önünde eğiliyor ve kendilerine verdiğimiz sözü yineliyorum. Efrîn düşmana kalmayacak ve kesinlikle özgürleştirilecektir. Şehitlerimizin anılarını, hayallerini kesinlikle gerçekleştireceğiz.
Her şeyden önce Efrîn’de görkemli bir direniş yaşandı. Fakat Efrîn, Türk devleti ile Rusya arasında yapılan anlaşmayla işgal edildi. Siyasi ve ekonomik çıkarlar temelinde anlaştılar ve Efrîn bu şekilde işgal edildi. Bu hakikatin bir yönüdür. Ancak esas olan, Efrîn’in Uluslararası komplo çerçevesinde işgal edildiğidir.
Efrîn’in işgalinde bu iki devlet sadece görünen kesimlerdi. Ancak Efrîn’in işgaline göz yuman, alan açanlar komplocu güçlerdi. Nasıl ki bu güçler 15 Şubat 1999’da Önder Apo’yu kaçırarak Türk devletine teslim ettilerse, Efrîn için de plan yaparak Türk devletine teslim ettiler. Hatta Serekaniye ve Gire Spi de böyle oldu. O daha fazla açıktan yapıldı. Trump ile Erdoğan arasında yapılan anlaşma o dönem sadece Serekaniye ve Gire Spi’yi de içermiyordu. Trump o dönem bunlar DAİŞ’in tutsaklarının sorumluluğunu üzerine almış dedi. Peki neredeler bu tutsaklar. Heseke ve diğer kentlerde. O halde neden böyle diyor? Demek ki plan yapmışlar. Ama daha sonra büyük tepkiler gelişince, YPG-YPJ direnişi gelişince, Rojava halkının direnişi gelişince ve en önemlisi de dünya kamuoyunda halkların bu komploculara karşı büyük tepkisi gelişti. Onun için de Trump sözcüsünü göndererek anlaşma yaptırdı. Burada da ortaya çıktı ki, uluslararası komplo öyle denildiği gibi güçlü değildir. Tasfiye edilebilir. Rojava Devrimi Suriye geneline örnek teşkil etmesin, demokratik bir Suriye inşa edilmesin diye böyle yaptılar. Demokratik Suriye’den korkuyorlar. Çünkü bu şekilde Ortadoğu’da demokratikleşme kapısı açılmış olacak. Bunun önünü almak için harekete geçtiler. Küresel güçler Rojava Devrimi’nden korkuyorlar. Bu bir hakikattir. Onun için de komplo yaptılar. Öyle normal bir durum değildi yaşananlar.
EFRİN’DEKİ VAHŞETİ MİT PLANLIYOR, ÇETELER UYGULUYOR
Efrîn’de etnik bir temizlik yürütülüyor. Sadece Kürtlere dönük değil, bölge halklarına dönük bu yapılıyor. Bölgede Türk okulları açılıyor, asimilasyon yürütülüyor. Türk devleti bunu en üst düzeyde yapıyor. Bu politikayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu bizim için, Kürt halkı aslında tüm insanlık için son derece önemli bir konudur. Türk devletinin işgal ettiği yer sadece Efrîn değildir. Serekaniye ve Gire Spi de var. Hatta idlib de var. Fakat Efrîn son derece önemlidir. Neden peki? Çünkü Türk devleti Efrîn’i kendi topraklarına katmak istiyor. Tarihe bakarak bugünü daha iyi anlayabiliriz. Reber Apo, bugün tarihte gizlidir, diyor. Tarihe bakarak bugünü anlayabiliriz, diyor. Efrîn Lozan anlaşmasından sonra hatayla birlikte sınırları belirlenmeyen yerlerdi. 1923 yılından 1938 yılına kadar Efrîn ve Bakurê Kurdistan sınırı belirlenmedi. Çünkü Türk devleti oraları işgal edeceğini iddia ediyordu ve onun için de sınırları kabul etmiyorlardı. Hatta o dönem Türk devleti başarılı bir komutanını Efrîn’e gönderdi. O kişi Şêx İbrahim Xelil adı altında dini kullandı. Efrîn halkımızın da saflığını, dini duygularını kullanarak orada tarikat kurdu. Müritlerini oluşturdu. Kendisini Efrîn Kürtleri arasında bir raddeye kadar örgütledi. Daha sonra Fransa’ya karşı savaştı. Biliyorsunuz, Efrîn’de 8 yıl boyunca gerilla savaşı yürütülmüş. O Şêx Kürtleri kullanarak Fransa’ya karşı savaşmış. Hatay meselesi Fransa ile Türk devleti arasında çözülünce, sınır belirlenince Efrîn de Suriye’ye bırakıldı. O Şêx müritleriyle birlikte Antep’e gitti. Orada kendisine kamp verildi. Oraya geçtikten sonra müritleri aslında onun Şêx olmadığını fark etti ve öyle kaçıp Efrîn’e geri döndüler. Daha önce Efrîn’e yönelik böyle bir plan uygulandı. Türk devleti o zaman sınırları kabul etmek zorunda kaldı. Ancak Efrîn’in kendisine ait olduğu iddiasını hep taşıdı. Onun için Efrîn’in işgali ile diğer yerlerin işgali bir değildir. Düşman, Türk devleti burayı Kürtlerden almak istiyor. Örneğin gelip Efrîn’i işgal ediyorum, Kürtlerle birlikte benimdir demiş olsaydı, belki bir anlamı olurdu. Öyle demiyor, Efrîn Kürtlerin değil, benimdir diyor. Onun için Türk devletinin Efrîn’de yürüttüğü siyaset mutlak olarak etnik temizlik siyasetidir. Kürtleri oradan tümden yok etmek istiyorlar. Onların yerine Guta ve Şam’dan getirdikleri değişik yerlerden Türkmenleri getirip oraya yerleştirip bu şekilde Kürtleri en aza indirmeye çalışıyor. Belki yüz de 10-20 oranına indirip diğer halkları yerleştirmek istiyor. Bu açık şekilde etnik temizlik siyasetidir. Bunu da tüm dünyanın gözleri önünde yürütüyor.
Orada bazı Suriyeli çeteleri örgütlemiş, adına da Suriye milli ordusu bilmem ne isimler vermişler. Bunlar paramiliter kesimlerdir. Kendilerini satanlardır. Suriye halkına ihanet eden yeni Osmanlının askerleridir. Katar da para verdi. Türk devleti de bu parayla bu kesimleri satın aldı. Onların bir amacı yok. Tek amaçları paradır. Efrîn’in her şeyini sattılar. Efrîn’in ağaçlarını, zeytinlerini çalışıyorlar, talan ediyorlar. Efrîn halkını kaçırıyorlar, fidye alıyorlar. Günlük olarak talan yapılıyor. 21.yy da Efrîn’de her türlü hukuk ve insan hakları çiğneniyor. Herkes de bunu izliyor. BM buna ilişkin son olarak bir açıklama yaparak, insan haklarının çiğnendiğini, bilmem ne kadar insanın göçertildiğini söylüyor. Gerçeklik bundan ibaret değil, Efrîn’de bir vahşet yaşanıyor. Türk MİT’i bunu yapıyor. Türk devlet yetkilileri günlük olarak bu işi organize ediyor. Öyle çeteler falan tek sorumlu değil. Türk devletinin denetimi olmadan orada kuş dahi uçmaz. Her şey Türk devletinin denetimindedir. Kürt kızları, kadınları Türk devletinin bilgisi dışında kaçırılmıyor. Şimdiye kadar 7 bin Kürt kaçırılmış. Onlara karşın fidye alınmış, bazıları öldürülmüş. Şimdiye kadar 674 kişi öldürülmüş. Bu kadar insan Türk devleti, MİT tarafından kaçırılarak öldürmüş. Çünkü bu şekilde Kürtleri korkutarak göçertmek istiyorlar. Zaten evlerine çetelerini yerleştirmişler. Zeytinlerine el koymuşlar, satıyorlar. Bir gün Efrîn ağaçlarını kökünden söküp kamyonla götürdüklerini gördüm. Talan olur da bu kadar olmaz. Dünya görmemiş bunlar. Her şeyi talan ediyorlar. Tarihi yerler vardı, Nebi Huri gibi yerler talan edildi. Yer altı zenginlikleri talan edildi.
20.yy’da Sırpların da Bosna Hersek’e yönelik böyle bir siyaseti vardı. Sırplar orada ne yaptıysa Türk devleti bugün Efrîn’de yapıyor. İnsanları öldürüyor, kaçırıyor, talan yapıyorlar, işgal ediyor. Bilbilê tarafında hiç Kürt bırakılmamış. Çünkü orası stratejik bir yer. Dağlık bir alan, yerleşmek istiyor. Türkmenler ve Arapları oraya yerleştirmiş. Başka yerlerde de aynı şeyler yapılıyor. Orada tam bir vahşet uygulanıyor. İnsanlık değerleri tümden çiğneniyor. Her türlü hukuk yok sayılıyor. Suç işleniyor. Türk devleti, Erdoğan orada her an suç işliyor. Utanmadan resimlerini Efrîn’e asıyor. Okullar açıp Türkçe isimler veriyor. Çocuklara Türkçe eğitim veriyor. Çünkü Türk devleti Efrîni kalıcı olarak işgal etmek istiyor. Tüm Kürtlerin bunu bilmesi gerekir. Kürtlerin en güzel şehri, yer altı ve yer üstü zenginlikleri olan Efrîn bugün Türk devlet faşizmi kalıcı olarak işgal etmek istiyor. Onun için son derece tehlikelidir.
EFRÎN İÇİN HER TÜRLÜ ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ YÜRÜTÜLMELİDİR
Kürtler iki şeyi unutmamalı. Birincisi Önderliğin esaretidir. Önderlik esir olduğu sürece biz rahat olmamalıyız, gece gündüze çalışmalıyız. İkincisi Efrîn soykırım kıskacında olduğu, Türk devletinin potinleri altında olduğu sürece Kürtler rahat olmamalıdır. Gece gündüz mücadele etmelidir. Bu şekilde Efrîn’i özgürleştirebilmeliyiz.
Önderliğin esaretiyle Efrîn de esir altındadır. Orası da uluslararası komplonun esareti altındadır, önder APO da öyledir. Efrîn bir bölgedir belki, zira Önder Apo’nun özgürlüğü tarihi gelişmelerin önünü açar. Bunun için de bizim en temel şeydir. Aynı şekilde Efrîn’i de unutmamak gerekir. Kürt halkı için bir onurdur. Türk devleti, AKP-MHP faşizmi orayı yutmak istiyor. Ama boğazlarında bırakmak gerekir. Efrîn için her türlü özgürlük mücadelesi yürütülmelidir. Bize düşen budur. Kutsal bir mücadeledir. Ulusal bir mücadeledir, insanlık mücadelesidir. Çünkü orada insanlık çiğneniyor. Efrîn gerçeği karşısında her şeyden önce insan olmak gerekir, illa Kürt olmaya gerek yok, insan olmak gerekir. Yüzde 98’i Kürt olan bir şehir. Efrîn’de 2 Arap aile vardı, onun dışında Kürt’tü. Ama şimdi Kürtler şimdi yüzde 20 dahi kalmamış durumda. Bunu kalıcı yapmak istiyorlar. Kürtlerin toprağını kendi aralarında paylaşıyorlar. Satıyorlar. Bu öyle sıradan bir durum değildir. Ancak maalesef bu 21.yy’da yaşanıyor.
Efrînli halkımız da bu konuda, özellikle de Şehba’da kamplarda olan halkımız tarihi bir mücadele de yürütüyor.
EFRİN’DE İNSANLIK SUÇU İŞLENİYOR
Halkımız orada kalmaya, mücadeleye devam ediyorsa, Efrîn’in işgalini hazmetmemeden kaynaklıdır. Aksi durumda kamplarda değil de başka yerlere gidebilirler. O açıdan hepsini tek tek selamlıyor, saygılarımı sunuyorum. Oradaki duruşları son derece anlamlı, yurtseverlik duruşu, insanlık duruşu ve kendi hakikatine sahip çıkma duruşudur. Son derece değerlidir. O kamplarda kalan halkımız Efrîn’in onurunu, şerefini koruyor. Aç kalmak, susuz kalmak önemli değil. Ona takılmamak gerekir. Şerefe ve onura sahip çıkmak gerekir. Aynı şekilde halen Efrîn’de kalan halkımız da orada direniyor. Belki örgütlü değiller. Ama topraklarını terk etmediler. Tutumları bu açıdan bir yurtseverlik duruşu, kendi toprağına bağlılık duruşudur. O açıdan orada kalanların duruşunu sıradan görmemek gerekir. Her gün o çetelerin tehditleriyle yüz yüzedirler. Hiçbirinin güvenliği yok. Ne zaman hangisinin kapısını çalıp kaçıracaklarını bilmedikleri halde direniyorlar. Direnişlerini sürdürmelidirler de. Zulüm uyguluyorlar, kaçırıyorlar, fidye alıyorlar. Kadınları kaçırıyorlar. Namuslarına el atıyorlar. Katlediyorlar. Bu faşist çetelerin zihniyeti turancı zihniyettir. Efrîn’de her türlü suç işliyorlar. Kürt halkının şerefi ve onuruyla oynuyorlar. Kürtler bunu unutmamalıdır. Hiçbir Kürt bunu unutmamalı. Orada halkımıza yapılanlar aslında hepimize yapılıyor. Oradaki halkımız da bu açıdan direniyor. Çok değerli görüyorum. Kaçabilirlerdi ama direniyorlar. Kürt olduğu için işkence görüyor, fidye alınıyor. Türk devletinin denetiminde orada olan çetelerin elinde esir durumundadırlar. Yaşam güvenlikleri yoktur. Kaçırabilirler, katledebilirler. Efrîn’de hiçbir kanun yok. Etnik temizlik yürütülüyor. Ne kanun işletiliyor. Ahlak yok. Hiçbir şey yok. Her şeyi ortadan kaldırmışlar. Her gün mülklere el koyuyorlar, insanları kaçırıyorlar. Gangsterlik, çetecilik, zulüm, faşizm hakimdir. Bu şekilde Kürtleri oradan kaçırtarak Efrîn’i kalıcı işgal etmek istiyorlar.
EFRİNDEN ÇEKİLME OLMAMALIYDI
Efrîn halkı geri dönme mücadelesi veriyor. HRE direnişini sürdürüyor. Bu direnişi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Efrîn kurtuluş güçlerini selamlıyorum. HRE’nin bir direnişi var elbette. Bu değerli ve anlamlıdır. Bazen güçlü eylemleri de oluyor. İçeride yapılacak eylemler önemlidir. Sınırda savaşmak önemlidir ama bazen içeride de gerilla tarzı bir mücadele yürüttükleri bazen yansıyor. İşgalcilere karşı eylemleri oluyor. Bu çok değerlidir. Bu da Efrîn’in işgalcilere kalmayacağını gösteriyor. Efrîni kendi mülkü gibi görenler bu hayallerini gerçekleştiremeyecek, Efrîn onlara kalmayacaktır.
Orada bir direniş var. Hem içeride hem dışarıda bir mücadele yürütülüyor. Çağın Direnişi devam ediyor. Üzerinden üç yıl geçti. Şimdi daha doğru değerlendirmek gerekir. O direniş, mücadele, cesaret ve fedakarlık daha geniş kapsamlı örgütlenmiş olsaydı, düşmanın işgalciliği bu kadar sonuç alamaz, tasfiye olurdu. Devrimci halk savaşına ilişkin Önder Apo perspektif verdi. Sadece Bakur değil, her yerde halk ve devrimciler ortak mücadele yürütmelidirler. Bu perspektif vardı. Fakat Efrîn’de buna göre bir hazırlık yoktu. Halk yurtsever olmasına, mücadeleye bağlı olmasına rağmen buna hazırlanmamıştı. Güç de dinamikti, cesaretliydi. Ama örgütlenme şekli yanlıştı. Tim tarzı olmalıydı. Garê Zaferi’nde olduğu gibi hazır olmalıydı. Devrimci halk savaşı perspektifiyle zamanında örgütlenmiş olsaydı, direnişi daha farklı olurdu.
Türk devleti şimdi Rojava’nın Kandil tarafından yönetildiğini sürekli iddia ediyor. Bunun hiçbir doğruluk derecesi yoktur. Örneğin Efrîn’den çekilme kararı Rojava yönetiminin kendi kararıydı. Eğer bize danışmış olsalardı ya da bizim kendi görüşümüzü söyleme imkanımız olsaydı, biz geri çekilme olmasın derdik. 18 Mart işgalin yıl dönümüdür. Oysa böyle olmamalıydı. Halk serbest bırakılmalıydı. Savaşçılar da Efrîn’de gerilla savaşı yürütmeliydi.
HRE’NİN BAŞARI GETİRECEĞİNE İNANIYORUM
Eğer çekilme olmasaydı durum farklı mı olurdu?
Tabi ki olurdu. Düşman yerleşemezdi. Cephe savaşından gerilla taktiğine dönüştürülebilirdi. Halk da katılmalıydı. Halkı maket gibi arkaya verdiler. Törenlerle uğraştılar. Savaşçılar da tek başlarına ön cephede savaştı. Hedef haline getirildiler. Dünyanın birçok yerinde savaşçılar halkın içinde olmuştur. Halk da riski alır. Yürütülen tarz Türklerin işini kolaylaştırdı. Halk ve savaşçılar ayrıldı, uçaklar da direkt savaşçıları hedef aldı. Ama yine de söyleyeyim, altını çizerek belirteyim, tarihi bir direniş sergilendi. Kahramanlık destanı yazıldı. 1000’e yakın şehit verildi. Bu kahramanlık doğru taktikle savaşsaydı sonuç daha farklı olurdu.
Efrîn’den alınan tecrübeyi doğru değerlendirirsek çok büyük sonuçlar alınabilir. Bazı tecrübeler alındı. Duyduğumuz kadarıyla bazı sonuçlar çıkarıldı. Ama Serekaniye’de olduğu gibi buna denk adım atılmadı. Devrimci halk savaşının hazırlığı yürütülmeli. Öyle tahmin ediyorum ki HRE buna göre kendisini örgütlüyor. Gerilla taktiğiyle, gerilla timleri şeklinde mücadele yürütülüyor. Başarı getireceğine inanıyorum. Herkes rolünü oynarsa HRE’nin geliştirdiği taktik sonuç alıcı bir taktik olacaktır. Onların sistemlerini kurmasını engellemek gerekir. Bu giderek büyütülmeli. Herkesin işin içine katılması gerekir. İçerde her türlü esaret koşullarında direnen halkımız, Şehba’da direnen halkımızın yanında herkes direnmeli. Efrînli gençler neredeler? Böyle bir dönemde Avrupa’ya yüzünü dönmek kürtlükle alakası yoktur. Hele hele kendi yaşamı için Türkiye’ye gitmeler olmaz. Kürtlüğün elden götürülmediği dönemde böyle bir şey olmaz. Gençleri eleştirmek gerekir. Böyle bir durumda mücadele saflarında daha güçlü yer almalılar. Hepsi savaşçı olmayabilir. Ama ülkenin özgürlüğünde rol üslenmeliler.
ENKS BİNDİĞİ YANLIŞ ATTAN İNMELİ
Siz daha önce ENKS için yanlış ata oynuyor demiştiniz. Size göre Kürtler hem Rojava kazanımlarını savunmak hem de Efrîn için tüm Kürtlere düşen sorumluluk nedir?
Newroz gibi kutsal bir günü yaşıyoruz. Bu kutsal günü ulusal birliğin temeli haline getirmek istiyoruz. Her ne kadar eksiklikler olsa da, tüm Kürdistan parçalarında halkımızın temel ihtiyacı ulusal birliktir.
Madem sordunuz ENKS’ye dair bazı şeyler söyleyebilirim. Bundan bir süre önce ENKS yanlış ata oynuyor demiştim. Bunu sürdürüyor. Doğrusu ENKS ulusal ismi içinde barındırıyor. O zaman ulusal ise sorumluluklarını yerine getirmelidir. Yurtsever olmalıdır. Efrîn bugün sadece işgal değil, soykırımdan geçiriliyor.
Başka şekilde isimlendirmek istemiyorum. Ama Kürtlük böyle olmaz. Hele hele onların heyetleriyle Efrîn’e gidiyorlar. Gelin nasıl katletmişiz görün demek istiyorlar. İnsan ölse de işgal altındaki Efrîn’e bu şekilde gitmez. Bu attan inmelidirler. Kürtlük böyle olmaz. Hem düşmanla hareket et hem de ben Kürdüm de. Bu düşman her gün seni katlediyor. Bununla siyaset böyle mi olur? Siyaset ve diplomasi böyle mi olur? Bu şekilde yürümez.
BÖYLE YURTSEVERLİK OLMAZ
Birbirimizi incitmek istemiyoruz, ulusal birlik olsun istiyoruz. Ama bu ferasetle de Kürt yurtseverliği olmaz. Onlar, Türklerin Efrîn’i işgal edip kendilerini yönetime getireceklerini bekliyorlardı. Söylediklerimizi dinlemiyorlar. Türk devletini okumasını bilmiyorlar. Türk devlet zihniyetini doğru okuyamıyorlar. Türk devleti ne için Suriye’ye müdahale ediyor? Bunun tek nedeni yeni anayasada Kürtlerin haklarını almalarını engellemektir. Bu nasıl senin hakkını verecek. MİT biz PYD’ye, PKK’ye karşıyız ama Kürtlere karşı değiliz diyorlar. Bunlar kandırmaca şeylerdir. Siz istihbaratlara mı kanıyorsunuz? Dış ilişkilerdeki bir memurlarına mı inanıyorsunuz?
Bunlar Kürtleri tümden temizlemek istiyorlar. Suriye anayasasında haklarını almalarını engellemeye çalışıyorlar. Türk devletinin Suriye’ye müdahalesinin tek nedeni budur. Buna rağmen Suriye bilmem ne diyerek demagoji yapıyorlar. Kendilerini kandırıyorlar. Doğru okumuyorlar. Para da veriyorlar. Çıkar da elde ediyorlar. Bu şekilde kayıp gidiyorlar. Yine umut ediyorum ki artık bindikleri attan inerler. Onlar için de bu şekil sürmesi iyi değildir. Onurlu bir durum değildir.
Türk devleti kimseyi iktidar yapmaz. Türk devleti zamanında Başur federasyonunu engellemediği için pişmanlık duyuyor. Erdoğan bunu defalarca dillendirdi. Dikkat edin Papa Irak’a, Başur’a, Hewler’e geldi. Kurdistan bölge hükümeti de kendisini karşılarken, iyi niyetle kendisinin fotoğrafının olduğu bir pul verdi. Türk devleti kıyameti koparıyor. İran da tepki gösterdi. Hepsi tepkilenmiş durumda. Sizin Selçuklu atalarınız, 900 yıl önce Kürdistan demiş buralara. Sultan Sancar Kürdistan demiş. Kanuni fermanlarında Kürdistan ismini kullanıyor. 900 yıldır atalarınız Kürdistan ismini kullanmış. Kürdistan bir coğrafyanın ismidir. Belki de şimdi bazı devletlerarasında parçalanmıştır. Ama Kürdistan diye bir şey var. Bir ülkenin ismidir. Tarihsel bir isimdir. Ortadan kaldıramazsınız. Türk dış işleri bakanının Başurê Kurdistan bölgesi hükümetine karşı söylediği şeyler bir insan kölesine dahi söyleyemez. Öyle bir emir dili, öyle küçük görmek olmaz. Gerçekten insan tahammül edemez. İşte bunlar böyledir. Onun için tüm Kürtler tanımalı ve bilmelidirler. Bunların zihniyetinde kürdün yeri yoktur. Peki Efrîn’de seni nasıl iktidar yapacak? Siz nasıl kendinizi böyle kandırıyorsunuz? Suriye krizi çözüldüğünde Türk devleti Kürtlere federasyon hakkını nasıl tanır. İsmini dahi kabul etmez. Suriye vatandaşları diyecekler. Bunların gerçeği budur. Bu bizim Türk devletine attığımız bir iftira değil ki. Bu Türk devletinin, AKP-MHP’nin hakikati budur. Tanıyın diyoruz artık. Tabi biraz çıkarları var. Umarım bundan vazgeçerler.
Mesele Efrîn meselesidir. Siyasi polemiklere boğmak istemiyorum. Efrîn tüm Kürtler için önemlidir. Biz Kürtler olarak Efrîn’i unutmamamlayız. Bu şekilde Efrîn’i Kürtlerden alıyorlar. Kürdistan’da birçok yer işgal altındadır. Bakur işgal altındadır. Ama kendi yerinde duruyor. Fakat Erdoğan Efrîn’i tümden Kürtlerden almak istiyor. Bunun için karar almışlar. Bir daha Kürtlerin oraya geri dönmesinin önüne geçmeye çalışıyorlar. Eğer biz buna karşı yurtseverlik temelinde, örgütlü bir mücadele yürütemezsek Efrîn’i alırlar.
EFRÎN MESELESİ ULUSAL BİR MESELEDİR
Önümüzdeki süreçte Efrîn’e ilişkin, Rojava’ya ilişkin Kürtler arası bir iç görüşmesi olur mu, bir konsept gelişir mi?
Kuşkusuz gelişecektir. Erfin’de yaşanan direniş, HRE’nin, Şehba’da kamplardaki halkımızın duruşu ve genel olarak yürütülen direniş daha da gelişecektir.
Efrîn meselesi ulusal bir meseledir. Tabi ki, Efrîn gençleri, Efrîn halkı sahip çıkmalı ama bu hepimizin görevidir. Eğer bir ulustan söz ediyorsak o zaman böyle olmak durumundadır. Şimdi Türk devleti bizi aşiret olarak nitelendiriyor. Örneğin, Türk devleti bazen Başur hükümetine aşiret diyor. Doğrudur biz aşiretiz ama aynı zamanda bir ulusuz. İşte ben bunun için herkes Newroz’a katılmalı ve ulusal kimliğini, birliğini göstermeli dedim. Bizi teslim alamazsınız, ölümlerle, katliamlarla bizi bitiremezsiniz demeliyiz.
İşte tam da bu noktada Efrîn meselesi de ulusal bir meseledir. Efrîn için ulusal bir siyaset gereklidir. Tüm Kürt siyaseti Efrîn için tutum sahibi olmalı. Çünkü düşman kalıcı işgal etmek istiyor. Şimdiden Efrîn zeytinlerini götürüp Avrupa’ya satıyor. Ama Avrupalı da demiyor ki bu zeytinler nereden gelmiş. Nereden çaldığını, talan ettiğini sormuyor.
EFRÎN KÜRTTÜR ÖYLE DE KALACAKTIR
Burada tabi onların da sorumlulukları da ortaya çıkıyor. Efrîn işgali sırasında sadece Fransa biraz karşı çıktı. Diğerleri bir şey demedi. O dönem Fransız Cumhurbaşkanı Macron bazı şeyler söyledi. Ama gücü yetmedi. Uluslararası karar çıkaramadı. O açıdan hepsinin bunda rolü var. Tabi biz de bunun için ulusla bir sorun olarak ele almalıyız. PKK olarak biz böyle yaklaşıyoruz. Bu konuda bize düşen sorumluluk neyse yapacağız. Ulusal ve uluslararası siyaset alanında ve Efrîn zemininde mücadele yürütmek gerekir. Bu konuda eş güdüm sağlanmalı. Öncelikle Rojava Kürtleri birlik olmalı ve bizler de sahiplenmeliyiz. Efrîn de ulusal bir siyaset yürütmeliyiz. Efrîn halkımız, kamplarda kalan halk her gün alanlardadır. Bilsinler ki, Efrîn özgürleştirilecektir. Efrîn’in özgürleştirilmesi uzak değil, yakındır. Uluslararası siyasetin sonucu bu duruma geldi. Ama bu geçicidir. Sürekli böyle olmayacaktır. Efrîn Türk devletinin boğazındaki kılçığa dönecek. Efrîn Kürttür öyle de kalacaktır. Ulusal bir mekandır. Efrîn’in tarihine baktığımızda orada yaşayan halk Kürdistan’ın değişik bölgelerinden gitmiştir. Kürdistan’ın gülüdür. Ulusal bir siyaset ve doğru tarz ve taktikle Efrîn’i özgürleştirmeliyiz. Bu dediğim gibi çok uzak değil, yakındır. Halkımızın yürüttüğü mücadele, geliştirdiği direniş buna zemin hazırlıyor. Ama ulusal siyaset her Kürt için var olmak durumundadır. Efrîn’de yaşanan soykırımın önüne geçmeliyiz. Orada bir vahşet yürütülüyor. Bunu tüm dünyaya göstermeliyiz. Mücadele etmeliyiz ve hiçbir zaman Efrîn işgalini hazmetmeyeceğiz. Kesinlikle özgürleştireceğiz. Nasıl ki, uluslararası komployu kırarak Önder Apo’yu özgürleştirelim diyorsak, Efrîn’i de bu şekilde özgürleştirmeliyiz. Bunda kararlıyız ve başaracağız da.
(ARŞİV)
YORUM GÖNDER