AKP-MHP ZİNDANLARDA YOLDAŞLARIMIZA İNTİKAM TEMELİNDE YAKLAŞIYOR(2.BÖLÜM)
AKP-MHP ZİNDANLARDA YOLDAŞLARIMIZA İNTİKAM TEMELİNDE YAKLAŞIYOR(2.BÖLÜM)
0 Yorum
235
06-11-2022

DEVRİMCİLERİN İRADELERİ TESLİM ALINMAYA ÇALIŞILIYOR

Türk Devleti’nin zindanlara dönük saldırıları ve buna karşı tutsakların direnişini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Başta da belirttik. Faşizm kendi soykırım saldırılarını geliştirirken dedik öncelikle Önderliği hedefliyor, toplumu hedefliyor. Kürdistan’ın her tarafını hedefliyor, zindanları da hedefliyor. Yani bu saldırı konseptinin bir ayağı da zindandır. Kapsamlı bir saldırı konsepti, bütünlüklü bir saldırı konseptidir. Tüm toplumsal kesimleri gene tüm mücadele sahalarını kapsayan bir saldırı konseptidir. O açıdan bu saldırı konseptinin en önemli ayaklarından bir tanesi de zindandır.  Zindana şöyle bir yaklaşım var bir toplumda sinmeyen, yılmayan kendisine karşı mücadele eden kesimlerin hepsinin toplanıp atıldığı yerdir. Bu şekilde bu insanları alıp zindana atmak aslında topluma mesaj vermek isteniyor. Siz çalışırsanız, direnirseniz, bize karşı bir şeyler yaparsanız yeriniz zindandır denilmek isteniyor. Aynı şekilde zindana attığı insanları büyük bir baskı ile teslim almaya çalışıyorlar. İradelerini kırmaya çalışıyorlar. Bu kadar baskının artması da bunun ile bağlantılıdır.

Diğer bir nokta ise yürütülen savaş ortamında verdikleri çok büyük kayıplar vardır. Yıkım ile karşı karşıya gelmiş durumdadır. Gerçekten de ayakta duramayacak durumdadırlar. Şu anda işte ülkenin her türlü kaynağını pazarlamışlar. Neredeyse her yere borçlanmışlardır. Tümden kendisini farklı güçlere teslim etmiş durumdadırlar. Bu duruma gelmelerinin sorumlusu olarak mücadelemizi gördükleri için ellerindeki yoldaşlarımıza intikam temelinde yaklaşıyorlar.Yani bu noktalarda insan ele alabilir. Türkiye devletinin şuandaki zindan politikaları biraz bu temeldedir. Yani iradesini kırmaya, teslim almaya ve intikam almaya dönük bir yaklaşımdır. Dolayısıyla bu zindan sürecinde ya da zindan politikalarında herhangi bir hukuk, yasa, anayasa, insan hakları şu bu yok yani. Öyle bir dertleri de yok öyle bir uygulama ve yaklaşımları da yok. Yani onların hepsini rafa kaldırmışlar. Sonuna kadar her türlü bireysel keyfi uygulamayla sonuç almak istiyorlar. İnsanların iradesini kırmak istiyorlar, teslim almaya çalışıyorlar. Bunu yapamadıklarında intikam almak istiyorlar.

HASTA TUTSAKLARIN DURUMU

O açıdan zindanlar tam işkencehaneye ve ölüm evlerine dönüştürülmüştür. Yani son süreçte de bu kadar arkadaşımızın şehit düşmesi o kadar fazla sayıda cenazenin zindanlardan çıkması çok böyle tesadüfü değildir. Bunlar saldırının dozajının artırıldığının göstergesidir. Artık saldırıların dozajını insan bünyesinin kaldırmadığı düzeye geldiğinin göstergesidir. Yaşanan bunca şahadetin bir anlamı da budur. Yani intikam amacıyla yaklaşıyor ve gerçekten kendince hedef gördüklerini, kendince hedeflediklerini katletme yönünde bir yaklaşım var. Bu bazen direk katletme biçiminde oluyor. Kimi yoldaşlarımız işkence ile direk katledildi. İşte en son şehit düşen kimi arkadaşlarımızın cenazelerini basında verdi. Vücutlarında işkence izi vardır. Öyle hastaydı bilmem kalp krizi geçirdi bilmem şu oldu öyle bir şey yok. Direk yönelerek, işkence edilerek katlediliyor yoldaşlarımız. Kimi arkadaşlarımız asılıyor yani. Bunu bilmek gerekiyor. Kimi arkadaşlarımızda hastadır var olan koşullar o hastalık hali var olan koşulları kaldıramıyor. O da bir katletme çeşididir. Mesela şöyle düşünmek gerekiyor. Gerçekten bu noktada net olmak gerekiyor. Katletmedir katliamdır bu. Yani bir arkadaşımız hasta olabilir. Diyelim ki kanser hastasıdır. Kanser hastaları özel koşullarda tutulmalı. Bakımı ve hijyeni özel olmalı. Moral ve motivasyon ortamı özel olmalı. Düzenli tedavi görebilmeli. Doktor kontrolünde olabilmeli. Ama yok. Sen kanserli bir tutsağı hücreye koy. Ne hijyen vardır, ne beslenme vardır. Ne görüşebildiği bir kimse vardır. Ne de doktora götürüyorsun. Ne de kontrole götürüyorsun. Sonra diyorsun hastalıktan yaşamını yitirdi. Böyle bir şey olabilir mi. Bu katletmedir. Şu anda zindanlarda yaşanan durum budur. Mesela son bir yılda 56 kişinin yaşamını yitirdiği söyleniyor. Bu çok ciddi bir rakamdır. Nerdeyse hafta bir, bir arkadaşımız katlediliyor, idam ediliyor. İran devleti idam cezasını fiiliyatta uyguluyor onun bile yılda katlettiği siyasi tutsaklar bu kadar değildir. Bunu görmek gerekiyor. Türkiye de İran devletini bile aşan bir tarzda siyasi tutsaklara dönük bir katliam politikası uygulanıyor. Onu görmek gerekiyor.

ZİDANLARDA 40 YILLIK BİR DİRENİŞ GELENEĞİ VAR

Arkadaşlarımızı kendi yasalarında bile verdikleri ceza kaldı ki hiçbir arkadaşımız hiçbir cezayı hak etmiyor bu halkı sevdikleri için kendi topraklarını korumak için özgürlüklerini sağlamak için mücadele etmişlerdir. Ama kendi yasalarına göre verdikleri cezaları bitiren yoldaşlarımız bırakılmıyor.  Tahliye edilmiyor infazı yakılan bir sürü arkadaşımız var. İnsanlar 30 yıl cezaevinde yatıyor ama bırakılmıyor. Yani o konuda yasaymış, anayasaymış, öyle bir şey yok. Tümden sonuç almak istiyorlar. Kürt soykırımını sonuca götürmek istiyorlar. Bunun için ne gerekiyorsa onu yapıyorlar. Dolayısıyla biz dışardan da zindanlara bakarken zindandaki yoldaşlarımızda sorunu ele alırken şöyle ele almalılar. Mücadelenin her alanında bir Kürt soykırımı siyaseti var. Bunun yoğun saldırıları var. Zindanda da aynı yaklaşım sürdürülüyor. Nasıl ki dışarda hiçbir hak, hukuk, kanun, kural tanımıyorlarsa zindanda da bu böyledir. Dolayısıyla bu devletten hak, hukuk, kural tanıması beklenmemelidir. Saldırılara karşı mücadelenin her alanında nasıl direniliyorsa zindanlarda da direnilmelidir. Kesinlikle hiçbir dayatma kabul edilmemelidir. Kesinlikle siyasi kimliğimize ters düşen, onur kırıcı hiçbir yaklaşım kabul edilmemelidir. Ret edilmelidir. Bu noktada arkadaşlarımızın belli bir düzeyde direniş ortaya çıkardıklarını biliyoruz. Yani 14 Temmuz ile şekillenen bir direniş geleneği var. 40 yıllık bir direniş geleneğidir. Şu anda zindan da yoldaşlarımız bunu layığı ile temsil ediyorlar. Yani direniş anlamında AKP-MHP faşizmi irade kırma ve onursuzluk dayatma yaklaşımlarına karşı ciddi bir direnişin olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bu noktada da şuna da düşmemek gerekiyor direnişinde doğru yol ve yöntemleri bulmak gerekiyor. O noktada daha çok fiili direnişlerle daha çok dayatılan uygulamaları kabul etmeme biçimindeki yaklaşımlarla bunlar ortaya konabilmeli. Çünkü şunun için diyoruz düşman her gün bir şey dayatıyor. Biz her birisine karşı böyle sürekli açlık grevleri, ölüm oruçları sürekli süresiz açlık grevleri biçiminde bir yaklaşım içerisine girersek bu birazda düşmanın istediği noktaya gelmiş oluruz. Düşman zaten birazda o hale getirmek istiyor. Zindandaki yoldaşlarımızı böyle imkan ve olanakları yeniden düzeltmeye yönelik bir gündem ile meşgul olmalarını istiyor. Oysa arkadaşlarımız tümü ile yürütülen mücadeleye odaklanmalılar. Yürütülen mücadelenin bir parçası olduğunu bilmeliler. Ve bu mücadeleyi nasıl başarıya ulaştırabiliriz bunun yoğunlaşması içerisinde olmalılar. Yoksa öyle zindanda dayatılan uygulamalara yönelik bir yaklaşım içerisine girerlerse ciddi bir gündemden kopma parti gündeminden uzaklaşma durumları yaşanabilir. Buna da dikkat etmek gerekiyor. Yani zindandaki yoldaşlarımız mağdur yoldaşlar değildir. O tarzda da bakılmamalıdır.

Dağda nasıl gerilla direniyorsa zindanlarda da yoldaşlarımız direniyor. Şehirlerde halkımız nasıl direniyorsa zindanda da yoldaşlarımız direniyor. Dolayısıyla düşman bütünlüklü bir saldırı konsepti uyguluyor. Buna karşıda her arkadaşımız bulunduğu mevzide bulunduğu mücadele alanında direnişi esas almalı. Direnişi mücadelenin zaferine gitme noktasında büyük bir katkı büyük bir çaba olarak görmeli ve kendisini bu noktada ikna etmeli. Katmalı. Yoksa düşman şunu yapıyor zindanlarda bir mağduriyet var yaklaşımı doğru değildir. Zindanlarda bulunan yoldaşlarımız bizim kadrolarımızdır. Bizim devrimci yoldaşlarımızdır. Büyük emekleri ve idealleri bulunan yoldaşlarımızdır. Bu idealleri uğruna ömürlerinin büyük bir kısmını zindanlarda yatmayı göze alan yoldaşlarımızdır. Bu açıdan bu yoldaşlarımızın direnişini de daha doğru anlamlandırmak, görmek daha doğru yaklaşmak gerekiyor.

ZİNDAN DİRENİŞLERİNE DESTEK VERİLMELİ

Zindandaki tutsakların direnişine dışarda verilen destek yeterli midir, bu konuda yaşanan yetersizleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu zindanlara dönük yaklaşımda tabi ki dışarda da zindanlara yönelik geliştirilen bu saldırı konseptine karşı ciddi bir sahiplenmenin olması gerekiyor. Bu noktada evet zindandaki yoldaşlarımızın ciddi bir direnişi var. AKP-MHP faşizminin zindanlar üzerinde amaçladığı politikaları önemli oranda arkadaşlarımız boşa çıkartıyorlar. Yani en azından şu anda zindanlarda iradesi kırılan arkadaşlarımız yok. Mücadeleden kopan arkadaşlarımız yok. Böyle bir şey yok arkadaşlarımız her şeyi ile mücadeleyi yaşıyorlar. Bu mücadelenin gerektirdiği her türlü bedeli ödüyorlar, ödemeye de hazırdırlar. O konuda arkadaşlarımızın bir sorunu yok. Fakat şu da bir gerçektir yani hani böyledir diye dışarda kendi işleridir yapıyorlar böylesine bir yaklaşım içerisinde olamayız. Nihayetinde içerde tutsak olan yoldaşlarımızdır. Çok fazla imkan ve olanakları bulunmayan yoldaşlarımızdır. Dolayısıyla bu yoldaşlarımızın direnişine dışardan destek vermemiz gerekiyor. Dışardan destek vermezsek bu yoldaşlarımıza yönelik baskı, katliam, her türlü keyfi uygulama daha da fazlalaşır, derinleşir ve zirveleşir. O noktada dışarda hepimize düşen önemli sorumluluklar vardır. Aslında dışarda zindan direnişini sahiplenmek aynı zamanda AKP-MHP ye karşı bir direniştir. AKP-MHP faşizminin uygulamalarına, politikalarına, soykırım siyasetine karşı bir direnişi ifade ediyor. Dolayısıyla böyle bütünlüklü ele almak gerekiyor. Yoksa zindandaki arkadaşlarımızın mağduriyeti üzerinden bir yaklaşım çok fazla olmamalı. Zindandaki arkadaşlarımız direniyor. Onların o direnişini zemin yaparak, onların o direnişi etrafında bir araya gelerek daha da güçlendirebiliriz daha da sonuç alıcı hale getirebiliriz. Tabi bu konuda kimi çabalar var. Hiç yoktur demiyoruz fakat bu çabalar çok zayıftır. Sonuç almaktan uzaktır. Onu görmek gerekiyor.

Mesela kimi aileler üzerinde yürütülen adalet nöbetleri var fakat böyle kitleselleşmiyor, toplumsallaşmıyor. Şimdi bu haliyle bu eylemlerin düşmanı çok fazla zorlaması mümkün değildir. Düşman da şunu hesaplıyordur 10 binlerce insan var cezaevinde. Ama direnişe katılan en fazla elli yüz ailedir. Düşman bunu değerlendiriyor tabi. Demek ki öyle kendisine bana ben ne yaparsam yapayım bana karşı çok ciddi bir direniş ortaya çıkmaz diyor. Bu sonuçtan yola çıkarak böyle bir sonuca ulaşıyor ve o anlamda zindanda her türlü pervasızlığı geliştirebiliyor. Oysa böyle kitlesel gerçekten başta zindandaki yoldaşlarımızın aileleri olmak üzere tüm yurtsever, demokrat kesimler bu sürece seferlik düzeyinde katılırlarsa sadece zindanların direnişi etrafında dışarda geliştirilen bir direniş bile AKP-MHP faşizmini önemli oranda zorlayacak, tesir edecektir. Bu konuda da işte kimi yanılgılar var. Mesela tutsak aileleri başkasından beklememelidir. Tutsak aileleri siyasiler gelsin öncülük etsin dememeli. Başta kendisi buna öncülük etmelidir. Kendisi öncülük etti mi görecek ki arkasında toplumun birçok kesimi insanda kendilerine destek verecek. Fakat bu noktada başta tutuklu ailelerinde bir sahiplenmeme durumu var ya da bu direnişe kendisini tam katmama durumu var. O noktanın giderilmesi gerekiyor.

Tüm tutsak ailelerinin gerçekten yaşananlar karşısında sızlanma, şikayet etmeyi bir tarafa bırakmaları gerekiyor. Bunlar ile bir şey çözülmez. Buna karşı örgütlenmek, bir araya gelmek ve direnişi geliştirmek gerekiyor. Başta bu konuda ailelerimize çok büyük bir görev düşüyor. Diğer yandan da tüm yurtseverlerimiz buna öncülük etmelidirler. Yurtseverlerimiz de hem kurumsal anlamda hem bireysel anlamda şunu dememelidirler işte zindandır zindanlara ilişkin sorunlardır o zaman tutsak aileleri yapsın dememelidirler. O zindanlara düşen yoldaşlar sadece kendi aileleri için bir şey yaptıkları için düşmemişlerdir. Bir halkın öncüleridirler. Bir halkın mücadelesinde yer aldıkları için içerdedirler. Yurtsever oldukları için içerdedirler. Eğer biz böyle ele almazsak, böyle görmezsek doğru bir yaklaşım içerisinde olmayız. Evet aileler öncülük etmelidir başka ama tüm yurtsever insanlarımız, tüm halkımızda öncülüğü kendisine birinci dereceden sorumluluk olarak görmelidir. Bu yoldaşları sahiplenmeyi gerçekten bir onur borcu olarak bilinmelidir, bir namus borcu olarak bilinmelidir. Eğer bu yoldaşlarımız bu kadar büyük saldırılar altındaysa ve biz halen bu konuda çok ciddi bir çabanın içerisinde değilsek bu konuda hepimizin oturup düşünmesi kendisini sorgulaması gerekiyor. Yani nasıl ki ailelerimiz başkasından beklememeli ise yurtsever insanımız, halkımız da sadece ailelerden beklememelidir. Bunun aileler kadar kendilerinin de birinci dereceden görev ve sorumlulukları olduğunu bilmelidirler. Aynı şekilde aydınlar, yazarlar, demokratım diyen herkesin gerçekten bu yaşanan vahşeti kabul etmemelidir. Bu bir vahşettir. Şu anda zindanlarda uygulanan vahşettir. İnsanlar katlediliyor, öldürülüyor. İnsanlar çok keyfi bir şekilde içerde tutuluyor. Hasta arkadaşlarımız tedavi edilmiyor. Yani böyle benzeri görülmemiş bir faşizan uygulamadır. Bu uygulamayı kabul eden birisi demokrat değildir. Hatta insan doğru temelde ele aldığında insan değildir. Kendisine insanım diyen her kesimin yaşanan bu vahşete sessiz kalmaması gerekiyor. Yaşanan bu vahşete karşı kendi tepkisini ortaya koyması gerekiyor. Yoksa faşizm güç alır daha da pervasızlaşır ve sıra gittikçe herkese gelir. Dikkat edilmezse şu anda hiç olmayacak şeylerden dolayı insanlar tutuklanıyor. En son örneği de işte Türk Tabipler Birliği Başkanıydı. Türk Tabipler Birliği Başkanı gördüğü bir görüntü üzerinden yorumunu söyledi tutukladılar. Hiç kimsenin garantisi yoktur. Mevcut durumda şunu net görmek gerekiyor. Bir Zindandaki hiçbir yoldaşımızın can güvenliği yoktur. Çünkü sonuna kadar intikam amacıyla, faşizan duygularla büyük bir saldırı konsepti var.

İki dışarda da hiç kimsenin zindana girmeme garantisi yoktur. Bir insanın attığı bir tweet zindana girme gerekçesidir. Bir insanın gösterdiği tepki zindan girme gerekçesidir. Yani AKP’li ve MHP’li olmayan her insanın potansiyel olarak her daim zindana girme durumu vardır. Bunu görmek gerekiyor. Ve zindana girdiklerinde aynı uygulamalar ile karşılaşacaklar. O açıdan bunu sadece politik Kürt tutsaklara, devrimci sosyalistlere yönelik bir yaklaşım olarak görmemek gerekiyor. AKP-MHP faşizminin o faşizan ırkçı karakterinin bir yansıması olarak görmek gerekiyor ve onu kabul etmemek ona karşı direnişi geliştirmek gerekiyor. Aynı şekilde diğer tüm siyasal çevrelerde yani siyasi partilerdir, Türkiye de Kürdistan da ki siyasi partilerdir bunlar karşı çıkmalıdırlar. Mesela CHP Cumhurbaşkanlığına aday olduğunu söylüyor iktidara aday olduğunu söylüyor. Peki zindanlarda yaşanan bu vahşete karşı diyecek bir şeyi yok mudur. Ailelerimiz Ankara’ya gitti ailelerimizi bile kabul etmediler. O kendisini o kadar demokrat göster Kılıçdaroğlu ailelerimizi bile kabul etmedi. Diğer partiler gene aileleri kabul ettiler peki ne diyecek bu halk bunlara. Evet tamam AKP-MHP faşizmine tümden karşıyız ama onun dışında kendisine muhalifim diyenlerinde çok AKP-MHP faşizminden farklı yanları yok onu da görmek gerekiyor. Yani varsa o zaman göstersinler. Yok biz AKP-MHP faşizmi gibi değiliz biz biraz daha farklıyız diyorlar o zaman göstersinler. En temel noktadır. Zindanlarda insanlara işkence yapılıyor. Çok böyle bunun için çok birikimli çok şey olmaya gerek yok yani. Çok ciddi insan hakları ihlalleri var. İşkence var, katliam var. İşte insanlar bırakılmıyor ve tedavi edilmiyor. Yani buna da karşı çıkmayacaksa neye karşı çıkacaksın sen. Seni AKP-MHP faşizminden ayıran nokta nedir? O açıdan böyle her çevrenin deyim yerindeyse şapkasını önüne koyup bir muhasebe içerisine girmesi gerekiyor. Söylem ve pratik birbirini tutmuyor. Faşizme karşı olduğunu, baskıya karşı olduğunu, yapılanlara karşı olduğunu söyleyecek ama mesela bu konuda kendi taleplerini iletmek için giden ailelerimizi bile kabul etmeyecek. Olmaz böyle bir şey. Bu konuda genelde bir duyarsızlık var. Ya da şöyle çok işe bulaşmadan seçimde bunları götürme gibi yaklaşımlar çok doğru değildir. Seçim ile götüremezsiniz. Şu anda dizayn ediyor AKP-MHP faşizmi. İşte mesela basına yansıyor Putin’den 15 milyar dolar aldığı söyleniyor. Bilmem Katar’ dan ne kadar aldığı söyleniyor. Başka yerlerden ne kadar aldığı söyleniyor. Yarın öbürü gün hepsini dökecekler ortalığa. Siz en temelde ekonomi üzerine yoğunlaşacaksınız ekonomi diye bir şey kalmayacak ortada. Yani o konuda şu anda kendisini AKP-MHP faşizmi karşıtı göre çevreleyende tutarlı bir yaklaşım içine girmesi gerekiyor.

Son olarak çağrınız veyahut belirtmek istedikleriniz varsa alabiliriz.

Tabi bu konuda başta aydın, demokrat, yurtsever insanlarımıza çağrımızdır zindanda yaşananlar etrafında bir araya gelmek gerekiyor. Zindanda uygulanan vahşete karşı çıkmak gerekiyor. Bu gerçekten bir insanlık ayıbıdır. Öyle bir durumdur ki buna karşı çıkmazsan buna karşı çıkmak için bir direniş geliştirmezsen buna karşı çıkmak amacıyla geliştirilen bir direnişin içerisinde yer almazsan gerçekten bu ayıba bulaşmış oluyorsun. Bu bir insanlık ayıbıdır. Bu ayıba bulaşmak istemeyen, bu ayıba karşı çıkmak isteyen bu anlamda insanlık onurunu temsil ettiğini düşünen her kesimin gerçekten bu sürece daha fazla dahil olması gerekiyor. Bu sürece öncülük etmesi gerekiyor. Yani çok ta meşru bir taleptir. Zindanlarda yaşanan hak ihlalleri, katletmeler, vahşet politikaları, işkence politikaları bunlara karşı çıkmak çok meşru çok doğal bir haktır. O konuda böyle korkacakları, çekinecekleri bir şey de olmamalıdır. Her insan çok rahatlıkla çıkıp bu yaşananlara karşı durabilmeli. Bunlara karşı kendi tavırlarını ortaya koyabilmeli. Buna karşı eğer çıkamıyorsak o zaman bu AKP-MHP faşizmine karşı hiçbir şekilde başarılı olunmaz. Gerçekten onu görmek gerekiyor. Yani o anlamda zindanda yaşanan vahşet politikalarına karşı gerçekten dışarda ciddi bir toplumsal eylemsellik geliştirme potansiyeli fazlasıyla vardır. Bunun imkanları, olanakları fazlasıyla vardır. Bu konuda halktan birçok çevrede tepki vardır. Bu tepkiyi örgütlemek, eyleme dönüştürmek bu anlamda AKP-MHP faşizmini zorlamak ve sonuç almaya çalışmak önemli olmaktadır. Eğer buna odaklanılırsa bu konuda kararlı olunursa ve bunun çalışması yürütülürse ben inanıyorum ki çok ciddi bir mücadele de ortaya çıkacak. Yani zayıflıklar var fakat gerçekten bu konuda tutsak aileleri bile kendi basına kendilerine güvenirlerse öncülük ederlerse çok büyük bir direnişi ortaya çıkaracaklarına inanıyorum. Ben önümüzdeki sürecinde böyle olacağını düşünüyorum. Böyle de olmalıdır.

Yani biz bu AKP-MHP faşizmini ancak toplumsal direniş ve mücadele ile yenebiliriz. Yoksa toplumsal direnişi, toplumsal mücadeleyi önemsemeyen sadece sandıkla sınırlı kalan bir yaklaşım ne doğrudur, ne gerçekçidir, ne de ondan sonuç almak mümkündür. O anlamda büyük bir direnişi geliştirerek ve bunun sandığa yansımasını, sandık sonuçlarının da bu temelde ortaya çıkmasını şimdiden sağlamak gerekiyor. Böyle bir yaklaşımla yaklaşılırsa AKP-MHP faşizmi de yenilgiye uğratılır. Şu anda aslında yenilmiştir ama deyim yerindeyse sandalyesine tekme vuran yoktur. Gerçekten onu yapmak gerekiyor. İşte toplumsal direnişi geliştirmek dediğimiz AKP-MHP faşizminin sandalyesine tekmeyi vurmaktır. O tekmede vurulduğu andan itibaren artık AKP-MHP faşizminin varlığı çok fazla ortada kalmaz. Yani bunun gerçekten bilinmesi bunun umudunun, inancının büyük olması gerekiyor. Eğer bu umut, inanç ve çaba büyük olursa sonucu da büyük olur. Sonucu da oldukça anlamlı olur.  

 XEBATKAR RAPERIN/ ANF

YORUM GÖNDER

ZİYARETÇİ YORUMLARI

BENZER KONULAR

HEVPEYVîN

 2 TÜRK ORDUSU DA GELSE YENERİZ

SOZDAR AVESTA'DAN GENÇLERE VE GENÇ KADINLARA; ÖZGÜR YAŞAMI ESAS ALMALI VE DİRENİŞE KATILIM SAĞLAMALIDIR 

MARAŞ KATLİAMI'NI SÜRDÜRMEK İSTİYORLAR!

AKP-MHP’NİN SON KIŞINA GİRİYORUZ (1.BÖLÜM)

2022’YE KESİN BAŞARI TEMELİNDE GİRİYORUZ (2.BÖLÜM)

DÖRDÜNCÜ STRATEJİK DÖNEM’DEYİZ

BUNLAR KÜRT KADINLARIN TOPLUMSAL HAREKETİNE SALDIRI

‘CEZAEVLERİNDE TEK BİR ÖLÜMÜN DAHİ OLMASI BİZİM UTANCIMIZ’

ARTIK KİMSE ÖNDERLİĞİN FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜNE ENGEL OLAMAZ

BÜYÜK MÜCADELE YILINA GİRİYORUZ

PKK'NİN MÜCADELESİ İKTİDARIN SONUNU GETİRDİ

PKK O LİSTEDEN ÇIKARILMALI

‘ÖNDER APO’NUN HALKLARA KÖTÜ SÖZÜ YOKTU’

HER KADININ ÇIKIŞI BİR DEVRİMDİR

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (1.BÖLÜM)

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (2.BÖLÜM)

‘SAKİNE CANSIZ BİR KAVGA MANİFESTOSUYDU’

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (3.BÖLÜM)

HALKIMIZ DİMDİK AYAKTADIR, 2022’DE DE DİRENECEKTİR

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (4.BÖLÜM)

‘SARA ŞAHSINDA ÖNDERLİĞİN MODELİ HEDEF ALINDI’

TÜRKİYE CPT RAPORLARINA CİDDİYETLE BAKMIYOR

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (5.BÖLÜM)

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (6.BÖLÜM)

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (7.BÖLÜM)

AVRUPA GERÇEĞİ İTİRAF ETMELİ, KÖKLÜ DEĞİŞİKLİK ZAMANI GELDİ!

‘PKK ORTADOĞU'NUN DEMOKRATİKLEŞME DİNAMİĞİDİR’

DEVRİM BEDELSİZ OLMAZ

EFRÎN MUTLAKA ÖZGÜRLEŞTİRİLECEK

‘TERÖRLE MÜCADELE EDEN PKK’YE ‘TERÖRİST’ TANIMLAMASI YAPILAMAZ’

PKK'NİN ''TERÖR LİSTESİ''NDEN ÇIKARILMASI İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR

HER TÜRLÜ GELİŞMEYE HAZIRLIKLIYIZ

KOBANÊ SAVAŞINDA DAİŞ İLE BİRLİKTE TÜRK DEVLETİ DE YENİLDİ

PLANLAR BOŞA ÇIKARILDI

HERKESİN KORKTUĞU DAİŞ İLE BİZ SAVAŞTIK

TÜRKİYE'NİN STRATEJİSİNİ BİZ ÇÖKERTTİK (2.BÖLÜM)

BİR TARAFI TC, ÜÇ TARAFI DAİŞ (3.BÖLÜM)

DEMOKRASİ, ADALET VE ÇÖZÜMÜN YOLU İMRALI'DAN GEÇER! (1.BÖLÜM)

KOBANÊ'DEKİ SAVAŞ GÖĞÜS GÖĞÜSE KAZANILDI (4.BÖLÜM)

FAŞİZMİN YIKILMASINDA KADINLARIN ÇOK BÜYÜK ROLÜ OLACAK (2.BÖLÜM)

MİT VE DAİŞ İŞBİRLİĞİNİN PERDE ARKASI! (5.BÖLÜM)

DİRENİŞ BAYRAĞINI GÖĞÜSLEDİK (6.BÖLÜM)

'ÖNDERLİĞE SAHİP ÇIKMAK ÖZGÜRLÜĞE SAHİP ÇIKMAKTIR'

KOMPLOYU ASLA TAMAMLAYAMAZLAR

KOMPLO KÜRT SOYKIRIMI SALDIRISIDIR (1.BÖLÜM)

KOMPLO AŞILDI, ALTERNATİF SİSTEM YARATILDI (2.BÖLÜM)

KOMPLODA YENİ YÖNTEMLER GELİŞTİRİLİYOR (3.BÖLÜM)

15 ŞUBAT ULUSAL SOYKIRIM GÜNÜDÜR

ÖNDER APO’NUN ÖZGÜRLÜK YILI OLACAK (4.BÖLÜM- SON)

NİVÎSKAR RENGÎN KARDELEN: ÇÎROK DENGÊ ZANA YÊ CİVAKÊ YÊ

‘KADININ DAHLİYLE TARİH YENİDEN YAZILIYOR’

YPJ TÜM KADINLARIN SAVUNMA GÜCÜDÜR

8 MART’TA TARİHİ DERS VERİLDİ

AKP-MHP FAŞİZMİNE EN ANLAMLI CEVAP NEWROZ ALANLARINDA VERİLECEK

HERKES ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALI

BU SERVET BUZDAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ: BARZANİ EMİRLİĞİ

CPT VE AİHM TECRİDE ORTAK

FAŞİZME, İŞGALE KARŞI HER YER CEHENNEME ÇEVRİLMELİ

KADINLARIN ORTAK KİMLİĞİ ÖZGÜRLÜKTÜR

ÖZGÜRLÜK SAVAŞINA KATILMAKLA İŞGAL VE İHANET ZİNCİRLERİ ÇÜRÜYECEK

ÖZGÜRLÜK SAVAŞINA KATILMAKLA İŞGAL VE İHANET ZİNCİRLİRİ ÇÜRÜYECEK (2.BÖLÜM)

DÜŞMANI KİLİTLİYORUZ

ZÎLAN ÇİZGİSİNDE BİR SAVAŞ YÜRÜTÜLÜYOR

TÜRK DEVLETİ ZAP’TA ÇAKILIP KALDI

İMRALI VE ZAP DİRENİŞ RUHUNU BÜYÜTELİM

TÜRK TOPLUMUNU FAŞİZMİN ELİNDEN KURTARALIM

BUGÜN ZİLANLARIN ÇİZGİSİ ZAP’TA VE AVAŞÎN’DE DİRENİYOR VE BAŞARIYOR

BİR İLKE KİŞİLİĞİDİR ZİLAN

MİT, KDP İŞBİRLİĞİ İLE KATLİAM YAPIYOR

NATO ERDOĞAN'IN SOYKIRIM SİYASETİNİ ONAYLADI

14 TEMMUZ ZAFER RUHUDUR

TAKTİK NÜKLEER SİLAH KULLANIMI NATO’NUN SUÇÜSTÜ YAKALANMASIDIR

19 TEMMUZ BİR DÜNYA DEVRİMİDİR

“KÜRT VE ARAP KADINLARI İLE GENÇLERİ ÖNCÜLÜĞÜNDE ŞEHİTLERİN İNTİKAMI ALINACAKTIR”

SALDIRILARI İNŞA VE ÖZ SAVUNMA İLE BOŞA ÇIKARACAĞIZ

ROJHİLAT GENÇLERİ ŞEHİTLERİNİN İZİNDEN GİTMELİ

15 AĞUSTOS DÜŞÜNSEL, SİYASAL VE SOSYAL BİR DEVRİMDİR (1.BÖLÜM)

DEM DEMA AZADİYÊ YE SÜRECİNİN FİNALİNE GELDİK (1.BÖLÜM)

NE YAPARLARSA YAPSINLAR KÜRT HALKINI DURDURAMAYACAKLAR (2.BÖLÜM)

ALEVİLERE SALDIRI ÇOK AMAÇLIDIR

'GENÇLER SALDIRILARA KARŞI GERİLLA SAFLARINA KATILMALI'

SOYKIRIMIN KIRILMASI İMRALI’DA BAŞLAYACAK (1.BÖLÜM)

DİRENİŞ KADIN ÖZGÜRLÜĞÜ ADINADIR

KİMYASAL, YENİLGİSİNİN GÖSTERGESİDİR (2.BÖLÜM)

KADIN KIRIMI ÖZEL SAVAŞ AKLIDIR (3.BÖLÜM)

KİMİN ELİNDEN NE GELİYORSA YAPMALI!

9 EKİM’DEKİ HEDEF İMHAYDI (1.BÖLÜM)

9 EKİM’DEKİ HEDEF İMHAYDI (2.BÖLÜM)

15 ŞUBAT ÖNLENEBİLİRDİ

CHE’NİN ENTERNASYONALİZMİ MÜCADELEMİZDE YAŞIYOR

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (1.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (2.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (3.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (4.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (5.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (6.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (7.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (8.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (9.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (10.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (11.BÖLÜM-SON)

AHLARINI YERDE BIRAKMAYACAĞIZ

AKP-MHP ZİNDANLARDA YOLDAŞLARIMIZA İNTİKAM TEMELİNDE YAKLAŞIYOR(1.BÖLÜM)

AKP-MHP ZİNDANLARDA YOLDAŞLARIMIZA İNTİKAM TEMELİNDE YAKLAŞIYOR(2.BÖLÜM)

PKK BAŞINDAN BERİ İMAN HAREKETİDİR (1.BÖLÜM)

PKK’NİN SÖZÜ VE EYLEMİ BİRDİR (2.BÖLÜM)

PKK KÜRTLERİ ÖRGÜTLÜ BİR GÜÇ HALİNE GETİRDİ (1.BÖLÜM)

PKK, KADINA CEVAP VERDİ

KÜRTLER İLK KEZ 7 AYDIR AYNI MEVZİDE SAVAŞIYOR

PKK YAYILACAKTIR, BUNU KİMSE ÖNLEYEMEZ 2.BÖLÜM)

PKK’NİN GENÇLİK RUHUNU DAHA DA BÜYÜTECEĞİZ

ROJAVA DEVRİMİNE SAHİP ÇIKMAK, İNSANLIĞA SAHİP ÇIKMAKDIR

KADINLAR DAHA ÇOK MÜCADELE ETMELİ

KÜRT SORUNU BİR SOYKIRIM SORUNUDUR (1.BÖLÜM)

2022’DEKİ SAVAŞTA ÇIĞIR AÇTIK

DAHA KESKİN BİR MÜCADELE YILINA GİRİYORUZ

FRANSA GERÇEK FAİLLERİ ORTAYA ÇIKARMAKLA YÜKÜMLÜDÜR-1.BÖLÜM

ZAT'TA KİLİTLENDİLER-2.BÖLÜM

TÜM DEVRİMCİ GÜÇLER YENİ BİR PROJE ORTAYA KOYMALI

İMRALI’DAKİ SOYKIRIM POLİTİKASINA DENK BİR MÜCADELE GEREKLİ

DÜŞMANIN SALDIRILARINI BOŞA ÇIKARALIM

KOMPLO İMRALİ TECRİT VE İŞKENCE SİSTEMİ OLARAK DEVAM EDİYOR

KOMPLO, YÜZYILI HESAPLANMIŞ SALDIRIDIR

SAVAŞ SÜRÜYOR, KİMSE REHAVETE KAPILMAMALI

ÖNDER APO’NUN YENİLMEZ ÇİZGİSİ KESİN OLARAK KAZANDIRACAKTIR

İMRALI BİR SOYKIRIM SİSTEMİDİR

‘KÜRT ALEVİ HALKIMIZ TOPRAKLARINI TERK ETMEMELİ’

İMRALI TECRİDİ BÜYÜK BİR SOYKIRIM PROJESİDİR

HALKIMIZ ÖZ ÖRGÜTLÜLÜĞÜ İLE HER FELAKETİ AŞABİLİR

ASRIN FELAKETİ AKP-MHP FAŞİST İKTİDARIDIR

DEMOKRATİK KONFEDERALİZM ÇÖZÜM SEÇENEĞİDİR

DEVLETLERE RAĞMEN DEMOKRATİK KONFEDERALİZM OLUR-2.BÖLÜM

GERİLLA SÜREKLİ GÖNÜLLÜLÜKTÜR

NEWROZ ORTADOĞU’DA HALKLARIN KONGRESİ GİBİ KARŞILANMALI

NEWROZ FAŞİZMİN YIKILMA SÜRECİNİN BAŞLANGICI OLSUN

HER KÜRT BİREYİ KÜRTLERİN ÖZGÜRLÜĞÜ VE KURTULUŞU İÇİN ÇALIŞMALI

AKP-MHP İKTİDARININ SONU GELİYOR