ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (4.BÖLÜM)
ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (4.BÖLÜM)
0 Yorum
316
12-10-2022

SORU-4) Uluslararası komplo, İmralı işkence ve tecrit sistemini inşa etti. Kürt Özgürlük Mücadelesine yöneltilen komplo saldırısında İmralı soykırım sistemi nasıl bir gerçekliği ifade ediyor? Neden kuruldu ve günümüze kadar hala ayakta tutuluyor?

Öncelikle 15 Şubat komplosu, yani Önder Apo’nun Kenya’dan kaçırılarak Türkiye’ye teslim edilmesi olayı üzerinde durmak lazım. Bunun için bazıları “Kürt sorununun İmralı ortamında çözülmesi için bu yapıldı” diyecek kadar iyimser bir yanlışlığa düştü. Kimileri “ABD, Önder Apo’yu Türkiye’ye teslim ederken idam edilmemesini şart koştu” dedi. Yani bu kaçırma ve teslim etme olayı üzerinde çok farklı görüşler ileri sürüldü.

Şunu ifade etmemiz lazım. Bilinmeli ki bu tür görüşlerin hepsi yanlıştır, yetersizdir. Anlamaya ve değerlendirmeye dayanıyor. Kendine göre niyetsel yaklaşımlar oluyor. Peki, gerçek olan nedir? 9 Ekim’de kim vurduya getirerek Önder Apo’yu imha etmek isteyen ABD, 15 Şubat 1999’a kadar bunu başaramayınca bu sefer bazı pazarlıklar karşılığında Türkiye’ye teslim ederek idam edilmesini ve bu temelde imhasının gerçekleşmesini öngördü. Gerçek olan durum budur. Bu konuda kesinlikle herhangi bir tereddüt yaşamamak lazım. Bu konuda tereddüt yaşayanlar, farklı görüş belirtenler için şunu sormamız lazım: Peki, 9 Ekim 1998’de ne yapılmak istendi? Önder Apo Avrupa’ya çıkartılmak mı istendi? Eğer öyle olsaydı bu zaten gerçekleşmişti. Ama sahip çıkılmadı. Niçin sahip çıkılmadı? Amaç Önder Apo’nun Avrupa’ya çıkartılması mıydı? Hayır. Aslında Suriye’den çıkartılıp Yunanistan’a da sokulmayarak bu dünyadan, iktidarcı ve devletçi dünya sisteminden kopartılmış bir biçimde imha edilecekti.

Bu durumda ne Suriye ne de Yunanistan bunun sorumluluğunu taşıyacaktı. Neden? Çünkü Suriye “benden çıktı gitti. Nereye gitti bilemiyorum. Benim herhangi bir sorumluluğum yoktur” diyecekti. Yunanistan ise zaten ülkesine almamıştı, dolayısıyla kimse bundan Yunanistan’ı sorumlu da tutamazdı. Herhangi bir kayıtta yoktu. 9 Ekim komplosu öyle planlanmıştı ki Önderlik küresel iktidar ve devlet sisteminin resmiyetinden, yasallığından tümüyle kopartılmıştır. Böylece vurulacaktı. Tabii kim vurduya getirilecekti. Hiç kimse nerede, nasıl vurulduğunu bile bilmeyecekti.

ABD bu tür operasyonlar yapıyor mu? Yapıyor. Daha sonra da yaptı. Aslında daha sonra yaptığı operasyonların başlangıcı Önder Apo’ya dönük 9 Ekim komplosudur. Diğerleri boşa çıkaramadı. Bir kısmı imha oldu. Önder Apo Yunanistan’a giremediğinde tekrar Suriye’ye dönmeyerek 9 Ekim komplosunu boşa çıkardı.

Şimdi eğer 9 Ekim’i böyle değerlendireceksek o zaman 15 Şubat komplosu için Kürt sorunu çözülsün diye ABD, Önder Apo’yu Türkiye’ye teslim etti, ya da idam etmemek koşuluyla teslim etti gibi görüşlerin hiçbir anlamı geçerliliği, değeri söz konusu olmaz. Zaten imha etmek istiyordu. Başaramadığı için sonunda bazı çıkarlarını karşılama temelinde Türkiye’ye anlaşmayla teslim etti. Çok iyi biliyordu ki mevcut Türkiye yasaları hiç uzatmadan Önder Apo’yu idam edecekti. Böylece ABD’nin, yani komployu planlayan, kararlaştıran, yürüten, başarmak isteyen güçlerin istedikleri gerçekleşmiş olacaktı. O zamanki ABD Yönetimi’nin Önder Apo’yu Türkiye’ye teslim ederken bundan hiçbir tereddüttü, kaygısı yoktu. Zaten hiçbir anlaşma da idamı önleyemezdi. Kaldı ki komplocuların öyle bir yaklaşımı yoktu. Komplocular zaten Önder Apo’yu imha etmek istiyordu. Kim vurduya getirerek imha edemediler, bu sefer idam yöntemiyle imha edilmesini öngörmüşlerdi. Bir defa bu gerçeğin iyi bilinmesi lazım. Daha sonraki olaylara bakılarak Önder Apo’nun Türkiye’ye teslim edilmesini ve İmralı sürecini kesinlikle yanlış değerlendirmemek gerekiyor.

Peki, bu anlaşma ne karşılığında söz konusu oldu? Bunu da artık herkes biliyor. ABD’nin Bağdat’a yönelteceği işgal saldırısına TC. Devleti’nin destek vermesi karşılığında Önder Apo 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye verildi. Önder Apo dışarıdayken, mücadelenin başındayken ABD, Bağdat’a saldırmaktan korktu. Güney Kürdistan ve Irak’ta PKK etkinliği gelişir, Önder Apo bu tür bir müdahaleye karşı mücadele eder, böylece ABD’nin işgalci hegemonyasını bozar değerlendirmesiyle korktu ve Bağdat’a yapacağı işgal saldırısından önce tedbir olarak Önder Apo’nun etkisiz kılınmasını öngördü. Bunu gerçekleştirmek üzere de 9 Ekim 1998’de başlatılan uluslararası komployu başlattı ve yürüttü. Kim vurduya getirme yöntemiyle imha edemeyince bu sefer 15 Şubat komplosu biçiminde Önder Apo’yu Türkiye’ye teslim edip idam yöntemiyle bunu gerçekleştirmek istedi. Önder Apo’nun Türkiye’ye teslim edilmesi karşılığında TC. Devleti, ABD’nin olası bir Bağdat saldırısına karşı çıkmayacak, tersine destek verecekti. ABD’ye verilen söz buydu. Önder Apo’nun Türkiye’ye teslim edilmesine karşılık olarak TC. Devleti de ABD’nin Bağdat işgal saldırısına destek verecekti.

Nitekim daha sonra Türkiye sözünü tutmayıp ABD’nin işgal saldırısına destek vermeyince ABD ile TC. arasındaki ilişkiler çok gerginleşti. Bir dönem neredeyse karşılıklı çatışmaya kadar bile vardı. Onun misillemesini ABD Yönetimi, Irak’ta Türk subaylarının kafasına çuval geçirip tutuklayarak cevap verdi. İş bu düzeydeki bir çatışmaya kadar gitti.

Demek ki daha o zamandan Bağdat’a işgal saldırısı yapmayı ABD planlamıştı. Onun için Önder Apo’ya dönük uluslararası komplo saldırısı bir zemin hazırlama oldu. 11 Eylül İkiz Kule saldırısı ikinci zemin hazırlama oldu. Sonuçta 2003 Newroz’undan itibaren ABD, Türkiye’den aldığı söze dayanarak çok güvenli bir biçimde Bağdat’a işgal saldırısı başlattı. Körfezden bir güçleri ilerlerken, diğer bir gücü de Kuzeyden götürüp Bağdat’ı kuzeyden ve güneyden kuşatarak kısa sürede almayı planlamıştı. Bunu gerçekleştirmek üzere Akdeniz üzerinden İskenderun’a hareket eden ABD askerlerini TC. Devleti, o zamanın AKP hükümeti geri çevirdi.

Dolayısıyla İmralı işkence ve tecrit sisteminin oluşturulmasından önce 15 Şubat komplosunun bir idam saldırısı olduğu gerçeği görülmelidir. Bu, Önder Apo’nun idamı üzerine planlanmış bir saldırıydı. İmralı sadece bu işlemlerin yürütülmesi için uygun bir yer olarak hazırlandı. Göstermelik mahkeme ve idamın gerçekleşeceği zaman diliminde bu yerin bu şekilde işlev görmesi öngörüldü.

Tabii süreç sonra değişti. Önder Apo komplocu imha yöntemini boşa çıkarttığı gibi 15 Şubat komplosunun idam yöntemini de boşa çıkardı. Komployu değerlendirerek, komplonun Türkiye Devleti ve toplumuna dönük boyutlarını ortaya koyarak Türkiye içinde yoğun bir mücadele yürütüp devletle toplum içindeki çeşitli kesimleri bu konuda ikna ederek idamı önledi.

Nitekim Önder Apo’nun Kenya’dan kaçırılıp Türkiye’ye götürüldüğü zaman Başbakan olan Bülent Ecevit “ABD Apo’yu bize niye verdi, bir türlü anlayamadım” diyerek bunu itiraf etti. Nasıl bir tereddüt yaşadıkları bu itirafla ortaya çıktı. Önder Apo buradan değerlendirmelerini geliştirerek komplonun sonu gelmez bir Türk-Kürt savaşını hedeflediğini ve bundan Türkiye Devletinin ve toplumunun en az Kürtler kadar zararlı çıkacağını, komplocuların amacının idamla böyle bir süreci başlatmak olduğunu değerlendirip çeşitli Türkiyeli çevreleri etkileyerek, yine bu değerlendirmeler temelinde hareketin ve halkın Önder Apo etrafında birleşmesini sağlayarak idamı önledi.

İdam etmek isteyen güçler Türkiye’de azınlığa düştü. Birçok güç idamın Türkiye Devleti’nin ve toplumunun zararına olduğunu değerlendirdi. İdam yerine Önder Apo’yu başka türlü imha etmenin, etkisiz hale getirmenin yollarını aradılar. Onu kendileri için daha faydalı gördüler. Tartıştılar, değerlendirdiler. Sonuçta idam değil, diğer yöntemi tercih ettiler. Diğer yöntem neydi? Çürütme politikasıydı. İmralı işkence ve tecrit sistemi içerisinde çürütme politikasıydı. Önder Apo buna “İmralı mücadelesi” dedi. Önder Apo’yu fiziki olarak idam etmek değil, İmralı İmralı işkence ve tecrit sistemi içerisinde düşünsel ve siyasi olarak imha etmeyi hedefliyorlardı.

Yoksa İmralı sistemini oluşturanlar Önder Apo orada yaşasın, çalışsın, yeni düşünceler üretsin, Kürt Özgürlük Mücadelesini geliştirsin, dünya halklarının, kadınlarının, gençlerinin, ezilenlerinin özgürlük ve demokrasi mücadelesi için yeni düşünceler üretip katkılar sunsun diye tutmadılar. İmralı sistemi de öyle oluşturulmadı. Tersine İmralı sistemi Önder Apo’yu fiziki olarak idam edemeyen, idamı kendi çıkarları açısından zararlı gören TC. Devleti’nin, Önder Apo’yu düşünsel ve siyasi olarak imha etmesini sağlayacak bir yöntem, araç olarak örgütlendirildi, düzenlendi.

Nitekim İmralı işkence ve tecrit sistemini oluşturanlar böyle değerlendiler. Ege Ordu Komutanı Hurşit Tolon vardı. İmralı sisteminin hazırlanmasında rol oynamıştı. O kişi şu açıklamayı net olarak yaptı: “Hiç meraklanmayın, öyle bir sistem oluşturduk ki Apo idama şükredecek, idam onu bir kere öldürecek, İmralı sistemi içerisinde Apo her gün bin kere ölecek” dedi. İmralı sistemi böyle bir sistemdir. Çürütme politikasının uygulanma sistemi, fiziki olarak imha edilemeyen bir gücün düşünsel ve siyasi olarak imha edilmesini sağlama sistemidir. İmralı tamamen bu amaçlar doğrultusunda ve bu amaçları gerçekleştirecek yöntemlere göre hazırlandı, oluşturuldu. Önder Apo da böyle bir sistem içine alındı.

Demek ki İmralı sistemini oluşturanlar Önder Apo’yu fiziki imha edemeyince her gün bin defa ruhen, fikren, duygu ve düşünce olarak imha etmeyi sağlayacak bir sistem olarak öngördüler. İmralı’yı, Önder Apo’nun düşünsel ve siyasal açıdan bitirilmesi yeri olarak düzenlediler. Nitekim Önder Apo bu sistemi “tabutluk” olarak tanımladı. Kendisi için yeni bir öldürme yeri ve yöntemi olarak değerlendirdi. Bu biçimde İmralı’dan hangi sonuç alınmak isteniyordu? Birincisi Önder Apo düşünsel ve siyasi olarak imha edilecek, yenilgiye uğratılacak, etkisiz hale getirilecekti. İkincisi ona dayanılarak PKK tasfiye edilecek, dolayısıyla Kürt varlık ve özgürlük mücadelesi yok edilecek, bu temelde Kürt soykırımı gerçekleştirilecekti. Üçüncüsü ve esası İmralı Kürt soykırımının gerçekleştirildiği, Kürt direnişinin, özgürlük ruhunun, bilincinin, iradesinin yok edildiği, tarihe gömüldüğü, dolayısıyla soykırımın gerçekleştirildiği bir yer haline getirilecekti. Kürt’ün bitirildiği yer olacaktı. Kürt toplumunda varlık, özgürlük iradesi bırakılmayacaktı. Kürtlük ve özgürlük İmralı’ya gömülecek, İmralı’da yok edilecekti. İmralı sistemi tamamen böyle bir amaçla oluşturuldu.

Tabii gelişmeler bunun tersi oldu. Gelişmeler bunun tersi oldu diye “İmralı sisteminin amacı bu değildi” diyemeyiz. Evet, gelişmeler bu amacın tersi oldu. Ama bu ters durum nasıl ortaya çıkartıldı? Büyük bir mücadeleyle ortaya çıkartıldı. Nasıl ki 9 Ekim’in imha yöntemi boşa çıkartıldıysa, nasıl ki 15 Şubat’ın idam yöntemi boşa çıkartıldıysa, İmralı işkence ve tecrit sisteminin çürütme politikası da boşa çıkartıldı. Kim tarafından? Önder Apo tarafından boşa çıkartıldı. Önder Apo etrafında kenetlenen Özgürlük Hareketi, Kürt halkı, kadınları ve gençleri tarafından boşa çıkartıldı.

Önder Apo tarafından İmralı işkence ve tecrit sistemine, çürütme politikasına karşı, soykırım sistemine karşı varlık ve özgürlük mücadelesi İmralı koşullarında da çok etkili bir biçimde yürütülerek İmralı sistemini oluşturanların amaçları boşa çıkartıldı. İmralı mücadelesini Önder Apo, PKK kazandı. İmralı sistemini oluşturan sömürgeci-soykırımcı güçler İmralı mücadelesini kaybettiler, yenik düştüler. Bu açık bir gerçek. Önder Apo son derece bilinçli ve planlı bir mücadeleyi İmralı işkence ve tecrit sisteminde yürüttü. Hiç kimse buna inanmıyordu. Hareketin etrafında toplanmış birçok yurtsever, aydın kişi de bu olmaz diyordu. Kendilerini devrimci-demokrat sayan çevreler de olmaz diyordu. Önder Apo’nun İmralı’da mücadele etme isteminin gerçekleşmeyecek, başarılamayacak bir yöntem olduğunu değerlendiriyorlardı.

Nitekim Önder Apo böyle bir mücadeleye girerken bir şans istedi. Örgütten ve halktan destek destek talebinde bulundu. “Başka çaremiz de yoktur” dedi. PKK yönetimi, örgütü ve Kürt halkı Önder Apo’nun bu talebine evet dediği, destek verdiği için birçok çevre tarafından şiddetle eleştiriye maruz kaldı. Onların aklı almıyordu. “İmralı’da mücadele mi olur? Öyle bir yerde devlete, sömürgeci zihniyet ve siyasete karşı mücadele edilerek Kürt varlık ve özgürlük mücadelesi geliştirilemez” diyorlardı. Bunun asla olmayacağı şeklinde değerlendirme yapıyorlardı. Ama Önder Apo, onların mümkün görmediğini mümkün hale getirdi. Olmaz dediklerini olur kıldı. Akıllarının almadığını gerçekleştirdi. İmralı sistemini hazırlayanların da bütün amaç ve hedeflerini boşa çıkartacak bir mücadeleyi ortaya çıkardı.

Bunu son derece inançlı, disiplinli yaşamı ve çalışmasıyla yaptı. Okudu, inceledi, yoğunlaştı. Dogmatizmin, kalıpçılığın bütün etkilerini kırdı. Süreci iyi değerlendirdi. Yeni düşünceler üretti. Çok kıt olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi süreçlerinden de yararlanarak yoğunlaşmalarını savunmalar biçiminde yazılı hale getirip harekete ve halka ulaştırmayı başardı. Böylece PKK’yi değişim ve dönüşüme uğrattı. Yenilikler yarattı, yeni düşünceler üretti. Böylece İmralı çürütme politikasını yenilgiye uğrattı. Bu politikayı uygulayan Ecevit Hükümetiydi. Bu hükümetin temel hedefi Avrupa Birliği’ne girmekti. Avrupa Birliği’nin bireysel hakları temelinde güya Kürt sorununu çözüme kavuşturup PKK ve Önder Apo’nun Kürt halkının demokratik hakları biçimindeki çözüm arayışını boşa çıkartmak istiyordu. Bunun için Ecevit Hükümeti her türlü çalışmayı yaptı. Meclisi bir fabrika gibi çalıştırdı. Önder Apo üzerinde her türlü kısıtlamayı geliştirdi.

Fakat sonunda Önder Apo yeni düşünceler üretmeyi başardı. Ürettiği düşünceleri yazılı hale getirip mahkeme üzerinden harekete ve halka ulaştırmayı başardı. Böylece Avrupa Birliği’ne girişi ifade eden bireysel haklar üzerinden Ecevit Hükümeti’nin “Kürt sorununu çözdüm” diyerek Kürt soykırımını gerçekleştirme çizgisini boşa çıkardı. Yenilgiye uğrattı. Onun yerine Özgür Kürdistan Demokratik Ortadoğu çözümünü geliştirdi. Ortadoğu çapında Kürt sorununun çözüm çizgisini, programını, strateji ve taktiklerini ortaya koydu. “Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa” adlı savunmasında bunu geniş bir biçimde ifadeye kavuşturdu. Kürt sorununu Ortadoğu’nun demokratikleşmesi, Ortadoğu merkezli yeni bir demokratik uygarlığın geliştirilmesi temelinde özgürlükçü çözüme kavuşturulabileceğini, gelişmenin böyle olacağını gösterdi. Demokratik Ortadoğu Özgür Kürdistan programını ortaya koydu. Böylece Ecevit Hükümeti’nin Avrupa Birliği çerçevesindeki “bireysel haklar çözümü” adı altındaki çözümsüzlüğünü boşa çıkarttı, yenilgiye uğrattı. İmralı mücadelesini Önder Apo böyle kazandı. Hareket ve halk olarak Önder Apo’nun bu mücadelesine tam destek verildi. Bunun gerçekleşmeyeceğini söyleyen bütün çevrelere karşı duruldu. Onlara karşı mücadele edildi. Önder Apo’nun çabaları başarılı oldukça o tür çevreler yanıldıklarını gördüler. Tekrar değişim yaşayarak Önder Apo ve PKK’nin geliştirdiği mücadele etrafında toplanmaya, tekrar o mücadeleden güç ve destek almaya yöneldiler.

Demek ki İmralı sistemi Kürt soykırımını gerçekleştirmek, Kürt varlık ve özgürlük iradesini tarihe gömmek için kurulmuştu. Bunu Önder Apo yürüttüğü mücadeleyle boşa çıkardı. Hareket ve halkın desteğini alarak yürüttüğü mücadele başarılı oldu. Komplocuların, İmralı işkence ve tecrit sistemini oluşturanların bu amaçları boşa çıktı.

Peki, bütün bunlara rağmen hala neden ayakta tutuluyor sorusu önemlidir. Dikkat edilirse İmralı mücadelesi aslında tamamlandı. Çürütme politikası başarısız kılındı. Kürt varlık ve özgürlük iradesini İmralı tabutluğuna gömme hedefi yenilgiye uğratıldı. İmralı mücadelesini Önder Apo ve Kürtler kazandılar. Bu temelde aslında İmralı işkence ve tecrit sistemi parçalandı. Önder Apo düşüncelerini üretti, dışarıya taşırdı. PKK kendisini yeniledi, Kürt halkı, Önder Apo’nun demokratik-ekolojik-kadın özgürlükçü paradigması temelinde kendisini eğitti, yeniden yapılandırdı ve özgürlük mücadelesini 24 yıldır büyük bir cesaret ve fedakârlıkla geliştirdi.

Bu durum PKK ve Kürt halkıyla da sınırlı kalmadı. Başta Türk, Arap, Fars, Ermeni, Asuri halkları olmak üzere Ortadoğu halklarına, yine dünyanın her tarafındaki kadınlara, gençlere, işçilere, emekçilere, tüm devrimci-demokratik güçlere yayıldı. Önderliksel duruş İmralı mücadelesinde evrenselleşti. Ulusal sınırları da aştı. Böylece İmralı soykırım sistemi parçalandı. İmralı işkence ve tecrit sistemi yenilgiye uğratıldı, başarısız kılındı.

Buna rağmen bu sistem niye hala ayakta tutuluyor? Çünkü bütün bunlara rağmen AKP-MHP faşist diktatörlüğü şahsında daha da somutlaştığı gibi ırkçı-şoven Türk milliyetçiliği hala Kürt soykırımından vazgeçmiş değil. Hala imkân ve fırsat yaratır, bir yol ve yöntem bulur, Kürt soykırımını gerçekleştiririm diye hesap ediyor.

İmralı işkence ve tecrit sistemi parçalandı. Önder Apo İmralı’da büyük bir düşünsel, siyasi zafer kazandı ama bunlar dışarıda, Kürdistan’da, Ortadoğu’da, dünyada henüz yeterince örgüte ve eyleme dönüşmedi. Dolayısıyla Türkiye’de, Ortadoğu’da, dünya’da demokratik modernite çizgisinin gerektirdiği değişim ve dönüşüm gerçekleşmedi. Dolayısıyla Kürt sorununun demokratik çözümü henüz siyasi olarak gerçekleşmedi. O yüzden Kürt sorununu yaratan ve ondan fayda sağlamaya çalışan sistem, eskisi kadar olmasa da parçalanmış delinmiş olsa da hala varlığını sürdürüyor. Hala kendisini etkin kılmaya çalışıyor. Hala Kürt sorununu sürdürüp onun üzerinden çıkar sağlamaya çalışıyor. Dolayısıyla Kürt sorununu yaratan küresel kapitalist modernite sisteminin zihniyet ve siyasetinde değişiklik olmadı. Kürt’ü inkâr ve imha eden zihniyet değişmedi.

Aynı şey Türkiye’de ırkçı, şoven, milliyetçi, Kürt düşmanı zihniyet ve siyasetin bir biçimde devam etmesini de ifade ediyor. Bu nedenlerden dolayı İmralı soykırım sistemi, işkence ve tecrit sistemi sürdürülmeye çalışılıyor. İkincisi ise Önder Apo’nun sürece daha çok müdahil olmasından korkuluyor. Düşüncesinden korkuluyor. Türkiye, Ortadoğu ve dünyadaki gelişmelere siyasi, sosyal, kültürel, askeri olaylara dair görüşleri küresel kapitalist modernite sistemiyle sömürgeci-soykırımcı TC sistemini korkutuyor. Çünkü çok doğru ve derinlikli tahlil ediyor. Önder Apo çok iyi anlıyor. Tarihsel derinliği ve küresel boyutu iç içe, birlikte ele alıyor ve anlıyor. Sorunları ortaya doğru koyuyor. Olayları doğru ve bütünlüklü değerlendiriyor. En önemlisi de tüm bu olaylara gerçekleşebilir, doğru, demokratik çözüm yöntemleri öneriyor. Bu da kapitalist modernite sistemini, ulus devlet faşist gericiliğini korkutuyor, zorluyor. Onlara karşı kadınların, gençlerin, işçi ve emekçilerin, Kürt halkının, insanlığın bilinçlenmesi, dolayısıyla örgütlenip mücadele etmesi anlamına geliyor. Bunları engellemek için Önderlik düşüncelerinin örgütleyici, eğitici ve mücadeleye sevk edici gücünden korktukları ve bunu engellemek istedikleri için İmralı işkence ve tecrit sistemini sürdürüyorlar.

Üçüncü olarak da tabii bir korkuluk olarak tutuyorlar. 24 yıldır İmralı işkence ve tecrit sistemi, soykırım çizgisinde sürdürülüyor. 19 aydır Önder Apo’dan hiç haber alınamıyor. Hiçbir hukuk kuralı, ahlaki ilke orada uygulanmıyor. Tamamen faşist TC. yönetiminin, AKP-MHP faşist diktatörlüğünün istediği gerçekleşiyor. Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli kişilikleri diktatörlüklerini buradaki uygulamalarla ortaya koyuyor. Bir güç gösterisi olarak, üstünlük aracı olarak İmralı işkence ve tecrit sistemini değerlendiriyorlar. Bütün bunlar aslında İmralı işkence sistemi ve Önder Apo’nun o sistem içinde tutulmasının bir korkuluk olarak yaşatılmak istendiğini ortaya koyuyor. Dolayısıyla mevcut İmralı sistemi herkes için, her Kürt için bir tehdittir. Bir korkutma aracıdır.

 Aynı zamanda Türkiye’nin her devrimcisi, demokratı için Kürtlerle yoldaşlaşmak, dayanışma içinde olmak isteyen Türkler için bir tehdittir. Aslında tüm insanlık için bir tehdittir. Tüm devrimci, demokrat, sosyalist insanlar için bir tehdittir. “Bakın bize karşı çıkanlara biz böyle yapıyoruz. Bu kadar gücümüz, etkimiz var. Karşı çıkanları bu hale getiririz” diyerek korku yaymaya çalışıyorlar. Bu biçimde insanları mücadeleden uzaklaştırmak istiyorlar. Mücadele iradelerini kırmak, bilinçlerini zayıflatmak istiyorlar.

Son olarak bazıları “Önder Apo’yu rehine olarak tutuyorlar. Dolayısıyla Kürt sorununun çözümü değil de özgürlük güçlerinin tasfiyesi için bu baskı ve işkence sisteminden faydalanmak istiyorlar” diye de değerlendiriyor. Ben ona çok fazla ihtimal vermiyorum. Çünkü o duvarlar çoktan aşıldı. Önder Apo’nun nasıl bir kişilik olduğu 50 yıldır yürüttüğü mücadeleyle, bu mücadelenin gelişme çizgisiyle net ortaya çıktı. 24 yıldır da İmralı işkence ve tecrit sisteminde bir çizgi ortaya çıkardı. En zor ortamları, engelleri aştı, zorlukları yendi. Artık gerçekleşmiş bir hakikat haline geldi. Dolayısıyla oradan öyle bir sonuç çıkmayacağını sanıyorum İmralı sistemini yönetenler, sürdürenler de artık bunu iyi biliyor ve kabul ediyorlar. O yönlü çok umutları kalmamıştır. Fakat yine de Önder Apo’dan bir sonuç alamıyorlarsa da çevreye böyle bir izlenim vermeye çalışıyorlar. Kafa karıştırmak için İki de bir “Apo şöyle yapıyor, böyle yapıyor, Apo’yla şöyle görüşüyoruz” diye açıklama yapıyorlar. Kürt toplumunun mücadelesini zayıflatmak için özel psikolojik savaş kapsamında açıklamalar yaparak bu durumu kendileri açısından kullanışlı bir hale getirmeye çalışıyorlar. O kadar zayıflamışlar ki bu tür psikolojik savaşın sonuçlarından bile medet umar hale gelmişler. Yoksa İmralı direnişi karşısında her bakımdan yenilmişler, bitmişlerdir. Herhangi bir engelleyicilikleri kalmamış. Ama yine de ufak bir kafa karışıklığı yaratacak bir psikolojik savaş bile bizim için faydalıdır diye düşünüyorlar. O denli zayıf hale gelmişler.

DURAN KALKAN (HEVAL ABBAS)

YORUM GÖNDER

ZİYARETÇİ YORUMLARI

BENZER KONULAR

HEVPEYVîN

 2 TÜRK ORDUSU DA GELSE YENERİZ

SOZDAR AVESTA'DAN GENÇLERE VE GENÇ KADINLARA; ÖZGÜR YAŞAMI ESAS ALMALI VE DİRENİŞE KATILIM SAĞLAMALIDIR 

MARAŞ KATLİAMI'NI SÜRDÜRMEK İSTİYORLAR!

AKP-MHP’NİN SON KIŞINA GİRİYORUZ (1.BÖLÜM)

2022’YE KESİN BAŞARI TEMELİNDE GİRİYORUZ (2.BÖLÜM)

DÖRDÜNCÜ STRATEJİK DÖNEM’DEYİZ

BUNLAR KÜRT KADINLARIN TOPLUMSAL HAREKETİNE SALDIRI

‘CEZAEVLERİNDE TEK BİR ÖLÜMÜN DAHİ OLMASI BİZİM UTANCIMIZ’

ARTIK KİMSE ÖNDERLİĞİN FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜNE ENGEL OLAMAZ

BÜYÜK MÜCADELE YILINA GİRİYORUZ

PKK'NİN MÜCADELESİ İKTİDARIN SONUNU GETİRDİ

PKK O LİSTEDEN ÇIKARILMALI

‘ÖNDER APO’NUN HALKLARA KÖTÜ SÖZÜ YOKTU’

HER KADININ ÇIKIŞI BİR DEVRİMDİR

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (1.BÖLÜM)

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (2.BÖLÜM)

‘SAKİNE CANSIZ BİR KAVGA MANİFESTOSUYDU’

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (3.BÖLÜM)

HALKIMIZ DİMDİK AYAKTADIR, 2022’DE DE DİRENECEKTİR

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (4.BÖLÜM)

‘SARA ŞAHSINDA ÖNDERLİĞİN MODELİ HEDEF ALINDI’

TÜRKİYE CPT RAPORLARINA CİDDİYETLE BAKMIYOR

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (5.BÖLÜM)

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (6.BÖLÜM)

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (7.BÖLÜM)

AVRUPA GERÇEĞİ İTİRAF ETMELİ, KÖKLÜ DEĞİŞİKLİK ZAMANI GELDİ!

‘PKK ORTADOĞU'NUN DEMOKRATİKLEŞME DİNAMİĞİDİR’

DEVRİM BEDELSİZ OLMAZ

EFRÎN MUTLAKA ÖZGÜRLEŞTİRİLECEK

‘TERÖRLE MÜCADELE EDEN PKK’YE ‘TERÖRİST’ TANIMLAMASI YAPILAMAZ’

PKK'NİN ''TERÖR LİSTESİ''NDEN ÇIKARILMASI İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR

HER TÜRLÜ GELİŞMEYE HAZIRLIKLIYIZ

KOBANÊ SAVAŞINDA DAİŞ İLE BİRLİKTE TÜRK DEVLETİ DE YENİLDİ

PLANLAR BOŞA ÇIKARILDI

HERKESİN KORKTUĞU DAİŞ İLE BİZ SAVAŞTIK

TÜRKİYE'NİN STRATEJİSİNİ BİZ ÇÖKERTTİK (2.BÖLÜM)

BİR TARAFI TC, ÜÇ TARAFI DAİŞ (3.BÖLÜM)

DEMOKRASİ, ADALET VE ÇÖZÜMÜN YOLU İMRALI'DAN GEÇER! (1.BÖLÜM)

KOBANÊ'DEKİ SAVAŞ GÖĞÜS GÖĞÜSE KAZANILDI (4.BÖLÜM)

FAŞİZMİN YIKILMASINDA KADINLARIN ÇOK BÜYÜK ROLÜ OLACAK (2.BÖLÜM)

MİT VE DAİŞ İŞBİRLİĞİNİN PERDE ARKASI! (5.BÖLÜM)

DİRENİŞ BAYRAĞINI GÖĞÜSLEDİK (6.BÖLÜM)

'ÖNDERLİĞE SAHİP ÇIKMAK ÖZGÜRLÜĞE SAHİP ÇIKMAKTIR'

KOMPLOYU ASLA TAMAMLAYAMAZLAR

KOMPLO KÜRT SOYKIRIMI SALDIRISIDIR (1.BÖLÜM)

KOMPLO AŞILDI, ALTERNATİF SİSTEM YARATILDI (2.BÖLÜM)

KOMPLODA YENİ YÖNTEMLER GELİŞTİRİLİYOR (3.BÖLÜM)

15 ŞUBAT ULUSAL SOYKIRIM GÜNÜDÜR

ÖNDER APO’NUN ÖZGÜRLÜK YILI OLACAK (4.BÖLÜM- SON)

NİVÎSKAR RENGÎN KARDELEN: ÇÎROK DENGÊ ZANA YÊ CİVAKÊ YÊ

‘KADININ DAHLİYLE TARİH YENİDEN YAZILIYOR’

YPJ TÜM KADINLARIN SAVUNMA GÜCÜDÜR

8 MART’TA TARİHİ DERS VERİLDİ

AKP-MHP FAŞİZMİNE EN ANLAMLI CEVAP NEWROZ ALANLARINDA VERİLECEK

HERKES ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALI

BU SERVET BUZDAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ: BARZANİ EMİRLİĞİ

CPT VE AİHM TECRİDE ORTAK

FAŞİZME, İŞGALE KARŞI HER YER CEHENNEME ÇEVRİLMELİ

KADINLARIN ORTAK KİMLİĞİ ÖZGÜRLÜKTÜR

ÖZGÜRLÜK SAVAŞINA KATILMAKLA İŞGAL VE İHANET ZİNCİRLERİ ÇÜRÜYECEK

ÖZGÜRLÜK SAVAŞINA KATILMAKLA İŞGAL VE İHANET ZİNCİRLİRİ ÇÜRÜYECEK (2.BÖLÜM)

DÜŞMANI KİLİTLİYORUZ

ZÎLAN ÇİZGİSİNDE BİR SAVAŞ YÜRÜTÜLÜYOR

TÜRK DEVLETİ ZAP’TA ÇAKILIP KALDI

İMRALI VE ZAP DİRENİŞ RUHUNU BÜYÜTELİM

TÜRK TOPLUMUNU FAŞİZMİN ELİNDEN KURTARALIM

BUGÜN ZİLANLARIN ÇİZGİSİ ZAP’TA VE AVAŞÎN’DE DİRENİYOR VE BAŞARIYOR

BİR İLKE KİŞİLİĞİDİR ZİLAN

MİT, KDP İŞBİRLİĞİ İLE KATLİAM YAPIYOR

NATO ERDOĞAN'IN SOYKIRIM SİYASETİNİ ONAYLADI

14 TEMMUZ ZAFER RUHUDUR

TAKTİK NÜKLEER SİLAH KULLANIMI NATO’NUN SUÇÜSTÜ YAKALANMASIDIR

19 TEMMUZ BİR DÜNYA DEVRİMİDİR

“KÜRT VE ARAP KADINLARI İLE GENÇLERİ ÖNCÜLÜĞÜNDE ŞEHİTLERİN İNTİKAMI ALINACAKTIR”

SALDIRILARI İNŞA VE ÖZ SAVUNMA İLE BOŞA ÇIKARACAĞIZ

ROJHİLAT GENÇLERİ ŞEHİTLERİNİN İZİNDEN GİTMELİ

15 AĞUSTOS DÜŞÜNSEL, SİYASAL VE SOSYAL BİR DEVRİMDİR (1.BÖLÜM)

DEM DEMA AZADİYÊ YE SÜRECİNİN FİNALİNE GELDİK (1.BÖLÜM)

NE YAPARLARSA YAPSINLAR KÜRT HALKINI DURDURAMAYACAKLAR (2.BÖLÜM)

ALEVİLERE SALDIRI ÇOK AMAÇLIDIR

'GENÇLER SALDIRILARA KARŞI GERİLLA SAFLARINA KATILMALI'

SOYKIRIMIN KIRILMASI İMRALI’DA BAŞLAYACAK (1.BÖLÜM)

DİRENİŞ KADIN ÖZGÜRLÜĞÜ ADINADIR

KİMYASAL, YENİLGİSİNİN GÖSTERGESİDİR (2.BÖLÜM)

KADIN KIRIMI ÖZEL SAVAŞ AKLIDIR (3.BÖLÜM)

KİMİN ELİNDEN NE GELİYORSA YAPMALI!

9 EKİM’DEKİ HEDEF İMHAYDI (1.BÖLÜM)

9 EKİM’DEKİ HEDEF İMHAYDI (2.BÖLÜM)

15 ŞUBAT ÖNLENEBİLİRDİ

CHE’NİN ENTERNASYONALİZMİ MÜCADELEMİZDE YAŞIYOR

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (1.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (2.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (3.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (4.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (5.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (6.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (7.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (8.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (9.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (10.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (11.BÖLÜM-SON)

AHLARINI YERDE BIRAKMAYACAĞIZ

AKP-MHP ZİNDANLARDA YOLDAŞLARIMIZA İNTİKAM TEMELİNDE YAKLAŞIYOR(1.BÖLÜM)

AKP-MHP ZİNDANLARDA YOLDAŞLARIMIZA İNTİKAM TEMELİNDE YAKLAŞIYOR(2.BÖLÜM)

PKK BAŞINDAN BERİ İMAN HAREKETİDİR (1.BÖLÜM)

PKK’NİN SÖZÜ VE EYLEMİ BİRDİR (2.BÖLÜM)

PKK KÜRTLERİ ÖRGÜTLÜ BİR GÜÇ HALİNE GETİRDİ (1.BÖLÜM)

PKK, KADINA CEVAP VERDİ

KÜRTLER İLK KEZ 7 AYDIR AYNI MEVZİDE SAVAŞIYOR

PKK YAYILACAKTIR, BUNU KİMSE ÖNLEYEMEZ 2.BÖLÜM)

PKK’NİN GENÇLİK RUHUNU DAHA DA BÜYÜTECEĞİZ

ROJAVA DEVRİMİNE SAHİP ÇIKMAK, İNSANLIĞA SAHİP ÇIKMAKDIR

KADINLAR DAHA ÇOK MÜCADELE ETMELİ

KÜRT SORUNU BİR SOYKIRIM SORUNUDUR (1.BÖLÜM)

2022’DEKİ SAVAŞTA ÇIĞIR AÇTIK

DAHA KESKİN BİR MÜCADELE YILINA GİRİYORUZ

FRANSA GERÇEK FAİLLERİ ORTAYA ÇIKARMAKLA YÜKÜMLÜDÜR-1.BÖLÜM

ZAT'TA KİLİTLENDİLER-2.BÖLÜM

TÜM DEVRİMCİ GÜÇLER YENİ BİR PROJE ORTAYA KOYMALI

İMRALI’DAKİ SOYKIRIM POLİTİKASINA DENK BİR MÜCADELE GEREKLİ

DÜŞMANIN SALDIRILARINI BOŞA ÇIKARALIM

KOMPLO İMRALİ TECRİT VE İŞKENCE SİSTEMİ OLARAK DEVAM EDİYOR

KOMPLO, YÜZYILI HESAPLANMIŞ SALDIRIDIR

SAVAŞ SÜRÜYOR, KİMSE REHAVETE KAPILMAMALI

ÖNDER APO’NUN YENİLMEZ ÇİZGİSİ KESİN OLARAK KAZANDIRACAKTIR

İMRALI BİR SOYKIRIM SİSTEMİDİR

‘KÜRT ALEVİ HALKIMIZ TOPRAKLARINI TERK ETMEMELİ’

İMRALI TECRİDİ BÜYÜK BİR SOYKIRIM PROJESİDİR

HALKIMIZ ÖZ ÖRGÜTLÜLÜĞÜ İLE HER FELAKETİ AŞABİLİR

ASRIN FELAKETİ AKP-MHP FAŞİST İKTİDARIDIR

DEMOKRATİK KONFEDERALİZM ÇÖZÜM SEÇENEĞİDİR

DEVLETLERE RAĞMEN DEMOKRATİK KONFEDERALİZM OLUR-2.BÖLÜM

GERİLLA SÜREKLİ GÖNÜLLÜLÜKTÜR

NEWROZ ORTADOĞU’DA HALKLARIN KONGRESİ GİBİ KARŞILANMALI

NEWROZ FAŞİZMİN YIKILMA SÜRECİNİN BAŞLANGICI OLSUN

HER KÜRT BİREYİ KÜRTLERİN ÖZGÜRLÜĞÜ VE KURTULUŞU İÇİN ÇALIŞMALI

AKP-MHP İKTİDARININ SONU GELİYOR