PKK'NİN MÜCADELESİ İKTİDARIN SONUNU GETİRDİ
Türkiye’nin esas sorununun ekonomi değil savaş olduğunun altını çizen KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, "Bu savaşa karşı çıkmayanlar iktidara ne kadar tepki gösterirse göstersin hiçbir sorun çözülemez” dedi.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Stêrk Tv'de yayınlanan özel programa katıldı. Programın ikinci bölümünde, Türk devleti ve KDP'nin saldırılarını, ABD, Rusya ve Şam hükümetinin Rojava'ya yönelik tutumunu ve Türkiye'de yaşanan siyasal ve toplumsal krizi değerlendiren Bayık, AKP-MHP iktidarının da yıkılmak üzere olduğunu belirtti.
Türkiye'de yaşanan krizlerin temelinde Kürt halkına karşı yürütülen savaş olduğunu vurgulayan Bayık, "Bazı sokak röportajlarında muhabirler özellikle soruyorlar; en büyük sorun nedir, diye. Ekonomik sorun, diyorlar. Bu bir saptırmadır. Evet, çok büyük bir ekonomik sorun var ama bunun sebebi nedir? Bunun sebebi savaştır. Çünkü devlet, halkın bütün imkanlarını savaşa yatırıyor. İnsanlar bunu görmüyor, ekonomik sorun var diye Erdoğan'ı eleştiriyorlar. Peki bu ekonomik sorun neden var, bu nasıl çözülecek; bunu tartışmıyorlar. Bu yüzden tüm Türkiye halkları bilmelidir ki yaşadıkları sorunların temel nedeni Kürtlere karşı yürütülen savaştır. Bu savaşa karşı çıkmayanlar iktidarı ne kadar eleştirirse eleştirsin, ne kadar tepki gösterirse göstersin hiçbir sorun çözülemez. Ne zaman ki herkes savaşa, yani Kürt halkına karşı yürütülen soykırım siyasetine karşı durursa o zaman Türkiye'deki sorunlar çözülür" diye konuştu.
2021 yılında Irak ve Başûr'da gerçekleşen seçimleri de değerlendiren Bayık, halkın yüzde 80'inin katılmadığı bir seçimin meşru olamayacağına değindi. Özellikle Başûrê Kürdistan'da halkın KDP'nin siyasetinden rahatsız olduğunun altını çizen Bayık, Irak ve Başûr'daki sorunların ancak 3. çizgi ile çözüleceğini belirtti.
KDP'nin Türk devleti ile el ele verip Şengal'e yönelik birçok saldırı gerçekleştirdiğine de dikkat çeken Bayık, tüm bu saldırılara rağmen Êzidî halkının geri adım atmadığını ifade etti.
Suriye'deki yaşanan sorunların ABD, Rusya ve Suriye devletinin politikaları ile çözülemeyeceğini kaydeden Bayık, çözüm modelinin Kuzey-Doğu Suriye'de hayata geçirilen model olduğunu vurguladı.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık'ın Stêrk Tv'de yayınlanan röportajının ikinci bölümü şöyle:
2021 yılında Türkiye'de ekolojik felaketler yaşandı, bu felaketlerde devletin çaresizliği ortaya çıktı. Fakat Kürdistan'da bizzat devlet Kürdistan doğasını yaktı, halkın kutsal alanlarını talan etti. Kürdistan'daki bu ekolojik kırımı nasıl yorumluyorsunuz?
Türk devleti ve AKP-MHP iktidarı Kürtlere, halklara ve insanlığa düşman olduğu için topluma da düşmanlık yapıyor. Türk devleti Kürtleri ortadan kaldırmak istediği için Kürt halkına hayatı zehir etmenin derdinde. Kürdistan'da yürüttüğü siyasetin tamamı Kürtler nasıl yaşamamalı üzerine kurulu. Kürtlere ya boyun eğecek, teslim olacaksınız ya da fiziki olarak da yok olacaksınız diyorlar. Yani zihniyetleri ve siyasetleri tamamen Kürtlere karşıdır. Ekolojiyi tahrip etmelerinin sebebi de budur. Baraj yapıyorlar, ormanları yakıyorlar, köyleri yıkıyorlar, fuhuşu geliştiriyorlar, yani Kürt halkına yaşamı zehir etmek için her şeyi yapıyorlar.
Doğa insanların yaşamını sürdürebilmesinin temelidir. Doğayı tahrip ettiğinde yaşam imkanı bırakmıyorsun. Türkiye'de bir yer yandığında bütün imkanlarını devreye koyuyorlar. Fakat Kürdistan'da devletin kendisi her yeri yakıyor. Hatta söndürmek isteyen halka engel oluyor. Bu yüzden ekoloji meselesi önemli bir meseledir. Ölüm kalım meselesidir. Kimliğini savunma, geleceğine, yaşamına sahip çıkmadır. Bu yüzden ekoloji meselesi demokrasi ve özgürlük meselesinin dışında değildir. Bundan dolayı halkımız yaşamına, geleceğine, doğasına sahip çıkmalıdır. Düşmanın Kürdistan'ı talan etmesine müsaade etmemelidir. Bu siyasete karşı mücadele etmelidir. Bu mücadele çerçevesinde Türkiye halkları ile, sosyalist ve demokrat güçlerle ilişkilenmelidir. Çünkü bu sadece Kürtler için değil Türkiye halkları için de gereklidir. Türkiyeli aydınlar, sosyalistler, demokratlar da Kürt halkının mücadelesine sahip çıkmalı ve ilişki geliştirmelidir.
Türkiye'de şu an büyük bir ekonomik ve toplumsal kriz yaşanıyor. Genel olarak Erdoğan'ın yürüttüğü siyasetin krize sebep olduğu belirtiliyor. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?
Bazıları ekonomik olarak zorlanıyoruz, bir şey alamıyoruz, her şey pahalanmış dediğinde Erdoğan, "Siz bir kurşunun fiyatı ne kadar biliyor musunuz" diye sordu. Yani açık bir şekilde "Biz savaşıyoruz, bu yüzden bizden bir şey istememeniz lazım" dedi. Bu zalim iktidar, insanların bütün yaşam imkanlarını ellerinden alıyor. İktidarlarını sürdürmek için bütün imkanları kendi hizmetlerine sokuyorlar. Erdoğan savaşı esas alıyor, Kürt halkını soykırım geçirmeyi esas alıyor. Bu yüzden bütün imkanları savaşa harcıyor.
Bazı sokak röportajlarında muhabirler özellikle soruyorlar, en büyük sorun nedir, diye. Ekonomik sorun, diyorlar. Bu bir saptırmadır. Evet, çok büyük bir ekonomik sorun var ama bunun sebebi nedir? Bunun sebebi savaştır. Çünkü devlet halkın bütün imkanlarını savaşa yatırıyor ve halka karşı kullanıyor. İşte insanlar bunu görmüyor; ekonomik sorun var diye Erdoğan'ı eleştiriyorlar. Peki bu ekonomik sorun neden var, bu nasıl çözülecek; bunu tartışmıyorlar. Bu yüzden tüm Türkiye halkları bilmelidir ki yaşadıkları sorunların temel nedeni Kürtlere karşı yürütülen savaştır. Bu savaşa karşı çıkmayan herkes iktidarı ne kadar eleştirirse eleştirsin, ne kadar tepki gösterirse göstersin, hiçbir sorun çözülemez. Ne zaman herkes savaşa, yani Kürt halkına karşı yürütülen soykırım siyasetine karşı durursa, o zaman Türkiye'deki sorunlar çözülür. Öyle olmazsa bu sorunlar çözülemez.
Kendine demokratım, sosyalistim diyen insanları görüyoruz; peki bunun yolu nereden geçiyor? Savaşa karşı durmaktan geçiyor. Bu savaşın amacı Kürt halkını ortadan kaldırmak. Kürt halkını ortadan kaldırmak Türkiye'yi ortadan kaldırmaktır. Türkiye'nin demokratları, sosyalistleri, aydınları bunu nasıl kabul ediyor? Kürt halkı kendisine karşı soykırım siyaseti yürütülürken nasıl en büyük sorun ekonomi sorunudur, der. Bu yanlıştır. Ekonomik sorun varsa, bunun sebebi Kürt halkına karşı yürütülen savaştır. Erdoğan'ın kendisi de bunu itiraf etti. Herkesin bunu görmesi ve buna karşı mücadele etmesi lazım. Ancak o zaman yaşanan krizlerden kurtulurlar.
Kuzey Kürdistan'da ve Türkiye'de demokrasi ve özgürlük güçleri yaşanan sorunların çözülmesi için nasıl bir hamle geliştirmelidir?
Eğer AKP-MHP iktidarı baş aşağı gidiyorsa bu hareketimizin verdiği mücadelenin sonucudur. Belki ağır bedeller ödüyoruz, büyük acılar yaşıyoruz ama bunun sonucunda iktidar yıkıma doğru gidiyor. Bu gerçeği kendileri de biliyor. Bu yüzden hareketimizden ve Kürt halkından intikam almak istiyor. Çünkü PKK ve Kürt halkını kendisi için tehdit olarak görüyor. AKP-MHP iktidarının sona ermesi Türkiye'de sadece bir iktidarın sona ermesi demek değil. Bir zihniyetin yenilmesi demektir. Türkiye tarihindeki iktidar zihniyeti yenilecektir ve bu durum çok büyük değişimler yaratacaktır.
AKP-MHP, Türkiye sermayedarları ve kapitalist modernite sistemi bu engellemek istiyor. AKP-MHP'nin iktidardan düşmesini tabii ki istiyorlar ama AKP-MHP iktidardan düştükten sonra Türk devletinin zihniyetinin yenileceğini biliyorlar. Millet ittifakının AKP-MHP zihniyetine karşı güçlü bir mücadele sergilemediklerini de görüyorlar. Demokratik bir programları yok. AKP-MHP iktidarı düştüğünde Millet ittifakının zihniyeti de yenilecektir. O zaman da Türkiye'de radikal demokrasi gelişecektir. Bahsettiğim güçler de bunu kendileri için tehdit olarak görüyorlar. Şu an Millet ittifakının yapacağı bir şey yok.
Türkiye'de demokrasi güçleri, sosyalistler birçok değer yarattı, büyük acılar çekti, bedeller ödedi. Bu yüzden AKP-MHP iktidardan düştükten sonra aynı zihniyetin iktidara gelmesini istemiyorlar. Radikal demokrasi güçlerinin emeklerine sahip çıkması ve bunun için mücadele etmesi gerekir. Önderliğin geliştirdiği 3. yolu esas almalılar. Ancak bu şekilde demokratik bir Türkiye yaratabilirler. Demokratik siyasetten istenen de budur.
AKP-MHP faşizmi gerillaya saldırdığı her anda yenilgiye uğradı. Son olarak uluslararası güçlerden aldıkları destekle suikast tarzı cinayetler işlemeye başladılar. Rojava'da Gulo ailesinden Yusif Gulo ile torunları Mezlum ve Mihemed Gulo'yu katlettiler. Türk devleti neden Rojava'ya bu yönlü saldırılar gerçekleştiriyor?
Öncelikle şehit düşen Yusif Gulo ve torunlarını saygı ile anıyorum, ailelerine ve Kürt halkına başsağlığı diliyorum. Yusif Gulo büyük bir yurtseverdi, yurtseverliği temsil ediyordu. İşgalci Türk devleti Yusif Gulo'yu katledince Kürt halkını korkutacağını, geri adım attıracağını zannetti. Ama yanıldılar, bugün binlerce Yusif Gulo var. Bu yüzden Türk devletinin bu hayalleri boşa çıkmıştır. Türk devleti Rusya ve Amerika'nın çelişkilerinden faydalanarak Rojava'ya bu kadar vahşi saldırıyor.
ABD ve Rusya da çıkarları için bu saldırılara göz yumuyor. Eğer öyle olmasaydı Türk devleti Rojava'yı işgal edemezdi, bu kadar sivil insanı katledemezdi. ABD ve Rusya isterse bu saldırıların önünü alabilir ama çıkarları için bunu yapmıyorlar. Halkımız bunun farkındadır. Çünkü o halkı Önderlik eğitti. Halkımız demokrasi ve özgürlüğe aşık bir halktır. Bu yüzden kazanımlarını korumak için işgalci Türk devletine karşı duruyor. Devrimi, değerlerini, mücadeleyi esas alıyor.
Kuzey-Doğu Suriye'de halkların ittifakı gelişmiş durumda. Bu da Önderliğin siyaseti ile gelişti. Bu yüzden Kuzey ve Doğu Suriye halkı da Önderliğe sahip çıkıyor. Bundan dolayı bazıları halkın Önderlikle bağını kesmek istiyor. Ama bu öyle kolay değil. Bu halk Önderliği seviyor. Rêber Apo'yu sevmek bir suç olamaz. Bazıları bunu suç olarak görüyor. Bu gerekçe ile baskı yaparak halkın Önderlikle bağını kesmek istiyorlar. Ama dediğim gibi bu mümkün değil, bu bağ gün geçtikçe daha da güçleniyor.
Sizce Suriye'de yaşanan kriz nasıl aşılır? Rejim ve Özerk Yönetim arasında gerçekleşen görüşmeler ve çözüm nasıl gelişir?
Şu an ne ABD ve Rusya, ne muhalefet olduğunu iddia eden çeteler, ne de Suriye devleti şimdiye kadar yürüttüğü siyasetle Suriye'deki sorunları çözebilir. Suriye'de yaşanan sorunlar nasıl çözülür? Eğer Suriye devleti siyasetinde değişime giderse sorunlar çözülür. Yani Kuzey-Doğu Suriye'de gelişen modeli anladıklarında, özerk yönetimle ilişki geliştirdiklerinde Suriye'deki sorunları çözebilirler. Eğer bunu esas almazlarsa sorunları çözemezler. Model ortaya çıkmıştır.
Kuzey-Doğu Suriye'deki bütün halklar kardeşçe, kimlikleri ile, kültürleri ile eşit bir şekilde yaşıyorlar. Eğer Suriye'deki sorunlar çözülecekse bu model üzerinden çözülecektir. Suriye, ABD ve Rusya geçmişte yürüttükleri siyasette ısrar ederlerse sorunları çözemezler. Bizler tüm sorunların Suriye'nin bütünlüğü çerçevesinde çözülmesinden yanayız. Kürt sorunu dahil. Çözüm bu şekilde gelişir. Biz de şimdiye kadar böyle bir yaklaşım içerisinde olduk. Rêber Apo, Suriye ve Ortadoğu için bir siyaset geliştirdi. Eğer Kuzey-Doğu Suriye'de demokratik bir model ortaya çıkmışsa, bu Önderliğin verdiği mücadelenin sonucudur. Rêber Apo halkların ittifakının temelini attı. Bunu tüm Ortadoğu için geliştirdi. Kuzey-Doğu Suriye'de demokratik bir model esas alınarak sorunlar çözülür. Doğru olan da budur.
2021 yılında saldırı ve direnişin yaşandığı alanlarından biri de Şengal idi. Türk devleti ve KDP'nin tüm saldırılarına rağmen Êzidî halkı direnişlerinde ısrar etti. Bu saldırıların engellenmesi için Êzidî halkı ne yapmalıdır?
Êzidî halkımız fermanların önünü almak, tüm halklar gibi topraklarında dinleri ile, kültürleri ile, dilleri ile yaşamak için direndiler. Bu direnişle ilk defa fermandan sonra özerk olmaya bu kadar yakınlar. Bu da verilen büyük bedel ve acılar sonucu yaşandı. Bu vesile ile heval Zerdeşt, Zeki Şengalî, Beşir, Said, Dijwar, Egîd Civiyan şahsında bu mücadelede şehit düşen kahramanları saygı ile anıyorum. Bu şehitler büyük bir hizmet ettiler. Êzidî halkımız bugün özerk olma durumuna gelmişse bu şehitlerin verdiği emek ve mücadele sayesindedir.
DAİŞ sadece Êzidîlerin düşmanı değildi, tüm insanlığın düşmanıydı. DAİŞ'e karşı PKK, Rojava hareketi ve Êzidî halkımız mücadele ederek DAİŞ'e büyük bir darbe vurdu. İnsanlığı büyük bir beladan kurtardı. Dediğim gibi bunu yaparken de çok ağır bedeller verdi. İnsanlık bunu görmezlikten gelemez. Bu yüzden Êzidî halkının özerk olma talebini kabul etmezlik yapamazlar.
Êzidî halkı kendini korumak ve yönetmek için mücadele etti, direndi, kurumlarını inşa etti. Bu yüzden ben özerk olmak istiyorum, diyor. KDP ve Türkiye dışında kimse buna karşı çıkmıyor. Irak bile karşı çıkmıyor, KDP ve Türkiye bunun için Irak'a baskı yapıyor. Hollanda ve Belçika gibi devletler de Êzidî halkına yönelik soykırımı kabul etti. Bazı devletler de bunu kabul etmeyi tartışıyorlar. Eğer Êzidî halkı bundan sonra daha güçlü bir şekilde mücadele ederse mutlaka özerk olacaklardır. Kimse buna engel olamaz. Bu yüzden Êzidî halkımız birliğini ve direnişini güçlendirmelidir ki hakkını alabilsin. Eğer Êzidîler bugün bir güç olmuşsa, bu verilen mücadelenin sonucudur. Êzidî halkı artık eskisi gibi değil, herkesin bu değişimi görmesi gerekir.
Dünyadaki bütün Êzidîler bilsinler ki Êzidîliği savunmak ve korumak Şengal'den geçiyor. Bu yüzden Êzidxanîn özerkliği için mücadele etmeliler. Şengal halkına destek vermeliler, diplomasi çalışmaları yapmalılar. O zaman Êzidî halkı haklarına kavuşur. Êzidî halkına bugüne kadar biz destek verdik, bu bizim görevimizdi, Önderliğin talimatıydı. Bundan sonra da üzerimize düşen her görevi yapmaya hazırız. Biz halkımıza borçluyuz ve bu borcumuzu ödüyoruz. Fakat halkımıza düşen görev de iradelerine sahip çıkmalarıdır. Türk devleti ve KDP el ele verip sürekli saldırılarda bulunuyor, katliamlar yapıyor, şehadetlere sebep oluyor ve bu şekilde halkımızın iradesini kırmak istiyor. Fakat Êzidî halkımızı gönülden tebrik ediyorum, tüm bu saldırılara rağmen geri adım atmıyorlar, şehitlerine, değerlerine, iradelerine sahip çıkıyorlar, özerklik için mücadele ediyorlar. Doğru olan da budur.
2021 yılının Ekim ayında Irak ve Başûr'da genel seçimler yapıldı, fakat halkın katılımı çok azdı. Çoğu sandığa gitmedi ve seçimi protesto etti. Bu ortamda yapılan bir seçim Irak ve Başûr için nasıl bir anlam ifade ediyor? Bu seçimin sonuçları önümüzdeki süreçte ne olacak?
Seçimler istikrar olsun diye yapılır ama şu an Irak'ta bir istikrar yok. Hatta sorunlar daha da derinleşti. Çünkü halkın yüzde 80'i seçime katılmadı. Resmi olarak katılımın yüzde 40 olduğunu söylediler ama bu doğru değil. Halkın yüzde 80'inin katılmadığı bir seçim meşru olamaz. Kimse bu seçimi kabul etmez. Fakat görüyoruz ki hem Irak'ta hem de Kürdistan'da birileri çıkıp seçimi biz kazandık, diyor. Ortada kazanan kimse yok. Kazandık diyenler kaybetmiştir. Halkın yüzde 80'inin katılım sağlamadığı bir seçimi kim kazandım, diyebilir. Hatta oy oranları eskisine göre yüzde 50 azalmış. Nasıl biz kazandık diyebilirler. Kürdistan'da KDP bunun propagandasını yapıyor. İşte milletvekili çıkardım, kazanan benim diyor. Ama Kürdistan'da KDP'ye verilen oyların yüzde 12 olduğunu biliyoruz. Nasıl başarı olarak görüyorlar? Kendilerini kandırmamaları lazım.
Toplum artık var olan siyaseti ve iktidarı kabul etmiyor. Halk ya temel bir değişim gerçekleştirirsiniz ya da biz sizi kabul etmiyoruz, diyor. Çünkü Irak'ta yaşanan sorunlar derindir. Toplum bir arayış içerisinde. Yaşanan sorunları çözmek istiyor. Yeni oluşumlar ortaya çıkıyor. Bu temelde tartışmalar yürütülüyor. Eğer var olan partiler köklü bir değişime gitmezlerse yeni hareketler ortaya çıkacaktır. Bu yüzden kendilerinde ısrar etmemeliler. Önderliğin geliştirdiği paradigma Irak'ın da sorunlarına çözüm olacaktır. Irak ve Başûr'daki sorunlar ancak 3. yol çizgisi ile çözülür. Önderlik ve özgürlük hareketi dışında hiçbir partinin, hiçbir hareketin Irak için bir çözüm programı yok. Eski siyasetlerini ve programlarını devam ettiriyor ama artık bunun da sonu geldi. Bu yüzden herkes önderliğin Ortadoğu için geliştirdiği çözümü esas almalı.
2021 yılında Rojhilat ve İran'da da bir seçim yapıldı. Oradaki gündem ise ABD ve İran arasındaki çelişkiler ve direniş. Bu çelişkilerin ve direnişin İran halkları üzerindeki etkisi nedir?
ABD ile İran arasında yaşanan çelişkiler kolay kolay çözülecek gibi değil. Hem ABD, hem İran savaşı geliştirmek istemiyor, çelişkileri yumuşatmak istiyor. Ama bu çelişkiler ve sorunlar öyle kolay çözülecek gibi değil. Biz asla bu sorunların halklara zarar verecek bir savaşa dönüşmesini istemeyiz. Sorunların diyalog ile çözülmesinden yanayız. Ortadoğu halklarının buna ihtiyacı var. İran'da büyük bir Kürt nüfusu da var. Kürt halkı da sorunlarının çözülmesini istiyor. İran'ın da Kürt halkına karşı yürüttüğü siyaseti değiştirmesi lazım. Kürtler İran'ın parçalanmasını değil meşru haklarını talep ediyorlar. Bu İran'a zarar vermez. Bu yüzden İran da Kürtlerin halkı taleplerini kabul etmelidir.
Gençler 2021 yılında aralıksız bir şekilde birçok hamle başlattı ve eylem yaptı. Gençlerin 2021 yılındaki performanslarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kapitalist modernite sistemi topluma, insana, doğaya saldırıyor, toplumun yaşama imkanlarını ortadan kaldırıyor. Toplumu bu şekilde zayıflatarak kendine muhtaç ediyor. Kürt gençleri tüm gençlerden daha fazla kapitalist modernite sistemine karşı durmalıdır. Çünkü Kürt halkı geçmişten bu yana topluma öncülük etmiş bir halktır. Kürt gençlerinin bunu bilmesi lazım. Evet, kapitalizm topluma, toplumsallığa karşıdır ama herkesten çok Kürtlere karşıdır. Çünkü Kürt halkı tarihte topluma öncülük etmiştir. Kürt halkı ve Kürt gençleri kapitalist modernite sistemine karşı durduğu takdirde toplumu savunabilir. Gençlerin görevi nedir? Toplumunu savunmaktır. Eğer gençler topluma sahip çıkmazsa, toplumu savunmazsa, sistemin geliştirdiği tahribatlara karşı durmazsa görevini yerine getirmemiş demektir.
Rêber Apo sosyalizm için yeni bir paradigma geliştirdiğinde nasıl ki kadını öncü yaptı, gençleri de öncü yaptı. Öncü olmak bizden topluma sahip çıkmamızı, toplumu savunmamızı istiyor. Şu an topluma yönelik büyük saldırılar var. Bu saldırılar sonucunda fuhuş, eroin, ajanlık gibi her türlü şey gelişiyor. Çünkü kapitalist modernite sistemi, psikolojik, özel savaş yürüten bir sistemdir. Fuhuş, eroin, ajanlığı geliştirerek onlara karşı durmasınlar diye toplumu zayıflatıyorlar. Gençlik hareketi eroin ve fuhuşa karşı bir hamle başlattı. Bu hamle yerinde bir hamledir ve daha da güçlendirilmelidir. Bu şekilde topluma sahip çıkarlarsa öncü olurlar. Hareketimiz bir gençlik hareketi olarak kuruldu.
Rêber Apo “genç başladık, genç başaracağız” dedi. Biz bir gençlik hareketiyiz. Hareketimizin her alanında gençlik var. Düşman da bunun için gençliğe saldırıyor. Çünkü gençler öncüdür, topluma sahip çıkıyor, toplumun geleceğini temsil ediyor. Düşman gençlere darbe vurursa Kürt toplumuna darbe vurur. Gençlerimiz de bunun farkında. Bu yüzden bu hamleyi başlattılar. Daha da derinleştirmeleri gerekir. Gençler gerillaya da bu hamle çerçevesinde katılıyorlar. Çünkü sadece demokratik siyasette yer almak, kapitalist modernite sistemine karşı durmak yeterli değil. Gençler bir çok alanda mücadele ediyorlar, gerilla da bu alanlardan biri. Süleyman Soylu bu konuda da bir takım açıklamalar yapmıştı; gençler mücadeleleriyle, direnişleriyle bu psikolojik savaşı boşa çıkarıyor. İnanıyorum ki gençlik önümüzdeki süreçte mücadelesini daha da geliştirecek ve üzerine düşen rolü yerine getirecektir.
Bu sene Kürdistan'ın tüm alanlarına yönelik saldırılar daha da arttı, gerilla da bu saldırılara karşı büyük bir direniş sergiledi. Demokrasi ve özgürlük öncüleri olarak 2022 yılına kendinizi nasıl hazırlıyorsunuz? Bu çerçevede demokrasi ve özgürlük güçlerine nasıl bir görev düşüyor?
2021 yılında büyük bir mücadele gelişti. Bu durum 2022 yılında nasıl bir mücadelenin gelişeceğini de bize gösteriyor. Yeni yılda çok daha güçlü bir mücadele gelişecek; çünkü AKP-MHP iktidarını yok olma aşamasına getirdik. Bunu tamamlamamız lazım. Yani 2022 yılında bu iktidarı yenilgiye uğratarak amacımıza ulaşacağız. Bu temelde mücadele ediyoruz. Amacımız, bu iktidarı yenilgiye uğratmak.
Dünyada Rêber Apo'nun fiziki özgürlüğü için başlatılan kampanya devam ediyor. İnanıyorum ki 2022 yılında bu kampanya daha etkili bir şekilde sürdürülecektir. Kimse buna engel olamaz. Bu kampanya önderliğin fiziki özgürlüğünü daha fazla gündeme getirecektir. Önderliğin paradigması gün geçtikçe tüm dünyaya yayılıyor. Önderliğe sahip çıkmada da bu durum net bir şekilde görünüyor.
Yine Ortadoğu'nun demokratikleşmesini esas alıyoruz. Bunu da kadın özgürlük çizgisinde ve demokratik ulus çizgisinde geliştirmek istiyoruz. Bu anlamda bazı adımlar attık. Tüm dünyada kadınlar, ezilen halklar, gençler, sosyalist ve demokratik hareketler için bir umut yarattık. Herkes Rêber Apo'yu, PKK'yi, kadın mücadelesini kendisine esas alıyor. Biz de bu umutları daha da güçlendireceğiz. 2022 mücadelemizi bu temelde yürüteceğiz. Çünkü biz sadece bir parçayı temsil eden, sadece Kürdistanlı bir hareket değiliz. Biz Kürdistanlı bir hareket olduğumuz kadar Ortadoğu ve dünya hareketiyiz aynı zamanda. Çünkü halklar için yeni bir paradigma yarattık. Bir umut olduk. Bu temelde mücadeleyi geliştiriyoruz.
AKP-MHP de verdiğimiz mücadele sonucu yenilgiye doğru gittiklerini gördüğü için intikam almak istiyor. Çünkü savaşta ısrar etmek dışında bir yolları kalmadı. Biz de bu savaşa karşı daha büyük bir direniş sergileyeceğiz. Yeni yıla bu şekilde gireceğiz. 2021 yılında geliştirdiğimiz hamleler üzerinden adım atarak sonuç alacağız. Bu temelde herkesin yeni yılını kutluyorum, başarılar diliyorum.
KAYNAK: ANF (BEHDİNAN)
YORUM GÖNDER