DEM DEMA AZADİYÊ YE SÜRECİNİN FİNALİNE GELDİK (1.BÖLÜM)
DEM DEMA AZADİYÊ YE SÜRECİNİN FİNALİNE GELDİK (1.BÖLÜM)
0 Yorum
268
23-08-2022

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü hedefleyen Dem Dema Azadiyê ye hamlesinin finali denebilecek bir sürece girildiğini belirten Duran Kalkan, “15 Şubat komplosunun 25'inci yılına giderken zirve yaptırmak lazım” dedi.

Türk devlet yetkililerinin taktik nükleer silahları, mini atom bombaları kullandığını itiraf ettiğine işaret eden PKK Yürütme Komitesi Duran Kalkan, “Bunları Türkiye yapamıyor; Amerika yapıyor, Fransa yapıyor, İngiltere yapıyor, Almanya yapıyor. Onlardan alıyor TC devleti. Rusya yapıyor, Rusya'dan alıyor herhalde bunları artık. Yani kimden ne kadar alıyorsa orasını bilemeyiz tabii. Ama açığa çıkartılması gerekli bu durumun. Bu suçun üzerine daha fazla gitmek gerekli” diye konuştu.

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, Medya Haber TV’nin özel programına katılarak soruları yanıtladı. Söyleşinin tamamını paylaşıyoruz.

Mücadelesi ve direnişiyle Kürdistan’a hayat veren Önder Apo tecrit ve işkence sistemine tarihi direnişini sürdürüyor. Şu ana kadar sürdürülen tecrit ve verilen direnişin sonuçları nasıl değerlendirilebilir?

 Öncelikle tarihi İmralı direnişini ve Önder Apo'yu saygıyla selamlıyorum. Gerçekten de İmralı direnişini doğru anlamak gerekli. İçerik bakımından da, zamanlama bakımından da tarihte benzeri olmayan bir direniş konumuna geldi. 24 yıllık bu kadar ağır bir tecrit, işkence de değil, soykırıma dayalı bir baskı, zulüm, tecrit ve işkence var ve bütün bunlara karşı insanüstü bir direniş var. Bu direniş elbette ki büyük değerler, yüce amaçlar içindir. Öyle kişisel herhangi bir yanı yoktur. Mevcut durumda esas olarak Kürt halkının varlığıyla ve özgürlüğüyle bağlı ama bunu da aştı artık. Kadın özgürlüğü Ortadoğu halklarının özgür ve demokratik yaşamı, birliğinden; tüm ezilenlerin kurtuluşuna, yeni bir demokratik dünyanın yaratılmasına kadar bütün insanlığı etkileyen bir konuma geldi. İmralı direnişi ve mücadelesi, çalışmaları Önder Apo'yu küresel bir önderlik haline getirdi. Tüm ezilenlerin kurtuluş önderi, özgürlük önderi, aydınlatıcı gücü yaptı. Bu bir gerçek. Böyle de kabul ediliyor artık. Bu düzeyde yayıldı.

İNSAN OLMAKTA ISRARIN DİRENİŞİ

İmralı işkence ve tecrit sistemi sürüyor. O konuda bir değişiklik yok. Bu sistemi yaratanlar ve yürütenlerin zihniyet ve politikalarında herhangi bir değişiklik yok. Onlar soykırımcıdırlar, faşisttirler, sömürgecidirler, Kürt düşmanıdırlar.

Kürt halkını, onunla 100 yıldır soykırıma uğrayan Ermeni, Rum, Asuri, Süryani halklarının yok edilmesi ile ilgililer, onunla uğraşıyorlar. Onların özgürlüğünü isteyen Önder Apo üzerinde de baskıyı, zulmü sürdürüyorlar. Onun dışındaki şeylere gözleri kör, kulakları sağır. Hiçbir şey duymuyorlar, görmüyorlar. Ne denilirse denilsin görmezlikten ve duymazlıktan geliyorlar. Çünkü onlar kendi çıkarlarını görüyorlar. Kendi çıkarlarını da başkalarının yokluğu üzerinde, imhası üzerinde yaratmak istiyorlar. Eskiden sol sosyalist akımlar derlerdi, sömürüsü üzerinde, egemenlik kurma üzerinde çıkarlarını sağlıyorlar. Kürtler karşısındaki Önder Apo'ya yöneltilen saldırının dayandığı çıkar, kesinlikle böyle egemenlik kurmayı, sömürüyü çoktan aşmış durumda. O hafif kalıyor bu durumları anlamada ve izah etmede. Yokluk öngörülüyor. Kürt’e yok olmaktan başka bir şey dayatılmıyor. Mevcut durumda bütün baskı ve şiddet, zulüm böyledir. İmralı'da Önder Apo'ya, dışarıda hareketimize, yönetimimize, gerillamıza, halkımıza dayatılan imhadır. “Sizi yok edeceğiz” diyorlar. Bunu alenen söylüyorlar da. Varız diyenlerin, biz Kürt olarak yaşamak istiyoruz diyenlerin bu dünyada yaşama hakkı yoktur diyorlar. Ve en iyisi teslim olmayı da dayatıyor, teslimiyet çağrısı yapıyor. En iyi olan güya biraz kendini demokrat sayanın duruşu bu. Teslimiyet çağrısıdır; yani bana biat et, köleleş karşımda. Diğeri açıktan imha saldırısıdır.

Bu temelde bunlara karşı yürütülen büyük bir direniş var. Önder Apo buna, “insan olarak kalma, insan olarak varolma, insan olmakta ısrarın direnişi” dedi. Bu tabii sadece Önder Apo ve Kürtlerle ilgili bir durum değil; bir yerde insanlık katledilirse her yerde katlediliyor demektir. Bir yerlerde insanlık katledilir, diğer yerlerde insanca yaşam olur, denemez yani. Boşuna demediler, başka bir halkı ezen bir halk özgür olamaz, diye. Bu çok önemli bir tespit, değerlendirmeydi. Bir başkasını yok eden, kendi varlığını da yok ediyor demektir. Başkasının yokluğu üzerinde var olmaya çalışanın durumu çok kötüdür. Bu görülmeli. İmralı, işkence ve tecrit sistemini yaratanlar ve yürütenlerin durumu bu. Onların tutumunda, duruşunda herhangi bir değişiklik yok.

TECRİTLE MÜCADELEDE ÖNEMLİ GELİŞİM VAR

Mücadelenin önemli bir gelişimi var. Kürdistan'daki savaşa karşı Türkiyeli aydınların, 308 aydının açıklaması oldu, önemliydi. Bu savaşa ortak olmayın diye muhalefete çağırdılar. Savaşı teşhir ettiler. Savaşa karşı olduklarını ortaya koydular. Bu aynı zamanda tabii İmralı işkence ve tecrit sistemine karşı çıkmak demekti. Yine dünyanın dört bir yanından tanınmış 70 aydın, siyasetçi, demokrat insan bir araya geldi, açıklamada bulundu. Çağrı yaptılar. Herkesin Kürt halkının özgürlük mücadeleden yana olmasını, Tayyip Erdoğan faşizmine karşı çıkmasını, Kürtler üzerindeki soykırıma karşı çıkmasını istediler. Bu da çok anlamlıydı, değerliydi. Aynı zamanda bütün bunlar Önder Apo'nun fiziki özgürlüğü için de çağrı anlamına geliyordu. Bu temelde dış mücadele daha çok gelişiyor. Sendikaların, aydınların, çeşitli demokratik çevrelerin tek tek, toplu olarak açıklamaları, tutumları, çağrıları, İmralı işkence ve tecrit sistemine karşı çıkışları, Önder Apo'nun fiziki özgürlüğünü istemeleri ve Önder Apo'nun sesini duyma talepleri, Önder Apo'nun rolünü oynaması için fırsat imkan tanınması yönündeki tutumları gelişiyor, yayılıyor. Bu bunların hepsini selamlıyoruz. Oldukça anlamlı. Bu süreçte de böyle önemli gelişmeler oldu.

EYLÜL’DE NE SÖYLEYECEKLER?

Avukatların da çabaları var, hukuki mücadele de sürüyor. Tabii biz önümüzdeki şeye bakıyoruz. 7-8 ay önceydi; 8 yıl önce hasır altı edilmiş bazı şeylerin açığa çıkartılması için avukatlar girişimlerde bulundu. Denildi ki Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi İmralı sistemi üzerine ve aynı zamanda AİHM'nin verdiği Önder Apo'nun yeniden yargılanması kararı üzerine güya eylülde açıklama yapacak. Bunları geçen şeylerde değerlendirdik, engellemek için AKP-MHP faşizminin nasıl düzmece çalışmalar, çabalar içerisinde olduğunu ortaya koyduk. Disiplin cezaları, şunlar bunlarla bunun önünü almaya çalışıyorlardı geçen süreçte. Avrupa'nın; yani bu İmralı işkence ve tecrit sistemini ortaya çıkaran kurumların etkisiz kılınması, önünün kapatılmasıyla bütün bunlar şimdiye kadar sürdürüldü. Bundan sonra nasıl olacak? Bu merak konusu tabii. Eylülde avukatlar açıklama olacağını belirttiler. Kürt halkı, tüm demokratik çevreler merakla bekliyor; ne söylenecek, ne açıklanacak diye? Yani 8 yıldır niye sustular da ne diyecek bu ilgili çevreler, nasıl ikna edecekler bu insanlığı, çeşitli güçleri? Doğrusu merak konusu. Herkes bekliyor.

DEM DEMA AZADIYÊ YE SÜRECİNİN FİNALİNE GELDİK

Dahası; elbette İmralı işkence ve tecrit sisteminin 25’inci yılına gidiyoruz. Bu karar da 25. yıla giderken açıklanacak bir karar. Bu konuların hepsi önemli. Biraz İmralı işkence ve tecrit sistemi içerisindeki oyunlar, hileler deşifre edildi. Avukatlar, çeşitli çevreler tarafından Avrupa’nın kurumları biraz uyarıldı, girişimler oldu onlara dönük. Şimdi sonuçlar bekleniyor. Yani bu bakımdan da önemli bir süreç. Dikkat etmeliyiz. Eylül kararını da, tabii ki ondan sonraki 15 Şubat yıl dönümü sürecini de…

Şöyle söylenebilir; şimdiye kadar büyük bir mücadele yürütüldü, Kürt halkı dört parça Kürdistan'da yürüttü. Kadınlar, gençler öncülük ettiler buna. Zaten gerilla kahramanca savaşıyor, yediden yetmişe bir halk direniyor, dostları direniyor. Önder Apo'nun fiziki özgürlüğünü hedefleyen Dem Dema Azadiyê ye hamlemizin zafere ulaşması için Ortadoğu'da, dünyanın dört bir yanında bütün insanlık önemli bir direnç içerisinde oldu. Şimdi bu sürecin finali gibi diyebileceğimiz bir duruma geldik. Yani bu 25'inci yıla girişi öyle anlamalıyız. Dolayısıyla şimdiden hamleyi daha çok yükseltmek lazım. Her alanda mücadeleyi daha çok yükseltmeliyiz. Hukuku, mücadeleyi de, direnişi de, protestoları da her türlü girişimi yükseltmeliyiz. Öyle ki 15 Şubat komplosunun 25'inci yıla girişine, yeni bir yıl dönümüne giderken bu mücadeleye zirve yaptırmak lazım. Böyle olursa, hamlesel mücadelemize zirve yaptırırsak 25'inci yılda durum daha ciddi ele alınabilir. Yeni gelişmeler olabilir. Bu bakımdan burası önemli.

Ben bu vesileyle Önder Apo'nun fiziki özgürlüğü için mücadele eden herkesi, bunu ihtiyaç gören herkesi 15 Şubat'a doğru giderken mücadeleyi zirve yaptırmak üzere her alanda İmralı işkence ve tecrit sistemine karşı Önder Apo'nun fiziki özgürlüğü için mücadeleyi hamlesel düzeyde yükseltmeye, seslerini daha yüksek çıkarmaya, Önder Apo'nun fiziki özgürlüğünü daha yüksek sesle istemeye çağırıyorum.

ZAFER MÜCADELESİ ŞEHİTLER ÇİZGİSİNDE SÜRÜYOR

Önder Apo’nun başlattığı mücadele yarım asır sonra da tüm hızıyla sürüyor. Doğal olarak bu mücadelenin şehitleri var. Açıklanan yeni şehadetler var. Bunları değerlendirmenizi isteyeceğim. Ahmet Rubar, Bêrîvan Zîlan ve Bager bunlardan birkaç tanesiydi.

Mücadele yürütüyoruz; büyük bir mücadele bu. Zafer çizgisinde süren, her gün yeni zaferler kazanmayı hedefleyen ve gerçekleştiren bir mücadele. Zafer mücadelesi de şehadet çizgisinde sürüyor. Şehitler veriyoruz, bedel ödüyoruz yani. Bedel ödüyoruz. Şehitsiz savaş, zafersiz bayram olmaz denildi; 15 Ağustos Bayramı vesilesiyle yapılan değerlendirme. Gerçekten de savaş yürütüyorsan şehadeti göze alacaksın ve bunu elbette ki zafer çizgisinde yürüteceksin. 15 Ağustos Atılımımız bir zafer atılımı idi. 39'uncu yılına girdi. Zafer çizgisinde her gün sürdürülen bir atılımdı. Bu atılımın da her zaman büyük bedelleri oldu. Binlerce, on binlerce şehit verdik. Kürt halkı, büyük ölümsüz komutanlarımız Egîd ve Zîlan yoldaşların izinde, büyük devrimci Haki Karer yoldaşın izinde, büyük zindan direnişçileri Mazlumların, Kemallerin, Hayrilerin izinde büyük şehitler verdi. Bu süreçte de kahramanlık çizgisinde sürdürülen mücadelenin değerli şehitleri açıklandı.

Her gün şehitler veriyoruz ama bazıları üzerinde durmamız gerekiyor. Ahmet Rûbar arkadaş, Bêrîvan Zîlan arkadaş 91’de mücadeleye katılan arkadaşlardı. 30 yılı aşkın bir süre boyunca yaşamlarının tümünü Kürdistan'ın dağlarında özgürlük mücadelesine, gerilla savaşına verdiler. Birçok alanda savaşım yürüttüler. Medya Savunma Alanları’nda TC’nin hava saldırıları sonucunda şehadete ulaştıkları yönetimimiz tarafından ilan edildi. Şehit düşenler sadece Medya Savunma Alanları’ndan değil, dolayısıyla gerilla ve savaş sadece Medya Savunma Alanları’nda yürütülmüyor. Örneğin Zagros'ta Cilo dağlarında savaşarak şehit düşen Bager, Erdal ve arkadaşları ilan edildi. İşte Garzan'da büyük komutan Sara yoldaş, Botan-Herekol'da Jiyan Amargî yoldaşın şehadetleri açıklandı. Demek ki gerilla sadece Medya Savunma Alanları’nda değil Zagros'ta, Botan'da Garzan'da Kuzey Kürdistan'ın dört bir yanında. Savaş her yerde sürüyor. Değişik düzeylerde de olsa her yerde mücadele ediyoruz. Bu şehitleri bu vesileyle saygı, sevgi ve minnetle anıyorum. Çok önemli, değerli, anlamlı.

AĞRI DİRENİŞİNİN SÜRDÜRÜCÜLERİ

Şunu ifade edebilirim. Ahmet Rûbar arkadaş, Bêrîvan Zilan arkadaş, Bager Arkadaş bunlar hep Serhatlı; Ercişli, Iğdırlı, Ağrılı. Yani Serhat'ın oğulları ve kadınları. Serhat halkının yurtseverliğini, direngenliğini temsil ediyorlar. Ağrı Direnişi’nin sürdürücüleri oldular. Ağrı şehitlerinin intikamını almak için, Zîlan Deresi’nde soykırıma uğratılan insanların intikamını almak için savaşa girdiler ve gerçekten de büyük savaşlar verdiler.

Bager genç bir arkadaştı fakat oldukça mücadeleci, iddialıydı, zekiydi. Hızlı gelişmeler sağladı, hızla komutanlaştı. Cîlo alanının komutanı haline geldi. Parti eğitimlerimizden geçti. Eğitim alanında tanıdık; son derece ciddiydi, tutarlı bir insandı. Nasıl bir mücadele içerisine girdiğini, ne iş yürüttüğünü iyi biliyordu ve o ciddiyetle yaklaştı. Gerçekten devreye de katkısı oldu. Kendisi gibi birçok yoldaş büyük görevler üstlendi, başarıyla yürüttüler, şehadete ulaşanlar oldu, hala mücadele yürütenler var. Kendisi de en zor ortamda yiğitçe mücadele etti.

Diğer arkadaşlar 30'ar yıllık Ahmet Rûbar ve Bêrîvan Zîlan arkadaşları iyi tanıyorum tabii. Birlikte çalıştığımız arkadaşlar oldular dönem dönem. Bêrîvan arkadaşın abisi de Zagros’ta şehit düştü. Ben abisini de tanıdım, birlikte çalıştık Zagros alanında. Kendisini de tanıdım; birçok kez görüştük, tartıştık.  Kitaplar yazdı; abisi üzerine hazırladığı kitap üzerine tartıştık. Nasıl diyelim; Serhat insanının o yurtseverliğini, içtenliğini, tutarlılığını, samimiyetini, yurtseverliğini derinden yaşayan; şahsında özgür kadın kişiliğini önderlik çizgisinde güçlü bir biçimde yaratmış; her ortamda, her koşulda mücadele eden bir arkadaşımızdı. Gerçekten de her zaman ön açıcıydı, moral vericiydi. Her türlü olmaz yaklaşımını ortadan kaldıran, zorluğu yenen, engeli aşan bir mücadeleciydi. PAJK yönetiminde yer alıyordu. PAJK Koordinasyonu açıklama yaptı, andı zaten. Yani her türlü görev ve sorumluluk üstlenmekten en zor görev ve sorumlulukları altına girmekten hiçbir zaman çekinmedi. Sonuna kadar da bu çizgide yürüdü, birçok görevi birlikte yürüttü.

BÜYÜK SAVAŞTILAR

Ahmet Rûbar arkadaş da uzun süre Zagros'ta, Zagros'un her alanında her alanında çalışan, mücadele eden, savaşan bir arkadaşımızdı. Serhat alanında, Medya Savunma Alanları’nda mücadele etti ama büyük ölçüde Zagros'ta savaştı, Zagros'un bütün bölgelerinde savaş yürüttü. Dağa adım attığından, eğitim gördüğü andan itibaren sorumluluk üstlendi, görev üstlendi, savaşçılık yaptı, esas olarak komutanlık yaptı. Akranlarına öncülük etti. Baştan itibaren öyleydi. Bazen yeni savaşçı arkadaşları dağıtırken görev, sorumluluk alanlarına, diyordu: "Ben nasıl olduysa hiç anlamadım; üç ay eğitim verdiler, üç ayda bir birliğe gittim, -Xakurkê'de katılmıştı-, altıncı ayda tabur komutanı yaptılar. O günden bugüne o komutanlıktan bu komutanlığa. Yani arkadaşlar yıllarca savaşçılık yapıyorlar, benimki 6 ayda tabur komutanlığı olarak ortaya çıktı ve hep böyle bir görev ve sorumluluk altında çalışmak durumunda kaldım." Bunu söylüyordu kendisi. Gerçekten de böyle olmuştu. Yani ciddi bir insandı. Tutarlıydı. Önderlik çizgisine bağlıydı. Önderlik eğitimi gördü zaten. İdeolojik, örgütsel olarak askeri olarak oldukça gelişkindi. Kendini eğitti, geliştirdi. Ayak basmadığı yer bırakmadı. Girmediği savaş olmadı yani. Zagros'daki savaşta büyük ölçüde izleri olan, iz bırakan arkadaşlardan komuta savaş gücünden birisidir. Bunu bilmemiz gerekiyor. Bu temelde büyük savaştılar. Önderlik çizgisinde, parti çizgisinde, gerilla çizgisinde zorlukları yendiler, engelleri aştılar. Bu mücadeleyi şehadet çizgisinde yürüttüler ve kendi kişiliklerinde zaferi yaratacak noktaya vardılar. Bu nettir, hepimiz için örnektir. Özellikle gençlik için, tüm halk ve kadınlar için örnek alınacak arkadaşlardır. Bir kere daha saygı ve sevgiyle anıyorum. Tabii bütün Kürt gençliğini, kızlarını, oğullarını, esas olarak da Serhat gençliğini, bu değerli komutanlarını doğru anlamaya ve onların izinden yürümek üzere gerillaya katılmaya, partiye katılmaya, Kürdistan özgürlük ve demokrasi mücadelesine öncü düzeyde çok daha güçlü katılıp başaran Apocu militanlar haline gelmeye çağırıyorum.

Onların izinde yürüyen muhteşem bir gerilla var. Gerilla karargahı, 4 aylık savaş bilançosunu açıkladı. Çok dikkat çekici rakamlar var. Örneğin sadece dördüncü ayda bir gerilla kaybına karşılık neredeyse karşı tarafın 30 kaybı var. Gerilla bunu nasıl başarıyor?

Bu konuda da öncelikle Zap, Avaşîn ve Metîna'da savaşan tüm HPG ve YJA Star güçlerini, komutan ve savaşçılarını saygıyla selamlıyorum. Direnişlerini kutluyorum. Şehitlerini saygı, sevgi ve minnetle anıyorum. Onlar 15 Ağustos çizgisinde yürüyorlar. 15 Ağustos atılım ve zafer ruhunun Zap'ta, Avaşîn'de, Metîna'da sürdürücüsü oluyorlar. Oradaki bu ruh dalga dalga Kürdistan'ın dört bir yanına yayılıyor. Kuzey Kürdistan'a yayılıyor, Güney Kürdistan'a yayılıyor, Rojava'ya yayılıyor, bütün toplumu etkiliyor, gençleri, kadınları etkiliyor, gerilla güçlerini etkiliyor. Gençliği daha çok mücadeleye çekiyor, gerillaya çekiyor. Mücadele gücümüzü, tempomuzu daha fazla artırıyor. Bu bir gerçek. Bu anlamda başarılarını kutluyorum. Daha büyük başarılar kazanacaklarına; Zap, Avaşîn ve Metîna’yı, Medya Savunma Alanları’nı sömürgeci, soykırımcı zihniyet ve siyasetin yenildiği, tarihe gömüldüğü, Kürt özgürlüğünün büyük bir zafer temelinde yaratıldığı ve bütün Kürdistan'a, Ortadoğu'ya ve dünyaya yayıldığı bir direniş kalesi, direniş merkezi haline getireceklerine inanıyorum. Zaten her günkü mücadeleleriyle bunu yaratıyorlar, geliştiriyor, gerçekleştiriyorlar. Bu açık bir gerçek. Öyle bir gerilla gerçeği var ki; işte bir 15 Ağustos yıl dönümünü yaşadık. 38. atılım ve zafer yılını tamamladık. 39. atılım ve zafer yılına girdik. Böyle bir ruhu, bilinci, iradeyi en ileri düzeyde temsil eden, 15 Ağustos çizgisini derinliğine uygulayan öncü güç Zap, Avaşîn ve Metîna'nın gerillasıydı.. Oradaki HPG ve YJA Star güçleri idiler ve yani 15 Ağustos'u daha anlamlı kıldılar. Zaten her günü büyük eylemlerle geçirdiler. Atılımı eylemlerle selamladılar. 15 Ağustos gerçeğini bir kere daha herkese gösterdiler ve çağrı yaptılar. Çağrı oldular, doğruları gösterdiler, insani olanları gösterdiler, özgürlükçü olanları gösterdiler. Bu açık bir gerçek. Bu ne ifade etti? 39'uncu 15 Ağustos yılında; yani Atılım ve Zafer Yılında özgürlük ve demokrasi mücadelesi bu temelde sürecek. Zap, Avaşîn ve Metîna'daki gerilla öncülüğü çizgisinde sürecek. Oradaki atılım ve mücadele ruhuyla, direniş ruhuyla sürecek. Zafer ruhuyla sürecek. Bunu herkese gösterdiler. Herkesi böyle bir direnme mücadelesi içerisine daha güçlü ve aktif katılmaya çağırdılar. Bu oldukça önemliydi, değerliydi, anlamlıydı. Biz derinden hissettik, anladık bunları.

15 Ağustos'un yıl dönümü aynı zamanda. Tabii bu büyük direnişin dördüncü ayının da tamamlandığı bir süreç oldu. Aslında önceden de vardı. Geçen yıl da bu savaş benzer yakın yerlerde sürüyordu, aynı yerlerde değil. Tabii 2021 savaşıyla 2022'de aynı yerde değil. Zap, Avaşîn, Metîna deniliyor; alan olarak aynı ama savaş zeminleri aynı değil. Geçen yılkiler daha uç noktalardaydı. Sınır hatlarında idi. Şimdi daha iç kesimlere yönelmek istedi AKP-MHP faşist sürüleri. Dolayısıyla savaş daha iç kesimlerdedir, merkezi alanlardadır. Gerillanın daha çok hazırlıklı olduğu yerdedir. Bu temelde de çok sert, amansız ve büyük anlama sahip bir savaşın sürdüğü açık. Bunu dört aydır değerlendirdik, değerlendiriyoruz.

Düşman da söylüyor, herkes de görüyor. Bütün dünya biraz da dikkatle izliyor. Durum ne olacak diye adeta böyle bir çatışmayı ortaya çıkardı. Bu iktidar ve devlet sistemi, Birinci Dünya Savaş’nın ortaya çıkardığı o siyasi statüko, böyle bir savaşı gündeme getirdi; şimdi de izliyor, takip ediyor, acaba sonu ne olacak, nasıl sonuçlanacak, buradan ne çıkacak diye herkes biraz da merakla izliyor. İzlesinler bakalım. Fakat savaşan taraflar durumu net ortaya koydular. AKP ve MHP faşizminin son savaşı olduğunu söyledi. Kendisi için ölüm kalım savaşı olarak görüyor. Bunun AKP-MHP için böyle olacağı kesin yani. Çünkü artık iktidar ömrünü tamamlıyor, yok olacak. Sorun sadece AKP-MHP ile sınırlı değil. onların yürüttüğü yüzyıllık inkar, imha zihniyet ve siyasetine; yani soykırımcı zihniyet ve siyasete bağlı olarak oluşmuş TC sistemi çatırdıyor, yıkılacak. Onun ömrü tamamlanıyor. Onun temsil ettiği zihniyet ve siyasetin sonuna geliniyor.

KÜRTLERİN DE KADERİNİ BELİRLEYEN BİR SAVAŞ

Aynı şekilde -yönetimimiz de defalarca değerlendirdi-, bizim için de hayati önem arz eden bir mücadele. Savaş zirvede sürüyor. Birçok kez savaşta finalden söz ediliyordu. Öyle denilecekse gerçekten de o noktaya doğru giden, gittikçe büyüyen ve büyük sonuçlar verecek olan bir savaşın içerisindeyiz. Zap, Avaşîn ve Metîna savaşı bunun merkezinde yer alıyor, öncülüğünü yapıyor. Bu açık bir gerçek. Bu anlamda Kürtlerin de aslında kaderini belirleyen bir savaş diyebiliriz. Aslında kader belirleme, 15 Ağustos ’84 Atılımı’yla başladı, kendisini 38. yılın sonunda böyle bir zirveye taşıdı. Kader nasıl şekillenecek, tarih nasıl yazılacak, sonuç nasıl olacak; bunu Zap, Avaşîn ve Metîna'daki savaşın sonucunda göreceğiz. Savaşı böyle anlamak gerekli. 4 aylık bilanço ortada. Zaten günlük olarak karargahımız bilançoları verdi. Haftalık, aylık verdi. Her ay eklendi verdi.

KARADAN DURUMLARI PERİŞAN

4. ay tamamlandı. Şimdi 5. aya girmiş durumdayız. 4. ayın toplu bilançosunu da verdi. İnsan şöyle sorabilir öncelikle; acaba 4 ay savaşmayı planlamış mıydı bu saldırı ve işgal savaşını başlatanlar? Ne kadar sürede sonuç almayı umut ediyorlardı, hesap ediyorlardı? Fakat neyle karşılaştılar, bunu görmek lazım. Aslında 4 ay değil 4 hafta bile öngörmemişlerdir. Dört günde tamamlayalım, hızla bitirelim ve bir zafer kazanıp kendimizi onun sonuçlarına göre siyasi etkinliğe kavuşturalım, hesabı yaparken dört ayda herhangi bir sonuç alamadıkları gibi tam bir çıkmaza girdiler, tam bir batağa saplandılar. Tam bir tıkanış içerisinde, teprenemez hale geldiler. Öyle ki, -bunu hep ifade ettik- göğüs göğüse bir savaş var. Mevzi mevzi karşı duruluyor. Hareket ettiklerinde gerilla vuruyor. Karadan çok fazla bir şeyi yapabildikleri yok. Hava gücüyle gerillanın etkinliğini, koordineli tim ve tünel savaşının etkinliğini kırmaya çalışıyorlar. Aslında gerilla çok önemli bir taktik açılım geliştirdi; koordineli tim ve tünel savaşıyla oldukça etkili de oldu. Sonuç alıcı da oldu, ağır darbeler vurucu oldu. Şimdi o onun etkisini yasak silahlarla, hava saldırılarıyla, teknik güçle kırmaya çalışıyorlar. Karadan durumları perişandır. Her gün gerillanın kameraları çekiyor, gösteriyor. Ne durumda olduklarını, nasıl bir perişan konumda bulunduklarını tüm kamuoyu izliyor. Bilançolar da bunu ifade ediyor, bilançolar da belirlendi. Karargahımız üzerinde duruyor. Dört ayda bin 454 gerilla eylemi olmuş. Yani bu her aya kaç eylem düşüyor? Dar bir alanda… Evet, savaş alanı biraz geniş, ama bütün Kürdistanı savaş alanı olarak ele aldığımızda mevcut eylemlerin yapıldığı alan çok dar bir alandır. Öyle bir alanda bu kadar eylem. Demek ki adım attığında vurulmuş düşman. Yani adım attığında vurulmuş. Bu kesinlikle azımsanacak, küçümsenecek bir durum değil. Savaşın düzeyini gösteriyor. En fazla yarısını netleştirebiliyor gerilla.

Bin 871 cezalandırma deniliyor. Birçok cenaze ellerinde kaldı. Zaten ailelerle ilişki kurduklarını da açıkladılar gerilla kaynakları. Bu yarısı sayılabilir. Diğer açıklanamayanlar daha fazla 2 bini bulmuş. Tabii rütbeliler var, kontralar var, imha edilen güçler 6 helikopter, iki tank, 10 zırhlı araç, 32 dron…  Birçok teknik malzeme hem imha edilmiş hem de el konmuş bir kısmına. Bunlar açık gerçek.

Bunlara karşı HPG ve YJA Star’ın o savaş zemininde 84 şehidi var. Yani başka zamanlar, savaş ortalaması değerlendirildiğinde gerçekten de farkı çok önemli bir düzeyde. Gerillanın performansının, vuruş gücünün ne kadar etkili hale geldiği, koordineli tünel savaşının ne kadar darbe vurduğu AKP, MHP faşizmine, Türk ordusuna, çetelerine. Ne kadar sonuç alıcı olduğu, bu salt işgalci, saldırgan gücü ne duruma düşürdüğü ortada. Bu net bir biçimde görülüyor. Çok önemli. Bunu zaten AKP, MHP faşizminin arayışlarında, çeşitli yönelimlerinde de içine girdiği durumu, aslında Zap, Avaşîn ve Metîna savaşında yaşadığı çıkmazı, yenilgiyi görebiliyoruz yani.

SAVAŞ SUÇU İŞLİYORLAR

Birçok kez de değerlendirdik. Bu geçen süreçte de bunlar açığa çıktı, görüldü. Nelerde görüyoruz? Bir; suç işliyorlar; savaş suçu işliyorlar. Zaten varlıkları suç da. Kürdistan'daki varlıkları suç. İşgalcidir, soykırımcıdır. Kan döküyorlar; bu suç durumudur. Fakat ondan da öte savaş suçu işliyorlar. Suç oluşturan silahlar kullanıyorlar, kimyasal silah kullanıyorlar, fosfor bombası kullanıyorlar, taktik nükleer bomba kullanıyorlar. Bu süreçte bin 532 defa bunları kullanmışlar tünellere karşı. Düşünelim; bin 532 saldırı yapmışlar. Savaş suçu oluşturan silahlarla, ki bunların hepsi NATO devletlerinden alınmıştır.  Kimisi parayla alınmış belki ama büyük çoğunluğu NATO'ya ait silahlar verilmiş. Önce de açıklamasını yaptık. Kürt halkı, kamuoyu; NATO yönetiminden de, ABD yönetiminden de hala yanıt bekliyor. İlgili bütün devlet yönetimlerinden de… Çünkü gerçekten de belgeler var; “şurada kullandık, şunları kullandık, biz mini atom bombaları kullanıyoruz” diyorlar. Mini bomba ne demek? İşte büyük bomba bir şehre karşı kullanılıyorsa bu bir binaya karşı kullanılıyor, bir odaya karşı kullanıyor. Hatta el bombası gibi yapmışlar; yarım kiloluk, bir kiloluk… Tümden imha ediyorlar. Etkisi aynıdır. Dolayısıyla aynı derecede suç oluşturuyor.

BU SUÇUN ÜZERİNE GİTMEK GEREKİR

Bunları Türkiye yapamıyor; Amerika yapıyor, Fransa yapıyor, İngiltere yapıyor, Almanya yapıyor. Onlardan alıyor TC devleti. Rusya yapıyor, Rusya'dan alıyor herhalde bunları artık. Yani kimden ne kadar alıyorsa orasını bilemeyiz tabii. Ama açığa çıkartılması gerekli bu durumun. Bu suçun üzerine daha fazla gitmek gerekli. Birçok değerli aydın siyasetçi bu gerçeğe değiniyor. Uluslarası kurumlar görevlerini yerine getirmeye çağırdılar, çağırıyorlar. Önemli, anlamlı ama daha fazla tepki vermek lazım. Bununla ilgili kurumları daha çok harekete geçirmeye çalışmak, bu durumu daha çok teşhir etmek, deşifre etmek gerek. Bu TC devletinin suç işleme hakkı yoktur. Kürt’ü soykırıma uğratmak hiç kimsenin hakkı değil. Kürtler ufak bir şey yaptığında hemen açıklama yapıyorlar; TC’'nin güvenlik sorunlarını anlıyoruz, diye. Ama TC çocuk, kadın, yaşlı demeden katliam üzerine katliam yapıyor; Başûr'da yapıyor, Rojava'da yapıyor, Bakur'un zaten her yerinde yapıyor, Rojhilatlıları da katlediyor; çıt yok hiç kimseden. Bu dünya Kürtlere ne veriyor, Kürtlerden ne isteyecek, onu insan merak ediyor. Kürde ne verdi de ne isteyecek? Kürtlere terörist, şu bu diyorlar. Ne derse desinler, kendileri Kürt’e ne vaat ediyorlar ki Kürtlerin neye uymasını istiyorlar? Adeta Kürt’ün katledilmesi TC'ye serbest edilmiş. Destek veriyorlar sonuna kadar, çıkar elde ediyorlar. Buradan sömürü yapıyorlar, şunu bunu alıyorlar.

Fakat bunun ötesi var. Bu silahlardan da öteye bir de sonuç ortada; bir süredir, haziran sonundan bu yana, temmuz-ağustos boyunca Tayyip Erdoğan fır dönüyor dünyada. Yani bir oraya, bir oraya, bir oraya. Takla atmadığı yer yoktur. Yardım dilenmediği devlet kalmadı. Hem katliamcı saldırılar yaptı. Perex'te yaptı, Zaxo'ya saldırdı, Qamişlo’da yapıyor, Kobanê'de yapıyor, 4 çocuğu katlediyor. Her gün katlediyor, sadece 4 çocuk değil. Her gün gece gündüz saldırı halinde sürekli katliamlar yapıyor ve herkesten de bunun için yardım ve destek istiyor. Bir; silah yardımı desteği istiyor, iki; siyasi destek istiyor saldırı için. Karşı çıkmamalarını sağlamaya çalışıyor. Herkesi susturuyor. Herkesin ağzına bir parmak bal çalıyor, bir şeyler veriyor; Türkiye'nin bir değerini satıyor ve susturuyor. Bu ne kadar zorda olduğunu, nasıl bir çıkmaz ve çözülüş içinde olduğunu gösteriyor. Yani savaşta suç silahlarını kullanması Kürdistan’ın her bir tarafına, yediden yetmişe tüm Kürtlere saldırması, bütün devletlerden destek-yardım dilenmesi, Zap savaşında AKP-MHP faşizminin, TC devletinin nasıl bir çıkmaz ve çöküşü yaşadığının açık göstergeleri oluyor.

KAYNAK: ANF

YORUM GÖNDER

ZİYARETÇİ YORUMLARI

BENZER KONULAR

HEVPEYVîN

 2 TÜRK ORDUSU DA GELSE YENERİZ

SOZDAR AVESTA'DAN GENÇLERE VE GENÇ KADINLARA; ÖZGÜR YAŞAMI ESAS ALMALI VE DİRENİŞE KATILIM SAĞLAMALIDIR 

MARAŞ KATLİAMI'NI SÜRDÜRMEK İSTİYORLAR!

AKP-MHP’NİN SON KIŞINA GİRİYORUZ (1.BÖLÜM)

2022’YE KESİN BAŞARI TEMELİNDE GİRİYORUZ (2.BÖLÜM)

DÖRDÜNCÜ STRATEJİK DÖNEM’DEYİZ

BUNLAR KÜRT KADINLARIN TOPLUMSAL HAREKETİNE SALDIRI

‘CEZAEVLERİNDE TEK BİR ÖLÜMÜN DAHİ OLMASI BİZİM UTANCIMIZ’

ARTIK KİMSE ÖNDERLİĞİN FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜNE ENGEL OLAMAZ

BÜYÜK MÜCADELE YILINA GİRİYORUZ

PKK'NİN MÜCADELESİ İKTİDARIN SONUNU GETİRDİ

PKK O LİSTEDEN ÇIKARILMALI

‘ÖNDER APO’NUN HALKLARA KÖTÜ SÖZÜ YOKTU’

HER KADININ ÇIKIŞI BİR DEVRİMDİR

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (1.BÖLÜM)

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (2.BÖLÜM)

‘SAKİNE CANSIZ BİR KAVGA MANİFESTOSUYDU’

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (3.BÖLÜM)

HALKIMIZ DİMDİK AYAKTADIR, 2022’DE DE DİRENECEKTİR

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (4.BÖLÜM)

‘SARA ŞAHSINDA ÖNDERLİĞİN MODELİ HEDEF ALINDI’

TÜRKİYE CPT RAPORLARINA CİDDİYETLE BAKMIYOR

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (5.BÖLÜM)

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (6.BÖLÜM)

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (7.BÖLÜM)

AVRUPA GERÇEĞİ İTİRAF ETMELİ, KÖKLÜ DEĞİŞİKLİK ZAMANI GELDİ!

‘PKK ORTADOĞU'NUN DEMOKRATİKLEŞME DİNAMİĞİDİR’

DEVRİM BEDELSİZ OLMAZ

EFRÎN MUTLAKA ÖZGÜRLEŞTİRİLECEK

‘TERÖRLE MÜCADELE EDEN PKK’YE ‘TERÖRİST’ TANIMLAMASI YAPILAMAZ’

PKK'NİN ''TERÖR LİSTESİ''NDEN ÇIKARILMASI İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR

HER TÜRLÜ GELİŞMEYE HAZIRLIKLIYIZ

KOBANÊ SAVAŞINDA DAİŞ İLE BİRLİKTE TÜRK DEVLETİ DE YENİLDİ

PLANLAR BOŞA ÇIKARILDI

HERKESİN KORKTUĞU DAİŞ İLE BİZ SAVAŞTIK

TÜRKİYE'NİN STRATEJİSİNİ BİZ ÇÖKERTTİK (2.BÖLÜM)

BİR TARAFI TC, ÜÇ TARAFI DAİŞ (3.BÖLÜM)

DEMOKRASİ, ADALET VE ÇÖZÜMÜN YOLU İMRALI'DAN GEÇER! (1.BÖLÜM)

KOBANÊ'DEKİ SAVAŞ GÖĞÜS GÖĞÜSE KAZANILDI (4.BÖLÜM)

FAŞİZMİN YIKILMASINDA KADINLARIN ÇOK BÜYÜK ROLÜ OLACAK (2.BÖLÜM)

MİT VE DAİŞ İŞBİRLİĞİNİN PERDE ARKASI! (5.BÖLÜM)

DİRENİŞ BAYRAĞINI GÖĞÜSLEDİK (6.BÖLÜM)

'ÖNDERLİĞE SAHİP ÇIKMAK ÖZGÜRLÜĞE SAHİP ÇIKMAKTIR'

KOMPLOYU ASLA TAMAMLAYAMAZLAR

KOMPLO KÜRT SOYKIRIMI SALDIRISIDIR (1.BÖLÜM)

KOMPLO AŞILDI, ALTERNATİF SİSTEM YARATILDI (2.BÖLÜM)

KOMPLODA YENİ YÖNTEMLER GELİŞTİRİLİYOR (3.BÖLÜM)

15 ŞUBAT ULUSAL SOYKIRIM GÜNÜDÜR

ÖNDER APO’NUN ÖZGÜRLÜK YILI OLACAK (4.BÖLÜM- SON)

NİVÎSKAR RENGÎN KARDELEN: ÇÎROK DENGÊ ZANA YÊ CİVAKÊ YÊ

‘KADININ DAHLİYLE TARİH YENİDEN YAZILIYOR’

YPJ TÜM KADINLARIN SAVUNMA GÜCÜDÜR

8 MART’TA TARİHİ DERS VERİLDİ

AKP-MHP FAŞİZMİNE EN ANLAMLI CEVAP NEWROZ ALANLARINDA VERİLECEK

HERKES ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALI

BU SERVET BUZDAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ: BARZANİ EMİRLİĞİ

CPT VE AİHM TECRİDE ORTAK

FAŞİZME, İŞGALE KARŞI HER YER CEHENNEME ÇEVRİLMELİ

KADINLARIN ORTAK KİMLİĞİ ÖZGÜRLÜKTÜR

ÖZGÜRLÜK SAVAŞINA KATILMAKLA İŞGAL VE İHANET ZİNCİRLERİ ÇÜRÜYECEK

ÖZGÜRLÜK SAVAŞINA KATILMAKLA İŞGAL VE İHANET ZİNCİRLİRİ ÇÜRÜYECEK (2.BÖLÜM)

DÜŞMANI KİLİTLİYORUZ

ZÎLAN ÇİZGİSİNDE BİR SAVAŞ YÜRÜTÜLÜYOR

TÜRK DEVLETİ ZAP’TA ÇAKILIP KALDI

İMRALI VE ZAP DİRENİŞ RUHUNU BÜYÜTELİM

TÜRK TOPLUMUNU FAŞİZMİN ELİNDEN KURTARALIM

BUGÜN ZİLANLARIN ÇİZGİSİ ZAP’TA VE AVAŞÎN’DE DİRENİYOR VE BAŞARIYOR

BİR İLKE KİŞİLİĞİDİR ZİLAN

MİT, KDP İŞBİRLİĞİ İLE KATLİAM YAPIYOR

NATO ERDOĞAN'IN SOYKIRIM SİYASETİNİ ONAYLADI

14 TEMMUZ ZAFER RUHUDUR

TAKTİK NÜKLEER SİLAH KULLANIMI NATO’NUN SUÇÜSTÜ YAKALANMASIDIR

19 TEMMUZ BİR DÜNYA DEVRİMİDİR

“KÜRT VE ARAP KADINLARI İLE GENÇLERİ ÖNCÜLÜĞÜNDE ŞEHİTLERİN İNTİKAMI ALINACAKTIR”

SALDIRILARI İNŞA VE ÖZ SAVUNMA İLE BOŞA ÇIKARACAĞIZ

ROJHİLAT GENÇLERİ ŞEHİTLERİNİN İZİNDEN GİTMELİ

15 AĞUSTOS DÜŞÜNSEL, SİYASAL VE SOSYAL BİR DEVRİMDİR (1.BÖLÜM)

DEM DEMA AZADİYÊ YE SÜRECİNİN FİNALİNE GELDİK (1.BÖLÜM)

NE YAPARLARSA YAPSINLAR KÜRT HALKINI DURDURAMAYACAKLAR (2.BÖLÜM)

ALEVİLERE SALDIRI ÇOK AMAÇLIDIR

'GENÇLER SALDIRILARA KARŞI GERİLLA SAFLARINA KATILMALI'

SOYKIRIMIN KIRILMASI İMRALI’DA BAŞLAYACAK (1.BÖLÜM)

DİRENİŞ KADIN ÖZGÜRLÜĞÜ ADINADIR

KİMYASAL, YENİLGİSİNİN GÖSTERGESİDİR (2.BÖLÜM)

KADIN KIRIMI ÖZEL SAVAŞ AKLIDIR (3.BÖLÜM)

KİMİN ELİNDEN NE GELİYORSA YAPMALI!

9 EKİM’DEKİ HEDEF İMHAYDI (1.BÖLÜM)

9 EKİM’DEKİ HEDEF İMHAYDI (2.BÖLÜM)

15 ŞUBAT ÖNLENEBİLİRDİ

CHE’NİN ENTERNASYONALİZMİ MÜCADELEMİZDE YAŞIYOR

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (1.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (2.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (3.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (4.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (5.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (6.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (7.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (8.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (9.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (10.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (11.BÖLÜM-SON)

AHLARINI YERDE BIRAKMAYACAĞIZ

AKP-MHP ZİNDANLARDA YOLDAŞLARIMIZA İNTİKAM TEMELİNDE YAKLAŞIYOR(1.BÖLÜM)

AKP-MHP ZİNDANLARDA YOLDAŞLARIMIZA İNTİKAM TEMELİNDE YAKLAŞIYOR(2.BÖLÜM)

PKK BAŞINDAN BERİ İMAN HAREKETİDİR (1.BÖLÜM)

PKK’NİN SÖZÜ VE EYLEMİ BİRDİR (2.BÖLÜM)

PKK KÜRTLERİ ÖRGÜTLÜ BİR GÜÇ HALİNE GETİRDİ (1.BÖLÜM)

PKK, KADINA CEVAP VERDİ

KÜRTLER İLK KEZ 7 AYDIR AYNI MEVZİDE SAVAŞIYOR

PKK YAYILACAKTIR, BUNU KİMSE ÖNLEYEMEZ 2.BÖLÜM)

PKK’NİN GENÇLİK RUHUNU DAHA DA BÜYÜTECEĞİZ

ROJAVA DEVRİMİNE SAHİP ÇIKMAK, İNSANLIĞA SAHİP ÇIKMAKDIR

KADINLAR DAHA ÇOK MÜCADELE ETMELİ

KÜRT SORUNU BİR SOYKIRIM SORUNUDUR (1.BÖLÜM)

2022’DEKİ SAVAŞTA ÇIĞIR AÇTIK

DAHA KESKİN BİR MÜCADELE YILINA GİRİYORUZ

FRANSA GERÇEK FAİLLERİ ORTAYA ÇIKARMAKLA YÜKÜMLÜDÜR-1.BÖLÜM

ZAT'TA KİLİTLENDİLER-2.BÖLÜM

TÜM DEVRİMCİ GÜÇLER YENİ BİR PROJE ORTAYA KOYMALI

İMRALI’DAKİ SOYKIRIM POLİTİKASINA DENK BİR MÜCADELE GEREKLİ

DÜŞMANIN SALDIRILARINI BOŞA ÇIKARALIM

KOMPLO İMRALİ TECRİT VE İŞKENCE SİSTEMİ OLARAK DEVAM EDİYOR

KOMPLO, YÜZYILI HESAPLANMIŞ SALDIRIDIR

SAVAŞ SÜRÜYOR, KİMSE REHAVETE KAPILMAMALI

ÖNDER APO’NUN YENİLMEZ ÇİZGİSİ KESİN OLARAK KAZANDIRACAKTIR

İMRALI BİR SOYKIRIM SİSTEMİDİR

‘KÜRT ALEVİ HALKIMIZ TOPRAKLARINI TERK ETMEMELİ’

İMRALI TECRİDİ BÜYÜK BİR SOYKIRIM PROJESİDİR

HALKIMIZ ÖZ ÖRGÜTLÜLÜĞÜ İLE HER FELAKETİ AŞABİLİR

ASRIN FELAKETİ AKP-MHP FAŞİST İKTİDARIDIR

DEMOKRATİK KONFEDERALİZM ÇÖZÜM SEÇENEĞİDİR

DEVLETLERE RAĞMEN DEMOKRATİK KONFEDERALİZM OLUR-2.BÖLÜM

GERİLLA SÜREKLİ GÖNÜLLÜLÜKTÜR

NEWROZ ORTADOĞU’DA HALKLARIN KONGRESİ GİBİ KARŞILANMALI

NEWROZ FAŞİZMİN YIKILMA SÜRECİNİN BAŞLANGICI OLSUN

HER KÜRT BİREYİ KÜRTLERİN ÖZGÜRLÜĞÜ VE KURTULUŞU İÇİN ÇALIŞMALI

AKP-MHP İKTİDARININ SONU GELİYOR