ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (5.BÖLÜM)
ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (5.BÖLÜM)
0 Yorum
198
13-10-2022

SORU-5) 25 yıllık mücadele sürecinde kapitalist modernist güçlerin saldırıları nelerdi? İdeolojik, siyasi ve askeri olarak nelerle karşılaştınız?  Kürdistan’da, yine bölgesel ve küresel çapta nasıl bir plan uygulandı?  

Oldukça anlamlı bir soru. Gerçekten de çok yönlü araştırmayı ve tüm boyutlarıyla incelemeyi ortaya koymayı gerektiriyor. Çünkü ziyadesiyle eğiticidir. Benzer durumda olan herkes yararlanabilir. Kısaca biz uygulama durumu üzerinde durabiliriz. Mesela Kürdistan üzerindeki mücadelede de iktidar blokları var. Bunlar Kürt soykırımını yürütüyor. Kürt halkıyla ve özgürlük mücadelesiyle çatışma içindeler. Ama aynı zamanda kendi aralarında da çelişki ve çatışma var. Kürdistan üzerindeki mücadeleyle de zaman zaman kendi aralarındaki bu çelişki ve çatışmalar da bir örtüşme oluyor. Mesela bir taraf uluslararası komployu kararlaştırdı, planladı, örgütledi, uygulamaya koydu. Bu taraf kimdi? ABD öncülüğündeki taraftı; ABD, İngiltere ve İsrail’le birlikte NATO’ya dayalı olarak kendi etkisi altındaki tüm devletleri ve örgütleri Önder Apo’ya yönelttiği uluslararası komplo saldırısında kullandı. Böylece Önder Apo’yu imha ve PKK’yi de buna dayanarak tasfiye etmek istediler.

Nitekim 15 Şubat ’99 komplosu gerçekleştirilince bu tür güçler hemen ortaya atılarak PKK’nin altı aylık ömrünün kaldığını, altı ay sonra PKK’nin tümden tasfiye olacağını propaganda etmeye yöneldi. Yani uluslararası komplo saldırısıyla Önder Apo’nun imha edilip PKK’nin tasfiye edilmesinden yanaydılar. Peki, Kürdistan ve yer küredeki iktidar çatışmasında onlarla karşıt olan güçler ne yaptı? Onlar da gelişmeleri sinsice izlediler, PKK’nin içine düştüğü durumlara bakıp kendilerini ona göre öyle bir planladılar ki ABD blokunun imha ve tasfiye ettiği güçler imha olsunlar ama ondan kurtulan, imha edilemeyenler de gelip kendilerinin planları içine düşsünler, kendilerine teslim olsunlar, kendileri tarafından kullanılır hale gelsinler şeklinde bir yaklaşımın sahibi oldular. Örneğin 2000 yılındaki YNK-İran planlaması böyleydi.

’99 yılı boyunca ABD’nin, TC’nin yürüttüğü saldırıların sonuçlarına dayanarak 2000 yılında bundan kurtulan PKK’lilerin bağımsız bir irade geliştiremeyeceğini değerlendirerek gelip kendilerine teslim olacağını sandılar ve PKK çevrelerini teslim alacak politikalar geliştirmeye, siyasi-askeri planlar oluşturup buna göre hareket etmeye yöneldiler. 2000 Mayıs’ından itibaren Kandil’de PKK’yi kuşatmaya çalıştılar. Kış gelince PKK, çaresiz kalır, bize teslim olur hesabı yaptılar.

2000 Eylül sonunda PKK ve YNK arasında yaşanan savaş bu plan nedeniyle ortaya çıktı. PKK, tehlikeyi gördü, YNK’nin bu tehlikeye alet olan tutumunu anladı. Tabii biraz da kızdı, öfkelendi. Diğer yandan bu planın zayıf ayağı da YNK’ydi. Dolayısıyla YNK ile yapılan savaşla söz konusu planı bozdu. Çünkü ABD blokunun karşıtı olan İran-YNK bloku da aslında PKK’nin imha ve tasfiyesinde ABD blokunun yaptıklarını tamamlamayı hedefliyordu. Büyük kısmını ABD bloku imha ve tasfiye ediyorsa geri kalanları da bize teslim olsunlar, biz kullanalım, böylece komplonun PKK’yi imha ve tasfiyesini tamamlayalım dediler. Bu kadar tehlikeliydi.

Aslında benzer yaklaşımlar şimdi de sürüyor. Onun için belirtiyorum. Farklı iktidar blokları arasındaki çelişki ve çatışmanın Kürt özgür mücadelesine, PKK’ye yansımaları böyledir. Benzer durumlar hala da zaman zaman gündeme geliyor. Ama 2000’deki durum çok net ve somuttu.

Diğer yandan bir şeker ve kamçı politikasından söz ettik. Bu aslında bütün egemen güçlerin uyguladığı baskı ve sömürü yöntemidir. Bütün sömürgelerde uygulanan yöntem budur. Bu Kürdistan’da da her zaman uygulanıyor. Komplo öncesinde de uygulanmıştı. Komplo sonrasında da uygulanıyor. Mevcut haliyle “şeker-kamçı politikasını” sürdürüyorlar. Nasıl sürdürüyorlar? TC’ye her türlü imkânı, desteği, tekniği, siyasi ayrıcalığı veriyorlar. PKK’yi zorlasın, darbelesin, imha etmeye çalışsın diye tıpkı ’93-98 arasında olduğu gibi saldırtıyorlar.

Diğer taraftan ise o zaman Önder Apo’ya yaptıklarını şimdi de PKK Yönetimi’ne yapıyorlar. Darbelenen, sıkışan, zorlanan PKK’liler sığınacak yer arıyorlarsa, ellerini uzatıyorlar, bize sığınabilirsiniz izlenimi yaratıyorlar. Baskı ve imha saldırılarını diğer uçtan bu tür yöntemlerle tamamlamak, PKK’nin imha ve tasfiyesini böylece gerçekleştirmek istiyorlar. Bugün de aynı durum, benzer yöntemler çok açık bir biçimde uygulanıyor.

Çok açık ki ABD desteğiyle TC-KDP ittifakı PKK’yi tasfiye etmek için tüm gücünü seferber edip saldırıyor. Aslında saldırtan arkadaki güç ABD’dir. Fakat bir yanıyla sanki kendi istekleri kabul edilirse bunu önleyeceklermiş gibi, bunda kendilerinin bir sorumluluğu yokmuş gibi bir tutum takınabiliyorlar.

Geçen 25 yıl içerisinde karşılaştığımız siyasi-askeri bir saldırı yöntemi de şu oldu: Siyasi ve askeri olarak mücadelemizin gelişip sömürgeci-soykırımcı TC. sistemini zora soktuğu zaman bazı çevreler hemen “ateşkes olsun, arabulucu olacağız, siyasi çözümü geliştireceğiz” diye devreye girerek, PKK’yi, onun gerillasını geliştirdiği mücadele düzeyinden geri düşürmek, mücadeleden koparmak istedi. Böyle bir şeyle 2006 yılında çok somut olarak karşılaştık. 2006 Şubatı’nda toplumun 15 Şubat komplosunu protestosuyla çok önemli bir süreç gelişti. Viyan Soran yoldaşın şehadeti ve çağrısı, yine Önder Apo’nun duruşu ve direnişi de bunda oldukça etkili oldu.

Gerillanın 1 Haziran 2004’ten itibaren düşük yoğunlukta geliştirdiği eylemler etki yaptı. Toplum “İmralı sistemiyle yaşamak istemiyoruz” diyerek sokaklara döküldü. Komployu protesto etti. Ardından çok güçlü bir Newroz kutlaması oldu. Newroz sonrasında halk bir hafta boyunca Diyarbakır sokaklarında kaldı. Evlere girmedi. Gençlik sokakları tuttu. 4 Nisan’a, mayıs ayına kadar büyük bir kitlesel hareket gelişti. Ardından gerilla eylemleri bu durumu devralarak mayıs, haziran, temmuz sonuna kadar her eyalette TC. ordusuna öldürücü darbeler vuran çok güçlü askeri eylemler gelişti. Aslında halk ve gerilla eylemleriyle TC. sistemi siyasi ve askeri olarak çökme noktasına gelmişti. İşte böyle bir ortamda ABD hemen araya girdi. 2006 yılının ağustos ayında basın üzerinden “eğer ateşkes olursa biz siyasi çözüm geliştireceğiz” diye açıktan PKK’ye çağrı yaptı. KDP’yi aracı yaptılar. Hatta Bakur’da DTP benzeri güçleri devreye koydular. Gizliden bazı çevreleri gönderip Önder Apo’yla görüştürüp bu sözü verdiler.

Bunun üzerine Önder Apo çağrı yaptı. 1 Ekim 2006 yılında Beşinci Tek Yanlı Ateşkes Süreci ilan edildi. Biz ateşkes ilan ettik. Ekim ayı geçti. Kasım ayının sonuna gelindi, süreç giderek değişti. KDP arabuluculuk yapamıyorum diye çekildi. ABD ateşkes değil, savaştan söz eder hale geldi. Türkiye’de yeniden savaş tamtamları çalmaya başladı.

Sonuçta Kürtler ve PKK açısından şu ortaya çıktı: 2006 Baharındaki siyasi halk mücadelesiyle yazındaki askeri mücadelenin düzeyini ortadan kaldırmak için planlanmış bir oyun olduğu ortaya çıktı. Bunu net olarak gördük, yaşadık. Önder Apo hala bu durumu değerlendiriyor, kendisine söz verenleri eleştiriyor. Sözlerinin gereklerini yerine getirmiyorlar diye haklı olarak suçluyor. Sonuçta böyle bir oyun durumuyla açıkça karşılaştık.

Derler ya Osmanlı’da oyun çok. TC. Osmanlının devamı olduğuna göre TC’de de oyun çok. Osmanlı ve TC. Yönetimini en iyi birleştiren, temsil eden bir güç olmasıyla itibariyle AKP’de oyun daha da çok. AKP oyunlarını burada sıralamaya gerek bile yok. 2009 Mart sonunda gerçekleşen yerel seçimler ardından ne tür oyunlara başvurduklarını gördük. “Kürt açılımı, demokratik açılım, milli birlik açılımı yapıyoruz” dediler. Aslında bütün bunlarla 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde Demokratik Toplum Partisi’nin referandum düzeyinde Kürdistan’da elde siyasi sonuçları tasfiye etmeye çalıştılar. 14 Nisan siyasi-soykırım operasyonlarını başlattılar. Sonunda 11 Aralık 2009’da işi Demokratik Toplum Partisi’ni kapatma noktasına vardırdılar. 

Yine İmralı’daki görüşmeleri de Önder Apo büyük bir ciddiyetle yürütmesine rağmen AKP’nin, Tayyip Erdoğan kişiliğinin bir oyun gibi ele aldığını biliyoruz. Çok defa görüşmeler oldu, bunlar tartışıldı, karara bağlandı. Yazılı karar tasarılarına dönüştürüldü. PKK yönetimine kadar bunlar karar tasarısı olarak geldi. PKK Yönetimi tartıştı, değişiklikler yaptı. Kabul ettiğini ifade etti. Fakat dikkat edilirse hiçbirisi uygulanmaya konmadı. Bu 2011 ve 2013’te de böyle oldu. “Çözüm süreci” adı altındaki şeylerin çoğunun bu amaçla olduğu ortaya çıktı. Bu tür oyun ve yaklaşımlarla karşı karşıya geldik.

Bu konuda siyasi ve askeri kapsamda son olarak DAİŞ ve DAİŞ üzerinden yürütülen saldırılara değinelim; Şengal’den Maxmur’a, sonra Kobani’ye ve bütün Rojava Kürdistan’a dönük DAİŞ saldırıları önemliydi. Dolayısıyla DAİŞ’e karşı mücadele de önemli bir yer tuttu. DAİŞ’i yaratan, onun önünü açan çevreler de DAİŞ’in hızlı gelişimi ve önlenemezliği karşısında kaygıya ve telaşa düştü. Dolayısıyla Kürt direnişinin başarılı olması için destek vermek zorunda kaldılar. Kobani direnişi temelinde oluşan koalisyonu böyle değerlendirmek lazım. Bu siyasi ve askeri bakımdan oldukça etkili de oldu. Yeni gelişmelere de yol açtı.

Fakat bu durum bize neyi gösterdi? Aslında Kobani’ye DAİŞ’in saldırtılmasının altında AKP Yönetimi ve Tayyip Erdoğan kişiliği varmış. Bunu DAİŞ’çiler de sonunda itiraf etmek durumunda kaldılar. Süreç nasıl gelişti? DAİŞ eliyle Kobani, Maxmur, Şengal üzerinden Kürdistan’a ve Kürtlere dönük yürütülen saldırılar başarısız kalınca bu sefer 24 Temmuz 2015’ten itibaren AKP, ABD ile anlaşma yapıp sonra MHP ve KDP’yle de ittifaka vararak “DAİŞ’e karşı mücadele ediyoruz” adı altında PKK’ye karşı yeni bir imha ve tasfiye saldırısını başlattı. Buna “Çöktürme Eylem Planı” diyorlar. 24 Temmuz 2015 tarihinden bu yana her yıl yeni planlamalar yapma temelinde bu saldırıları sürdürüyorlar.

 Bu saldırılar kapsamında AKP-MHP birleşti. Aslında AKP, MHP’lileşti. MHP’nin Turancı, ırkçı, Türkçü çizgisine saptı. Türk-İslam sentezi çizgisini birlikte oluşturdular. Aynı zamanda KDP ile ittifak geliştirdiler. ABD’nin yönlendirmesiyle KDP, tamamen AKP-MHP’nin PKK’ye karşı olan bu ittifakına teslim oldu. Onunla bütünlük oluşturdu.

ABD de bunları yönlendiriyor. Arkadan destek veriyor. Dikkat edelim bu saldırılara her türlü siyasi-askeri destek veriliyor. Hiçbir hukuk, ahlak kuralı dinlenmiyor. Kürdistan’da her gün katliamlar yapılıyor. Zindanlar işkence hane haline geldi. İnsanlar katlediliyor. Kürt çocukları, kadınları her gün zulüm, baskı altında katlediliyor. İmralı’da hiçbir hukuk ve ahlak kuralı yok. 19 aydır Önder Apo’dan hiçbir haber alınamıyor. Ama bakın buna karşı BM’nin, Avrupa Birliği’nin, İmralı sistemini yaratan CPT’nin çıtı bile çıkmıyor. Hiç kimse bir şey demiyor. Sanki TC. Devleti’nin, AKP-MHP faşizminin Kürtlere karşı geliştirdiği uygulamalarda tam bir serbestlik var. İstediklerini yapabilir, istedikleri gibi davranabilirler gibi bir durum var. Başka bir yerde ufak bir şey olunca kıyamet kopuyor.

En son İran Güney Kürdistan’a, Irak topraklarına birkaç top attı, Güney Kürdistan Yönetimi başta olmak üzere herkes İran Devleti’ni kınadı. TC. Devleti Güney Kürdistan’ın en stratejik alanlarını, Irak topraklarından yüzlerce km karelik alanı işgal etmiş, hiç kimse niye böyle yapıyorsun demediği gibi, herkes el altından ya da açıktan destek veriyor. İşgal Türkiye’ye serbest.

Tabii sadece serbest etmiyorlar. Her türlü silahı, desteği veriyorlar. En son model silahları, en ileri tekniği veriyorlar. Bu düzeyde bir destekleyicilik, birlik-bütünlük var. Bu temelde tıpkı 24 yıl önce Önder Apo’nun imhası ve PKK’nin tasfiyesi için başlatılan uluslararası komplo saldırısında olan sistem işliyor. Komplocular imha edebildikleri kadar imha ediyor, etmeye çalışıyor. Onların karşıtı gibi görünenler de acaba PKK’nin imha ve tasfiye sürecinden bize pay düşmez mi diye ellerini açmış bekliyor. Dikkat edilirse aynı sistem devam ediyor.

Tabii siyasi ve askeri alandaki planlı saldırılar daha ayrıntılı bir biçimde ifade edilebilir. Çünkü çok daha geniştir. Fakat aynı sürecin bir de ideolojik saldırı boyutu var. O da çok önemli. Onun da benzer biçimde incelenip değerlendirilmesinde, gerekli sonuçlar çıkartılmasında büyük yarar var. Mesela 2000 başında PKK 7’nci Olağanüstü Kongre’ye giderken güya ona en yakın duran YNK basını bile çok yoğun bir biçimde PKK’nin Kongre’de parçalanacağını, tasfiye olacağını, artık PKK diye bir şeyin kalmayacağını yazıp çizdi, propaganda etti. Halbuki olumlu yazmıyorsan susmak düşerdi bir Kürt örgütüne. Tabii susmak yeterli olmazdı. Yine de az da olsa destek verici, umutlandırıcı söz ve davranış geliştirmek gerekirdi. Bir Kürt örgütüne böylesi düşerdi. Ama o görülmedi. Bunların bilinmesinde fayda var. Çünkü hepsi eleştiri konusudur. Özeleştiri ve düzeltme gerekiyor. Gerçek Kürt yurtseveri olabilmek için kesinlikle böyle bir düzeltme yapmaya ihtiyaç var.

Yine 7’nci Kongre zemininde biz şunu gördük: ABD stratejisinin gücünü anlatan “Büyük Satranç Tahtası” kitabı herkesin elinde, bütün Kongre alanında okunuyordu. Daha o zaman da böyle bir saldırıyla karşılaştık. Çok tuhaf bir durumdu. Dağ başında, derler ya “in cin top oynuyor,” öyle bir ortama bu kadar kitap nasıl getirilmişti, kimler getirmişti? Bunların bazılarını Avrupa’dan gelenler getirmişti. Daha sonra tasfiyeci çıktılar. Anlaşıldı ki aslında dağa PKK’nin tasfiyesi için gelmişler. Öyleleri de vardı ama hepsini onlar getirmemişlerdi.

Demek ki birileri el altından çalışıyordu. Amerika’nın gücü gösteriliyor. Zaten Amerika’nın komplo temelinde Önderliğe saldırmasının getirdiği psikolojik etki var. Kitapla da o zihniyet olarak tamamlanarak PKK’yi, ABD’ye teslim olacak bir noktaya çekmek istiyorlardı. ABD, zihnen PKK’yi fethetmeye çalışıyordu.

Daha sonraki süreç biliniyor. Tasfiyecilik gelişti. Ferhat-Botan tasfiyeciliği, 2002-2004 tasfiyeciliği tamamen Güney Kürdistan ve Irak’taki gelişmelere dayalı oldu. Güney Kürdistan ve Irak üzerindeki ABD egemenliğine, işgaline dayandı. Onun uzantısı olan KDP ve YNK’ye dayalı olarak geliştirilmeye çalışıldı. Nasıl ki ’82-83’te Almanya’ya, İsveç’e, Avrupa Birliği’ne dayalı olarak Semir tasfiyeciliği geliştirilmeye çalışıldıysa bu sefer de ABD’nin Irak işgaline dayalı olarak Ferhat-Botan tasfiyeciliği geliştirilmeye, PKK Apocu çizgiden kopartılıp ABD çizgisine çekilmeye çalışıldı. Bunlar çok yönlü ve ağır bir ideolojik-örgütsel çizgi saldırısıydı. İçten gelişen saldırılardı.

Biz bu dönemde maddiyatçı saldırının her türüyle karşılaştık. Hareket olarak, onun kadroları olarak, PKK içerisinde özgürlük mücadelesi yürüten kadınlar ve erkekler olarak gerçekten de her türlü maddiyatçı saldırıyla karşılaştık. İnsanın güdüleri, nefsi, oburluğu, her şeyi mücadele aracına dönüştürüldü. Bir ideolojik mücadele aracı olarak kullanıldı. Bireyci davranmak, disiplinden kopmak, keyfiyet, güzel yaşam, güzel yemek, güzel giyinmek, basit güdülerin tatmini gibi aslında insan zayıflığı diye tanımlayabileceğimiz bu maddi yaşam alanları PKK’ye karşı ideolojik mücadele yöntemleri olarak kullanıldı. Bunlar çeşitli biçimlerde propaganda edildi, yazıldı, çizildi. PKK’ye böyle imkânlar tanındı. Değişik alanlardaki PKK ortamlarına bu yönlü müdahalelerde bulunuldu.

Gerçekten de zihniyetimize, anlayış ve inancımıza yine yaşam tarzımıza dönük her türlü saldırıyla karşılaştık. PKK’nin yaşam tarzını değiştirmeyi hedefleyen her türlü saldırıyla karşı karşıya geldik. Bu konuda burjuva liberalizmi gerçekten çok yaratıcı ve etkin davrandı. Hakkını yememek lazım. Öyle usta yöntemler geliştirdiler ki, öyle etkileyici girişimler de bulundular ki deyim yerindeyse kaşla göz arasında insanları etkilemeye, yanıltmaya, kendi gerçeğinden uzaklaştırarak örgütle ve ideolojik çizgiyle karşı karşıya getirmeye çalıştılar. Kimisini açıktan, kimisini gizliden yaptılar. Öyle ki bazen insanları açıktan kendi durumlarının olumsuz olduğu, liberal bireyciliğin, maddiyatçılığın daha iyi olduğunu açık propaganda ederek yaptıkları gibi bazen de aslında PKK yaşamını övüyor, onu destekliyormuş gibi görünerek ama özünde PKK’nin zihniyet ve yaşam tarzını ince bir biçimde revize ederek, değiştirerek gizli bir biçimde insanları PKK’den koparmaya, ideolojik-örgütsel çizgi savrulmasını yaşar, çizgiden sapar hale getirmeye çalıştılar. Bunlarla çok fazla karşılaştık.

Önder Apo İmralı mücadelesine karar verdiğinde çok fazla saldırıya maruz kaldık. Bunun başarılı olmayacağına dönük çok şey söylendi. Önder Apo’yu izlemeye karar vermiş olan yönetimimize aslında her türlü hakaret yapıldı. “Daha ne isteniyor ne aranıyor, Apo devri bitmiştir. Biraz da biz dinlenmeliyiz. Artık bizim sözümüz geçecek” diyen birçok insan türedi. Kurumların, devrimci imkânların başına geçmeye, onları ele geçirmeye yöneldiler. Kendilerini PKK’nin yarattığı imkânlar üzerinde örgütlemeye ve yaşamaya yöneldiler.

Şimdi de bu yönlü iki tür saldırı var. Bir tür açıktan yapıyor. PKK’nin ideolojisini, zihniyetini, yaşam tarzını açıktan eleştiriyor. Önder Apo’nun demokratik uygarlık çizgisini, demokratik modernite paradigmasını eleştiriyor. Yanlış olduğunu ortaya koyuyor. Ulus devletçiliği övüyor. Bireyciliği, maddiyatçılığı övüyor. Maddi yaşam tutkusunu, insanların ihtirasını, şehvetini geliştirmeye çalışıyorlar.

Bir tür saldırı da bu temelde gizli boyutta yürütülüyor. Aslında daha çok içten yapılıyor ya da teknik imkânlara, araçlara dayalı olarak geliştiriliyor. Açıktan Önderlik çizgisi, PKK gerçeği eleştirilmiyor, hedefe alınmıyor ama içten içe, gizliden gizliye pratikte saptırılıyor. Uygulanmıyor, değiştiriliyor, fırsat bulunduğu yerde doğru görülmediği söyleniyor, açıktan reddedilmiyor ama örgüt ve eylem pratiğinde de gerekleri yerine getirilmeyerek aslında gizli bir biçimde revize etme, değiştirme, saptırma biçimindeki durumlar ortaya çıkartılıyor. Oportünizm var ediliyor. Söylemde her şey mükemmel, çizgiye göreymiş gibi söyleniyor, pratikte bunların gerekleri yerine getirilmiyor. Revize ediliyor, değiştiriliyor. Bu, pratikte oportünizme yol açıyor.

Bunlar tabii sınıf özellikleri olarak değerlendirilebilir. Küçük burjuva bireyciliğinin, maddiyatçılığının sonuçlarıdır. Yine erkek egemen zihniyet ve siyasi yaklaşımın sonuçlarıdır. Yani bir ideolojik saldırı durumu, sınıf ve cins saldırısı biçiminde küçük burjuva ideolojisinin erkek egemen zihniyet ve siyasetin saldırıları oluyor. Bunu böyle bilmemiz gerekli.

Erkek egemen zihniyet, hakimiyet, yine küçük burjuva anlayışlar, ilkeler, ölçüler hareket içinde canlı tutulmaya, kadrolar erkek egemen çizgiye, küçük burjuva anlayışlara çekilmeye çalışılıyor. Bu pratik alanlarda çok fazla yaşanıyor. Evet, buna bireyler zemin oluyor, bireyler şahsında ortaya çıkıyor. Ama bilmeliyiz ki bunun arkasında planlı, bilinçli, örgütlü sistem saldırısı var. Kapitalist modernite sistemi saldırıyor. Sömürgeci-soykırımcı sistem saldırıyor. Uluslararası komplo temelinde 24 yıldır yürütülen saldırının bir parçası olarak günümüzde bunlar ortaya çıkıyor ve yaşanıyor.

DURAN KALKAN (HEVAL ABBAS)

YORUM GÖNDER

ZİYARETÇİ YORUMLARI

BENZER KONULAR

HEVPEYVîN

 2 TÜRK ORDUSU DA GELSE YENERİZ

SOZDAR AVESTA'DAN GENÇLERE VE GENÇ KADINLARA; ÖZGÜR YAŞAMI ESAS ALMALI VE DİRENİŞE KATILIM SAĞLAMALIDIR 

MARAŞ KATLİAMI'NI SÜRDÜRMEK İSTİYORLAR!

AKP-MHP’NİN SON KIŞINA GİRİYORUZ (1.BÖLÜM)

2022’YE KESİN BAŞARI TEMELİNDE GİRİYORUZ (2.BÖLÜM)

DÖRDÜNCÜ STRATEJİK DÖNEM’DEYİZ

BUNLAR KÜRT KADINLARIN TOPLUMSAL HAREKETİNE SALDIRI

‘CEZAEVLERİNDE TEK BİR ÖLÜMÜN DAHİ OLMASI BİZİM UTANCIMIZ’

ARTIK KİMSE ÖNDERLİĞİN FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜNE ENGEL OLAMAZ

BÜYÜK MÜCADELE YILINA GİRİYORUZ

PKK'NİN MÜCADELESİ İKTİDARIN SONUNU GETİRDİ

PKK O LİSTEDEN ÇIKARILMALI

‘ÖNDER APO’NUN HALKLARA KÖTÜ SÖZÜ YOKTU’

HER KADININ ÇIKIŞI BİR DEVRİMDİR

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (1.BÖLÜM)

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (2.BÖLÜM)

‘SAKİNE CANSIZ BİR KAVGA MANİFESTOSUYDU’

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (3.BÖLÜM)

HALKIMIZ DİMDİK AYAKTADIR, 2022’DE DE DİRENECEKTİR

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (4.BÖLÜM)

‘SARA ŞAHSINDA ÖNDERLİĞİN MODELİ HEDEF ALINDI’

TÜRKİYE CPT RAPORLARINA CİDDİYETLE BAKMIYOR

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (5.BÖLÜM)

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (6.BÖLÜM)

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (7.BÖLÜM)

AVRUPA GERÇEĞİ İTİRAF ETMELİ, KÖKLÜ DEĞİŞİKLİK ZAMANI GELDİ!

‘PKK ORTADOĞU'NUN DEMOKRATİKLEŞME DİNAMİĞİDİR’

DEVRİM BEDELSİZ OLMAZ

EFRÎN MUTLAKA ÖZGÜRLEŞTİRİLECEK

‘TERÖRLE MÜCADELE EDEN PKK’YE ‘TERÖRİST’ TANIMLAMASI YAPILAMAZ’

PKK'NİN ''TERÖR LİSTESİ''NDEN ÇIKARILMASI İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR

HER TÜRLÜ GELİŞMEYE HAZIRLIKLIYIZ

KOBANÊ SAVAŞINDA DAİŞ İLE BİRLİKTE TÜRK DEVLETİ DE YENİLDİ

PLANLAR BOŞA ÇIKARILDI

HERKESİN KORKTUĞU DAİŞ İLE BİZ SAVAŞTIK

TÜRKİYE'NİN STRATEJİSİNİ BİZ ÇÖKERTTİK (2.BÖLÜM)

BİR TARAFI TC, ÜÇ TARAFI DAİŞ (3.BÖLÜM)

DEMOKRASİ, ADALET VE ÇÖZÜMÜN YOLU İMRALI'DAN GEÇER! (1.BÖLÜM)

KOBANÊ'DEKİ SAVAŞ GÖĞÜS GÖĞÜSE KAZANILDI (4.BÖLÜM)

FAŞİZMİN YIKILMASINDA KADINLARIN ÇOK BÜYÜK ROLÜ OLACAK (2.BÖLÜM)

MİT VE DAİŞ İŞBİRLİĞİNİN PERDE ARKASI! (5.BÖLÜM)

DİRENİŞ BAYRAĞINI GÖĞÜSLEDİK (6.BÖLÜM)

'ÖNDERLİĞE SAHİP ÇIKMAK ÖZGÜRLÜĞE SAHİP ÇIKMAKTIR'

KOMPLOYU ASLA TAMAMLAYAMAZLAR

KOMPLO KÜRT SOYKIRIMI SALDIRISIDIR (1.BÖLÜM)

KOMPLO AŞILDI, ALTERNATİF SİSTEM YARATILDI (2.BÖLÜM)

KOMPLODA YENİ YÖNTEMLER GELİŞTİRİLİYOR (3.BÖLÜM)

15 ŞUBAT ULUSAL SOYKIRIM GÜNÜDÜR

ÖNDER APO’NUN ÖZGÜRLÜK YILI OLACAK (4.BÖLÜM- SON)

NİVÎSKAR RENGÎN KARDELEN: ÇÎROK DENGÊ ZANA YÊ CİVAKÊ YÊ

‘KADININ DAHLİYLE TARİH YENİDEN YAZILIYOR’

YPJ TÜM KADINLARIN SAVUNMA GÜCÜDÜR

8 MART’TA TARİHİ DERS VERİLDİ

AKP-MHP FAŞİZMİNE EN ANLAMLI CEVAP NEWROZ ALANLARINDA VERİLECEK

HERKES ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALI

BU SERVET BUZDAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ: BARZANİ EMİRLİĞİ

CPT VE AİHM TECRİDE ORTAK

FAŞİZME, İŞGALE KARŞI HER YER CEHENNEME ÇEVRİLMELİ

KADINLARIN ORTAK KİMLİĞİ ÖZGÜRLÜKTÜR

ÖZGÜRLÜK SAVAŞINA KATILMAKLA İŞGAL VE İHANET ZİNCİRLERİ ÇÜRÜYECEK

ÖZGÜRLÜK SAVAŞINA KATILMAKLA İŞGAL VE İHANET ZİNCİRLİRİ ÇÜRÜYECEK (2.BÖLÜM)

DÜŞMANI KİLİTLİYORUZ

ZÎLAN ÇİZGİSİNDE BİR SAVAŞ YÜRÜTÜLÜYOR

TÜRK DEVLETİ ZAP’TA ÇAKILIP KALDI

İMRALI VE ZAP DİRENİŞ RUHUNU BÜYÜTELİM

TÜRK TOPLUMUNU FAŞİZMİN ELİNDEN KURTARALIM

BUGÜN ZİLANLARIN ÇİZGİSİ ZAP’TA VE AVAŞÎN’DE DİRENİYOR VE BAŞARIYOR

BİR İLKE KİŞİLİĞİDİR ZİLAN

MİT, KDP İŞBİRLİĞİ İLE KATLİAM YAPIYOR

NATO ERDOĞAN'IN SOYKIRIM SİYASETİNİ ONAYLADI

14 TEMMUZ ZAFER RUHUDUR

TAKTİK NÜKLEER SİLAH KULLANIMI NATO’NUN SUÇÜSTÜ YAKALANMASIDIR

19 TEMMUZ BİR DÜNYA DEVRİMİDİR

“KÜRT VE ARAP KADINLARI İLE GENÇLERİ ÖNCÜLÜĞÜNDE ŞEHİTLERİN İNTİKAMI ALINACAKTIR”

SALDIRILARI İNŞA VE ÖZ SAVUNMA İLE BOŞA ÇIKARACAĞIZ

ROJHİLAT GENÇLERİ ŞEHİTLERİNİN İZİNDEN GİTMELİ

15 AĞUSTOS DÜŞÜNSEL, SİYASAL VE SOSYAL BİR DEVRİMDİR (1.BÖLÜM)

DEM DEMA AZADİYÊ YE SÜRECİNİN FİNALİNE GELDİK (1.BÖLÜM)

NE YAPARLARSA YAPSINLAR KÜRT HALKINI DURDURAMAYACAKLAR (2.BÖLÜM)

ALEVİLERE SALDIRI ÇOK AMAÇLIDIR

'GENÇLER SALDIRILARA KARŞI GERİLLA SAFLARINA KATILMALI'

SOYKIRIMIN KIRILMASI İMRALI’DA BAŞLAYACAK (1.BÖLÜM)

DİRENİŞ KADIN ÖZGÜRLÜĞÜ ADINADIR

KİMYASAL, YENİLGİSİNİN GÖSTERGESİDİR (2.BÖLÜM)

KADIN KIRIMI ÖZEL SAVAŞ AKLIDIR (3.BÖLÜM)

KİMİN ELİNDEN NE GELİYORSA YAPMALI!

9 EKİM’DEKİ HEDEF İMHAYDI (1.BÖLÜM)

9 EKİM’DEKİ HEDEF İMHAYDI (2.BÖLÜM)

15 ŞUBAT ÖNLENEBİLİRDİ

CHE’NİN ENTERNASYONALİZMİ MÜCADELEMİZDE YAŞIYOR

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (1.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (2.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (3.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (4.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (5.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (6.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (7.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (8.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (9.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (10.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (11.BÖLÜM-SON)

AHLARINI YERDE BIRAKMAYACAĞIZ

AKP-MHP ZİNDANLARDA YOLDAŞLARIMIZA İNTİKAM TEMELİNDE YAKLAŞIYOR(1.BÖLÜM)

AKP-MHP ZİNDANLARDA YOLDAŞLARIMIZA İNTİKAM TEMELİNDE YAKLAŞIYOR(2.BÖLÜM)

PKK BAŞINDAN BERİ İMAN HAREKETİDİR (1.BÖLÜM)

PKK’NİN SÖZÜ VE EYLEMİ BİRDİR (2.BÖLÜM)

PKK KÜRTLERİ ÖRGÜTLÜ BİR GÜÇ HALİNE GETİRDİ (1.BÖLÜM)

PKK, KADINA CEVAP VERDİ

KÜRTLER İLK KEZ 7 AYDIR AYNI MEVZİDE SAVAŞIYOR

PKK YAYILACAKTIR, BUNU KİMSE ÖNLEYEMEZ 2.BÖLÜM)

PKK’NİN GENÇLİK RUHUNU DAHA DA BÜYÜTECEĞİZ

ROJAVA DEVRİMİNE SAHİP ÇIKMAK, İNSANLIĞA SAHİP ÇIKMAKDIR

KADINLAR DAHA ÇOK MÜCADELE ETMELİ

KÜRT SORUNU BİR SOYKIRIM SORUNUDUR (1.BÖLÜM)

2022’DEKİ SAVAŞTA ÇIĞIR AÇTIK

DAHA KESKİN BİR MÜCADELE YILINA GİRİYORUZ

FRANSA GERÇEK FAİLLERİ ORTAYA ÇIKARMAKLA YÜKÜMLÜDÜR-1.BÖLÜM

ZAT'TA KİLİTLENDİLER-2.BÖLÜM

TÜM DEVRİMCİ GÜÇLER YENİ BİR PROJE ORTAYA KOYMALI

İMRALI’DAKİ SOYKIRIM POLİTİKASINA DENK BİR MÜCADELE GEREKLİ

DÜŞMANIN SALDIRILARINI BOŞA ÇIKARALIM

KOMPLO İMRALİ TECRİT VE İŞKENCE SİSTEMİ OLARAK DEVAM EDİYOR

KOMPLO, YÜZYILI HESAPLANMIŞ SALDIRIDIR

SAVAŞ SÜRÜYOR, KİMSE REHAVETE KAPILMAMALI

ÖNDER APO’NUN YENİLMEZ ÇİZGİSİ KESİN OLARAK KAZANDIRACAKTIR

İMRALI BİR SOYKIRIM SİSTEMİDİR

‘KÜRT ALEVİ HALKIMIZ TOPRAKLARINI TERK ETMEMELİ’

İMRALI TECRİDİ BÜYÜK BİR SOYKIRIM PROJESİDİR

HALKIMIZ ÖZ ÖRGÜTLÜLÜĞÜ İLE HER FELAKETİ AŞABİLİR

ASRIN FELAKETİ AKP-MHP FAŞİST İKTİDARIDIR

DEMOKRATİK KONFEDERALİZM ÇÖZÜM SEÇENEĞİDİR

DEVLETLERE RAĞMEN DEMOKRATİK KONFEDERALİZM OLUR-2.BÖLÜM

GERİLLA SÜREKLİ GÖNÜLLÜLÜKTÜR

NEWROZ ORTADOĞU’DA HALKLARIN KONGRESİ GİBİ KARŞILANMALI

NEWROZ FAŞİZMİN YIKILMA SÜRECİNİN BAŞLANGICI OLSUN

HER KÜRT BİREYİ KÜRTLERİN ÖZGÜRLÜĞÜ VE KURTULUŞU İÇİN ÇALIŞMALI

AKP-MHP İKTİDARININ SONU GELİYOR