ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (3.BÖLÜM)
ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (3.BÖLÜM)
0 Yorum
190
11-10-2022

SORU-3) 1998 9 Ekim’inde gelişen komplo saldırısını Önder Apo nasıl karşıladı? Komploya karşı belirlediği mücadele çizgisi nasıl bir seyir izledi? Avrupa’ya çıkış tercihi bununla mı bağlantılıydı? Halk, hareket ve dostlar, 9 Ekim’den 15 Şubat 1999’a kadar geçen süreci nasıl bir bilinç ve duyguyla karşıladı? Tam bu gelişmeler yaşanırken ve Kürt kadınları, gençleri “Güneşimizi Karartamazsınız” şiarıyla duruş sergilerken uluslararası güçlerin ve temsilcilerinin yaklaşımı ne oldu?

Önder Apo tarihsel olarak gerçekleşmiş Kürt gerçeğini, Birinci Dünya Savaşı’yla ortaya çıkartılmış olan Kürt sorununu, bunun Kürtler, bölge ve dünya açısından, devletler ve halklar açısından ne anlama geldiğini, dolayısıyla Kürt sorununu çözme mücadelesini nasıl zorluklarla dolu, küresel kapsama ve tarihsel derinliğe sahip bir sorun olduğunu çok iyi biliyordu.

Aslında 1973 Önderliksel çıkışını gerçekleştirirken bu bilinç temelinde gerçekleştirdi. Uzun uzun araştırmalar, incelemeler yaptı. Yüzlerce, hatta binlerce kitap okudu. Tarihsel gerçekliği, küresel sistem gerçekliğini, Kürt ve Ortadoğu tarihini inceledi. Dolayısıyla Kürt sorununun nasıl bir sorun olduğunu bilince çıkardı. Çözüm için umut ve şansın olup olmadığını da araştırdı. Zorlukları gördü. Fakat zorluklar göğüslenirse, engeller aşılırsa Kürt sorununun çözümü, Kürt varlığının ve özgürlüğünün sağlanması için bir umut ışığının var olduğunu gördü. Bu umut ışığına sarılarak Önderliksel çıkış yaptı. Kendisini böyle zorlu bir mücadeleye yöneltti.

Bunu yaparken de şunu kendisi için net olarak belirledi: İnsanca yaşamanın başka yolu yok. Kürt halkının insanca var olup özgür yaşama kavuşmasının başka bir yolu yoktu. Dahası dünyada insanca yaşamın, özgür ve eşit yaşamın, demokratik sistemin var olmasının da başka bir yolu, şansı yoktu. Kürt sorunu çözülmeden hegemonik, sömürücü, köleci, baskıcı beş bin yıllık iktidar ve devlet sistemine dayalı küresel kapitalist modernite sisteminin değiştirilmesi, aşılması, bunun tersine kadın özgürlüğü temelinde özgür yaşama ve demokratik sisteme ulaşılması, alternatif bir özgür ve demokratik yaşamın var edilmesi mümkün değildi.

 Dünyada insanların özgür ve demokratik yaşama kavuşması için, dünya devrimi, demokratik ve özgürlük devrimi denen, alternatif bir dünya yaratma denen şeyin gerçekleşmesi için de başka bir şans yoktu. Kürt sorununun çözümü bütün bunların gerçekleşmesi için gerekli ve zorunlu bir şeydi. Bütün bunların bilince çıkartarak, zorlukları göğüsleme, engelleri aşmayı hedefleme temelinde böyle bir sorunun çözüm mücadelesine atıldı. O mücadeleyi geliştirme, öncülük etme, böyle bir mücadelenin önderliğini yapmayı kendine yedirdi. Kendinde kararlaştırdı. Böyle bir Önderliği kabul etti ve bu mücadeleye bunlar temelinde girdi.

Bütün bunlar neyi ifade ediyor? Önder Apo’nun mücadelenin engellerle dolu olduğunu, zor gelişeceğini, büyük cesaret ve fedakârlık istediğini, her adımda önüne bin bir türlü engelin içten ve dıştan çıkarılacağını, her türlü teslimiyetçi-ihanetçi, sömürgeci-emperyalist saldırıyla karşı karşıya geleceğini biliyordu. Mücadele anlayışını buna göre oluşturdu. Mücadele çizgisini bu temelde geliştirdi. Kendi mücadele tarzını bunlara göre oluşturdu.

Şunu hep öngördü: İmkân ve fırsatlar yüzde bir bile olsa oradan tutup geliştirme, iğne ucuyla kuyu kazarcasına bir tarzla devrimci mücadeleyi geliştirme, her zaman bir engel, saldırı, imhayla karşı karşıya kalacakmış gibi günlük işleri yürütme ve ona da açık olma, Önder Apo’nun temel yaklaşımı oldu. Zaferi gerçekleştirme hedefiyle Kürt sorununu, görülen umut ışığını başarıya götürerek çözme hedefiyle, anlayışı ve inancıyla mücadeleye girdi. Her an da bir saldırıyla karşılaşıp imha olabileceğini öngördü. İşlerini zafer çizgisinde yürüttü. Her an bir imhacı saldırıyla karşı karşıya kalmaya da hazır oldu. Önder Apo’nun anlayışı, felsefesi buydu, mücadele tarzı ve yaşamı buna göre oluştu. Bunu her zaman ifade de etti. Kürdistan’da, Kürt sorununu çözmek için mücadele etmek isteyenlerin hangi anlayışta ve tarzda olmaları gerektiğini halka, kadrolara, gerillaya kavratmak için bunu açıkça da söyledi. Bu anlamda her zaman benzer saldırıların olabileceğini değerlendiriyordu, açıktı.

Çeşitli dönemlerde benzer saldırılara da uğradı. Bunları hep boşa çıkarttı. Öncelikle tarzını bu tür saldırıların kendisine ulaşmasını engelleyecek temelde kurdu. Kişiliğini ona göre örgütledi, eğitti. Yaşamını ona göre düzenledi. Yaşam ve çalışma tarzını ona göre oluşturdu. Öyle ki her an gerçekleşme ihtimali olan saldırılar kendisine ulaşmamalıydı. Bu tür saldırıların ulaşması durumunda da bunların başarılı olmaması için de son derece dikkatli, duyarlı hareket etti. Hep disiplinli, örgütlü bir yaklaşım içinde oldu. Bu temelde “Biz o tür düzen yaşamlarını durduk” dedi. Kendisini tümüyle böyle bir yeni yaşama, onun tarzına yöneltti. Kendisini buna göre disipline etti, eğitip örgütledi. Aslında bu yolla uluslararası komploya kadar birçok saldırıyı boşa çıkardı. Pilot ve benzerleri gibi içten sızmaları boşa çıkarttı, çeşitli suikast girişimlerini başarısız kıldı.

Önder Apo her zaman Kürt sorununun çözümünü başarıyla gerçekleştirecek bir çizgide yaşadı ve mücadele etti. Onu planladı. Örgütlenmeyi ona göre yaptı. Mücadelenin strateji ve taktiklerini ona göre geliştirdi. Fakat her zaman da saldırılarla karşılaşılabileceğini, darbeler yenebileceğini, kendi de dahil her düzeyde imhacı saldırıyla karşı karşıya gelinebileceğini öngördü, varsaydı. Onu da bir ihtimal olarak sürekli gündemde tuttu. Eğer bu tür işler bu temelde yapılırsa başarılı olunacağını belirtti. Ama her an da kendini saldırıyla karşı karşıya kalınabilir gördü.

Bunlar temelinde mücadele anlayışını, çizgisini, strateji ve taktiklerini oluşturdu. 1976’dan itibaren Kürdistan’da gençlik hareketini geliştirmeyi, 1977’nin 18 Mayıs’ında Haki Karer yoldaşın katledilmesi ardından partileşme ve öz savunma temelinde kendini savunmayı hedefleyen direnme sürecini gündeme getirdi, geliştirdi. Ajanlaşmış, yapı, kurum ve kişilere karşı devrimci şiddet temelinde mücadele stratejisini öngördü ve partileşme süreci böyle bir strateji temelinde yürütülen mücadeleyle başarılı bir biçimde gerçekleşti. Bunu önlemek, devrimci gelişmeleri ezmek için geliştirilen 12 Eylül faşist-askeri darbesi karşısında Kürdistan’da ve Türkiye’de cepheler oluşturarak faşist-askeri saldırıya karşı gerilla temelinde direnmenin gerekli ve zorunlu olduğunu, bütün gelişmelerin ancak bununla sağlanabileceğini öngördü, buna inandı ve kendini bütün gücüyle böyle bir gerilla direnişini geliştirmeye yöneltti. Eksiklikleri, hataları bu temelde giderip 15 Ağustos 1984 gerilla atılımını başlattı ve onun her türlü ezilme, yenilme durumunu önleyerek başarıyla gelişmesini sağlamaya çalıştı.

Düşmanın 1987-’88 küresel planlı saldırısını birinci derecede boşa çıkartan Önder Apo’nun tarzı oldu. Daha sonra 1992 Güney Savaşı saldırısını boşa çıkartan, başarısız kılan yine Önder Apo oldu. Bunlar sonucunda dünya ve bölgedeki gelişmeleri de değerlendirerek 1993 Mart’ında Birinci Tek Yanlı Ateşkes ilan ederek Kürt sorununun demokratik siyasi çözüm sürecinin önünü açtı. Yeni bir strateji olarak demokratik siyasi mücadele stratejisiyle de çalışılıp başarı kazanılabileceğini değerlendirdi. Savaşın sorunu ortaya çıkardığını, bunun yeterli olduğunu, çözümün ise demokratik siyasetle gerçekleşmesi gerektiğini öngördü ve böyle bir mücadele sürecine yöneldi.

Düşman buna karşı topyekûn faşist-soykırımcı imha saldırısıyla karşılık verince buna karşı da gerilla ve halk direnişini geliştirerek amansız bir direnme içinde oldu. Bütün o çeteci yaklaşımları başarısız kıldı. Doğan Güreş’in, Tansu Çiller’in, Mehmet Ağar gibilerinin geliştirdiği, Demirel’in koordine ettiği çeteci soykırımcı saldırıları boşa çıkardı. Başarısız kıldı.

Bütün bunların sonucunda demokratik siyasi çözümün önünü açacak bir ateşkes sürecine ulaşmak için ’95-98 arasında bazı taktik planlamalar geliştirdi. Bunlarla da istediği sonuca ulaşamayınca ‘98’deki durumu değerlendirdi ve ateşkesle süreci götürmenin gerektiğine, artık var olan tarzla direnmenin hiçbir sonuç vermeyeceğine kanaat getirdi ve kararlılıkla 1 Eylül 1998 ateşkes sürecine yöneldi. Var olan pata durumunu aşmak, tıkanmayı gidermek, Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünün önünü açmak için bunları yaptı. Yönelimi bu temeldeydi.

Buna karşı 17 Eylül Washington Antlaşmasıyla karşılaşınca, ardından Mısır ve Türkiye öncülüğünde Hafız Esad Yönetimine yapılan baskıyı içeren komplocu saldırılarla karşılaşınca durumu bu yaklaşım temelinde değerlendirdi. Ateşkese komplocu baskı ve saldırılarla karşılık veriyorlardı. Aslında olumlu yaklaşma sözü vermişlerdi. Dolayısıyla onları da boşa çıkartmak üzere ’93’te başlattığı süreci devam ettirme temelinde Avrupa’ya çıkış çağrılarına, girişimlerine olumlu yanıt verdi. Aslında ateşkes ve demokratik siyasi çözüm sürecini geliştirerek söz konusu komplonun zeminini kurutmak, daha harekete geçmeden başarısız kılmak istiyordu. Yani komplonun ölü doğmasını sağlatmak için çabalıyordu.

Fakat biraz geç kalınmıştı. Komplocu güçler ateşkes konumundan da yararlanarak hızla kendilerini planlayıp örgütlendirerek harekete geçti. Baskı ve saldırı sürecini başlattılar. Önder Apo da 1 Eylül ’98 ateşkesiyle başlattığı süreci amaçları doğrultusunda geliştirebilmek için ‘93’te başlattığı ama sürdüremediği siyasi çözüm sürecini derinleştirip başarılı kılmak için Avrupa’ya çıkışı daha doğru buldu. Hazırlıkları o temeldeydi. Avrupalı çeşitli çevreler hep bu tür çağrılar yapmıştı. Avrupa sözde demokratik görülüyor, Avrupa siyaseti demokratik çözümden yana olduğunu hep dile getiriyordu.

Diğer yandan Kürt sorununu Avrupa siyaseti yaratmıştı. İngiliz-Alman savaşının sonucunda ortaya çıktı. İngiltere ve Fransa’nın çizdiği Ortadoğu haritasında Kürdistan yok sayıldı. Kürdistan’ı yok sayan, yok edilmesini öngören, onlara kapıları açan Lozan Antlaşması gibi antlaşmaları İngiltere ve Fransa imzaladı. Dolayısıyla Kürt sorununu Avrupa ortaya çıkartmıştı. Çözümün de Avrupa üzerinde gelişmesi daha mantıklı, doğru olabilirdi. Onlara da bir fırsat vermek, tarihi hatalarını düzeltmelerini sağlamak istedi. Ne kadar samimiler ve gerçekten Kürt sorununun demokratik çözümü yönünde neler yapabileceklerini bu çerçevede görmek istedi.

Aslında Önder Apo her zaman iki alternatifli bir değerlendirme içinde oldu. Bunu savunmalarda, sonraki süreçlerde de uzun uzun ifade etti. Bunlar ülkeye gelmek ve Avrupa’ya çıkmaktı. Ülkeye gelmek açısından geç kalmıştı. Aslında o ‘90’ların başında olabilecek bir durumdu. Onu savunmada da net olarak ifade etti. Süreç biraz değişmişti. ’98 koşullarında ülkeye gelmesinin ’90 başındaki gibi imkânlar, fırsatlar yaratmayacağını, tersine çatışmayı olumsuz yönde daha fazla derinleştirebileceğini değerlendirdi. ’93’ten itibaren geliştirdiği sürecin sonucu olarak ve verilen mesajları da denemek, sınamak üzere Avrupa’ya çıkma ve Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünün önünü bu temelde açma, onun pratiğini Avrupa üzerinden geliştirmek istedi. Dolayısıyla yönünü Avrupa’ya döndü. Ama tabii dikkati, duyarlılığı da hiçbir zaman kaybetmedi. Çünkü durumunun ne olacağı belli değildi. Kürt sorununun çözümü temelinde hareket ediliyordu ve Kürt sorununu bu dünya yaratmıştı. Ondan çıkar sağladıkları için sorunu sürdürüyor, çözmüyorlardı. Dolayısıyla Kürt sorununu çözme temelindeki çabaların engellerle karşılaşacağı, bu yönde atılan adımların önüne engel konacağı, bu yönde çaba harcayanların üzerine gelineceği bilinen bir durumdu. Kolay bir iş değildi. Avrupa’ya çıkmak ve Kürt sorununun siyasi çözümünü aramak en zor olandı. Önder Apo zor olanı tercih etti. Kürdistan’da devrimci bir parti kurmak da zordu, Önderlik bu zoru göğüsledi ve başardı. Yine Kürdistan’da gerillayı örgütlemek, geliştirmek çok zordu. Önderlik, 15 Ağustos 1984 atılımıyla gerillayı geliştirerek zora yönelen ve zoru başaran oldu.

‘98’de Avrupa’ya çıkmak da zordu. Kürt sorununun siyasi çözümünü aramak zorluklarla doluydu. Fakat bir umut ışığı yine vardı ve onu değerlendirmek üzere tekrardan zoru göğüsledi ve Avrupa sistemini de sınayan Avrupa’ya çıkış girişimini kararlaştırıp gerçekleştirdi. Belirttiğimiz gibi zor olduğunu bildiği için her zaman dikkatli, duyarlıydı. Olası saldırılara karşı sürekli tedbirliydi. Bu Önder Apo’nun mücadele tarzının esası oluyor. Dolayısıyla Yunanistan’da ilk engelle karşılaşınca hemen geri dönüşü değil, daha ileriye gidişi öngördü. Rusya’ya gidiş aslında 9 Ekim komplosunu boşa çıkardı. 9 Ekim imhasını önledi. 

Roma’ya gidişle birlikte Avrupa Birliği nezdinde Kürt sorununun demokratik-siyasi çözümünün gerçekleştirmesi gündeme geldi. Bunu Avrupa demokrasisine dayatma imkânı buldu. Aslında önemli bir süreçti. Komployu boşa çıkartma, yenilgiye uğratma imkânları çoktu. Fakat onun üzerine de bütün gericilik leş kargaları gibi saldırdı. D’Alema yönetimini adeta boğar hale getirdiler. İtalya’nın faşistleri TC’den aldıkları güç ve destekle her türlü tehditte bulundu. Hem Önder Apo üzerinde baskı çok oldu, hem de İtalya yönetimi üzerinde. Bu baskıları bertaraf etmek üzere, dostları da zorlamamak anlayışıyla Roma’dan çıkmayı kabul etti.

Sürecin olumsuz gelişimi Önder Apo’nun Roma’dan çıkışıyla oldu. Çünkü çıkış bir geriye dönüş gibiydi. Tekrar Roma’ya geldi, Rusya’ya dönüyordu. Orada her türlü gerici, komplocu plan yapılmış olabilirdi. Onları çok daha iyi dikkate almak gerekliydi. Önder Apo onu değerlendirdiğini de söyledi ve savunmalarında bu konuda kendisine Rusya Devleti adına güvenceler verildiğini belirtti. Böyle çok net güvenceler olmazsa öyle bir geri dönüşü yapmayacağını ortaya koydu.

Osmanlı da hile çok derler. İktidar ve devlet sisteminde hile çoktur. Kapitalist modernite sisteminin her şeyi yalan, hile, oyun üzerine kurulmuş. Dolayısıyla hile orada işledi ve Önder Apo’yu Rusya’ya dönüşte denetime almayı başardılar. Bu denetim altında Yunanistan’da, Beyaz Rusya’da, Kenya’da imha etmek istediler. Önder Apo bütün bunları çok dikkatli, duyarlı hareket tarzıyla önledi. Her türlü komplocu imha saldırısını tamamen kendi mücadele tarzıyla boşa çıkardı, başarısız kıldı. 15 Şubat komplosuna bu temelde gelindi. 15 Şubat’a giderken de aslında iyice daraltılmıştı. Her tarafla bağlantısı koparılmıştı. Örgütle, halkla bağlantıları kalmamıştı.

Tabii 15 Şubat’ı görme ve önleme Önder Apo’dan çok dışarının, başka güçlerin, hareketin ve halkın işiydi. Süreç 15 Şubat komplosuna evirildi. Böyle bir süreçte hareketin ve halkın tutumu nasıl oldu? Şunu ifade etmeliyiz: 9 Ekim komplosuna karşı mücadeleyi Önder Apo tek başına yürüttü. Rusya’ya çıktıktan sonra komployu deşifre etti. Değerlendirme yaptı, halka duyarlılık çağrısı yaptı. Halk, Önder Apo’yu sahiplenmek üzere sokaklara aktı. Bu Kürdistan parçalarında olduğu gibi Avrupa’da da gelişti. Daha önemlisi devrimciler, yurtseverler 9 Ekim’den itibaren Önder Apo’ya dayatılan gerçekliği hemen hissederek Önder Apo’yu sahiplenmek üzere eyleme kalktı.

Halit Oral ve Aynur Artan yoldaşlarla bu süreç başladı. Bu yoldaşlar zindanlarda “Güneşimizi Karartamazsınız” şiarıyla eyleme geçtiler. Bu bir fedai duruş, direnişti. Bu zindanların her tarafına, dışarıya yayıldı. Kürdistan parçalarında, Rusya dahil yurtdışında onlarca fedai eylem geliştirildi. Bu Zilan çizgisinin uygulanmasıydı.

Aslında Önder Apo’yu sahiplenmeyi ilk başlatan 30 Haziran 1996’da Dersim’de yaptığı eylemiyle Zilan’dı. 6 Mayıs 1996’da Önder Apo’ya yöneltilen imha saldırısına cevap veriyordu. Dolayısıyla Önder Apo’yu sahiplenme ve savunma direnişinin fedaice olması gerektiğini Zilan ortaya koydu. Onun fedai çizgisini Zilan yarattı, ön açtı. 9 Ekim’le birlikte de Zilan çizgisinde devrimci militanlar, dağda gerilla, sokaklarda gençler, halk, kadınlar “Güneşimizi Karartamazsınız” fedai direnişini geliştirdiler.

Önderlik gerçeğini duydular, hissettiler. Son derece zorlu, gergin bir süreci yaşadılar. Önder Apo her çağrı yaptığında meydanları doldurdular. Fedai eylemlerini geliştirdiler. Önder Apo etrafında ateşten savunma çemberi oluşturdular. Hiçbir harekette, halkta bu görülmemiştir. Hiçbir önderliği savunmada böyle bir yola başvurulmamıştır. Bunlar Kürdistan’da olduğu kadar dünyada da ilk defa oluyordu. Bunlar değişik düzeylerde herkesi etkiledi. Büyük bir direnme oldu ve aslında 9 Ekim’de başarılmak istenen komplonun 15 Şubat’a kadar başarısız kılınmasında Önder Apo’ya en büyük desteği bu tutum ve direniş verdi.

Dikkat edilirse dört aydan fazla komplo boşa çıkartıldı, başarısız kılındı. 15 Şubat ya da 9 Ekim gibi imha saldırıları önlendi. Komplonun boşa çıkartılabileceğini doğru bir yaklaşımla ve mücadeleyle engellenebileceği açığa çıktı. Süreç daha iyi yöneltilse, Önderlik gerçeği daha iyi anlaşılsa, Önderliğin halktan ve hareketten kopuşuna izin verilmeseydi kesinlikle 15 Şubat da önlenebilirdi. Uluslararası komploya karşı mücadele daha farklı biçimlerde, daha başarılı yöntemlerle geliştirilebilirdi. Bu süreç onu kanıtladı.

Burada hatalar ve eksiklikler oldu. Önder Apo’nun örgütten ve halktan kopması engellenemedi. Örgüt tarafından bunun tehlikesi görülemedi. Bunda halkın bir kusuru yoktur. Kusur, eksiklik kesinlikle örgütte, harekette oldu. Örgüt, Önderlikten kopuşun tehlikesini göremedi. Dolayısıyla komplo gerçeğini ve içerdiği tehlikeyi derinliğine anlayıp ona karşı Önderliğin yürüttüğü mücadeleyle bir bütün birleşemedi. Önderlik gerçeğinden kopuk kaldı. Eğer 15 Şubat ’99 önlenemediyse bu nedenle önlenemedi. Aslında kopukluk olmazsa Önder Apo’nun yürüttüğü mücadeleyle tam bir birlik içerisinde örgüt, halk mücadeleye yöneltilseydi, 15 Şubat kaçırma eylemi de deşifre edilebilir, önlenebilirdi. Burada eksiklik örgütte yaşandı. Önder Apo “Sahte dostluk ve yetersiz yoldaşlık” biçiminde bu eksikliği tanımladı ve bunun komplonun başarısına, 15 Şubat’ın gerçekleşmesine hizmet ettiğini, komploya karşı mücadeleyi zayıf bıraktığını net olarak belirtti. “Yetersiz Yoldaşlık” denen şey bu temelde yaşandı. Sürecin doğru ve başarı getiren, imhayı önleyen mücadelesini Önder Apo ve “Güneşimizi Karartamazsınız” direnişçileri yürüttüler. Bunlarla yeterince bütünleşemeyen örgüt yapısı ise 15 Şubat komplosunun gelişmesini önleyemedi. O yetersizlik de aşılmış olsaydı, yaşanmasaydı kesinlikle 15 Şubat 1999 önlenebilir, komploya karşı mücadele daha başarılı bir biçimde farklı yöntemlerle yürütülebilirdi.  

DURAN KALKAN (HEVAL ABBAS)

YORUM GÖNDER

ZİYARETÇİ YORUMLARI

BENZER KONULAR

HEVPEYVîN

 2 TÜRK ORDUSU DA GELSE YENERİZ

SOZDAR AVESTA'DAN GENÇLERE VE GENÇ KADINLARA; ÖZGÜR YAŞAMI ESAS ALMALI VE DİRENİŞE KATILIM SAĞLAMALIDIR 

MARAŞ KATLİAMI'NI SÜRDÜRMEK İSTİYORLAR!

AKP-MHP’NİN SON KIŞINA GİRİYORUZ (1.BÖLÜM)

2022’YE KESİN BAŞARI TEMELİNDE GİRİYORUZ (2.BÖLÜM)

DÖRDÜNCÜ STRATEJİK DÖNEM’DEYİZ

BUNLAR KÜRT KADINLARIN TOPLUMSAL HAREKETİNE SALDIRI

‘CEZAEVLERİNDE TEK BİR ÖLÜMÜN DAHİ OLMASI BİZİM UTANCIMIZ’

ARTIK KİMSE ÖNDERLİĞİN FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜNE ENGEL OLAMAZ

BÜYÜK MÜCADELE YILINA GİRİYORUZ

PKK'NİN MÜCADELESİ İKTİDARIN SONUNU GETİRDİ

PKK O LİSTEDEN ÇIKARILMALI

‘ÖNDER APO’NUN HALKLARA KÖTÜ SÖZÜ YOKTU’

HER KADININ ÇIKIŞI BİR DEVRİMDİR

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (1.BÖLÜM)

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (2.BÖLÜM)

‘SAKİNE CANSIZ BİR KAVGA MANİFESTOSUYDU’

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (3.BÖLÜM)

HALKIMIZ DİMDİK AYAKTADIR, 2022’DE DE DİRENECEKTİR

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (4.BÖLÜM)

‘SARA ŞAHSINDA ÖNDERLİĞİN MODELİ HEDEF ALINDI’

TÜRKİYE CPT RAPORLARINA CİDDİYETLE BAKMIYOR

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (5.BÖLÜM)

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (6.BÖLÜM)

ZYGMUNT BAUMAN İLE HER ŞEY ÜZERİNE RÖPORTAJ (7.BÖLÜM)

AVRUPA GERÇEĞİ İTİRAF ETMELİ, KÖKLÜ DEĞİŞİKLİK ZAMANI GELDİ!

‘PKK ORTADOĞU'NUN DEMOKRATİKLEŞME DİNAMİĞİDİR’

DEVRİM BEDELSİZ OLMAZ

EFRÎN MUTLAKA ÖZGÜRLEŞTİRİLECEK

‘TERÖRLE MÜCADELE EDEN PKK’YE ‘TERÖRİST’ TANIMLAMASI YAPILAMAZ’

PKK'NİN ''TERÖR LİSTESİ''NDEN ÇIKARILMASI İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR

HER TÜRLÜ GELİŞMEYE HAZIRLIKLIYIZ

KOBANÊ SAVAŞINDA DAİŞ İLE BİRLİKTE TÜRK DEVLETİ DE YENİLDİ

PLANLAR BOŞA ÇIKARILDI

HERKESİN KORKTUĞU DAİŞ İLE BİZ SAVAŞTIK

TÜRKİYE'NİN STRATEJİSİNİ BİZ ÇÖKERTTİK (2.BÖLÜM)

BİR TARAFI TC, ÜÇ TARAFI DAİŞ (3.BÖLÜM)

DEMOKRASİ, ADALET VE ÇÖZÜMÜN YOLU İMRALI'DAN GEÇER! (1.BÖLÜM)

KOBANÊ'DEKİ SAVAŞ GÖĞÜS GÖĞÜSE KAZANILDI (4.BÖLÜM)

FAŞİZMİN YIKILMASINDA KADINLARIN ÇOK BÜYÜK ROLÜ OLACAK (2.BÖLÜM)

MİT VE DAİŞ İŞBİRLİĞİNİN PERDE ARKASI! (5.BÖLÜM)

DİRENİŞ BAYRAĞINI GÖĞÜSLEDİK (6.BÖLÜM)

'ÖNDERLİĞE SAHİP ÇIKMAK ÖZGÜRLÜĞE SAHİP ÇIKMAKTIR'

KOMPLOYU ASLA TAMAMLAYAMAZLAR

KOMPLO KÜRT SOYKIRIMI SALDIRISIDIR (1.BÖLÜM)

KOMPLO AŞILDI, ALTERNATİF SİSTEM YARATILDI (2.BÖLÜM)

KOMPLODA YENİ YÖNTEMLER GELİŞTİRİLİYOR (3.BÖLÜM)

15 ŞUBAT ULUSAL SOYKIRIM GÜNÜDÜR

ÖNDER APO’NUN ÖZGÜRLÜK YILI OLACAK (4.BÖLÜM- SON)

NİVÎSKAR RENGÎN KARDELEN: ÇÎROK DENGÊ ZANA YÊ CİVAKÊ YÊ

‘KADININ DAHLİYLE TARİH YENİDEN YAZILIYOR’

YPJ TÜM KADINLARIN SAVUNMA GÜCÜDÜR

8 MART’TA TARİHİ DERS VERİLDİ

AKP-MHP FAŞİZMİNE EN ANLAMLI CEVAP NEWROZ ALANLARINDA VERİLECEK

HERKES ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALI

BU SERVET BUZDAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ: BARZANİ EMİRLİĞİ

CPT VE AİHM TECRİDE ORTAK

FAŞİZME, İŞGALE KARŞI HER YER CEHENNEME ÇEVRİLMELİ

KADINLARIN ORTAK KİMLİĞİ ÖZGÜRLÜKTÜR

ÖZGÜRLÜK SAVAŞINA KATILMAKLA İŞGAL VE İHANET ZİNCİRLERİ ÇÜRÜYECEK

ÖZGÜRLÜK SAVAŞINA KATILMAKLA İŞGAL VE İHANET ZİNCİRLİRİ ÇÜRÜYECEK (2.BÖLÜM)

DÜŞMANI KİLİTLİYORUZ

ZÎLAN ÇİZGİSİNDE BİR SAVAŞ YÜRÜTÜLÜYOR

TÜRK DEVLETİ ZAP’TA ÇAKILIP KALDI

İMRALI VE ZAP DİRENİŞ RUHUNU BÜYÜTELİM

TÜRK TOPLUMUNU FAŞİZMİN ELİNDEN KURTARALIM

BUGÜN ZİLANLARIN ÇİZGİSİ ZAP’TA VE AVAŞÎN’DE DİRENİYOR VE BAŞARIYOR

BİR İLKE KİŞİLİĞİDİR ZİLAN

MİT, KDP İŞBİRLİĞİ İLE KATLİAM YAPIYOR

NATO ERDOĞAN'IN SOYKIRIM SİYASETİNİ ONAYLADI

14 TEMMUZ ZAFER RUHUDUR

TAKTİK NÜKLEER SİLAH KULLANIMI NATO’NUN SUÇÜSTÜ YAKALANMASIDIR

19 TEMMUZ BİR DÜNYA DEVRİMİDİR

“KÜRT VE ARAP KADINLARI İLE GENÇLERİ ÖNCÜLÜĞÜNDE ŞEHİTLERİN İNTİKAMI ALINACAKTIR”

SALDIRILARI İNŞA VE ÖZ SAVUNMA İLE BOŞA ÇIKARACAĞIZ

ROJHİLAT GENÇLERİ ŞEHİTLERİNİN İZİNDEN GİTMELİ

15 AĞUSTOS DÜŞÜNSEL, SİYASAL VE SOSYAL BİR DEVRİMDİR (1.BÖLÜM)

DEM DEMA AZADİYÊ YE SÜRECİNİN FİNALİNE GELDİK (1.BÖLÜM)

NE YAPARLARSA YAPSINLAR KÜRT HALKINI DURDURAMAYACAKLAR (2.BÖLÜM)

ALEVİLERE SALDIRI ÇOK AMAÇLIDIR

'GENÇLER SALDIRILARA KARŞI GERİLLA SAFLARINA KATILMALI'

SOYKIRIMIN KIRILMASI İMRALI’DA BAŞLAYACAK (1.BÖLÜM)

DİRENİŞ KADIN ÖZGÜRLÜĞÜ ADINADIR

KİMYASAL, YENİLGİSİNİN GÖSTERGESİDİR (2.BÖLÜM)

KADIN KIRIMI ÖZEL SAVAŞ AKLIDIR (3.BÖLÜM)

KİMİN ELİNDEN NE GELİYORSA YAPMALI!

9 EKİM’DEKİ HEDEF İMHAYDI (1.BÖLÜM)

9 EKİM’DEKİ HEDEF İMHAYDI (2.BÖLÜM)

15 ŞUBAT ÖNLENEBİLİRDİ

CHE’NİN ENTERNASYONALİZMİ MÜCADELEMİZDE YAŞIYOR

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (1.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (2.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (3.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (4.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (5.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (6.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (7.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (8.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (9.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (10.BÖLÜM)

ÖNDER APO’YA ZİLANCA KATILALIM ÖZGÜRLÜK SAVAŞIMIZI ZAFERLE TAÇLANDIRALIM! (11.BÖLÜM-SON)

AHLARINI YERDE BIRAKMAYACAĞIZ

AKP-MHP ZİNDANLARDA YOLDAŞLARIMIZA İNTİKAM TEMELİNDE YAKLAŞIYOR(1.BÖLÜM)

AKP-MHP ZİNDANLARDA YOLDAŞLARIMIZA İNTİKAM TEMELİNDE YAKLAŞIYOR(2.BÖLÜM)

PKK BAŞINDAN BERİ İMAN HAREKETİDİR (1.BÖLÜM)

PKK’NİN SÖZÜ VE EYLEMİ BİRDİR (2.BÖLÜM)

PKK KÜRTLERİ ÖRGÜTLÜ BİR GÜÇ HALİNE GETİRDİ (1.BÖLÜM)

PKK, KADINA CEVAP VERDİ

KÜRTLER İLK KEZ 7 AYDIR AYNI MEVZİDE SAVAŞIYOR

PKK YAYILACAKTIR, BUNU KİMSE ÖNLEYEMEZ 2.BÖLÜM)

PKK’NİN GENÇLİK RUHUNU DAHA DA BÜYÜTECEĞİZ

ROJAVA DEVRİMİNE SAHİP ÇIKMAK, İNSANLIĞA SAHİP ÇIKMAKDIR

KADINLAR DAHA ÇOK MÜCADELE ETMELİ

KÜRT SORUNU BİR SOYKIRIM SORUNUDUR (1.BÖLÜM)

2022’DEKİ SAVAŞTA ÇIĞIR AÇTIK

DAHA KESKİN BİR MÜCADELE YILINA GİRİYORUZ

FRANSA GERÇEK FAİLLERİ ORTAYA ÇIKARMAKLA YÜKÜMLÜDÜR-1.BÖLÜM

ZAT'TA KİLİTLENDİLER-2.BÖLÜM

TÜM DEVRİMCİ GÜÇLER YENİ BİR PROJE ORTAYA KOYMALI

İMRALI’DAKİ SOYKIRIM POLİTİKASINA DENK BİR MÜCADELE GEREKLİ

DÜŞMANIN SALDIRILARINI BOŞA ÇIKARALIM

KOMPLO İMRALİ TECRİT VE İŞKENCE SİSTEMİ OLARAK DEVAM EDİYOR

KOMPLO, YÜZYILI HESAPLANMIŞ SALDIRIDIR

SAVAŞ SÜRÜYOR, KİMSE REHAVETE KAPILMAMALI

ÖNDER APO’NUN YENİLMEZ ÇİZGİSİ KESİN OLARAK KAZANDIRACAKTIR

İMRALI BİR SOYKIRIM SİSTEMİDİR

‘KÜRT ALEVİ HALKIMIZ TOPRAKLARINI TERK ETMEMELİ’

İMRALI TECRİDİ BÜYÜK BİR SOYKIRIM PROJESİDİR

HALKIMIZ ÖZ ÖRGÜTLÜLÜĞÜ İLE HER FELAKETİ AŞABİLİR

ASRIN FELAKETİ AKP-MHP FAŞİST İKTİDARIDIR

DEMOKRATİK KONFEDERALİZM ÇÖZÜM SEÇENEĞİDİR

DEVLETLERE RAĞMEN DEMOKRATİK KONFEDERALİZM OLUR-2.BÖLÜM

GERİLLA SÜREKLİ GÖNÜLLÜLÜKTÜR

NEWROZ ORTADOĞU’DA HALKLARIN KONGRESİ GİBİ KARŞILANMALI

NEWROZ FAŞİZMİN YIKILMA SÜRECİNİN BAŞLANGICI OLSUN

HER KÜRT BİREYİ KÜRTLERİN ÖZGÜRLÜĞÜ VE KURTULUŞU İÇİN ÇALIŞMALI

AKP-MHP İKTİDARININ SONU GELİYOR