DEMOKRATİK KAMUOYUNA VE KURDİSTAN HALKINA! (1.BÖLÜM)
Bir özel savaş hükümeti olarak, AKP-MHP öncülüğündeki sömürgeci Türk devleti, Başûrê Kurdistan’da yürüttüğü işgal saldırılarında uluslararası yasaları hiçe sayarak savaş suçu işlemektedir.
Halkımıza, özgürlük mücadelesi veren tüm güçlere, masum ve sivil insanlara karşı korkunç bir devlet terörü uygulamaktadır. Kurdistan Özgürlük Gerillası’na karşı da 2021 yılı Şubat’ında Garê/Siyanê saldırısından başlayarak Zap, Avaşîn ve Metîna alanlarında uluslararası düzeyde yasaklanmış bombalar ve zehirli gazlar üreten kimyasal silahlar kullanmıştır, kullanmaya devam etmektedir. Garê’nin Siyanê, Metîna’nın Zendûra, Avaşîn’in Mamreşo, Girê Sor, Aris Faris, Girê Kartal ve Werxelê alanlarında Türk ordusu tarafından 2021 yılı boyunca 367 kez yasaklı bomba ve kimyasal silah saldırısı gerçekleştirilmiş ve salt bu saldırılarda 46 yoldaşımız şehadete ulaşmıştır.
Türk devletinin uluslararası yasaları çiğnemesi ve insanlık dışı uygulamaları savaş suçu kapsamına girmesine rağmen ilgili uluslararası kurumlar buna göz yummuştur, yummaya da devam etmektedir. Kurdistan halkının meşru, insani ve demokratik hakları çerçevesinde öz savunma görevi yürüten gerilla güçlerimize karşı Türk devleti NATO’nun kendisine sağladığı desteğe dayanarak her türlü insanlık dışı suçu işlemektedir. Uluslararası kuruluşların sessiz kalan veya destekleyen bu tutumundan cesaret alan AKP-MHP hükümeti, 2022 yılında Başûrê Kurdistan’ı işgal saldırısında tamamen bu yasaklanmış bomba ve kimyasal silah kullanmaya dayanan yeni bir konsept geliştirmiştir. Türk ordusu geçmişte yasaklı bomba ve kimyasal silahları farklı yer ve tarihlerde münferit olarak kullanmışsa da, bu, 2021 ve özellikle 2022 yılında sistematik bir hal almıştır. 2022 yılının 14 Nisan – 14 Ekim tarihleri arasındaki 6 aylık savaş sürecinde, 2467 kez yasaklı bomba ve kimyasal silah kullandığı tarafımızdan tespit edilmiştir. Bu saldırılarda şehadete ulaşan 27 yoldaşımızın kimlik bilgileri daha önce yapılan açıklamalarda kamuoyunun bilgisine sunulmuştur. En son 17 komuta ve savaşçı arkadaşımız daha aynı silahlarla şehit edilmişlerdir.
Bölgeye gelip yasak silah kullanımına dair araştırma ve inceleme yapmak isteyen heyetler, bölgede hâkim olan KDP’ye bağlı güçler tarafından engellenmiştir. Bu heyetlerden birisi, 5 km yakınında bu tür silahların kullanıldığı Amediyê ilçesine kadar gelmiş, ancak inceleme yapmasına izin verilmemiştir. Fakat güçlerimiz en zorlu savaş koşulları ve bombardımanlar altında Türk ordusunun savaş suçlarını kanıtlayan birçok belge ve görüntüyü parça parça da olsa kamuoyuna sunmuştur. Buna rağmen demokratik kamuoyu yeterince duyarlı yaklaşmamış, ilgili kurumlar ses çıkarmamış ve güçlü bir itirazda bulunmamıştır. AKP-MHP özel savaş hükümeti bundan güç alarak, gerilla karşısında savaşta sonuç alamamanın yarattığı sıkışma ve tıkanmayla sistematik olarak kullandığı yasaklı bomba ve kimyasal silahları özellikle son aylarda çok daha yoğun bir biçimde kullanmaktadır.
Canlıları zehirleyen çeşitli tondaki kimyasal gazların yanı sıra, Türk ordusunun değişik yasaklı bomba çeşitlerini kullandığı da tespit edilmiştir. Kimyasal gazlarla birlikte tünel sistemini yıkan ve dar bir alanda zehirlenme etkisi yaratan taktik nükleer bomba çeşidini çok fazla kullanmaktadır. Bu bombalar geniş alana radyasyon yayan türden olmayıp; dozajı ayarlanmış, yüksek basınç ve ısıyı açığa çıkararak yıkıcı güce sahip ve dar alanda öldürücü etkisi bulunan yasaklı bomba türündendir. Benzer özelliklere sahip termobarik bomba ve fosfor bombası da kullanmıştır. Eğer ilgili inceleme heyetlerinin savaş alanına gelişi engellenmeyip güvenlik olanağı sağlanırsa, Türk devletinin yasaklanmış silahları kullandığı net bir biçimde ortaya çıkacaktır. Halk Savunma Güçleri olarak, bu amaç temelinde gelecek olan tüm heyetlere imkanlar dahilinde yardımcı olacağımızı açıkça beyan ediyoruz.
Son günlerde yasaklı bomba ve kimyasal silahlarla gelişen saldırılarda Zap’ın Şikefta Birîndara alanında 9, Karker alanında 5 ve Avaşîn’in Werxelê alanında 3 yoldaşımız şehadete ulaşmıştır. Bu arkadaşlarımız içerisinde Baz (Mehmet Can Evren) yoldaşımızın şehadeti önceden açıklanmış, ancak düşmanın kullandığı silahın sonuç alıcı olduğunu yansıtmamak için şehadet nedeni tedbir amaçlı farklı gösterilmiştir.
Türk ordusu bu savaş suçlarını direnişin halen sürdüğü Şikefta Birîndara, Karker, Werxelê, Girê Hakkarî, Girê FM, Girê Cûdî, Girê Amediyê alanları ile Sîda ve Çemço köylerinde işlemeye devam etmektedir. Soykırımcı AKP – MHP rejimi ve Türk ordusuna karşı caydırıcı bir tepki gelişmezse bu insanlık dışı savaş suçunu daha fazla işleyeceği de görülmektedir.
Tüm İlgili Güçlere Çağrımızdır!
Kurdistan halkı bu coğrafyanın en kadim halklarından birisidir. Bu topraklarda özgürce ve kendi kültürüyle yaşama hakkını savunması kadar meşru bir şey olamaz. Türk devletinin halkımıza ve onun özgürlük güçlerine karşı geliştirdiği bu ırkçı ve soykırımcı politikalarını desteklemeye son verin. Bu insanlık dışı suça ortak olmayın! Çağımızın yükselen değer yargılarını ayaklar altına alan, faşist Erdoğan – Bahçeli rejiminin talimatıyla gerçekleşen katliamlara ve kimyasal silah kullanma gibi insanlık değerlerine karşı alenen suç işlemesine cesaret vermeyin, ortak olmayın!
İnsan Halklarından Yana Olan Tüm Demokratik Çevrelere!
Başta her dönemde Kürt halkının çığlıklarına kulaklarını tıkamış olan Birleşmiş Milletler olmak üzere, tüm uluslararası kuruluşları, uluslararası tüm demokrasi güçlerini, bütün sivil toplum kurumlarını ve insan hakları savunucularını, Türk devletinin Kurdistan’da insanlığı yok etmek isteyen, insanlık değerlerini ayaklar altına alan uluslararası hukuk ve savaş yasalarını çiğnemesine “dur” demeye ve tavır almaya çağırıyoruz.
Yurtsever Kurdistan Halkı Ve Bölge Demokrasi Güçlerine!
Kürt halkının ve bölge halklarının özgürlüğü, kardeşliği ve demokratik geleceği için büyük bir fedakârlıkla faşizme karşı çağımızın en devrimci direnişini geliştiren Kurdistan Gerilla Güçleri karşısında yenilgiye uğrayan soykırımcı AKP-MHP rejiminin, kimyasal silahları kullanmasına sessiz kalınmamalıdır. Tüm Kurdistan’da halkımız ve bölge halkları, bu insanlık dışı savaş yöntemlerine karşı toplumsal gücünü ortaya koymalı ve gereken refleksi gösterebilmelidir. Başta Kurdistan’daki demokratik – yurtsever kurumlar, gençlik, kadın ve bütün emekçi yurtsever insanlarımız ile Türkiye ve bölgedeki tüm demokrasi güçleri, bu konuda sorumluluklarına sahip çıkabilmelidir.
Özellikle yurtdışındaki halkımız ve özgürlük ile demokrasiden yana olan tüm değerli dostlarımız açısından; kirli çıkarları uğruna gözlerini faşist AKP – MHP rejiminin suçlarına kapatan devlet ve ilgili tüm uluslararası kuruluşların bu tutumunu kamuoyunda teşhir etmek, bunun için etkili kitlesel eylemler gerçekleştirmek, demokratik bir görev ve devrimci bir dayanışma olacaktır.
Bugün Kurdistan’da faşist AKP – MHP rejimi soykırımcı politikalarla insanlık değerleri karşısında suç işlemektedir. Nasıl ki 1938 yılında Dêrsîm’deki katliam sürecinde devletin bir yetkilisi, “mağaralara fare zehri atarak hepsini öldürdük” itirafında bulunduysa, bugün de aynı şeyi daha dehşetli, vahşi ve sistematik bir biçimde yapmaktadırlar.
21’inci yüzyılda sömürgeci Türk rejiminin tüm ulusal ve uluslararası yasaları çiğneyerek suç işlemesine karşı tüm ulusal ve uluslararası demokratik kuruluşlar ile insan hakları savunucularını göreve çağırıyoruz. Halkımızın meşru talepleri ve doğal hakları için yürüttüğü mücadeleyi sözüm ona bastırmak için uyguladığı bu insanlık dışı uygulamalara karşı insani duygulara sahip tüm kesimleri, herkesi bağlayan uluslararası yasalara sahip çıkmaya; insani, ahlaki ve vicdani görevlerini yerine getirmeye çağırıyoruz.
18 Ekim 2022
HALK SAVUNMA MERKEZİ KARARGÂH KOMUTANLIĞI
YORUM GÖNDER