KOLONYALİST TC’NİN SÖMÜRGECİ KAYYIM REJİMİ
Anlaşılan son MGK toplantısında güncellenen PKK’nin tasfiyesi ve Kürt çökertme planı çerçevesinde direnen Kürt halkına karşı moral değerlerini yıpratmayı amaçlayan bir kimlik erozyonu yaratma hedeflendi. Bu temelde Kürt halkının demokratik iradesine kayyım atamak Erdoğan faşizminin MGK’da onaylanan işgalci bölgesel planlarının bir parçasıdır. Kürdistan’ın tüm parçaları için bu sömürgeci kayyım rejimi bir yöntem olarak öngörülüyor. Tüm Kürt kentleri baştan başa Efrin’leştirilmek isteniyor. Güney Kürdistan içinde bu sömürgeci kayyım rejimi için alt yapı oluşturuluyor. Bu projenin başarısı için TC faşizmine zihinsel uyum gösteren ve faşizmin standartlaştırdığı işbirlikçi Kürt mühendislik ürünü bir güruhtan medet umuluyor.
Güncele bakıldığında Türkiye faşist diktatörlük rejimi pratikte küresel aktörlerin basit bir piyonu durumundadır. Türkiye AB’nin her türlü refah sorununun ana atık merkezidir. Erdoğan diktatörlük rejimi kendisini bu destek sayesinde kurumlaştırdı. Evren'in kindar, dindar ve gladio vatansever çocukları(!) geçmişte olduğu gibi bugün de ülkenin geleceğini karartıyorlar. BOP eş başkanı Erdoğan ve destekçileri tarafından soyulan, yağmalanan ve talan edilen ülkeye son darbeyi de bölgesel bir Kürt- Türk savaşını çıkararak vurmak istiyorlar. Asıl proje Türk’süz ve Kürtsüz bir Türkiye’yi de amaçlıyor!
Burada önemle sorgulanması gereken sorular vardır: Küresel güçler ve Erdoğan Türkiye'nin ve Kürdistan’ın Kürt ve Türk’süz bir mülteci stok ülkeler olarak yeniden kurulması için anlaştılar mi? Türkiye ve Kürdistan'ın savaş ve yoksullukla boşaltılması ve yoğun yerli nüfus göçü bu planın bir parçası mıdır?AB bu proje çerçevesinde Türkiye'ye, birçok siyasi garantinin yanı sıra, göçmenlerin Avrupa'ya geçmesini engellemek için 6 milyar avroyu AB'nin sınır koruma kurumu Frontex'e sağlanan fonlardan karşılamıyor mu? AB’nin sınır dışı ettiği göçmenlerin Ruanda’dan Türkiye’ye transferi ve Gazze’nin boşaltılması da bu plana dahil değil midir? Dünyada plastik ve kimyevi atık ithalatının yasaklaması gündemdeyken kimyevi ve plastik geri dönüşümün Türkiye'de büyük bir iş kolu haline gelmesi ucuz ve kolaylıkla sömürülebilir göçmenlerin işgücüne dayalı değil midir? İMF’den gelen ve Putin'in bile tepkisini çeken 18 milyar dolarlık kredi karşılığında hangi ağır faturalar Kürdistan ve bölge halklarına çıkacak? Kürdistan özgürlük gerillalarına karşı insanlık suçu işleyen kimyasal silahlara ses çıkarmayan ve Sayın Öcalan’ın insanlık dışı tecridine karşı CPT’yi susturan kirli çıkarlar ve pazarlıklar nelerdir? Yine Erdoğan'ın her türlü kirli işlerine göz yumduran ve iktidar da tutan bu kirli pazarlıklar değil midir? Avrupa'daki Kürt medyasına yapılan son operasyonlar da bu kirli işbirliğinin bir sonucu değil midir? Tüm dünya biliyor Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan'a uygulanan bu insanlık dışı tecridin ana nedenlerinden biri de bu kirli projeyi deşifre ve bertaraf etme gücünden kaynaklıdır!
Kürt halkı TC kolonyalist mafya rejiminin rehinesi durumundadır. Gladio’nun Türkiye’de ki sadık işbirlikçileri olan Siyasal İslamcıların ve sahte milliyetçilerin fiyatı artık herkesçe biliyor. İnançları ve ülküleri çıkarlarıyla orantılı bir şekilde satılıktır. Asena Meral, Bahçeli, Oğan ve Özdağ bunun en somut kanıtlarıdır’lar. Herkes kolayca onların fiyatını ödeyip çıkarları doğrultusunda kullanabiliyor. Hatırlayın Cüneyt Zapsu ABD’ye Erdoğan için alın bu adamı kullanın demiyor muydu? Satılmış siyasal İslamcılık ve milliyetçilik pazarı Türkiye'de her zaman güçlü bir ticari arz-talep piyasasına sahiptir.
Kolonyalist TC diktatörlük rejimi Kürdün kendi iradesi dışında oyunu sömürgecilerin yarattığı alternatiflerden kime verirse versin geçerlidir tezini karine haline getirmek istiyor. Son seçimlerde Kürdistan illerine taşınan sömürgeci ve işgalci asker, polis vb yüz binlerce oy bu kayyım rejimini desteklemek içindi. O taşınan sömürgeci ve işgalci kitlenin oyu Kürt halkının oyuna ve iradesine kayyım atamanın bir parçasıydı. Kürdün oyu kendisi dışında herkese yarıyor imajı yaratılıyor.
Kayyım talan rejimi döneminde Kürdistan illerinde toplamada ne kadar ekonomik soygun yapıldığının belgeleri korkunç bir sonuç ortaya koyuyor. Kültürel soykırım ekonomik soykırımla tamamlanmak isteniyor!
TC'nin Kürdistan da kurumlaştırmak istediği sömürgeci kayyımlar rejimi için neden ivedilikle Hakkari ve Van pilot bölge seçildi derseniz? Çünkü TC için göçmen kaçakçılığı ve uyuşturucu güzergahını denetime almak önem arz ediyor. TC için kara para üçgeni olarak da işlev görüyor. Uluslararası uyuşturucu kartelleri ile yaptıkları işbirliğinin aksamaması için bu hamleyi açıktan yapıyorlar. İran ambargosunun TC eliyle delindiği en stratejik bölgeler buraları. Kürt halkına karşı yürütülen kirli savaşın kara para finansman kaynakları için de buraları hayatı önemde. Buraları devlet denetiminde Daiş’e, Hizbul-Daişe, Sadat ve benzeri cihadist özel savaş aparatlarına eleman devşirdikleri bir koridor aynı zamanda. Sınır boyunca Türk ordu kademesi komutanları bu kirli işleri organize ediyorlar. Daha geçenler de sınır komutanlarından birinin özel makam aracı göçmen ticareti yaparken suçüstü yakalandı. Toplanan tüm gelirlerin önemli bir bölümü Erdoğan kişisel fonuna aktarıldığını da bilmeyen yok!
Yaşanan son olayların kısa bir kronolojisi bile Kürt halkı açısından aslında her şeyi olanca netliğiyle ortaya koyuyor. Özal'ın çöplüğünden çıkan Kürt işadamları infazlarının resmi MGK kararı olduğunun belgesi bile bugünde devletin Kürt soykırım konseptinde ne kararlı olduğunu gösteriyor. Kürt soykırımı devletin rutin hedefidir ve bu hedefinde, kararlılığında değişen bir şey yoktur! Bununla birlikte Kobane kumpas davasının sonuçlandığı gecede ulusalcı 28 Şubat generallerinin affedilmesi de asla bir tesadüf değildir. CHP ile yapılan pazarlıklarla Kobanê davasında Kürtlere cezalar yağdırırken aynı saatlerde 28 Şubat generalleri Erdoğan imzasıyla af edildi. Devlet Kobane kumpas davasında verdiği düşmanca kararlarla Kürt halkına net mesajını da vermiş oldu. Bu dava Daiş fatihi Kürt halkından Daeş'in intikamını alma tiyatrosuydu. Daişin intikamı, Daiş hukukuna göre alınmış sayıldı. Kobanê kumpas davası hol yargılamalarının bir rövanşı olarak da okunmalıdır!
Game Of Thrones’da geçen şu replik adeta Türk diktatör Erdoğan ve Türk toplumu için söylenmiş gibidir: "Küllerin kralı olacağını bilse tüm ülkeyi yakar" Bu hakikatin farkında olmayan Türkiye halkının büyük bir bölümü kendileriyle acilen yüzleşmelidir. Ülke soyulurken ve iç savaş kapıdayken yaratılan Kürt fobisinin değirmenine su taşımak hiç kimseye kazandırmaz bilakis herkese kaybettirir. Bunu durdurmanın yolu da demokratik toplumsal direnişi esas alan ve bölen değil birleştiren alternatif bir programa sahip tutarlı bir çoğulcu muhalefet birlikteliğinden geçiyor.
TC faşist diktatörlüğü onurlu Kürdün bu dünyadaki cehennemidir. Faşist diktatörlük yasalarına göre Kürdün varoluşu bile suçtur. Aslında anlamamız gereken faşizmin suç saydığı her özgürlük eylemi ise meşrudur ve öz savunma hakkı kapsamındadır. Artık TC faşizminin Kürdistan da ki her saniye varlığı bile Kürt halkı açısından başlı başına bir beka sorunudur. TC’nin Güney referandumuna, Rojava seçimlerine ve Kuzey Kürdistan seçim sonuçlarına gösterdiği düşmanca tutum her şeyi özetliyor. Bu gelişmelerle Kürt halkı kendi kaderi üzerinde ciddi bir yol ayrımına ve kara aşamasına gelmiş durumda. Kürt özgürlük mücadelesi, Önderliği ve örgütlü tabanı üzerinde geliştirilmek istenen her türlü tasfiyeci politikaları boşa çıkaracak 5. Stratejik döneme girmiş bulunuyor. Kürt halkının bu yeni yol haritası yaşamın her alanında direnişi bir yaşam biçimine dönüştürecektir. Kürt halkının bu yeni yol haritası tüm hesapları bozacak güçtedir. Nitekim Gerillanın son stratejik hamleleri bunu müjdeliyor!
TOLA WELAT
YORUM GÖNDER