TÜRK ORDUSU EN ÇOK BOĞUCU GAZLARI KULLANIYOR
Türk ordusunun kimyasal silah kullandığını somut delillerle kanıtladıklarını belirten HPG gerillası Dr. Serbilind Dersim, “Türk ordusu net bir biçimde boğucu gazlar kullanmaktadır, bunun en belirleyici olanı klor gazıdır” dedi.
Türk ordusu 14 Nisan 2022’de Medya Savunma Alanları’na yönelik bir işgal saldırısı başlattı. Üzerinden 6 ay geçmesine rağmen istediği sonucu elde edemeyen işgalci ordu, Kürdistan Özgürlük Güçlerine karşı defalarca kimyasal silah kullandı. HGP, işgalcilerin kimyasal silah kullandığına dair bilgi ve görüntüleri şu ana kadar birçok kez kamuoyuyla paylaştı.
Türk ordusunun özellikle son iki yılda kullandığı kimyasal silah ve gazlara ilişkin bilgileri toplayan ve kimyasal saldırılardan etkilenen gerillaları inceleyen HPG gerillası Dr. Serbilind Dersim, kullanılan kimyasal silah türleri ile ortaya çıkardığı etkileri ANF’ye anlattı.
Son iki yılda Türk ordusunun işgal saldırılarında yoğun biçimde kimyasal silah kullandığına tanık oluyoruz. Sizce kimyasal silahlar ve gazlar işgalci ordunun artık neden vazgeçilmez yöntemi?
Öncelikle bu son savaş sürecinde şehit düşen arkadaşlarımızı anarak sözlerime başlamak istiyorum. Özellikle Türk ordusunun son süreçte kullandığı kimyasal silahlarla şehit düşen başta Baz Mordem arkadaş ve Helbest Koçerîn arkadaş olmak üzere, onların şahsında bütün şehitleri saygıyla anıyorum. Aynı zamanda savaş tünellerinde Türk ordusunun bu vahşice saldırılarına karşı Apocu fedai ruhla direnen ve savaşan arkadaşlarımızı da saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği gibi 40 yıldır Türk ordusu ile yoğun bir savaşım içerisindeyiz. Özellikle son 7 yılda çok yoğun kesintisiz bir savaş sürmektedir. Bu savaşın özellikle son iki yılı Türk ordusunun güçlerimize karşı kullandığı kimyasal silaha karşı mücadele ile geçmektedir. Türk ordusunun bu süreçte tam bir tıkanma yaşadığını söyleyebiliriz. Zira gerilla karşısında bir yenilgi yaşamaktadır. Bu yenilginin ifadesi olarak da kimyasal silaha başvuruyor. Bir başka deyişle, başka çaresi kalmadığı için kimyasal silaha başvuruyor.
Türk ordusu uluslararası bütün anlaşmaları, insanlık namına bütün değerleri hiçe sayarak güçlerimize karşı, arkadaşlarımıza karşı bu kimyasal silahları kullanmaktan çekinmiyor. Son yıllarda özellikle savaş uçaklarıyla tonlarca kazan ve helikopterleri ile üzerimize roketler yağdırmasına rağmen 7 gün 24 saat o çok övündükleri SİHA ve İHA’ları ile güçlerimizin üzerinde devriye gezmektedirler. Aynı zamanda tankları, topları ve obüsleriyle her gün savaş alanlarını bombalamaktadırlar. Bunun yanında yetmiyormuş gibi karadan askerleri ile hatta ‘Bordo Berelileri’ ile onların da yetmediği noktada Suriye’den El-Nusra ve DAİŞ’ten devşirdikleri çeteleriyle güçlerimize karşı yoğun bir saldırı içerisindeler. Ama bunların hiçbiri fedakârca direnen, sadece direnmekle kalmayıp son dönem profesyonel gerilla taktikleriyle hareketli timlerimizle düşmana darbe vuran arkadaşlarımız karşısında çaresiz kalmaktadırlar. Bu çaresizliğin sonucu olarak da yoğun olarak bir kimyasal silah saldırısı yapmaktalar.
KİMYASALLARI KAPSÜLE EDEREK TAŞIYORLAR
Yayınlanan birçok görüntü ve kanıta rağmen Türk devlet cephesinden kimyasal silahların kullanılmadığı iddia ediliyor. Öne sürdükleri tezleri ve açıklamalar için neler söyleyeceksiniz?
17 arkadaşımızın maalesef kimyasal silah kullanımı sonucu şehit olması durumu söz konusu. Evet, bu gündem edildiğinde Türk devleti ve medyası telaş içerisinde inkâr etmeye çalıştı. Hatta kendi TV’lerinde kendi besledikleri sözümona bazı uzmanları, kendinden menkul bazı kişiler aracılığıyla açıkça inkâr etmeye çalıştılar. İşte ‘şerefli Türk ordusu kimyasal silah kullanmaz’ gibi bazı söylemler geliştirildi. Açıkça şunu söylemek gerekirse, bizim hiç kimsenin şerefine söz edecek bir üslup kullanmamız söz konusu değil ama bu savaşta ortada ne ordu ne de şeref kalmıştır. Bugün kendi askerini yakan, askerinin cesedini yakan, gerilla güçlerinin eline geçmesin diye asker cesetlerini uçurumlardan atan, hatta bu cesetlerden iz veya delil kalmasın diye kendi uçakları tarafından bu cesetleri bombalayarak paramparça eden bir ordunun herhalde bu tür şeylerden bahsetmesi çok da doğru değil.
Aynı zamanda şöyle ifadeler de kullanılıyor; ‘Türk ordusu kimyasal silah kullansaydı kendileri de koruyucu elbise giyerdi’. Şunu söylemek gerekir; şimdi askerler herhangi bir patlayıcıyı taşıdığında, herhangi bir el bombasından tutun bir top mermisine ya da havan mermisine kadar, bunun için bir bomba imha uzmanı gibi giyinmelerine gerek yok. Neden? Çünkü o patlayıcı kapsüle edilmiştir, mühimmat haline getirilmiştir. Ancak bir fünye ya da tetikleyici bir mekanizma tarafından aktive edilirse patlar. Aynı şekilde Türk ordusu bazı kimyasalları kapsüle ederek, bazılarını havan mermisi haline getirerek, bazılarını silindir şeklinde hazırlayarak bunları mühimmat haline getirmiş. Bunlar bir fünye aracılığıyla patlamadığı sürece bunu taşıyan kişilerin herhangi bir koruyucu kıyafet giymesine gerek yoktur. Zaten arkadaşlarımızın TV’lerde yayınladığı görüntülerde de bunu açıkça görüyoruz. Bu şekilde hazırlanmış mühimmatları savaş tünellerimizin girişlerinde uzaktan patlatma suretiyle savaş tünellerine gaz vermektedirler.
TÜRK ORDUSU GAZLARI SAVAŞ ALANINDA ÜRETİYOR
Peki Türk ordusu son dönemlerde Güney Kürdistan topraklarında üstlenen gerilla güçlerine karşı hangi kimyasal madde ve gazları kullanıyor? Özellikle sizin bizzat muayene ettiğiniz gerillalarda hangi verileri topladınız?
Hem savaş alanlarından gelen bilgiler doğrultusunda hem oradan gelen arkadaşlarımıza yaptığımız muayene doğrultusunda, arkadaşlarımızın bize aktardığı bazı verilere göre; Türk ordusu net bir biçimde boğucu gazlar kullanmaktadır. Bunun en belirleyici olanı klor gazıdır. Klor gazını, Türk ordusu kendisi savaş alanında birebir üretmektedir. Bunu neye dayanarak söylüyoruz? Savaş alanlarında çok fazla miktarda, -halk nezdinde daha çok bilinen adıyla tuz ruhu- bunun kimyasal adı hidroklorik asittir, evlerde yoğun bir şekilde temizlik malzemesi olarak kullanılır. Aynı zamanda çamaşır suyu, bu da Sodyumhipoklorit asittir. Dikkat edilirse her iki asit içeren madde klor içermektedir. Bu iki madde bir araya geldiğinde çok boğucu, tahriş edici, gözlere ve solunum sistemine zarar verici bir klorlu gaz açığa çıkmaktadır ki, bu da doğrudan doğruya boğucu hatta öldürücü bir kimyasala dönüşmektedir.
Türkiye’de, evinde temizlik yaparken klor gazı yani Hipoklorit çamaşır suyu ve tuz ruhu maddesi kullandığı için zehirlenen ve bu yüzden acile başvuran binlerce insan söz konusudur. Kendi hastane kayıtlarını açıp bakabilirler. Halkımız bunu çok net biliyor. Neden? Çünkü günlük yaşam malzemeleri bunlar. Türk ordusu bizim mühimmatlarımız arasında, envanterimizde kimyasal silah yok diyor. Ama kendisi bu tür bilinen bazı kimyasallarla savaş alanlarında klor gazını kendileri üretmektedir. Hatta bunları savaş tünellerinin ağzına kadar borular döşeyerek, aspiratörler aracılığıyla savaş tünellerine pompalamaktadırlar. Bunlar çok net bir biçimde görüntülenmiş, çok net biçimde kanıtı olan konulardır.
Açıkçası şehit Baz Mordem arkadaşımızın uğradığı, maruz kaldığı gaz da böyle bir gazdır. Bunu şuradan anlıyoruz, arkadaşımızın ciğerlerinde meydana gelen tahriş, bu tarz bir boğucu gaza maruz kaldığını gösteriyor. Çünkü akciğerlerde meydana gelen yoğun ödem kılcallardaki çatlama nedeniyle, görüntülerde de çok net görüldüğü gibi arkadaşımızın ağzından kırmızı, pembemsi, kahverengi bir sıvı gelmektedir. Bu sıvının bir kusma sonucu değil ciğerlerinden gelen bir sıvı olduğu kesinleşmiştir. Bunu net olarak söyleyebiliriz.
Aynı zamanda şehit Helbest Koçerîn arkadaşa yönelik kullanılan gazla da ilgili bazı bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum. Orada kullanılan gaz, kapasite düşürücü gazlar sınıfında yer alan uyuşturucu gazlardandır. Bunun arasında BZ koduyla ‘Buzz 15’ diye geçen bir gaz var. Aynı zamanda belki yine halk arasında bilinen uyuşturuculardan biri olan LSD uyuşturucusu var. Bu LSD genelde okul önünde çıkartma etiketlerinde yapıştırılmış vaziyette olan, yapışkan kısmı cilde yapıştırılarak kullanılan ya da dil altında emilerek kullanılan bir uyuşturucu çeşididir. Ama bunun gaz haline getirilmesi oldukça öldürücü sonuçlar doğuruyor. Ki bize karşı kullanılan gazlardan biri bu. Tabii daha değişik uyuşturucu gaz çeşitleri de var. Kimyasal adıyla fentanil türevleri gibi. Çok fazla teknik detaya girmek istemiyorum ama bu gazlar ne yapıyor? Kişiyi kendinden geçiriyor, savaşamaz duruma getiriyor. Helbest arkadaşımızda da görülen, arkadaşımızın tamamen böyle bir kimyasala maruz kaldığıdır. Arkadaş, kimyasalın etkisiyle kendinden geçmiş, halüsinasyon geçirmiş gibi görünüyor. Hiç günlük yaşamda vermediği değişik tepkiler veriyor. Aşırı sevinme ya da aşırı üzülme gibi duygu bozuklukları yaşıyor. Bu net bir biçimde o arkadaşımızın bu tarz bir uyuşturucu gaza maruz kaldığının kanıtıdır.
TÜRK ORDUSU KİMYASALLARI TEK BAŞINA ÜRETMİYOR
Gerilla güçleri kimyasal silah kullanımına karşı hangi tedbirleri alıyor?
Dediğimiz gibi Türk ordusu bu kadar saldırıya rağmen sonuç alamadığı için kimyasalla gerilla güçlerinin direniş azmiyle baş etmeye çalışıyor. Bu kimyasalla ancak sonuç alabileceğini düşünüyor. Tabii arkadaşlarımızın buna karşı çok kısıtlı tedbirleri var. Bazı çok kısıtlı yerlerde tedbir konusunda bazı sıkıntılarımız oldu. Maalesef bu durum istenmeyen bazı şehadetlere yol açtı. Ama yine arkadaşlarımız kimyasal bombardımanlara rağmen sonuna kadar Türk ordusuna karşı direnerek hatta bu saldırıları kırma temelinde eylemler geliştirip düşmana ağır kayıplar verdirerek bu mücadeleye devam ediyor. Türk ordusu kesin bir yenilgi içerisindedir, bunu söyleyebiliriz. Tabii bunu söylerken Türk ordusu bu kimyasalları tek başına yapmıyor. Aldığı bu kimyasalların bir kısmını NATO ülkelerinden temin ediyor. Göz yaşartıcı gaz kullanıyor mesela. Zaten bu göz yaşartıcı gaz CS koduyla, İngiltere üretimi bir gazdır. Oradan temin edilen bir gazdır. Açıkçası Türk ordusu NATO’nun tam desteğini arkasına almış bir durumda. Türk devleti bu şekilde bize karşı yoğun bir saldırı içerisindedir.
Son olarak kimyasal silahlar konusunda muhatap olan uluslararası kuruluşlara ne gibi çağrılarınız var?
Son olarak şunu söylemek istiyorum. Türk ordusunun kimyasal silah kullanımına karşı bazı yayınlarda ya da bazı kişilerin verdiği ifadelerde eğer ya da acaba gibi kelimeler kullanılıyor. Bunun ‘acaba’sı veya belirsizliği yoktur; durum nettir. Türk ordusunun kimyasal silah kullandığı net ve somut bir şekilde delillerle kanıtlanmış vaziyette. Sadece bunun için biz, bağımsız kuruluşları ve uluslararası örgütleri yerinde inceleme yapıp rapor hazırlamak için alanlarımıza davet ediyoruz. Bu konuda kendilerine gerekli her türlü destek ve olanak HPG güçleri tarafından sağlanacaktır. Bu yüzden kendilerini tekrar davet ediyoruz. Buyursunlar gelsinler; savaş alanlarında, savaş tünellerinde, çatışma alanlarında incelemelerde bulunsunlar ve sonuçlarını da tüm kamuoyuyla açık bir şekilde paylaşsınlar.
EGÎD SİRWAN/AGIR TUFAN/ BEHDİNAN
YORUM GÖNDER