KOMPLOYA KARŞI KESİNTİSİZ DİRENİŞ ÇAĞRISI
KCK Genel Başkanlık Konseyi, Önder Abdullah Öcalan’a karşı düzenlenen Uluslararası Komplo’nun 25’nci yılının siyasi bir dönüm noktası olduğunu belirterek, tüm halklara kesintisiz direniş çağrısı yaptı.
KCK Genel Başkanlık Konseyi tarafından yapılan yazılı açıklamada, "15 Şubat uluslararası komplo ve soykırım saldırısı, yirmi dört yılını doldurdu ve yirmi beşinci yılına giriyor. Uluslararası komployu ve bu komployu tezgâhlayan, komploya öncülük eden, komploda rol oynayan bütün komplocu güçleri bir kez daha bütün kinimiz ve nefretimizle kınıyoruz.
Tam yirmi dört yıldan beri, İmralı tabutluk koşulları altında rehine tutulan Önder Apo’yu ve tarihi direnişini selamlıyoruz. 15 Şubat komplosunun imha içerikli korkunç hedefine ulaşmasını engellemek amacıyla Önder Apo etrafında “Güneşimizi karartamazsınız” şiarıyla kendini ateşten çember yapan tüm fedai Şehitlerimizi; Halit Oral, Selamet Menteş, Aynur Artan, Viyan Caf, Umut Acar, Zülküf Gezer, Zehra Sağlam, Veysi Taş ve Mehmet Akar yoldaşlar şahsında anıyoruz. Anıları önünde saygı ve minnetle eğiliyoruz” denildi.
KCK Genel Başkanlık Konseyi açıklamasında şunlar belirtildi:
"15 Şubat uluslararası komplo saldırısı, Önder Apo şahsında Kürt halkına karşı gerçekleştirilmiş, yüz yıllık bir soykırım saldırısıdır. Şêx Said isyanının bastırılması ile başlatılıp Önder Apo’nun imhasıyla tamamlanmak istenen bir soykırım saldırısıdır. Bu saldırının ilk hedefi, Önder Apo’nun imhası ile beraber PKK hareketinin içten dağılıp tasfiye olması ve yine öncüsüz ve önderliksiz bırakılan Kürt halkının soykırımdan geçirilerek yok edilmesiydi. Önder Apo’nun, Hareketinin ve yurtsever halkımızın ortaya koyduğu direnişçi tutumla beraber komplo saldırısının bu ilk hedefi gerçekleştirilemedi. Bu ilk hedef gerçekleştirilemeyince yine aynı komplocu güçler, bu defa da Önder Apo’yu son nefesini verinceye kadar adına hücre denilen İmralı tabutluğunun içine mahkum ederek bütün ömrünü işkence altında geçirmesini istediler. “Nasılsa buna dayanamayıp bir gün teslim olur” diye hep umut ettiler. Oysaki Önder Apo’nun durumu; Kürt halkının, Türkiye toplumunun ve tüm Ortadoğulu halkların geleceğini etkileyen bir olgu haline gelmiştir. Kürt-Türk ilişkilerinin çok yakıcı bir belirleyenidir. Önder Apo bu sorumlulukları gereği, kendisini İmralı işkence sistemine karşı süreklileşen bir direniş iradesi haline getirdi. Çünkü Önder Apo’nun soluduğu nefes bile Kürtler için bir varlık ve yokluk nedeni sayılıyor. Önder Apo, bu tarihsel sorumlulukla yaklaşıp tarihte eşine zor rastlanan, çok yeni bir direniş tarzını geliştirdi. İmralı tabutluk koşulları içerisinde kendi şahsında müthiş bir düşünce ve zihniyet devrimini gerçekleştirerek, bu zihniyet devriminin tüm Harekete ve tüm Kurdistan halkına yansıma bulmasını sağladı. İmralı tabutluk koşullarını adeta bir düşünce dergahına veya daha güncel adıyla tek başına bir akademiye dönüştürdü. Kürt toplumu şahsında binlerce yıldan beri birikmiş insanlık sorunlarına çare, çözüm aradı. Günümüzde giderek sistemsel bir kriz halini alan toplumsal sorunlara pratik karşılığı olan alternatif çözümler geliştirdi. Kapitalizmin sistemsel olarak yaşadığı bunalıma, insanlığın yüzde 90'ının sorunlarını çözmeye aday bir Demokratik Modernite çözümünü teorik düzeyde geliştirdi. Kadın özgürlüğünü merkezine alan Demokratik Modernite ve Demokratik Ulus çözümünü tüm teferruatıyla birlikte ortaya koydu. Bugün Kürtler, birlikte yaşadıkları diğer kardeş halklarla beraber kendilerini bu temelde örgütleyip kendi Demokratik Ulus sistemlerini kadınlar öncülüğünde örmenin çaba ve mücadelesini yürütüyorlar. Dünya ilerici insanlığına da Önder Apo’nun geliştirdiği Demokratik Modernite sistemine kulak vermelerini ve yaşadıkları toplumsal sorunlara temel çözüm yolu olarak görmelerini salık veriyorlar. Çünkü 15 Şubat Uluslararası Komplo saldırısına karşı en büyük direnme yolu da, Demokratik Modernite ve Demokratik Ulus çözümünü geliştirmekten geçtiğini biliyorlar.
GERİLLA DİRENİŞİ EN TEMEL İRADİ GÜÇTÜR
Kurdistan Özgürlük Gerillası, 15 Şubat uluslararası komplo saldırısı karşısında, aralıksız bir biçimde mücadele yürüten en temel iradi güçtür. 15 Şubat uluslararası komplo ve soykırım saldırısının her aşamasında sonuç almasını ve kirli amaçlarına ulaşmasını engelleyen temel öncü güçtür. Kurdistan Gerillası, Kurdistan topraklarını ve Kürt halkını her an ve her koşul altında savunarak 15 Şubat Uluslararası Komplosunun en büyük amacı olan Kürt soykırımının gerçekleşmesini engellemeyi şimdiye kadar başarmıştır. Bundan sonra da bu yönlü mücadelesini, büyük bir iddia ve kararlılıkla sürdürmeye devam edecektir. Kurdistan Özgürlük Gerillası, sadece Kürt halkını değil Kürt halkı şahsında bölgede yaşayan diğer tüm kardeş halkları ve dünya insanlığının demokrasi ve özgürlük değerlerini de şimdiye kadar savunmuş ve savunmaya devam eden bir güç olmuştur. Bu açıdan sadece yerel değil oldukça evrensel içerikli bir mücadelenin sahibidir. Özgürlük Gerillası, yaz-kış demeden çok zorlu şartlara rağmen NATO’nun hem yasaklı hem yasaksız tüm savaş tekniğini elinde bulunduran sömürgeci, işgalci TC çete ordusu karşısında direnmeye devam ediyor. Sömürgeci, işgalci TC çete ordusu karşısındaki gerilla direnişi, aynı zamanda uluslararası komplo ve soykırım siyasetine karşı verilmekte olan en büyük direniştir. Şu anda yürütmekte olduğu Zap merkezli görkemli direnişiyle 15 Şubat Uluslararası Komplo ve soykırım siyasetini yenilgiye uğratma mücadelesini en üst düzeyde veren Kurdistan Özgürlük Gerillasını ve gerçekleştirdikleri güçlü eylemlerini candan selamlıyoruz.
İMRALI SİSTEMİ BİR SOYKIRIM SİSTEMİDİR
İmralı işkence ve mutlak tecrit sistemi, esasta bir soykırım sistemidir. Kürt soykırım sistemidir. Demokrasi ve özgürlükleri kıran ve yok eden bir sistemdir. Önder Apo, uluslararası güçler tarafından yönetilen ve sömürgeci TC tarafından gardiyanlığı yapılan bu İmralı işkence ve soykırım sistemi içerisinde tam 24 yıldan beri, büyük ve tarihi bir direniş yürütüyor. Önder Apo’nun İmralı’daki bu büyük ve tarihi direnişi, soykırım siyaset ve saldırılarına karşı verilen mücadelemizin esas merkezini oluşturuyor. Çünkü İmralı’da yürütülmekte olan siyaset herkes için bir soykırım siyasetidir. Kürt halkı, dostları, yoldaşları ve militanları olarak hepimiz, Önderliğin İmralı’daki bu işkence ve soykırım sistemine, bu tabutluk sistemine ve rehinelik durumuna tam 24 yıldır, gece-gündüz demeden nasıl dayandığını, nasıl bir direniş içerisinde olduğunu daha fazla anlamaya, kavramaya ve bilince çıkarmaya çalışmalıyız. Var olan bu yönlü çabalarımızı daha da büyütmeli ve derinleştirmeliyiz. Kürt varlığı ve özgürlüğü konusunda, Önderlik gerçeğinin taşıdığı anlam ve önemi ve şu anda içinde tutulduğu insanlık dışı koşulları yürekten his etmeli ve yaşamalıyız. Hem fiziki, hem ruhsal ve hem de düşünsel olarak bu olağanüstü işkence ve soykırım koşullarına bu kadar uzun süre dayanmış olmak, bir Önderliksel özellik oluyor. Bir Önderlik farkı oluyor. Önder Apo’nun düşünsel ruhsal ve iradi gücünü ortaya koyuyor. Çünkü İmralı tabutluk koşullarında tutulmakta olan sadece Önder Apo değildir. Önder Apo ile beraber bir halkın iradesi rehin tutuluyor. Kürt halkının yüreği, tam yirmi dört yıldır İmralı tabutluğunda atıyor. Yani Önder Apo ile beraber Kürt halkı da İmralı tabutluğuna hapsedilmiştir. Çünkü Önder Apo ve Kürt halkı kopmaz bir bütündür. İşte tam da bu yüzden halkımız, “Önderliksiz yaşam asla” diyor. Çünkü halkımızın Önder Apo’ya olan bağlılığı, hem bilinçle hem de sevgiyle yoğrulmuş bir bağlılıktır. Önder Apo ile halkımızın arasına hiçbir gücün giremeyeceği bilinmelidir. Bu temelde 15 Şubat uluslararası komplosunun geliştirildiği ilk günden bu güne kadar komplonun her aşamasında sonuç almasını engellemek ve boşa çıkarmak amacıyla sürekli ayakta ve eylem halinde olan tüm halkımızı ve değerli dostlarını selamlıyoruz.
TOPYEKUN DİRENİŞ ÇAĞRISI
Önder Apo’nun tam 24 yıldan beri İmralı tabutluk sisteminin içerisinde tutulması, artık halkımızın tahammül sınırlarını aşıyor. Halkımız, Önder Apo’yu artık fiziki olarak kendi arasında görmek istiyor. Kendi varlığını Önder Apo’nun varlığında görüyor, kendi özgürlüğünü de Önder Apo’nun özgürlüğünde görüyor. Dolayısıyla Kürtler, artık sömürge Kürt olarak değil, Özgür Kürt olarak yaşamak istiyor. Bu yüzden bazı yurtsever insanlarımız, akıl sınırlarını aşan bazı eylemler geliştiriyor. Çok değerli Veysi Taş ve Mehmet Akar örneğinde görüldüğü gibi kendini cayır cayır yakıp bedenini ateşe veriyor. “Güneşimizi karartamazsınız” eylemlerinin birer devamı olan bu büyük eylemleri ve eylemcileri, herkesin çok doğru okuması gerekiyor. Geliştirdikleri eylem tutumuyla hem bize, hem halkımıza ve dostlarına ve hem de düşmanımıza çok derin mesajlar vermiş oldular. Önder Apo üzerindeki işkence ve mutlak tecrit saldırısını, tıpkı kendisine karşı geliştirilmiş bir saldırı gibi hissediyorlar. İmralı’daki baskı ve işkence uygulamalarını kendi ruhlarında yaşıyor ve “artık yeter” diyorlar. “Bu işkence ve tecrit saldırısını artık kabul etmiyoruz” diyorlar. “Artık onurlu bir Kürt olarak yaşamak istiyoruz” diyorlar. “Artık birer sömürge Kürt olarak değil, özgür Kürt olarak yaşamak istiyoruz” diyorlar ve böyle özgür bir Kürtlüğün de ancak ve ancak Önder Apo’nun özgürlük koşullarında yaşanabileceğini söylüyorlar. Önder Apo’ya gösterilen muameleyi kendilerine gösterilen muamele sayıyorlar. “İmralı’daki bu mutlak tecrit ve soykırım sistemiyle daha fazla yaşanmaz” diyorlar. Biz geride kalanlar için de, “artık böyle yaşamamalısınız, buna daha fazla tahammül göstermemelisiniz” diyorlar. Tüm Kurdistan toplumunu, bölge halklarını ve ilerici insanlığı, bu soykırım saldırılarına karşı tutum almaya çağırdılar. Bu her iki değerli yurtsever insanımız, İmralı’daki saldırıların düzeyini görmüştür. Mevcut soykırımcı AKP-MHP faşist yönetiminin İmralı şahsında, Kürtlere karşı geliştirdiği saldırı düzeyinin, tıpkı Uluslararası Komplo saldırısındaki düzeyle aynı olduğunu çözmüş, imha içerikli bir saldırı olduğunu anlamış ve o yüzden de çareyi o dönemdeki eylem tarzında bulmuşlardır. Bu her iki değerli yurtsever insanımızın gördükleri gerçekler sonuna kadar doğru gerçeklerdir. Geliştirdikleri eylemler de çok büyük ve değerli eylemlerdir. Ancak onların doğru takipçisi olmak, asla onların eylem tarzını tekrarlamakla olmaz. Bu değerli şehitlerimizin doğru takipçiliği, ancak onların istem ve taleplerini pratikleştirmekle olur. Yani İmralı merkezli yürütülen soykırım saldırılarının durması ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanması için onlarla aynı düzeyde bir bilinç, irade, duyarlılık ve cesaretle mücadeleye katılım sağlamakla doğru takipçilik yapılabilir. Onların ortaya koyduğu cesur ve kararlı eylem çizgisini daha zengin ve daha yaratıcı yöntemlere kavuşturarak doğru takipçilik yapılabilir. Bunun için halk, Hareket ve dostlar olarak İmralı işkence, tecrit ve soykırım sistemini yıkmak ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlamak için; dört parça Kurdistan ve dünyanın her yerinde yaratıcı ve zengin bir eylemsellik ve topyekun bir direniş içerisinde olalım. Kendimizi değil sömürgecileri, soykırımcıları, faşistleri yakalım, onları vuralım.
KENDİ HUKUKUNUZA VE İNSAN HAKLARI NORMLARINA SAHİP ÇIKIN!
15 Şubat Uluslararası Komplosunun imha içerikli saldırısı, şimdi İmralı’da mutlak tecrit işkencesi olarak uygulanıyor. Önderliğe kesilmiş “ağırlaştırılmış müebbet cezası” olarak uygulanıyor. “Mutlak iletişimsizlik” hali olarak uygulanıyor. İnsan haklarına ve evrensel hukuka aykırı olan bu işkence sistemini denetlemekten, ortaya çıkarmaktan ve engellemekten sorumlu olan Avrupa Konseyi ve ona bağlı bir kurum olarak çalışan CPT’nin de, bu işkence ve soykırım sistemine dolaylı da olsa ortak olduğu bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Hem İmralı’ya gittiğini ve orada yaşananları raporladığını söylemek ama Kürt hareketine ve kamuoyuna bu konuda hiçbir bilgi vermemek, bu işe ortak olduğu anlamına geliyor. CPT, AİHM ve bağlı oldukları AK, İmralı’da uygulanan işkence ve soykırım siyasetine sessiz kalarak ortak olmayı artık bırakmalıdır. Hem 15 Şubat Uluslararası Komplosunun hem de Önder Apo’nun tabutluk koşulları içerisinde geçirdiği tutsaklığın tam 24 yılını doldurduğunu ve 25. yılına girdiğini kendilerine hatırlatıyoruz. Sizleri kendi hukukunuza ve insan hakları normlarınıza sahip çıkmaya ve sömürgeci Türk devletinin insanlık dışı uygulamalarına artık göz yummamaya ve sessizliğinizi bozmaya çağırıyoruz.
15 Şubat uluslararası komplosunun üzerinden çeyrek asır geçti. Bu komplo Önderlik şahsında sadece hareketimize ve halkımıza karşı geliştirilmedi, O’nun şahsında esasen halklar ve ilerici insanlık karşısında geliştirildi. Bu anlamıyla 15 Şubat Uluslararası Komplosu çok büyük bir komplodur. Sürmekte olan bu komplonun kaderi ise, yaşadığımız çağın gelişmelerini etkileyecek niteliktedir. Bundan ötürü Uluslararası Komplo'ya öncülük eden, komployu gerçekleştiren ve bu komploda rol oynayan herkesi geliştirdikleri bu komplonun neye yol açtığını, neye mal olduğunu görmeye davet ediyoruz. İçine girdiğimiz bu 25. komplo yılında; yeniden düşünmeli, komplo çizgisinde ısrar etmeyi bırakmalı, Kürtlere ve Kürtler şahsında bölge ve dünya halklarına karşı işledikleri bu büyük suçu görmelidirler. Şayet Ortadoğu’da siyaset yapmak ve Kürt halkıyla dostluk geliştirmek istiyorlarsa, o zaman komplo siyasetini bırakmaları, Kürtler karşısındaki siyasetlerini değiştirmeleri gerekiyor. Kendilerini bu suçlu konumdan çıkarabilmelerinin yolu, bunları yapmaktan geçiyor.
Sonuç olarak; 15 Şubat uluslararası komplosunun yirmi beşinci yılı, yeni yüzyılı belirleyecek siyasi bir dönüm noktası niteliğindedir. Kürt halkı, Hareketi ve dostları olarak; Kürt Özgürlük Mücadelesi lehine, halklar ve ilerici insanlık lehine, komployu yenilgiye uğratan, Kürt varlık ve özgürlük mücadelesini zafere taşıyan tarihi bir gelişme düzeyini hep beraber ortaya çıkarabilmeliyiz. Komploya karşı 25. direniş yılına bu temel hedef ve iradi kararlılıkla giriyoruz. Bunu pratikleştirme iddiasına ve kararlılığına her zamankinden daha fazla sahibiz. Bu temelde başta kadınlar ve gençler olmak üzere dört parça Kurdistan ve yurt dışında yaşayan tüm halkımızı ve değerli dostlarını, 25. yılında Uluslararası Komplo'yu yenilgiye uğratıncaya kadar, direnişi yükseltmeye çağırıyoruz."
KAYNAK: ANHA
YORUM GÖNDER