MUSTAFA KARASU HAKİ KARER’İ ANLATTI
PKK’nin 44’üncü yıl dönümünde Ajansımıza konuşan Karasu, 1977 yılında Antep’de bir komplo sonucu katledilen Haki Karer’i anlattı. Karer’in şehadetinin PKK’nin kuruluşundaki önemine dikkat çeken Karasu şöyle konuştu:
HAKİ YOLDAŞIN ANLAMI BÜYÜKTÜR
“PKK'nin 45'inci yılına girerken PKK'yi kuran, Önder Apo'yu saygıyla selamlıyor, Partimizi, mücadelemizi bugünlere getiren şehitlerimizi minnetle ve saygıyla anıyorum. Partimizin resmi olarak 44'üncü kuruluş yıldönümü olsa da aslında 50'inci yıl içindeyiz. Apocular bilindiği gibi 1973 baharında Ankara'da Çubuk Barajında kurulmuştur. Önder Apo ve beş arkadaşı ilk grup oluşumunu gerçekleştirmiştir. Partimiz açısından Haki Karer yoldaşın anlamı çok büyüktür. Haki Karer yoldaşın parti içinde, partimizin mücadelesi içinde partimizin bugünlere gelmesinde çok önemli bir yeri vardır. Önder Apo'nun ilk yoldaşlarındandır. Önder Apo zindandan çıktıktan sonra evi olmadığından ev arayışına girdiğinde, bir arkadaşları Haki ile Kemal'in kaldığı evde yer olduğunu, orada kalabileceğini, oradaki arkadaşların devrimci arkadaşlar olduğunu, kendisini kabul edeceklerini söylemiş. Önder Apo da 1972 sonunda Haki ile Kemal'in bulunduğu eve gidiyor. Selam veriyor. Kendisinin cezaevinden çıktığını, ev aradığını, şu anda kalacak yeri bulunmadığını, bu evde kalmak için geldiğini söylüyor. Tabi bir arkadaşın önerisi ile buraya geldiğini belirtiyor. Kemal şöyle diyordu: Önderlik geldi eve. Bize hiç kalabilir miyim? diye sormadan ben buraya geldim. İşte bir arkadaş sizi önerdi, devrimci arkadaşlar olduğunu söyledi bundan sonra ben burada kalacağım dedi ve öyle kaldı. Tabii bunu belirtirken Önder Apo'nun üslubunun, tarzının nasıl etkileyici olduğunu, nasıl hemen insanları etki altına aldığını söylüyordu. Zaten Kemal arkadaş diyordu, bir hafta sonra evin sahibi oldu. Bir ay içinde de artık hepimiz onun düşüncesi doğrultusunda hareket ediyorduk. Bizi ideolojik olarak, düşünsel olarak, duruş olarak etkiledi. Artık evin yöneticisi de oydu, ideolojik, teorik olarak da o ev ortamını etkileyen arkadaş olduğu değerlendirmesi yaparak Önder Apo'nun kişiliğini, etkileyici kişiliğini, önderlik kişiliğini ifade ediyordu.
KEMAL VE HAKİ ÖNDER APO’YLA ÖRGÜTLEMEYE BAŞLIYOR
İşte Önder Apo'nun Kemal ve Haki ile tanışmaları böyle oluyor. Bir yönüyle cezaevinden çıktıktan sonra ilk arkadaşları oluyor. Kendi düşüncesi doğrultusunda etkilediği ilk arkadaşlar oluyor. Böyle bir özelliği var. Daha sonra giderek Önder Apo hem Siyasal Bilgiler Fakültesinde devrimcileri hem de Ankara'da devrimciler örgütler iken Haki ile Kemal Önder Apo'nun yakınındaki arkadaşlar oluyor. Bu açıdan Haki, Önder Apo’nun Ankara'daki devrimci çalışmalarında yer alıyor. Özellikle ADYÖD'de birlikte çalışıyorlar. Zaten ben Önder Apo'yu cezaevinden çıkar çıkmaz gördüm. 1972'de Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne girdim. Önder Apo da zaten ekimde miydi, kasımda mıydı cezaevine çıkmıştı. Okula gelmişti, sanırım ekimde çıkıp gelmişti. Ve imtihanlara girip sınıfı da geçmişti. O dönem öyle bir hak veriyorlardı. Her hangi bir nedenden dolayı hazirandaki imtihanlara katılmıyorsa o zaman işte sonbahardaki imtihanlara katılırdı. Önder Apo da cezaevinden çıktıktan sonra imtihanlara girmiş ve sınıfı geçmişti.
HAKİ ÖNDER APO'NUN EN YAKININDAKİ İSİMDİ
İşte bu süreç süreçte cezaevine çıkıp Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Ankara'da devrimci mücadeleyi geliştirirken en yakındaki arkadaş Haki arkadaş olmuştur. Önder Apo ile Haki'nin, tabii ki Kemal'in Ankara'da devrimci mücadelenin gelişmesinde devrimci gençliğin örgütlenmesinde çok önemli rolleri olmuştur. Ben şahidim. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde çıktıktan sonra THKPC sempatizanlarını ilk örgütleyen Önder Apo'dur.THKPC'nin önderleri cezaevinden çıkmamıştı da o zaman. İşte Nasuh Mithat daha cezaevinden çıkmamıştı yine. İşte o dönem şey Dev Yol'un THKPC'nin önderlerinden olan o grup içinde olan Oğuzhan Müftüoğlu ve diğerleri de cezaevinden çıkmamıştı.
Bu süreçte, 73-74, o yıllarda Ankara'daki devrimci gençliği örgütleyen Önder Apo. Ve yanındaki Haki Karer ve Kemal yoldaşlar olmuştur. Buna ben yakından şahidim. Çünkü ben de Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde okuyordum. O süreci yakından takip ediyordum. Ben o zaman sempatizandım. Ama Önder Apo'nun o dönemde Ankara gençliğini örgütleme de öncülük yaptığını, özellikle THKPC sempatizanı THKPC düşüncesinde gençliği örgütleme de öncülük yaptığını çok iyi biliyorum. Bu çok önemli bir durumdu.
AYRI GRUP OLARAK ÖRGÜTLENME GELİŞİYOR
Haki arkadaş Önder Apo'ya böyle bir yoldaşlık yapıyor. Haki ve Kemal, Türk arkadaşlar olduğu için Önder Apo aslında ilk başlarda onları Türkiye'de herhangi bir devrimci hareket içinde ya da ayrı bir devrimci örgüt kurarak bu kendi yürüttüğü mücadelenin parçası olması gerektiğini düşünüyor. Zaten 1974 yılının sonuna kadar. Aslında ilk başlarda Önder Apo, THKP-C ile birlikte Kürt gençliğini, Kürt halkını örgütlemeyi düşünüyor. THKP ile derken yani Türkiye'deki devrimci örgütlerle birlikte, Türkiye'deki devrimci mücadeleyi ve Kürdistan'daki özgürlük mücadelesini birlikte gelişme geliştirmek yaklaşımı içinde. İlk başlarda yaklaşım böyle. Ama daha sonra şunu görüyor artık Türkiye'deki devrimci güçlerin, Türkiye'deki sol güçlerin Kürdistan'a yaklaşımının yanlışlığını yetersiz görünce ayrı bir grup olarak örgütlenme ihtiyacı duyuyor. Bunu böyle belirtebiliriz. Eğer o dönemde Türkiye'deki devrimci hareketler doğru yaklaşsaydı, Türkiye'deki devrimci hareketle Kürdistan'daki devrimci hareket ortak bir mücadeleyle Türkiye'de hem demokratik devrimi gerçekleştirebilir hem de Kürdistan özgürleştirir olabilirdi. Önderliğin ilk düşüncelerinde bu var. Ama sonradan tabi bu gerçekleşmiyor. Aslında Önder Apo, Kemal ve Haki'nin Türkiye'nin devrimci hareketinin gelişmesinde rol oynayabileceğini düşünüyor. Ancak arkadaşlar kabul etmiyorlar. O dönemdeki Türkiye solunun durumuna bakıyorlar, örgütlere bakıyorlar. Bir de Önder Apo'nun duruşuna, yaklaşımına, düşüncesine bakıyorlar. En doğru duruşun, en doğru tutumun Önder Apo ile birlikte Kürdistan'daki özgürlük mücadelesinin geliştirme olduğunu görerek Önder Apo ile birlikte hareket etme kararı alıyorlar. İşte zaman zaman dillendiririz ya Kemal Pir cezaevinde de söylemiştir. Kürdistan devriminde Türk halklarının özgürlüğünü, devrimini görmüştür. Ortadoğu devrimini görmüştür. Bu nedenle de Kürdistan devrimine katılmışlardır. Tabi Haki'nin katılması, Önder Apo ile birlikte mücadelesi çok çok önemlidir. Önder Apo zaten Haki için "gizli ruhum" demiştir.
HAKİ VE KEMAL DİKMEN TOPLANTISINDA
Ben Hakileri 75'te tanıdım, Haki ile Kemal'i. Sonradan daha aktif biçimde, yani artık kesin kararla Kürt halkının özgürlük mücadelesine katılma kararı alınınca, bu bu tamamen netleşince, 1976'daki bizim Dikmen toplantısı var. Ocak ayında yapılan Dikmen toplantısı var. Orada ki toplantıya Kemal ve Haki de katıldı. Ve şunu söyleyebilirim ilk önemli resmi toplantı idi. Zaten o toplantıda sanırım 25-30 arasında arkadaş vardı, o civardaydı. Siverekli öğrencilerin kaldığı bir evde yapılmıştı toplantı. O toplantıda herkes öz geçmişini ortaya koydu. Yani hepimiz nerede doğmuşuz? Hangi aile ortamında yetişmiş, biz nasıl devrimci harekete katılmışız. İşte Apocu gruba neden katılmışız. Yani öz kimliğimizle birlikte bu süreci anlatan girişle toplantı başlamıştır. Yani toplantıda değerlendirme yapılmadan önce hepimiz ilk önce bir öz geçmişimizi kısaca anlattık. Haki ile Kemal de anlattı. Öz geçmişten hatta bazı arkadaşlar yeni tanıdıkları için şaşırmışlardı. Yani Kürdistan'da herkes Kürtlükten kaçarken, Kürdistan'daki özgürlük mücadelesi çok zorlu bir mücadeleyken, Türkiye'de şovenizm yaygın gelişkinken, Türkiye'de devrimci hareketler, tabii ki önceden var ve daha büyükler genişler, daha etkililer, böyle bir durumdayken iki tane Türk arkadaşın böyle bir toplantıya katılım katılması tabi ki arkadaşlar tarafından dikkatle izlenmişti. Arkadaşlar için dikkat çekici olmuştu.
HAKİ GRUBUN YÖNETİMİNDE
76'daki bu toplantıdan sonra Haki başkanın yardımcısı olarak üç kişilik bir yönetimde yer aldı. Bir yönü ile başkana iki tane yardımcının olduğu bir yaklaşım da benimsemişti. Tabi 76 toplantısı çok önemliydi. O güne kadar Ankara'da çalışıyorduk. Ankara'da ideolojik mücadele görüyorduk. Gençliği kazanmaya çalışıyorduk. Kendimizi yetiştirmeye çalışıyorduk. 1976'nın başında. Yani 75 sonu diyebiliriz. 75'in sonu ve de 76'nın başında Dikmen'de yaptığımız toplantıda Kürdistan'a dönüş karar alındı. Bu da çok önemliydi. Erkenden Kürdistan'a dönüş kararı alındı. Yani Apocu grup 73'de ilk kuruluşu gerçekleşti. Ama esas tabi etkinliği 74'ten sonra arttı.
74 özellikle 75 Apocu grubun Ankara'da örgütlendiği, geliştiği yıllar oldu. İlk kadrolar oluşunca, işte Ankara'da diyelim 15-20 tane kadro ortaya çıkınca Önder Apo artık bu çalışmaların Kürdistan'a taşıması kararına vardı. O toplantıda o kararı bir örgüt kararı olarak, grup karar olarak kararlaştırdı. 76 toplantısından sonra Kürdistan'a gidişler oldu. Önceden de vardı. Önceden Başkan zaten Kürdistan'a zaman zaman gidiyordu. Yine Cuma arkadaş, Kemal arkadaş önceden Kürdistan'a gitmişlerdi. Yine Fuat arkadaş Dersim'e gidiyordu. Böyle önceden de Kürdistan'a gidişleri vardı. Ama bunlar böyle zaman zaman oluyordu. 76'da ise tümden Kürdistan'a gitme kararı alındı.
HAKİ ÖNCE DOĞUBEYAZIT'A GİTTİ
Kürdistan'a ilk gidenlerden biri de Haki yoldaş dır. Şimdi tam zamanı hatırlamıyorum. Ya 75'ti ya da 76. Büyük ihtimalle bu Kürdistan'a dönüş kararından sonra olabilir. Haki arkadaş Ağrı'ya Doğubayazıt'a gitti. Gitti gitmeden önce geldi. Siyasal Bilgiler Fakültesi yurdundaydık. Orada görüştük. O zaman biz Kürdistan'a kitaplar gönderiyorduk, ideolojik teorik kitaplar gönderiyorduk. Marks'ın kitabı, Lenin'in kitabı, Stalin'in kitabı, Engels'in kitabı, Mozambik Ulusal Kurtuluş mücadelesi, Angola ulusal kurtuluş mücadelesi, Küba devrimiyle ilgili böyle kitapları topluyorduk. Tabi parayla almıyorduk bunları. O dönemde gençlik içinde yaygındı. Kitapçılara gidip kitapları kamulaştırıyorduk. Öyle diyelim. Hem de çok fazla yapıyorduk bunu. Bir günde bir valiz topluyordu.
Hatırlıyorum, Haki yoldaş da sanırım o zaman içimizde olan Abdurrahman Ayhan vardı. Onunla birlikte Ağrı'ya gittiler, Doğubayazıt'ta gittiler. Orada bir süre çalıştılar. Döndüler. Haki arkadaş ondan kısa bir süre sonra da Adana'ya gitti. Adana'da çalışmalar yürüttü. Tabi o dönemde hiçbir ilişki yok, imkan yok. Adana'ya mı gitti, Antep'e mi gidecek? Sadece yol parası. Bir de ki gidince orada kiminle ilişki kuracak bir kişi ya da iki kişi. Bunlar verilirdi, böyle gidilirdi. Örneğin ben de işte Temmuz-Ağustos o zamanda Antep'e gittim 76'da. Yani Kürdistan'a dönüşte. Ben de böyle 76 yazında katıldım. Sadece bilet parası bulduk. Antep'e gittik. Orada işte gidip orada arkadaşlar bulacağız. Buluşma yerleri de işte o zaman TÖBDER vardı, devrimciler gider gelirlerdi. Öyle bir yerde gidip işte arkadaşları buluyorduk. Ondan sonra artık ihtiyaçlarını sen karşılayacaksın.
HAKİ İNSANLARI ETKİLİYORDU
Haki de Adana'ya gidince bir iki ilişki buluyor. Kürtlerin gittiği mahalle, yani Kürtlerin çalıştığı alanlarda, kahvelerde ya da devrimcilerin yoğun artık gidip geldiği TÖBDER'de. O zaman Türkiye Öğretmenler Birliği yani Öğretmenler Sendikası Derneği vardı. Önceden sendikaydı, 12 Mart'tan önce, sonradan onlar sendikalar tasfiye olmuştu. Dernek kurmuştu. Oralar artık bütün devrimcilerin sadece herhangi bir fraksiyon değil, her hangi bir grubun değil, bütün devrimcilerin gittiği dernekti. Haki yoldaş da işte Adana'ya gidiyor. Orada bir iki arkadaşla birlikte Adana'da çalışıyorlar. İki tanesi daha sonra zaten Antep'e gelmişti. Beraber kaldık. Arif diye Halfetili bir genç vardı. O daha sonra Halfeti'de şehit düştü. Yine Urfalı, biz Biji Yusuf diyorduk öyle bir gençti vardı. Bunlarla orada inşaatlarda çalışıyorlar. İnşaatlarda çimento taşıyorlar, tuğla taşıyorlar, işçilik yapıyorlar. Böyle kendi yaşamlarını örgütlüyorlar. Haki arkadaş da işte Adana'da çalışma yürüttü daha önce de Batman'a gitti, Batman'da da kaldı. Batman'da da bir kaç ay kaldı orada. Fakat Batman tabi Kürtçe konuşulan bir yer. Bu bakımdan Kürtçe bilmemesi nedeniyle daha sonra oradan çıkarak Türkçe'nin ya da Kürtçe bilmemenin her hangi bir engel ve handikap olmadığı, Adana'ya, Adana'dan sonra da Antep'te çalışma yürüttü. Adana'da çalışma yürüttüğü zaman belirttiğim gibi gerçekten kısa sürede TÖBDER'de, o çevrede insanlar üzerinde saygınlık uyandırıyor. İnsanları etkiliyor. Gerçekten Haki'nin kişiliği etkileyiciydi. Saygın bir kişilikti. Sadece düşünceleriyle değil, duruşuyla da tutumuyla da insanlara etkiliyordu. Daha o zaman, daha sonra Haki'yi vuran Alaattin Kapan orada Haki'yi görüyor. Aslında Haki'yi daha Adana'da iken hedef alıyor. Hatta orada bazı tartışmalara giriyor. TÖBDER'de gerilim çıkıyor. Neredeyse dışarı çıkıp kavga edecekler. Orada devrimciler araya giriyor, öyle bir kavgayı dönüyorlar. Daha doğrusu daha o zamandan Alaattin Kapan Haki'ye komplo kurmak istiyor. Haki'nin Apocular grubunda olduğunu görüyor. Kendisi de beş parçacılar diye bir örgüt kurmuş. Aslında MİT'in içinde olduğu, elinin olduğu bir örgüt. Biz biliyoruz işte Siirt'te Derviş Sado diye bir adam var. Mi̇t ile ilişkili. KDP'nin Türkiye'deki adamlarından biri. Bu beş parçacı örgütlerin kurulmasında bu Alaattin Kapan'ın Beş Parçacılar örgütünü kurarak çalışmasında onun da parmağı var, etkisi var. Böyle bir devrimciyi o zaman katletmek istiyorlar. Ama o zaman Haki de fark ederek bu oyuna gelmiyor.
Bunu şunun için belirtiyorum. Çok etkili kişi olduğunu görüyor. Böyle bir kişinin Apocu hücre grubunu örgütleyeceğini, geliştireceğini düşünüyor. Ve kendisi de işte beş parçacılar diye bir örgüt kurduğundan bu örgütü, Apocuları ve Apocular içindeHaki gibi bir yoldaşı kendi çalışmaları önünde engel görüyor.
HAKİ ÇOK BÜYÜK BİR DEVRİMCİYDİ
Haki Karer Adana'da birkaç ay çalıştıktan sonra Antep'e geçiyor. Ben de aynı günlerde, aynı zamanlarda ben de Antep'e gittim. Haki ile orada birlikte çalıştık. İşte biz Antep'e gittiğimizde Antep'te Cuma arkadaş da vardı, Kemal arkadaş da vardı. Haki geldikten sonra Antep sorumluğunu Haki arkadaş yürüttü. Kemal arkadaşla Cuma arkadaş da biraz daha hareketliydiler. Onlar Urfa'ya gidiyorlardı. Diğer alanlara gidiyorlardı. Haki Antep de sabit kaldı.
Haki gerçekten çok büyük devrimciydi. Haki büyük bir devrimci olduğunu özellikle Antep pratiğinde ortaya koydu. Tabi önceden de işte Önder Apo benim gizli ruhum dedi. Önder Apo'nun ilk yoldaşları çok önemlidir. O dönem daha bir Apocu grup yeni çıkıyor. Daha ne olacağı belli değil. Bir grup olabilir mi o da belli değil. Ama buna rağmen Kemal gibi, Haki gibi iki büyük devrimci Önder Apo'ya inanıyorlar. Önder Apo'nun devrimci mücadele geliştireceğine inanıyor ya da katılıyorlar. ADYÖD'de, Ankara devrimci örgütlenmelerin de çok etkin rol oynuyorlar. ADYÖD'de Önder Apo'yu değerlendirirken ADYÖDlü Apo diyorlardı işte. Çünkü ADYÖD'ün devrimci grup grubun eline geçmesinde Önder Apo'nun, Haki'nin, Kemal'in rolü çok fazla olmuştur. Bu ADYÖD derneği önceden TSİPliler tarafından, reformistler tarafından kurulmuştu. Devrimci hareket gelişince Ankara'da gençlik hareketi oraya el attı ve orayı reformistlerin elinden çıkarıp devrimcilerin yönettiği bir dernek haline geldi. Gençlik derneği haline geldi. Antep'te Haki gerçekten çok önemli çalışmalar yaptı. Gece gündüz. Eeee çalışıyordu gerçekten beş dakika boş durmuyordu. O dönemde bizim Antep'te komün evlerimiz vardı. Kısa sürede Haki'nin yönetiminde Antep'te 4-5 tane komün evimiz oldu. Daha küçük bir grubuz. Komün evimiz oldu. Haki bütün bu komün evlerde eğitime giderdi. Eğitim verirdi. Hepimiz de giderdik. Ama en aktif olan, en fazla eğitime katılan Haki Yoldaştı, Tabii bu grubun oluşmasında Önder Apo'nun etkisinin, kültünün tabii ki belirleyici rolü var. Önder Apo, Haki'ye gizli ruhum diyordu. Nedeni şu: Önder Apo devrimci bir önderdi. Önder Apo yaşamın her anını ciddiye alan bir önderlikti. Önder Apo'da bir saniye bile boş harcamaz. Bir laf bile boşuna söylenmez. Yaşama ciddi yaklaşılır. Göreve ciddi yaklaşılır. Her iş ciddiyetle yapılır ve en iyi biçimde yapılır. İnanarak yapılır, tam katılır. Önder Apo böyle bir önderlikti. Zaten Kemal ile Haki'nin Önder Apo'ya katılmaları nedeni bu özelliklerinden dolayıdır. Evet, ideolojik olarak, teorik olarak da Önder Apo tabii etkilidir, güçlüdür. Ama öte yandan Önderliğin ciddi bir önderlik olduğunu, ciddi bir devrimci olduğunu, gerçekten bir devrimci olduğunu, bütün yaşamının, yaşamın her anının her saniyesini devrimci mücadeleye verdiğini görerek katılmışlardır.Haki de böyleydi.
HAKİ’NİN MÜCADELEYE KATTIĞI ÇOK BÜYÜK DEĞERLER VAR
İşte Önderlik, "gizli ruhum" derken aslında kendinde olan bütünü önemli özelliklerin Haki'de olduğunu söylemek istiyordu. Gerçeği böyleydi. Gerçekten Haki çok büyük bir devrimciydi, çok değerli bir devrimciydi, çok güzel bir insandı, çok güzel bir yoldaştı. İlkeliydi, ciddiydi. Ama bir o kadar da yoldaşlarıyla çok sıcak ilişki içindeydi. Her yoldaş onu severdi. Gerçekten melek gibi biri yoldaşımızdı. Ama örgütçüydü, ciddiydi, disiplinliydi, planlıydı, etkiliydi. Hepimiz ona saygı duyardık. Biz kaç kişiydik evde işte Haki yoldaş, Rıza yoldaş, Doğan Kılıçkaya yoldaş. Haki ile birlikte Adana'dan gelen Arif ve Yusuf vardı. Ben vardım. Kemal de geldiğinde hep bizimle beraber kalıyordu. Aynı evde kalıyorduk. Hepimizin üzerinde bir saygınlığı vardı. Şöyle bir şey değil yani görevliydi ama yönetim gibiydi ama şöyle değil yani. İşte resmi bir görev almış. Öyle değil. O dönemde kimseye görev verilmez. Herkes çabasıyla, emeğiyle görev alırdı. Kim ne kadar çaba alıyorsa, ne kadar iyi çalışıyorsa o kadar görevliydi, o kadar yönetim gücüydü. Haki böyleydi. Haki'nin bu mücadeleye kattığı çok değer var. İşte Önder Apo kişiliği ile bu hareket şekillendi. Önder Apo kişiliğini, özelliklerini en iyi temsil eden ve bunu Apocuların kültürü haline getiren Haki'dir.
ANTEP’TE KISA SÜREDE BÜYÜME SAĞLANDI
Mesela Antep'teki örgütün oluşmasında, Apocu kültürün oluşmasında esas damgasını vuran Haki olmuştur. Öyle ki evde de en fazla çalışan oydu. Bulaşık mı yıkanır? En fazla bulaşık Haki yıkardı. O zaman çamaşırlarımız da toplu yıkanırdı. En fazla çamaşır yıkayan da yine Haki yoldaşımızdı. Zorla yıkıyordu. Biz aslında çok değer verdiğimiz, saygı duyduğumuzdan onu az çalıştırmak isterdik. O ise fazla çalışırdı. Bulaşığı da fazla yıkayan oydu, çamaşır da en fazla yıkayan oydu, yerleri de en fazla süpüren oydu. Böyle bir yoldaştı. En fazla çalışan oydu. Bu bakımdan gençlerinin örgütlenmesinde, memurların örgütlenmesinde, işçilerin örgütlenmesinde Antep'e ilk damga vurmamızda, ayak basmamızda Haki gerçekten belirleyici rol oynadı. Çok önemlidir. O zaman Antep bizim mücadelemizin, Apocuların mücadelesinin en önemli merkezlerinden biriydi. Belki de birincisiydi. Bu da biraz şuradan kaynaklanıyordu. Urfalılar çok vardı Antep'te. Önderlik de hem Halfeti hem Urfa'da çalışma yürütmüştü. Onun etkisi doğrudan Antep'te olmuştu. Antep'te gerçekten önemli bir örgütleme vardı. Bu örgütlenmede Urfalılar vardı. Antep örgütlenmesinde Malatyalılar vardı. Bir de Pazarcık Elbistan vardı. Bu önemlidir, bunlar daha sonra bizim Maraş'ta, Elbistan'da, Pazarcık'da örgütlenmemizin, hala bugüne kadar da buralarda çok etkili olmamızın nedeni o yıllara dayanır. O yıllarda işte bu örgütlenmeyi sağlayan da, en fazla katkı veren de tabi ki Haki olmuştur. Kemal arkadaş da çalışıyordu, Cuma arkadaş da çalışıyordu. Onların da Antep'teki örgütleme de çalışmada önemli emekleri, rolleri olmuştur. Ama Haki arkadaş sürekli kaldığı için daha yakından Antep örgütlenmesini gerçekleştirmiştir.
Haki gerçekten büyük bir devrimciydi. Bu açıdan şunu da söyleyebiliriz Haki'nin, Kemal'in bu mücadelede etkin yer almaları sadece bizim yaşam kültürümüzü oluşturmadı, zihniyetimizi de oluşturdu. Önder Apo zaten enternasyonal yaklaşım içindeydi. Daha baştan ilk çıktığında cezaevinde Türkiye'deki devrimci hareketi, gençlik hareketini örgütlemeye çalıştı. Sadece Kürt gençlerini değil, bütün Türkiye gençlerini örgütlemeye çalıştı. Bu yönüyle devrimci bir yaklaşımı vardı. Sosyalisti, sosyalist devrimciydi. Bu bakımdan yaklaşımı enternasyonalistti. Bu enternasyonalizm ruhunu oluşturmada Kemalin ve Haki'nin de çok büyük etkisi oldu. Çünkü bu mücadeleye çok büyük katkıları oldu. Haki'nin büyük katkısı oldu. Kemal'in katkısı tabii zamanla daha fazla oldu çünkü Haki erken şehit düştü.
ANTEP APOCULARIN İLK MERKEZİYDİ
Antep'e gitti, çalışmaya başladı. Bir yıl olmadı Antep'te çalışması şehit düştü. Ama bu 10 ay içinde damgasını vurdu. Antep mücadelesine damgası vurdu. Antep'teki örgütlememize damgasını vurdu. Antep'teki Apocu kültürün ortaya çıkmasına damgasını vurdu. Ve o kültür Haki'nin öncülüğünde Hakim'in kişiliğinde yaratılan kültür, dalga dalga bütün Kürdistan'a, Urfa'ya yayıldı, Amed'e yayıldı, Mardin'e yayıldı. Yani çalıştığımız her alana yayıldı. Çünkü gerçekten o zaman Antep'teki örgütlenmemiz büyüktü. Düşünün işte Önder Apo önemli düzeyde çalışmıştı Urfa'da ve Antep'te. Antep büyük şehirdi. İlk örgütleyenler, çalışanlar Cuma arkadaştır. Kemal arkadaştır. İşte biz de oraya gittik. Rıza arkadaş da oradaydı. İşte Şehit Doğan Kılıçkaya arkadaş da oradaydı. Yani böyle çok önemli kadrolarmızın bulunduğu bir alandı. Bir nevi ilk grup aşamasında Apocuların merkezi gibiydi. En etkili alan Antep'ti.
Dersim'de de tabi belli bir etki vardı, Fuat arkadaşın çalışmaları vardı. Urfa'da zaten başkanın, Önder Apo'nun önceden çalışmasıyla birlikte bir etkinlik vardı. Ama Antep önemli bir alandı. İşte Haki yoldaşın, burada bu enternasyonalist kültürün oluşmasında belirleyici rolü vardır. Bu açıdan PKK'nin Önder Apo'nun yarattığı hareketin milliyetçiliğe kayması söz konusu olamaz. Bu hareketin soy damarları enternasyoneldir. Bu açıdan her Apocu, her PKKli her zaman bunu düşünecektir. Bu çizginin dışına çıkamaz.
Ben zaman zaman şunu söylüyorum Rojava devrimi için. Rojava devriminde onlarca enternasyonalist şehit düştü. Dünyanın her köşesinden geldi, şehit düştüler. Onlar Rojava devrimi çizgisini belirlediler. Rojava devrimi bu çizgide yürüyecektir. Bu çizginin dışına çıkamaz. İşte Apocuların da ilk kuruluşunda Haki yoldaşın, Kemal yoldaşın bu enternasyonal tavırları, kişilikleri partiye damga vurmuştur. Partiyi çok etkilemiştir. Gençliğin yoğun katılımında, gençliğin militan biçimde katılımında Kemal Pir yoldaşın çok çok önemli katkısı vardır. Sadece Antep'te değil Urfa'da çalışmıştır. İşte Dersim'e gitmiştir. Gittiği her yerde Kemal Pir gençleri çok etkilemiştir.
HAKİ’NİN ÖNDER APO’YA FARKLI BİR İLİŞKİSİ VARDI
Haki farklı bir kişilikti. Gerçekten etkileyici kişilikti. Şunu söyleyebilirim. Zaten Önder Apo da çeşitli zamanlarda dile getirmiştir. Haki, Önder Apo ile tartışan bir yoldaştı. Öyle bir özelliği vardı. Önder Apo, Haki ile tartışırdı. İlk zaten grup aşamasında, daha oluşmadan aynı evde tartışmaları, arkadaş olmaları bunu sağladı. Bir de kişilikleri öyleydi. Önder Apo da Haki'ye çok saygı duyardı. çok değer verirdi. Önder Apo ile Haki'nin ilişkileri gerçekten güçlüydü. Ruh ikizim diyor ya. İlişkileri bütün arkadaşlardan daha farklıydı yani. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Haki hem saygın bir kişilikti, hem de çok sevilen bir kişilikti. Böyle insanda saygı da uyandırıyordu ve seviyordun yani. Haki ile yan yana yaşamak, onun yoldaş olmak gerçekten insanlara bir moral veriyordu. Haki'yi anlatırken gerçekten bu gerçeği iyi bilmek gerekiyor. Haki bir kültür oluşturdu. Bugün Apocu kültür diyoruz ya, işte Apocuların PKK'lilerin olumlu özellikleri sayılıyor. Bunların, bu özelliklerin ortaya çıkıp yaratılmasında somut yaşamıyla büyük etkide bulunmuştur. Tabi ki Önder Apo bu grubun kişiliğini oluşturmuştur. Bu gurubun ölçülerini Önder Apo oluşturdu. Önder Apo'nun ciddiyeti, çabası, yoğunlaşması, tarzı, üslubu. Daha ilk günden bu grubu oluşturdu. Bunun en iyi temsilini de yapan Haki'ydi. İsa'nın havarileri derler ya, birinci havarisi denir veyahut da Muhammed'in ilk arkadaşları İslamiyet'te. Haki böyle birisiydi.
TOPLUMSALLIKLARINI KAYBETMEMİŞ BİR KUŞAK
Haki'yi tanımış olduğum için gerçekten çok şanslıyım. Haki'yi tanımak gerçekten büyük şans. Haki'yi tanımak bu düşünceye, bu inanca, bu mücadeleye bağlılığın nedenlerinden biridir. Önder Apo gibi. Önder Apo nun varlığı, Önder Apo'yu tanıyanlar açısından çok önemlidir. Önder Apo'yu tanıyanlar bu harekete, bu mücadeleye büyük bağlanırlar. Çünkü Önder Apo şahsında başarıyı görürler. Güzelliği görürler, doğruyu görürler. Önder Apo'yu tanıyan şunu der "Bu insan en doğru şeyi yapar, en güzel şeyleri yapar. En iyisini yapar." İşte Haki de bu özellikteydi. Böyle bir kişiydi. Önder Apo diyor ya, Kemal ve Haki için iki bozulmamış saf Karadeniz çocuklarıydı.
Tabi ki burada bir şeyi belirtmek gerekiyor. Bugün bütün arkadaşların anlaması açısından, halkımızın anlaması açısından, devrimcileri anlaması açısından. Bu güzel özellikler nereden kaynaklanıyor? Bu soruya cevap ararken mutlaka şunu düşünmemiz gerekir. Bunu yaratan toplumsallıktır. Toplumsallığın bozulmaması. İşte 1960'lar, 70'ler Türkiye'de daha kapitalizmin hakim olmadığı, kapitalizmin toplumu dağıtmadığı Kürdistan'da ve Karadeniz gibi yerlerde toplumsallığın güçlü yaşandığı bir dönemin evlatları bunlar. O dönemde yetişti bunlar. İlk Apocu grubun güzel özelliklerini sayarken bir de bunu görmemiz gerekiyor. Kapitalizmin kirine bulaşmamış o kapitalizmi öncesinin, o kırsal toplumunun, o temiz toplumsallığın özellikleridir.
Toplumsallığı yaşamak, kirletmemek demektir. İşte Önderlik der ya devlet, şehir, sınıf bunlar aynı zamanda sömürü, kirlilik anlamına geliyor. Haki de doğduğu yer, bir kasabadır. Ama köy özellikleri biraz daha var sürüyor. Şundan yani. Karadeniz dağınıktır. böyle öbek öbektir. Haki Ulubey'de yaşıyor, kaldığı yer Ulubey'de ama dağınık bir yerdeydi. Haki'nin cenazesine ben de gittim. Şehit düştükten sonra cenazeyi Ulubey'e götürdük. Abbas arkadaş da vardı. Kemal arkadaş da vardı. Böyle yirmiye yakın bir arkadaşla biz o zaman Ulubey'e gittik. Gördük Ulubey'i.
ULUBEY’DEKİ CENAZE TÖRENİ
Ulubey halkını da gördük. İşte Haki'nin babasını, annesini, işte kız kardeşlerini de gördük, abisini de gördük. Bir köy ortamı esas olarak. Emekçiler. Fındık yetiştiriyorlar. Haki de gerçekten çok emekçi bir insandı. Zaten köye gidince, Ulubey gidince sadece kendi işlerini değil, bütün komşuların işini yaparmış. Kendi Ulubey'de de çok sevilen bir kişi.
Biz Ulubey'e gittik. Cenazesini götürdüğümüz zaman şaşırdık, şaşkına döndük. Binlerce insan geldi, devrimci geldi cenazeye. Biz şaşırdık. Bütün orada kim duymuşsa cenazesine geldi. Ve herhangi bir örgüt değil, bütün örgütler geldi. Çok kalabalık bir gruptu. Biz Haki'nin cenazesini çok kalabalık bir grupla kaldırdık. Biz gidince o kadar beklemiyorduk. Hatta daha sonra Önder Apo Ulubey'de cenaze dönemindeki yaşadıklarımızı o zaman anlatınca Önder Apo eleştirmişti. "Gitmişsiniz. Bu kadar insan gelmiş oraya. O zaman biraz daha farklı yaklaşacaksınız. O devrimciler, o halkla, o insanlarla daha farklı bir ilişki içine gireceksiniz. Siz sadece gitmişsiniz, bir cenaze töreni yapmışsınız" diye böyle eleştirmişti Önder Apo. Gerçekten o cenazenin o kadar kalabalık olmasının nedeni de yine. Haki'nin kişiliğidir. Çok etkilemiştir. Öyle ki biz gittik. Bize de çok saygıyla yaklaştılar. Bize de çok değer verdiler. Bütün halk. Haki'nin arkadaşları diye değer verdiler.
ŞEHİTLERİN YARATTIĞI DEĞERLER
Ve bu yönüyle gerçekten Haki anlatmak çok önemli. Bu partiyi tanıyacaksak, bu militanı tanıyacaksak bu hareket o günden bugüne nasıl geldi diyeceksek gerçekten Haki yoldaşı tanımamız gerekiyor. Bu nedenle zaten Önder Apo Haki'nin şehadetiyle birlikte partileşme karar aldı. Partileşme Haki'nin anısına bağlılıkla gerçekleşti. Önder Apo şunu söyledi: Haki'nin şehadetiyle birlikte bu düşünceye, bu inanca kanını verenler olmuştur. Artık bir dava olmuştur. Bu inanç, bu mücadele için can verenler olmuştur. Artık bu bir davadır, geriye dönüş olamaz. Artık Haki yoldaşın neyi olacağız? Takipçisi olacağız. Onun düşüncelerini onun mücadelesini takip edeceğiz. Başarıya götürmek için, ona layık olmak için o yoldaşın özlemleri gerçekleştireceğiz. Yoldaşlık da bu, örgüt olmak da bu, arkadaşlık da bu. Önder Apo bir yönüyle de Haki arkadaşın özlemlerini gerçekleştirmek için bu mücadeleyi bugüne kadar getirdi, geliştirdi. Önder Apo her zaman şehitlere büyük bağlılık gösterdi. Her zaman şehitlerinin özlemlerini gerçekleştirme çabası içinde oldu. Bu bakımdan ben şehitlerin temsilcisiyim, şehitlerin özlemini gerçekleştirmenin takipçisiyim, onların yarattığı değerler sırtımda, omuzumda bir yüktür. Bu değerleri kimseye ezdirmem, bu değerleri kimse Çin diyemez. Ben bu değerleri geliştireceğim. Onların özlemlerini başar, araştıracağım demiştir. Önder Apo'nun bu kadar ilkeli olmasının bu kadar çaba göstermesinin, yanlışlıklara karşı bu kadar büyük mücadele vermesinin değerlere büyük sahiplenmesini bir nedeni de şehitlerin yarattığı değerlere toz kondurmaktır. Onlar değer yaratmışsa, onlar bir şey yaratmışsa onlara sahiplenektir. Onun için Önder Apo değerlerin, büyük sahiplerinişiydi. Değerlere en küçük bir olumsuza da büyük öfke duyardı. Kıyamet koparırdı. Onlar şehitlerin yarattığı değerlerdir derdi.
BİR ŞEHİT VERDİĞİMİZDE VERDİĞİMİZ CEVAP
Yani Hakilerin, Kemallerin, Hayrilerin, Mazlumların yarattığı değerler olduğu için Önder Apo bunları korurdu. Bunları sahiplenirdi. Bunların temsili olarak kendini görürdü. Bundan amaçlarını gerçekleştirecek kişi olarak görürdü. Onların yaşamlarını bir talimat olarak aldı Önder Apo. Arkadaşları şehit düştü. Bu bakımdan Haki şehit düşünce Önder Apo hemen parti kuruluşuna karar verdi. Artık dava oldu. Bu düşünceye kan girdi. Bu düşünce için canını verenler var. Ki daha bir devrimci, en büyük devrimci, tabii en büyük şehidimizdir. Önder Apo bunları söyledi bir şehit verdiğimizde, bir yoldaşımızı şehit verdiğimizde. Şimdi ne kadar yoldaşımız şehit: On binlerce yoldaşımız şehit.
O zaman PKKyi tanıyacağız. Bir yoldaşın şehadeti için Önder Apo bunu ortaya koyuyorsa, on binlerce yoldaşın şehadeti, on binlerce halkımızın şehadeti karşısında bir Apocu bir PKKli nasıl tavır takınır? Bunun çok iyi anlaşılması gerekiyor. Bu duygunun taşınması gerekiyor. Bu çok önemli duygudur. Bu çok kutsal bir duygudur. İşte PKK'deki yoldaşlık duygusunun bu kadar güçlü olmasının, gelişmesinin nedeni budur. Önder Apo yoldaşlığını ortaya koydu. Önder Apo yoldaşlarına yoldaştı. Önder Apo ne diyordu? Doğru yoldaş, gerçek yoldaş yoldaşının alnını yıldızlara değdirendir, yoldaşlığı başarı kılandır. Doğru yoldaşlık, yoldaşını başarılı kılandır, yoldaşlarının özlemlerine sahiplenendir. Önderlik böyle yaklaştı. Mücadele böyle gelişti. Şimdi bütün şehitlerimizle bugün kahramanca. Zap'ta, Avaşin'de, Metina'da direniş gösteriliyor. İşte bu yoldaşlık duygusu o direnişleri ortaya çıkarıyor. Bu yönüyle bu gerçekten yoldaşlarımızı iyi anlamak gerekiyor.
HAKİ EYLEMCİ BİR MİLİTANDI
Haki tabii hem örgütçü hem eğitimci hem de bir militandı. Bir anımı anlatmak istiyorum. 77 Newroz'u, şehit düşmeden bir kaç ay önce. Biz Antep'de ilk büyük Newroz'u gerçekleştirdi. Kemal de oradaydı o zaman. Haki de oradaydı. Her taraftan lastikler topladık. Antep'in en yüksek yerlerine lastikler yığdık. Ne yapacağız? İlk önce Antep'te Bankalar Caddesi vardı. İki üç grup örgütlendi. Bütün bankalar bombalanacak. Üç gruptu, iki grup bankaların camlarını kırıyor, bombaları atıyorlar. Eeee iki grup. Bankalar birbirine çok yakındı, iki gurup bankaların camlarını kırıyor, bombalar atıyorlar. Bir grup bankanın camını kıramıyor. Haki geliyor öyle bir tekme, yumruk atıyor bankanın camını kırıyor bombayı atıyor.
Yani biraz şöyle: niye görevinizi yapmıyorsunuz? iki yerde patlama olmuş, siz hala yapmıyorsunuz diyor ve gidiyor bizzat kendisi tekmeleyerek camı kırıyor, bombayı atıyor. Zaten o Newroz Kürdistan tarihinde önemli bir Newroz'dur. Her tarafta ateş yakınca Antepliler demiş "Bu nedir? Antep yanıyor mu?"
Gerçekten Antep'in bütün tepelerinde ve kavşak noktalarında, noktalarında birden Newroz ateşleri yandı. Onda da Haki yoldaşın çok önemli bir örgütlemesi vardı.
BODRUM KATINDAKİ İKİ ODA
Şunu belirtebilirim tabii ilk Antep'te kaldığımız yer vardı. Nasıl zorluklar, sıkıntılar, çabayla bu mücadelenin geliştirdiğini anlamak lazım. Bu mücadele hiç yoktan geliştirildi. Sıfırdan geliştirildi. Silah da yoktu, para da yoktu, ilişki de yoktu. Hiçbir şey yoktu. Ve dedik ya Antep'e geldik işte yol parasıyla geldik, ayağımızı bastık. Kaldığımız yer nasıl bir yerdi, ilk kaldığımız yer. Daha doğrusu insanların kalamayacağı bir yer. Bir apartmana bodrum yapmışlardı. Pazarcıklılar'dı. Bir Pazarcıklı bir bodrum yapmış. Bodrum nasıl? Şöyle bir kapısı var giriyorsun. Tünel gibi içeride iki tane oda gibi yer yapmış, iki tane küçük oda gibi yeri yapmış ama pencereleri yok. Sadece bir kapı var. Hava gelen yer kapıdır. Bir de kapının üstünde küçük pencere. Biz orada kalıyorduk. İlk kaldığımız yer. Bina rutubetli. Sabah kalkıyorduk kalktığımızda yorganlar, battaniyeler, elbiseler her şeyimiz nemli su gibi oluyordu. Nemli, rutubetli. İnsan çürür orada. Bir kaç ay orada kaldık. Kaldık. Sonradan hatırlıyorum yine orayı bırakmadık, orada bir kişi kaldı, başka bir ev tuttuk. Ve yukarıda Hoşgör denilen bir yerde böyle bir ev tuttuk işte. Daha önce belirttiğim arkadaşlarıyla birlikte o evde kaldık. Ama ilk kaldığımız, ilk gittiğimiz yer böyle kalamayacak bir yerdi. Para mara yoktu. Arkadaşlar gidip inşaatlarda çalışıyorlardı. Para getiriyorlardı, bir de Antep'te ilk sauna açılmıştı, o saunada arkadaşlar gidip çalışıyorlardı. Bu saunada ne yapıyorlardı? Orada çalışıyorlardı. Zenginler zaten gidiyordu. Antep'in zenginleri yeni yapılmıştı. Onlara çay götürüyorlardı. Hepsi zengin. Kim yapıyor kim götürüyor? Sosyalistiz, yoksulların mücadelesini veriyoruz. Arkadaşlar çalışıyordu. Bir ay bir arkadaş çalışıyordu diyordu. Benim işte işim var, benim tanıdığım var, iyidir o gelsin çalışsın diyordu böyle ayda bir değiştirerek çalışılıyordu. Maaş yok, bahşiş var. Bahşişi ne verirse. Hatırlıyorum bir de arkadaş bu zenginler oluyor ya onların sigaralarını çalıp getiriyorlardı. Yani o tür şeyleri de yapıyorlardı. İmkan yoktu. Ne imkan yaratıyorsan sen yaratıyordun. İlişkiyi sen bulacaksın, parayı sen bulacaksın, silahı, imkanı sen bulacaksın. Ve kısa sürede Antep'te Haki'nin öncülüğünde, diğer arkadaşlar da vardı. Kemal'le Cuma arkadaşlar da önceden gelmişlerdi. Daha biz gitmeden önce, Haki de Antep'e gitmeden önce onlar Antep'de çalışmışlardı. Kısa sürede orada işçiler örgütlendi, memurlar örgütlendi öğretmenler örgütlendi, öğrenciler örgütlendi. Ve kısa sürede Antep'in en etkili örgüt haline geldik. İlk gittiğimizde dalga geçiyorlardı. Diyorlardı "Antep de Kürdistan'mış, Kürdistan'ı kuracaklarmış." Öyle alay ediyorlardı, ediyorlarmış yani. Tabi ilk önce sayı az ya böyle dalga geçenler bir yıl geçmeden Antep'in en etkili örgütü olduk. Hem gençler içinde hem işçiler içinde en etkili örgüt olduk. Faşistlere karşı en etkili mücadeleyi Apocular verdi. İşte bu tabii Haki'nin kişiliğinin, duruşunun, yaklaşımının etkisi ile bunlar gerçekleşti.
HAREKETİN İLK KADROLARININ ÖZELLİKLERİ
Gerçekten dedim ya Haki, Önder Apo'nun deyimiyle bozulmamış Karadeniz çocuklarıydı. Apocu grubun ilk kadroları da böyleydi. Çoğu köylü çocuklarıydı. Bir köyle ilişkisi olanlardı. Toplumsallığı bozulmamış, dağılmamış çevreden geldiler. Hepimizin hemen hemen özellikleri böyleydi. Şehre gitmiş olanlar da köyden kopmamıştı. Böyle bir yerdi. Tabi şu da önemli. Bir mücadeleye başlıyorsun. Bir mücadeleye katılmak, bir örgüte katılmak ayrıdır, bir örgütün mücadeleyi sıfırdan başlatmak ayrıdır. Hele bu Kürdistan ise daha farklıdır. Çünkü her şeyi sen yaratacaksın. İşte ilk grubun ilk kadrolarının özelliği hiçbir şey beklemeden, imkan olsun bize şu verilsin, bu verilsin demeden, emekle, çabayla, fedakarlıkla bu mücadeleyi geliştirmişlerdir. Bir de nasıl olacak? Küçük bu grup yenidir. Beş kişisin, peki nasıl örgüt olacaksın? Dayanışma içinde olacaksın, Güçlü yoldaşlık içinde olacaksın ki omuz omuza vereceksin ki bu mücadeleyi geliştiresin. Yeni başlıyorsun 3-5 kişisin. Nasıl olacak? Ancak büyük bir bağlanmayla, büyük bir da dayanışmayla, karşılıklı büyük sevgi, saygıyla örnek bir yoldaşlıkla bu mücadele geliştirilebilir. Hem de Kürdistan söz konusuysa, Kürt halkının özgürlük mücadelesini geliştirmekse. Başka türlü olamaz.
YOLDAŞLIK İLİŞKİLERİ GRUBUN GELECEĞİNİ BELİRLEDİ
Önder Apo'nun dediği gibi Kürdistan sözcüğünü kullanmak bile büyük tehlikedir. Önderlik diyor ya Kürdistan sömürgedir sözünü ben fısıldayarak söylüyordum. Böyle bir Kürdistan gerçeği var. Böyle bir düşman gerçeği vardı. 1960'larda, 70'lerde hala vardı. Şimdi sanıyorum kaldırmışlar. Bu gözlerimle görmüşüm. Ankara Emniyetine defalarca düştüğümüz için biz biliyoruz. Ankara'da iken bu sürekli polisler yurtları basardı. Okullar bakarlardı mitinglerde olurdu, tutuklar götürürlerdi. 2,3 ya da 4 gün tutarlardı, sonra bırakırlardı. O zaman öyle çok uzun süre tutmazlardı öyle. Ankara Emniyetinde şu yazılı yazılıdır yazılı idi. Sadece Ankara Emniyeti de değil, İstanbul Emniyeti'nde de bu yazılıydı."Her şeye tahammül edebiliriz, ne kadar kötü şey varsa her şeye tahammül edebiliriz ama Vatan'ın bölünmesine asla" biçiminde dövizler vardı. Ya uyuşturucu da yapabilirsin, hırsızlıkta yapabilirsin. Adam da öldürebilirsin. Fuhuş da yaptırabilirsin. Her şeyi yapabilirsin. Yani o döviz şunu diyordu: Her şeyi yapabilirsin. Buna tahammül edilebilir. Ama bölücülüğe asla diyordu. İşte böyle bir yerde Kürt halkının özgürlük mücadelesine girişen, bunun iddiasında olan kadrolar nasıl olacaktır? Tabii ki büyük bir dayanışma içinde olacaktır. Yoldaşlık içinde olacaktır. Omuz omuza vereceklerdir. Birbirine saygı duyacaklardır. Birbirini güçlendireceklerdir. Birbirini dinleyeceklerdir. Fedakarlık yapacaklardır. Yaşamlarını ortaya koyacaklardır. Başka türlü zaten gelişemez. Hem de diğer herhangi bir örgüt değil PKK gibi bir örgüt.
Ben Ankara'dan biliyorum. Ben önceden THKO sempatizanıydım. Ayrıca Apocu olmadan önce de Kürt sorunuyla, Kürdistan'dan söz eden kişilerle, gruplarla ilişkim vardı. Kürt arkadaşlarım vardı, böyle Kürt sorununa duyarlı olan Rizgari ve DDKD'ye yakın, Apocular dışındaki diğer gruplarla da ilişkim vardı. Ben aktif bir kişiydim. Hemen hemen herkese her çevreyle ilişkim vardı. Ben Apocu oldum, o zaten o Kürt gruplarla hepsiyle ilişkim koptu. Hatta şunu söylüyorlardı işte 10-15 kişi çıkmış Apocular Kürdistan'ı kuracaklarmış diye dalga geçiyorlardı. Kendi içlerinde alay ediyorlardı. Çünkü kendilerini grup olmuş, çevreleri geniş, ilişkileri geniş. Bu grup daha yeni. Daha küçük bir grup. Görünürde Ankara'da 10-15 kişi.
Hiç kimse, hiçbir örgüt, grup Apocu grubun böyle gelişeceğini tahmin etmiyordu. Devlet de tatmin etmiyordu. Peki onu geliştiren ne? İşte bu ilk oluşumundaki katılan arkadaşların, yoldaşların özellikleri. Bu grubu geliştirdi. Kısa sürede büyüttü. Önder Apo'nun verdiği tarz, üslup, yöntem, ilişki, söylem, ciddiyet, çaba, emek bu hareketi geliştirdi. Bu bakımdan hareketin ilk kadrolarının özelliğini o kuruluştaki koşullar belirledi. Ya ayakta kalacaktı ya mücadele gelişecekti ya da tasfiye olacaktı. Gelişmesi için ne gerekiyordu? Bu özellikler gerekiyordu. Sadece bu özellikler bu grubu geliştirebilir, bu grubu büyütebilirdi, mücadele eder hale getirebilirdi. Onun için Önder Apo daha ilk günlerde şunu söyledi: Bu devrim zordur dedi. Kolay değildir dedi. Yani ilk arkadaşlarına, ilişkide olduğu herkese bu dönemin zorluklarını anlattı. Bu işe böyle gireceksiniz. Buna göre kendini şekillendireceksiniz. Zorluklara katlanan kadro, zorluklara katlanan örgüt, zorluklar içinde gelişme yapacak, örgüt kuracak, kadro olacaksınız dedi. Önder Apo bunu söyledi. Ve şunu da söyledi toplum açsından da böyle hazır bir toplum yok. Yani Kürt gerçeğinin de mücadeleyi geliştirmede kolay olmadığını, zor olduğunu belirtmek için şunu söyledi: "Kendisine ihanet etmemiş tek bir Kürt kalmamıştır" dedi. Yani böyle bir Kürt gerçeğini örgütleyeceksiniz. Böyle bir Kürt gerçeğiyle mücadele edeceksiniz dedi. Şunu bile söyledi Kürdistan'da tam insan yoktur dedi. Hepimiz tam değiliz dedi. Yarımız, eksiğiz. Bu soykırımcı sömürgecilik, özel savaş, sadece Kürt toplumunu değil, Kürt bireyini de kendi gerçeğinden uzaklaştırmıştır. Evet, Kürt toplumsallığı vardı. Kürdistan'da hala toplumsallık dağılmamıştı ama. Öyle bir soykırımcı sömürgecilik uygulanıyordu ki Kürt kendisinden kaçıyordu. Kendi gerçeğinden uzaklaşıyordu. Ben bunu kendi yaşadığım bölgeden biliyorum. Kürtlükten uzaklaşma vardı. Zaten bizim yaşadığımız bölge bir nevi soykırımcı sömürgeciliğin ilk başta hedeflediği alandır.
ÖNDER APO ÖLÇÜYÜ BAŞTAN YÜKSEK TUTTU
Şark Islahat Planıyla özelikle Fırat'ın batısını tümden Kürtlükten çıkarma planı var. İşte böyle bir toplumu ayağa kaldırmak açısından tabi ki öncülerin, kadroların hem toplum gerçeğini bilmeleri, hem kendi gerçeğini bilmeleri hem de bu mücadeleyi nasıl geliştirmesi gerektiğini bilmeleri gerekiyordu. Önder Apo bunu anlattı. Nasıl kadro olacaksınız? Nasıl kişilik olacaksınız? Bu mücadele her hangi bir kişilikle yürümez dedi. Başta bunu koydu. Yeni ölçüleri yüksek tuttu. Önder Apo'nun ölçüleri o zaman da yüksekti. Önder Apo daha baştan ölçüyü yüksek tuttu. Fedakar olacaksın, ciddi olacaksın, emektar olacaksın, tarzın olacak, tempolu olacak, üslubun olacak. Her şeyini bu mücadele vereceksin. Onun için bu hareketin ilk kadroları, ailesiyle de ilişkisini kopardı, düzenle de ilişkisini kopardı, okulla da ilişkisini kopardı. Bu çok önemli. Ben hep kendi katılım anlatırken yani ilk ilişkilenmemde Apocu grubun söylediklerini doğru buluyordum. Fakat işte ailenin de tek erkek çocuğuyum. Bir de okuyorum üniversite. Ailemde beklenti var. Ama Türk solunda kalsam hem okulum bitiririm, hem gelecek farklı hayallerim olabilir. Fakat şunu görüyordum Apocularda, arkadaşlarda. Apocu olursan okul da gitti, aileyle de artık o ilişkileri sürdüremezsin. Düzenle bağını tümden koparacaksın. Bunları gördüğüm için bu bir karar gerekiyor. Ciddiyet gerekiyor. Onun için işte ilk katılımda böyle bir iki ay uzak durdum. Arkadaşlar çok ısrar ettiler, ben hep bahane aradım. Niye Önderlikle görüşürsem yok diyemeyeceğim. Ama evet demeye de hazır değilim. Çünkü Apocuların ölçüleri çok farklı. Bütün yaşamını Kürt ve Kürdistan için vereceksin. Kendin için yaşam olmayacak. Böyle bir gruptu. Yani kutsal bir mücadele içine giren gruptu. Kutsal mücadele içine girenler, kutsal mücadele yürütenler, büyük mücadele yürütenler böyle olur. Her şeyini bu davaya adayacaksın. Başka bir dünyan olmayacak. Apocuların özelliği böyleydi. Onun için bize eleştiriyorlardı, bunlar bırakmıyor ki gençler okulunu okusun, bunlar bırakmıyor ki işte bilmem kendilerine yuva kursunlar, düzen kursunlar. Bunlar bırakmıyor ki gençler aileleriyle bir olsun. Bunlar bırakmıyor ki okullarını bitirsinler. Bunlar bırakmıyorlar ki memur olsunlar, okulu bıraktıyorlar, işçi işini bırakıyor, ailesini bıraktırıyorlar diye eleştiriyorlardı. Yani bu grubun olumlu özelliklerini öveceklerine eleştiriyorlardı. Halbuki soykırım altında olan bir halk var, yok edilmek istenen bir halk var. Yok edilmek istenen bir halkı var etmek için böyle bir yaşamı tercih edenleri öveceklerine, takdir edeceklerine işte bu yönlü eleştiri yapılıyordu Apoculara. Ama bu eleştiri yapanların, böyle diyenlerin hiç birisi kalmadı. Hiçbirisi örgüt olamadı, ayakta kalamadı ama her şeyini Kürdistan için, Kürt halkı için, özgürlük için, demokrasi için, sosyalizm için ortaya koyan Apocular, 50 yıldır mücadeleyi büyüte büyüte; geliştire geliştire bugünlere geldi. Bugün sadece Ortadoğu'nun değil Dünyanın en büyük örgütü haline geldi. Bu mücadelenin bu noktaya gelmesinde başta Haki Karaer, Kemal Pir, Hayri Durmuş, Mazlum Doğan, bunlar bizim ilk öncü kadrolarımızdır? Bunlar başta olmak üzere tüm şehitlerimizdir? Haki'yi anlattım. Zindanda Kemal nasıl büyük direniş gösterdi? İşte bu ilk Apocuların özelliğinden dolayıdır. Hayri niye o duruşu gösterdi? Mazlum niye o duruşu gösterdi? Aki̇f, Ali, Ferhat o duruşu niye gösterdi? Bunlar işte o ilk öncü kadrolardı. İlk grubun bu özelliklerini taşıyan militanlardı, kadrolardı.
PKK’Yİ ANLAMAK, HAKİ’Yİ, HAYRİ’Yİ, MAZLUM’U, KEMAL’İ ANLAMAKTIR
Ve işte bu ilk kadroları tanımak açısından, PKK'yi kuran, ilk Apocu grubu oluşturan kadrolar nasıldı? Bu Apoculuk nasıl bir şeydi? Bunu anlamak için kimi anlayacağız? Haki'yi anlayacağız, Kemal'i anlayacağız. Hayri'yi anlayacağız, Mazlum'u anlayacağız, Ferhat'ı anlayacağız. Bunları anladığımız zaman o zaman bu Apocular nasıl bir gruptu, nasıl bir örgüttü? Niye diğer örgütler başarılı olamadı da Apocular başarılı oldu, mücadeleyi bu noktaya getirdi, o zaman anlarız. Mücadelenin bu noktaya gelmesi de tabi ki ideolojik doğruların önemi var, teorik doğruların önemi, politikaların önemi var. Ama doğru ideoloji, doğru politika ancak ona uygun, onu gerçekleştirecek kişiliklerle olur. Yoksa sadece doğruları söylemek yetmez. Bir de doğruları pratikleştirecek, doğruları yaşamsallaştıracak, ve bu temelde de yeni bir dünya, yeni bir yaşam yaratabilecek tabi ki kadrolara, öncülere ihtiyaç vardır. Ve bu açıdan PKK gerçeğini anlarken, PKK'nin bu 44'üncü yıl dönümünde PKK bugünlere nasıl geldi derken, ilk büyük şehidimiz olan Haki Karer gerçeğini çok iyi bilmemiz gerekiyor. Partinin kuruluş gerekçesi olan bir şehidimizdir. Hatta Önder Apo şunu söylüyordu: Haki şehit düşmeseydi bu hareketin doğrultusu, yönü nasıl olurdu bilemem. Yani Haki'nin şahadetinin bu guruba, Apocu gruba yön verdiğini, doğrultu verdiğini söylüyor. Çünkü Haki'nin şehadeti ile birlikte hem bu düşünce bir dava haline geldi, bu düşünce için canını verenler ortaya çıktı. Bir de Haki'nin şehadeti ciddiyeti arttırdı. Önder Apo başından beri ciddiydi, duruşu her şeyle, tarzıyla, yöntemiyle, üslubuyla, ilişkileriyle, söylemiyle, yaşamıyla ciddiydi. Böyle bir davayı yürütecek bir kişilikti. Komple bir kişilikti. Ama Haki'nin şehadeti. Hem Önder Apo açısından hem de bütün Apocu kadrolar, ilk kadrolar açısından yeni bir durum ortaya çıkardı. Sorumluluğu artırdı. Çünkü böyle büyük değerli yoldaşın, güzel yoldaşımız şehit düşmüştü. Bu çok anlamlı bir olaydır. Haki gibi birinin şehadeti büyük etkiliyor. Artık yaşama farklı bakıyorsun. Bu yoldaşın şehit düştü. Öyle bir yoldaş ki onun özlemlerine, onun davasına sahip çıkmazsanız, insan olmaktan çıkarsınız. Onu hissedersin. İşte ilk Apocular, ilk kadrolar. Haki'nin şehadetiyle bunu hissetti. Artık ona karşı sorumluluğunu yerine getirerek bu mücadelenin gelişmesi gerekir dedi. Önder Apo da "Artık partinin kurulması gerekir" dedi. Partinin kuruluşuna girmek demek, köprüleri zaten atmıştı Apocu grup, tümden köprüleri atıp tamamen mücadeleye kilitlenmek demekti. Haki'nin şehadetiyle bu gerçekleşti. Evet bu bu parti Haki'nin partisidir. Haki'nin şehadetinin oluşturduğu partidir. Zaten bu nedenle Önderlik PKK "Şehitler Partisi" dedi. Evet bugün on binlerce şehidi var ama daha ilk günde PKK şehit partisidir, şehitler partisidir. Haki'nin anısına kurulmuştur. Evet, bir özgürlük davası, Kürt Kürdistan davası vardı. Ama bu düşünceyi böyle hızlı biçimde partileşmeye götüren, ama böyle ciddi bir parti, gerçekten bir özgürlük partisi, demokrasi partisi haline gelmesini sağlayan, güçlü bir maya ile bu partiyi bu özelliğe getiren de Haki'nin kişiliğidir.
Bu bakımdan partinin kuruluşunun 44'üncü yıl dönümünde Haki yoldaşı, işte Kemal yoldaşı, Hayri'yi Mazlum'u, bu ilk grubu oluşturan şehitlerimizi ve tüm şehitlerimizi bir daha minnetle, saygıyla anıyor, onların özlemlerini mutlaka gerçekleştireceğimiz sözünü bir daha veriyorum. Biji Serok Apo. Bijî PKK, Bijî PAJK, Yaşasın Özgürlük Mücadelemiz!
KAYNAK: ANF
YORUM GÖNDER