ZAFER MUTLAKA BİZİM OLACAK
Kürdistan’daki kadın ve gençlerin Newroz direniş süreciyle birlikte mücadeleyi kesintisiz biçimde sürdüreceğini ve serhildanlara öncü olmanın görev ve sorumluluklarını yerine getireceğini belirten PKK, “Zafer mutlaka bizim olacaktır” dedi.
PKK Merkez Komitesi, bu yılki Newroz’un daha da anlam kazandığını belirterek, şunun altını çizdi: “Hem depremin yaralarını sarmak hem de seçimlerde faşist AKP-MHP rejimine büyük kaybettirmek için seferberlik ruhuyla çalışmak esastır.”
PKK Merkez Komitesi, Newroz Bayramı vesilesiyle yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamanın tamamı şöyle: “Newroz’un tarihsel olarak 2635. yılını, Önder Apo’nun 1973’te başlattığı özgürlük yürüyüşünün 51. yılını büyük bir coşku ve direnişle karşılamaktayız. Öncelikle Önder Apo’nun şahsında halkımızın, direnen tüm halkların ve dostlarımızın özgürlük bayramı Newroz’u kutluyoruz. Mazlum Doğan yoldaşın şahsında Zekiye, Rahşan, Ronahî, Bêrîvan, Sema, Sara, Rûken, Evîn Goyî, Yaşar Botan, Raperîn Amed; Zap, Metîna, Avaşîn, Xakurkê şehitlerini ve tüm devrim şehitlerini saygı ve minnetle anıyor, anılarını mutlak zaferle taçlandıracağımızın sözünü veriyoruz. Halkımızın ve direnişçi tüm güçlerin 2023’te demokrasi ve özgürlük mücadelesini, Newroz direniş ruhuyla daha da yükselterek mutlak zaferle taçlandıracağına inanıyoruz. Newroz’la birlikte aynı zamanda halkımızın Ulusal Kahramanlık Haftası’nı da kutlamaktayız. Ulusal kahramanlarımız Mazlum Doğan ve Mahsum Korkmaz yoldaşın şahsında tüm direniş şehitlerini bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz.
DİRENİŞİN VE ÖZGÜRLÜĞÜN BAYRAMI
Newroz; zulme ve zorbalığa başkaldıran, direnen ve kutlayan tüm halklar için yeni gün, yeniden doğuş, yeni bir başlangıç, birlik, direniş ve özgürlük bayramı olmaktadır. Direnişin ve özgürlüğün sembolü olan Newroz, binlerce yıldır Kürt, Arap, Türk, Fars ve diğer halklar tarafından kutlana gelmiştir. Sömürgeci-soykırımcı faşist Türk devleti, her ne kadar Newroz’un direnişçi ruhunu karartmak, özünü boşaltıp anlamını çarpıtmak için büyük bir çaba ve gayret göstermişse de bunda tam başarılı olamamıştır. Şu da bir gerçektir ki; Newroz, ilk kez PKK ile anlamına ve özüne uygun bir direniş ve başkaldırı günü olarak kutlanmıştır. Önder Apo’nun bundan tam 51 yıl önce PKK’nin ilk çekirdek grubu olan Apocu grubu Ankara’nın Çubuk Barajı’nda, Newroz gününde toplaması PKK ile Newroz direnişi diyalektiğini ortaya koymaktadır. PKK bu anlamda, aynı zamanda bir Newroz Partisi olmaktadır. Mazlum Doğan yoldaşın Amed’deki zindanda üç kibrit çöpüyle Newroz ateşini yakmış olması, PKK’nin ne kadar Newrozlaştığını, aynı şekilde Newroz’un da PKK’de ne kadar anlam bulduğunu ifade etmektedir. Ardından Zekiye, Rahşan, Bêrîvan ve Ronahîlerin yükselttikçe parlayan Newroz ateşinin, 90’lı yıllarda Kurdistan’da nasıl görkemli halk serhildanlarıyla bütünleştiği bilinmektedir.
İMRALI’DA VERİLEN TARİHSEL DİRENİŞ
Yeni bir Newroz’u kutlarken Önder Apo’nun halen İmralı’da rehine olarak tutulması halkımız ve Hareketimiz için en büyük sorgulama, hesaplaşma, aynı zamanda en büyük başkaldırı ve mutlak zafere ulaşmanın gerekçesi olmaktadır. Önder Apo, bugün İmralı’da tam bir rehine konumundadır. Üzerinde ağır bir tecrit uygulanmaktadır. Soykırımın merkezi şimdi İmralı’dır. Sadece bu durum bile Önder Apo’nun bugün İmralı’da nasıl büyük ve tarihsel bir direniş içinde olduğunu açıkça göstermektedir. Önder Apo, üzerindeki ağır tecrit ve her türlü baskı karşısında direnişini taviz vermeden ısrarla sürdürmektedir. Önder Apo, gösterdiği direnişle AKP-MHP faşist devletinin halkımızın iradesini kırma ve Hareketimizi tasfiye etme politikalarını boşa çıkarmıştır. İmralı üzerindeki özel savaş ve soykırım politikalarını derinliğine görüp anlamadıkça Önder Apo’nun bütün bunlara karşı nasıl büyük ve anlamlı bir direniş ve tutum içinde olduğunu anlamak mümkün değildir. Özetle demek gerekir ki, sömürgeci-soykırımcı faşist Türk devleti son 8 yıllık amansız savaşta amacına ulaşmamışsa bunda Önder Apo’nun gösterdiği direniş ve tutum kesin belirleyici olmuştur.
20 YILLIK SALTANATI ÇÖKMEK ÜZERE
Sömürgeci-soykırımcı AKP-MHP faşizmi, NATO’nun gücünü de arkasına alarak seferber edebileceği ne varsa, tüm imkanlarını harekete geçirip halkımıza ve Hareketimize karşı son 8 yılda eşi benzeri görülmeyen düzeyde bir saldırı başlatmıştır. Amaçları TC’nin kuruluşunun ve Lozan Antlaşması’nın 100. yılında son isyan dedikleri Özgürlük Hareketimizi kesin olarak tasfiye etmek olmuştur. Bunun için hiçbir savaş ahlakı, hukuk ve insani ölçü tanımadan taktik nükleer bomba ve kimyasal silahların kullanılması da dahil her şeyi mübah görmüştür. Faşist rejim, özgürlük gerillasına karşı her gün savaş suçları işlerken, legal demokratik siyaset ve halkımızın üzerinde ise tam bir karabasan gibi çökmek istemiş, direnen herkesi ve tüm güçleri her türlü baskı ve zor yöntemiyle susturmaya, sindirmeye, bertaraf etmeye çalışmıştır. AKP-MHP faşizminin tüm hışmıyla ahlaksız ve kuralsız biçimde yürüttüğü bu savaşa karşı Kurdistan’ın genç kadınları ve oğulları, Kurdistan’ın dağlarında destanlar yaratırken halkımız onurundan, kimliğinden ve özgürlüğünden taviz vermeden direnmiştir. Kuşkusuz bu süreçte büyük bedeller verdiğimiz bir gerçekliktir. Ancak sömürgeci-soykırımcı faşist AKP-MHP devletinin gösterdiğimiz direniş ve verdiğimiz bedeller sonucunda 20 yıllık saltanatının artık kesin olarak çökmek üzere olduğu da bir olgudur. AKP-MHP faşist rejimi, dış dayanaklarını artık yitirmiştir. İçeride her alanda ve her düzeyde çok derin bir bunalım ve açmaz içerisindedir. Bunda başta Önder Apo’nun gösterdiği tarihi direniş olmak üzere 8 yıldır amansız biçimde verdiğimiz mücadelenin belirleyici olduğu kesindir.
EMEK VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI SEÇİMLERDE KİLİT ROL OYNUYOR
Türkiye şimdi seçim sürecine girmiştir. 14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimler, sonuçları itibarıyla Türkiye ve Kurdistan’da bir dönemin sonu, yeni bir dönemin başlangıcı niteliğinde olacaktır. AKP-MHP faşizmi, seçimde yenilmemek ve kaybetmemek için kesin olarak her türlü hile, entrika ve baskı yöntemlerine başvuracaktır. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar kaçınılmaz sonuçtan kurtulması mümkün değildir. Emek ve Özgürlük İttifakı, tüm devrimci-yurtsever ilerici güçlerin, faşizme karşı olan herkesin bu süreçte, seçimler karşısında oynayacağı rol görev ve sorumluluklarını tam olarak yerine getirmesi elbette sonucu belirleyecektir. Demek ki içinde geçtiğimiz sürecin en önemli gelişmelerden birisi de seçimler olmaktadır.
Bir de 6 Şubat tarihinde Türkiye ve Kurdistan’da 11 ilde gerçekleşen depremle on binleri aşan sayıda insan yaşamını yitirmiş, birçok yerleşim alanları yerle bir olmuştur. Halkımızın deprem yıkımı karşısında özellikle kadın öncülüğünde gösterdiği büyük dayanışma ve yardımlaşma örneği çok değerli olmuştur. Kurdistan’da kadın şahsında toplumsallığın halen ne kadar güçlü olduğu halkımızın deprem karşısında gösterdiği birlik ve dayanışma ruhunda bir kez daha görülmüştür. Depremin üzerimize yarattığı burukluk ve acı elbette büyüktür ama biz halk olarak acılarımızı hesap sorma ve sorgulama bilincimizi geliştirmenin gerekçesini yapmasını bilen bir halkız. Her gün artan ve biriken öfkemizi de elbette daha büyük serhildan ve daha büyük direnişlere dönüştüreceğiz. Büyük depremin ardından karşıladığımız 2023 Newroz’u bu nedenle daha başka bir Newroz olmaktadır.
TARİHSEL GÜNLER YAŞIYORUZ
O halde hem depremin yaralarını sarmak için hem de seçimlerde faşist AKP-MHP rejimine büyük kaybettirmek için seferberlik ruhuyla çalışmak esastır. Bu anlamda sömürgeci-soykırımcı TC’nin kuruluşunun ve Lozan Antlaşması’nın 100. yılında bu seçimlerle çok önemli gelişmelerin yaşanabileceğini bilerek yüklenmek gerekmektedir. Sonuçta yenilen ve kaybeden AKP-MHP faşizmi demek sömürgeci-soykırımcı TC devletinde bir zihniyet kırılmasının yaşanması demektir. Bunun sonuçlarının hem Türkiye ve Kurdistan’da hem de özellikle Ortadoğu’daki gelişmeler üzerinde büyük olacağı açıktır. Demek ki gerçekten tarihsel günler yaşamaktayız. Her günü ve her anı çok iyi örgütleyerek, çok çalışmak ve mutlaka başarmak durumundayız. Zira zaman hiç kimseye karşı cömert değildir. Hangi zamana nelerin sığdırılacağı kesinlikle örgütlenme, hedefe tam olarak odaklanma ve başarı düzeyimize bağlıdır.
NEWROZ RUHUYLA TOPYEKUN DİRENİŞ
Tarihte başarı ve zafer için bazen öyle imkanlar ve fırsatlar olmuştur ki bir tek Allah’ın ‘yürü ya kulum’ demediği kalmıştır. Şimdi içinden yaşadığımız zaman tam da böyle bir zamandır. Doğaldır ki bu sürecin kazanımları da, kayıpları da, tehlikeleri ve fırsatları da büyük olacaktır. Önder Apo’nun çizgisinde Newroz ruhuyla sürece yüklenip doğru devrimci temelde topyekun bir direnişle karşılık verildiğinde bugüne kadar kaybedilen ne varsa hepsinin yeniden hem de daha görkemli ve daha muhteşem biçimde kazanılacağı kesindir.
NEWROZ ALANLARINA AKIN ÇAĞRISI
21. yüzyıl devrimlerinin kadın devrimi olacağı inancı ve kararlığıyla muhteşem kutlanan Dünya Kadınlar Günü 8 Mart, Newroz’u görkemli ve kararlı kutlamanın startı olmuştur. “Her der Newroz, her dem Azadî” şiarıyla Kurdistan’ın dört parçasında, dağlarında, halkımızın olduğu her yerde ve Avrupa’da kutlanacak olan Newroz, mutlaka Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü hedeflemelidir. Bakurê Kurdistan’da, Amed’de 21 Mart’ta merkezi kutlanacak olan Newroz’a halkımızın büyük bir katılım göstereceğine inanıyoruz. Newroz ateşini Amed Newroz meydanında milyonlar yakacak, tek yürek, tek irade, tek ses milyonlar Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü haykıracaktır. Newroz mutlaka İstanbul’da, tüm metropol şehirlerinde, Kurdistan’da ve Avrupa’da yüz binlerin ve milyonların katılımıyla güçlü kutlanacaktır. Milyonlar, Önder Apo’nun özgürlüğünü haykıracak “Her der Newroz, Her dem Azadî” şiarıyla Newroz ateşini daha da yükseltecektir. Kürdistan kadını ve gençlerinin Newroz direniş süreciyle birlikte mücadeleyi kesintisiz biçimde sürdürerek her düzeyde direnişe ve serhildanlara öncü olmanın görev ve sorumluluklarını başarıyla yerine getirerek 2023 yılını tam bir zafer yılı yapacaklardır. Bu temelde Önder Apo’nun şahsında tüm yoldaşların, halkımızın ve dostlarımızın Newroz’unu bir kez daha kutluyor, zafer mutlak bizim olacaktır diyoruz.”
KAYNAK: ANHA
YORUM GÖNDER