HERKESİ HAMLEYE KATILMAYA DAVET EDİYORUZ!
KJK Koordinasyonu Üyesi Besê Erzincan, “Bu yılı ‘jin-jiyan-azadî ile kadın devrimine yürüyoruz’ hamlesi ile karşılıyoruz. Hamlemiz çerçevesinde yürüteceğimiz özgürlük çalışmalarına herkesi davet ediyoruz” dedi.
KJK Koordinasyonu Üyesi Besê Erzincan, ‘jin-jiyan-azadî ile kadın devrimine doğru’ hamlesini büyütmeye çağırdı. Erzincan, “Kadınlar Erdoğan’ın seçilmesini engellemeli, siyasetin gidişatına müdahil olmalı” dedi.
KJK Koordinasyonu Üyesi Besê Erzincan, ANF’nin sorularını yanıtladı…
‘Jin, jiyan, Azadî ile kadın devrimine yürüyoruz’ hamlesini kadın hareketler nasıl ele almalı?
8 Mart 2023 Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü 2022 kadın özgürlük şehitlerimizin anısına ‘Jin, jiyan, azadî ile kadın devrimine yürüyoruz’ sloganı temelinde başlattığımız yeni bir özgürlük hamlesi ile karşılıyoruz. Rojava kadın devrimimiz, Zap ve Avaşin de kadın gerillalarımızın direnişte ulaştıkları olağanüstü düzey, kadın demokratik konfederalizmini geliştirme ve inşa etme kararlarımız ve en son İran’da katledilen Jina Emini sonrası kadınların öncülüğünde gelişen ve toplumun bütününü Jin, jiyan, azadi sloganı temelinde kapsayan İran ayaklanmaları kadın özgürlük mücadelemizin öncülük düzeyini, iddiasını, toplumsallaşma ve evrenselleşme boyutunu çok açık ve net bir şekilde göstermiştir.
Dolayısıyla kadınlar açısından çok tarihi bir dönemde başlattığımız bu özgürleşme hamlesi ile Kürt kadınları olarak bizden beklenen kapsamlı öncülük görevlerimize cevap verme iddiası ve kararlılığı içindeyiz. Hamlemizi başta faşist TC devleti olmak üzere, egemen erkek sisteme karşı direnen tüm Kurdistanlı, Ortadoğulu kadınlarla birlikte geliştirme yaklaşımı içindeyiz. Bu bağlamda kadın özgürlük mücadelemizi toplumsallaştırma, yayma, yeni toplum inşasını gerçekleştirme, aynı zamanda bu dönemde gelişecek tüm toplumsal mücadelelere, kadın mücadelelerine katılıp büyütme insanlığın özgürlük mücadele ivmesini yükseltme hedefimiz vardır. Demokratik kadın konfederalizmi kurma hedefimizi de bu temelde adım adım geliştirme amacındayız.
Öncelikle 8 Mart 2023 Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesi ile başta Önderliğimizin, kadınların, zindan direnişçilerimizin, gazi yoldaşlarımızın, gerillalarımızın, şehit ailelerimizin, halklarımızın, insanlığın direniş ve özgürlük gününü kutluyorum. Bu etkinliklere katılan tüm kadınları, insanlarımızı sevgi ve saygı ile selamlıyorum.
8 Mart’lar ile başlayan ve her yıl giderek büyüyen yaşamın tüm anlarına yayılan kadın direnişlerimiz bugün ‘jin jiyan azadi’ sihirli sloganı temelinde sadece kadın haklarının kazanılması, kadınların eşit ve özgürce yaşamasının yollarını açmıyor. Aynı zamanda erkek egemen sistemin yarattığı tüm haksızlıklara, eşitsizliklere, adaletsizliklere, yaşamın bir bütün bozulmasına, tüketilmesine karşı çıkmaktadır. Kadınlara yönelik şiddetin kaldırılması, kadın cinayetlerinin önlenmesi, küçük yaşta evlendirmelerin ve çok eşliliğin sonlandırılması, kadınların farklılıklara dayalı eşit yurttaşlık haklarını kazanması, kadın yoksulluğuna karşı mücadele, kadınların kürtaj hakkı, ana emeğine saygı gösterilmesi, değer verilmesi, kadının ev içindeki emeğinin anlamlı ve değerli kılınması, özgür eş yaşamların geliştirilmesi, ailenin demokratikleştirilmesi, ekoloji temelli ekonomik yaşamın geliştirilmesi, çocukların özgür kişiliklerini yaratma temelde büyütülmesi gibi çok temel konularda kadın özgürlük hareketlerimiz alternatif projeler geliştirerek bu bağlamda yaşamın yeniden inşa edilmesine doğru, güzel iyiliklerle dolu yaşamın geliştirilmesinde rol ve misyonlarını oynamaktadırlar. Bu yönü ile kadın direnişleri tüm toplumsal direnişlerin öncüsü, haksızlıkların sesi, isyanı yeni dünyanın yaratılmasının ilham kaynağı haline gelmiştir. Kadın ayaklanmaları sömürüye, şiddete, savaşa, zor aygıtlarının kullanımına, köleliğe karşı çıkan tüm kesimlerin, erkeklerin de katıldığı ayaklanmalara dönüşmüş evrensel bir karakter almıştır.
Bu bağlamda kadın hareketimizin bu düzeye ulaşmasında büyük emekleri olan Sakine Cansız’lardan başlayan ve bugün de Raperin Amed, Evin Guyi, Aysel Doğan, Nagihan Akarsel, Delal Nurhak, Berivan Zilan, Peyman Bagok, Melsa Muş, Sara Tolhildan, Rûken Qamişlo, Jiyan Tolhildan, Zeynep Saruhan, Zinarin Amudê, Çiçek Haruni arkadaşlar şahsında devam eden dört parça Kurdistan şehitlerimizi saygı ve minnettarlıkla anıyoruz. Anılarına özgür bir toplum yaratma idealimizi ve sözümüzü yeniliyoruz.
Önder APO Kürt kadınları, Ortadoğu ve Dünya kadınları açısından farklı bir önderliktir. Bu farklılığını kadın çelişkisine stratejik bakış açısıyla yaklaşıp çözümlemesinden, kadın özgürlük çizgisi, felsefesi ve bunun somutlaşan yaşam duruşunu kendisinde temsil etmesinden almaktadır.
‘EN ÖNEMLİ PLANLAMAMIZ ÖNDERLİĞİMİZİN ÖZGÜRLÜĞÜ OLACAK’
Önderliğimiz demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigması ile evrensel bir önder olma niteliğini kazanmış durumdadır. İnsanlığın, kadınların önderliğidir. Bu yönü ile 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü dolayısı ile kadınların hakiki yoldaşı Önder Abdullah Öcalan yoldaşın 8 Mart’ını sevgi, saygı, bağlılık temelinde kutluyorum. Önderliğimiz jin ve jiyan kelimelerini özgürlük temelinde birleştirmiştir. Kadın hamlemizin en önemli planlaması önderliğimizin düşüncelerinin yayılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması temelindeki çalışmalar olacaktır. Önderliğimizin özgürleşmesi kadınların, halkların özgürleşmesidir. Bu temel de önderliğimizin fiziki özgürlüğünün kazanılması temelinde gerçekleşen çalışmalara ağırlık vereceğiz.
Türkiye ve İran zindanlarında bulunan özgürlük tutsaklarının tümünü saygı ile selamlıyor, 8 Mart’larını kutluyorum. Zindanlar bizim direniş geleneğimizin temel yapı taşını oluştururlar. Bu bağlamda faşizmin karanlık yüzlerini yaşayan bu yoldaşlarımızın tarihi direnişlerini selamlıyorum.
Bu yıl Kurdistan’da gerçekleşen deprem felaketi tüm halkımızı, kadınları derinden etkilemiştir. Dolayısıyla 8 Mart etkinliklerimiz de deprem bölgelerindeki halkımızı, kadınları destekleme, acıları paylaşma ve bu temelde deprem bölgelerindeki insanlarımızın yanında olma temelinde gerçekleşmiştir. Bir kez daha deprem bölgelerindeki halkımızın yanında olduğumuzu belirtmek istiyoruz. Yaşamını yitirenlere baş sağlığı, yaralanan insanlarımıza acil şifalar diliyoruz.
KADIN HAREKETLERİNİN GÖREVLERİ
Kadınlar nasıl bir pozisyon almalı?
‘Jin-jiyan-azadî ile kadın devrimine yürüyoruz’ hamlemizle Kürt kadın hareketlerimiz alan ve parçalarda çalışma yaparken stratejik rol ve misyonlarını, görevlerini çok yönlü ve yeterli biçimde temsil etmek durumundadırlar. Bu roller iş bölümleri dahilinde ciddi bir örgütlenme, kadın sisteminin oluşturulması, geliştirilmesi, birbirini tamamlayarak, bütünlüklü kılınması ile mümkün olabilir.
Kadınların yaşamış olduğu toplumsal sorunların aşılması ve yeni toplumun inşası Jineoloji temelli bakış açısıyla yaratılan kadın devrimleri ile mümkün olabilir. Kadın devrimlerinin bir sisteminin, örgütlenmesinin olması gerekir. Demokratik kadın konfederalizmi kadın devriminin yaratılması ve kalıcılaşmasının temel örgütlenme biçimi olmaktadır. Kürt kadın hareketi olarak 21. Yüzyıl nasıl bir kadın yüzyılı haline getirilecek? Bunun örgütlenmesi, eylemlilikleri nasıl geliştirilecek? Çeşitli düzlemlerde yerel, evrensel kadın birlikleri nasıl oluşturulacak? Yeni yaşam nasıl inşa edilecek? Demokratik kadın konfederalizmi nasıl kurulacak? Kadınların ve toplumun öz savunması nasıl olmalı? Bu sorulara Başkan APO’nun özgürlük paradigması temelinde güçlü cevaplarımız vardır. Bu anlamda kadınlar olarak pratik çalışma bakımından ciddi bir tecrübe ve birikime sahibiz. Fakat bu tecrübelere denk bir örgütlülük, form yaratma da eksikliklerimiz var. Burada zihniyet ve sistem sorunlarımız ve yine kadınlar olarak kendi rol ve misyonumuzu, görevlerimizi güçlü kavrayamamaktan kaynaklı durumlarda söz konusudur. Özgürleşme amacına kilitlenmede zayıflıklarımız vardır.
Bu temelde ‘Jin-jiyan-azadî ile kadın devrimine yürüyoruz’ hamlemizde kadın hareketleri olarak öncelikli rolümüz, görevimiz kadınları güçlü eğitme, örgütleme ve eylemli kılmadır. Kadın akademileri olmadan örgütlülük geliştiremeyiz. Şimdi kadın hareketimizin milyonlarca taraftarı vardır. Ancak örgütlülük düzeyleri zayıftır. Bunu hızla aşmamız gerekir. Bir örgütlenme seferberliği ile kendi kadın sistemimizin üyelerini yaratmalıyız. Daha doğrusu bizimle birlikte yürüyen, sempati duyan milyonlarca kadını çeşitli boyutlarda örgütlü, eğitimli kılmalıyız. Var olanları büyütmeliyiz. Komün, meclis, akademi, kooperatifler temelinde örgütlülüklerimizi çeşitli boyutlarda geliştirmeliyiz. Demokratik konfederal örgütlenme biçimleri reel sosyalizmden farklıdır. Demokratik konfederal sistem de örgüt bağları canlı, üretken, çok yönlü, esnektir ve yataydır. Öz yönetimlere dayanır. Meclisler içinde çeşitli boyutlar örgütlenir. Örgütlenmelerin tüzükleri, programları, çalışma yönetmelikleri ideolojik temelle birlikte ihtiyaçlara göre şekillenir. Bürokratik, sıkıcı ve tekrarları içermez. Kadın hareketleri olarak örgütlenmeye çok ciddi ağırlık vermemiz gerekir. Tek tek insanlarla ilgilenme, insanlarla uğraşma, örgütleme Apocu hareketimizin en temel çalışma biçimidir. Bu tarzı her yerde yeniden geliştirmemiz gerekiyor. Önderliğimizin savunmaları temelinde komiteler, komünler, meclisler kurma bunları eğitme ve bu temelde geniş kadın kitlelerine, halkımızın üyelerine ulaşma, kadınları eylemli kılma hamlemizin en önemli boyutu olmaktadır. Yaşamı yeniden inşa etme bu temelde gelişebilir. Elbet burada öncelikle kadın bilincinin yükseltilmesi, kadın yoldaşlığının, sevgisinin ve dayanışmasının sürekli kılınması, kadın gündemlerinin güçlü oluşturulması, kadınların ruhsal birlikteliği, güveni, morali, canlılığı, yapıcı, üretici özellikleri güçlü bir biçimde ortaya çıkarılmalı, örgütlenmelere bu özgürlük ruhu yansıtılabilmelidir.
Bu temelde kadın hareketlerimizin en temel görevi kadınları, halkımızı çeşitli boyutlarda küçük birimlerden başlayarak örgütleme, eğitme, var olan örgütlülüklerin birbiri ile ilişkilerini sağlama, bütünleştirme, büyütme, yaygınlaştırma olmalıdır. Dolayısıyla kadın hareketlerimiz, çalışmalarımız üstten, bürokratik, merkeziyetçi, bireyci, iktidarcı, kadınların sorunlarından kopuk bir şekilde çalışma yürütemez. Böyle yaparlarsa kadın özgürlük mücadelesini geliştirmek yerine tıkayıcı, gerileten bir rol ve pozisyon içinde olurlar.
Kadın hareketlerinin ikinci görevi ve rolü Ortadoğu ve dünya kadınları ile bu tecrübelerin paylaşılması, yaygınlaştırılmasıdır. Başta Kurdistan ve Ortadoğu’da yaşayan halkların kadınları olmak üzere tüm dünya kadınları ile tecrübelerimizi paylaşmalıyız. Kadınların kendi öz örgütlenmelerini özgürlük ilkeleri temelinde oluşturmalarına yardımcı olmalıyız.
Özgürleşmek isteyen kadınlarla, tecrübelerin paylaşılması; ortak örgütlenmeler, eğitimler, eylemler, demokratik ulus inşa çalışmalarının birlikte geliştirilmesi temelinde olabilir. Bölgede yaşayan çeşitli halklardan, inançlardan, ideolojilerden kadınlarla ortak örgütlülükler oluşturarak kadın özgürlük mücadelemizi büyüteceğiz. Kürt kadınlarının öncülüğü paylaşma, yardımlaşma, birbirinden öğrenme, çalışmaların kolektif, demokratik ilke ve esaslar temelinde pratikleştirmesi ile mümkün olabilir. Bunları büyük bilinç, emek, inanç, moral ve coşku ile gerçekleştirmek kadın devrimlerinin ve kadın sistemlerinin yerel ve evrensel düzeyde oluşturulması anlamına gelir.
Üçüncü olarak, kadın özgürlük hareketlerimiz genel çalışmalara katılım biçimi de çok önemli olmaktadır. Kürt kadınları olarak hem cins hem de halkımızın kurtuluş çalışmalarını iç içe yürütmekteyiz. Dolayısıyla halkımızın özgürleştirilmesi çalışmalarına da güçlü ve etkili biçimde katılmaktayız. Genel çalışmalar içinde de önemli rol ve görevleri yürütmekteyiz. Bu bağlamda kadın örgütlerimiz, meclislerimiz genel örgütler ve meclislerle paralel biçimde çalışmakta ve birçok çalışmada eğitimde, örgütlenme ve eylemlerde de ortaklaşmaktadır.
Bu bağlamda bu kadın hamlesi ile birlikte halkımızın özgürlük davasında tüm gelişmelerde söz hakkımızı iyi kullanmalı, görüşlerimizi güçlü dile getirmeli ve kadın iradesini, rengini görünür kılmalıyız. Kadın meclisleri genel meclislerin yedeği durumunda olmamalı, paralel çalışabilmelidir. Özgün örgütlülüklerimiz sadece kadınlarla ilgili sorunlardan değil, yaşamın tüm alanlarından kendini sorumlu görmelidir. Yaşamın her alanına örgütlü kadın kimliği ile katılmalıdır. Demokratik konfederal sistem eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet temelinde yapılandırılmıştır. Eşbaşkanlık sistemi kadın hareketimizin en büyük kazanımlarındandır. Bu sistem güçlü işletilmelidir.
Dördüncü görev olarak, kadın hareketlerimiz bulunulan ülkenin demokrasi, özgürlük, ekoloji, emek platformlarında güçlü bir şekilde yer almalıdır. Bu da kadın hareketlerinin rol ve misyonlarını güçlü bir biçimde bu sahalarda da temsil etmesini birlikte getirecektir. Bu bağlamda kadın özgürlük mücadeleleri insanlığın yaşadığı tüm krizlerden kendini sorumlu görerek sınıf, ulus, ekolojik temelli mücadelelere de öncülük edebilir. Gerek özgün örgütlenmelerle gerekse bu örgütlere katılarak öncülük rolü temelinde çalışabilir. Kadınlar olarak insanlığın yaşadığı krizlere bütünlüklü bakma çözme gücünü de güçlendirmektedir.
‘Jin-jiyan-azadî ile kadın devrimine doğru’ hamlemizi yürütürken demokrasi, özgürlük ve ekolojik mücadelelerin tümüne bütünlüklü, zengin, tamamlayıcı, esnek, ilkeli kadın aklı ve pratiği ile yaklaşılmasını bu temelde pratikleşmelerin insanlığın kurtuluşu açısından son derece önemli görmekteyiz. Zaten dünyadaki bu tür hareketlerin de içinde kadınlar etkili ve güçlü biçimde giderek yer almaktalar.
Beşinci görev olarak, kadın hareketlerinin önemli bir rolü de egemen erkek karakterinin değişim ve dönüşümünü gerçekleştirmek üzere yapacağı daha somut çalışmalardır. Örgütlü kadının mevcut erkeği eğitmesi, dönüştürmesi de önemlidir. 21. yüzyılda kadın özgürlük hareketlerinin gelişimi ile birlikte kadınların özgürleşmesine inanan, bu temelde kendini değiştirip dönüştürmek isteyen önemli bir erkek kesimi söz konusudur. Egemen erkek akıl ve onun uygulamaları artık sadece kadınlar içinde değil, erkekler ve toplum tarafından da kabul edilmemektedir. Egemen erkekliğin zihniyette ve günlük yaşam içinde kadını köleleştiren davranışlarının değişim ve dönüşümü için eğitim, tartışma planlamalarına ağırlık verilmesi önemlidir. Kadın hareketlerinin böylesi bir rolleri de söz konusudur. Yeni ve özgür yaşamın temelleri özgürleşen kadınların ve erkeklerin şahsında yaratılacaktır.
‘KÜRTLERİN DİRENİŞİ FAŞİZMİN PLANLARINI BOŞA ÇIKARDI’
AKP-MHP iktidarının saldırıları sürüyor. Güncel gelişmelerde kadınların tutumu ne olmalıdır?
Kuzey Kurdistan’daki son siyasi gelişmeler ve kadın hareketi olarak direnişimiz ve katılımımız önemlidir.
Bilindiği gibi Erdoğan-Bahçeli faşist ittifakı Cumhuriyetin 100. yılında Kürt özgürlük hareketini tasfiye ederek halkımızın özgürlük umutlarını bitirmek ve Kürt soykırımını tamamlamak istiyordu. Bunun paralelinde Türkiye toplumunu da alabildiğine yoksullaştırma, demokrasi ve özgürlüklerden yoksun bırakma temel strateji olarak belirlenmişti. Ancak Önderliğimizin İmralı duruşu ve direnişi, Özgürlük Hareketimizin ilkeli, iradeli, kendi öz gücüne dayanan duruşu, Zap ve Avaşîn’de gerillanın olağanüstü başarılı direnişi, yine başta Kuzey Kurdistan olmak üzere halkımızın dört parça Kurdistan’da direnişi, bölgedeki özgürlük ve demokrasi güçlerinin direnişi sonrasında bu planlamalar boşa çıkarıldı. Türkiye’de yaşanan deprem felaketi yüz binlerce insanın öldüğü bir katliama dönüştü. Faşist iktidarın deprem politikası sadece Kurdistan’da değil, Türkiye’de de büyük tepki ve öfke oluşturdu. Deprem felaketinin ortasında Millet İttifakı’nda cumhurbaşkanın kim olacağı konusunda çok ciddi kriz yaşandı. Kendisi de devletin has bir kadrosu olan Kılıçdaroğlu’nun adaylığı Kürt ve Alevi olması nedeniyle kabul görmedi. Meral Akşener derin devletin en kıdemli, bağlı kadrolarındandır. Bu bilinmektedir. Faili meçhullerin çok yoğun işlendiği yıllarda görev yapmış ve sorumluluğu olan biridir. Normal bir kadın değil devletin fideliğinde özel yetiştirilmiş, faşist egemen erkek zihniyeti ile donanmış bir kadındır. Nasıl ki MHP Erdoğan için görevlendirilmişse, Meral Akşener de CHP’nin sağcı, milliyetçi, ırkçı bir çizgide politika yapmasından sorumlu kılınmıştır. Türkiye’de milliyetçi ırkçı çizgi ciddi anlamda bir gerileme ve teşhir yaşamıştır. Bu sebeple ırkçı faşist klikler kendilerine göre birtakım tedbirler almakta, bu temelde siyaset yapmaktadırlar.
‘FAŞİZM KILIÇDAROĞLU’NU KONTROL ALTINA ALMAYA ÇALIŞIYOR’
Bu bağlamda Meral Akşener Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kabul etmeyip Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanlığını önerince çok çeşitli çevrelerden kendisinin de ummayacağı bir şekilde büyük bir tepki aldı. Partisinden binlerce üye istifa etti. İyi Parti çok ciddi bir prestij kaybına uğradı. Oy oranları düştü. Akşener siyaset sahnesinden silinme tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Ayrıca Millet İttifakının sol, sosyalist güçlerle ittifak yapması halinde Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanacağı anlaşılınca çeşitli yalan-dolan taktiklerle yeniden derin devlet kliklerinin talimatı ile millet ittifakına geri dönüş yaptı.
Dönüşü de yine Kürtlerin inkâr ve imha siyasetinin devam ettirilmesi temelindeki politikaların sürdürülmesi, Millet İttifakının ve seçilecek olan Kılıçdaroğlu’nun kendi faşist çizgileri temelinde kontrolü içindir. Yeni, demokratik bir Türkiye’nin az da olsa gelişme ihtimalleri dahi böylelikle Meral Akşener yolu ile kapatılmak isteniyor.
Burada şu gerçeği de hemen değerlendirmek gerekir. HDP, emek ve özgürlük güçleri faşizme karşı net bir tavır koyup şimdiye kadar direnip, ilkeli bir tutum almasaydı, Kılıçdaroğlu bir gün değil bir an bile Erdoğan-Bahçeli-Akşener’in faşist zihniyetine, oyunlarına, provokasyonlarına karşı asla dayanma gücü gösteremezdi.
Kürt kadın hareketi ve Ortadoğu’daki kadın hareketleri açısından Türkiye’de yaşanan sorunlar, krizler son derece önemli olmaktadır. Erdoğan cinsiyetçi, milliyetçi, dinci, ırkçı ve Ortadoğu’ya yayılmacı Osmanlı politikaları ile bölge açısından çok ciddi bir tehlike oluşturuyor. Faşist Erdoğan-Bahçeli hükümeti bölgede tekçi, ırkçı, merkeziyetçi, kadın düşmanı, halklar düşmanı, toplum düşmanı politikaların geliştirilmesi ve yayılmasında örnek bir model olarak sürekli kendini sunuyor. Bunu teşvik ediyor.
Son günlerde Bursa’da Amedspor’a karşı geliştirilen çirkin saldırılar tamamı ile bu soykırım siyasetinin bir parçasıdır. Bahçeli bu linç girişimine utanmadan, açıkça sahip çıktı. Bu da örgütlenmesinin direkt kimler tarafından yapıldığını çok net ortaya koyuyor. AKP-MHP faşizmi hem Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarlarının ‘hükümet istifa’ sloganlarına karşı gündem değiştirme hem de Kürt halkını sürekli böylesine soykırım politikaları içinde tutmak istediğinin işaretlerini vermektedir. Amedspor bu baskılara ve linç kampanyasına boyun eğmedi. Halkımız Amedspor’a sahip çıkarak bu faşist çetelere gereken karşılığı vermiştir.
‘KADINLAR SİYASETİN GİDİŞATINI ETKİLEYEBİLİR; MÜDAHİL OLUNMALI’
Bu siyasi gelişmelere bakıldığında Türkiyeli, Ortadoğulu kadınların emek, özgürlük ve demokrasi cephesine öncülük etmeleri, bu blokların içinde yer almaları son derece önemli olmaktadır. Ortadoğu’nun demokratikleşmesinde, eşit, özgür, adaletli bir yaşamın gelişmesinde kadınların ortak örgütlülükleri ve bu temeldeki eylemlilikleri Türkiye’de siyasetin gidişatını da etkileyebilecek durumdadır.
Türkiye’de kadın örgütleri yaşanan deprem felaketinde bölgeye giderek çok değerli çalışmalar yaptılar. Depremzedelerin yanında oldular.
Faşist AKP-MHP iktidarının düşürülmesi, istifa ettirilmesi de kadın hareketlerinin temel bir görevi olmaktadır. Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmesi kadın katliamlarının, kadına yönelik şiddetin, kadın-erkek eşitsizliğinin kurumsallaşması anlamına gelecektir. Geliştirdiğimiz kadın hamlemizin temel hedeflerinden biri de Türkiye’de iş başında bulunan faşist şefliğin iktidardan düşürülmesidir. Erdoğan yeniden Cumhurbaşkanı olmak istiyor. Bu engellenmelidir. Türkiyeli ve Kurdistanlı kadınlar seçimler için ortak çalışmalar yapmalılar. Sadece Erdoğan’ı düşürmek değil aynı zamanda nasıl bir cumhurbaşkanı istiyorlar? Kadınların kabul edeceği bir cumhurbaşkanı nasıl olabilir? Bunu tartışıp kamuoyuna deklere edebilirler. Bunu örgütlü şekilde yapabilirler. Bu temelde hatta uygun olan cumhurbaşkanı adayları ile görüşmeler yapabilirler. Kadınlar İstanbul Sözleşmesinden, çeşitli hak ve özgürlüklere kadar kendi istem ve taleplerini dile getirmelidirler. Kadınların sesi gür ve renkleri görünür olmalıdır. Türkiye’nin geleceğini demokrasi, özgürlükler temelinde kadınlar şekillendirebilmelidir. Yine bu temelde sol, sosyalist, emek ve demokrasi cephesinde de kadınlar etkili rol oynamalıdır.
Kadınların örgütlü, aktif ve etkin katılımı Türkiye demokrasisine güçlü bir dinamizm, enerji ve içerik kazandıracaktır. Yeni bir Türkiye’nin yaratılması için kadın aklına, mücadelesine her şeyden çok daha fazla bu süreçte ihtiyaç vardır. Nasıl bir Türkiye sorusuna en çok kadınların ortak platformları cevap vermelidir. Bu bağlamda içinde olduğumuz sürece kadınlar cephesinden de bir katılım gösterilmesi, öncülük yapılması önemli olmaktadır.
Dolayısıyla bu yıl kadın hamlemizin pratikleşmesinde siyasi tutumlarımız ve tavırlarımız da önemli olmaktadır. Kadın örgütlerinin kadınların sorunları yanında toplumsal sorunlara, siyasi gündemlere de müdahil olması gerekiyor. Kısaca kadın hareketlerimiz örgütlenme, eylem ve inşa çalışmalarına bütünlüklü, stratejik bir yaklaşım göstermelidirler.
İRAN DEVLETİNİN SALDIRILARI VE ROJHİLAT DİRENİŞİ
İran-Rojhilat’ta devletin baskıları ve kadınların direnişine, yine Kuzey Doğu Suriye’deki kadın devrimi ve kadın gerilla direnişine dair neler söylersiniz?
İran Kurdistan’ında geçen yıl başlayan ve hala devam eden ‘Jin, Jiyan, Azadî’ sloganı temelinde gelişen serhildanlar var. İran devleti başta Belucistan ve Kurdistan olmak üzere her bölgede son derece vahşi politikalarla kadınların, halkların özgürlük istemlerini baskı ve zor güçlerini kullanarak tamamen bastırmak bitirmek istemektedir. Bu nedenle ayaklanmalara katılan yüzlerce İranlı’yı, Kürdü, Belucu idam etmiştir. Sokaklarda eylemlere katılan insanları katletmiş, yaralamıştır. Onlarca kadının gözleri bu yaralanmalarda kör olmuştur. Binlerce insan ise zindanlarda en ağır işkencelere, insanlık dışı uygulamalara maruz kalmışlardır. Son olarak İran’ın dört bir yanında üniversitelerdeki kız öğrencileri zehirleme politikasını yürüterek kadın düşmanı yüzünü çok çirkin bir şekilde yine göstermiştir. İran devleti kadınları toplumsal yaşamdan çıkarmak istiyor. Genç kadınların okula gitmesini, kadınların bilinçlenmesi istemiyor. Genç kadınların gazlarla zehirlenmesi korkutma, sindirme amaçlıdır. Genç kadınlara karşı en zalim politikalar yürütülüyor. Kız çocuklarının küçük yaşta evlendirilmesi, zorla hicap uygulamaları, kadınların tek başına hareket edememeleri gibi uygulamalar tamamen irade kırma, teslim alma politikalarının bir ürünüdür. Kadınlar eve kapatılmak ve erkeklerin hizmetçisi durumunda kölelik statüsü içinde tutulmak isteniyor.
Bilindiği gibi ‘jin-jiyan-azadî’ temelinde gelişen serhildanlarda üniversitelerde okuyan kız öğrenciler yine toplumdaki sanatçı-aydın kadınlar aktif bir öncülük yapmıştı. Halen de yapmaktadırlar. İran devletinin kız çocuklara bu uyguladığı politikalar ile Taliban’ın kadınlara uyguladığı politika arasında bir fark yoktur. İran devletinin bu uygulamalarını şiddetle, öfkeyle kınıyoruz. İran devleti Kürt halkına, Beluc halkına, özgürlük ve demokrasi güçlerine, kadınlara yönelik geliştirdiği bu çirkin, faşist politikaları bırakmalıdır. İdam cezasını kaldırmalı, kadınlara yönelik baskı ve şiddet politikalarını son vermelidir. Halkların kimlik ve inançlarına, kadın hak ve özgürlüklerine saygı duymalıdır. Bu temelde halkımıza, halklarımıza, kadınlara karşı geliştirilen bu politikaları asla unutmadığımızı bir kez daha belirtmek istiyoruz. Kürt kadınları olarak Kurdistan’ın hangi parçasında olursak olalım, İran devletinin halkımıza ve kadınlara karşı uyguladığı bu soykırım politikalarını çok iyi bilmekteyiz. Bu politikaları kabul etmeyeceğiz.
Kadınlar olarak İran devletinin bu uygulamalarını dünyanın her tarafında teşhir edeceğiz. Yine İran’daki zalim ve vahşi egemen erkek aklına karşı çağrımız; İran kadınlarının, halklarının çeşitli biçimlerde yaşamın her alanında öz güçlerine dayalı örgütlülüklerini geliştirmesi, ortak özgürlük cepheleri, platformlarını yaratmasıdır. İran’da tüm topluluklar, kadınlar, halklar, kendi öz örgütlülüklerini oluşturmalılar. İran devletinin bu vahşi politikalarına karşı ancak bu temelde durulabilir. KJK olarak bir kez daha İran halklarının, kadınlarının yanında olduğumuzu belirtmek istiyoruz.
‘KADINLAR GÜÇLÜ ÖZ SİSTEMİNİ YARATMALI’
Kuzey Doğu Suriye’de gelişen kadın devrimi daha da gelişerek büyüyecektir. Rojava kadın devrimi Ortadoğu ve dünya kadınlarının umududur. Demokratik kadın konfederal sistem Rojava da geliştirilmeye çalışılıyor. Kadın komün, meclis, akademi ve kooperatif çalışmaları geliştirilmelidir. Kendi öz sistemini güçlü yaratabilmelidir. Kürt, Arap, Süryani, Ermeni, Türkmen, Çerkes halkları, kadınları demokratik ulus modeli çerçevesinde yeni bir yaşam ve sistem kuruyorlar. Devrimci halk savaşı hazırlıkları temelinde geliştirilmek istenen inşa çalışmaları en çok da kadınlar öncülüğünde gerçekleştiriliyor. Kadın devriminin inşası için binlerce kadın çalışmaktadır. 2023 yılı itibarıyla kadın hamlemiz temelinde çalışmalarını çok daha etkili ve güçlü bir şekilde geliştirecekler.
Aynı zamanda Kuzey Doğu Suriyeli kadınlar Suriye’nin tümünde demokratik bir sistemin, anayasanın gelişmesi, ortak kadın mücadelesinin geliştirilmesi için çalışmaları sürdürmekteler.
YJA Star çalışmalarını kadın hamlemizin hedefleri temelinde büyüterek, güçlendirerek sürdürecektir. Zap ve Avaşin’de gerilla direnişine YJA Star güçlerimiz başarıyla öncülük etmiştir. Kadın özgürlük çizgimizin radikal temsili yapılmıştır. Bu yönüyle demokratik kadın konfederaliziminin kuruluşunda kadın ordulaşmamızın direnişi, örgütlenme ve komutanlaşma düzeyi büyük güç ve moral vermiştir. İlham kaynağı olmuştur. Kadın hamlemizde YJA Star’ın çalışmaları, geliştirdikleri hamleler, direnişleri son derece hayati ve önemli olmaktadır.
ŞENGAL’E İŞGAL SALDIRILARI: ÖZ YÖNETİM HAYATİDİR
Şengal halkımıza son dönemde faşist TC devletinin gerçekleştirdiği saldırılar oldu. Saldırılarda Ezidxan’ın en değerli evlatları Agır Cefri, Pir Çeko, Naif Şemo şehit düştü. Ailelerine ve Êzidî halkımıza baş sağlığı diliyoruz. 8 Mart’a girerken gerçekleşen bu suikastlar tesadüfi değildir. Êzidî halkımızın, kadınların elde ettiği özgürlük zeminleri T.C. faşist devleti ve KDP işbirlikçiliği, ihanetiyle yeniden geri alınmak isteniyor. 9 Ekim’de Şengal için alınan kararlar asla kabul edilemez. 9 Ekim kararının pratikleşmesi Êzidî halkımızın yeniden başka soykırımlara, kadın kırımlarına açık hale getirilmesi anlamına gelmektedir. Kendi öz savunmasını yapamayan, kendini yönetemeyen halklar, kadınlar her zaman katliamlara açık hale gelirler. Bu en net şekilde son yaşanan DAİŞ saldırısında yaşanan ferman da görüldü. Bu temelde öz yönetimin, öz savunma örgütlülüklerinin korunması ve geliştirilmesi hayatidir. Şengal de kadınlar tüm Şengal’de ki kadınları örgütlemelidirler. Özerk yönetim sistemini her yönü ile korumalıdırlar. Şengal ancak kadınlar öncülüğünde halkımızın direnişi temelinde özerkliğini koruyup geliştirebilir.
Güney Kurdistan’da kadınlarda önemli bir bilinç gelişmiştir. Ancak öz örgütlemelerini geliştirmede ciddi zorlanmalar söz konusudur. Partilerin üst düzey yönetim mekanizmalarında ve stratejik karar mekanizmalarında kadın yoktur. Güney Kurdistan’da kadınlar erkekten beklentili olmak yerine kendi öz örgütlerini kurmanın, geliştirmenin çabası içinde olmalılar. Öz örgütlerini kurup geliştirmeliler.
Başta Kürt kadınlarının ulusal birliği olmak üzere Ortadoğu ve dünyadaki kadın özgürlük mücadelelerine güçlü ve etkili katılmalılar.
‘GENÇ KADINLAR HER YERDE ÖRGÜTLENMELİ’
Genç kadınların ve yine Avrupa’daki kadınların mücadelelerine dair mesajlarınız nedir?
Genç kadın çalışmalarımızın yaygın bir şekilde kendini örgütleyebilmesi son derece önemli olmaktadır. Genç kadın örgütümüz başlattığı ‘jin-jiyan-azadî, serxwebun azadî’ hamlesini güçlü geliştirmelidir. Genç kadınlar bulundukları her alanda ulus-devlete karşı kendilerini örgütlü kılmalılar. Demokratik konfederalizmin inşasına her düzeyde güçlü, öncü bir katılım olmalıdır. Özgürlük mücadelesine her düzeyde aktif, radikal katılım göstermeleri şarttır. Ulus-devlet sistemleri gençliğin düşünsel, fiziksel kıyımı temelinde yapılanmışlardır. Genç kadınlar gerillaya katılım kadar toplumsal yaşamın her alanında öz örgütlülüklerini geliştirmeleri gerekir. Önderliğimizin ‘Nasıl yaşamalı’ sorusuna güçlü cevaplar vererek bilinçli, iradeli bir katılım gerçekleştirmeliler.
‘AVRUPA’DA KÜRT KADIN HAREKETİNİN ROLÜ TARİHİ’
Avrupa’da Kürt kadın hareketimiz çok tarihi bir rol ve misyon ile çalışmalarını yürütmekteler. Demokratik kadın konfederalizmin, Rêber APO’nun düşünceleri en çok bu alan üzerinden dünyaya yayılabilir. Avrupa’da kadınlar, gençler kapitalist modernist yaşamın bireyci etkilerini kabul etmemeliler. Ülke mücadelesinden kopuk ve ülkesi için çalışmayan bir kadın özgürleşemez. Manevi dünyasında huzur, mutluluk bulamaz.
Bu yönü ile Avrupa’daki Kürt kadın hareketi de bulunduğu her ülkede kadın yoldaşlığı, bilinci, sevgisiyle kadın platformlarını, meclislerini yaratıcı bir tarzda geliştirebilmelidir. Genç kadınlar enternasyonal çalışmalara güçlü bir şekilde öncülük edebilirler. Ayrıca Kürt kadın hareketlerimiz Avrupa’da özgürlük ve demokrasi mücadeleleri ile birlikte hareket etmeyi de stratejik bir görev olarak görmelidirler.
Jineoloji, basın, kültür, diplomasi çalışmaları kadın hamlemizin çok önemli çalışmalarıdır. Bu hamlemizin en önemli planlamalarından biri de Jineoloji temelinde kadın bilincini geliştirme, inşa çalışmalarına da bu temelde öncülük edilmesidir. Bu anlamı ile tüm kadınlar jineolojiye ilgi duymalı, kendini jineoloji temelinde eğitmelidir. Kadın devrimimizin jineoloji temelinde gelişecektir.
Bu temelde 8 Mart 2023 tarihini ve bu yılı ‘jin-jiyan-azadî ile kadın devrimine yürüyoruz’ hamlesi ile karşılıyoruz. Bu hamlemiz ile birlikte yaşanan insanlık ve kadın sorunlarına bütünlüklü ve stratejik bir yaklaşım göstererek hem güncel siyasal gelişmelere hem de orta ve uzun vadede kadın devrimini gerçekleştirmenin pratik planlamalarını güçlü bir şekilde gerçekleştirme hedefindeyiz.
Kadın yaşamındaki trajedilerin sonra ermesi özgür ve eşit, adaletli yaşamın gelişebilmesi için kadınların örgütlü olabilmesi gerekiyor. Toplumun hücrelerine kadar sızmış cinsiyetçi kapitalist sistem ancak örgütlenme ve kadınların, halkların kendi sistemlerini örmesi ile aşılır.
Demokratik kadın konfederalizmini irmek irmek örerek, Kürt kadınlarının ulusal birliğini, Ortadoğulu kadınların birliğini, dünyadaki kadınların birliğini sağlayarak özgürlük mücadelemizi yükselteceğiz.
Bu temelde bir kez daha tüm kadınların ve insanlığın 8 Mart’ını kutluyorum. Jin-jiyan-azadî ile kadın devrimine yürüyoruz’ hamlemiz çerçevesinde yürüteceğimiz özgürlük çalışmalarına herkesi davet ediyoruz. Kadın özgürlük mücadelemiz insanlığın en büyük umududur. Bu umutlara doğru karşılık vereceğiz. 21. yüzyılı kadın devrimlerinin yaşandığı bir yüz yıl haline getireceğiz. ‘Jin-jiyan-azadi’ sihirli özgürlük formülünü pratikleştirerek özgür yaşamı inşa edeceğiz. 2023 yılını da bir özgürlük ve direniş yılı haline getireceğiz ve mutlaka kazanacağız.
KAYNAK: kjk.net
YORUM GÖNDER