“BUGÜNÜ BAŞLANGIÇTA YAŞIYORUZ” (7.BÖLÜM)
“Bir Arkadaşıyla Tartışmaya Girdik”
Seyfettin’in arkadaşları geldikten sonra hazırladıkları yemekleri sofraya koymaya çalışırken, arkadaşlardan birinin kendisine yardım etmek istediğini, yardım etmek isteyen arkadaşla tartışmaya girdiklerini belirten Ana anlatımlarına şöyle devam etti, “Yemekleri hazırlarken bir arkadaş geldi, bana yardım etmek istediğini söyledi. Tabakları doldururken o arkadaş ile tartışmaya girdik. Tartışmamızı duyan Seyfettin geldi, ne oluyor anne, dedi. Tartışmaya girdiğim arkadaşın adının sonradan Duran Kalkan olduğunu öğrendim.
Tartışmamızın nedeni de aralarında konuşurlarken, birine Dişsiz diye hitap ettikleri bir arkadaşları vardı. Ben de onun dişleri olmadığını düşünerek onun tabağını ayrı doldurdum. Bunu Duran Kalkan’a söyledim, o da, hayır bizde herkes aynıdır, dedi. Ben de hayır öyle değil, onun dişleri olmadığı için onun et tabağını ayrı doldurdum ve ona vereceğimi söyledim. Neyse ki, olayı çözümledikten sonra yemeklerini sofraya indirdik. Yemeklerini yediler. Sabah oldu. Oğlum Seyfettin ile birlikte bir arkadaşı daha erkenden kalkıp çevreyi kontrol ettiler. Biraz sonra çıkıp gittiler. Bir süre sonra gelip içeri girdiler. Herkes içire girdikten sonra Seyfettin bir arkadaşı ile biraz dışarıda volta attıktan sonra gelip içeri girdiler. İçeri girecekleri sırada arkadaşı ondan önce içeri girdi. Seyfettin çok sevinçliydi karşıma geçerek bana selam verdikten sonra geçti.
“Geldikleri gibi toplantılarına başladılar ve iki günde işlerini bitirip gittiler”
Geldikleri gibi çalışmalarına başladıklarını belirten ana iki gün içinde işlerini bitirip gittiklerini ancak oğlu Seyfettin Zuğurlu ile Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın diğer arkadaşlarından bir gün sonra ve beraber gittiklerini söyleyerek anlatımlarını şu şekilde bitirdi, “Ertesi gün yine önce çıkıp gittiler ve aynı biçimde gelip içeri geçtiler. Oğlum içeri girip tekrar çıktı.
Seyfettin, İkinci gün geldi, Anne bak tüm arkadaşlar içeride tartışıyorlar ve kaset kaydı yapılıyor. Gel sen de biraz kasete konuş kaydını yapalım iyi olur dedi. Gidip konuşmadım. Çünkü Şeyh Sait isyanından kalma ve bizim buralarda çok anlatılan bir olayı hatırlattım.
Hiçbir şey anlamadım ve meselenin de ne olduğunu bilmiyordum. Apo’yu da hiç tanımıyordum. Bizde büyüklere, birinin kardeşine deniliyor. Ben böylesi bir şey tahmin ediyordum ve gerçekten o zamanlar hiçbir şey bilmiyorduk. Seyfettin bu mesele nedir? Neyin nesidir? Hiçbir şey anlamadım, dedim.
Seyfettin anne biliyor musun biz Kürdistan’ı kuracağız, Kürdistan’ı kurmanın mücadelesini verecek bir parti kurduk, dedi.
Beni ikna edip odaya götüremeyince geri odaya arkadaşlarının yanına döndü. Her sabah arkadaşlarına bir şeyler alıp götürdü. Bir gün oğlum nereye ve kimin yanına her sabah gidiyorsun, diye sordum.
Anne Apo’nun yanına giriyorum, oldu cevabı.
Toplantıdan sonra beklemeden dağıldılar. Teker teker, ikişer ikişer arabalara binip hepsi dağıldılar. Kimseler kalmadı. Başkan Apo ile Seyfettin bir iki gün daha kaldılar. Onlar da taksiye binip Diyarbakır’a doğru gittiler. Toplantıları bu biçimde gerçekleşti. Ve ben daha sonra evimde Kürt halkının önemli bir tarihi dönemecini anlatan PKK’nin birinci kongresinin evimde yapıldığını öğrendim.”
CEMİL BAYIK (HEVAL CUMA)
YORUM GÖNDER