WERXELÊ’DE TERMOBARİK KULLANILDI
Türk ordusunun, Werxelê bölgesinde yakamayıp geride bıraktığı malzemelerde bulunan kılıfların, melez ve karada kullanılabilen termobarik türüne ait olduğu anlaşıldı.
Werxelê savaş tünelleri ve mevzilerinin bulunduğu alanda karların erimesiyle birlikte Türk ordusunun işlediği savaş suçlarına ilişkin yeni kanıtlar ortaya çıktı. Gerillaların bulup belgelediği fotoğraf ve görüntülere bakıldığında, üzerinde ‘TERMOBARİK’ yazan kartonlar görülüyor.
Türk ordusunun geçen yıl Garê hezimetinin ardından 23 Nisan’ı 24 Nisan’a bağlayan gece Zap, Metîna ve Avaşîn’i kapsayan işgal saldırısı, büyük bir direnişi de beraberinde getirdi. NATO desteği ve envanterindeki tüm silahlara, hava gücü ağırlıklı teknik imkanlara ve bütün savaş unsurlarını salmasına rağmen gerilla direnişini kıramayan Türk ordusu, evrensel insani, hukuki ve ahlaki normları bir kenara bırakarak çeşitli kimyasal ve yasak silahlara başvurdu.
5 KİMYASAL TESPİT EDİLDİ
Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, 27 Aralık’ta ANF’de yayınlanan söyleşisinde 5 çeşit kimyasal silah kullanıldığını tespit ettikleri söyleyerek, şöyle sıraladı:
* Bunlardan birisi başlıca maddesi Tabun olan sinir gazıdır. Yani insanın sinir hücrelerini dondurarak, hareketsiz kalmasına neden oluyor ve kısa sürede yaşamını yitirmesini sağlıyor.
* Kullandıkları ikinci silah ise insanı boğuyor. Bu silah Kloropin gazını barındırıyor. Bu gaza Green Cross da deniliyor.
* Diğer gaz, yakıcı gazdır. Bu gaz, insanı yakıyor ve kurututuyor. Nereye atıyorsan orayı ateş sarıyor. Bunun kimyasal adı da Sülfür Mustant’tır. Bir diğer adı Yellow Cross’dur.
* Kullandıkları diğer bir gaz, insanı halsiz düşürüyor, hafıza kaybına neden oluyor ve bayıltıyor. İnsan, dönemsel felç geçiriyor.
* Beşincisi ise biber gazıdır. Yani şu an toplumsal olaylarda kullandıkları gazlardır. Tabii ki dar bir alanda veya bir tünelde kullanıldığında insanın orada yaşama koşulları kalmıyor.
40 ÜLKEYE RAPOR GÖNDERİLDİ
KNK Eşbaşkanı Ahmet Karamus da 5 Şubat’ta Mezopotamya Ajansı’nda yayınlanan söyleşisinde, “Kanimasî, Avaşîn ve Metîna bölgelerinde havadan ve karadan yapılan saldırılarda, 323 kez kimyasal silah kullanıldı. Bazı uluslararası kuruluşlar bu alanlara giderek incelemelerde bulundu. Kimyasal silah kullanımı sonucu hayatını kaybedenlerin üzerinde testler yapıldı, Türkiye’nin kimyasal silah kullandığı bir kez daha kanıtlandı” dedi. Karamus, kimyasal silah kullanımına dair yaptıkları incelemeler sonucunda elde edilen bilgi ve belgeler doğrultusunda hazırladıkları raporu 40 ülkeye gönderdiklerini aktardı.
NATO ÜYESİ OLDUĞU İÇİN
KNK Eşbaşkanı, “Görüştüğümüz kuruluşlardan biri de OPCW’dir (Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü). Topladığımız kanıtları ve raporları kendilerine teslim ettik. Defalarca başvuruda bulunduk. Raporlarımızı ve belgelerimizi aldılar. Şimdiye kadar bizim gönderdiğimiz raporlara herhangi bir cevap verilmedi. Türkiye, NATO üyesi olduğu için uzak duruyorlar” diye konuştu.
550 KÖY ETKİLENDİ
Türk devletinin işgal saldırıları boyunca 550 köyde kimyasal silah kullanıldığını söyleyen Karamus, şunları kaydetti: “Bunun sonucunda yaralanan veya hastalananlar sağlık kuruluşlarına başvurdu ama maalesef ki büyük bir sessizlik var” dedi.
YENİ BULGULAR VAR
HPG Basın ve İrtibat Merkezi’nin (BİM) 2021 yılı savaş bilançosunda 40 gerillanın şehadetine neden olduğunu açıkladığı kimyasal ve yasak silahlara dair yeni bulgular ortaya çıktı. Werxelê savaş tünelleri ve mevzilerinin bulunduğu alanda karların erimesiyle Türk ordusunun çekilmeden önce yakamayıp bıraktığı kanıtlara ulaşan gerillalar, fotoğraf ve görüntülerini aldı.
GAZ KARIŞIMLARI
Türk ordusunun yüksek derişimli (yoğunluklu) tuz ruhu ve çamaşır suyu kullandığı bidonlar göze çarpıyor. Onlarca litre çamaşır suyu, tuz ruhu ve farklı maddelerin karıştırılıp gaz haline getirilerek kullanıldığı görülüyor. Düşük yoğunluklu tuz ruhu ve çamaşır suyunun ev temizliği yapılırken az miktarda birbirine karışmasının bile zehirleyici etkide bulunduğu biliniyor. Bu bulgularla Türk devletinin aynı maddeleri yüksek miktarda karıştırarak gerillaları zehirlemeye çalıştığı anlaşılıyor.
TERMOBARİK KARTONLARI
Belgelenen materyaller arasında üzerinde ‘TERMOBARİK’ yazan kartonlar dikkat çekiyor. Yüksek derecedeki ısıyı ve şok etkisi yaratan basıncı birleştirerek patladığı alanı yok eden özellikteki termobarik (vakum) bomba, bu yüzden Cenevre Sözleşmesi uyarınca yasak.
Termobarik kelimesi, Yunanca termos, 'ısı' ve baros, 'basınç' anlamına gelen kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Bu silah, yüksek sıcaklıkta bir patlama oluşturmak için şok dalgalarını ve vakumları birleştiriyor. Yüksek yanıcılığa sahip bir maddenin hedefin rakımına göre önceden ayarlanan belirli bir irtifada atmosferdeki oksijen ile termokritik bir hava-yakıt oranında karıştırılması, daha sonra bu karışımın bomba düzeneğine dahil elektronik bir fitil ile ateşlenmesi sonucu ortaya çıkan devasa alev topu ve basınç dalgası ile nüfuz alanındaki hedeflerin etkisiz hale getirilmesi yöntemini kullanan silahlara deniliyor.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Irak veya Afganistan'daki savaşlarda da oldukça fazla kullanılan termobarik bombayı, Rusya ve ABD üretiyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Şubat 2000 tarihli raporunda şu uyarıyı yapmıştı: “Yaşayan hedeflere karşı öldürme mekanizması benzersiz. Öldüren şey basınç dalgası ve daha da önemlisi, müteakiben gerçekleşen ve akciğerleri parçalayan seyrekleşme (vakum). Yakıt alev alır ama infilak etmezse kurbanlar ciddi şekilde yanar ve muhtemelen yanan yakıtı da solurlar."
Raporda, en yaygın FAE (fuel air explosive/yakıt-hava patlayıcı maddesi) yakıtlarının etilen oksit ve propilen oksit olduğu ve bunların da oldukça zehirli olduklarına yer veriliyor.
TÜNELLERE KARŞI KULLANILDI
Görüntülerin ardından HPG BİM’den alınan bilgilere göre; Türk ordusu, kimyasal silahlarda başvurduğu yöntemi, bu tür sofistike silahlarda da kullanıyor. Havadan kullanıldığında karadaki Türk piyadelerini de etkileyeceği için, küçük boyutlu ve karadan savaş tünellerine karşı kullanılabilen melez üretime dikkat çekiliyor. Girê Sor ve Werxelê’de termobarik bomba patlamasına maruz kalan gerillalar bu durumu, “Şiddetli bir patlamadan sonra deprem etkisi yaratan sarsıntı” olarak dile getirmişti.
AMARGİ ARHAT BA/ BEHDİNAN ( 8 NİSAN 2022)
YORUM GÖNDER