BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (64.BÖLÜM)
TAKTİKTE TIKANMA SÜRECİNİN GELİŞMESİ
İkinci gün çekilebilirdik, fakat tartışıldı, çekilme değil mevzilenme kararı daha uygun görüldü. Yani biz kendi yerimizde mevzileneceğiz, eğer üzerimize gelirlerse etkili savunmayı esas alacağız. Bir kısım ağır güç vardı, onlar Kaşura tarafına aktarıldı. Esas vurucu güç olan hareketli taburla birlikte eyalet karargahı Katoya Marinos’ta kaldı. Operasyonun Kato’yu içine alıp almayacağı belli değildi. Fakat muhtemelen düşman fark etmiş olmalı ki ikinci gün tüm gücüyle Katoya Marinos’a yüklendi, uçak ve kobraların hava saldırıları eşliğinde çok şiddetli çatışmalar yaşanmaya başlandı. Kato eyleminde düşman üzerinde ele geçirilen kilitli (şifreli) bir telsiz vardı, o telsizle düşmanın bütün gizli konuşmaları dinlenebiliyordu. Normalde bu telsiz kimin elinde kaybedilir veya kaptırılırsa hemen merkeze bildirilip tüm telsizleri toplayarak yeniden şifrelendirmeleri gerekiyordu. Ama Türk ordusunda her şey kuralına göre gitmiyordu. Her nedense bu telsiz elimize geçmiş olmasına rağmen şifreleri değiştirilmemişti. Bunun için biz yaptıkları tüm gizli konuşmaları dinleyebiliyorduk. Sanırım bu operasyonu yöneten kişi Aytaç Yalman’dı. Aytaç Yalman birkaç kere komutanlarıyla yaptığı telsiz konuşmasında, “Bu çatışmanın sonucu bu işin kaderini belirleyecektir” biçiminde tekrarlıyordu. Katoya Marinos tümden kuşatıldı. “Tek bir fert kurtulmamalı, bu gücün hepsini imha etmeliyiz, eğer imha edersek bu sorun köklü halledilecektir” biçiminde telsizde güçlerine dönük ajitatif konuşmalar yapıyordu. Muhtemelen ilk başta Botan eyalet karargahının çatışma bölgesinde olduğu bilinmiyordu. Helikopterler saldırınca, kendimizle dolaştırdığımız güdümlü füze atıldı.
Fakat isabet almadı. Ama bundan hareketle karargahın burada olabileceği görüşü operasyon koordinesi açısından kesinleşmiş olmalı. Çünkü onlar sadece bizimle birlikte füzenin dolaştırıldığını biliyorlardı. Sonradan konuşmalardan anladık ki, karargahın orada olduğunu kesin biliyorlardı. Zaten muhaberelerimizden de bunu anlamaları mümkündü. Önderlik Moskova’da iken operasyonu yöneten generalin cihazda yaptığı konuşmayı aktardığımda, “demek ki o, komployu biliyormuş” demişti. Çünkü bizim imha olmamızla bu iş bitmezdi. Biz sadece bir eyalet karargahıydık. Fakat o anda orada bulunan 150 kişilik gücümüz Botan eyalet karargahı yönetimiyle birlikte imha edilse Önderliğe dönük komplo zeminini oluşturmayı tamamlamış olacaklardı. Bu nedenle bu çatışmaya böyle bir rol biçmiş ve önem vermişlerdi. Nihayetinde çatışma kesintisiz bir biçimde 3 gün sürdü ve biz çemberi yarmayı başardık. Ama ağır kayıplarımız oldu. Toplam 26 şehit verdik. Burada da kendim ve tabur komutanı Eşref (Başkale) arkadaş dahil on dört kişi yaralandık. Gücümüz en nitelikli olan hareketli tabur gücüydü. Bu taburun yüksek savaş kabiliyeti vardı. Özellikle çatışmanın ikinci gününde hava desteğinde 15 koldan saldıran düşman gücüne karşı göğüs göğüse gelişen yakın dövüşte gücümüzün gösterdiği performans çok yüksek birsavaş yeteneğiydi. Burada Nujin (Xirbikê Bestêli), Hebun (Urfalı), Kandil (Aqrê) yine Dijwar, Silvan ve Zinar gibi çok değerli arkadaşlar şehit düştü. Eğer bu gücümüzün bu denli gelişkin bir düzeyi olmasaydı, muhtemelen taburun tümü ya imha olurdu, ya da daha büyük kayıplar verebilirdi. Bu çatışmanın tarihi 12 Eylül’dür.
Oysa Önderlik 1 Eylül’de ateşkes ilan etmişti. Ama buna rağmen bu denli bir imha operasyonunun geliştirilmesi ve ardından 9 Ekim komplo sürecinin başlatılması Kürt özgürlük hareketi için ne denli zalimce bir planın peşinde olduklarını ortaya koymaktadır. 1998 yılı boyunca bütün bu süreçlerin geliştirilmesinde Şemdin Sakık unsurunun rolü fazladır. Hatta bu operasyonların bazılarına bizzat katıldığı yönünde bilgiler de vardır. Özellikle 11 Nisan operasyonunu koordine eden ikinci ordu komutanının yanında bulunarak operasyonun sonuç alıcı olması için bizler hakkında her türlü bilgiyi sunduğu yönünde somut bilgiler vardır. Türk devleti 1998 yılında Botan ve Amed eyaletleri üzerine yoğunlaşmıştı. Tüm gücünü bu iki eyaleti tasfiye etmek üzere seferber etmişti. Daha sonra da Önderliğe yönelmişti. Siyasi ve askeri olarak gerillayı ezdikten sonra, Önderliğe yönelmeyi planlamışlardı. Fakat ne Amed ne de Botan eyaletini tasfiye etme amacına ulaşamamışlardır. 1998 yılında Botan’da verilen kayıp sayısı iki yüz civarındadır. Zaten hemen her yıl ortalama bu sayıya yakın bir kayıp veriliyordu. Elbette ki bu sene daha fazla oldu. Fakat Botan’daki güçlerimizin sayısı iki bin civarındaydı. Bu nedenle Botan’ı ezme ya da tasfiye etme gibi bir durum gelişmemiştir. Operasyondan sonra belki moral düzeyinde belli bir üstünlük kazanmışlardı ama sonuç almamışlardır. Bu plan tamamlandıktan sonra ordunun önemli bir gücünü Suriye sınırına yığmaya başladılar.
Böylece 9 Ekim süreci başlatılmış oldu. Bu yıl içerisinde yaşanan bazı kayıplar Kürt halkı açısından çok talihsiz kayıplardı. Özellikle bulunduğum Botan eyaleti açısından çok önemli ve bir o kadar stratejik kayıplardı. Şehit düşenler adeta birer gerilla simgesiydi. 1997 sonlarında Şerif Sperti arkadaş tesadüfen bir top atışı sonucunda şarapnel parçasının isabet etmesiyle şehit düşmüştü. Şerif arkadaş 1997 döneminde hareketli taburun komutanıydı. Botan eyaletinde oldukça önemli rol sahibi olan bir arkadaştı. 11 Nisan 1998 operasyonunda şehit düşen arkadaşlardan biri de Selçuk arkadaştı. Selçuk arkadaş yıllarca Serxwebun gazetesinde emek harcayan, basın kadrosu olan değerli bir arkadaştı. 11 Nisan günü Serikê Mehmedê Usê’de 4 arkadaşla birlikte çatışma içinde uçak saldırısında şehit düştüler. Aynı gün Dilbirin arkadaş da hareketli taburda şehit düşmüştü. Üç gün sonraki çatışmalarda ise 23 arkadaş şehit düştü. Bu çatışmada üç kişilik Botan eyalet komutanlığının üyesi olan Zelal (Nesibe Ağırman) arkadaş da şehit düştü. Kendisi Botan eyaletinin kadın sorumlusuydu. Köylü kökenli, askeri ve siyasi yönü gelişkin bir arkadaştı. Kadın yapısının savaş sahasında gelişme kaydetmesine ve önemli rol oynamasına vesile olmuştu. Kendisi bizzat savaşı yöneterek bu açılıma ön ayak olmuştu. Bir kadının savaşı yönetebileceğini pratiğiyle herkese gösteren cesur, kararlı bir Kürt kızıydı. Kadın özünü ve çizgisini pratikte çok çarpıcı bir düzeyde uygulamış, herkese de kabul ettirmişti. Şehit düşen Agiri (Gülcan Dündar) arkadaş da aynı özelliklere sahip bir arkadaştı.
Daha 1993 yılında saldırılarda önde yer alan, hedeflerin düşürülmesine bizzat katılan bir arkadaştı. Kadının öz güvenini sağlamasında önemli bir rol sahibi olmuştu. Yine Delal arkadaş, Hayri Durmuş arkadaşın akraba çevresindendi. Dürüstlüğü, sadeliği, fedakarlığı ve yiğitliğiyle çok değerli bir arkadaştı. Cihan arkadaş ise bölük komutanıydı ve savaşta pişmiş bir arkadaştı. 1997 Kato savunmasında önemli yararlılıklar göstermiş, özellikle güçlerimizin sıkışık olduğu bir durumda kobralara karşı öne atılarak bizzat roket atar silahını kullanma yöntemiyle püskürtmeyi başarmıştı. Tüm arkadaşlar arasında bu hep konuşulurdu. Yiğit, yetkin bir komutandı. Bir de güvenlik biriminde telsizi kaldıran Serhıldan arkadaş vardı. Bu arkadaş, Amed eyalet komutanıyken şehit düşen Cemal arkadaşın yeğeniydi. Bir yıl öncesinde ablası olan Newroz arkadaş, Amed eyaletine giderken Harun arkadaşla birlikte şehit düşmüştü. Aynı aileden çok sayıda arkadaş şehit düşünce o aile için zorlayıcı olabilmektedir. Aslında hem aile hem de bizler için zorlanma yaşanıyor. Vicdani bir sorundur. Bu tür durumlara çok dikkat ediyorduk. Bu nedenle Serhıldan arkadaşı daha güvenlikli olması için yanımızdaki güvenlik birimine almıştık. O da Cihan arkadaşla birlikte yan tarafımızdaki yeri savunurken şehit düştü. Gelişmeye açık, cesaretli genç bir arkadaştı. Burada şehit düşen diğer bir arkadaş ise Avni arkadaştı. Bu arkadaşı çok eskiden beri tanıyordum. Halep’te ayakkabı fabrikası vardı. Fabrikasını kilitleyip gerillaya katılan bir arkadaştı. Yurtseverlikte ve değerlere bağlılıkta her zaman örnek olarak gösterilecek bir arkadaştı. Fabrikasını kapatıp Halep’ten Kürdistan dağlarına gelerek, savaşan örnek bir yurtsever kişiliği temsil etmektedir. Bu tepede göğüs göğüse gerçekleşen çatışmada şehit düşen her altı arkadaş da çok değerliydi. Her birinin ayrı özellikleri ve özgünlükleri vardı. Bu durumlarından dolayı güya en güvenlikli olur diye bizimle hareket etmek üzere düzenlenmişlerdi.
Yine bu çatışmalarda bölük komutanı olan Cudi (Goyi) arkadaş kahramanca çarpışarak şehit düşmüştür. Botan’da zor koşullar altında yaşam ve pratikleriyle olduğu kadar şehadete ulaşmalarıyla simgeleşen, direniş sembolü olan çok sayıda kahraman arkadaş ortaya çıkmıştır. Botan köylülük yapısından gelen, hemen her şeyi partiye katıldıktan sonra öğrenen, adeta partiyle gözlerini dünyaya açan ve mücadele pratiği içerisinde zor koşullardan geçerek çelikleşen, yetkin militanlık ve komutanlık özelliklerini edinenlerin başında bayan arkadaşlar içinde Zelal, erkek arkadaşlar içerisinde ise Rojhat Bıluzeri gelir. Botan pratiğinde kalan her gerillanın yakından tanıdığı, diğer yerlerde kalan gerillaların da isimlerini duyduğu arkadaşlardır. Özellikle Rojhat arkadaş, köylü kökenli, okuma yazması olmayan ama aydını, köylüyü, yaşlıyı, kadını, erkeği kısacası herkesi büyük ikna gücüyle yönetebilen, herkesin gıpta ettiği, memnun kaldığı, komutasını seve seve kabul ettiği özelliklere sahip bir arkadaştı. Gerçekten çarpıcı bir örnekti, Hakkari bölge komutanıydı. Hakkari’de sürekli iki-üç tabur bulunuyordu.
Denetiminde sürekli iki yüz-üç yüz arkadaş vardı. Zor koşulların devrimcisiydi, büyük bir fedakarlık örneğiydi. Rojhat arkadaş bölge komutanı olmasına rağmen yapılacak tüm işlerde sürekli en önde yer alan bir komutandı. Komutan olduğu kadar, aynı zamanda birliğin keşifçisi, öncüsü, kervancısı ve lojistikçiydi de. Rojhat arkadaş, Temmuz’un sonunda Tahta Reş’te gerçekleştirdiğimiz eyalet yönetim toplantısına gelirken, hiç kimsenin beklemediği büyük bir talihsizlikle Masiro suyunda boğularak şehadete ulaştı. Şehadeti bizleri ve tüm Botan gücünü çok zorladı. Yine Cudi bölge komutanı Hamza Amerin (Mardinli) arkadaşın şehadeti büyük bir talihsizlikti. Mayıs ayında şehit düştü. Hamza arkadaş da, Rojhat arkadaşa yakın özelliklere sahipti. Savaşçılıkta denenmiş, sınanmış, gücünü korumak için hiçbir şeyden gözünü kırpmayan bir pratiğe sahipti. Ayrıca 1998 yılı içerisinde Uludere bölge komutanı olan çok değerli Rojhat (Şiwedî) arkadaş Uludere’de Yasin Benek isimli korucunun hain komplosu sonucu şehit düşmüştü. Bu dönemde bölge komutanları ve eyalette simgeleşmiş arkadaşların şehadeti hareket açısından büyük bir kayıptı. Türk ordusunun esas hedefi Botan karargahını imha etmekti. Uyguladığı tüm yöntem ve saldırılara karşın karargahı imha etmeyi başaramamış, ama sürdürülen bu direniş mücadelesinde hareketin birçok önder kadrosu şehadete ulaşmıştır.
MURAT KARAYILAN (HEVAL CEMAL)
YORUM GÖNDER