BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (105.BÖLÜM)
SONUÇ
Geçen 23 yıllık mücadele sürecinde sadece yeni bir tarih yazılmamıştır. Kökleri tarihin derinliklerine dayanan bir halkın ölmemek üzere sinesinden çıkardığı insanlık çığlığı biçiminde gelişen direniş, tamamen destansı bir biçimde pratikleşmiştir. Toplumsal değişim ve dönüşümde bu destansı kahramanlık direnişi önemli bir rol oynamıştır. Bu temelde bir kahramanlık tarihi yaratılmıştır. İnsan iradesinin bilinçle birleştiğinde nelere kadir olacağını sergileyerek Kürt halkının varlığını bir daha sökülmemecesine bu topraklara perçinlemiştir. Bu açıdan bir tarih yazılmamış, bir kahramanlık tarihi yaratılmıştır. Kürdistan toplumu kendi öz gücüne dayanarak, dar olanaklara rağmen çağdaş bir varlık direnişini geliştirerek aynı zamanda tüm insanlığı büyük bir utançtan kurtarmıştır. Çünkü uygarlığın doğuşuna beşiklik etmiş bir toplumsal gerçeklik parçalanarak, dönüştürülerek yok edilmek isteniyorsa bu bütün insanlık açısından büyük bir utanç ve kara leke olacaktır. Ama Önder Apo’nun Kürdistan’da geliştirdiği mücadele çizgisi sömürgeciliğin yaşatmak istediği böyle bir vehametin önüne geçmeyi başarmıştır. Kürdistan zemininde gelişen mücadele Ortadoğu’da da büyük bir demokrasi devrimini gündemleştirmiştir. Biliniyor ki bütün bu gelişmeler sıfırdan başlayarak, adeta yoktan var etme temelinde olmuştur. Bu pratik ve direniş kolay gelişmemiştir. İğneyle kuyu kazarcasına büyük emeklerle, yüksek bir fedakarlıkla değer yarata yarata gelişme zemini oluşturulmuş, büyük bedeller ödenmiş, yüksek fedekarlıklar sergilenmiş, kahramanlık destanları yaratılarak bugünkü noktaya gelinmiştir.
Önder Apo’nun büyük emeği ve tutarlı çizgisi temelinde büyük bir kararlılıkla geliştirdiği direniş ve kahraman şehitlerimizin büyük fedakarlığı olmasaydı böyle bir gelişmeyi yaratmak mümkün olamazdı. Daha önce gelişen isyanlar bir direniş tohumu ekmiş olsalar da yenilgiye uğradıkları gibi, sömürgeci güçlerin baskı, şiddet ve katliamları sonucu esasında toplumsal yapıda büyük bir kırılma ve on yıllarca etkisisürecek şekilde gerilemeye yol açmıştır. Başarısız sonuçlanan her direnişsömürgeci güçlerde bir daha direnişin olmaması için köktenci politikaları öne çıkarmıştır. Direniş ardından toplum on yıllarca onun ağır etkisini, korkusunu yaşamış, hatırlamak bile istememiştir. Hatta en son Dersim direnişinin bastırılmasının ardından uygulanan soykırım biçimindeki katliam, “temizlik hareketi” yetmiş bine yakın insanı katlederken, geri kalanlar sürgüne tabi tutulmuştur. Üzerinden bu kadar zaman geçmesine rağmen bugün bile hatırlanması korkunç gelmektedir. Dersim isyanının bastırılmasındaki vahşet düzeyi katliam ve sürgünle sınırlı değildir. Dersim’deki Kürt toplumsal yapısı kökten değişim sürecine tabi tutulmuş, kışla kültürü temelinde asimilasyoncu politikalar uygulanmıştır. Esas katliamı bu temelde önüne koymuşlardır. Tarih boyunca direniş kültürüyle şekillenmiş Dersim toplumsal gerçekliğinde bugün Kamer Genç, Kemal Kılıçdaroğlu gibi “keklik soylu” tiplerin ortaya çıkmasının nedeni uygulanan bu kışla kültürünü hakim kılma politikalarıdır. Kendi katilini sevdirmeyi esas alan, kendine karşıt bir kişilik şekillendirilmesinin sonucudur. Burada belirtmek istediğimiz husus geçmişte yaşanan isyanlarda bir direniş tohumu atılmıştır. Ama ardından gelişen baskıların yarattığı korku Kürt toplum yapısında büyük gerilemeye neden olmuştur.
Tarihsel gerçeklere karşın Önder Apo’nun önderliğinde gelişen çağdaş Kürt isyanı yenilgiyi imkansız kılmıştır. Türk devletinin, arkasına uluslararası ve bölgesel güçleri alarak kapsamlı saldırılar yapmasına ve Önder Apo’yu esir alarak içten, dıştan kapsamlı operasyonlar geliştirmesine rağmen sonuçsuz kalması bu yenilmezliğin açık bir ispatıdır. Bu çağdaş isyan süreci, Kürt toplumunu yeniden yaratmakla birlikte toplumda varolan yüzlerce yıllık çağdışı bırakılmışlığı aşarak çağla bütünleşmesini sağlayan bir ulusal, toplumsal gelişme sağlamıştır. Toplumsal, ulusal, siyasal, kültürel, ideolojik açılardan nitelik kazandırmış, kadın özgürlüğünde toplumsal gelişme boyutuyla ileri bir düzey ortaya çıkarmıştır. Gerçekleşen bu kısa tarihi kesitteki çağdaş Kürt direnişini sadece bir silahlı mücadele olarak telaki etmek yanlış olacaktır. Silah onun sembolik yanıdır ve bu sürecin gelişmesinde çakılan bir kıvılcımdır. Esas olarak bu isyan, Kürt toplumunda ulusal, toplumsal, devrimci gelişmeyi, ilerlemeyisağlamıştır. Dolayısıyla bu isyanda sosyal,siyasal, kültürel, ideolojik boyut daha ön plandadır. Bu alanlarda Kürdistan silahlı mücadelesinin ya da gerillaların yarattığı zenginlik ulusal ve toplumsal açıdan çok boyutlu ve derinlikli olmuştur. Bu nedenle gerilla gerçeği ve kavramı Kürt toplumu açısından çok önemli bir olgu haline gelmiştir. Bu sadece bir kurtuluş ve özgürlük sembolü değil, aynı zamanda topluma bilinç taşıyan, toplumu örgütleyen, ruh, moral, güç, cesaret veren bir toplumsal gerçeklik olarak bilinçlerde yer edinmiştir. Genel hatlarıyla silahlı mücadele denilse de özünde bir toplumsal mücadeledir ve silahlı mücadele bunun içinde bir boyuttur.
Toplumun kendini yeniden yaratması, varetmesi ve çağla bütünleştirmesi mücadelesidir. Bu mücadele toplumun sosyalitesini geliştirme, ulusal bilinç kazandırma, demokratik ve sosyal devrimi gerçekleştirme, toplumun bağrında gizlenmiş olan tüm hüner ve yetenekleri açığa çıkarma süreci olmuştur. En önemlisi de Kürt kadınının bu tarihte oynadığı rol olmuştur. Düşürülmüşlüğe ve erkek egemenliğine rağmen Kürt kadını her dönemde emeği, fedakarlığı, cesareti, metanetiyle yön verici bir özelliği hep sergilemiştir. Bu devrimselsüreçte de bu tarihsel geçmişe dayanan Kürt kadını sıçrama yaratıp, toplumun öncü gücü olmayı başarmıştır. Kürt kadının bu mücadelede gösterdiği başarı, cesaret ve irade Önder Apo’da köklü toplumsal analizlerin gelişmesine yol açmıştır. Demokratik, ekolojik, cinsiyet özgürlükçü toplum paradigmasının gelişmesinde Kürt halkının özgürlük mücadelesi kadar Kürt kadınının devrimsel çıkışta sergilediği karakteristik özelliği ve duruşu temel bir zemin olmuştur. Yani Kürt kadınının bu mücadelede iradi bir güç haline gelmesi yeni paradigmanın şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bu açılardan salt bir silahlı mücadele olmayıp bir savunma refleksi olarak gelişen direniş mücadelesinin askeri, siyasi, sosyal, kültürel, ideolojik açıdan çok ciddi bir savunma savaşı ve varolma mücadelesi biçiminde şekillendiğini görmek gerekiyor. Mücadele, daha çok varolmak için çağla bütünleşme, hatta kendini çağın ötesine taşırma mücadelesi olmuştur.
Önder Apo’nun paradigması, Kürt toplumsal mücadelesi “yeniçağı” zorlayan bir mücadeledir. Bu mücadele sürecinde kitapta çok boyutlu izah edildiği gibi, Kürt toplumunda şekillenen Kürt köylü isyancılığı çizgisi ile gerilla çizgisi diyebileceğimiz Önder Apo’nun geliştirdiği doğru askeri çizgi arasında sürekli bir çekişme yaşanmıştır. Kürt köylü isyancı çizgisi Önderlik çizgisinin zayıf temsil edildiği her yerde ve her fırsatta etkili olmuştur. Fakat giderek çizgi mücadelesinin de güç kazandığı ve toplumsal kültür haline geldiği de bir gerçekliktir. Yani bugün Kürdistan’da gerilla mücadele anlayışı ve çizgisi artık bir kültürel doku haline dönüşmüş bulunmaktadır. Gerillanın, 1 Haziran Hamlesi temelinde geliştirdiği yeni mücadele sürecinde sadece gerillanın Kürt köylü isyancılığına karşı kendini uygulaması değil, gerillanın kendisini de aşarak yeni profesyonel gerillaya ulaşma çabasını buna örnek olarak gösterebiliriz. Yani toplumdaki köklü değişim elbette kendisini Kürt köylü savaş anlayışında da göstermiştir. Bugün için Kürt köylü savaş anlayışının dünkü kadar güçlü olduğunu söylemek mümkün değildir. Gerillanın toplumda yarattığı devrimsel süreç aynı zamanda savaş anlayışı üzerinde de ciddi etkide bulunmuştur. Bir de bugün her zamankinden daha fazla savunma savaşında meşru savunma stratejisi temelinde modern gerillanın kendini uygulama düzeyi güçlenmiştir. Bunun önünde eskisi gibi feodal, Kürt köylü savaş anlayışlarının dar, yüzeysel, kaba savaş tarzının kendini dayatabilmesi çok zordur.
Çünkü gerilla, Kürdistan’da artık bir toplumsal bilinç haline dönüşmüş ve gerilla tarzı, yöntemi konusunda bir yoğunlaşma yaşanmıştır. Özellikle HPG’nin 2001’den itibaren başlattığı yeniden yapılanma süreci klasik komuta gerçeğini ve klasik gerillayı aşma bakımından önemli bir rol oynamıştır. Kürt köylü savaş tarzının aşılıp yerine çağdaş meşru savunma çizgisi doğrultusunda savunma gücü olarak yeni gerillanın uygulanması konusunda ciddi düzey kazanmış ve önü açılmıştır. Elbette ki bu düzeyin baştan itibaren yakalanmış olmasını isterdik. Toplumda köklü değişim, dönüşümle birlikte savaşı geriye çeken, kötürümleştiren, çeteleştiren, onu darlaştıran taktik ufkunu daraltan bakış ve tutumlardan sıyrılarak daha açılımcı, esnek bir bakış açısıyla savunma savaşının gelişmesinin önü de açılmış bulunmaktadır. Kuşkusuz bugün de yaşanan yetersizlikler vardır. Ama aşılması gereken farklı yetersizlikler durumundadır. Bu konuda şunu söyleyebiliriz: Gerilla savaşında ismi kitapta da geçen çok değerli komutanlar yaşamını bu uğurda feda etti.Ama onların taktik zenginliği ve başarılı bir gerilla performansını yaratma mücadeleleri, sonuçlarını bugün daha iyi ortaya çıkarmaktadır. Gerilla çizgisinin meşru savunma çizgisine göre etkli uygulanma koşullarını da yine o kahramanlar yaratmıştır. Onların emeğinin ve direnişinin bir sonucu olarak bu düzey gelişmiştir. Bugün halk savunma kuvvetlerinin meşru savunma çizigisindeki varlığı ciddi bir kazanım ve etkili bir mevzidir. Esasen gerilla savaş tarzını Kürt toplumunun algılamış olması önemli bir silahtır. Hatta sadece Kürt toplumu değil, Ortadoğu toplumları için de önemli bir mücadele çizgisi olarak devrededir. Ortadoğu’ya gerillanın taşırılması ve toplumca algılanması, kültürleşmesi çok önemli bir kazanımdır.
MURAT KARAYILAN (HEVAL CEMAL)
YORUM GÖNDER