BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (93.BÖLÜM)
MEŞRU SAVUNMA STRATEJİSİ
Paradigmasal Değişim Ve Meşru Savunma Stratejisi;
Meşru savunma stratejisi, kendi içinde üç aşamadan oluşan bir mücadele çizgisini izleyerek sonuca gitmeyi ön görmektedir. Birinci aşama, pasifsavunma aşamasıdır. Bu aşamada daha çok siyasal mücadele yürütülür.Askeri güçler,savunma pozisyonunda mevzilenir. Üzerlerine gelinmediği müddetçe eylem yapmazlar. İmha olmaya karşı gerekli önlemleri alarak pasifsavunma konumunda kalırlar. Bu dönemlerde toplumsal,siyasal, kültürel, ekonomik savunma daha fazla ön plana çıkar. Çeşitli zamanlarda ilan ettiğimiz ateşkes veya eylemsizlik durumu pasif savunmaya girer. Pasif savunmanın uzun süreli olabilmesi için operasyonların da durması gerekir. Güçler mevzi almış ama aktif askeri eylemlilikler içerisinde değillerdir. Bu durumda üzerlerine saldırıldığında misilleme hakları her zaman vardır. Örneğin düşman üzerlerine gidiyor, birkaç arkadaş şehit düşüyor, bu durumda ne yapılmalı? Tabii ki misilleme hakkı kullanılacaktır. Pasif savunma aşamasının karakteri böyledir. Bu aşamada misilleme hakkı kullanma dışında herhangi bir askeri eylemlilik geliştirilmez.Askeri güçler açısından daha çok savunma pozisyonunda bir mevzilenme söz konusu olurken, esas olarak siyasal ve toplumsal mücadelenin öne çıktığı bir mücadele sürecidir. İkinci aşama, aktif savunma aşamasıdır. İmha amaçlı saldırıların gelişmesi halinde buna karşı aktif savunmaya geçme zorunluluğu doğar.
Biz, aktif savunma aşamasını Kürdistan’da 1 Haziran 2004’te başlattık. 1 Haziran’dan önceki konumumuz pasif savunma pozisyonuydu. Belki o zaman sistemi yeterince yorumlayamamıştık. Dolayısıyla pasif savunmayı birebir uygulayamamıştık ama genel anlamda pasif savunma aşamasıydı, birinci aşamaydı. Devletin yürüttüğü saldırılara karşı 1 Haziran 2004’te Kongra-Gel, aktif savunma pozisyonuna geçilmesi kararını aldı.Aktif savunma pozisyonu nedir? Saldırılara karşı etkili cevap vermektir. Devlet askeri operasyonlarını sürdürüyor, halka baskı uyguluyorsa bu durumda kendini aktif bir biçimde koruyacaksın. Çünkü komple gelip sana saldırıyor. Seni tasfiye etmeye, bitirmeye çalışıyorsa pasif savunmanın koşulları da kalmaz ve zorunlu olarak aktif savunma pozisyonuna geçersin. Aktif savunma pozisyonunda düşman senin üzerine gelmeden, sen onun üzerine gidersin. Çünkü sen gerillasın. Örneğin grubun bir takımlık güçtür. Ordu, güçleriyle gelip etrafındaki tüm tepeleri ve araziyi tutarak sana saldırdıktan sonra, ben cevap vereceğim dersen, bu senin için ölüm olur. Çünkü kuşatmaya girmiş bir gerilla savaşta en dezavantajlı pozisyona girmiş demektir. Bu durumda düşmanın gerillayı kuşatmasına izin verilmemesi gerekiyor. Dolayısıyla daha düşman gelmeden bunun önünde engel oluşturulma taktiği devreye girmek zorundadır. Yani daha yoldayken, gerillanın üzerine gelirken veya gelişe hazırlanırken çeşitli gerilla taktikleriyle vurmak, yıpratmak ve operasyona çıkışını engellemek bir hedeftir. Operasyona çıkışı engellenmezse bile yıpratmak, şaşırtmak, hareket alanını daraltmak olmadan, gerillanın kendisini savunması mümkün değildir. Gerilla açısından gerçek savunma ancak böyle olabilir. Buna aktif savunma pozisyonu denilir. Ordu gücünün gerillayı kuşatması, kıskaca alması, yine topluma dönük rahat bir biçimde hareket edip, her türlü baskı ve şiddeti uygulamasına karşı önleyici tedbir almak gerekiyor.
Bunun yolu da gerillanın yüksek bir manevra kabiliyetiyle gizli, hızlı ve çarpıcı bir hareket tarzını sergilemesidir. Şaşırtmak ve oyalamak amacıyla değişik eylemler gerçekleştirerek, düşmanın dilediği gibi hareket etmesini, halka baskı yapmasını ve gerillaya operasyon yapmasını önlemeyi hedefleyen savunma eylemlerini geliştirmesi aktif savunmanın en temel bir hareket biçimidir. Aktif savunma aşaması bir meşru savunma savaşıdır. Meşru savunma savaşında ille de düşmanın saldırılarını bekleyip, sonradan saldırıya geçmek söz konusu olamaz. Yani düşmanın saldırmak için hazırlık yaptığı görüldüğünde daha düşman saldırmadan bu saldırıyı engellemek için harekete geçip eylemler geliştirilmelidir. Aksi takdirde düşmanın etkili saldırısı önlenmez. Eylem yapılırsa düşman belki yine saldırı yapabilir ama bu şekilde etkisi düşürülmüş olur. Yapılan bu eylemler kendi içinde birer saldırı gibi gözükebilir ama hedefi bir saldırı savaşı değil, kendine dönük imha hazırlığını boşa çıkarmak ve kendini savunmaktır. Örneğin düşmanın saldırısını önlemek için yolda oyalamak amacıyla yolu kesilebilir. Sadece Kürdistan’da değil, düşman güçlerinin hazırlık yaptığı her yerde savunma geliştirilmelidir. Yine sadece Kürdistan dağlarında değil, şehirlerde, metropollerde askeri, ekonomik ve tüm saldırı araçlarını hedeflemek, düşmanın saldırı gücünü kırmak ve böylece kapsamlı saldırısının önüne geçmek savunma kapsamındaki eylemler durumundadır. Fakat bütün bu eylemler yapılırken her koşul altında sivillerin etkilenmemesi için gereken en azami dikkati göstermek şarttır. Bu dikkati göstermeyen birimler meşru savunma çizgisinin dışına çıkmış olurlar. Buna çizgi dışılık denilir. Çizgi dışılık strateji ve taktikten sapmadır ve asla kabul edilemez.
Ancak çizgimize uygun -ki çizgimiz meşru savunma çizgisidir- eylemler olumlu sonuçlar doğurur. Çizgi dışı hiçbir eylem biçimi olumlu sonuç doğurmaz, tersine zarar veren, olumsuz sonuçlar yaratan eylemler olurlar. Bu strateji temelinde aynı zamanda ideolojik, siyasal bir savunma yapmak durumundayız. Hangi gerekçeyle olursa olsun sivil insanların yaşamını yitirmesine karşıyız. Yani rastgele eylem olmaz. Dönemin yeni komutası, aktif savunma komutası bilinçli, ön görülü ve politik bir komuta olmak zorundadır. Meşru savunmayı nasıl yürüteceğini iyi bilmeli, yapacağı her eylem bir mesaj vermelidir. Yani eylemi mesaj olmalı, amacı çok fazla insan öldürmek olmamalıdır. Hedefinde birincisi; politik mesaj, ikincisi; düşmanın saldırgan güçlerini geriletmek, başarma iradesini kırmak ve zafer inancına yer vermemek olmalıdır. Bu mesajları tam olarak vermesi için bir halk savunma gücü olarak kendisinin de darbe almaması gereklidir. Meşru savunma gerillası kesinlikle düşmana umut verecek kayıplara yol açmamalıdır. Bunun için savaşta örgütlü, profesyonel, her türlü tedbire sahip, ne yaptığını bilen disiplinli ve bilinçli olmak zorundadır. Savaş taktiklerinde usta ve zengin olmalıdır. Aktif savunmanın ileri bir aşaması da orta yoğunluklu savunma savaşıdır. Yeni bir aşama değil de aktif savunmanın yükseltilmesidir.
Fakat topyekun aşamaya geçmek için bir halka biçimindedir, topyekun değildir. Orta yoğunluklu savaş da aktif savunma çerçevesindedir. Ama niteliği ve niceliği biraz daha artmıştır. Dönemsel veya hamle niteliğinde de değil yavaş yavaş artış gösteren, yani sürekliliği olan bir savaş tarzıdır. Aktif savunmanın düşman güçler üzerinde caydırıcı bir rol oynamaması durumunda daha etkilisonuçların alınması için bir üst aşamaya geçilir. Yani demokratik siyasal çözümün olmazsa olmaz bir biçiminde dayatılması, askeri yöntemlerin çözüm olamayacağının herkese gösterilmesi için daha ileri düzeyde bir savunma savaşına ihtiyaç hissedilmesi durumunda aktif savunmanın bir üst kademesi olan orta yoğunluklu savunma savaşına geçmek gerekli olabilir. Orta yoğunluklu savunma savaşı aktifsavunmanın her bakımdan ilerletilmesiyle pratikleşir. İrili ufaklı eylemlerin yoğunluk kazanması yaygın birsavunma savaşını geliştirir. Aynı zamanda nitelikli ve kapsamlı eylemlerle, nitelik arttırıcı bir karakterin gelişmesiyle orta yoğunluklu savaş pratiği gelişmiş olur. Yani hem eylemsel yoğunluk hem eylemsel nitelikte bir gelişmenin yaşanması orta yoğunluklu savunma savaşı anlamına gelmektedir. Orta yoğunluk hem nitelikte kapsamlı imha ve düşürme taktiklerini uygularken hem de yaygın gerilla taktikleriyle düşman ordusu üzerinde ciddi bir tazyiki ve yıpratmayı hedefleyen bir savunma savaşı düzeyidir. Üçüncü aşama; topyekun savunma aşamasıdır. Bu aşamanın gündeme gelmesi için bazı özellikler gerekiyor. Bu özellikler nelerdir? Her şeyden önce düşman bütün barışçıl çabalara,savaşı durdurma girişimlerine, diyalog kurma çabalarına rağmen seni şiddet ve silahla ortadan kaldırmak istiyorsa, bunun için seferberlik ilan ediyorsa, topyekun saldırıyorsa ve aktif savunma ile artık yeterli cevap gelişemiyorsa ve başka bir yol kalmamışsa, sen de topyekun cevap vermek durumunda kalırsın.
Ama topyekun aşamaya geçiş kolayca karar verilecek bir konu değildir. Propaganda konusu olamaz. Geçmişte bazı arkadaşlar basın yoluyla “düşman böyle böyle saldırıyor, biz de düşmanın bu saldırılarına karşı gerilla ve halk olarak topyekun direnişi ve savunma savaşını geliştireceğiz” gibi belirlemelerde bulunuyorlardı. Bu tür belirlemelersavunma savaşı sistemine göre yanlış algılamalara yol açabilir. Çünkü savunma savaşı stratejisine göre topyekun savunma savaşı farklı bir aşamadır. Son hamlesel çıkışın yapıldığı, kapsamlı birsavunma savaşının geliştirildiği zirve aşamasıdır. Oysa henüz böyle bir aşamaya gelinmiş değildir ve hareket olarak öyle bir kararımız da yoktur. Belli ki söz konusu arkadaşlar savunma savaşının aşamalarını hesaplayarak değil, propaganda olsun diye konuşmuşlardır. Bu konuda bilgi yetersizliği de olabilir. Oysa konu ciddi bir konudur. Topyekun savunma, çözümsüzlük politikalarının kesinlik kazanması ve topyekun imha saldırıları karşısında başvurulması gereken bir stratejik aşamadır. Konu, zamanı gelmeden propaganda konusu yapılacak bir husus değildir. Bu anlamda meşru savunma stratejimizin daha iyi kavranması gerekmektedir. Çünkü biz hala meşru savunma savaşının aktif savunma aşamasında bulunuyoruz.
MURAT KARAYILAN (HEVAL CEMAL)
YORUM GÖNDER