KÜRDİSTAN’DA KOMPLOCULUK KAYBETMİŞTİR
Tüm dünya şunu iyi anladı, Önderlik komployu boşa çıkardı. Ve Kürt halkı artık eski Kürt değil, ne kadar acı çekse de, ne kadar katliamlardan...
Yıl 1999…Şubat ayının 15. gününü gösteriyor takvimler. Büyük bir ihanetin yaşandığı gün, insanlığa ihanetin yaşandığı gün… Umuda ihanetin, beraberinde sevgiye, binyılların değerlerine ihanetin adı oluyor uluslararası komplo gerçeği. Kapitalist modernite güçlerinin el birliği edip kendilerine karşı en büyük alternatif güce, iradeye açtıkları savaşın ne kadar da çirkin bir boyutunu gösteriyor komplo. Komploculuk egemen sınıfın her zaman başvurduğu bir yoldur. İktidar odakları için bin yıllarca süre gelen bir gelenek olmuştur komplo yapmak, düzen kurmak. Ne de olsa bir iktidar hastalığıdır bu. Hâkim olmak için, tahakkümünü yaşatmak için karşısındakini oyun ve düzenlerle devre dışı bırakmaya çalışmak ancak insanlık düşmanlarının işi olabilir. Aslında bu onların ne kadar güçsüz ve zavallı bir gerçekliğe sahip olduklarını gösterir. Komploculuk yalancıların işidir. 15 Şubat uluslararası komplosu bu gerçeğin bir yansıması oluyor. Önder APO’ ya düzenlenen komplo yalancı ve çirkin efendilerin ne kadar insanlık düşmanı olduklarını bir kez daha gösterdi. Bu bedeli çok ağır bir sonuçtu elbette ama şu da bir gerçek; Kürdistan özgürlük mücadelesi uluslararası komplo sonrasında eskisinden katbekat büyük bir mücadelenin içine girdi. Bu komplocu güruhun beklemediği bir sonuçtu. Beklentiler mücadelenin bitmesi yönündeydi ama tersi gerçekleşti. Bu tarihte de böyle olmuştur, egemen sınıf her zaman kendini fatih ilan ederken, karşısındaki demokratik halk tabanını küçümseme gafletini yaşamıştır. Ancak en sonunda halk devrimleri ile alaşağı edilmişlerdir. Bu gün de hataları ve eksiklileri olsa da Kürt halkı ve bu halkın özgürlük savaşçıları büyük bir savaşın, direnişin, mücadelenin sahipleri oluyorlar. Bir kez daha halklar tarih yazıyorlar.
Tarih yazan bir halkın önderi olan Önder APO bu komplonun temel hedefi oldu ve bunun neden kendi etrafında merkezileştiğini en iyi yine Önderliğin kendisi dile getirdi. Ortadoğu’da Kürdistan merkezli bir halk ayaklanması vardı, Önder APO’ nun çocukluğunda başlattığı özgürlük isyanları bir halkın özgürlük savaşına dönüşmüştü. Uyanan sadece bir Kürdistan değil, uyanan bir Ortadoğu coğrafyasıydı. İki yıl öncesinden başlayan ve Arap baharı olarak adlandırılan bu süreç bunu çok güzel bir şekilde kanıtlamaktadır. Unutulan, tarihte saklı tutulmaya çalışılan bütün gerçekler bu mücadele ile bir bir açığa çıkmaya başladı. Bir yaprağın bile kımıldamadığı, ölüm sessizliğindeki Kürdistan coğrafyasında dağlardan ovalara, şehirlere büyük bir isyan dalgası yayıldığında bunun bütün bölgeyi etkileyeceğini iyi anladı komplocu güçler. Önderliğin düşünceleri herkesi etkiliyordu, düşmanını bile. Bu öyle bir düşünceydi ki insanın aklına bir girdi mi artık beyninden çıkmıyordu. Ve bu fikirler dalga dalga yayıldı her yerde. Kürt halkı şahsında ezilen kesimler kendi farklarına vardılar. Bu egemen kesim için iktidarının tehlikede olduğunu gösteriyordu. PKK, Kürdistan’ı sömürenler için bir kabus olmuştu. Bu düşünceler en çok da Kürt kadınında şekillendi, en büyük militanlık Kürt kadını şahsında ortaya çıktı. Kürt kadını bu ideolojiyi büyük sahiplendi, bu uğurda büyük bağlılıklar sergiledi, büyük eylemlere imza attı. Bu karanlık güruhu en çok korkutan olaylardan biri de bu oldu. Çünkü günümüz sistemi ataerkil zihniyetin ürünü ve bu zihniyetin yürütücüsü de egemen erkek gerçeği. Kadının özgürleşmesi demek bu sistemin yıkılması demektir. Önderliğin yaptığı buydu, Kürt kadını ile sistemi yıkıyordu. Önderlik kadının ruh dünyasını, özünü, tanrıçalığın gizemini yeniden keşfetti. Sistemin kadını ne kadar düşürdüğünü iyi tahlil etti, kadının yitik dilini yeniden güncelleştirdi. Jin u jiyanı yeniden canlandırdı. Ve bunu kadına gösterdi. Bunun için binlerce, kişilik çözümlemesi yaptı. Kadına karşı en acımasız sistem olan kapitalist modernite güçleri için bir kâbusa dönüşmüştü özgürlük mücadelesi. Bir çıkış yolu bulmaları gerekiyordu, çünkü karşılarında fikriyle, zikriyle ve eylemiyle sistemi yerinden oynatan bir güç vardı.
Bunların yanı sıra Kapitalist modernite güçleri Ortadoğu’ ya yeni bir biçim vermek istiyorlardı. Büyük Ortadoğu projesi adı altında bu toprakları her anlamıyla yeniden ele geçirme planları yapılıyordu. Bu proje aslında Ortadoğu’nun daha fazla sömürülme projesi demekti. Bunun en iyi çözümlemesini yine Önderlik yaptı. ABD’nin, Yahudi sermayesinin, İngilizlerin bu oyununu bozan Önderlik oldu. Komplonun gerçekleştirilmesinin asıl sebeplerinden biri de buydu. Ortadoğu’ ya yeni bir şekil vermek. Tam batı güdümüne sokmak. Bütün öz değerlerini yok etmek, bu toprakların bin yıllık geçmişinin izlerini silmek. Böylece marjinal, batıya bağımlı bir sömürge durumu ortaya çıkaracaklarının hayalleri ile komployu gerçekleştirdiler. Önder APO savaşan bir militan, direnen bir halk gerçekliği yarattı. Bu gerçekliklerle başa çıkamayan, aslında yenilen dünyanın en güçlü orduları, çareyi uluslararası komployu gerçekleştirmekte buldular. NATO Gladiosu tekrardan iş başına geçti.
Onların planlarına göre altı ayda PKK’nin işi bitecekti. Kürt halkı da yeniden ölüm sessizliğine bürünecekti. Ama beklenenlerin hiç biri gerçekleşmedi elbette. Çünkü Önderlik öyle bir halk yaratmıştı ki, bu mücadeleyi o kadar sağlam bir zemin üzerine kurmuştu ki, hiçbir devlet hiçbir ordu bu temeli bozamazdı. Türkiye bile bunu fark etmişti ve nasıl bir oyunun içine çekildiğini aslında anlamıştı. Ancak büyük abilerinin korkusundan sesini çıkarmıyordu. Milliyetçilik damarlarını o kadar işlemişti ki, vatanseverlik adı altında vatanı satmaktan başka bir şey yapmıyordu. Komplo ile büyük bir Kürt ve Türk çatışması bekleniyordu, Türkiye bütün ordu gücünü Kürtlerin üzerine salacak, Kürtler da kanlarının son damlasına kadar buna direnecekti. Türkiye ve Kürdistan sokakları kana bulanacaktı. Ve bundan kazanan da emperyalistler olacaktı. İkinci bir Filistin-İsrail yaratmaktı hedef. Ortadoğu topraklarında yaşanan her savaş bu kesimler için kendini yaşatma zemini demektir. Öyle bir sistem ki, insan kanı üzerinden yaşıyor. Kapitalist modernite kan emen bir vampiri andırıyor. Komplo ile amaçlanan buydu. Bu kandan beslenmek, kendine yaşam alanı yaratmak, Kürt halkını ortadan kaldırmak. Ortadoğu’yu bir felaketin içine sürükleyerek bir süreliğine ömrünü uzatmanın bir yolu da bu oluyordu. Fakat Önderliğimizin yapılmak istenenleri çok iyi fark etmesi ve süreci çok derin analiz etmesi sonucu bütün bu oyunları bozdu. Yapılmak istenen katliamların önünü aldı. Altı ayda bitecek denen PKK hareketi bu gün tüm dünyada gücü kabul edilen en büyük gerilla hareketi oluyor.
Elbette büyük bedeller ödenerek bu günlere gelindi. Büyük acılar çekildi. Lanetli komplonun 14. yılına giriyoruz. Bu 14 yıl Kürt halkının hafızalarında silinmeyecek izler bıraktı. Yüreğimizde zamanın da iyileştiremeyeceği yaralar açtı. Bazı yaralar vardır ki onları zaman bile iyileştiremez, derin bir iz bırakır. 15 Şubat 1999 tarihi Kürt halkı tarafından kara gün olarak adlandırılıyor. Bu gün ağızlarda zikredilince kalbimizde büyük bir öfke alevi gelip geçiyor. Düşüncelerimiz intikam almaya kilitleniyor. Bu sadece dış güçlere değil, geriliğe karşı da bir intikam alma istemi. Çünkü şu bilinen bir gerçek komplonun yaşanmasında tek etkileyici gerçek karşımızdaki düşman değildi, bunda içteki düşmanın da etkisi vardı. Bu bizim benliklerimizdeki, sistemin bizde yarattığı düşman kişiliğiydi. Objektif ajan kişiliğinin de bunda büyük bir payı vardı. Önderlik komplonun bu kadar etkili olmasında sahte dostlar ve yetersiz yoldaşların ne kadar belirleyici olduğunu defalarca değerlendirdi. Komplo karşısındaki gaflet durumumuzu çözümledi. Hatalarımızın, geriliklerden arınmamamızın nelere yol açtığını söyledi. Bu yüzden geçmişten çok daha büyük bir mücadelenin sahibi olmamızın gerektiğini ve bunu da ilk başta kendi kişiliğimize karşı yapmamız gerektiğini binlerce kez vurguladı. O yüzden sorumlulukları eskisinden çok daha ağır, bedellerine daha büyük, aktivitesi çok daha yüksek bir sürecin içerisine girildi.
Özgürlük mücadelesi ve Kürt halkı için her bir süreç bir hamle süreci. Her yıl final yılı olma niteliği taşıyor. Mücadele çok önemli aşamalardan geçti. Büyük başarılar elde edildi. İçerisinde hatalar olmadı değil, yetersizlikler de yaşandı. Bunun en bariz örnekleri hiç olmaması gereken yersiz kayıplardır. Önderlik bu durumları her zaman çok sert bir şekilde eleştirdi. Yapılması gerekenlerin perspektifini verdi. Bu gün mücadelemiz oldukça önemli bir aşamada seyrediyor. Türk devleti içinde bulunduğu çaresiz durumu artık saklayamıyor. Sadece Türk devleti değil bütün NATO güçleri bu çaresizliğin içinde. Komplonun boşa çıkarıldığını iyi biliyorlar, o yüzden her türlü oyunu tekrardan devreye koyuyorlar. Herkesin gözü önünde katliam yapabiliyorlar. Roboski bunun en son örneği. Bu gün Önderliği özgürleştirelim hamlesi başta Kürt kadınları olmak üzere Kürt halkının büyük bir bölümünü bir seferberlik içine almış durumda. Bir ölüm ve kalım sürecinden geçiyoruz. Artık herkes bunu iyi biliyor. Artık kimse AKP’nin sahte çözüm safsatalarına, açılım hikâyelerine inanmıyor. Çünkü bu oyunun yüzü çok iyi anlaşıldı. 15 Şubat sonrası birçok defa komplolar gerçekleştirilmeye çalışıldı ancak başarılı olunamadı. İstediklerini elde edemediler. Bundan kaynaklı, Kürdistan özgürlük mücadelesi de, Kürt halkı da iyi biliyorlar bu oyunları. Tarihi tekerrür ettirememenin mücadelesi veriliyor bu gün. Tekerrür edecekse bu tarih egemenler lehine değil, insanlık lehinde tekerrür edecektir. Önderliğin özgürleşmesi demek Kürt halkının, Ortadoğu’nun, insanlık değerlerinin özgürleşmesi demek. Kadının özgürleşmesi demek. Bu yüzden de Kürt kadınları Önderliğimizin özgürlüğü bizim özgürlüğümüzdür diyerek mücadele ediyorlar. Kürdistan dağlarındaki kadın gerillalar bu amaçla soluk alıyorlar bu gün. Kendi varlık sebeplerini korumak, O’na tekrardan kavuşmanın kavgasını veriyorlar.
Kapitalist modernite uluslararası komplo ile zafer kazandığını zannetti. Fakat karşısına her zaman çok güçlü karşı hamleler çıktı. Bir satranç oyunu gibi her adımının karşısına bir karşı koyuş çıktı. Bu mücadele daha ilk günlerinden itibaren verili sisteme hayır demekti, her zaman alternatifini yaratmaktı. Yılların savaşı ve fedakârlığı sonucu, Önderliğin büyük emekleri ve çabaları sonucu Kürdistan özgürlük mücadelesi dünyanın en güçlü devrimci dinamiği oldu. Önderlik bugün dünya siyasetini belirleyen bir isimdir. Kürt halkının önderi olarak tüm dünyaya şunu gösterdi, bu gün Kürdistan topraklarında özgür yaşamın tohumları güçlü filizler vermiş durumda. Bu da tüm ezilen kesimlerin ilgisini çekmekte.
Kürdistan topraklarında bir kez daha şu gerçek açığa çıktı. İyilik ve kötülük her zaman bir mücadele halinde. Bu yaşamın her anında geçerli. Bu gün Kürdistan’da yaşanan şer de bu oluyor. İyinin ve kötünün, aydınlık ve karanlığın birbirleri ile mücadelesi. Sonucu tarafların azmi, çabası belirleyecektir. Karanlık ne kadar komplolara, düzenlere başvursa da tarih şunu gösteriyor, gereken mücadele yürütülürse yolun sonu aydınlığa çıkacaktır.
Önder APO düşünceleri ile herkesi aydınlattı, aydınlanmaya giden yolun öncüsü oldu. Aydınlık dört duvarın arasına konmakla tutsak edilemez. Hiçbir karanlık ışığı boğamaz, ışık her zaman karanlıkları deler geçer. Bu gün olduğu gibi, bir kıvılcımdan güneşe dönüşür. Önderlik özgür bir ruhtur, özgür ruhu tutsak etmek mümkün müdür? Zaten Önderliğimiz İmralı günlerini üçüncü doğuş olarak adlandırdı. Kimsenin koşullarına bir yıl bile dayanamadığı o yerde insanlığa yol gösteren savunmalarında hakikat arayışının ne olduğunu gösterdi. Yaşamın manasını anlattı. Ölüm ve yaşam denklemini yorumladı. Komploya karşı en büyük direnişi ve savaşı Önderliğin kendisi verdi. Kendisi ile birlikte milyonları da arkasından sürüklüyor 14 yıldır. Tüm dünya şunu iyi anladı, Önderlik komployu boşa çıkardı. Ve Kürt halkı artık eski Kürt değil, ne kadar acı çekse de, ne kadar katliamlardan geçse de asla özgürlüğünden vazgeçmeyecek. Kürdistan gerillası özgürlük dağlarında her türlü engellemeye karşın yolun sonuna kadar savaşacak, çünkü zaferden başka bir seçeneği yok. Bu gün Önderliğe özgürlük şiarıyla yürüyen bu irade karşısında duracak bir gücün kalmadığı aşikâr bir durum. İstendiği kadar tehdit ve zorlamalarla karşımızda durulmaya çalışılsın, şu açık ve ortada olan bir durum; mücadele etmekten bir adım bile geri atılmayacaktır.
NİSAN DEVRİM
YORUM GÖNDER