KÜRDİSTAN TARİHİ VE MEŞRU SAVUNMA (2.BÖLÜM)
KÜRDİSTAN TARİHİ VE MEŞRU SAVUNMA (2.BÖLÜM)
0 Yorum
780
16-01-2022

19. Yüzyıl Çatışma Ve İsyanlarla Geçmiştir;

Şimdi 17.-18. yüzyıldan itibaren gelişen bu sürecin temel sonuçları 19. ve 20. yüzyılda ortaya çıkıyor. 19. yüzyılda imparatorluğun güçsüz düşmesi ve Batı’da gelişen kapitalizm karşısında zayıf kalarak daha çok vergi alma ve asker toplama ihtiyacı duymaları, var olan beylik sistemleriyle yeni bir çatışma sürecine girmelerine sebep oluyor.  Bu da Kürt toplumu içerisinde yeni gelişmeler ve değişiklikler, ortaya çıkarıyor. O zamana kadar birbiriyle çatışan, birbirine karşı üstünlük sağlamaya çalışan onun içinde hep merkezi otoriteye, padişahlık sistemine dayanmayı, işbirlikçiliği meslek edinen bu beylikler, bu sefer merkezi otoritenin daha çok vergi ve asker istemi karşısında ellerindekini de kaybetme tehlikesiyle yüz yüze gelince bunları korumak için isyan etmek zorunda kalıyorlar. 19. yüzyıl böyle bir isyan yüzyılıdır, çatışma sürecidir. Hep birbiriyle çelişip çatışmalı oldukları için birlik olamadıkları, dolayısıyla merkezi otorite karşısında Kürt beylerinin hep yalnız kalarak yaşadıkları çatışma sürecidir. Sonuç tabii zayıf durumda olan beyliklerin, geliştirdikleri isyanların Osmanlı merkezi otoritesi tarafından ezilmesi olmuştur. Böylece birkaç yüzyıl içerisinde büyümüş, gelişmiş olan beylik sistemleri, 19. yüzyıl boyunca merkezi otoritenin Kürdistan'ı yeniden işgal edercesine geliştirdiği saldırılar altında ezilmişlerdir. 

20. Yüzyıl Kürtler İçin ‘Ulusal Yok Oluş Süreci’dir;

Burada elbette Avrupa'da gelişen kapitalist sistemin etkisini görmek gerekiyor. Osmanlı ve İran sistemlerinin bu gelişme karşısında içine düştükleri zayıflığın, güçsüzlüğün etkisini görmek gerekiyor. Fakat bir de Avrupa’da gelişen kapitalist sistemin Ortadoğu’yu ele geçirme, dünyayı fethetme, paylaşma politikasının etkisini de görmek gerekiyor. Sadece güçlenen kapitalizm karşısında merkezi otoritenin zorlanması değil, aynı zamanda bu toprakları ele geçirebilmek için kapitalist devletçi sistemin geliştirdiği emperyalist politikaların da büyük etkisi vardır. Nitekim bu politikaların 20. yüzyılın başında bir emperyalist savaşa yol açtığını biliyoruz. I. Dünya Savaşı’nda İngiltere’nin başını çektiği blokla, Almanya’nın başını çektiği blok dünya hegemonyası savaşına giriyorlar. (I. Dünya Savaşı) denen savaş gerçekleşiyor. Bu savaşta Osmanlı İmparatorluğu Alman bloğundadır. Savaş sahası Osmanlı topraklarıdır, yani Ortadoğu’dur. Sonunda yenilen Alman bloğu olmuştur. Her ne kadar kendi içinde yer alan Rusya’da, Ekim Devrimi’yle bir kopuş yaşansa da İngiltere, Fransa ittifakı I. Dünya Savaşı’ndan galip çıkmıştır ki, bu 19. yüzyıl boyunca İngiltere ve Fransa'nın, Ortadoğu’yu ele geçirmek için geliştirdikleri politikanın pratikte hayat bulması için uygun zemininin sağlanması anlamına gelmektedir.

Sonuçta savaş galibi olan devletler kendi çıkarları doğrultusunda yeni bir Ortadoğu siyasi coğrafyası yaratmışlardır. Bu coğrafyanın birkaç önemli sonucu var. Bir tanesi, Arabistan’ın bölünüp parçalanması ve bir sürü Arap devleti ortaya çıkartılarak buraların emperyalizme bağımlı alanlar haline getirilmesidir. Diğer bir sonuç, Kürdistan’ın parçalanması, her parça üzerinde bir devlet egemenliğinin kurulmasıdır. Bu öyle bir sistemdir ki, sadece Kürdistan üzerinde ekonomik, siyasi tahakküm kurmayı değil, Kürt toplumunu inkar edip, yok sayarak yok etmeyi hedefleyen bir kültürel soykırım sistemidir. Kürdistan’ı bölüp, parçalayan, bu tarzda egemenlik altına alınmasını gerçekleştiren devletler böyle bir statü de oluşturmuşlardır. Bir diğer sonuç İsrail’in kuruluşudur. Doğrudan I. Dünya Savaşı ardından olmasa da, aslında dünya savaşından sonra gelişen süreçte bu kuruluş gerçekleşmiştir. Çünkü I. Dünya Savaşı’na ilk itiraz eden, savaşta yenilen Almanya olmuştur. Bu itirazı ortaya çıkartıp, sonuca götüren de Hitler önderliğidir. Hitler önderliğinin Almanya’yı yeniden toparlayarak, dünya egemeni olmak üzere yeni bir savaşa, yani II. Dünya Savaşı’na sokması İsrail’in oluşumuyla doğrudan ilgilidir, ilişkilidir. Bu süreçte gerçekleşen Yahudi katliamı ardından, İsrail’in Ortadoğu’da bir devlet olarak şekillendirilmesi kapitalist, emperyalist sistemin öncü güçleri tarafından sağlanmıştır. Şimdi Kürdistan için, Kürt toplumu için baş aşağıya gidiş aslında hızlı bir biçimde yaşanan süreciyle 19. ve 20. yüzyıldır. Tabii özgürlük ve komünal yaşam açısından değerlendirilirse, kendi içinde sınıflaşmanın başladığı süreçten itibarendir. Bu da ondan birkaç yüzyıl öncesine gitmektedir. 20. yüzyıl başında, I. Dünya Savaşı ardından Kürdistan’ın siyasi olarak da parçalanması ve yok sayılarak, imha süreci altına alınması bu gidişi çok daha hızlı ve tehlikeli hale getirmiştir.  Bu durum biliniyor. Artık eski Kürt kabile, aşiret düzeni parçalanmıştır, kalmamıştır. Dolayısıyla bu saldırılar karşısında Kürt toplumunun daha önce gösterdiği refleksi gösterebilmesi mümkün değildir. Yani dış saldırı karşısında hareketli olması, dağlara çekilmesi, kendini bu temelde koruyabilmesi artık imkansız hale gelmiştir. İki nedenle bu böyledir. Birincisi, kendisinin o düzeydeki kabile, aşiret sisteminin yaşamının dağılmış, artık eskisi gibi hareket edemez hale gelmiş olmasıdır. İkincisi ise, yabancı egemenliğin kapitalist sistem temelinde olmasıdır.

Kapitalizm kendinden önceki sistemler gibi dağlık alanlar da olsa boşluk tanımamaktadır. Nerede olursu olsun, kim olursa olsun egemenlik altına almayı oraları da işgal, istila etmeyi dolayısıyla kendi karşıtı hiçbir gücün yaşamasına izin vermemektedir. Kapitalist devletçi egemenliğin, sömürge sisteminin daha öncekilerden temel farkı buradadır. Bu bakımdan artık eskisi gibi kendini yaşatma imkanı ve gücü yoktur Kürt toplumunun. Buna Kürdistan'ın siyasi parçalanmışlığı ve toplumu yok sayarak imha etmek isteyen bir egemenlik sisteminin kurulması eklenince, artık Kürdistan üzerinde yeni bir süreç gelişmiştir. Buna Önderlik ‘ulusal yok oluş süreci’ dedi. 20. yüzyılda Kürdistan üzerinde kurulan egemenlik, ulusal yok oluş egemenliğidir. Her ne kadar buna karşı var olduğu kadarıyla aşiret yapıları, dini liderlikler tepki göstermişler, isyan etmek istemişlerse de, 19. yüzyıl feodal beylerin askeri, siyasi güçlerinin yok edilmiş olması, geriye kalan güçlerin bu saldırı karşısında direnip, ayakta kalabilmeleri için gerekli güce ulaşmalarına fırsat vermemiştir. Onun için de bir kere ulusal yok oluş süreci altına alındıktan sonra, toplumun içinden bu tür itiraz ve isyan girişimlerinin etkili olma, ulusal yok oluşu durdurma, yani kendini koruma, savunma gücü gösterme şansı yoktur. Sonuçta söz konusu isyanlarda katliamlarla ezilmekten kurtulamamıştır. Özellikle Kuzey’de, giderek Doğu’da bu isyanların ezilmesi ardından ulusal yok oluşu gerçekleştirmeyi hedefleyen çok yönlü, örgütlü bir yabancı sistem hızla geliştirilmeye çalışılmıştır. Bu sistemin özelliklerini tanımak gerekiyor.

Biz her ne kadar parti olarak buna ‘sömürgeci sistem’ dediysek de, Önderlik her zaman şuraya dikkat çekti; Kürdistan üzerinde bu biçimde geliştirilen sömürgeciliğin, emperyalist Avrupa devletleri tarafından dünyanın başka yerlerinde geliştirilen sömürgecilikle derinden farklılıkları vardı. Her ne kadar aynı terimle hepsi sömürgecilik biçiminde ifade edilse de, Kürdistan’daki sömürgecilik diğerlerine benzememektedir. Diğer sömürgeciliklerin temel amacı ekonomik sömürüdür. Pazara hakim olmak, ham madde kaynaklarına hakim olmak, böylece dünya sistemi haline gelen kapitalizmin pazar ve ham madde ihtiyacını ucuzca karşılamak. Daha sonra buna eklenen yeni sömürgecilik de, ucuz işgücünü kullanmayı ifade etmektedir. Yine ekonomik içeriklidir. Böyle bir ekonomik sömürüyü yapabilmek için gerekli olan, onu sağlatacak özellikler taşıyan siyasi ve askeri egemenliğin kurulmasıdır. Bunlar emperyalist devletlerin sömürgeci uygulamalarıdır. Oysa Kürdistan üzerinde kurulan yabancı egemenliğin ekonomik sömürü amacı birincil esas amaç değildir. Kuşkusuz ‘ekonomik sömürü hiç yok, pazar ve hammadde kaynakları üzerinde egemenlik kurma arayışı, istemi hiç yoktur’ denemez. Bunlarda var ve önemlidir. 20. yüzyıldan bu yana büyük enerji kaynaklarına sahip olan Kürdistan üzerinde, ekonomik paylaşım savaşı her zaman olmuştur. Bugün bu daha da şiddetlenmiş düzeydedir. Petrol savaşı, su savaşı, yeraltı, yerüstü zenginlikler savaşı, bir de ticaret yollarına hakim olma savaşı. Bunlar dünya kapitalist sisteminin geliştiği ölçüde dün de vardı, bugünkü gelişmişlik düzeyiyle daha had safhaya çıkmış bulunuyor. Fakat Kürdistan'ın parçalanması, paylaşılması, egemenlik altına alınması 20. yüzyılda I. Dünya Savaşı ardından öngörülen statünün Kürdistan'a biçilmesi esas olarak bu amaç doğrultusunda değildir. Bu ikinci, üçüncü sırada gelen amacı oluşturmaktadır. Birinci amaç ulusal yayılmadır.

Kürdistan’a Sömürge Statüsü Bile Verilmemiştir;

Kürt tarihi, Kürt kültürel birikimi, Kürt nüfusu, kısaca Kürt toplumu tarihiyle, diliyle başka uluslaşmaların ham maddesi yapılmak istenmektedir. Kürdistan üzerinde kurulan sömürgeci egemenliğin birinci amacı budur. I. Dünya Savaşı ardından yaratılan ulusal yok oluş sisteminin temel yörüngesi böyledir. Şimdi bu biçimde o amaç böyle olunca araç ve yöntemlerde bu amaca göre düzenlenmiştir tabii. Sömürgeleştirmedeki amacın ekonomik kaynakların sömürüsü olduğu yerlerdeki araç ve yöntemler ile sömürgeleştirmedeki amacın ulusal yayılma, ulusal yok oluşu sağlama olduğu gibi Kürdistan’daki sömürgeleştirmenin araç ve yöntemleri çok çok farklı olmuştur. Buradan baktığımızda Kürdistan’a bir sömürge statüsü verilmemiştir. Yani adı olmamıştır, bir sistemi olmamıştır. Her şeyiyle dağıtılması öngörülmüştür. Çünkü kendi varlığını sürdürmesi ve kendi varlığı etrafında örgütlenme yaratması demek, ulusal yok oluşa karşı direnmek demektir. Ulusal yok oluşu başarısız kılmak demektir. Eğer ulusal yok oluş süreci başarılacaksa o zaman bu ancak toplumun tarih, dil, kültür alanında, örgütlülük alanında kendine ait ne varsa hepsinin yok edilmesi, parçalanmasıyla ancak mümkün olabilir. Kürdistan üzerinde 20. yüzyılda uygulanan sistemin toplumdaki yarattığı etkiler, toplumu içine aldığı süreç işte budur. Bunun için kimlik yasaklanmıştır, bunun için kendini inkar geliştirilmiştir, bunun için her türlü horlanma, kötülenme, yani kendinden kaçış yaratılmıştır. Bunun için düşünce üzerinde baskı kurulmuş, beyin tahakküm altına alınmaya çalışılmıştır. Bunun için Kürt toplumunun her türlü örgütlülüğü paramparça edilmiştir. Bunun için Kürdistan’daki her türlü yaşam ekonomik, ticari, sosyal, kültürel, eğitsel, siyasal yaşamın hepsi üzerinde şekillenmek isteyen ulusal yapılanmaya bağlanmıştır. Yani Türkiye sistemine bağlanmıştır, tabii parçalanarak bağlanmıştır. Bu da paramparça edilmiş, kendi değerlerinden kopmuş, kendi değerlerini kaybetmiş, her türlü dengesini kaybetmiş, Önder Apo’nun deyimiyle ‘’atomlarına kadar egemenlik altına alınmış’’ bir toplum gerçeği ortaya çıkarmıştır. Bu uygulamaların toplumda yarattığı en önemli yanlardan bir tanesi, yine Önder Apo’nun tanımladığı -beyinsel sömürgecilik- olmuştur.

Kürt insanı beyniyle, düşüncesiyle sömürgeleştirilmek, bir başka ulus için düşünür, onun çıkarına hizmet eder bir beyin haline getirilmek istenmiştir. Kendinden kaçış, kendini ret, kendini inkar bu düzeydedir. Bireyin bireye dönük saldırı düzeyi böyledir. Onun her türlü düşünce, duygu, ruh gücü üzerinde saldırı geliştirmiştir. Sadece örgütlenmesi ekonomik, sosyal, kültürel yaşamı üzerinde değil beyinsel, ruhsal, duygusal varlığı üzerinde de saldırı geliştirerek tümüyle tahakküm altına alınmak, ezilmek, değiştirilerek bir başka ulusal potada eritilmek istenmiştir. Bu Kürt toplumuna ve bireyine dönük saldırının en kapsamlı, derin, ağır duruma gelmesini ifade ediyor. Aslında insanlık tarihinde birey ve toplumlar üzerinde uygulanan en ağır saldırı sistemidir, en kapsamlı saldırı sistemidir. Tarihte eşi bulunmayan bir saldırı sistemidir. Tarihin en ağır suç saydığı, gördüğü saldırı soykırımdır, fiziki imhadır. Bir toplumun kılıçtan geçirilerek yok edilmesidir. Onun da bir anlamı vardır, anlaşılırlığı söz konusudur. Fakat ortada posa gibi insanlar ve toplumun varlığı korunup ama ruhuyla, duygusuyla, düşüncesiyle, beyniyle tüm ekonomik, sosyal, kültürel değerleriyle kendini inkar edip bir başkasına dönüştüğü, onu yaşar hale geldiği bir örnek yoktur. Buna yine Önder Apo; 'kendi çıkarlarını göremeyen, kendi çıkarları için düşünemeyen, çıkarları doğrultusunda plan, proje geliştirip eyleme geçemeyen bir insan gerçeğinin ortaya çıkartılmasıdır' demiştir. Burada beynini kaybetmiş, kendini düşünce düzeyinde inkar eden, düşüncesiyle de başkasına bağlanan beyinsel sömürgecilik diye de tanımlanan bir köleleşmeyi yaşayan insanla, temel örgütlenmesi aile olan, aileden başka hiçbir örgütlülüğü ve gücü kalmayan, bu nedenle de her şeyini ailede bulmak isteyerek, aileye dört elle sarılan bir örgütsel yapı kalmıştır. Kendini bu biçimde ifade eden bir erkek, böyle bir erkeğin hizmetçisi olan, köle bile denilemeyecek, kölelik statüsü bile edinemeyen bir kadın duruşu ortaya çıkmıştır. Ailecilik bu düzeye getirilmiştir.

Kürtler Herkesin Askeri Haline Gelmişti;

Şimdi burada artık meşru savunmanın tüm yönleriyle kaybedilmesi vardır. Meşru savunma kendisini tanıma, çıkarlarını görme ve savunma yol yöntemlerini bulma bilinciyse, böyle bir sistem altında Kürt toplumu ve bireyi bu bilincin hepsini kaybetmiştir. Meşru savunma böyle bir bilinçaltında, birey ve toplumun örgütlülüğü ise bu sistem altında, böylece her türlü geriliğin ve gericiliğin ocağı haline gelen başa bela aile dışında Kürt bireyinin ve toplumunun örgütlülük adına hiçbir şeyi kalmamıştır. Ailede bir örgütlülük değil aslında, egemen devletçi düzene ve yabancı egemenliğe erkek ve kadının en ileri düzeyde hizmetçiliğini ortaya çıkartan bir örgütlülüktür. Yoksa kendine ait, yüce değerler temelinde herhangi bir amacı ve duruşu olmayan bir örgütlülüktür. Burada kendini korumak için zaten bir eylem, mücadele yoktur. Kendini yok etmek için kendi kendini bitirme vardır. Önderlik, toplumun duruşunu bu dönemde akrebin kendisini zehirlemesine benzetti. Kekliğin kendi kendini avlamasına benzetti. Yani bu da meşru savunma denen şeyin zerresinin bile kalmadığı bir durumun oluşmasını, ortaya çıkmasını ifade etti. Şimdi bu kadar tarihin eski bir halkı olan, devlet egemenliğini bu denli uzun süre kabul etmeyen, devletçi sistem karşısında dağlara çekilip, uygarlıktan uzak durma pahasına da olsa özgür yaşamayı esas alan, benimseyen, içte ve dışta egemenlik sistemini dolayısıyla ondan kaynaklanan saldırıyı en geç tanıyan bir toplum olarak Kürt toplumunun, birkaç yüzyıl içerisinde böyle bir duruma düşürülmesi tabii ki ilginç bir durumdur. Dikkatle değerlendirilmesi, iyi incelenmesi gereken bir durumdur. Acaba neler böyle bir duruma gelmesine yol açmıştır? Daha önceki duruşla, sonradan ortaya çıkan sürecin birbiriyle ilişkisi, bağı var mıdır? Yoksa toplumun o duruşu hiyerarşik devletçi sistem tarafından çok büyük tehlike görülerek, en ileri düzeyde birliği ve gücü ifade eden bir saldırı bu toplum üzerinde mi yürütülmüştür? Bunların incelenmesi, değerlendirilip anlaşılması kuşkusuz gerekiyor. Fakat sonuçta 20. yüzyılın son çeyreğine girerken Kürdistan’ın ve Kürt toplumunun içine çekildiği durum budur.

Artık orada bir meşru savunma bilinci, örgütlülüğü, eyleminin zerresi bile yoktur. Tam tersine her şeyini kaybetmiş, yok olma sürecine girmiş, başkalarının hizmetine koşulmuş bir toplumsal duruş vardır. Buna herkesin -askeri olmak- deniliyordu. Bu süreçte Kürt toplumu, kendisinin olamayan ama herkesin askeri olan bir toplum olarak tanımlanmıştır. Avukatsız bir halk olarak tanım görmüştür. Yani örgütlülüğü olmayan, çıkarını göremeyen, kendini savunamayan, her türlü saldırıya açık, yok oluş sürecinde olan bir halk. Bu tabii bir toplumun içine düşeceği en ağır durum, en kötü durum, en tehlikeli durumdur. 20. yüzyıl sistemi içinde, I. Dünya Savaşı’nın ortaya çıkardığı sistem dahilinde Kürt birey ve toplumunun böyle bir duruma getirilmiş olduğu açıktır ve bunun doğru ve derinliğine anlaşılması, kavranması çok çok önemlidir. Böyle bir durumun özgür birey ve toplum karşısında taşıdığı tehlikenin derinden anlaşılması da çok çok önemlidir. Çünkü bu tehlike söz konusu durumu yaşayan birey ve toplum açısından bir tehlike olduğu gibi aslında insanlığın özgür duruşu açısından da ciddi bir tehlikedir. Çünkü insanlık katledilmektedir. İnsanlığa dair hiçbir değer bırakılmamaktadır. Birey ve toplumun bu kadar kendini inkar eder, kendine karşıt hale getirilip, kendini tüketir noktaya çekilir olması insanlığın tüketilmesi anlamına gelmektedir. Bir insanlık katliamının yaşandığını göstermektedir. Tabii bu noktada en büyük tehlike, hiçbir ferdinin bunu göremez durumda olmasıdır. Bu durumu doğal sayan, kabul eden bir beyne kavuşturulmuş olmasıdır bireylerin. Yani neredeyse isteyerek, benimseyerek,  içselleştirilerek bu durumu yaşar kılınmasıdır. Elbette baştan isteyerek, gönüllü böyle bir şeye girme olmamıştır, ama yüz yıllar süren baskı, katliam, saldırı, geliştirilen oyunlar nihayetinde Kürt bireyi ve toplumuna bu gerçeği kabul ettirmiştir. Bu düzeyde bir teslimiyetçilik, kırılma birey ve toplumda ortaya çıkartılmıştır. Bu elbette ki ciddi bir tehlikeye olumsuz duruşa işaret ediyor.

PKK Kürt Toplumunda Meşru Savunma Bilinci Yarattı;

İşte böyle bir süreç derinliğine ve genişliğine işletilirken, buna karşıt bir duruşla I. Dünya Savaşı’nın ortaya çıkardığı sistemin Kürt birey ve toplumunda yok etmek istediklerini tersine çevirerek, Kürt bireyi ve toplumunu özgürlük düşüncesi, örgütlülüğü ve eylemiyle kendisi haline getiren ve yeni bir yaşam çizgisine yöneltmeyi öngören PKK gelişmesi ortaya çıkmıştır. PKK’nin böyle bir tarihsel sürecin tersine çevrilmesi ve ona karşıt olarak geliştiği bir gerçektir. Kürt bireyi ve toplumu üzerinde uygulanan her türlü yok edici saldırıya karşı bir tepki ve var olma hareketi olduğu, özgürleşme sürecini ifade ettiği tartışma götürmez bir gerçektir. Tamamen Kürt toplumu ve bireyi üzerinde uygulanan bu yok etme sürecinin karşıtı olarak ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla her bakımdan birey ve toplumu kendine getirme, kendisi için yapma, özgür birey ve toplum gerçeğine çekme, böylece baş aşağıya gidişi tersine çevirerek özgürlük çizgisinde, Kürt bireyi ve toplumu için yeni bir yaşam sürecini başlatmayı ifade eder PKK gerçeği. Bu anlamda ruhu, duygusu, düşüncesinden maddi ekonomik yaşamına kadar, Kürt birey ve toplumuna yöneltilen her türlü saldırı karşısında birey ve toplumun özgürlük ve demokrasi çizgisinde savunulması hareketidir PKK. Saldırı ne kadar kapsamlı,  derin, çok yönlü ve sarsıcıysa savunma da aynı düzeyde kapsamlı, derin ve sarsıcı olmuştur. Buradan baktığımızda PKK’nin 20. yüzyılda Kürt toplumuna dayatılan sürecin karşıtı olduğu, tersi olduğu, toplumsal gidişi onun tersine çevirmeyi öngördüğü açıktır. 20. yüzyılda Kürt birey ve toplumuna dayatılan onu yok etme amacı temelindeki dış saldırı olduğuna göre, PKK gerçeği de bütün bu alanlarda Kürt birey ve toplumunun kendi öz dinamikleriyle kendisini savunması hareketi olma gerçeği vardır. Bu bakımdan PKK beyinsel köleleştirmeye, sömürgeleştirmeye uğratılmak istenen Kürt bireyi ve toplumunda, özgür var olma ve kendini savunma bilinci yaratmıştır. Her şeyden önce bir meşru savunma bilincidir. Hem de çok yönlü bir bilinç, sadece öyle kaba saldırılar karşısında kendini savunma ekonomik, sosyal baskı ve sömürü karşısında birey ve toplumu savunma değil ruhuyla, kültürüyle, duygusuyla, düşüncesiyle bütün yaşam özellikleriyle birey ve toplumun özgürlük temelinde savunulmasıdır. Bu anlamda derin bir savunma bilincini ifade ediyor. PKK böyle bir süreçte ortaya çıkan ve bir savunma gerçeği oluyor. Her şeyden önce bir savunma bilincini ifade ediyor. Çok yönlü ve kapsamlı bir bilinç, Kürt birey ve toplumunu kendine getiren ve özgürlük temelinde yürüme gücü, iradesi kazandıran bir bilinç. Önderlik gerçeği tamamen böyle bir Kürt bilincinin ortaya çıkmasını içeriyor. Bunu iyi bilmemiz gerekli.

PKK Bir Meşru Savunma Gücüdür; 

Diğer yandan bu bilinçle birlikte, tabii Kürt toplumunun kendini örgütlemeye yönelmesini ifade ediyor. Atomlarına kadar parçalanıp, örgütsüz kılınmış Kürt toplumunu Önderlik düşüncesi etrafında dar bir gruptan başlayarak bir öncü özgürlük partisine, oradan da temel savunma gücü olarak gerillaya, ulusal kurtuluş cephesine, ulusal bilinç ve direnişte kendini var etmeyi esas alan yeni bir halk duruşu ve birliğine ulaştıran bir örgütlenme durumudur. Kürt toplumu temel örgütsel açıdan PKK’yle yeniden bir örgütlenme süreci içerisine girmiştir. İnkar ve imha sisteminin toplumun dağıttığı bütün örgütlenmelerine karşılık demokratik uluslaşma temelinde, yine ulusal özgürlük ve demokrasi temelinde yeni bir örgütlü birey ve toplum yaratma sürecinin başlatılmasını içeriyor. Bu örgütlenme düzeyi en azından bilinç düzeyinde, Kürt insanının yeniden ulusal demokratik çizgiye kavuşturulması çerçevesindedir. Her türlü inkarcı ve imhacı bilinci reddetmeyi içermektedir. Buna karşı büyük bir ulusal diriliş devrimini ruhta, duyguda, bilinçte ve iç ilişkilerinde yaşamasıdır. Böyle bir örgütlülük düzeyine toplumsal çapta ulaşmayı ifade ediyor. Tabii bu örgütlenmenin bilince dayalı bir irade bütünlüğü, birlikte yaşam isteme haline gelen, böyle bir örgütlülüğün sürükleyici, öncü sağlam örgütleri var, partisi var, cephesi var, gerillası var. Bunlar temel örgütlerdir ve önemli örgütlerdir. Buna dayalı olarak çeşitli kurum ve kuruluşları gelişiyor. Kadın, gençlik örgütlülüğü ortaya çıkıyor. Bir de böyle bir bilinç ve örgütlülüğe dayalı savunma eylemini ifade ediyor PKK.

PKK pratiğinin baştan sona bir savunma eylemi olduğunu kimse inkar edemez. O konuda herhangi bir yanlış anlama ve tartışma söz konusu olamaz. Çünkü tümüyle bir savunma bilincini içeriyor. Bütün örgütlenmeler, toplumun yok edilmek istenen gerçeğinin tersine çevrilmesi ve kendini yaşar bir toplum haline gelmesini hedefleyen örgütlenmelerdir. Bu temelde geliştirilen eylemin de ideolojik, siyasi, askeri bütün boyutlarda bir savunma eylemi olduğu tartışma götürmez. Kısaca I. Dünya Savaşı ardından yok edilme sürecine sokulan ve bilinç, örgütlülük ve eylemsel duruş bakımından her şeyi kaybederek, adeta kendisi olmaktan çıkan Kürt toplumunun özgürlük ve demokrasi bilinci temelinde, yeniden kendine getirilerek örgütlü ve eylemli kılınmasını sağlayan bir harekettir PKK. Bu bakımdan her düzeyde Kürt toplumuna ve bireyine dayatılmış saldırı karşısında aynı kapsamda ve derinlikte bir meşru savunma duruşu, eylemi, bilinci, hareketi oluyor, örgütlülüğü oluyor. PKK’yi böyle bir meşru savunma gerçeği olarak tanımamız, anlamamız gerekli. Şöyle de ifade edebiliriz; 20. yüzyılın başından itibaren dayatılan inkar ve imha süreci altında her şeyini kaybetmekte olan Kürt toplumu, Önder Apo gerçeği ve PKK’yle yeniden kendine geliyor. Kendinin olmaya ve özgür bir duruş kazanmaya yöneliyor. Yani yeniden kendi çıkarlarını gören, o temelde örgütlenip direnen bir halk gerçeği haline geliyor. Özgür bir halk olarak imha sürecine karşı direniş içerisinde, dünyaya yeniden doğuyor. 90’ların başında gerçekleşen ulusal diriliş devrimi kesinlikle bunu ifade ediyor. Bu bakımdan da PKK’yle birlikte Kürt bireyi ve toplumu yeniden kendine geliyor. Kendisi için oluyor. Bir meşru savunma bilinci, örgütlülüğü ve eylemi kazanıyor. Kısaca meşru savunma duruşu kazanıyor.

DERLEME

YORUM GÖNDER

ZİYARETÇİ YORUMLARI

BENZER KONULAR

TARİHİ 15 AĞUSTOS ATILIMI ve YARATTIĞI SONUÇLAR

DURAN KALKAN: BÜTÜN DÜNYADA GERİLLA DEVRİ BAŞLAYACAKTIR

KÜRT İSYANLARI VE İÇ İHANET

TÜRK DEVLETİ YENİLGİSİNİ YALANLARLA GİZLEMEYE ÇALIŞIYOR

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (ÖNSÖZ)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (1.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (2.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (3.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (4.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (5.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(6.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(7.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(8.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(9.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(10.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (11.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(12.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (13.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (14.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (15.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(16.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (17.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (18.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (19.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (20.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (21.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (22.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (23.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (24.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (25.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(26.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(27.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(28.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(29.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(30.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(31.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(32.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(33.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(34.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(35.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(36.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(37.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(38.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(39.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(40.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(41.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(42.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(43.BÖLÜM)

BİR DOĞUŞ DESTANI (1.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(44.BÖLÜM)

BİR DOĞUŞ DESTANI (2.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(45.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(46.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(47.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (48.BÖLÜM)

KÜRTLER'İN TOPYEKÜN SALDIRILAR KARŞISINDA DİRENİŞİ

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (49.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ(50.BÖLÜM)

2021’E GERİLLA CEPHESİNDEN BAKIŞ (1.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (51.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (52.BÖLÜM)

''TARİH MUTLAKA KENDİ KAHRAMANLARINI YARATIR’’

ROBOSKİ İÇİN MÜCADELE KESİNTİSİZ SÜRMELİDİR

KONGRA-GEL’DEN 2022 MESAJI

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (53.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (54.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (55.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (56.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (57.ÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (58.BÖLÜM)

PROFESYONELLEŞEN GERİLLA İŞGALCİLERİN HAYALLERİNİ YIKTI

ÇAĞA DAMGA VURAN DİRENİŞ

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (59.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (60.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (61.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (62.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (63.BÖLÜM)

DİRENİŞ KAZANDI, KRİZ DERİNLEŞTİ

‘SAKİNE CANSIZLAR GİBİ SÜREKLİ BİR DİRENİŞ İÇİNDE OLACAĞIZ’

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (64.BÖLÜM)

YURTSEVER HALKIMIZA VE DEMOKRATİK KAMUOYUNA

SARALARIN KARARLILIĞIYLA MÜCADELEYİ YÜRÜTÜYORUZ

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (65.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (66.BÖLÜM)

DÜŞMANA CEVABIMIZ SARALAŞMAK OLACAKTIR!

CENAZELER GELMEDEN ÇÖZÜM BULUNMALI

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (67.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (68.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (69.BÖLÜM)

EFRÎN YURTSEVER İNİSİYATİFİN'DEN HASHTAG KAMPANYASINA DESTEK ÇAĞRISI

PKK'NİN LİSTEDEN ÇIKMASI İÇİN EYLEMLERİ BÜYÜTECEĞİZ

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (70.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (71.BÖLÜM)

YPG GENEL KOMUTANLIĞI ŞEHİT XEBAT DÊRİK'İ ANDI

EFRÎN'İ ÖZGÜRLEŞTİRECEĞİZ

EFRÎN'İN HAYKIRIŞI-1

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (72.BÖLÜM)

“EFRÎN’DE İŞGALE KARŞI KOBANÊ RUHUNU KUŞANALIM!”

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (73.BÖLÜM)

KÜRDİSTAN TARİHİ VE MEŞRU SAVUNMA (1.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (74.BÖLÜM)

KÜRDİSTAN TARİHİ VE MEŞRU SAVUNMA (2.BÖLÜM)

FEDAİ GERİLLA ÇİZGİSİNİ TOPLUMSALLAŞTIRALIM, ÖNDERLİĞİN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KAZANALIM

EFRÎN GÜNDEMİ

SOYKIRIM VE İŞGALE KARŞI ÇAĞIN DRENİŞİ DEVAM EDİYOR (1.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (75.BÖLÜM)

EFRÎN'DE İŞLENEN SUÇLARIN 3 YILLIK BİLANÇOSU

ULUSLARARASI HALK HAREKETLERİNDEN EFRÎN'E YÖNELİK İŞGAL HAREKATINA TEPKİ GELDİ...

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (76.BÖLÜM)

FEDAİ GERİLLA ÇİZGİSİNİ TOPLUMSALLAŞTIRALIM, ÖNDERLİĞİN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KAZANALIM (2.BÖLÜM)

TÜRK DEVLETİNİN VEKİL GÜÇLERİ EFRÎN'DE BOZGUNA UĞRADI

ŞENGAL ÖZER YÖNETİMİ'NDEN IRAK ORDUSUNUN HAREKETLİLİĞİNE TEPKİ

TÜRK İŞGALİ ÖNCESİ EFRÎN

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (77.BÖLÜM)

EFRÎN İŞGALİNE YÖNELİK AÇIKLAMALAR

1500 ŞEHİT, 72 UÇAK, 58 GÜNLÜK DİRENİŞ...

FEDAİ GERİLLA ÇİZGİSİNİ TOPLUMSALLAŞTIRALIM ÖNDERLİĞİN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KAZANALIM (3.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (78.BÖLÜM)

EFRÎN İŞGALİNE KARŞI YAPILAN EYLEMSELLİKLER

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (79.BÖLÜM)

KÜRDİSTAN'DA ZORUN ROLÜ

FEDAİ GERİLLA ÇİZGİSİNİ TOPLUMSALLAŞTIRALIM, ÖNDERLİĞİN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KAZANALIM (4.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (80.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (81.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (82.BÖLÜM)

KÜRDİSTAN’DA KOMPLOCULUK KAYBETMİŞTİR

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (83.BÖLÜM)

MAXMÛR KAMPI YENİ SALDIRILARI DA BOŞA ÇIKARACAK!

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (84.BÖLÜM)

KÜRDİSTAN DA SEVGİ VE AİLE

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (85.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (GİRİŞ)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (86.BÖLÜM)

ŞERMA DERSÊN BİJARTE!

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (1.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (87.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (2.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (88.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (3.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (89.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (4.BÖLÜM)

ÖNDER APO VE VİYAN ÇİZGİSİNDE DİRENİŞE ÇAĞIRDI

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (90.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (5.BÖLÜM)

YURTSEVER HALKIMIZA VE DEMOKRATİK KAMUOYUNA!

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (91.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (6.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (92.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (7.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (93.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (8.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (94.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (9.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (95.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (10.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (96.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (11.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (97.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (12.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (98.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (13.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (99.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (14.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (100.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (15.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (101.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (16.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (102.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (17.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (103.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (18.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (104.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (19.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (105.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (20.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (106.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (21.BÖLÜM)

BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (107.BÖLÜM-SON)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (22.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (23.BÖLÜM)

KÜRT DİLİ VE EDEBIYATINDA HEWRAMANİ(GORANİ) LEHÇESİNİN ÖNEMİ

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (24.BÖLÜM)

KJK EĞİTİM KOMİTESİ

EZ EHMED İM, Jİ XANA ÇELÊ

ZİMAN BEDEN E, EM XWEDÎ Lİ BEDENA XWE DERKEVİN

EM JİN Jİ HER DEMÊ BÊHTİR XURT İN

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (25.BÖLÜM)

Bİ HÊZA Jİ ABDULLAH OCALAN WERGİRTÎ 34 SAL İN TÊDİKOŞE

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (26.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (27.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (28.BÖLÜM)

TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (29.BÖLÜM-SON)

HPG ÖNDERLİĞİMİZİN VE HAREKETİMİZİN KARARLARIYLA HAREKET EDECEKTİR

“BUGÜNÜ BAŞLANGIÇTA YAŞIYORUZ” (1.BÖLÜM)

UYGARLIK BİREYDE, TARİH İNSANLIKTA GİZLİDİR

EŞİTLİĞE KADAR MÜCADELE MESAJI

“BUGÜNÜ BAŞLANGIÇTA YAŞIYORUZ” (2.BÖLÜM)

“BUGÜNÜ BAŞLANGIÇTA YAŞIYORUZ” (3.BÖLÜM)

“BUGÜNÜ BAŞLANGIÇTA YAŞIYORUZ” (4.BÖLÜM)

“BUGÜNÜ BAŞLANGIÇTA YAŞIYORUZ” (5.BÖLÜM)

“BUGÜNÜ BAŞLANGIÇTA YAŞIYORUZ” (6.BÖLÜM)

“BUGÜNÜ BAŞLANGIÇTA YAŞIYORUZ” (7.BÖLÜM)

‘NUSAYBİN’E YAKIŞAN BİR TARİH YAZMALIYIZ’ (1.BÖLÜM)

HALKIMI, TOPRAĞIMI BIRAKAMAZDIM

‘NUSAYBİN’E YAKIŞAN BİR TARİH YAZMALIYIZ’ (2.BÖLÜM)

HALEPÇE DENİLİNCE…

HALEPÇE KATLİAMI’NDAN ÇIKARILACAK DERSLER (1.BÖLÜM)

HALEPÇE KATLİAMI’NDAN ÇIKARILACAK DERSLER (2.BÖLÜM)

HALEPÇE KATLİAMI’NDAN ÇIKARILACAK DERSLER (3.BÖLÜM)

TARİHİ ROLÜMÜZÜ OYNAMAYA DEVAM EDECEĞİZ

MEZOPOTAMYA’DA UYGARLIĞIN DOĞUŞUNDA SAVAŞ VE SAVAŞA YAKLAŞIM

MEŞRU SAVUNMA ÇİZGİSİNDE PARTİLEŞMEK (1.BÖLÜM)

MEŞRU SAVUNMA ÇİZGİSİNDE PARTİLEŞMEK (2.BÖLÜM)

‘NUSAYBİN’E YAKIŞAN BİR TARİH YAZMALIYIZ’ (3.BÖLÜM)

MEŞRU SAVUNMA ÇİZGİSİNDE PARTİLEŞMEK (3.BÖLÜM)

1. ROJAVA ENTERNASYONALİST KONFERANSI YAPILDI

MEŞRU SAVUNMA ÇİZGİSİNDE PARTİLEŞMEK (4.BÖLÜM)

‘NUSAYBİN’E YAKIŞAN BİR TARİH YAZMALIYIZ’ (4.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA'DAN ÖZ YÖNETİM DİRENİŞLERİ (1.BÖLÜM)

‘NUSAYBİN’E YAKIŞAN BİR TARİH YAZMALIYIZ’ (5.BÖLÜM)

KAHRAMANLIK HAFTASI’NIN RUHUNU DOĞRU ANLAMAK VE UYGULAMAK ZAFERİ GETİRECEKTİR (1.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA'DAN ÖZ YÖNETİM DİRENİŞLERİ (2.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA'DAN ÖZ YÖNETİM DİRENİŞLERİ (3.BÖLÜM)

KAHRAMANLIK HAFTASI’NIN RUHUNU DOĞRU ANLAMAK VE UYGULAMAK ZAFERİ GETİRECEKTİR (2.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA'DAN ÖZ YÖNETİM DİRENİŞLERİ (4.BÖLÜM)

KAHRAMANLIK HAFTASI’NIN RUHUNU DOĞRU ANLAMAK VE UYGULAMAK ZAFERİ GETİRECEKTİR (3.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA CİZRE ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR-Ş.AXİN MAHİR DİCLE (5.BÖLÜM)

KAHRAMANLIK HAFTASI’NIN RUHUNU DOĞRU ANLAMAK VE UYGULAMAK ZAFERİ GETİRECEKTİR (4.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA CİZRE ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR-Ş.FARAŞİN SİDAR (6.BÖLÜM)

KAHRAMANLIK HAFTASI’NIN RUHUNU DOĞRU ANLAMAK VE UYGULAMAK ZAFERİ GETİRECEKTİR (5.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA CİZRE ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR-Ş. SERDEM PİR (7.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA CİZRE ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR-Ş. ŞERKER MAZDEK (8.BÖLÜM)

KAHRAMANLIK HAFTASI’NIN RUHUNU DOĞRU ANLAMAK VE UYGULAMAK ZAFERİ GETİRECEKTİR (6.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA CİZRE ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR-Ş. SİDAR MASİRO (9.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA CİZRE ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR-Ş. HARÛN BAGOK (10.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA CİZRE ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR-Ş. KURTAY FARAŞİN-Ş. AGİT NUSAYBİN- Ş. FELAT SERHAD (11.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA CİZRE ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR-Ş. NUDA ELEFTERYA-Ş. SOZDAR ŞERGER- (12.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA'DAN ŞIRNAK-NUSAYBİN ÖZ YÖNETİM DİRENİŞLERİ (13.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA'DAN ŞIRNAK ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR- Ş. ŞERVAN SERHAT (14.BÖLÜM)

İNİSİYATİF VE ÜSTÜNLÜK GERİLLADA

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA SİLOPİ ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR- Ş. ERÎŞ ÇİRAV (15.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA'DAN ÖZ YÖNETİM DİRENİŞLERİ-NUSAYBİN (16.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA NUSAYBİN DİRENİŞİNİ ANLATIYOR-Ş.GELHAT GEVER (17.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA NUSAYBİN ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR-Ş. DERSİM TOLHİLDAN (18.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA GEVER ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR; Ş. ROJVAN ARVİN–Ş. ALİŞER HOŞİN (19.BÖLÜM)

DEVRİMCİ HALK SAVAŞINI DAHA DERİN UYGULAYACAĞIZ

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA GEVER ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR; Ş. VİYAN AMED (20.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA SUR ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR; Ş. ÇİYAGER HEVİ (21.BÖLÜM)

EBU CİWAN BİR EMEK ŞEHİDİDİR

‘DİRENİŞ VE ZAFER ÇİZGİSİ ESASTIR’

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA SUR ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR; Ş. HARUN WELAT (22.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş.BARAN MAWA SUR ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR; Ş. ERîŞ MORDEM (23.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA SUR ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR; Ş. HOGİR AMED (24.BÖLÜM)

BÜYÜK KOMUTAN Ş. BARAN MAWA SUR ŞEHİTLERİNİ ANLATIYOR; Ş. ANDOK ÖZGÜR (25.BÖLÜM- SON)

YPJ’NİN FEDAKARLIKLARI SAYESİNDE DÜNYA KADININ GÜCÜNÜ TANIDI

KETİNA ZAPÊ ZEHMET E, YAN JÎ DERKETİNA JÊ? (BEŞA YEKEMÎN)

KCK'Ê Jİ BO XWEDÎDERKETİNA Lİ ZİMANÊ KURDÎ BANG KİR

KOMÎTEYA PERWERDEYÊ YA KJK'Ê CEJNA ZİMANÊ KURDÎ PÎROZ KİR

HEWLÊR KATLİAMI (16 MAYIS 1997)

KÜRDİSTAN’DA KDP İHANETİNİN KANLI SAYFASI: HEWLÊR KATLİAMI

DİRENİŞ ALANINA DÖNÜŞEN KUROJAHRO

‘DİRENMEKTEN BAŞKA YOL YOK’

ZAP DİRENİŞİNDEN ÖZGÜR ÜLKEYE (1.BÖLÜM)

ZAP DİRENİŞİNDEN ÖZGÜR ÜLKEYE (2.BÖLÜM)

EGÎD’İN İZİNDEKİ SAVAŞÇI: METİN SPÎNDAROK

ZAP’A GİRMEK Mİ ZOR, ZAP'TAN ÇIKMAK MI ZOR? (1.BÖLÜM)

ZAP’TA ÇELİĞE SU VERDİLER (2.BÖLÜM

BAKURÊ KURDİSTAN GENÇLERİ SEFERBERLİK RUHUYLA EYLEME GEÇMELİDİR

GENÇLER İÇİN GERİLLA DIŞINDA KURTULUŞ YOLU YOKTUR

DÜŞMAN RAHAT NEFES ALAMAYACAK

NİSÊBÎN’İN DİRENİŞ RUHUNU YAŞATANLARDAN: ŞEHİT VİYAN SEMA AYDIN

AYAKLARININ ALINMASI DURDURAMADI HOZAN’I

ŞEHİTLER ÖZGÜRLÜK TUTKUMUZU BÜYÜTMEKTE

KÜRDİSTAN’DAKİ SAVAŞTA ‘TAKTİK NÜKLEER SİLAHLAR’ DEVREDE

WERXELÊ’DE TERMOBARİK KULLANILDI

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILI (1.BÖLÜM)

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILI (2.BÖLÜM)

KÜRDİSTAN’IN KADERİ GERİLLANIN ZAFERİ VE HALKIN BİRLİĞİNE BAĞLIDIR

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILI (3.BÖLÜM)

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILI (4.BÖLÜM)

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILI (5.BÖLÜM)

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILI (6.BÖLÜM)

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILI (7.BÖLÜM)

19 TEMMUZ ÖZE DÖNÜŞ DEVRİMİDİR

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILI (8.BÖLÜM)

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILI (9.BÖLÜM)

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILI (10.BÖLÜM)

ZINDAN BERXWEDAN Û AZADÎ

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILI (11.BÖLÜM)

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10. YIL DÖNÜMÜ (12.BÖLÜM)

TÜM GÜCÜMÜZ TÜRK İŞGAL SALDIRILARINA ODAKLANMIŞTIR

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10'UNCU YILDÖNÜMÜ (13.BÖLÜM)

ŞOREŞA 19 TÎRMEHÊ

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YILDÖNÜMÜ (14.BÖLÜM)

19’Ê TÎRMEHÊ RONDIKÊN AZADIYÊ Û KÊFXWEŞIYÊ

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YIL DÖNÜMÜ (15.BÖLÜM)

19 TEMMUZ DEVRİMİNE İLİŞKİN MESAJLAR

ROJAVA DEVRİMİ’NİN 10’UNCU YIL DÖNÜMÜ (16.BÖLÜM)

KOMKUJİYA PEREXÊ RUYÊ RAST A DEVLETA TİRK A QİRKER EŞKERE DİKE!

RÊWITIYA JIYANA APO’YI

HALKIMIZI HER TÜRLÜ KİRLİ SALDIRILARDAN KORUYACAK GÜCE SAHİBİZ

PKK'Î HATİN, HEVAL HATİN!

YJŞ KÖK KÜLTÜRÜ İLE TOPRAĞINA KÖK SALMADIR

BİZ ‘O GÜZEL ZAMANLARI’ ÇOCUĞU ŞİMDİNİN İSE BÜYÜĞÜYÜZ

SİHA SALDIRILARININ 3 YILLIK BİLANÇASU, KATLİAM ARAÇLARI VE YEMİN OPERASYONU

KÜRTÇE ÜZERİNDEKİ ENGELLEMELERE SON

EGÎD KÎNE?

ŞEHİTLERİMİZE LAYIK OLMAK İÇİN MÜCADELEYİ YÜKSELTECEĞİZ!

KAMERAMI ASLA BIRAKMAYACAĞIM!

AYDINLIK YÜZLERİYLE DÜNYAYA IŞIK SAÇAN 6 YOLDAŞ

TÜRK DEVLETİ DAİŞ'İN İNTİKAMINI ALMAYA VE CANLANDIRMAYA ÇALIŞIYOR

HEVAL BÊRÎVAN ÖNCÜ BİR GERİLLA, KAHRAMAN BİR KOMUTANDI

BUGÜN DE MARDİN… YAŞAMAK VE YAŞATMAK İÇİN FAŞİZİMDEN HESAP SORULMALIDIR

ROJÊN NÛ

JINEKÊ APOGER BÛ

BU SAVAŞ ASLA UNUTULMAYACAKTIR

DENGBÊJI DÎROKA ME YA ZÎNDIYE

ME BÊHNEKÎ BÊHNA XWE DA

BEŞIŞÎN

DENG Û RENG BIDIN BERXWEDANÊ

EW Ê XWEDIYÊ MEKABA SORIN

HEQÎQET PÊTEK JI AGIR E

ÇIRÛSKÊN ÇAVÊN XWE JI ÇAVÊN MIN KÊM NEKE

ÇANDA DAYIKTIYE

BERXWEDANA RÊHEVALAN

DI BIN NAVÊ MALBATÊ DE ÇANDA TECAVUZÊ TÊ SAZKIRIN

FÎDAN

WE GAVA DESPÊKÊ YA GERÎLLA AVÊT!

İRAN SALDIRILARINA KINAMA

YÜZLERCE KEZ BU HALKA CANIMIZI VERSEK AZDIR

Dİ ARTÊŞBÛNA JİNÊ DE 30 SAL

NASNAMEYA CIWANTIYÊ

BÛN EVÎNA TÊKOŞÎNA AZADÎYÊ

LI DERIYÊ QAÇÊ QÊRÎNA PEZ

EW KEÇA DAYIKA XWE BÛ

MÎLÎTANA APO’YÎ BÛ RAMANA RÊBERTÎ

JI BO RAYA GIŞTÎ Û GELÊ ME

BIHÛŞTEK DI XWEŞIKBÛNA PAYÎZÊ DE

MEZİTLİ’DE FEDAİ EYLEMİ YAPAN SARA TOLHILDAN ARKADAŞIN MEKTUBU

MEZİTLİ’DE FEDAİ EYLEMİ YAPAN ŞEHİT RUKEN ZELAL ARKADAŞIN MEKTUBU

DENGÊ KEVIRAN

DILÊ KU GOTIN Û CEWHER LÊ GIHAYÎ HEV

JI BO RAYA GÎŞTI Û GELÊ ME

ÇANDA BERXWEDÊRÎ Û SERHÊLDÊRÎ DI JIN DE NAMIRE

DI RASTIYA SEDSALA 21. DE ŞOREŞA JINÊ Û PIRSGIRÊKA PÊŞENGTIYÊ

FEDEKARÊN ŞOREŞA KURDISTANÊ HEVAL ŞUKRÎ SERHED-YASÎN BULUT

EM JININ

JI RAYA GIŞTÎ Û GELÊ ME RE

DI EZMÛNA ROJAVA’DA XWEPARASTIN

PEZ Û HIRÇ

NEFESA PAQİJ A AZADÎYÊ EM Bİ XWE NE

ŞERÊ GEL Ê ŞOREŞGERÎ Û ROLA BAJAR Û ÇIYAYAN

RÛBIKEN Û RÛBIGEŞ A ÇIYAYAN BÛ

SIZMAYA LOJÎSTÎKÊ

ÇALAKIYA BI RÛMET A JIYANÊ: PARASTINA CEWHERÎ

ROJ XISTINA DILÊ XWE (BEŞA 1.)

BÊHNA ZÎLANÊ JI DERSÎMÊ TÊ

ROJ XISTINA DILE XWE-2

JI DÎROKA KURDISTAN, TENÊ HINEK KÊLÎ

SERPÊHATİYA SAKÎNEYÊ DOKTRÎNA AZADİYÊ

SÊ KULÎLKÊN AZADIYÊ…

GER TU XWE-BÎ, TÊ HE-BÎ… WEKÎ DIN TÊ TINE-BÎ

JI SARAYAN HETA EVÎNAN, JIN JIYAN AZADÎ

LI DERDORA WÊ ÇEMBEREK YA HEZKIRINÊ HEBÛ

DI EZMÛNA ROJAVA DE XWEPARASTIN

DÎSA BÎRANÎNEK JI BOTANÊ

JI GELÊ ME YÊ WELATPARÊZ Û RAYAGIŞTÎ RE

BI QASÎ CÛDÎ SERBILIND Û RÛMET BÛ

JI BONA TAVA KU CIHANÊ RONÎ DÎKE

DILÊN DILDARÊ JI JIYANA AZAD RE

JI BO RAYA GÎŞTI YA DEMOKRATÎK JIN Û ÇAPEMENÎ RE

KÊLIYEK JI JIYANA GERÎLA

8’E ADARÊ LI TEVAHÎ JINAN PÎROZBE

HÎMÊN BERXWEDÊRÊN ŞOREŞÊ

DÎROKA TEVGERA AZADIYA JINÊ

FERMANDARA WÊREK A ZAGROSÊ BÛ

JİNA KU BÛ QÊRÎNA NEWROZÊ

NEWROZ JIYANÊ DIHÛNE

DÎROKA TEVGERA AZADIYA JINÊ-2