TÜRK İŞGALİ ÖNCESİ EFRÎN
Efrîn, 18 Mart 2018’den beri tarihinin en karanlık dönemini yaşıyor. Türk işgali öncesi tüm mağdurlara kollarını açan güvenli bir Kürt bölgesiydi. Yeni modelin hayat bulduğu alandı.
Tarihi, insanlığın köklerine kadar uzanan ve yüzlerce yıldır bir Kürtlük merkezi olarak bilinen Efrîn, 9 aydır Türk devletinin işgali altında. Türk devleti, çeteleriyle birlikte bütün kirli hünerlerini sergiledi, sergilemeye devam ediyor. Rojava Devrimi’nin somutlaştığı ve giderek geliştiği örnek bir alan olan Efrîn, 9 aydır işgal ile birlikte katliam, talan, gasp, etnik temizlik ve Türkleştirmeye maruz bırakılıyor.
Türk devletinin 20 Ocak 2018’de 79 uçak, yüzlerce tank ve obüs, binlerce asker ve 25 bin çete elemanıyla saldırmadan önce Efrîn, 1 milyonluk nüfusuyla kuşatma altında bir demokrasi, bilim, eğitim merkeziydi. Dağları, zeytin ağaçları ve sularıyla bir yeryüzü cennetini andıran Efrîn emekçi ve direngen halkıyla Türk devleti ve çetelerinin yüzlerce saldırısına rağmen 400 binin üzerinde mülteciye de ev sahipliği yapıyordu.
ALTIN HİLAL’İN ZEYTİN DİYARI
Efrîn bölgesi insanlığa analık etmiş Mezopotamya'nın Altın Hilal’inin güneybatısına düşüyor. Yaklaşık 203 bin hektar genişliğindedir. Kuzeybatısında Amanos Dağları, kuzeyinde Toros Dağları, güneydoğusunda Şehba Alanı, güneyinde ise Saman Dağı olan Efrîn, Halep şehir merkezinin 60 km kuzeyine düşüyor. Dağlık bir bölge olan Efrîn’in en yüksek dağı Hawar Dağı’dır. Ankan, Sisekan, Hastiyan, Lelun da Efrîn’in dağlarıdır. Akdenize yakın olduğu için yıllık olarak 500-600 mm yağış alan Efrîn bölgesi yeraltı ve yerüstü su kaynaklarıyla tarıma oldukça uygundur. Efrîn ve Karasu isimli iki dere akmaktadır. Efrîn’deki Cuma Ovası yüzlerce yıldan beri tarımın yapıldığı bir alandır. Tarıma elverişli topraklarında her türlü ürün yetişen Efrîn, zeytiniyle ünlüdür.
PEK ÇOK UYGARLIĞA EV SAHİPLİĞİ YAPTI
Bugün de Rojava Kürdistan’ın en önemli merkezlerinden biri olan Efrîn, tarihte ‘Çiyaye Kurmênc’ olarak bilinir. Efrîn’e Osmanlılar ‘Kurdax’, Fransızlar ‘Cebel Ekrad’, BAAS rejimi de ‘Cebel Haleb’ ismini vermiştir. Kurmênc dağları Kuzey Suriye’nin güneybatısında yer alır ve Efrîn'in bütün kasabalarını sur gibi çevreler.
Yüzlerce yıldır bir Kürt bölgesi olarak tanınan Efrîn, tarihte birçok uygarlığa ve imparatorluğa da ev sahipliği yapmıştır. M.Ö. 1200’lü yıllara kadar Huri ve Mitannilerin yaşadığı bölgede Asuri istilasından sonra M.S. 300’lere kadar Med ve Perslerin hüküm sürdüğü bilinir. İskender’in bölgeyi işgalinden sonra Helenizmin önemli yerlerinden biri olur. M.Ö 636’ya kadar Makedonyalıların, Roma ve Bizanslıların hâkimiyetine girer.
637’de Müslüman Arapların hükmüne girer ve bin yıl boyunca Emevi, Eyyubi, Abbasi ve Memluklülerin denetiminde kalır.
1607’de Osmanlı’nın hakimiyetine giren Efrîn’de Osmanlı döneminde birçok aile yerinden sürülür, bölgeye yerleştirilmiş Aleviler üzerine de yine katliamlar uygulanır. 1918’e kadar Osmanlı’nın, daha sonra 1922’de Fransızların ve sonra Suriye devletinin hükmü altına girer.
KÜRTLÜĞÜN MERKEZİYDİ, SIĞINAĞIYDI
Efrîn, Selahaddinê Eyyubî zamanında Kürt devletinin stratejik konumu nedeniyle önemli merkezlerinden biridir. Kürdistan’ın birçok yerinden Eyyubî ordularına katılmak için gelen aşiretlerin izleri vardır. 1500'lü yıllarda Osmanlı’nın katliamlarından kaçan Kürt Alevilerin de sığınağı olur Efrîn. Osmanlı denetimine girmeden önce Efrîn’in pek çok yerinde Aleviler yaşar. Fakat Osmanlı’nın hakimiyetine girdikten sonra Efrînli birçok aile yerinden sürülür, çoğuna katliam uygulanır
Efrîn 20. yy başlarında Kuzey Kürdistan’da yaşanan isyanlar sonrası Türk devletinin katliamlarından da kaçan pek çok Kürt için de bir sığınak olmuştur. Dersim isyanından sonra Halep'e yerleşen Nuri Dersimi'nin mezarı da Efrîn'dedir.
Her ne kadar BAAS döneminde de asimilasyon ve demografik yapı değiştirme planları uygulanmış olsa da Efrîn, Kürt kültürünü korumuş bir bölgeydi. Efrîn asimilasyon politikalarına karşı dengbêjler, şairler ve önemli edebiyatçılarıyla hep direniş içinde olmuştur. Kürt klasik müziğini günümüze taşıyan ve nesilden nesle aktaran Bavê Salih, Cemil Horu, Eli Tico gibi isimler Efrîn’in önemli dengbêjleriydi.
İŞGALDEN ÖNCE DURUYORLARDI
En fazla Huriler ve Mitaniler döneminden kalma tarihi kalıntılar var. Türk devletinin işgal harekâtına kadar da bölgede Huriler ve Mitanilerden kalma taşlar, yazıtlar, kaleler ve diğer yapılar bulunuyordu. Yüz bin yıl öncesine ait Neanderthal bir çocuğun iskeletinin bulunduğu Duderi Mağarası, Huriler döneminden kalmadır. Ayrıca, Roma döneminden bir çok tarihi kalıntıyı barındıran Nebi Huri Kalesi (Siros Kalesi) 3 bin yıl önce kurulan Ayn Dara Tapınağı, Hristiyan alemi için önemli olan Simon Kalesi bunlara örnek verilebilir.
ARAP KEMERİ BAŞARILI OLMADI
Efrîn, yerleşim olarak Reco, Cindirese, Efrîn olmak üzere 3 bölgedeki 7 ilçe ve bunlara bağlı toplam 365 köyden meydana gelen bir merkezdir. Şera, Mabeta ve Meydankê ilçeleri Efrîn bölgesine; Şiye ilçesi Cindirês bölgesine; Meydana, Bilbilê ve Bedina ilçeleri de Raco bölgesine bağlıdır.
2011’e gelindiğinde şehir merkezinde az bir nüfus da Efrînli Araplar yaşıyordu. Efrîn’deki Arap nüfus, BAAS’ın 1965’lerde başlayan Arap kemeri politikasıyla bölgeye yerleştirilmiş olmasına rağmen Kürtlerle ortak bir yaşamı vardı. Mabeta ilçe merkezinde Kürt Aleviler; Cindirês, Şerewa ve Şera’nın köylerinde ise Êzîdî Kürtler yaşıyordu. Bölgede Alevilere ait Yağmur Dede türbesi, Sevrin Dede, Xelil Dede, Comert Dede, İbrahim Dede gibi ziyaretler bulunuyordu. Şêx Berekat ise Êzîdîlerin önemli bir inanç merkeziydi.
Rejim tarafından ihmal edilen ve ekonomik problemlerden dolayı Halep gibi büyük illere göç veren Efrîn, Suriye iç savaşının başlaması ve Halep’te çatışmalar nedeniyle yaşam koşullarının ağırlaşması sonucu Efrîn'e geri dönüşler yoğunlaştı.
DEVRİMDEN ÖNCE DE ÖRGÜTLÜYDÜ
Suriye iç savaşı 2011’de başladığında Efrîn halkı, Kürt Özgürlük Mücadelesi ve 2004’te kurulan Demokratik Birlik Partisi etrafında büyük oranda örgütlüydü. KDP’ye bağlı partilerin en az etkili olduğu Rojavayê Kurdistan bölgesi Efrîn’di.
Demokratik Toplum Hareketi, devrim başlamadan önce Efrîn’de halkla Suriye’de yaşanacak duruma ilişkin birçok tartışma yürüttü ve halkı örgütledi. Yine 2011’de kurulan ENKS’nin tüm dayatmalarına rağmen Efrîn halkı da kendilerini muhalifler olarak adlandıran şoven Arap ve Türk devletine bağlı güçler yanında saf tutmadı. Rojava Devrimi’nde Efrîn’in ilk şehidi olarak anılan şehit Çekdar devrimin başlamasından kısa süre önce o dönem ENKS’ye bağlı Azadi Partililer tarafından vahşice katledildi. 19 Temmuz 2012’de başlayan Rojava Devrimi ile rejim güçleri Efrîn'den çıkarıldı.
DEVRİMLE HER ALANDA KURUMLAŞMA
Devrim başlar başlamaz 2011’de TEV-DEM ve Yekitiya Star (Kongreya Star) öncülüğünde temeli atılan kurumlaşmalar geliştirilmeye başlandı. Rejimin bölgeden çıkarılmasıyla yönetim boşluğu TEV-DEM tarafından dolduruldu. Devrimin başlangıcından itibaren TEV-DEM ve Kongreya Star tarafından hemen her ilçe ve köyde komünler, meclisler kuruldu.
Rejim, Türkiye ve Türkiye’ye bağlı çetelerin kuşatması altına giren Efrîn’de TEV-DEM, Kongreya Star bünyesinde eğitim, sağlık, ekonomi vb. konularda kendi kendine yeterliliği geliştirmeye çalışan komiteler kuruldu. BAAS döneminde asimilasyon politikaları doğrultusunda sağlık, ekonomi, altyapı her alanda bilinçli olarak ihmal edilen bölge, tüm kuşatılmışlığına rağmen hızla her alanda gelişmeye başladı.
Devrimle birlikte Kürt Dil Kurumu, merkez, köyler ve mahallelerde dil kursları açtı. Bunlarla BAAS döneminde yürütülen asimilasyon politikalarıyla geriletilen Kürt dili yeninden geliştirilmeye başlandı. Anadilde eğitimin hazırlıkları yapıldı. Kürt Dil Kurumu, Kürtçe eğitim verebilecek öğretmenler yetiştirmek için Rojava genelinde ilk akademisini 11 Ağustos 2013’te Şehîd Ferzat Kemenger adıyla Efrîn’de açtı.
DEMOKRATİK ÖZERK YÖNETİM DENEYİMİ
Hem devrimle birlikte her açıdan gelişme kaydeden toplumun yeni bir sistemle örgütlenmesi hem de devrimin siyasi statüsünün kazanılması için 2014’te Rojava genelinde Demokratik Özerk Yönetimler, ‘Kantonlar’ biçiminde ilan edildi. Efrîn de 21 Ocak 2014’te bir Demokratik Özerk Yönetim birimi olarak Kanton ilan etti.
Efrîn Demokratik Özerk Yönetimi Eşbaşkanı Dr. Osman Şêx İsa, Demokratik Özerk Yönetim’in Efrîn halkı tarafından nasıl karşılandığını şöyle anlatıyor: “Efrîn halkı, ilan edilmesini kendisi için tarihi bir süreç olarak gördü. Tarihinde ilk defa halk yönetimini kendi içinden çıkarıyor. İlk defa tüm halkların ortak katılımıyla bir yönetim gelişiyordu. Yani doğrudan demokrasi esas alındı, topluma göre bir yönetim geliştirildi.
HALK İRADESİNİ BU SİSTEMDE GÖRDÜ
Efrîn'de ilk dönemlerde komiteler aracılığıyla yapılan hizmetler, Demokratik Özerk Yönetim ilanıyla oluşturulan 22 konsey tarafından yürütülmeye başlandı. Eşbaşkanlık sistemi, yine kadın ve gençlik kotası esas alındı. 22 konsey ve bunların bünyesindeki örgütlenme ve müdüriyetlerle toplumun ihtiyaçlarına cevap olabilecek, belediye hizmetlerinden içme ve tarımsal sulama sistemlerine, tarıma, eğitime, sağlığa, savunmaya, ekonomi vb. kadar birbirini tamamlayan bir yönetim oluşturuldu.
İdari, siyasi, diplomatik açıdan, hizmetler açısından çok önemli adımlar atıldı ve gelişmeler yaşandı. Toplum siyasi, diplomatik ve hizmetler alanında kendi irade ve kimliğini bu yönetimde görerek katıldı.”
İKİ DİLLİ TAM EĞİTİM
Demokratik Özerk Yönetim’in eğitim alanında aldığı kararla Efrîn’de Arapça ve Kürtçe resmi dil olarak kabul edildi ve eğitim sistemi demokratik ulus anlayışına göre her iki halk için de anadilde geliştirilmeye başlandı. Rojava’daki ilk Kürtçe eğitim yapan okul Şehîd Fevzi ismiyle Efrîn’de açıldı. İlk üniversite, Efrîn Üniversitesi adıyla açıldı. Efrîn Üniversitesi’nde Elektrik Mühendisliği, Tıp, Kürt Edebiyatı, Tarım Mühendisliği, Ekonomi fakültelerinin yanı sıra Rojava’nın tek Basın Fakültesi de eğitim veriyordu. Yine Efrîn’de TEV-DEM, YPG, Kongreya Star’a ait kadın, toplumsal ve askeri akademiler vardı.
4 HASTANE VARDI
Sağlık alanında Efrîn’de ikisi özel 4 hastane açıldı. Özellikle Demokratik Özerk Yönetim Sağlık Konseyi tarafından açılan Avrin Hastanesi’nde en ağır ameliyatlar gerçekleştirilebiliyordu.
TÜM İNANÇLAR ÖRGÜTLENEBİLDİ
Bir inançlar merkezi konumunda da olan Efrîn’de, Rojava Devrimi’yle birlikte tüm inançlar kendi ibadethanelerini, merkezlerini oluşturma şansı buldu. Rojava Devrimi’nden önce BAAS rejimiyle inanç kimliğinden dolayı sorunlar yaşayan Efrînli Êzîdîler de örgütlenmelerini geliştirdi.
Basufanê’de 2102’de küçük bir merkez kuran Êzîdîler, 2013’te ilk resmi tabelalı merkezlerini açtı. 2015’te Sinka ve sonrasında Efrîn şehir merkezinde Ortadoğu’da Êzîdî inancına ait eski kitap ve eserlerin bulunduğu Efrîn Êzîdîler Birliği Merkezi’ni kurdular. Köylerde inançlarını öğretebilecekleri okullar açtılar.
BAAS rejiminin asimilasyon politikalarıyla kendi kültürlerinden uzaklaşan Efrînli Aleviler (Kürt Aleviler) 2015’te Mabeta ilçesinde Mabeta Alevi Merkezi’ni kurdular. Bu merkezde bir araya gelen Aleviler kendi kültürleri üzerine tartışmalar ve eğitim çalışmaları yürüttüler, her Perşembe burada cemlerini gerçekleştirdiler.
Efrîn’de sınırlı sayıdaki Ermeni aileler ve 2011 iç savaşının başlamasıyla Halep’ten Efrîn’e göçen Kürt Hristiyanlara ait Çobanlar Kilisesi de bulunmaktaydı. Tüm inançlardan insanlar kendi temsilcileriyle yönetimde yer aldılar, yine kendi komünlerini oluşturdular.
KUŞATMA ALTINDA PARLAYAN EKONOMİ
Tarıma elverişli alanları ve zeytinler diyarı olarak tanınan Efrîn’de halkın devrimden sonra temel geçim kaynağı yine tarım oldu. Yaklaşık 203 bin hektar olan Efrîn toprağının 127 bin hektarlık tarıma elverişli arazisi sulama projeleriyle ekildi ve Efrîn halkını en zor koşullarda da besledi.
Bölge, özellikle 2014’ten sonra Ekonomi Konseyi’nin geliştirdiği projelerle zeytin, meyve, sebze, buğday ekimiyle tarihinin en verimli üretim dönemini yaşadı. Tarım Komitesi’nin verilerine göre 2017’nin sonunda Efrîn alanında yetişen 18 milyon zeytin ağacı, 1 milyon 300 bin de verimli meyve ağacı vardı. Efrîn’de 2017’de 130 bin ton zeytin, 15 bin ton buğday elde edildi. Üstelik 2017’de yağışların düşük olması etkiliydi. Efrîn Tarım Konseyi, 2018’de çok daha fazla ürün bekliyordu. Bu yıl Efrîn’de yetişen zeytinin 270 bin ton civarında olduğu tahmin ediliyor.
Efrîn halkı son yıllarda tarım ve sanayide yüzlerce kooperatif oluşturarak Efrîn’i bir üretim merkezi haline getirmişti. Efrîn’de 2017’nin sonunda 18 sabun yağı, 24 sabun, 250 zeytin sıkımhanesi, 3 reçel ve konserve fabrikası, 800-900 sanayi yeri, 805 elbise ve ayakkabı üretim atölyesi vardı. Efrîn işgal edildiğinde depolarda 15 bin ton sabun ve 24 bin ton buğday vardı.
YÜZLERCE SALDIRIYA DİRENDİ
Suriye iç savaşının başlamasıyla birlikte Efrîn halkı da diğer Rojava bölgeleri gibi daha 2011’de taburlarını örgütlemeye başladı. 19 Temmuz 2012’de Rojava Devrimi’nin ilanıyla birlikte YPG’de kuruluşunu ilan etti. Bu süreçte Şehit Armanç adıyla Efrîn’deki ilk YPG taburu oluşturuldu. YPG içinde 2013’e kadar genç kadınlar da kendilerini örgütledi. 2013’te Rojava genelindeki ilk YPJ taburu, Efrîn Kantonu’nda Şehît Ruken adıyla kuruldu. Bunlarla birlikte yine 2013’te iç güvenliği sağlamak amacıyla Rojava Asayiş güçleri, Rojava’nın tüm alanlarında olduğu gibi Efrîn’de kendini örgütledi.
Rojava Devrimi’nin 19 Temmuz 2012’den itibaren ilanıyla birlikte Efrîn de meşru savunma sistemini adım adım oluşturdu. Halk iradesine ve halkın katılımına dayalı olan bu savunma sisteminin temel gücü YPG ve YPJ idi. YPG-YPJ sadece Efrîn savunmasını değil, tüm çevre halkların da savunmasını yaptı. Mayıs 2013’te rejimin denetiminde olan Nubul ve Zehra adlı Alevi bölgelerini çetelerin saldırılarından da korudu. Türk devletine bağlı çetelerin Efrîn’e dönük saldırıları 2012’den itibaren başladı. Türk devleti ve çeteleri 2012’den 2018’e kadar Efrîn’e dönük yüzlerce saldırı geliştirdi. Fakat içlerinde Cephet El Nusra ve DAİŞ’in de bulunduğu çeteler, Şerewa’nın 8 köyünden ileri gidemediler. Bu köyler de 2015-2016’da YPG, YPJ ve Devrimciler Ordusu’nun ortak operasyonlarıyla çetelerden temizlendi.
Efrîn’in 2012-2018 yılları arasında yüzlerce şehidi oldu. Bu nedenle Efrînliler, bu 6 yılda Cindirês’te Şehîd Seydo, Şêra’nın Metina köyünde ise Şehîdt Refiq Şehitliklerini kurdu. Bu şehitliklere Cephet El Ekrad ve Ceyş El Siwar’ın da içinde olduğu savaşçıların da cenazeleri defnediliyordu.
HALK GÜCÜNE DAYALI SAVUNMA
Bir yandan saldırılara karşı direniş, diğer yandan savunma sistemi adım adım geliştirildi ve profesyonelleştirildi. Halk iradesine ve halkın katılımına dayalı olan bu savunma sistemine 2015’te kurulan HPC ve HPC-JIN güçleriyle, Demokratik Özerk Yönetim’in aldığı kararla kurulan savunma güçleri de dahil oldu. YPG, YPJ, Asayiş, HPC, HPC-JIN ve savunma güçleri, Efrîn savunmasını 2018’deki Çağın Direnişi de dahil olmak üzere bir koordinasyon dahilinde geliştirdi. Efrîn Savunma Güçleri, Şehba’yı özgürleştirme hamlesine de aktif katıldı.
Efrîn, 2013’te Türkiye güdümündeki DAİŞ, Nusra, Ahrar Şam’ın da içinde bulunduğu 21 çetenin birleşip saldırması sonucu Şehba’da çıkmak zorunda kalan Cephet El Ekrad, aynı şekilde yine Türk devletine bağlı çetelerin saldırıları sonucu İdlib’den çekilmek zorunda kalan Ceyş El Siwar gibi güçlere de ev sahipliği yaptı. Bu güçler, Efrîn’de kendilerini yeniden toparlayarak eğitti. Başta Til Rifat ilçesi olmak üzere onlarca köyün bulunduğu Şehba’yı özgürleştirme hamlesini gerçekleştirdiler.
YÜZ BİNLERCE MÜLTECİYE KUCAK AÇTI
Efrîn, 2012’den itibaren kuşatma altında olmasına rağmen 20 Ocak 2018’de başlayan işgal saldırısına kadar Suriye’nin İdlib, Humus, Hama, Reqa, Halep, Şam vb. birçok ilinden göçler aldı. 6 yılda Efrîn’e yoğun mülteci akışına rağmen uluslararası yardım kuruluşları, BM ve AB’den mülteciler için neredeyse hiçbir yardım gelmedi.
Kuşatma altındaki Efrînliler, kendi yiyeceklerini ve evlerini mültecilerle paylaştı. Demokratik Özerk Yönetim İçişleri Konseyi ve komiteleri kıt imkanlarla yüz binlerce insana yardım ulaştırmaya çalıştı. Efrîn’de mülteci sayısı giderek artınca Rubar ve Şehba isimli iki mülteci kampı oluşturuldu.
Efrîn’in nüfusu, 31 Aralık 2010 sayımlarına göre 523 bin 258’di ama Suriye’nin çeşitli kentlerinden gelen 400 üzerinde mülteciyle 1 milyonu buluyordu.
BÊRÎTAN SARYA/HÎVDA HEBÛN ŞEHBA
KAYNAK: ANF
YORUM GÖNDER