BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (102.BÖLÜM)
MEŞRU SAVUNMA STRATEJİSİ
Meşru Savunma Stratejisinin Uygulanma Süreci;
Kürdistan özgürlük gerillasının meşru savunma stratejisine göre konuşlanmasında HPG I. Konferansı’nın önemli bir rolü ve yeri vardır. Çünkü 2001 Haziran ayında gerçekleşen HPG I. Konferansı savunma güçleri için birçok önemli esasları belirleyip somutlaştırdığı gibi geçmişte yaşanan, savaşta ortaya çıkan yetersizlikleri de değerlendirmiş ve eleştiriye tabi tutan, doğru askerleşme açısından önemli bir dönemeç olmuştur. Özellikle geçmiş pratik süreçte klasik gerillanın hem taktikte hem teknikte yaşamış olduğu kaba, dar, yüzeysel düzeyin yoğun eleştirisi temelinde gerillanın olmazsa olmaz bir biçimde bunu aşması yönünde kararların alınmış olması çok önemliydi. Askeri bilim ve askeri teknikte oldukça dar ve yüzeysel kalmış, daha çok pratikte yaşayarak gerillada tecrübe kazanmış olan gerillanın taktik zenginliğe ulaşamadığı tespit edilmiştir. Aslında mücadele boyunca Kürdistan gerillası yüksek bir saldırı ruhunu temsil edebilmiştir. Fedai ruha sahip olan Apocu gerilla esas itibarıyla bu ruha dayanarak, savaşı geliştirmiştir. Savaş tekniğinin yetkin kullanılması temelinde hedefin uzaktan etkisizleştirilmesi ve fethedilmesinden ziyade, tekniği yeterince kullanamadığı için fiziğiyle hedefin üzerine yürüyerek, yakın mesafede daha çok el bombasını kullanma suretiyle ancak hedefleri düşürebilmiştir. Yani denilebilir ki geçmiş savaşta daha çok fedai ruhuyla savaşan bir gerilla gerçeği vardır. Yüksek bir savaşçı ve saldırı ruhuna sahip olmasına rağmen savaş tekniğine ve taktiğine o denli hakim olmayan bir gerilla durumu söz konusuydu.
Özellikle bu durum en son konferans öncesi yaşanan Kandil savaşında da çarpıcı örnekleriyle bir kez daha açığa çıkmıştı. Bu nedenle artık bundan sonra gerilla başarmak istiyorsa ve meşru savunma çizgisinin iyi bir uygulayıcısı olmak istiyorsa mutlaka bu dar, yüzeysel, klasik gerilla duruşundan kurtulması gerektiğini iyice anlamıştık. Bu çerçevede gerilla olarak Önderliğin esaretiyle yaşadığımız vahim yanılgıları daha doğru bilince çıkarma, mutlak surette çizgi gerillası olma iddiasına bağlı kalma kararlılığı derinleşti. Gerillanın en temel görevi olan Kürt sorununu çözme, Önder Apo’yu özgürleştirme hedefi doğrultusunda mutlaka profesyonel bir çizgi militanı ve gerillası olmayı önüne koymak zorunluluğu vardı. Nitekim 15 Şubat’tan itibaren yapılan her toplantıda bu çerçevede sözler ve vurgular gündem olmuştur. Tabii ki bu belirttiğimiz hususlar kırılmayı yaşayanlar değil, uluslararası komploya karşı fedai bir ruhla mücadele kararlılığında olan kişiler için böyleydi. HPG I. Konferansı bu gerçeklerden hareketle HPG’nin pratikte başarılı bir güç olması için eski klasik durumunu aşmak üzere yeniden yapılandırılma kararını aldı. Bu yeniden yapılanma projesi çerçevesinde HPG, 2001- 2002 ve 2003 süreçlerini çok ciddi bir ideolojik ve askeri yoğunlaşmayla yaşadı. 1999 Martı’nda ilk adımları atılan özel kuvvetler bu dönemde bir sisteme kavuşturuldu ve özel kuvvetlerdeki askeri teknik bilim eğitimleri oldukça geliştirildi.
Aynı çerçevede Mahsum Korkmaz Akademisi 2001’de kurularak, bütün komuta kademesini eğitimden geçirmeyi önüne koydu. Bu akademi yeniden yapılanmanın komuta kademesiyle başlatılması açısından önemli bir rol oynadı. Daha sonra ülkeye aktarılan bütün komuta kademesinin bu okuldan yetişmiş olmaları ülke içerisindeki güçlerimizin belli bir niteliğe dayanmasını sağladı. Bu süreçlerde HPG bir taraftan yeniden yapılanma projesi çerçevesinde ciddi bir eğitim faaliyetini yürütürken ve sistemini somutlaştırırken, diğer taraftan da sessiz bir biçimde Kuzey’de kalmış güçlerini çekti, yerini meşru savunma çizgisi temelinde askeri ve ideolojik eğitim görmüş olan daha profesyonel yeni güçlerle doldurdu. Ayrıca meşru savunma çizgisinde savunma savaşının gelişmesi için hazırlıkları başlatarak, özellikle de 2003 yılında Kuzey eyaletlerine bir savunma savaşı için gerekli olan güç sayısını aktardı. Bir savaşın anatomisi 482 Yolda Dersim gruplarından Ağustos 2003’te Şehit Mahir arkadaşın grubu ciddi bir darbe aldı. Kasım ayında ise Şehit Şevger arkadaşın grubu tümüyle kahramanca direnerek şehit düştü. Bunun dışında tüm gruplar yerlerine sağlam ulaştı. Bütün bunlar yapılırken aleniyet esas alınmadı. Sadece hareketin dar yönetimi bilgisi dahilinde yürütülen bir faaliyet oldu. Aynı zamanda basın gibi organlara hiç yansıtılmadı. Deyim yerindeyse kimseye fark ettirilmeden, içeriye güçler mevzilendirildi. Bu nedenle Türk devleti de durumun pek farkında olamadı. Fark ettikten sonra iş işten geçmişti ve güçler artık alanlarda mevzilenmişti.
Eğer önceden fark etmiş olsaydı daha fazla engelleyici tedbirlerle bizi zorlayabilirdi. Ama dikkatli bir planlama ile fark ettirilmeden yeniden mevzilenme sürecinin geliştirilmesi ve tamamlanması sağlandı. 2003 yılında bunlarla beraber HPG artık karargahını da Kandil’den Behdinan alanına taşırma kararını aldı ve savunma savaşına hazırlık faaliyetlerini yoğunlaştırdı. Bu süreçte II. Konferans hazırlıkları yapılırken, 15 Ağustos ruhunu yeniden canlandırma amacımızı yansıtmak için son bir kez olarak kalabalık güçlerle 15 Ağustos etkinliklerinin kutlanması planlandı. Bizzat bu etkinlikleri kendi sorumluluğunda geliştiren HPG anakarargah komutan yardımcısı görevinde bulunan Erdal (Engin Sincer) arkadaş çok büyük bir talihsizlikle şehit düştü. Etkinlikte, folklor grubunun içinden birinin ateş ettiği eğitim mermileri içine konulan sağlam bir merminin isabeti sonucu şehadete ulaştı. Bu olay bizi çok zorladı. Hem şahsen beni hem de genel olarak arkadaşları ağır bir biçimde etkileyen bir olaydı. Günlerce çalışamaz duruma geldik. Olay bir kazaydı ama şüphe uyandıran yönleri de vardı. Uzun süre soruşturmaya tabi tutuldu fakatsomut delillere ulaşılamadı.Ancak şüphelerimiz de giderilemedi. Ama bizim için beklenilmeyen ve ağır bir kayıp olmuştu. Etkinliklerden hemen sonra yapılması planlanan fakat şehadetten dolayı ertelenen HPG II. Konferansı, Erdal arkadaşın anısına 2003 Eylülü’nün başında gerçekleştirildi. Konferans hem HPG’nin yönetmelik esaslarını karar altına alarak somutlaştırdı hem de tüm güçleri meşru savunma savaşına hazırlama kararı aldı. Şehit Erdal arkadaşı da meşru savunma sürecinin komutanı olarak belirledi. Bu konferans meşru savunma stratejisinin hayata geçmesi açısından çok önemli bir konferanstı.
Çünkü aynı dönem uluslararası komplonun hareketimize karşı bir iç operasyon startını verdiği dönemdir. Bu açıdan bu konferansın kararları daha sonra sağlam bir duruşun sürdürülmesinin temeli olmuştur. Kökeni eskiye dayanan ama Önderliğin esaretinden sonra kırılması derinleşen ve farklı arayışlara hız veren çeteci kişiliklerin Ferhat ve Botan unsurları öncülüğünde buluşması önceden de vardı. Yukarıdaki bölümlerde de isimleri geçen Ferhat, Botan, Ebubekir, Serhat ve Ekrem gibi kişiliklerin de yer aldıkları, partiden gizli bir grup olarak hareket eden bu kişiler içten içe yıkıcı faaliyetlerini sürdürmüş ve giderek kendilerini daha da örgütlü hale getirmişlerdir. Hareketin dayandığı militan özellikleri besleyen ne varsa hemen her şeyi tahrip etmeye çalışan, alaya alan, değişik biçimlerde militan duruşu alttan dinamitleyen bir faaliyetisürdürmüşlerdi. Bütün bu faaliyetlerini ikiyüzlüce ve gizlice sürdüren bu grup aynı zamanda dış bağlantılarına da dayanarak,ABD’nin bölgeye müdahalesiyle birlikte daha cesaretli davranmış ve 2003 Temmuz ayında yapılan bir toplantıda harekete karşı isyanlarını açıkça ilan etmişlerdi. Bu toplantının hemen sonrasında yapılan HPG konferansının aldığı karar ve tutumu önemliydi. Daha sonra gelişen I. Kongra Gel platformunu bir çıkış zemini yapmaya çalışan bu ihanetçi tasfiyeci grup, hareketi tümden Önderliğin çizgisinden çıkararak, uluslararası güçlerin yedeğine sokmaya çalışmışlardı. Bunun için her türlü yol yöntemi denemiş, YNK üzerinden dış bağlantılara dayanarak, sonuç almak istemişlerdir. Bu grup bizim askeri faaliyetlerimizle fazla ilgilenmeyen, daha çok alay konusu yapıp zamanı geçmiş bir çalışma olarak gören bir pozisyon içindeydi. Böylece hareketin meşru savunma çizgisine karşı inançsız ve tümden karşıt bir yaklaşım içerisinde bulunmaktaydılar. Bu ihanet grubunun çıkışı harekette büyük bir sarsılma ve dalgalanmayı yaşatmıştır.
Ancak yaşanan bir takım krizli süreçlerden sonra Önder Apo’nun Mart 2004’te PKK’nin yeniden inşa sürecini başlatarak gerçekleştirdiği müdahaleyle bu tasfiyecisürecin önüne geçilmiş ve Kongra Gel II. Genel Kurul zemininde bizzat Önderliğin “Bir Halkı Savunmak” adlı eseriyle ideolojik gerçeklikleri açığa çıkarılmıştır. İdeolojik ve siyasal olarak tümüyle deşifre edilen bu grup etkisiz kılınınca kaçıp, YNK’ye sığınmışlardı. Güney zeminine dayanan bu ihanet grubu dış güçlere dayanarak düşmanlık ve tasfiye faaliyetlerinisürdürmüş ancak kendileri tasfiye olmaktan kurtulamamışlardır. Burada iki önemli hususu vurgulamak mümkün; HPG’nin 2001-2002 yılları boyunca adeta kendisini dışarıya kapatarak sürdürdüğü yeniden yapılanma projesi temelinde ideolojik ve askeri yoğunlaşması bugünkü performansının temeli olmuştur. Aynı zamanda ülke içerisinde meşru savunma savaşının yürütülmesinin hazırlıkları da bu dönemde geliştirilen yoğunlaşmaya dayanılarak gerçekleştirilmiştir. İkinci husus ise ihanetçi tasfiyeci grubun yıkıcı faaliyetlerine karşı HPG’nin yetersizlikleri olmuşsa da kendini ayakta tutabilmesi ve militan yaşama sahip çıkmasının temelinde de bu dönemde gerçekleşen yoğunlaşmanın rolü vardır.
MURAT KARAYILAN (HEVAL CEMAL)
YORUM GÖNDER