TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (18.BÖLÜM)
11. ANLAMAK İÇİN YAŞAMAK
“İnsan bir sınırdır, toprağın bitip göğün başladığı sınır. Ruh bir ağaçtır. Hastane, sağlık, cennet ve cehennem onların meyveleridir. İnsanların özgürlük uğruna çektikleri acıları, kaygıları ve döktükleri gözyaşları hatırlayalım.” Günaha Son Çağrı-Nikolas Kazancakis
ŞOREŞ SİLVAN GÖRÜŞME (TARİHİ MART 2015)
25 yaşında, Amedli bir genç. Kobanê’de hastane bahçesinde onunla röportaj yapıyoruz. Kobanê kent savaşı bittikten sonra Batı Cephesi’nden köyleri kurtarmak için sürekli ileri gidip otuz beş gün sonra gereksinimlerini karşılamak ve arkadaşlarını görmek için Kobanê kent merkezine döndüğünde, kente yaklaşırken, yaşamını yitiren arkadaşlarını ona gülerek baktığını söylüyor. Ben hareketli taburdaydım. Yılbaşı gecesini anlatmak istiyorum. İki takımımız cepheye gittiler. Biz dinlenmek için evde kalmıştık. Arkadaşların yerlerini almasını bekliyorduk. Haber geldi. İki sokak ilerlemişler. Yılbaşı gecesi olduğu için arkadaşlar bize mesaj gönderiyorlardı. Yeni yılımızı kutluyorlardı. Yeni yılın özgür Önderlikle geçmesinin temennisini yapıyorlardı. Söz veriyorduk birbirimize “Önder Apo’yu 2015 yılında özgürleştireceğiz.” Arkadaşlar da cephelerde yerini almıştı. Bu bize moral veriyordu. Bir süre, bir takım arkadaş evde kaldık. 8 kişiydik. 5 erkek 3 kadın arkadaştık. Gece geç saatlerde arkadaşlar bize haber verdi. Ben ile heval Serxwebun nöbetçiydik. Serxwebun arkadaş hasta olduğu için nöbet tutmasını istemedim.
Arkadaşların duvarın altında kaldığını söylediler. Arkadaşlara saldırı düzenlenmiş ve arkadaşlar duvarın altında kalmışlar. Biz, ne pahasına olursa olsun gidip arkadaşlarımızı duvarın altında çıkaracağız dedik. Cepheyi biliyorduk. Ancak arkadaşların tam nerede duvarın altında kaldığını bilmiyorduk. Gece karanlıktı. Gittik orayı iyi bilen arkadaşlar bizi onların olduğu yere götürdüler. O bölgede ciddi bir çatışma çıkmıştı üç arkadaşımız şehit düşmüştü. Üç arkadaş da yaralanmıştı. Bazı arkadaşları çıkarmışlardı. Bazı arkadaşlar kalmıştı. Arkadaşların şehit düştüğü yer bizim mevzimizin olduğu yerdi. Şehit Pelin, Amedli bir gerilla idi. Cenazesi orada daha yerdeydi, bizimle çetelerin arasındaki kalan bölgede. Bir binaya gittik arkadaşlar oradaydı. Arkadaşlar, “üst katı alın” diyerek bizi yönlendirdiler. Heval Bedran ile heval Serxwebun gidip şehit Pelin’in cenazesini aldılar. Oraya gittiğimiz zaman bir DAİŞ çetesi de ordaydı. Arkadaşlar çeteyi öldürdüler ve şehit Pelin’in cenazesini aldılar. Sabaha karşı olmuştu. Biz şe_hitlerimizin cenazesini yerde bırakmadık. Getirdik. Üç arkadaşımız şehit düştüğü için içimiz acıyordu. Arka_daşlarımız gerçekten fedai idiler. Açık alanda savaşmalarına rağmen yerlerini bırakmadılar. Yeni bir yıldı.
Biz yeni yıla coşku ile girmek istiyorduk. Ancak yeni yıla şehitlerimizle girdik. Bunun için yeni yılın sevincini yaşayamadık. Ben, Egîd ile birlikte Kobanê’ye geldim. Şehit Pelin ile eskiden beri birbirimizi tanıyorduk. 2015 yılında mücadeleye daha güçlü katılmak için hazırlık yapıyorduk. “Şehit düşen arkadaşlarımızın amaç ve isteklerini yerine getirmek için onlara layık olmaya çalışacağız.” sözleri veriyorduk. Onların şahadeti bir anlamda mücadele gerekçemiz oluyordu. Diğer taraftan ise yüreğimiz yanıyordu. Acı çekiyorduk. Arkadaşlarla çok kısa bir zaman önce vedalaşmıştık. Çünkü demiştik: “Birbirimizi görür müyüz?” Biz o gece Önderliğe, partimize, şehitlerimize bağlı olmanın sözünü verdik. Ben eskiden Kobanê’yi bir normal Kürt şehri olarak görüyordum. Kobanê’ye geldim. Burada kahramanlık gösterip şehit düşen arkadaşlarımız var. Bazı arkadaşlar tanıdık, onlarla bir yaşamı paylaştık. Arkadaşlarımız burada kanının son damlasına kadar direnip şehit düştüler. Sonra Kobanê bizim için farklı bir şehir oldu. Kobanê’yi artık unutmayız. Bizim artık vatanımız olmuştu. Şehit düşen arkadaşlarımız sırf bir evi bile bırakmamak için şehit düştüler.
Bazen arkadaşlarımız bizi kurtarmak için kendilerini feda ettiler. Kobanê’ye verdiğimiz anlam çok farklıdır. Kobanê’nin özgürleştiği gün ben Kobanê’den ayrıldım. Köylere gittim. Yaklaşık bir ay Kobanê kent merkezine gelmemiştim. Sonra Kobanê kent merkezine geldim. Uzaktan Kobanê kent merkezine baktım. Şehit arkadaşlarım bana bakıp gülüyorlardı. Benim için Kobanê’nin anlamı çok farklı, tarif edemiyorum. Anlamak için burada yaşamak lazım. Kobanê’ye normal bir şehir gibi bakamayız. Burada bir savaş yaşanmış. Burada yaşanan savaş, insanlık onurunu kurtarma savaşıdır. Şehitlerimiz bizim için sözdürler. Onların yollarında yürümeliyiz, onlardan güç alıyoruz. Diğer taraftan acı çekiyoruz. Dağdan geldik. Gerçekten şehir savaşı farklıdır. Hem fiziki olarak hem de psikolojik olarak farklıdır. Burada fazla bir kuvvetimiz yok. Günlerce arkadaşlarımızla oturup bir yemek bile yiyemedik. Mevzimizde yemek yiyorduk. Hem psikolojik hem de fiziksel olarak çok yoruluyorduk. Bütün yaşananlara savaşarak anlam veriyorduk. “Ya şehit düşelim ya da düşmanı bitirelim” diyorduk. Bazen biz birinci katta düşman ikinci katta kalıyordu. Büyük zorluklar çekiyorduk. “Artık ne olacaksa olsun” diyorduk. Hiçbir zaman Kobanê’ye niye geldik diye düşünmüyorduk.
Ancak “ne olacaksa olsun bir an önce bu savaş bitsin” diyorduk. Kobanê’de bir gerçeklik ispatlandı. Dünya âlem gördü. Kürtler kendini savunabiliyor. Sahipsiz değiller. Dört parça Kürdistan Kobanê’de bir oldu. Dört parça Kürdistan Kobanê ile yatıp kalkıyor. Dört parçada ki Kürt gençleri gelip Kobanê’de savaşıp şehit düştüler. Kobanê bize Önder Apo’nun fedai ruhuyla savaşan halkımızın başarılı olacağını gösterdi. Dünya bunu gördü ki, Kürt halkı hiçbir zulme karşı boyun eğmeyecektir. Kim gelirse gelsin Kürt halkı zulme karşı boyun eğmeyecek. Bu Kobanê’de ispatlandı. Tarihte ilk defa Kürtler birlik oluyor Kobanê için. Kürtler ilk defa birlikte düşmana karşı savaşıyor. Birlikte ağlıyor, birlikte gülüyor, birlikte acı çekiyor, birlikte hayal görüyor. Bunların hepsi Kobanê’de gerçekleşti. Bunların hepsi Kobanê’de yaşam buldu. Kuzey Kürdistan’da 6-8 Ekim’de “Serhıldan” olduğunu biliyorduk. Ancak hangi aşamada olduğunu bilmiyorduk. Her yerde eylem olup olmadığını bilmiyorduk. Bu Serhıldan’da halkımız katledildi. Bunları ayrıntılı bilmiyorduk. Daha sonra telefonla arkadaşlar bize söyledi.
RÊNAS MÛSA
YORUM GÖNDER