YURTSEVER HALKIMIZA VE DEMOKRATİK KAMUOYUNA
Bundan 9 yıl önce Paris’te büyük devrimci Sakine Cansız(Sara), Rojbin(Fidan Doğan) ve Ronahi(Leyla Şaylemez) yoldaşlar katledildiler. Devrimci kadın yoldaşlarımızı saygı ve minnetle anıyor, onların özlemi olan kadın özgürlük çizgisinde Özgür Kürdistan’ı yaratacağımız sözünü yineliyoruz.
Bu katliam soykırımcı sömürgeci Türk devleti tarafından gerçekleştirilmiştir. Tetikçi Ömer Güney bir MİT elemanıdır. Paris’in göbeğinde yapılan bu katliamın emrini Tayyip Erdoğan’ın başbakan olduğu TC hükümeti vermiştir. Türk devletini ağır töhmet altında bırakacak ve yaptırımlarla karşı karşıya getirecek böyle bir katliam kararını MİT yönetimi tek başına veremezdi. Zaten aylar önce öldürülmesi gereken 22 PKK yöneticisinin ismi açık kaynaklarda yayınlanmıştır.
Sara yoldaş PKK’nin kurucusu ve kadın özgürlük hareketinin önderlerinden olduğu için hedeflenmiştir. Sara yoldaş zindanda gösterdiği direnişle halkın büyük sevgisini kazandığından dolayı da hedeflenmiştir.
Türk devleti için Rêber Apo ve PKK en büyük düşman olarak görüldüğü gibi PKK’nin kurucuları da hedef durumdadır. Sara yoldaşın katledilmesi Kürt halkının özgürlük mücadelesinden intikam alma olmaktadır. Bu büyük kadın devrimcilerin katledilmesi Türk devletinin Kürt düşmanlığının düzeyini ortaya koymaktadır. Kürdün varlığını ortadan kaldırmak istediklerinden Kürdü var edenleri en büyük düşman olarak görmektedirler.
Türk devletinin birçok riski göze alarak Sara yoldaşı ve arkadaşlarını katletmesi Sara arkadaşın mücadelesinin büyüklüğünü ortaya koymaktadır. Sara yoldaş Kürdistan halkının ve Dersim halkının öfkesi olarak Apocu gruba katılıp PKK’nin kurucularından olmuştur. Apocu gruba katılmak ve PKK’nin kurucularından olmak büyük bir cesareti ifade etmektedir. Bir kadın olarak böyle büyük bir mücadeleye katılmak ve sorumluluğunu almak Sara yoldaşın nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu göstermektedir.
Sara yoldaşın bu kişiliği Diyarbakır 5 nolu zindan direnişi içinde tüm özellikleri ile kendini açığa vurmuştur. Sara yoldaş direnişiyle koğuşundaki tüm kadın yoldaşlara cesaret verdiği gibi zindan direnişçilerinin en büyük moral güçlerinden biri olmuştur. Ağır baskı ve işkence karşısında iradesi ve duruşundan bir milim geri adım atmamıştır. Hiçbir baskı ve işkence onun duruşunu bozamamıştır. Baskı ve zulüm onun düşmanın yüzüne tükürme tutumunu ortaya çıkarmıştır.
Sara yoldaş ülkesini ve halkını çok sevdiği için bu mücadeleye katılmış, Partiye ve yoldaşlarına büyük sevgiyle bağlı olarak da yaşamının son nefesine kadar özgürlük mücadelesini yürütmüştür. Erkek egemenliğinin 5 bin yıllık acısını çeken kadınların duygularını yüreğinde ve omuzunda taşıyarak mücadelenin başarısı için yaşamının tüm anını bu mücadeleye vermiştir. Sara yoldaş kadın özgürlük mücadelesinin büyük heyecanı ile her an coşkulu olmuştur. Coşkusu ve mücadele azmi bir volkan gibi her zaman düşmanın yüzüne patlamıştır. Yaşamı yoldaşlarına ve çevresine sevgi ve pozitif enerji taşıyarak geçmiştir. Kısa süre görenler bile Sara arkadaşa büyük sevgi ve saygı duymuşlardır. Sara yoldaş Kürt halkının ve kadınların özgürlük mücadelesinde her zaman anılacaktır. Bu mücadelenin sembol isimlerinden biri olarak ölümsüzler içinde yer alacaktır.
Rojbin, Kürtsüzleştirilmek istenen Fırat’ın batısından Avrupa’ya göç etmek zorunda kalmış, yüreği tertemiz, sevgi dolu bir yoldaştı. Avrupa’da Kürt halkının sesi olmak için diplomasi çalışması yürütüyordu. Kürt halkının özgürlük mücadelesinin tanınması ve Rêber Apo’yu özgürleştirme mücadelesinin gelişmesinde rolü olan bir yoldaştı. Hala da boşluğu hissedilmektedir.
Ronahi yoldaş da Ali Çiçek gibi Kürt halkının yaşadığı acıları, özlemleri ve öfkelerini yüreğinde taşıyan bir genç arkadaşımızdı. Kürt halkının varlığını güvenceye alma ve özgürlüğünü sağlamada tarihi sorumluluk bilinciyle mücadelenin her zaman en önünde yer almak istemiştir. Kürt halkının kızıl yıldızı Ali Çiçek’e layık olmak için büyük bir mücadele içinde olmuştur.
Sara, Fidan ve Ronahi yoldaşlar Paris’in göbeğinde katledilmesine rağmen Fransa adalet sistemi Türk devletini ve bu katliamın emrini verenleri yargı karşısına çıkarmamıştır. Siyasi ve ekonomik çıkarlar gereği adaleti bir tarafa bırakmıştır. Adaleti bir tarafa bırakan devlet moral değerleri zayıflayan bir devlettir. Fransa bu katliamın gerçek sorumlularını yargılamadığı müddetçe adaleti zayıf bir devlet olarak görülecektir. Fransa resmi kuruluşları çıkarları gereği adaleti bir tarafa bırakabilirler. Bizim beklentimiz Fransa halkının ve demokrasi güçlerinin bu davanın gerçek sahipleri olarak tutumlarını ortaya koyup suçluların yargı önüne çıkmasını sağlamalarıdır. Paris katliamı davası sadece Kürtlerin ve Fransız demokratların değil, tüm dünya kadınlarının davasıdır. Tüm dünya kadınlarının da bu davaya sahiplenerek suçluların yargılanması mücadelesini yürüteceklerine inanıyoruz.
Kürt halkı katliamı gerçekleştirenlerin ve emrini verenlerin peşini bırakmayacak; Kürdistan’ı özgürleştirme ve Türkiye’yi demokratikleştirme ile bu katliama en güçlü cevabı verecektir. Tabi ki katillerin cezalandırılması da her zaman Kürt halkının ve kadınların önünde bir görev olarak duracaktır.
9 Ocak Paris katliamında şehit düşen yoldaşları saygıyla anarken, onların özlemlerine mücadeleyi yükselterek cevap vereceğimizi yineliyoruz.
6 Ocak 2017’de Türk devletinin hava saldırısında şehit düşen Rubar, Xalil ve Murat yoldaşları da saygı ve minnetle anıyoruz. Onların mücadele bayrağı bugün Kürdistan’ın her yerinde dalgalanmaktadır.
Ocak ayında şehit düşen özyönetim direnişçileri olan Seve Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar’ı da minnetle ve saygıyla anıyor; onların büyük direniş ve cesaretlerini özgürlük mücadelesinde yaşatarak özlemleri olan Özgür Kürdistan, Demokratik Türkiye ve Ortadoğu’yu yaratacağımız sözünü bir kez daha veriyoruz.
PKK YÜRÜTME KOMİTESİ
YORUM GÖNDER