KÜRDİSTAN’DAKİ SAVAŞTA ‘TAKTİK NÜKLEER SİLAHLAR’ DEVREDE
2015’te Kürt halkına karşı devreye konulan savaş konsepti gereği, Türk devleti nükleer silah kapasitesini artırdı. Son dönemlerde ise atılan bölgeyi yok etmeyi hedefleyen ‘taktik nükleer silahları’ devreye koydu.
Türk ordusundan emekli olan pilot korgeneral Erdoğan Karakuş, 23 Mart 2022’de katıldığı bir TV programında Türk devletinin elindeki taktik nükleer silahlardan şöyle söz etti: “Taktik nükleer silahlar, bunların sayısına (atom bombalarını kast ediyor) ilave olmaz. Taktik nükleer silahlar bizim kara kuvvetlerimizde de vardı zamanında. Topçu birlikleri tarafından atılır. Tahribatını siz ayarlıyorsunuz, düşük tahribatlı. Yani, Japonya'ya atılan 20 kiloton, bunlar yarım kiloton.”
Eski Türk askerinin konuyu detaylandırmaya çalışırken, televizyon kanalının yayına ara vermesi dikkat çekerken, bu sözler Türkiye’nin elinde nükleer silahların bulunduğuna dair önemli bir itiraf olarak kayıtlara geçti. Emekli Türk askerinin sözünü ettiği taktik silahların 17 Nisan 2022’de Zap, Avaşîn ve Metîna’ya dönük başlayan işgal saldırısında da sıkça kullanıldığı ortaya çıktı.
Önceki gün Medya Haber TV’nin Özel Programı’na konuşan PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, HPG ve YJA Star gerillalarının direniş alanlarından biri olan Tepê Sor'da Türk ordusunun büyük olasılıkla taktik nükleer silahlarla saldırmış olabileceğine dikkat çekti. Duran Kalkan, bu bilgiyi Tepê Sor'dan sağ olarak kurtulan gerillaların anlatımına dayandırdı. Peki “taktik nükleer silah” nedir ve Türk devletinin elinde hangi çeşitleri var?
‘MİNİ ATOM BOMBALARI’ ETKİSİNDE
"Stratejik nükleer silahlar" genellikle yüksek veya kıtalararası bir menzilde fırlatılabilen nükleer silahları ifade ederken, daha kısa menzilli kullanım için tasarlanmış olanlara ise “taktik nükleer silahlar” denilir. Etki çapı 1 ile 3 km arasında olan, sahada NATO üyesi ordularda tugay büyüklüğünde birlikler için üretilen ve bir tür mini atom bombası etkisinde olan bu silahlar için taktik adı verilse de çoğu zaman bunlar stratejik amaçlar için devreye konulur.
Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Araştırmaları Merkezi Üyesi Nikolai Sokov, Nükleer Tehdit İnisiyatifi için kaleme aldığı bir araştırmasında bu silahların tehlikelerine şu sözlerle dikkat çekti: “Taktik nükleer silahlar, bazı açılardan stratejik silahlardan daha tehlikelidir. Küçük boyutları, hırsızlığa karşı savunmasızlıkları ve algılanan kullanılabilirlikleri, ulusal cephaneliklerde taktik nükleer silahların varlığını küresel güvenlik için bir risk haline getiriyor.”
ATILAN BÖLGEDE BÜTÜN CANLILARI YOK EDİYOR
Kısa menzilli füzeler, top mermileri ve kara mayınları şeklinde üretilen “taktik nükleer silahlar” başta ABD olmak üzere NATO üyesi ülkelerin envanterinde bolca bulunuyor. En küçük bir “taktik nükleer silah” onlarca ton TNT etkisinde olduğu için de Türk ordusunun bunları Kürdistan özgürlük gerillasının üslenme alanlarında bulunan tünel, mağara ve geçiş noktalarını yıkmak için kullandığı tahmin ediliyor.
Kullanıldığı bölgede bütün canlıları yok etmek gücüne sahip bu taktiksel nükleer silahlar, genelde birkaç kilotonluk patlama gücüne sahip. Örneğin ABD’nin Hiroşima ve Nagasaki'ye attığı bombalar 15 ve 20 kilotonluk patlamaya yol açmıştı. Uzmanlar çok küçük dozda kullanılsalar dahi ateşlenen nükleerin geniş coğrafyada radyasyon etkisine yol açabileceğine ve bunun serpinti içeren yağmurlar biçiminde yağabileceğine dikkat çekiyorlar.
TÜRK DEVLETİ 2015’TEN BU YANA NÜKLEER ARAYIŞINA GİRDİ
Türk devleti nükleer silah edinmeye yönelik girişimlerini de son yıllarda ciddi boyutlarda artırdı. 2011’de Rus şirketi ROSATAM ile 20 Milyar Dolarlık nükleer reaktör anlaşması yapan Türk devleti, 2013’te ise 22 Milyar Dolar değerinde Japon-Fransız ortaklığındaki bir başka projeye dahil oldu. Erdoğan rejimi bu anlaşmalarla enerji ihtiyacının karşılanacağını iddia ederken, Alman istihbaratı BND 2015’te yayınladığı bir raporda, “Türkiye bu iki projeyle askeri nükleer seçeneğe kapı araladı” bilgisini verdi.
Aynı rapora göre, Türkiye uranyumu zenginleştirmek için tesisler kurdu ve sıkıştırılmış uranyum cevheri “Yellowcake” üretmeye başladı, uranyumu ise Kosova ve Bosna-Hersek üzerinden yasal olmayan yollarla temin etti. Türkiye’nin en önemli nükleer tedarikçisi ise kara borsada nükleer başlıklı füzeler satan Pakistan.
Özellikle Arap ve Hindistan medyasında çıkan haber-yorumlarda Erdoğan’ın bunun için Pakistan ile ilişkilerini sıkı tutmaya çalıştığına dikkat çekildi. Örneğin “zeenews.india.com” isimli haber sitesine göre, Aralık 2020’de Pakistanlı ve Türk askeri heyetler nükleer satış için iki gün boyunca görüşmeler gerçekleştirdiler. Ayrıca NATO’nun desteğiyle 2015-2018 yılları arasında modernize edilen Türk ordusuna ait F-16 savaş uçaklarının da nükleer füzeleri taşımaya hazır hale getirildiği ifade edildi.
KAYNAK: ANF
YORUM GÖNDER