BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (84.BÖLÜM)
YALAN VE ÇARPITMAYA KARŞI TARİHİ HAKİKATLER
“Askerlerime leş taşıttırmam” Sözü Başarısızlığa Uydurulmuş Bir Kılıftır;
1- Osman Pamukoğlu tarafından söylenen ve bir dönem basın-yayın organlarının gündeminden düşmeyen ‘ünlü’, “askerlerime leş taşıttırmam” sözünün gerçeklerle bağdaşan hiçbir yönü yoktur. 12 Ağustos 1993 yılında Çarçela’ya (İki Yaka) yönelik yapılan operasyonda dönemin Hakkari Dağ Komando Tugayı Komutanı olan Pamukoğlu, PKK’nin bu operasyonda 300’ü aşkın kayıp verdiğini iddia ediyor. Operasyon sırasında Çarçela Dağı civarına sözde operasyon bölgesine götürülen basın mensuplarına, “bu operasyonda 300’ü aşkın PKK’li öldürüldü” açıklamasını yapan Pamukoğlu gazetecilerin, “hani cenazeler nerede?” sorusu karşısında, “vadinin derinliklerindedir” diye cevap verir. Basın mensupları cenazelerin çekim için yukarıya getirilmesini isteyince, Pamukoğlu, “ben askerlerime leş taşıttırmam” diye yanıt vermişti. Oysa ortada “leş” diye bahsettiği hiçbir gerillanın cenazesi yoktur. Bu büyük bir yalan ve palavradır. Bu operasyonun gerçeği şöyledir; 1993 ylı 12 Ağustosu’nda Yüksekova, Şemdinli ve Çukurca’dan U harfi taktiği biçiminde Pamukoğlu komutasındaki Türk ordusu tarafından geliştirilen operasyonda, gerillalarımız bu taktiği boşa çıkarmak için operasyon alanından çıkarak, Çarçela’da birleşmeyi uygun görmüştür. Türk ordusu ise Çarçela’ya girmeyi göze alamayarak, eteklerde boş arazide operasyon yapmakla yetinmiştir. Ve böylece operasyon tümden boşa çıkarılmıştır. Pamukoğlu, bu operasyonda sonuç alamadığı, tümüyle boş çıktığı ve hiçbir gerilla vuramadığı halde basın mensuplarına “askerlerime leş taşıttırmam” sözünü kullanmıştır. Burada elinde cenaze diye bir şey yoktur. Elinde böyle bir delil olsaydı, bunu basın mensuplarına göstermekten büyük zevk alacağına dair hiçbir kuşku yoktur. İşin gerçeği ise şöyledir: Bu operasyon esnasında 2 arkadaş gruptan kopmuş, daha sonra bir arkadaş köydeki milislere ulaşarak birliğine gelmiş, diğer arkadaşın akibeti hakkında ise bilgi alınamamıştır. Operasyonda güçlerimiz düzenli bir biçimde araziye yayılmış, operasyon devam ederken bir grup Yüksekova-Şemdinli yolunu kesmiş, bir grup da Yüksekova merkezinde Askerlik Şubesi’ne bir baskın düzenlemiştir. Bu eylemde Hamza Malazgirt adında bir arkadaş şehit düşmüştür. Aynı günde diğer bir grup ise radyolink istasyonuna karşı bir eylem yapmıştır. Ayrıca İran sınırındaki güçlere karşı da eylem gerçekleştirilmiştir. Kısaca, operasyon esnasında ciddi bir çatışma olmazken, operasyonun devam ettiği bir haftalık süre içerisinde yapılan bu eylemlerle Türk ordusu kayıplar vermiş ve sonuçsuz bir biçimde geri çekilmek zorunda bırakılmıştır. Yaşanan gerçek böyle olmasına rağmen “300 kaybın verildiğini, vadinin cenaze dolu olduğunu” söylemek ama “askerlerime taşıttırmam” demek, tam bir pişkinlikle yalan söylemekten başka bir şey değildir. Gerçekleri bu denli çarpıtmak tam bir rantçılık, kamuoyuyla alay etmek olduğu gibi büyük bir suç durumudur.
2- Osman Pamukoğlu aynı kitapta 10 Ekim 1993 tarihinde Avaşin alanına yönelik yapılan baskında 28 gerillanın yaşamını yitirdiğini iddia etmiştir. Bu tarihte nokta baskını tarzında yapıldığı iddia edilen operasyonun gerçekleştiği yer Avaşin alanıdır. Bir geri cephe konumunda bulunulan bu alanda hastane ve ARGK kurallarına göre savaşa sokulamayacak 18 yaşın altındaki bazı gençler bulunmaktadır. Operasyon bunlara karşı yapılmıştır. Hastanedeki hasta, yaralı ve genç arkadaşlardan oluşan toplam 35 kişilik bir gerilla gücü mevcuttur. Aynı zamanda 600 koyun ve 60 büyükbaş hayvan alanda bulunmaktadır. Buraya 10. 000’e yakın bir askeri güçle operasyon düzenleyen Pamukoğlu, kampı tümden tasfiye edip sonuç almak istemiştir. Kampta bulunan güç tam bir savaş gücü olmamasına rağmen arkadaşlar kendi içinde iki gruba ayrılarak, Türk ordusunu iki ayrı yerde pusuya düşürmüşlerdir. Esas gerilla gücü Dola Karkera’da üstlendiği için, çatışmaya müdahale etme imkanına sahip olamamıştır. Ama yaralı, hasta ve genç arkadaşlardan oluşan 35 kişilik güç, Türk ordusuna darbe vurma başarısını göstermiştir. 70 askerden oluşan bir operasyon kolu bir gün boyunca denetim altında tutularak ciddi zaiyat verilmiştir. Ancak Kobra helikopterler eşliğinde yeni bir operasyon desteği gelince geri kalanlar kurtulmuştur. Kampta bulunan tüm gücümüz, 600 koyun ve 60 ineği de yanlarına alarak, sağlam bir biçimde operasyon alanının dışına çıkmayı başarmışlardır. Türk ordusu bu operasyonda da hiçbir sonuç elde etmeden gücünü geri çekmek zorunda kalmıştır. Bu operasyonda “28 PKK’li öldürüldü” söylemi tamamen hayal ürünüdür, tek bir gerilla kaybı yaşanmamıştır, aksine Türk ordusu birçok kayıp vererek, alandan çekilmiştir.
3- Pamukoğlu komutasındaki Hakkari Dağ Komando Tugayı’na bağlı askerler tarafından 20 Aralık 1993 yılında Avaşin alanındaki Mezê bölgesinde bulunan gerilla güçlerine yapılmak istenen nokta operasyonu sonuçsuz kalmıştır. Güçlerimizin, Türk ordusu ile sıcak temasa girmemesinden kaynaklı, operasyon hiçbir sonuç almadan geri çekilmek zorunda kalmıştır. Bir sonraki gün, yani 21 Aralık 1993 tarihli Hürriyet Gazatesi’ne yansıyan ve Pamukoğlu tarafından paylaşıldığı anlaşılan haber aynen şöyle yer almıştır: “Hakkari Dağ Komando Tugayına bağlı askerler gece Irak’a sızdılar. Dağ komandoları 27 PKK’liyi öldürdü. Kuzey Irak’taki bir peşmerge karakolunu PKK’nin ele geçirdiğini belirleyen dağ komandoları dün gece bir sızma operasyonu gerçekleştirdi. Sınırdan 7 km içerdeki peşmerge karakolunu basan dağ komandoları 27 PKK’liyi öldürdü.” Bu haberde belirtilen operasyon ve gerilla kayıpları külliyen yalandır. Mantıklı biri bu haberin iğne ucu kadar doğruluğa sahip olmadığını bilir. Çünkü Türk askeri 20 Aralık gece yarısında elini-kolunu sallayarak Irak’ın 7 km içerisine girecek, 27 gerillayı öldürdükten sonra, aynı gece sonuçları Hürriyet Gazetesi’ne aktaracak ve söz konusu gazete 21 Aralık tarihli sayısında operasyonun sonuçlarını kamuoyuna aktaracak. Arazi ve savaş gerçekliğinden anlayan biri böyle bir hareketin asla mümkün olmayacağını iyi bilir. Görüldüğü gibi hırs Türk özel savaş ekibinin gözünü o kadar kör etmiştir ki, yalanlarla kaleme aldıkları senaryonun ne kadar inandırıcı olup olmayacağı umurlarında bile olmamıştır. Tek amaçları halkı ve kamuoyunu kandırarak, gerçekleri halktan gizleyerek, kendilerini başarılı göstermek olmuştur. Bu anlayış üzerinden bir yandan savaşın sürdürülmesini sağlama becerisini gösterirlerken, diğer yandan iktidar ve ranttan pay kapmak istemişlerdir.
4- Yine Pamukoğlu’nun en büyük kuyruklu yalanlarından biri de tek bir kaybımızın olmadığı bir operasyonda 66 gerillanın vurulduğunu söylemesidir. Olay şöyle gelişmiştir: Hakkari’ye bağlı Marinos Kato’sunda üstlenmiş bulunan 64 kişilik gerilla gücünden kararsız ve muhtemelen sızma olan birisi gizliden kaçarak Peyanus taburuna gidip teslim olur. Gerilla gücünün nerede, nasıl üstlenmiş olduğunu aynen anlatır. Normalde önceden gerilla gücü o civarda kış üstlenmesini hiç yapmıyordu, çünkü çok riskli bir yerdir. Yerinin tespit edilmesi halinde yüzde doksan dokuz kurtuluşun olmayacağı bir alandır. Karın 4-5 metre yükseldiği ve hiçbir gerilla üssüyle bağlantısı bulunmayan bu alanda kışın çatışarak kurtulmak mucizevi bir şeydir. Bu güç hakkında gerekli tüm bilgileri ihanet eden kişiden alan Osman Pamukoğlu hemen gücünü harekete geçirerek, 9-10 Ocak 1994 tarihinde 63 kişilik gerilla gücüne karşı operasyonu başlatıyor. İhanet eden unsur, askeri doğrudan noktanın üstüne getirdiği için sabahın erken saatlerinde temas sahasına yakınlaşıyorlar. Güçlerimizin yeri çatışmaya hiç uygun değildir. Tek bir BKC iki arkadaşla beraber yüksek bir yere çıkarılır. Yakınlaşmakta olan askerlere karşı BKC kısa süreli olarak kullanılır. Sonradan birkaç kez daha kısa aralıklarla güçlerimiz BKC’yi çalıştırırlar. Bunun dışında herhangi bir ciddi çatışma olmamıştır. Çünkü asker kampa doğru ilerlemedi. İlerlemek istediğinde BKC birkaç mermi atıp onları durduruyordu. Oldukça ürkek yaklaşan askerler kampa yaklaşma cesaretini göstermediler. BKC mesafesinin dışında mevzilenerek, beklediler. Akşama kadar yaşanan bütün çatışma bu kadardı. Aslında uzaktan taciz dışında herhangi bir çatışmanın olduğundan bile söz edilemez. Kendim de bu güçlerimizle bizzat telsizle irtibat halindeydim. Akşam olunca güçlerimiz gece boyu 14 saatlik bir yürüyüşle karı yara yara Faraşin alanına ulaştılar. Buradaki yurtsever halkımızın sahiplenmesi ile güçlerimizin kardan ayaklarının yanması ve herhangi bir zarar görmesi önlendi. Burada dinlenen gerilla birliğini biz, Bestlere çekmek için zorunlu olarak köyden köye getirerek ve tüm köylülerin yardımlarıyla karlı yollar açılarak, halk ve gerillanın müthiş bir çabası sonucu sağlam bir biçimde Bestler alanına ulaştırdık. Buradan da her şeyi önceden hazırlanmış yedek bir üstlenme yerimiz olan Şırnak karşısındaki Gundike Remo köyünde bulunan üs alanına yerleştirildiler. Bu gücümüz kışı burada eğitimini sürdürerek geçirdi. Osman Pamukoğlu ve beraberindeki askerler ise boşaltılan kampa ertesi gün girerek oradaki erzakları tahrip etmişlerdi. Bir de kampın bir mağarası vardı, mağaranın içine kara mayınlarını dizerek, geri dönmüşlerdi. Burada ne ciddi bir çatışma ne de gerillanın kaybı olmuştur. Buna rağmen Osman Pamukoğlu TV’de milyonların karşısında bu operasyonu anlatırken, heyecan yaratan bir üslupla müthiş bir ceng gibi anlatıyor. Tümüyle yalan ve senaryodur. Ne gerilladan ne de askerden hiçbir kayıp olmamıştır. Çünkü ciddi bir çatışma olmadı. Ancak Osman Pamukoğlu’nun raporu temelinde Türk basını 66 gerillanın burada imha edildiğini, silahlarıyla birlikte ele geçirildiğini kamuoyuna defalarca yansıtmıştır. Burada tamamen yalan ve psikolojik savaş gereği bu haber masa başında üretilerek verilmiştir. Bu operasyonda tek bir gerilla kaybı yaşanmamış, Türk ordusu Kato civarında sınırlı hareket içerisinde olmuş ve ciddi bir operasyon da yapmamıştır.
MURAT KARAYILAN (HEVAL CEMAL)
YORUM GÖNDER