TARİHİN SIFIR NOKTASI KOBANÊ (15.BÖLÜM)
8. MEKTEBA REŞ
“Körlük, zamanı ve mekânı alt etmeye yarayan bir silahtır; varlığımız tek dayanağı duyularımızla gerek yapıları gerekse kapsamları bakımından pek yetersiz olan duyularımızla kavradığımız birkaç kırıntının dışında sonsuzluğa dek uzayıp giden bir körlükte bulur. Evrende egemen olan kuram körlüktür. Körlük birbirlerini görmeleri halinde beraberlikleri düşünülmeyecek nesnelerin ve yarattıkları yan yana bulunabilmelerine olanak tanır. Var olmak algılamak demektir; algılanmayan bir nesnenin varlığından söz edilebilme olanağı yoktur.” Körleşme-Elias Canetti
BERXWEDAN SİİRT GÖRÜŞME TARİHİ MART 2015:
YPG’ye yeni katılan 20 yaşında bir genç. Uzun boylu, esmer, kararlı görünüyor. Günlerin burada kısa ve soluksuz olduğunu söylüyor. Anda devrimci olmanın gerekliliklerini anlatıyor. Biz Mektaba Reş bölgesine yeni varmıştık. Okulun oraya vardığımızda aniden bize ateş etmeye başladılar. Araba lastiklerini yakıyorlardı. Amaçları uçaklara görüntü vermemekti. O dumanlar içinde çeteler hazırlık yapmışlardı. Arabalara intihar saldırısı için bomba yüklemişlerdi. Bizim iki sokak ötemizde, arabaları getirip arkadaşların içinde patlattılar. Her yer toz duman içinde kalmıştı. Arkadaşlar yaralanmıştı. İntihar eylemcisi olarak gelen DAİŞ çeteleri arkadaşlarımızın içinde kendilerini patlattılar. Tam hatırlamıyorum, galiba ona yakın şehit verdik. Biz de birçok çete öldürdük. Cenazeleri elimize geçti. Aynı gün akşama doğru bizim olduğumuz noktaya doğru bir intihar eylemcisi sızma girişiminde bulundu. Fark ettik ve vurduk. Adam yere düştü. Yere düştükten sonra bir el daha ateş ettik. Bomba adamın üstünde patladı. O gün öyle yoğun çatışmalı geçti ki uçaklar vuruyordu. Arkadaşlar da vuruyordu.
Hatırladığım kadarıyla yılbaşından bir iki gün önce idi. Savaşın en yoğun olduğu dönemdi. Yılbaşı gecesi de yoğun çatışmaların geçtiği bir gündü. Yanı başımızda arkadaşların şahadeti bir taraftan bizi yıkarken, diğer taraftan bizi hırslandırıyordu. Çünkü arkadaşlarına layık olabilmek için daha da hırslanıyorsun. Şahadet burada an meselesidir. Her an ölümle burun bununasın. Bir kurşun her an seni yaralayabilir. Ya da şehit düşmene neden olabilir. Çoğu zaman DAİŞ çetelerinin cenazeleri çevremizde oluyordu. Bazen onlar duvarın sağında, biz solunda olabiliyorduk. Göğüs göğüse evlerde çatışmalar yaşanıyordu. Yıkıntılarda DAİŞ çetelerinin cenazeleri vardı. Bazen onların cenazelerinin yanında yatmak zorunda kalıyorduk. İnsanlık onurunu kurtarmak için savaşıyorduk.
Mesele insanlık onurunu kurtarmak olduğu için insan kendi ölümünü hiçe sayabiliyordu. Arkadaşların belli bir hattı vardı. Karşıda da DAİŞ vardı. DAİŞ’in hangi evde hangi bahçede olduğunu bilmiyorduk. Zaten onların hangi evde hangi bahçede olduğu tespit edildiğinde hemen çatışma başlıyordu. Onun dışında burada öyle kirli bir savaş yaşanıyordu ki düşman savaşta psikolojini bozmak için elinden geleni yapıyordu. Eğer biz bu savaşı halay çekmek olarak görmeseydik kimse bu kirli savaşın içinde bu kentte savaşmaya dayanamazdı. Bizi bu savaşta en çok ayakta tutan şehit arkadaşlarımızdır. Kobanê halkının bir an önce bu kente geri gelmesi, çocukların bu sokaklarda oyun oynaması benim en büyük hayalimdir.
Evet, insanlık onuru için savaşıyorduk. Savaşın en yoğun olduğu günlerde hayal kurardım acaba tekrar Kobanêli çocuklar bu kentin sokaklarında oyun oynayabilecek mi? Şimdi bunu başardık. Bundan dolayı çok mutluyum. Yaklaşık dört aydır buradayım. Savaş öncesi çetelerin Kobanê’ye saldırmak isteğini haberlerde öğreniyorduk. Arkadaşlar Kobanê köylerinden geri çekiliyordu. Savaş şehir sokaklarında başlamıştı. İnsanlar kentten kaçıyordu. Gerçekten insanlık dramı vardı. İnsanların kafalarının kesilmesi bir dehşetti. Buna karşı insan, vicdani olarak düşündüğü zaman bu yapılanlara karşı çıkması normal bir şeydir. İnsanların acı çekmemesi ve buna karşı çıkmaması anormal olur. Bütün bunlardan dolayı kendimizi savaşın içinde bulduk. Kobanê’ye geldiğimiz zaman her taraftan kurşun sesleri ve bomba sesleri geliyordu.
Daha önce bir savaş tecrübesinin olmaması insanı tedirgin ediyor. Tereddüt yaşıyordum. Ama zamanla savaşmayı da öğrendim. Tecrübe de kazandım. İlk defa savaş tecrübem burada, Kobanê’de oldu. Daha önce savaşmış olsan bile savaş burada daha çetindi. Çünkü şehir_de savaşmak çok farklıdır. Kobanê’de şehir savaşı tecrübesini kazandık. Savaştayken sürekli arkadaşlarla konuşuyorduk. Kobanê özgürleştiği zaman ne yapalım? Arkadaşlara diyordum “Eğer şehit düşmezsem, Miştenur Tepesi’ne çıkıp halay çekeceğim.” Kobanê özgürleştiği zaman Miştenur Tepesi’nde halay çektim. Kobanê özgürleştiği zaman Miştenur Tepesi’ne çıktım, kent merkezine baktım. Çok mutlu oldum. O gün çok güzel bir gündü. Kobanê şehir merkezini tam özgürleştirmeden önce Miştenur Tepesi’ni özgürleştirdik.
Sonra bir haftalık hamleden sonra Kaniya Kurda bölgesini özgürleştirip DAİŞ’in nefes almasına fırsat vermeden Kobanê’yi özgürleştirdik. Kobanê özgürleştiği zaman halk ve arkadaşlar olarak çok sevindik. Kuzey Kürdistan halkı da tam karşımızda Mehser Köyü’nde kutlama yapıyordu. Mehser Köyü’ndeki halkımız balon uçuruyordu. Havai fişekler patlatıyordu. Biz de Miştenur Tepesi’nde halay çekip büyük bir kutlama yapıyorduk. DAİŞ insanlara karşı suç işlemiş bir çetedir. İnsanlık onuru elbette bu barbar çeteyi yok edecektir
RÊNAS MÛSA
YORUM GÖNDER