KAHRAMANLIK HAFTASI’NIN RUHUNU DOĞRU ANLAMAK VE UYGULAMAK ZAFERİ GETİRECEKTİR (3.BÖLÜM)
1990’da Cizre’de Newroz kutlamasında büyük bir ruhla ısrar eden 22 yurtsever insanımız şehit edilmiştir. Başlangıçta Mazlumların, Egitlerin, Ferhatların, Kemallerin, Hayrilerin öncülüğünde bir direniş ruhuna ve gününe, bir fedai ruhuna, bedenini ateşe vererek bir fedai çıkışa dönüştürülen Newroz ateşi genişleyerek tüm kadro kesimini kapsadığı gibi 90’lı yıllarla birlikte bir toplumsallaşma sürecine de girdi. Newroz ateşini yakmak, Newroz direnişini geliştirmek artık sadece PKK’li kadrolar, yeni Demirci Kawalarla değil, halkta da artık bu düzeyde bir fedakarlıkla Newroz ateşine sahiplenme süreci geliştirildi. Bu temelde 90’lardan itibaren başta Cizre, Nusaybin, Şırnak, Lice gibi yerlerde halkımız Newroz’u kutlamak için her türlü riski, tutuklanmayı, yaralanmayı, şahadete ulaşmayı göze almıştır. Newrozun bugün bu düzeyde kutlanıyor olması öyle kolay olmadı. Salt Newroz’u kutlamak için yüzlerce şehit verildi. Tek bir yürüyüşte 92 Newroz’unda Nusaybin’de 17 kişi şehit düştü. Şırnak’ta yüze yakın insan şehit düştü. Ama bu hareket ve bu halk her saldırı karşısında Newroz ateşine daha fazla sarıldı, Newroz ateşini fedaice sahiplendi. Newroz ateşini söndürme bir yana onu daha fazla gürleştirdi. Newroz’u gerçek anlamına kavuşturma, fedailerin canını ateşe vererek yapılmış bir olaydır. Newroz’u meydanlarda bir direniş gününe dönüştürüp, bugünkü gibi kutlama safhasına getirme yüzlerce yurtsever insanımızın canını vererek, şehit vere vere o meydanlara giderek bu meydanları Newroz şenliklerine dönüştürmüşlerdir.
Amed’de bugün bir milyonu aşkın insan Newroz meydanına çıkıyor, Kürdistan’ın hemen hemen her yerinde yüz binlerce, bazı yerlerin insanlarına göre on binlerce insan, Newroz kutlamalarına gidiyor. Bu öyle kendiliğinden ve kolay gerçekleşen bir durum değildir. Hareketimizin ortaya çıkışından önce böyle bir şey yoktu. Kitlesel kutlama ilk önce Batı Kürdistan’da yine bu ruhla başladı. Batı Kürdistan’da, Qamışlo’da, daha sonra Kobani, Afrin gibi yerlerde başladı. Dikkat edilirse oralarda, hareketin direniş ruhu vermesiyle bir direniş havası başladı. O süreçte orada koşullar da uygundu. Fedai duruş Mazlumlar tarafından gerçekleştirildi, halkımız da meydanlarda Mazlumlara sahip çıktı ve böyle başladı.
Newroz’un ilk kitlesel karşılanması Avrupa’da daha çok salonlarda şenliklerin hazırlanması, Batı Kürdistan’da da meydanlarda toplanarak, şenliklerin hazırlanması biçiminde gelişti. Kuzey’de de bu biçimde karşılanması için büyük bir mücadele verildi. Bedeller vere vere, şehitler vere vere bugünkü Amed’te kutlanan Newroz düzeyine ulaşıldı. 1990 Newrozu’ndan günümüze kadar her Newroz’da Kürdistan halkı direnerek, şehit vererek sokakları kanıyla sulayarak Newroz kutlamalarını bu içerik ve kapsama kavuşturdu. Newroz ateşi ve Newroz bayramının kitlesel kutlanması, bir toplumsal bayrama dönüşmesi yeni dönemde çağdaş Kawa’nın açtığı yolda yüzlerce yoldaşımızın, yurtsever insanımızın şahadete ulaşmasıyla mümkün olabilmiştir. Belki bugünkü gençlerin çoğu bunu bilmez. Onlara göre eskiden beri Newroz kutlaması varmış gibi gelebilir. Doğru, tarihimizde vardı, ama üstü küllenmişti, gizlenilmişti, başkalaşıma uğratılmıştı. Fakat Önder Apo’nun çıkışı, çağdaş Kawaların bu mücadelede şekillenmesi, Newroz ateşini gürleştirmesi, yeni bir Medya hareketi ve yeni bir direniş dalgası biçiminde gelişim göstermesiyle bugünkü düzeyine ulaşmıştır.
Bu düzeye ulaşmasının anlamı nedir? Sen bir toplumsal yapı geliştirmek, bir toplumsal direniş geliştirmek istiyorsan ona heyecan veren, ona ruh veren, tüm o toplumsal gerçekliği harekete geçirebilen, herkesin üzerinde ortaklaştığı bir manevi değerler birikimi olmazsa sen orada bir toplumsal birikim geliştiremezsin. Uluslaşmanın yolu, toplumsallaşmanın yolu ortak milli değerlerin heyecan verici düzeye getirilmesiyle mümkündür. Ortak milli değerler her bir toplumsal birey için heyecan verici olmazsa, orada bir toplumsallık ve uluslaşma gelişemez. Şunu söylemek mümkün; Önder Apo’nun ilk grup faaliyetini bir Newroz gününde başlatması çok tarihsel bir durumdur. Çok isabetli bir girişimdir. Yine Mazlumların Newroz günü eylemini başlatarak, o koşullarda üç kibrit çöpüyle ateş yakması çok anlamlıdır. Bu sadece bir direnişi geliştirmemiştir. Bir ulusal ruh yaratmıştır. Dikkat edin bugün Newroz bir ulusal ruhtur. Newroz gününde herkeste bir heyecan yaşanır. Halkımız daha haftalar öncesinden heyecanla o günü adeta iple çeker. Folklor grupları, müzik grupları, güvenlikler ve daha değişik görevli olanlar; Newroz’a ailesiyle gidecek olanlar, milli elbiseleri giyecek olanlar herkes büyük bir heyecan, bir ruh taşır. Bu, ulusallaşmadır. Bu, güçlü toplumsallaşma, kültürleşme ve direniş tohumlarının ekilmesidir. Newrozun bu biçimde bir anlama kavuşturulması, Önderliğin bunu geliştirmesi Kürt toplumsal gerçekliği açısından çok önemlidir. Tabiî ki Newroz tek başına bir milli değer yargısı değildir. Şehitlerimiz vardır, milli gelenekler vardır, dili vardır, kıyafetler ve diğer milli özellikler vardır. Bu nedenle dikkat edin, biz son üç-dört yılda milli dili ve milli kıyafetleri daha fazla öne çıkarmaya çalıştık. Özellikle resmi Newroz’u karşılamakla mükellef olan kadrolar veya oradaki sanatçılar, bütün kültürel etkinlikleri yapanlar, konuşma yapanların hepsinin milli kıyafet, milli bir üslup, milli bir tarz sergilemesi çok önemlidir. Yine kırda yapılması önemlidir. Örneğin daha önceleri Avrupa’da genellikle salonlarda yapılıyordu. Biz bunun aşılması için bayağı bir çaba gösterdik. Salonda değil kırda yapmalıyız, dedik. Ama Newroz kutlamaları Rusya vb yerlerde hala salonlarda kutlanıyor. Onların da salonları terk etmesi gerekir. Newroz salonlarda kutlanmamalı. Avrupa’da da bazı yerlerde halen salonlarda kutlanıyor. Paris’te, Avusturya’da da salonda kutlanılacak, biz karşı değiliz. Ama bundan sonra herkes Newroz’u açık meydanlarda kutlamalı. Ateşini yakmalı ve açık havada kutlamalı. Newroz’u direniş ruhuna, toplumsallığına uygun bir şekilde karşılamak önemlidir. Milli kıyafetlerle, milli söylemlerle, direniş ruhuyla, direnişi yaşatmayla olabilir.
Amed’de görkemli bir Newroz kutlaması gerçekleşmiştir. Biz burada Newroz’un bu düzeyde kutlanmış olmasının ne anlama geldiğini değerlendirmeyeceğiz. O başlı başına başka bir değerlendirme konusudur. Gerçekten çok önemlidir. Özellikle de Türk devletinin Kuzey Kürdistan’da bir siyasal soykırım sürecini dayatması ve bunun sonucu olarak 2000’ne yakın siyasal alanın kadrosunu, çalışanını gözaltına alıp adeta rehin statüsünde tutması, yine gençlerden yüzlerce tutuklu olması, kadın hareketinde hakeza tutukluların olması; yani toplumu sindirme, bastırma, toplumsal etkinlikleri silikleştirmeye dönük geniş kapsamlı bir özel savaş uygulaması olmasına rağmen Kuzey Kürdistan’da Newroz’un bu biçimde geçmiş yılları aşan bir kitlesel katılımla, çok örgütlü bir biçimde karşılanması kendi başına büyük bir önem taşıyor. Aynı biçimde bu operasyonlarla siyasal alana dönük soykırım uygulamaları, Kürt çocuklarının ağır cezalara tabi tutulması, çocuk yaştaki insanların şehit edilmesi, katledilmesi durumu vardır. Toplumda yaratılmaya çalışılan korkuya, sindirmeye dönük sömürgeci saldırılara rağmen Newroz meydanlarında halkımızın göstermiş olduğu cesaret, sahnelerde siyasal temsilcilerinin yapmış olduğu konuşmalar, pankartlarda yazılı olan sloganlar, halkın attığı sloganlar içerik bakımından da, kapsam bakımından da Newroz’un çok güçlü geçtiğini göstermektedir. Bu süreçte bu çok anlamlı bir mesaj olmaktadır. Halkımız ilgili tüm güçlere, devletlere Newroz meydanlarında milyonların ağzından cevap verdi, mesajlar verdi. Bize de verilmiş olan mesajlar vardır.
Kısaca Newroz’un bütün baskılara rağmen hem bu biçimde kitlesel düzeyde kutlanmış olması hem de içeriğinin çok güçlü olması, önemli mesajlar vermesi, Önder Apo’yu her koşul altında muhatap göstermesi, hareketine ve Önderliğimize sahip çıkması, siyasal öncülerine sahip çıkması, Önderliğin, hareketin ve toplumsal siyasal hareketin bütünselliği içerisinde Kürt toplumunun yek vücut bir duruş sergilemesi çok önemli bir mesaj olmuştur. Ciddi bir hamlesel çıkışın zeminidir. Kuzey’de böyle olduğu gibi diğer tüm parçalarda ve yurtdışında da Newroz geçmiş yılları aşan düzeyde kutlanmıştır. Batı Kürdistan’da da aynı düzeyde kutlanmıştır. Rakka’da yapılan saldırıyı elbette ki şiddetle kınıyoruz. Orada iki insanımızı şehit verdik. Verdiğimiz yararlılar var. Halen de üzerinde duruluyor. O şehitlerimiz özgürlük mücadelesinin şehitleridir. Yapılan saldırı hunharca yapılmış bir saldırıdır. Provakatif bir saldırıdır. Biz Suriye devletinden bu saldırıyı kendisi merkezi kararıyla yapmamışsa yapanları açığa çıkarması ve cezaya tabi tutmasını talep ettik. Eğer bunu yapmazsa o zaman bu saldırının vebali kendisinin boynunda kalır, dedik. Qamışlo’da büyük bir protesto yürüyüşü yapıldı. Aynı biçimde devletten istekler gündemleştirildi. Halep’te de protesto gösterileri yapıldı. Bu anlamda şehitlere ve yaralılara sahip çıkma mücadelesi her biçimde gelişecektir.
Newroz, Kürdistan toplumuna bir ruh vermiştir, bir heyecan yaratmıştır. Zulme karşı bir direniş ateşi olan Newroz ateşi 2010 Newroz’unda da bu özelliğini açığa vurmuştur. Halkımız, zulme karşı geri adım atmadı. Newrozu daha büyük bir ruhla, büyük bir kalabalıkla, büyük bir cesaretle kutladı. Newrozun bir toplumda yarattığı etkiyi bir kez daha burada görmek gerekiyor. Bu ruh toplumumuzda cesaret yaratmıştır ve artık hiç kimse korkmamaktadır. Direniş ruhunu ekmiştir. Aynı biçimde Önder Apo’nun, hareketimizin çağrısı ve yine halkımızın da bütün Newroz alanlarındaki çağrısı hem bir direniş sürecinin geliştirilmesi hem de ulusal birlik çağrıları şeklinde olmuştur. Newroz demek ki bir direniş günüdür, bir birlik günüdür, bir özgürlük günüdür ve zafer işaretidir. Bütün bu bakımlardan 2010 Newrozu gerçek anlamda bir cevap olmuştur. Anlamına uygun karşılanmıştır. Newroz alanları bir ulusal birlik alanları haline dönüştürülmüştür. Dışımızdaki diğer siyasal güçlere de ulusal konferans, bir ulusal platformda birleşme çağrıları yapılmıştır.
Bütün bu açılardan bakıldığında Newroz’un bugün halkımızın yaşamında önemli bir yer tuttuğu, gerçek anlamda bir direniş günü olarak heyecan yaratan, ruh geliştiren, önemli bir güne dönüştüğü açık ortadadır. Bizim bilmemiz gereken Newrozun günümüzde tarihsel anlamına uygun güncelleştirilmesi, çağdaş Kawaların öncülüğünde bu biçimde bir toplumsallığa, bilince dönüşmesi; halkımızın bir özgürlük ve mücadele günü olarak karşılayıp, her Newrozu mücadelede bir atılım zeminine dönüştürmesi çok önemli bir doping, enerji olmuştur. Newroz toplumsal bir enerji kaynağına dönüşmüştür. Newroz’da bu kadar direniş olmuştur, bu kadar ruh veren, her çeşit insandan, kadrodan, öncüden, gençlikten, kadından, halktan, yurtseverlerden, çocuklardan, yaşlılardan şahadetler verilmiştir. Bu bir değer yargısıdır. Toplumumuzu ileriye taşıyacak, zafere taşıyacak çok anlamlı değerler birikimidir. Hareketimiz de buna uygun yaklaşmıştır. Önemli hamlelerini hep Newroz’da yapmıştır. Örneğin ERNK’yi 1985 Newrozunda ilan etmiştir. Önderlik en önemli konuşmalarını hep Newroza denk getirmiştir. Newroz gününün sürekli anlamına uygun, ulusal-kültürel anlamına uygun karşılanması için hem o gün bir kitlesel direniş günü, bir eylemsel çıkış günü hem de en önemli çalışmaların ilan edildiği bir güne dönüştürülmüştür. Yeni sistemimiz, demokratik konfederal sistem, KCK sistemi de 2005 Newrozu’nda ilan edilmiştir. Dikkat edilirse kitlesel örgütleme olan cephemiz ERNK, yine toplumsal bir sistem olan KCK sistemi Newroz gününde ilan edilmiştir. Newroz ateşine, Newroz ruhuna, onun ulusal muhtevası, onun direnişçi, onun özgürlükçü ve onun demokratik muhtevasına uygun bir anlam kazanması için hep bu günde bu hamleler başlatılmıştır.
Biz bugün de 2010 Newrozunu yeni bir dönemin başlangıcı haline getirmek için belli bir süreçten beri çeşitli düzeylerde hazırlıklar yapıyoruz. 2010 Newrozunu Kürt sorununda demokratik çözüm sürecini başlatmanın Newrozu olarak değerlendirdik. Bu şu anlama gelmektedir; Kürt sorununun demokratik çözümü artık kendisini dayatmıştır. Kürt özgürlük hareketinin bütün bileşenlerinin, güçlerinin bu çözüm sürecini her planda gündeme dayatmaları gerekmektedir. Bunun için 2010 yılını bir hamle, bir ulusal birlik yılına dönüştürmek için çağrılar yapıldı; gerekli siyasi, diplomatik çalışmalar yürütüldü, daha da yürütülecektir. Ama aynı zamanda 2010 yılı Newrozunu bir hamle yılına dönüştürmek, ideolojik, kültürel, siyasal, diplomatik, sosyal, ekonomik ve bir savunma hamlesi olarak bir başlangıç yapmak istiyoruz.
MURAT KARAYILAN (HEVAL CEMAL)
YORUM GÖNDER