BİR SAVAŞIN ANATOMİSİ (107.BÖLÜM-SON)
SONUÇ
21. yüzyılda uyanan özgürlük bilincini yok edebilecek bir tahakküm aracı icat edilmemiştir ve köhnemiş zorba egemenlik zihniyeti bu bilinci, bu tutkuyu, bu direnişi yok etmeye muktedir değildir. Bu savaşta insana bir taş kadar değer vermeyen Türk devletinin kirli politikaları nedeniyle, Kürt analarıyla beraber Türk anaları da acı çekti, en değerli varlıkları olan evlatlarını yitirdiler. Bütün annelerin acısını dindirebilecek onurlu bir barış ülkeyi halklar bahçesine çevirir ve daha fazla yıkımların yaşanmasının önüne geçer. Fakat halkımıza imha dayatıldıkça savunma direnişimiz de sonsuz kararlılıkla yükselir ve yeni aşamalara taşırılması kaçınılmaz hale gelir. Onurlu tüm halk kesimleri devletin oyunlarına alet olmamalı ve kirli savaşının yanında yer almamalıdır. Geçmişin yetmezlikleri, yanlışları için özeleştiri yapmış ve meşru savunma çizgisinde kararlaşmış bir hareket olarak bunu beklemek hakkımızdır ve halklarla dostluk anlayışımızın bir gereğidir. Kürdistan halk özgürlük eğilimini her alanda temsil eden güçlerimiz insanı en büyük değer sayarak hareket ederken, askeri çizgimizden çıkardığımız derslerle insanın kendini güçlü örgütlediğinde başaramayacağı, ulaşamayacağı hiçbir hedefin olmadığı bilinciyle davranacaklardır. Kürt klasik direnişçiliğinin kaba, göğüs göğüse, kahramanlık üreten ama sonuç getirmeyen mücadele tarzı kadar klasik gerillacılığın imhaya yatan tarzları aşılmak durumundadır. Modern gerillanın insan aklı ve yeteneğini öne çıkaran, yaratıcı taktik uygulaması, fetheden, zafer yaratan komutan ve militan ruhu her türlü saldırıyı püskürtecek niteliktedir. Bu niteliklerin temsil edilmesi ise partileşmeyle, PKK ideolojisi ve ölçülerini kazanmakla mümkündür.
Önderliğin geliştirdiği demokratik, ekolojik, cins özgürlüğüne dayalı toplum paradigması temelinde kendi eğitimini sürekli kılan militan kişilik, zafer kişiliğine en yakın kişilik olacak ve meşru savunma stratejimizi her alanda başarıyla uygulayacaktır. Mücadele tarihimizin her anında yiğitlikleriyle, anılarıyla özgürlük şehitlerimizin göstermiş olduğu direniş, savunma anlayışımızın ve gücümüzün büyük mirasını oluşturmuştur. 12 Eylül işkenceleri altında Kemal Pir yoldaş, “Siyasi kimliğimizle yaşama imkanı verilsin başka bir şey istemiyoruz” diyerek ölümün üstüne yürümüştür. Kendi kimliğiyle yaşamak dışında bir talebi olmamıştır. Bu bir toplumsal savunma biçimidir. Agit yoldaş gerillacılığın Kürdistan’da gelişmesinin büyük komutanı olmayı bu temelde başarmıştır. “Militan olanlar militan olmanın gereklerini yerine getirmelidir” diyerek, gerilla yaşamına büyük bir tutku ve ruhla bağlı olan meşru savunmanın yılmaz komutanı Erdal’ın (Engin Sincer) mücadeleci ruhunda yoldaşlığa güvenin ve yeni dönem zaferinin garantisi olmuştur. Meşru savunmanın yiğit, uygulayıcı komutanları Mahir, Hüseyin, Şevger, Serxwebun, Mahmut (Şırnak), Nucan ve Dijwar Erkendi gibi yiğit direnişçilerin kararlılığı ve fedakarlıkları birer sembol durumundadır. Bu yoldaşlar toplumsal savunmanın dağlarla buluşturulmasının sembolü olmuşlardır. Beritan yoldaş ihanete teslim olmamanın, özgür yaşam dışında bir yaşamı kabul etmemenin ve özgür kadın bilincinin, ruhunun bir temsilcisidir. Semalar, Zilanlar ve binlerce kadın özgürlük şehidimiz toplumsal savunma çizgisinin PKK’de tek ölçü haline gelmesinde öncü olmuşlardır. Uluslararası komploya karşı Önderlik etrafında ateşten barikat olan şehitlerimiz toplumsal savunmanın en soylu örneklerini oluşturmuşlardır.
Önder Apo’da tüm değerlerimizin birleşmesi, toplumsallığımızın da bugün esaret altında olması anlamına gelmektedir. Bu anlamda toplumsal savunma, Önderliğin özgürlüğünü en yakın zamanda yaratacak kadar güçlü olmak zorundadır. Tüm mücadele alanlarımızda buna denk yüksek kararlılık ve bilinç düzeyinin geliştiğini belirtebiliriz. Savunmanın toplumsal niteliği klasik Kürt direnişçiliğindeki bireysel yiğitlik ölçülerini aşmak zorunluluğunu getirmektedir. Dolayısıyla sadece kapitalist düzenin bireyciliğine karşı bir duruş yetmez aynı zamanda kendine görelikleri de aşarak PKK ölçülerinde bir yiğitçe duruşu her an için esas almak şarttır. Mücadele tarihimizin büyük derslerinden biri de Önderlik çizgisini esas almak yerine kendine göreliğe sapmak ve kendi tarzında ısrar etmenin tasfiyeciliğin ve çeteleşmenin zemini olduğudur. Sözkonusu savaş sahası olunca kendine görelikler çok daha fazla can yakıcı olmakta, hiç hak edilmedik kayıplara yol açmaktadır. Unutmamak gerekir ki Önderliğin esaretine giden süreçte yetersiz yoldaşlığın rolü de kendine görelikle ortaya çıkmıştır. HPG’nin özerk yapılanması her biriminin daha büyük bir inisiyatif gücüyle hareket etmesi kolaylığınısağlarken bu alanda da kendine görelik değil, ortak anlayış olan meşru savunma çizgisinde toplumsalsavunma esastır. Bu anlamda modern gerilla, savunmasını yaratıcı, hızlı, etkili bir performansla yapabilen güçtür. Geçmiş deneyimlerin birikimleriyle üstün vuruş ve manevra kabiliyetine ulaşmış ve her dönemin özelliklerine göre anında yenilenen taktiklerle yanıt olabilen güçtür. Yine, tarih ve toplum bilinci, öngörü ve sezgisi güçlüdür. Çünkü sadece askeri savunma gücü değil, sistemimizin idelojik, siyasal ve örgütsel plandaki öncülüğünü de yürüten bir güçtür.
HPG’de komutan olmak ise tüm bu özellikleri kendi şahsında toplamış olan zafer komutanlığı olmak zorundadır. Bugün itibariyle böyle bir savunma gücünün oluşturulması yönünde önemli bir mesafe alınmış ve gerilla gücümüz nitel ve nicel olarak ciddi bir yenilenmeyi yaşamıştır. Fakat halen aşılması gereken ciddi yetersizlikler de vardır. Tüm komuta ve savaşçı yapımız şunu bilmeli, yeter ki kendi gelişmemizin önünde kendimiz engel olmayalım. Her türlü geri toplumsal özelliklere karşı mücadele yürütelim. Kendimizi kendi gelişmemiz önünde engel olmaktan çıkarırsak, dürüstçe katılırsak Apocu ruhla ulaşamayacağımız hedef, akılcı bir yürüyüşle başaramayacağımız hiçbir şey yoktur. Meşru savunmanın askeri boyutuyla birlikte siyasi, diplomatik,sosyal, ekonomik ve hukuki boyutları da öz savunma kapsamında örgütlülükle geliştirilmektedir. Toplumda örgütsüz tek bir birey kalmadığında öz savunma anlayışı toplumsallığımızın her koşulda kendini var etmesinin ve özgürleştirmesinin temel güvencesi olacaktır. KCK sistemi her alanda toplumun öz örgütlülüğü, öz yönetimi ve öz savunması temelinde hayatiyet bulurken, devletleri de demokrasi sınırlarına çekilmeye zorlayan en büyük güç olmaktadır. Mazlum halkımızın hak ettiği özgürlüğü kazanmak bugün her zamankinden daha yakın hale gelmiştir.
Fakat Önderliğimiz başta olmak üzere tüm halkımız üzerindeki imha tehditleri ve saldırıları da yeni şekillerde boyutlanarak sürüyor. Gerilla ve halk mücadelesini tasfiye ve yok etme politikası sürekli dayatılmaktadır ama sonuç almazlığını tarih göstermiş, önümüzdeki tarihsel süreç de bunu ispatlayacaktır. Çünkü Kürdistan’da gelişen toplumsal direniş mücadelesinde gerilla ve halk birbirini tamamlayan, destekleyen önemli mücadele ayakları haline gelmiştir. Kendi halkına dayanan, kendi halkından maddi, manevi desteği alan, meşru savunma çizgisi temelinde niteliksel büyümeyi sağlayan modern, profesyonel gerillanın herhangi bir düzenli ordu karşısında gerilemesi asla mümkün değildir. İstedikleri kadar çağdaş teknolojik araç ve silahları kullansınlar, Kürdistan’da halkına dayanan ve sırtını Kürdistan’ın muazzam coğrafyasına dayayan gerilla yenilmezdir. Gerillanın stratejik müttefiki Kürdistan coğrafyası ve dağlarıdır! Kürdistan coğrafyasıyla stratejik bağını iyi kuran, halkına dayanan, halkından maddi ve manevi destek alan Kürdistan gerillasını hiçbir güç yenemez. Kürdistan’ın yüce dağları yanında cüce kalmayan, ruhta, düşüncede kararlı, net olan ve savaş tarzında cücelikten yüceliğe erişen Kürdistan özgürlük gerillası, yenilmez bir güç olduğunu önümüzdeki süreçte de herkese gösterecektir. Onun dayandığı ideoloji, fedai ruh, yakaladığı yüksek performans, muazzam coğrafya ve halkımızın yüksek fedakarlığı doğru temellerde birleştiğinde, işte o zaman yenilmezliği ve başarısı mutlak olacaktır.
Önder Apo’nun özgürlüğünü, Kürt sorununun çözümünü en yakın bir hedef olarak belirleyen Özgürlük hareketi, doğru mücadele çizgimizde gerillanın taktik aşama yapması, halkımızın örgütlü serhildan hareketi ile yüzyılların rüyasını gerçeğe dönüştürecek derinlik ve kudreti ile Özgür Kürdistan’ı inşa edecektir. Bu temelde 1806 yılında gerçekleşen Babanzade isyanından bu yana yaşanan tüm isyan şehitlerinin anısını yaşatacak, halkların kardeşliğine dayanan özgür demokratik yaşamı yaratacaktır. Böylesi bir aşamada tarih bizimdir, özgürlük bizim olacaktır, diyerek yüksek kararlılığa ve duyarlılığa sahip, sonuç alıcı bir mücadele düzeyini geliştirme şansına her zamankinden daha fazla sahibiz. En zor anlarda en büyük çıkışları gerçekleştiren Önderlik gerçekliği karşısında umutla, inançla, inisiyatif gücüyle hareket ederken geriye düşmeyecek, zorlandığında kendine göreliklere sapmayacak, zafere gözünü dikmiş militanlık düzeyi, halkımızın özlemini duyduğu ve hak ettiği özgürlüğü yaratmanın en büyük güvencesidir ve bu temelde zafer mutlaka kazanılacaktır!
YA ÖZGÜRLÜK YA ÖZGÜRLÜK!
(OCAK 2007)
MURAT KARAYILAN (HEVAL CEMAL)
YORUM GÖNDER