MEŞRU SAVUNMA ÇİZGİSİNDE PARTİLEŞMEK (2.BÖLÜM)
Adil arkadaş gerçekten de katılım gösterdiği çağrının anlamına ve ruhuna uygun bir biçimde gerillalaşarak, Agit’lerin izinde yirmi yıl boyunca kahramanca bir mücadele yürüten yiğit bir savaşçı, sağlam bir parti militanı ve yılmaz bir gerilla komutanı haline gelmeyi başarmış bulunuyor. Agit’lerin yerini doldurmak üzere gerilla safına katılan bu büyük insan, gerçekten de Kürt gençliğinin Agitleşme kararını, Önder APO’nun gençliğe dönük Agitleşme çağrısının gereğini en iyi bir biçimde yerine getirmeyi başarıyor. Agit çizgisinde kahramanca yirmi yılı aşkın süre savaşan ve Agit diyarının ikinci büyük kahramanlık destanını yazan bir kişilik haline geliyor. Adil arkadaşımız çok küçük yaşta mücadele saflarına katılıyor. Yine küçük bir gövdeye sahiptir. Ancak bu çocuk yaşta ve küçük cüsseli insanda dev bir yüreğin var olduğu çok kısa sürede ortaya çıkıyor. 1987–90 döneminin o en zorlu, karışık ve karmaşık gerilla direnişi içerisinde, küçük yaşına rağmen, en ön safta aktif mücadele ederek yer alıyor. Büyük yüreğiyle her zaman gerillanın önünde, her zaman işin en zor yerinde, hiçbir geri durma, çekilme, ürkeklik, bencillik, hesap vb. durumlar göstermeden, tam bir cesaret ve fedakârlık örneği olarak saf tutuyor. O zorlu ve tehlikeli mücadele süreçlerinde gerillamıza gerçekten de coşku kaynağı oluyor, heyecan veriyor. Bir çekim gücü olarak sürekli çevresini mücadeleye sevk ediyor. Kendinden çok çok büyük yaşta ve hatta tecrübesi bulunan insanları bile mücadele azmi, yurtseverlik ruhu, askeri yetenekleri ve sezgisiyle mücadeleye yönlendiren, yön veren bir konumda bulunuyor. Nerede zor iş varsa Adil orada oluyor. Nerede savaş ve eylem yapılıyorsa Adil oraya koşuyor. Hem o dönemde, hem daha sonraki süreçte Botan’da, hatta Zagros’ta, Medya Savunma Alanlarında gerillanın Adil’siz gerçekleştirdiği büyük eylem sayısı azdır. Gerillamızın bütün büyük ve sonuç veren eylemlerinin ve savaş pratiğinin altında Adil arkadaşımızın imzası vardır. Başarısı üzerinde Adil arkadaşımızın etkisi vardır.
Bu temelde daha mücadele saflarına yeni olmasına ve çok küçük yaşta bulunmasına rağmen, askeri dehası ve taşıdığı büyük cesaret ve fedakârlık sonucunda hep ön safta yer tutmayı, dolayısıyla komutanlık çizgisine girmeyi, komutanlaşmayı başarmış bulunuyor. Böylece Botan halkının, Botan köylülüğü ve gençliğinin gerçekten de saf, yurtsever, mücadeleci, Kürdistan topraklarına bağlı, özgür yaşama tutkulu ruhunun özelliklerini PKK gerillası saflarında yaşama geçiriyor. Daha doğrusu Adil kişiliği Önder APO’nun ve PKK’nin büyük yurtseverlik, devrimcilik, demokratlık çizgisini, yurt sevgisini, halk sevgisini, özgür yaşam sevgisini en önde tutan özelliklerinin, Botan halkı ve gençliğinin tarihten gelen saf, temiz ve özgür yaşamak isteyen gerçeğiyle birleşmesinin yarattığı bir kişilik oluyor. Böyle bir sentezin en açık örneğini, sağlam bir sembolünü oluşturuyor. Önder APO’nun düşünce ve duygularının Kürt tarihi ve Kürt halkının değerli özellikleriyle ne kadar uyumlu ve bütünlüklü olduğunu, nasıl bir yeniden doğuşu ve canlanmayı temsil etme ve yaratma gücüne sahip olduğunu açıkça gösteriyor. Bütün bunların hepsi Adil gerçeğinde dile gelmiş, hayat bulmuş, gerçekleşmiştir. Adil kişiliği bütün bu özelliklerin birleşmesinin, yani Kürt halkının tarihten gelen değerli özellikleriyle Önder APO’nun özgürlük, eşitlik ve demokrasi çizgisinin buluşmasının nasıl büyük gelişmeleri yaratmaya kadir olduğunun, nasıl büyük kişilikler ortaya çıkartma gücüne sahip bulunduğunun en açık örneği olmuştur.
Bu bakımdan Adil arkadaşın saflara katılımını ve o mücadeleci ruhunu, parti ve Önderlik bağlılığını, cesaret ve fedakârlığını anlamak için Kürt tarihinin gelişim çizgilerini, özelliklerini, Kürt halk gerçeğinin özelliklerini iyi bilmek gerekiyor. Yine Önderlik çizgisinin yaratıcı, geliştirici, büyütücü, diriltici, yeniden var edici gücünü ve gerçeğini görmek gerekiyor. Bu çizgi ki, gerçekten ölüyü diriltti, taşı canlı hale getirdi, çobanı komutan yaptı, köylüyü teorisyen ve ideolog haline getirdi. Kısaca olmaz denen, gerçekleşmez görünen her şeyi gerçekleştirdi. Deyim yerindeyse hep mucizeler yaratan bir gerçeği temsil etti. Adil arkadaşımız bu mucizevî gelişmelerin en tipik örneklerinden, sembollerinden birisi oluyor. Kürt halk gerçeğiyle Önderlik gerçeğinin bütünleşme gücünü gösteriyor. Bu iki gerçeğin bütünleşmesinin ne kadar büyüklükler yaratmaya kadir olduğunu ortaya koyuyor. Böyle bir temsili ifade eden Adil arkadaşımızın mücadele yaşamı bütün ayrıntılarıyla incelenmeyi, açığa çıkartılmayı, başarılarla dolu bu yirmi yılı aşkın mücadele tarihinin büyük derslerini açığa çıkartıp özümsemeyi gerektiriyor. Onun o girişken, mücadeleci ve cesur duruşu, atılganlık ruhu, Önderlik ve halk bağlılığı, düşman karşısında taşıdığı büyük kin, öfke, nefret ve her zaman yüreğinde taşıdığı özgür yaşam aşkı elbette her militanın, her HPG savaşçısının, her Kürt gencinin edinmesi gereken en değerli özellikler oluyor. Büyümek, gelişmek, yeniden yaratılmak, Apocu çizginin kahraman militanı haline gelmek ancak böyle mümkün olabilir, böyle gerçekleşebilir.
Kısaca Adil arkadaşın yaşam pratiğini özetlemek gerekirse, ifade ettiğimiz gibi, 1987–90 döneminin gerillaya içten ve dıştan yönelen saldırılarının en yoğun olduğu ortamda, küçük yaşta ve daha düşünce ve tecrübe bakımından fazla bir şey bilmediği bir durumda, ancak büyük bir tutku, kararlılık, azim ve çabayla mücadeleye katılıp Botan direnişinde etkin bir biçimde yer aldığı biliniyor. Bu yönüyle hem 12 Eylül faşist askeri rejiminin 15 Ağustos Atılımını darbeleme ve yenilgiye uğratma amaçlı saldırıları karşısında direnen, bu saldırıları kıran, dolayısıyla özgürlük mücadelemizi ve devrimci direnişi kesintisiz bir biçimde sürdüren ve gerilla pratiğinin sevilen bir militanı olarak yer alıyor; hem de dörtlü çete eğiliminin gerillayı çizgisinden saptırmak, gerillada parti öncülüğünü yok etmek, gerillayı avare asi bir pratik içine çekmek ya da halk karşıtı hale getirmek isteyen girişim ve çabalarına karşı Önderlik çizgisi ve parti öncülüğünün gerillada gelişmesi, oturtulması ve başarı kazanması için yürütülen mücadelenin pratik militanı olarak yer alıyor. Belki o dönemde düşünsel planda bunların ne anlama geldiğini fazla bilmiyor. Ancak her zaman Önder APO’nun işbirlikçi çete eğilimine karşı yürüttüğü büyük örgütsel ve ideolojik mücadelenin pratikte militanlığını yapan bir değerli tutumun sahibi oluyor.
Böylesi büyük duruş ve direnişlerledir ki, hem gerilla saflarındaki dörtlü çete eğilimi yenilgiye uğratılıp bertaraf ediliyor, hem de 12 Eylül rejiminin askeri saldırıları kırılıp boşa çıkartılabiliyor. Bunun sonucunun 90’lardan itibaren gelişen halk serhildanları olduğunu biliyoruz. Bu temelde ulusal diriliş devriminin gerçekleştiğini, Kürt halkının kendisine dayatılan yok oluş sürecini, teslimiyeti ve ihaneti kırarak Önderlik çizgisinde yeni bir ruhla özgür ve demokratik yaşamı ve yeniden doğuşu gerçekleştirdiğini herkes çok iyi biliyor. Bu büyük tarihsel kalkışın Önderliksel çıkış ve direnişle gerçekleştirildiği tartışma götürmez bir gerçektir. Yine bu büyük tarihsel diriliş ve yeniden doğuşun PKK öncülüğü ve gerilla direnişiyle gerçekleştiği tartışma götürmeyen bir olgudur. Dolayısıyla Adil arkadaşımızın mücadele saflarında yer alışı hem 15 Ağustos Atılımını sürekli kılmayı, hem de büyük ulusal diriliş devriminin gerçekleşmesini sağlayan bir direniş sürecini ifade etmektedir.
DURAN KALKAN (HEVAL ABBAS)
YORUM GÖNDER